KÜLTÜR SANAT - 07 Şubat 2016 Pazar 12:04

Ahmet Ümit: ‘Yazar olmamı Kenan Evren sağlamıştır’

A
A
A
Ahmet Ümit: ‘Yazar olmamı Kenan Evren sağlamıştır’

Konak Belediyesi'nin edebiyat tutkunları için başlattığı Kitap Kokusu adlı etkinliğin bu ayki konuğu olan yazar Ahmet Ümit, "Benim yazar olmam tesadüftür. Yazar olmamı ve polisiye türde yazmamı Kenan Evren sağlamıştır" dedi.

Türk Edebiyatı'nın polisiye roman yazarlarının başında gelen Ahmet Ümit, Konak Belediyesi'nin Kitap Kokusu etkinliğinde İzmirli okurlarıyla buluştu. Selahattin Akçiçek Eşrefpaşa Kültür Merkezi'nde gerçekleşen söyleşiye Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş da katıldı. Edebiyatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlik eleştirmen Hülya Soyşekerci'nin Ahmet Ümit ve kitaplarıyla ilgili okurlara yaptığı mini tanıtımla başladı. Soyşekerci, Ümit'in Türkiye'nin en önemli edebiyatçılarından biri olduğunu belirterek, son kitabı Elveda Güzel Vatanım'ı yazarın başyapıtı olarak niteledi. Soyşekerci'nin övgülerine teşekkür eden Ahmet Ümit ise, yazarlığa ve polisiye roman yazmasına tesadüflerin sebep olduğunu söyledi. Yazmaya 12 Eylül döneminde başladığını anlatan Ümit, "Benim yazar olmam tesadüftür. Yazar olmamı ve polisiye türde yazmamı Kenan Evren sağlamıştır. 12 Eylül zamanında bir askeri diktatörlüğe 'hayır' diyen, antifaşist gençlerdik ve bir arkadaşımız tutuklanmıştı. Üyesi olduğum örgüt benden bir rapor hazırlamamı istedi. Bir yıllık bir hikaye yazdım ve bu hikaye 40 ayrı dilde yayınlandı. İşte o zaman 'benden yazar olabilir mi acaba?' dedim. Yazarlığım böyle başladı. Polisiye yazmak için de yola çıkmadım. Kişisel tarihimde yaşadığım olaylar bu türde yazmama neden oldu. Kendi kültürümden yola çıkarak evrensel olanı yazdım. Polisiye yazdım ama farkımı koydum ve bunu yaparken bu topraklar bana yardım etti" diye konuştu.

