EKONOMİ - 13 Aralık 2017 Çarşamba 09:04

Aile şirketlerinin sadece yüzde 13’ü üçüncü kuşağı görebiliyor

A
A
A
Aile şirketlerinin sadece yüzde 13’ü üçüncü kuşağı görebiliyor

Altınbaş Üniversitesi bünyesinde kurulan “Aile Şirketleri Yönetimi ve Danışmanlığı Araştırma Merkezi” ( AYDAM ) tarafından “Aile Şirketlerinin Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Yeri” başlıklı paneli düzenlendi. Panelde moderatörlük yapan Yrd. Doç. Dr. Fatoş Altınbaş Sarıgül özellikle milli ekonomi açısından çok önemli bir yere sahip olan aile şirketlerinin Türkiye’de sadece yüzde 13’ünün üçüncü kuşağı görebildiğine dikkat çekerek konunun önemine değindi.

Moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Fatoş Altınbaş Sarıgül’ün yaptığı panele konuşmacı olarak Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Nusret Altınbaş, Doğan TV Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin katıldı. Özellikle sürdürülebilirliği konusunda neler yapılması gerektiği ve şu anda milli ekonomi açısından çok büyük bir öneme sahip olan aile şirketleri ile ilgili farkındalık oluşturulmaya çalışıldı.

“Amacımız, daha güçlü ve kuvvetli bir milli ekonomiye sahip olabilmek”

Panel öncesi aile şirketlerinin Türkiye’deki durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Fatoş Altınbaş Sarıgül öncelikle olarak bu şirketlerin sürdürülebilir olmasına dikkat çekerek, “Türkiye’de millî gelirin yüzde 90’ı aile şirketlerinin ekonomiye yapmış olduğu katkısından oluşuyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin de yine yüzde 94’ü aile şirketi. Fakat maalesef bu şirketlerin sadece yüzde 13’ü üçüncü kuşağa kadar devam sağlayabiliyor. Yani aile şirketleri kuruluyor, başarılı işlere imza atıyor fakat devamını ve sürekliliğini sağlayamıyor. Üniversite olarak da bu konuya ve içinde barındırdığı potansiyele çok önem veriyoruz. Sonuçta üniversitemiz de aile şirketi mensupları tarafından kurulduğu için bir de araştırma merkezi kurduk. Bu merkezde multidisipliner bir yaklaşımla farklı disiplinleri içinde barındırarak konuyla ilgili araştırmalar ve çözüm önerileri sunacağız. Kurumsallaşma, sürekliliğin devamı, kuşak çatışması gibi konuların çözümleri üzerine yoğunlaşıyoruz. Aile şirketi mensupları için hem bir araştırma şirketi hem de aynı zamanda belli eğitim programları olacak. Bu konuda ekonomimizdeki potansiyeli üzerine bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Amacımız, sürekliliği sağlayarak daha güçlü ve kuvvetli bir milli ekonomiye sahip olabilmek” dedi.

Aile şirketlerinin dağılmasındaki sebeplere de değinen Fatoş Altınbaş Sarıgül, “Aile şirketlerinin yaşadığı en büyük problem kurumsallaşmayı oluşturamamaları, aile ve iş ilişkilerini birbirine çok fazla karıştırmalarından kaynaklanıyor. Bu çatışmalar sonucunda da şirketler parçalanıyor ve dağılıyor. Bu konuda kurumsallaşma, aile ofislerinin kurulması, aile ve iş ilişkilerinin birbirinden ayrı olarak gözetilmesi gerekiyor. Maalesef aile şirketlerindekiler asıl sorunların nedenlerine çok fazla inemiyorlar ve bu yüzden çözüme ulaşamıyorlar. Bugün Avrupa ekonomilerine baktığımızda aile şirketleri oldukça gözümüze çarpar durumda. Özellikle Almanya ki Avrupa’nın en güçlü ekonomilerden birisine sahip, neredeyse bütün büyük şirketler aile şirketlerinden oluşuyor ve orada gördüğümüz 40. kuşağın üstünde olanlar var. Türkiye ekonomisinde neden bunlar olmasın ki?” diyerek sözlerini tamamladı.

“Kriz anında bile en güçlü olan şirketler aile şirketleridir”

Arzuhan Doğan Yalçındağ ise kriz zamanlarında bile aile şirketlerinin daha güçlü bir konumda olduğuna değinerek, “Hem dünyada hem Türkiye’de aile şirketlerinin önemi çok fazla. Türkiye’deki şirketlerin neredeyse yüzde 95’i aile şirketi ve gayri safi milli hasılanın yüzde 75’ini, istihdamın ise yüzde 80-85’i aile şirketleri tarafından karşılanıyor. Dolayısıyla ile şirketlerinin sürdürülebilirliği yani bölünerek daha küçük yapılara gitmeden rekabet gücünün devam ediyor olabilmesi Türkiye ekonomisi açısından çok önemli. Çünkü görüyoruz iyi yönetilen kurumsallaşabilmiş aile şirketleri kriz zamanlarında bile hem çok daha güçlü ve inançlı bir şekilde devam ediyorlar” şeklinde konuştu.

