POLİTİKA - 05 Mart 2015 Perşembe 20:31

Ala: 'Altına imzamı atıyorum'

A
A
A
Ala: 'Altına imzamı atıyorum'

İçişleri Bakanı Efkan Ala, ''Anayasayı tanımıyorum'' ifadesine açıklık getirerek, ''Sözlerimin altına imzamı atıyorum'' dedi.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, NTV’de katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalardan bulundu. Bakan Ala, “Anayasayı tanımıyorum” ifadesiyle ilgili soru üzerine şunları söyledi:

“Tutanaklar incelendiğinde son derece doğru bir değerlendirme. Anayasanın ruhunu irdeleyen, anayasanın oturduğu zemini sorgulayan ve yapanların meşruiyetine dair tereddütleri anlatan bir konuşma. Tutanaklardan bunu izah için okumuyorum; Anayasaya evet yemin ediyoruz, uyuyoruz ama bu anayasanın kötü bir anayasa olduğunu söylemememize engel bir durum yok. Olsa da tanımıyoruz. Millet bu egemenliğini devletin anayasal kurumları eliyle kullanır diyor anayasa. Hiçbir anayasal kurum, Millet Meclisi hariç, millet egemenliğini kullanamaz. Bunların altında imzam eksik onu da atıyorum.
Hala bu çağda muhalefet partileri nasıl oluyor da millet egemenliğini, satır aralarına gasp etmiş bir darbe anayasasını savunabiliyorlar. 20’ye yakın anayasal kurum var. TBMM’yi milletin seçtiği milletvekillerini o 20 anayasal kurumdan bir kurum olarak tanımlamış. Öyle bir şey olabilir mi? Neden bu statüko muhalefet partileri için bu kadar ehemmiyetli? Çünkü bu anayasal kurumlardan bir kaçıyla ittifak yaptıklarında vesayete ortak oluyorlar. Böyle bir anayasal düzen düzen değildir. YÖK’ten TRT’ye Uyuşmazlık Mahkemesi’nden HSYK’ya, Sayıştay’dan Askeri Yargı’ya birçok şey var burada. Bu anlayışı tanıyor mu muhalefet partileri? Bu doğru bir şey değil. Yaptığım konuşmanın altında isterlerse o imzayı da atayım. Milletin önüne engel çıkarak bir anayasal düzeni değiştirmek bizim boynumuzun borcudur.”

“TANIMIYORUZ DİYORUM VE ALTINA DA İMZAMI ATIYORUM”
“Meclis tutanaklarında yazıyor. Anayasaya yemin ediyoruz uyuyoruz ama bu anayasanın kötü bir anayasa olduğunu söylememize engel bir durum yok, olsa da tanımıyoruz diyorum ve altına da imzamı atıyorum” diyen Ala, şunları kaydetti:
“367 var mı anayasada? Verdiler mi verdiler. Anayasanın içeriğine ilişkin değişiklikte Anayasa Mahkemesi içeriğe girip iptal edemez usulüne bakar sadece demiyor mu? Ama referandumda iptal etti. Anayasada yürütmeyi durdurma kararı verme yetkisi Anayasa Mahkemesi'nin yok ama veriyor. Şimdi benim dediklerimden ziyade muhalefet partilerinin bunu eleştirmek için söyledikleri bir facia. Milletin iradesini gasp etmiş bir anayasayı savunur hale geldiler. Bu anayasada cumhurbaşkanlığı seçimleri Meclis yapar diyordu, biz onu değiştirdik halk seçer dedik. Halk bir seçim yaptı krizsiz, sözsüz. Eskiden cumhurbaşkanlığı seçimleri böyle mi yapılırdı? Muhtıralar verilmedi mi en son seçimde? 90’lı yıllarda açıklama üstüne açıklama yapılmadı mı? Bunların bedelini millet ödemedi mi? Ödedi. Demek ki anayasayı değiştirdikçe az maliyet ödüyoruz. Halk bir güzel seçim yaptı Türkiye değerine değer kattı. Bizim söylediğimiz bu anayasa halkın egemenliğini öteleyen önüne engeller koyan bir anayasadır. Peyderpey değiştirdik ama tamamı değişmelidir. Bu seçimlerde de milletimiz inşallah gize 400’e yakın milletvekilini verirse bizde onlara batı standardında demokratik, kendi iradesini yansıtan bir anayasayı yapar ve takdim ederiz. Varsın muhalefet partileri bu anayasayı savunsunlar, kendi kendilerine kurdukları düzeni devam ettirmeye milletimiz evet derse devam ettirsinler. Anayasa mahkemesi 1990’ların başında Telekom’un özelleştirilmesi ile ilgili bir karar verdi. O zaman piyasalar Türkiye'nin dış borcuna yakın ederi var diyorlardı. Onu engelledi. Sonra biz onun 5’te birine 10 sene sonra zor sattık. Burada bizim milletin önüne milletin ihtiyaçlarını karşılayacak, temel hak ve özgürlüklerini karşılayacak, ekonomik yönden önünü açacak, Türkiye'nin zenginleşmesini kalkınmasını sağlayacak yeni, çağdaş, demokrat, halkın egemenliğini esas alan bir anayasa yapmak zorundayız. Fransız anayasasında diyor ki; egemenlik halkındır, halk egemenliğini milletvekilleri aracılığıyla ve referandum yoluyla kullanır. Bizde halk egemenliğini anayasal kurumlar eliyle kullanır diyor.”

ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm süreciyle ilgili Dolmabahçe’de görüşmeye ilişkin soru üzerine Ala, “Biz bu konuda kendi dilimizi oluşturuyoruz ve böyle piyasada oluşmuş kavramlara ve dile mahkum olarak çözemeyeceğimizi bu sorunu biliyoruz. Bu sorunu Türkiye'ye yakışır biçimde çözmek için 2002’den beri sürekli adım atıyoruz. Bundan sonra da yine Türkiye'ye yakışan adımları atıp bedel ödemeden insanlar şehit cenazeleri görmeden, insanların çocuklarının dağa çıkıp terörist olmasını değil aşağıda mühendis olmasını her anne istiyor. Anneler ağladıklarında aynı dilden ağlarlar. Nasıl ki biz din ve vicdan özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdığımızda Türkiye'ye irtica değil bir ferahlık geldi şimdi de bu sorun çözüldüğünde yeniden bir bütünlük duygusu ile katkı sağlayan bir ortam oluşacaktır. Malazgirt’ten beraber girdik, dünyaya örnek olacak Osmanlı'yı birlikte inşa ettik, şimdi de etnik kökeni dini inancı ne olursa olsun 78 milyon vatandaş olarak birlikte yeniden inşa edeceğiz. Biz bu meseleyi akılla, vicdanla silah hariç elimizde ne varsa onunla çözmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Müzakere metnindeki 10 madde ön koşul mu değil mi? HDP 'ön koşuldur' diyor silah bırakma için hükümet 'hayır' diyor” sorusu üzerine Bakan Ala, “Şimdi burada bizim yıllardır söylediğimiz şeyler var. Bana sorsanız ben belki 15-20 madde söyleyeceğim. Seçim beyannamelerinde bundan daha fazlası var. Bir vatandaşımızın ister Kürt, ister Laz, ister Çerkez ister Roman olsun kim varsa inançlarıyla etnik kimliği, kökeni ile değerleri ile uğraşan bir sistem vardı, biz o sistemi değiştiriyoruz. Arzu ettiğimiz noktaya henüz gelmiş değiliz. Biz gelişmiş ülke standartlarını benimsiyorsak o standartlarda demokratik anlayışla çözeceğiz. Türkiye en önemli şeyi yaptı, vatandaşını düşman gören bir devlet anlayışından 'vatandaşların tamamı devlettir' diyen bir anlayışa evrildi” diye konuştu.