"YAZMAKTAN ASLA SIKILMIYORUM"
Söyleşide salonu dolduran okurlarının sorularını da yanıtlayan Ahmet Ümit, sıkıldığı için yazdığını söyledi. Hayatının çok dolu olduğunu, takdir edildiğini, başarısından dolayı mutlu olduğunu, saygı gördüğünü, yabancı ülkelerden davetler aldığını ancak yine de bir süre sonra her şeyden sıkıldığını dile getiren Ümit, “Ancak yazmaktan asla sıkılmıyorum. Bu yüzden sürekli yazıyorum. Yazmak beni heyecanlandırıyor. Sürekli daha heyecanlı öyküler yazmak istiyorum" ifadelerini kullandı.  Ümit, son kitabı Elveda Güzel Vatanım'ı 10 Ekim'de Ankara'daki saldırıda hayatını kaybeden barış savunucularına adadığını da vurguladı. Salondaki bir dinleyicinin bir ilkokulda kütüphane kurmak için desteğe ihtiyaçları olduğunu söylemesi üzerine Ümit, gerekli desteği vereceğini söyledi. Keyifle geçen söyleşi sonunda Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş yazar Ahmet Ümit'e teşekkür ederek, kendisini Konak'ta ağırlamaktan dolayı duydukları mutluluğu dile getirdi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin ilk etabı yıl sonunda açılacak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 50 bin metrekarelik kapalı alanda hizmet verecek Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin ilk etabının inşaatının tamamlanarak, yıl sonuna kadar açılmasının planlandığını açıkladı. Türkiye’nin "aşı üretim üssü" için çalışmalar devam ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Sağlık Bakanlığı öncülüğünde 50 bin metrekarelik kapalı alanla hizmet verecek olan Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin ilk etap inşaatı yakında tamamlanıyor" ifadesini kullandı. İnşa çalışmaları hızla devam eden merkezde Türkiye’nin aşı alanında söz sahibi bir ülke olmasının planladığını belirten Bakan Koca, "Ankara Esenboğa Havalimanı yakınlarında 50 bin metrekarelik kapalı alana sahip olacak merkez, aşının yanı sıra bazı genetik ürünlerin AR-GE ve üretim çalışmalarını da yürütecek" dedi. İlk etabın yıl sonuna kadar açılması hedefleniyor Merkezin inşa çalışmalarının üç etapta ilerlediğini vurgulayan Bakan Koca, "İlk etabın inşaatı tamamlanma noktasına gelirken, bazı araştırma, üretim laboratuvarlarını içerisine alan bölümün yıl sonuna kadar hizmete alınması hedefleniyor. Merkez inşaatının ikinci etabında ise aşı üretim tesisleri yer alacak. Üçüncü etapta cihazların montajı ve ruhsatlandırılması işlemleri yapılacak" dedi. Aşıların "yerli ve milli" olacağına dikkati çeken Bakan Koca, şunları kaydetti: "Sağlık Bakanlığı, yeni Hıfzıssıhha Merkezi ve Türkiye’de aşı üretim süreçleriyle ilgili bilgi birikimine sahip bilim insanlarıyla bilgiyi ürüne dönüştürmeyi, yerli üretim imkanlarını geliştirerek dışa bağımlılığı azaltmayı amaçlıyor. Öncelikli olarak çocukluk çağı bağışıklama programındaki kuduz, Hepatit A ve suçiçeği gibi üç aşının teknoloji transferiyle Türkiye’de üretimi planlanıyor." Bakan Koca, merkezin faaliyete geçmesiyle birlikte 2028’den itibaren bağışıklama programındaki aşıların yüzde 86’sının Türkiye’de üretilmesinin planlandığını ifade etti.
Konya Liseli genç kondisyon bisikletinde harcadığı enerjiyi elektriğe çevirdi Konya’da meslek lisesinde eğitim gören 11. sınıf öğrencisi spor salonunda kondisyon bisikletinde harcadığı enerjinin boşa gitmemesi için fikrini paylaştığı öğretmeni ve sınıf arkadaşlarıyla geri dönüşüm malzemelerini kullanarak yaptığı kondisyon bisikletinde elektrik üretti. Konya’da yaşayan ve Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 11. sınıf öğrencisi Abdullah Arda Efe, okul çıkışında spor salonuna gitti. Burada kondisyon bisikletine binen Abdullah Arda Efe, okuldaki öğretmenlerinden edindiği bilgi ile enerjisini boşa harcadığını düşünmeye başladı. Yahya, hareket enerjisini elektrik enerjisine çevirmek için spor salonundan çıkıp gittiği evinde proje hazırlamak için kolları sıvadı ve uzun süren bir çalışmanın ardından kondisyon bisikleti pedalına bağlayacağı çamaşır makinası motorundan elde edeceği elektriği aküye aktaracağı bir çalışma hazırladı. Öğretmenlerine