GÜNDEM - 18 Aralık 2014 Perşembe 18:10

‘Mecbur kalmasaydım siyasete geri dönmezdim’

A
A
A
‘Mecbur kalmasaydım siyasete geri dönmezdim’

Ana Parti Genel Başkanı Ahmet Özal, babası Turgut Özal tarafından kurulan Anavatan Partisi’nin logosuna benzerliğiyle dikkat çeken partisini tanıttı. Özal, 'Mecbur kalmasaydım siyasete geri dönmezdim' dedi.

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal, Bağcılar'da bir otelde düzenlediği basın toplantısında genel başkanlığını yaptığı Ana Parti’yi tanıttı. Partinin logosunun, Turgut Özal tarafından kurulan Anavatan Partisi’nin logosuna benzerliği dikkat çekti.

“MECBUR KALMASAYDIM SİYASETE GERİ DÖNMEZDİM”
Partiyi tanıtan Ahmet Özal, Atatürk ve babası Turgut Özal'ın yolundan gittiğini belirterek, “12 yıl aradan sonra girmek zorunda hissettiğim için siyasete geri döndüm. Mecbur kalmasaydım siyasete geri dönmezdim. Mecbur kaldım çünkü artık Türkiye’de zamanı geldi. Biz Türkiye’yi yönetmeye idare etmeye talibiz. Diyanet işleri gibi bir kurumun devlete bağlı olması laikliğin temel prensiplerine karşıdır. Hiçbir zaman devletin din işlerine, dinin de devlet işlerine karışmaması gerekir. Biz modern bir Türkiye’de modern bir dünyada yaşıyoruz artık. Öncelikle diyanet işlerinin özerkleştirilmesi lazım. Hükümete ve devlete bağlı olamaz. İçinde her mezhebin her dinin temsil edilmesi gerekir. Sadece bir mezhebin değil” dedi.

“BEN ÇÖZÜM SÜRECİNE KARŞI DEĞİLİM, ÇÖZÜM SÜRECİ DEVAM ETMELİDİR”
Özal, çözüm sürecine karşı olmadığını belirterek, “Ben çözüm sürecine karşı değilim, asla. Çözüm süreci devam etmelidir. Devam etmelidir ama bu şekilde değil. Şu anda taraflara bakıyorum hangi tarafın ne olduğu belli değil. AK parti hükümeti çok iyi işler yaptı bunu hiç kimse inkar edemez. Ben Türkiye’de başbakanlık görevinin 2 dönemden fazla yapılmamalı kanaatindeyim ve bunun anayasa ile engellenmesi gerekir. 8 sene sonra başbakanın da cumhurbaşkanı gibi 8 senede görevi bırakması gerekir. Onun için Türkiye’de ilk yapmamız gereken şey Başbakanlık makamının 2 dönemle limitleştirmek lazım. Belediye başkanlığını 2 dönemle limitleştirmek lazım. Asla 45 sene belediye başkanı olmaz. Olmaması lazım” şeklinde konuştu.

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimsenin çiftliği değil” diyen Özal, “Görev yaparsın, görevi devredersin. Türkiye'de çeşitli şekillerde başkanlık sistemi, modelleri tartışılıyor. İlk bunu gündeme getiren rahmetli babamdı. Sonra Süleyman Demirel gündeme getirdi. Şimdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gündeme getiriyor. Ben asla başkanlık sistemine karşı değilim. Ama başkanlık sisteminin de farklılıkları var. Çeşitli başkanlık modelleri var. Bazıları diktatörlüktür, bazıları gerçekten demokrasidir. Yargı, yürütme ve yasamanın birbirinden bağımsız olduğu hiçbir ülkede demokrasi olmaz” ifadesini kullandı.

