GÜNDEM - 28 Nisan 2017 Cuma 09:23

Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler

A
A
A
Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler

“Şimdi Erdoğan için ‘tek adam olmak istiyor' diyorlar ya, arşivlere bakıldığında aynı manşetlerin babam için de atıldığını görürsünüz.”

Mustafa Arıdoru

mustafa.aridoru@iha.com.tr

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, 16 Nisan’dan sonra yaşanan mühürsüz zarf tartışmalarından, başkanlık sistemine dair önemli açıklamalarda bulunarak, tek adamlık, diktatörlük eleştirilerine de ‘’Aynı manşetler babamla ilgili de çıktı’’ diyerek yapılan senaryonun aydı olduğunu söyledi.

İşte Ahmet Özal’ın Türkiye Gazetesi’nden Mustafa Arıdoru’yla yaptığı röportajdan başlıklar;

16 Nisan'daki referandum sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

‘Bir hile yapılacak olsaydı bu yüzde 60-65 olurdu’

Çeşitli söylentiler oldu. Mühürsüz zarflar gibi. Ben bir hile yapılmış olduğunu düşünmüyorum. Çünkü yüzde 51 küsürle ‘evet’ kazanılmış. Böyle bir hile yapılacak olsaydı bu yüzde 60-65 olurdu. Bu seçim sonuçları Türkiye için iyi olmuştur. Çünkü Türkiye’de ilk defa bu anayasa ile iki şey yapıldı. Bir tanesi Türkiye koalisyonlardan kurtuldu. Bundan sonra 70’ler ve 90’lardaki gibi geri gidiş koalisyon dönemleri yaşanmayacak. İkincisi hiç kimsenin farkında olmadığı bir şey var. Cumhurbaşkanı çok yetkileri olan fakat hiç bir sorumluluğu olmayan bir müessese idi. Artık cumhurbaşkanı yaptığı yanlış işlerden dolayı yargılanabilecek. Bu durum herkes için geçerli. 3’üncüsü ise eskiden cumhurbaşkanı adayı olabilmek için milletvekili olmak ve 20 milletvekili de imzası gerekiyordu. Bu yeni anayasada 500 bin imza toplayabilen herkes aday olabiliyor. Bu ne demek? Meclis dışında vatandaşın da kendi aralarında seçebilecekleri kişiler bile aday olabilir. Mesela bu anayasada Meclis’in işlevsiz kaldığı söyleniyor. Bu doğru değil. Meclis daha da kuvvetli bundan sonra. Kanunları yapacak olan Meclis’dir. Cumhurbaşkanının kanun yapma hakkı bile yok. Dolayısıyla Türkiye ilk defa olarak önündeki bu engelleri bu sıkıntı oluşturan konuları aşmış oluyor. Ben hayırlı olduğunu düşünüyorum.

Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın Başkanlık sistemi ile ilgili görüşlerini biliyoruz. Bugün konuşulan başkanlık sistemi ile Rahmetli Cumhurbaşkanımız Özal'ın dile getirdiği Başkanlık sistemini kıyaslayabilecek biri olarak, iki sistem arasında fark olduğunu düşünüyor musunuz?

‘Türkiye’de uzlaşı kültürü gelişecek’

Hayır. Şu anda başkanlık sistemi Türkiye’de Amerika’daki gibi. Milletvekillerinin bakan olamadığı, bakanlar cumhurbaşkanı tarafından atanan kişilerdir. Bunlar da Meclis’e karşı sorumludur. Bugün Türkiye’de yargı-yürütme-yasama bağımsızlığı konuşuluyor. Şu anda ki mevcut anayasada yürütme ile yasama arasında hiçbir ayrım yok. Bugün Meclis’te çoğunluğu olan zaten yürütme aynı zamanda yasama. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı zaten yok ortada. Şimdi mesela şunu söylüyorlar; eğer Meclis’te başka bir parti yarın öbür gün çoğunluğu elde ederse başkanda başka bir partiden olursa ne olacak? O zaman şöyle olacak; Uzlaşma kültürü başlamak zorunda Türkiye’de. Başkan başka bir partiden de olsa Meclis’le anlaşarak yürütecek. İşte koalisyon denilen hadise öyle olmuyor ama bu şekilde oluyor ilerde. Dolayısıyla yürütmede koalisyon yok ama yasamayla farklı olursa anlaşmak zorunda. Türkiye’de uzlaşı kültürü gelişecektir.

Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler

Rahmetli Cumhurbaşkanı'mız ısrarla Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığının var olduğunu savunuyordu. Yeni Başkanlık sisteminde en çok tartışma konusu da tek adamlık meselesi. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'a en yakın kişi olarak, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

‘Aynı manşetler babamla da ilgili çıktı’

Şimdi tek adam olmak istiyor, diktatör olmak istiyor konuları arşive bakıldığında aynı manşetler babamla da ilgili çıktı. Tek adam olmak istiyor, diktatör olmak istiyor. Manşetler bile aynı. Türkiye’de solun en önemli problemi özellikle CHP’nin bundan sonra herhangi bir şekilde bir koalisyon olmayacak. Koalisyon olmayınca hükümet olabilmeleri, cumhurbaşkanı olabilmeleri için yüzde 51 almaları lazım. Ama Türkiye’de şu anda bakıyoruz ki CHP yüzde 25’e kitlenmiş vaziyette. Ne iniyor ne de çıkıyor. CHP’nin esasında bunu analiz etmesi lazım. Neden 25’te kapandık, kaldık biz şeklinde. Bunu bana CHP’li arkadaşlarım da sordu. Ben onlara şunu söyledim; CHP yüzde 25’i geçebilir mi? Geçer çokta basit. Şimdi CHP’yi Atatürk kurduğu dönem 6 ok ile kurmuş. Ben dedim ki Atatürk inkılapçı ve devrimci bir insan. İleriyi gören bir insan. Büyük bir lider. Ama Atatürk 1938’te vefat etti. Sene 2017. Ama CHP’liler hala Atatürk şu bunu dediyi devam ettiriyor. Şimdi Atatürk bugün mezardan çıksa CHP’lilerin konuştuğu 1938’i mi konuşur? Yoksa 2050’yi mi konuşur? 2050’yi konuşur. Çünkü devrimci, inkılapçı insanlar büyük liderler geleceği konuşur geçmişi değil. Şimdi siz Atatürk’ün ruhunu aldık diyorsanız onun inkılapçı ruhunu aldık diyorsanız 2050’yi tartışalım. 1938’te kalmayın. Siz orada kalmışsınız. Atatürk bugün mezardan çıksa bir ok daha ekler oraya. Ne oku dedi bana. Demokrasi oku dedim. Sizin 6 okunuzun içerisinde demokrasi yok dedim. Demokrasi kavramını CHP içine alması lazım. Bugüne ayak uyduracaksak kendimizi yenilemeliyiz. 

‘CHP özür dilesin, oylarını arttırır’

Bir diğeri 1950’ye kadar olan İnönü döneminde çok sıkıntılar yaşanmış. Hem manevi hem de maddi değerler üzerinden. Bunların yanlış olduğunu şimdi görüyoruz. CHP bugün şunu diyebilir; O dönemi o güne göre değerlendirmek gerekir ama bugünkü düşüncelerimizle o yapılanlar bugünkü değerlerle yanlıştı. Onun için bundan dolayı özür dileyelim desinler. Oylarını arttırırlar. Yani yenilikler getirmeleri lazım.

Finans sektörünün içinden gelen biri olarak, özellikle bankacılık sektöründeki deneyimlerinizi ve Eğitiminizi de göz önünde bulundurarak sormak istiyorum, Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının vermiş olduğu notlar, ekonomiye ve bankacılık sektörüne nasıl yansıyor? Bu kuruluşların verdiği notları ve etkilerini nasıl okumalıyız?

‘Kredi derecelendirme kuruluşlarının arkasında siyasi kararlar var’

Kredi derecelendirme kuruluşları her zaman sadece ekonomik değerler ile karar vermiyor. Biraz da siyasi kararlar var bunun arkasında. Dolayısıyla kredi derecelendirme kuruluşları özellikle Avrupa kaynaklı olanlar siyasi gelişmeleri işin içine katarak birazda menfi yönde hareket ettiklerini görüyorum. Bu kuruluşların çok eskiden olduğu gibi verdiği kararların çok başarılı olamadığını onlarda görüyor. Bunu iş dünyası da takip ediyor. Özellikle yabancı yatırımcılar. Ben çok etkili olamayacaklarını düşünüyorum. Zaten olamadıklarını da gördük.