sunduğu bu çalışmayla yapım aşamasına geçen Abdullah Arda Efe, arkadaşlarının da desteği ile kondisyon bisikletinden elektrik üretmeyi başardı. “Spor salonunda hareket enerjisinin boşa gittiğini fark ettim” Kondisyon bisikletinden elektrik üreten 11. sınıf öğrencisi Abdullah Arda Efe, “Spor salonuna günlük sporumu yapmaya gitmiştim. O sırada hareket enerjisinin boşa gittiğini fark ettim. Okulda derslerde gördüğümüz üzere hareket enerjisini elektrik enerjisine çevirebileceğimizi öğrenmiştik. Ben de böyle bir şey yapabileceğimi düşündüm. Hocalarıma sundum ve hocalarımızla böyle bir şey yapabileceğimize karar verdik. Çalışmalarımızla bu bisikletimizi ortaya çıkardık. Gayet de güzel çalışıyor. Hareket enerjisini elektrik enerjisine çevirerek günlük hayatta kullanılabilmemize imkan sağlıyor. Mesela, en basit telefonumuzu şarj ederken, televizyonumuzu çalıştırırken veya başka bir işte hiç fark etmez elektrik enerjisini kullanabiliyoruz” dedi. “Hedefim bu alandan ilerlemeyi düşünüyorum” Bisiklet ile ürettikleri elektrik enerjisini depoladıklarını anlatan lise öğrencisi Abdullah Arda Efe, "Ürettiğimiz elektriği istediğimiz gibi kullanabiliyoruz. İstersek ampul yakmakta, istersek makineleri çalıştırmak ve istersek telefonu şarj etmekte birçok şey de kullanabiliyoruz. En basit bir projemiz. Ülkemizde birçok spor salonunda böyle bisiklet var. Sadece spor salonlarında değil evlerde de var. Böyle bir şey hem insanlar için hem iş yeri sahipleri için hem de dünyamız için, çevre kirliliği açısından çok güzel sonuçlar elde edebileceğimize inanıyorum. Çalışmalarımıza gelecek olursak, ilerideki hedeflerim bu alandan ilerlemeyi düşünüyorum. Böyle makinelerle, insanlık yararına makineler yaparak hem ülkemize hem dünyaya hem kendime katkı sağlayacağımı düşünüyorum” şeklinde konuştu. “Telefonumuzu tam 30 kez şarj edebilmekte, 22 inç, 25 watt gücündeki bir led televizyonu 12 saat çalıştırabilmekte” Hazırladıkları projede birçok geri dönüşüm malzemesi kullandıklarını anlatan Abdullah Arda Efe’ye çalışmalarında destek veren sınıf arkadaşı Baki Yıldırım ise, “Çamaşır makinesinin motorunu kullandık. Normal 6 vitesli bisikletin vitesini kullandık. Onun dışında bisiklet kasasını onları söktük bu şekle getirdik. Böyle geri dönüşümü kullandık. Normal evlerde de bulabileceğimiz şeyleri aslında kullanmış olduk. 3 bin miliamper batarya kapasitesi olan bir telefonumuzu tam 30 kez şarj edebilmekte ve 22 inç, 25 watt gücündeki bir led televizyonu 12 saat çalıştırabilmektedir. Bununla beraber 1 saat hiç aralıksız pedal çevirirsek 640 kalori yakabiliriz. Tam dolu bataryamız ise 10 saat pedal çevirince tam dolu olmaktadır” ifadelerini kullandı. “Bu projenin başından sonuna kadar öğrenciler büyük ilgi gösterdiler” Öğrencilerin üretime katılması, özgüvenine kavuşmuş olmasının eğitim anlamında önemli olduğuna dikkat çeken Endüstriyel Otomasyon Teknik Alanı Öğretmeni Atölye Şefi Mehmet Ali Yılmaz, “Gerçekleştirebilir miyiz diye biraz bir literatür taraması yaptık. Fikrin güzelliği şöyleydi insanlar spor yaparken aynı zamanda açığa çıkan enerjinin değerlendirilmesi şeklindeydi. Biz bunun tabanını zaten derslerimizde işliyoruz. Çocuklara anlatıyoruz. Burada açığa çıkan hareket enerjisiyle elektrik üretilebileceğini, bunun depolanabileceğini, depolandıktan sonra da faydalı yerlerde kullanılabileceğini öngörerek bu projeye başladık. Bu projenin başından sonuna kadar öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Öğrencilerin katılması, öğrencilerin oradaki parametreleri bilmesi, oradaki elemanlar hakkında bilgi sahibi olması tabii ki bizi sevindiriyor. Çocukların bu konuda biraz üretime iştahlı olmaları veya üretim için bir fikir yürütmeleri bizler için sevindirici bir durum. En azından öğrencinin üretime katılması veya bir şeyler yapabileceği özgüvenine kavuşmuş olması bile eğitim anlamında bizim bir yerlere geldiğimizi gösteriyor. Bu da bizler açısından en azından öğrencilerimiz için bir geri dönüş olarak faydalı olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.