“YÖK KALDIRILMALIDIR”
Ahmet Özal, YÖK’ün kaldırılması gerektiğini savunarak, “Üniversitelerle ilgili net bir şey söyleyeyim. YÖK kaldırılmalıdır. YÖK kurulduğu zaman 1980 yılıydı. Askeri ihtilal doğrultusundaydı. O zaman üniversite sayısı çok belliydi. Bugün çok fazla üniversite var. Tek bir kurumdan sen YÖK’ü idare edemezsin. YÖK olarak üniversiteleri idare edemezsin. Üniversitelerde rektör seçimleri, bazıları üniversitelerde birilerini seçiyorlar rektör adayı diye. Ondan sonra da cumhurbaşkanı birini seçiyor. Bu da doğru değildir. Üniversiteler kendi rektörünü kendi seçmelidir. Üniversiteler kendi kendini idare edip, kendi rektörünü kendisi seçmesi lazım” diye konuştu.

"BİZ SİYASETE BARAJI AŞMAK İÇİN DEĞİL, İKTİDAR OLMAK İÇİN GİRDİK"
Bir basın mensubunun seçim barajının düşürülmesi sorusunu yanıtlayan Ahmet Özal, “Biz siyasete barajı geçmek için girmedik, biz siyasete iktidar olmak için girdik. Türkiye’de olması gereken makul olan şudur; mutlaka ve mutlaka baraj yüzde 10 olmaz, çok yüksektir. Mutlaka yüzde 5’e Avrupa seviyesine inmelidir” dedi. 

ABBAS RAMAZANOĞLU 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aksaray’da nefes kesen polis-hırsız kovalamacası kamerada Aksaray’da inşaat malzemesi deposunu soyan hırsızlar ile polis arasındaki kovalamaca film sahnelerini aratmadı. Elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar bir süre sonra motosikletin aküsünün bitmesiyle bu kez de yaya olarak kaçmaya başladı. Gecenin sessizliğini siren seslerine bıraktığı kovalamacada hırsız kardeşler yarım saat süren takip sonucu yakalanırken, nefes nefese kalan şüphelilerden biri yere yatırılıp ters kelepçe yapıldığı esnada polis memurlarına “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Olay, gece yarısı Tacin Mahallesi’nde bulunan bir inşaat malzemesi deposunda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, depodan oksijen bariyerli yerden ısıtma borusu çalan 2 hırsız, çaldıkları boru paketlerini beraberinde getirdikleri 3 tekerlekli elektrikli motosiklete yükledi. Hırsızlık esnasında çevrede bulunan bir vatandaş durumu fark ederek hemen 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarında bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede belirtilen adrese intikal eden ekipler 2 şahsı depodan hırsızlık yaparken suçüstü kıstırdı. Polisleri görünce neye uğradıklarını şaşıran 2 hırsız deponun duvarından atlayarak bahçe dışındaki boruları yükledikleri elektrikli motosiklete binerek kaçmaya başladı. Şahısların kaçması üzerine polis ekipleri telsizden anons ederek diğer ekiplere kaçış istikameti hakkında bilgi verdi. Ekiplerin hırsızların peşine düşmesiyle gecenin sessizliği siren sesleriyle yankılandı. Polis ve hırsızlar arasında yaşanan kovalamaca ise film sahnelerini aratmadı. Bir süre elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar kaçarken çaldıkları boruları da motosikletin kasasından aşağıya attı. Polis ekiplerinin bölgeyi abluka aldığı kovalamacada motosikletin aküsünün bitmesi üzerine hırsızlar bu kez de motosikleti bırakıp yaya olarak kaçmaya başladı. Taşpazar Mahallesi’nde ara sokaklara ve apartmanların bahçesine girerek izlerini kaybettirmeye çalışan S.Ç. (21) ve U.Ç. (34) isimli 2 kardeş çok geçmeden yakalandı. Yüzüstü yere yatırılarak ters kelepçe yapılan nefes nefese kalan hırsızlardan S.Ç. ekiplerin ters kelepçe taktığı esnada “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Yüzüstü yatırılarak kelepçelenen 2 kardeş gözaltına alınarak polis aracına bindirildi. Şahıslar sorgulanmak üzere İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine götürülürken çaldığı yaklaşık 150 bin TL değerindeki malzemeler sahibine teslim edildi. Olayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahkikat başlatıldı.
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Freni tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.