“Güçlerini aile olmaktan alıyorlar”

Panel öncesi bilgi veren Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin da, “Dünyadaki şirketlerin hemen hemen tamamına yakını aile şirketidir. Tek başına kahramanlık hikâyesi yazan şirketlerin sayısı bir elin beş parmağını geçmez. Birçok şirket ailenin gücüyle, ailenin sinerjisiyle beraber bir yerlere geliyor. Türkiye ve dünyada ki büyük şirketler de bir ailenin sinerjisiyle buralara gelmiştir. Dolayısıyla aile olmak ve aileden bir şirket çıkarabilmek önemlidir. Bunun yanı sıra aile şirketlerinin, bir ailenin içinde olduğu gibi bir dayanışma içerisinde yola devam etmesi de önemlidir. Panelde bu sinerjinin nasıl ortaya çıkarılacağı, nasıl devam ettirileceği ve geleceğin şirketleri bugünkü sinerjiden nasıl yararlanacak bunu konuşacağız” diye konuştu.

Aynı zamanda aile şirketleri arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili olarak da yorumlarda bulunan Emre Alkin, “Aile şirketlerinin sürdürülebilirliği ailenin kendi içerisindeki yapısına bağlıdır. Aile içindeki anlaşmazlık şirket yapılanmasına ve işlerine yansıyor. Aile kendi içinde bir sinerjiye sahip olursa bunu işine de yansıtır. Aile içinde bir sinerji, karşılıklı anlaşma ve bir uyum mevcut değilse bu durum işletmelere yansıyor. Aile meclisi öne çıkarak bu anlaşmazlıkları sulh yoluna doğru götürmeli. İşte de bu yapılır bir aile meclisi kurulur, bir aile anayasası yazılır ve bu kurallara herkes uyar ve bu anlaşmazlıklar giderilir. Aksi takdirde kendi başına bırakılan hiçbir işin başarılı olacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Yardımcısının basın açıklaması sırasında deprem oldu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde basın açıklaması yaparken deprem meydana geldi. İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Karaloğlu 4 ilçe 37 köyde 385 konut, 87 ahır, 11 cami ve 1 fırında hasar meydana geldiğini belirterek, “Sulusaray merkezli 5 deprem meydana geldi şu ana kadar, 41 de artçı oldu. Ben Tokat ve Yozgat’taki tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim beterinden korusun, muhafaza etsin. En büyük tesellimiz şu ana kadar herhangi bir yaralımız ve can kaybımız yok. Arkadaşlarımız, ekiplerimiz şu anda sahada köylerin tamamı tarandı. Tokat’ta 3 ilçe, Yozgat’ta 3 ilçede olmak üzere depremden etkilenen tüm köylerimiz şu anda taranmış durumda. Tokat’ta şu ana kadar 112 acil çağrı merkezimize 576, Yozgat’ta 250 deprem kaynaklı vatandaş ihbarı var. Ön incelemeler sonucunda Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta ve 84 ahırda, 7 cami ve 1 fırında hasarlar var, bunlar yıkık değil hasarlı. Yozgat ilinde 1 ilçede 7 köyde 94 konutta, 4 cami ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var” dedi. “Hasarlı evlere girmeyin” Hasarlı evlere girilmemesi çağrısında bulunan Karaloğlu, "Evinde hasar olan, çatlağı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın. Biz onları alıp misafir etmeye hazırız. Yurtlar hazır hale getirildi. Vatandaşımıza çağrı yapıldı. Şu ana kadar 30 vatandaşımız yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Sayın valimizin verdiği bilgiye göre şu anda bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarında bir hasarımız yok. Okullarımızda, kamu hizmet binalarında herhangi bir hasarımız yok, inşallah binalarımızda kamu hizmeti vermeye de devam edeceğiz. Kumanyalar hazırlandı şu anda dağıtılıyor. Yine Tokat’ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkartmak üzere aş evlerimiz oluşturuluyor. İnşallah vatandaşımıza sıcak yemek imkanımızda sunulacak. Şu anda bölgede ulaşımda, alt yapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorunumuz yok. Yollarımız açık, enerjisi olmayan ve haberleşme imkanı olmayan köyümüz yok. Tedbir olarak Tokat’ta bir gün eğitime ara verdik. Yozgat ilimizde ise Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde yine eğitime bir gün ara vermiş olduk” dedi. “750 Personel 150 araç bölgede” Karaloğlu, 150 araç ve 750 personelin bölgede görev aldığını ifade ederek, “Diyarbakır’dan Van’a kadar birçok ilimizden arama kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmış durumda. Yerel ekipler de bölgeye ulaştı. Şu anda bölgede 750 personelimiz vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere bekliyor. 150 yardım aracı da bölgeye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu. “Dezenformasyon uyarısı” Karaloğlu açıklamasında dezenformasyon uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Sosyal medyada maalesef yine dezenformasyonlar var. Vatandaşımıza çağrımız AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemeleridir. Biz vatandaşlarımızı AFAD üzerinden çok hızlı bir şekilde bilgilendiriyoruz. Vatandaşımızın tereddüdü olmasın.” Öte yandan İçişleri Bakan Yardımcısı, açıklama yaptığı sırada deprem meydana geldi. Karaloğlu, "Şu anda artçı sarsıntıyı hep birlikte yaşadık. Rabbim hepimizi, ülkemizi korusun" dedi.