İÇ GÜVENLİK PAKETİ
İç Güvenlik Paketi ile ilgili “Önerilerle gelinirse görüşülür” sözlerinin hatırlatılması üzerine Bakan Ala, “Biz ne yapacağımızı biliyoruz. Biz gösterilerde molotof kullanılmasının engellenmesi için, uyuşturucu satışının engellenmesi için düzenlemeler yaptık. Biz jandarma ve sahil güvenliğin sivil otoriteye bağlanması için düzenlemeler yaptık. Nüfus hizmetlerinde vatandaşlara daha kaliteli hizmet sunmak için düzenlemeler yaptık. Polis teşkilatında baş komiser sayısının iki katına yakın emniyet müdürü olmuş bunu düzelten düzenlemeler yapıyoruz. Başından beri kimin en önerisi varsa ne katkısı varsa buyursun dedik. Her gün bir madde ile ilgili onlar önerge veriliyor. Biz başından beri kim ne öneride bulunmak istiyorsa getirsin diyoruz” dedi.
Polise gözaltı yetkisi, silah kullanma yetkisiyle ilgili maddelerin tekrar görüşülüp görüşülmeyeceğiyle ilgili hükümetin tutumunun sorulması üzerine Ala, “Ona Meclis karar verir. Bizim bir takım cevapları baştan söylemiş olmamız hata mıdır? Baştan söyledik biz herkesin önerisine açığız diye. Şimdi önerisi varsa getirsin önerisini. Başından beri bunu engellemeye kalktılar. Peki neden mecliste öneri sunmak yerine meclisi çalışamaz hale getirdiler bütün muhalefet partileri? 3’ü birden Meclis'e yakışmayacak tutum ve davranış içine girdiler. Bunu yapacaklarına önerilerde bulunsaydılar” dedi.

“BİZ PARTİ KAPATMAYA KARŞIYIZ BU YANLIŞTIR”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP için bir kapatma davası üzerine çalışıldığı yönündeki iddiasının hatırlatılması üzerine Ala, “Anayasa değişikliğinde parti kapatmayı neredeyse tamamen ortadan kaldıran bir öneriyi götürmedik mi Meclis'e? CHP en başından karşı çıktı. Biz parti kapatmaya karşıyız bu yanlıştır. O zaman partiler kapatılsın diyenler şimdi bağırıyor. Ama yine biz doğru yerde duruyoruz yine parti kapatılmasına karşıyız. Kendileri söylüyor herhalde ellerinde ana muhalefet partisi genel başkanı söylediğine göre önemli bir takım belgelerin olması lazım. Ben şahsen böyle bir şey imkan ve ihtimal vermiyorum. Kimse Türkiye'de böyle bir şeye girişemez. Ama böyle bir şey girişilirse o zaman biz de başından beri durduğumuz yerde dururuz. Biz parti kapatmaya karşıyız. Ama umarım CHP hiç olmazsa bundan bir şey öğrenir” diye konuştu.