‘Ben olsam Avrupa Birliği Bakanlığı’nı kaldırırım’

Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa Birliği ilişkilerinde onların bize davranış tarzının, yaklaşımlarının, sözlerini yerine getirilmemesi durumunda serzenişte bulundu haklı olarak . Sayın Cumhurbaşkanı Mayıs’a kadar değerlendirelim Mayıs’ta karar vereceğiz dedi. Şimdi ben hükümet olsam şöyle düşünürüm; Bir Tansu hanımın Avrupa Birliği ile yaptığı Gümrük Birliği anlaşması yanlış bir anlaşmadır. Türkiye’den alacağını almıştır zaten Avrupa Birliği. O yüzden bu saatten sonra üyeliğe de ihtiyacı yok. Çünkü bütün mesele ekonomik ilişkilerdi ve Türkiye’den alacağını aldı. Türkiye şu anda oraya gıda malzemesi bile satamıyor. Ama onlar satabiliyor. Bir kere Gümrük Birliği Anlaşması’nın yeniden gözden geçirilmesi ve yapılması lazım. İkincisi eğer bunlar verdikleri sözü yerine getirmeyecekler ise Mayıs ayından sonra o zaman ben Avrupa birliğine hiç bir şey söylemeyi gerek duymadan Avrupa Birliği Bakanlığı’nı kaldırırım. Eskiden olduğu gibi Avrupa Birliği ilişkilerini Dışişleri Bakalığı’na müsteşarlık olarak bağlarım. Bu mesaj daha ciddiye alınacak bir mesajdır diye düşünüyorum.

Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Aydın, 3 günde 3 bin kişiyi ağırladı Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, seçilmesinin ardından makamının kapılarını halka açtı. 3 günde 3 bin kişiyi ağırlayan Başkan Aydın, gösterilen teveccühe teşekkür etti. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, merkezi hizmet binasında bulunan başkanlık makamının kapılarını, kendisine tebrik dileklerini iletmek isteyen vatandaşlara açmasının ardından Osmangazililerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Sosyal medya üzerinden yaptığı çağrı ile vatandaşları, belirli gün ve saat aralığında makamında kabul eden Başkan Aydın, üç günde 3 bin kişiyi ağırladı. Başkan Aydın’ı görmek ve tebrik etmek isteyen 7’den 70’e binlerce kişi belediye binası önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Her misafirini güler yüzle karşılayarak, yakından ilgilenen Başkan Aydın, vatandaşların gösterdiği yoğun ilgiden dolayı büyük mutluluk yaşadı. Vatandaşların talep, öneri ve şikayetlerine de kulak veren Başkan Aydın, “Osmangazi’de yaşayan her vatandaşın derdi, bizim derdimiz, sıkıntıları bizim sıkıntımızdır. Gerek vatandaşlarımızın sıkıntılarının giderilmesi, gerekse mahallelerimizin eksiklerinin giderilmesi için var gücümüzle çalışacağız. Osmangazili vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştıracak, yaşamlarına kalite katacak hizmetleri bir bir hayata geçireceğiz” dedi. Osmangazi Belediyesi’nin kapılarının sonuna kadar vatandaşa açık olduğunu ifade eden Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Üç gündür halkımızla kucaklaşıyoruz. Bu üç günde halkımızın yoğun ilgisiyle karşılaştık. Seçimden önce söz verdiğimiz gibi kapılarımızı vatandaşlarımıza sonuna kadar açtık. Bizlere yoğun ilgi ve alaka gösteren halkımıza teşekkür ediyorum. Biz, ilçemizi halkımız ile birlikte yöneteceğiz dedik. Vatandaşlarımızın talep ve tebriklerini aldık. İnşallah bundan sonra Osmangazi ve Bursa’da vatandaşlarımız ile birlikte yürüterek, gülümseyeceğiz” diye konuştu.
Bursa Osmangazi’den haşere ilaçlama seferberliği Osmangazi Belediyesi, hava sıcaklıklarının artması ile birlikte insan ve çevre sağlığını tehdit eden haşerelerin üremesinin önüne geçmek adına ilçe genelinde ilaçlama çalışmasına başladı. Osmangazi Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ekipleri, sivrisinek, karasinek, kene, fare, haşere gibi kent zararlılarına karşı mücadele çalışmalarını uzman personel denetiminde yürütüyor. Doğal hayat ve biyolojik dengeye uyumlu ilaçlar kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, rögar kapakları açılarak içlerine fare ilaçları koyan ekipler, sağlık açısından risk taşıyan sineklerin üremesine müsait olan foseptik, çöp konteynerleri, pazar yerleri, dere yatakları, su birikintileri ile yeşil ve nemli alanlar da ilaçlama çalışmalarını yoğunlaştırdı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı ilaçlarla gerçekleştirilen çalışmalar ile istenmeyen canlıların kontrolü sağlanırken, haşerelerin sebep olabileceği tifüs ve sıtma gibi hastalıkların da önüne geçiliyor. Haşere oluşumunun önüne geçmek adına çöplerin ağzı açık olarak atılmaması, poşetlerde ya da kapaklı bidonlarda saklanması gerektiği konusunda vatandaşları uyaran yetkililer, daha sağlıklı bir Osmangazi için haşerelere karşı yürütülen ilaçlama çalışmalarının periyodik olarak ilçenin tüm mahallelerinde yürütüleceğini belirtti.