İstanbul Jose Mendilibar: "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık" Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, Fenerbahçe ile çok zor bir maç oynadıklarını belirterek, "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe ile karşılaşan Olympiakos, penaltı atışları sonunda galip gelerek yarı finale yükseldi. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, "Çok zor bir oyun oynadık. Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. 10. dakikada golü yemiştik fakat dayandık. İlk devrede dayanma gücümüzü iyi kullandık. Topu rakibe verip yorma yoluna gittik. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" ifadelerini kullandı. "Kendimi şanslı hissediyorum" Mendilibar, "Avrupa kupalarında yarı finale kalmasında takımın başında antrenör olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım daha ileriye taşıyabiliriz. Şu anda kalemizi koruyan Tzolakis, başta ikinci kalecimizdi. Sonra kaleyi devraldı. Topun auta gitmesine şans diyebilirsiniz ancak kalecinin kurtarışına şans diyemeyiz. Bir çalışma sonucu oluyor bunlar" diye konuştu. "Kariyerim boyunca penaltılara bakmadım" Penaltı atışlarını izlemediği ve sırtını dönmesiyle ilgili sorulan soruya İspanyol teknik adam şu yanıtı verdi: "Ben bütün kariyerim boyunca penaltılara bakmadım. Bunu totem olarak yaptığımı size açıklamak isterim."
İstanbul İsmail Kartal: “Turu geçmek adına her şeyi hak etmiştik” Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, Olympiakos maçında oyuncuların 2. golü bulamamanın stresini yaşadığına dikkat çekerek, “Turu geçmek adına her şeyi çok hak etmiştik. Bugüne kadar penaltı kaçıran oyuncular, en az penaltı kaçıran oyunculardı” dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe, sahasında karşılaştığı Yunan temsilcisi Olympiakos’a penaltı atışları sonunda kaybederek turnuvaya veda etti. Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. İlk yarı iyi futbol oynadıklarını belirten Kartal, "Bugün oyuna çok iyi başladık. İlk devre muhteşem bir Fenerbahçe vardı. Muhteşem taraftar önünde golü de bulduk. İkinci yarı oyun dengelendi. Sonra tempoyu arttırdık sadece 2. golü bulamadık. Oyuncuların turu geçebilmek adına rahatlığı, o golü bulamamanın stresini yaşadık. Uzatmalarda mecburi değişiklikler yaptık. Uzatmalar iki takım adına dengeli geçti. Turu geçmek adına her şeyi çok hak etmiştik. Oyuncularımı tebrik ediyorum. Bugüne kadar penaltı kaçıran oyuncular, en az penaltı kaçıran oyunculardı. Sadece 2. golü bulamadığımız için turu geçemedik. Taraftarlarımıza karşı mahcup olduk. Her şeye rağmen önümüze bakıyoruz. Ligde devam edeceğiz" diye konuştu. “Bugün bazı oyuncular karşılık veremedi” Müsabakada yapılan değişiklikler ile ilgili Kartal, “Bazen oyuncuları değiştirirsin, hamlelere karşılık bulursunuz. Bazen de istediğiniz verimi alamazsınız. Bugün de bazıları karşılık verdi, bazıları veremedi. Bunlar futbolun içinde olan doğal şeyler” ifadelerini kullandı. "Mecburi değişiklikler oldu" Tadic’in vuruş stili ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kartal, “Tadic’in çok fazla şut atma değil de ayak içi plase vuruşları var. Onun kendine göre vuruş stili var. 86. dakikada Fred ile konuştuk uzun zaman sakatlık yaşadı. Uzatmaları da düşünerek yerine daha mücadeleci birini alarak tüm planlarımız buydu. Szymanski’ye kramp girdi, Becao’nun kasığında ağrı oldu. Mecburi değişiklikler oldu” şeklinde konuştu. “En güvendiğimiz isimler penaltıları kaçırdı” Penaltı atışlarını da değerlendiren Kartal, “Bonucci çok kariyerli oyuncu, Cengiz de aynı şekilde. Tadic penaltı atışlarında, kariyerinde kaçırdığı penaltı sayısı çok az. Beni şaşırtan bunlar oldu. En güvendiğimiz isimler penaltıları kaçıran isimler oldu. Bu kadar mücadele ettik. Bu mücadelenin karşılığında 2. golü atarak turu geçebilmek varken, penaltılarla elenmek üzücü oldu” diyerek sözlerini noktaladı.