FETTULLAH GÜLEN’LE İLGİLİ İKİNCİ KEZ ÇIKARTILAN YAKALAMA KARARI
Fettullah Gülen’le ilgili ikinci kez çıkartılan yakalama kararının ardından yaşanan bir gelişmenin olup olmadığıyla ilgili soru üzerine Bakan Ala, “Normal bir prosedür var yakalama çıktıktan sonra kaçınılmaz olarak kırmızı bültene gidiyor. Mahkemelerin Adalet Bakanlığı'nın sonra İçişleri Bakanlığı'nın yapacağı işlemler prosedürler var ondan sonra da kırmızı bülten çıktığında da zaten karşılıklı ikili ilişkilerle ülkeler arasında prosedür sürdürülecektir” dedi.
Yarın görevi teslim ettiğinin hatırlatılması ve bakanlık döneminde yaşadığı zorlu ve keyifli anların sorulması üzerine Bakan Ala, şunları söyledi:
“Aslında can sıkıcı şeyler oluyor Türkiye'de ama siyaset teorisi bakımından beklenmedik şeyler değil. Fakat dini açıdan bakarsanız bir ihanet, siyasal açıdan kapalı sistem olduğu için böyle şeyleri besliyor sonra onlar böyle işlere girişebiliyorlar. Fakat nihayetinde bu kadar direk darbeyi yaşamış bir ülke burada yine bu tür şeylere teşebbüs edilmesi büyük bir sıkıntı doğuruyor. Tabii hangi enstrümanla yapılıyorsa onunla karşılık vermeyi öğrendi ülke. Zorlu bir dönemde Türkiye'nin etrafında Irak, Suriye, Ukrayna her taraf yanıyor. Böyle bir ateş çemberi içinde istikrar adası olarak gelişen bir Türkiye'nin oralara çevrilmesini amaçlayan darbe teşebbüslerini bertaraf etmek önemli bir vazifedir. Bunun bir kere önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de siyasal istikrar ki en yukarıdan saldırdılar bu uluslararası çıkar çevreleri ile ilişki içinde olan şebeke burada başarılı olsa ne hala gelirdi Türkiye. 6-7 Ekim olaylarını hatırlayın, Gezi olaylarını hatırlayın oralarda da siyasal istikrarı tarumar olmuş bir Türkiye’nin geleceği noktayı tahayyül bile etmek istemiyorum. Milletimizden Allah razı olsun irfanıyla, ferasetiyle ne yapılmak istendiğini çözdü ve bunu engellemek isteyenlerin arkasında durdu. Seçimlerde sandıktan buna destek verdi ve Türkiye o hallere düşmedi. O bakımdan Türkiye siyasi tarihinde çok konuşulacak yazılacak dersler alınacak bir yıl geçirdik. Ümit ediyorum önümüzdeki seçimlerde 400 civarında bir milletvekiliyle bu meseleyi dert edinenleri işbaşına tekrar getirir ve anayasa yapma çoğunluğunu verirse Türkiye’yi bir daha böyle meselelerle karşılaşmayacak bir düzene kavuşturmak bizim boynumuzun borcudur. Öyle kurumsallaştırmalıyız ki temel hak ve özgürlükler herkes için garanti de olmalı. Bir daha böyle fırsatçılara imkan tanımayacak bir demokratik düzeni inşa ederiz.”

17 ARALIK OPERASYONU
17 Aralık operasyonu çerçevesinde kendisine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili kullandığı sözlerin hatırlatılması üzerine Bakan Ala, “Millet iradesine kastediliyor ve darbe yapılıyorsa, darbe hangi enstrümanla yapılıyorsa onunla karşılık verilir. Bütün milleti dinleyip kimine bir şeyler ekleyip kiminden bir şeyler çıkarıp kendine göre yorumlayıp dizayn edip kayıtları şantaja çık, milleti kandıracak hale getirmek yoluyla bir altyapı oluşturup, memleketi kaosa sürükleyecek bir darbeyi başlatmışsa bir takım yerler onu engellemek millet için engellemek hangi enstrümanla engellenecekse onu devreye sokmak boynumuzun borcudur. Burada sorgulanacak olan ve şu anda sorgulanıyor o darbe hazırlıklarını yapanlar ve darbeyi gerçekleştirmeye çalışanlardır. Elbette orada gereken yapılacaktı ve yapıldı” dedi.

“MİLLETİMİN OLDUM OLASI FERASETİNE GÜVENMİŞİMDİR VE HİÇTE YANILTMADI”
Yapacağı seçim çalışmalarıyla ilgili olarak da Bakan Ala, şunları kaydetti:
“Şimdiye kadar zaten bunu meydanlarda iki seçim geçirdik. Birden bire girdik ama 1 yılda iki büyük seçim geçirdik. Orada zaten daha öncesinden de biz siyasette yakın çalıştık. Ben milletimin oldum olası ferasetine güvenmişimdir ve hiçte yanıltmadı. Halka giderken öğretmen edasıyla değil öğrenme isteğiyle gideceksiniz size çok şey öğretir. Biz gittiğimizde şimdiye kadar AK Parti’nin ortaya koyduğu performans ve hedefler vatandaş tarafından onaylandı. Belediye kaçıncı seçimdir ana muhalefet partisi 37 ilde yüzde 10 barajını aşamadı. Türkiye'nin her yerinde varız. MHP’ye bakıyorsunuz Güneydoğu’da doğruda en problemli illerde yüzde 1.1. Bizim orada her ilde ilçede teşkilatımız var. Siz anlatıyorsunuz hedeflerini ortaya koyuyorsunuz vatandaş paylaşıyor veya itiraz ediyor oradan birkaç proje daha çıkıyor siyaset aslında vatandaşa hizmet etmek için çok önemli ama daha önemlisi size iradesini verdiği zaman her bir oyun karşılığı mecliste görülmeli ve o millete hizmet olarak dönmeli.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da pişkin müşteriler kamerada: Sigara içirmeyince ücretini ödemeyip kaçtılar Güngören’den Mecidiyeköy’e gitmek için taksiye binen üç kişi, sürücünün araçta sigara içilmesine izin vermemesinin ardından ücreti ödemeden araçtan indi. Taksi sürücüsünün, “90 liramı verir misin?” sözlerine karşılık yolcu, “Benim param yok. Git, onlardan al. Paramla beni rehin mi alacaksın” şeklinde pişkin bir cevap verdi. Yaşanan tartışmayı taksi sürücüsü cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Güngören Merter’de dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda taksi sürücüsü İsa Ünver, yol kenarında kendisini durduran üç kişiyi aracına aldı. Şişli Mecidiyeköy’e gitmek için yola çıkan takside yolcular, bir anda sigara içmek istediklerini belirtti. “Paramla beni rehin mi alacaksın?” Ünver’in aracının içinde sigara içilmesine izin vermemesinin ardından yolcular ile sürücü arasında tartışma çıktı. Bunun üzerine araçtan inen yolcular, 90 liralık taksimetre ücretini ödemek istemedi. Ünver’in, “90 liramı verir misin” sorusuna, “Paramla beni rehin mi alacaksın? Benim param yok, git onlardan al” diyerek cevap veren pişkin yolcular ücreti ödemeden araçtan ayrıldı. O anlar taksi sürücüsünün cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi. Kaydedildiğini gören şahıs ise “Hem beni sosyal medyaya atacaksın hem de para isteyeceksin” diyerek uzaklaştı. “Sen niye karışıyorsun?’ diyerek araçtan ineceklerini söylediler” Taksi sürücüsü İsa Ünver ise, “Bugün E-5’te ilerlerken bir arkadaş Merter’de beni durdurdu. Kendisiyle birlikte iki tane de kadın bindi. Bana Mecidiyeköy’e gideceklerini söylediler. Kavşaktan dönüp Mecidiyeköy istikametine bağlanacağım esnada araçta sigara içmek istediler. Araçta sigara içmenin yasak olduğunu ve buna izin veremeyeceğimi bildirdim. Arkadaş bunun üzerine söylenmeye başladı. ‘Biz içiyoruz, kimse karışmıyor. Sen niye karışıyorsun? diyerek araçtan ineceklerini söylediler. İndirmek için müsait bir yere yanaştım. 90 liralık taksimetre ücretine itiraz ettiler” dedi.
İstanbul Beşiktaş’ta o eve yine araç çarptı: 3. kez faciadan dönülen anlar kamerada Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ayda içinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. Ehliyetsiz olduğu ve boş viteste seyrettiği iddia edilen sürücü, aracının kontrolünü kaybedince kısa süre önce tadilatı biten eve daldı. Ölen ya da yaralının olmadığı kazada evde bir kez daha hasar oluşurken, dehşet anları kameralara yansıdı. Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ay içerisinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. O dairede yaşaya Selver Yaprak ise 23 Nisan sabahı uyandıktan kısa süre sonra dışarıdan gelen çarpma sesiyle dışarı koştu. Saat 06.30 sıralarında 34 GAV 509 plakalı otomobiliyle dik bir yokuştan inen Erten Çayir (58), aracın kontrolünü kaybedince Selver Yaprak’ın yaşadığı eve çarpmıştı. Yaprak, gördüğü manzara karşısında şaşkınına döndü. Pencere demirlerinin daha büyük bir kazanın önüne geçtiği olayda yaralanan olmazken otomobil sürücüsü ve mahalleli büyük bir panik yaşadı. Eve çarpan Çayir, büyük bir şok yaşadı. İddiaya göre ehliyetsiz olan sürücünün yardımına koşan vatandaşlar, onu sakinleştirmeye çalıştı. Kazanın sabah erken saatlerde olması sebebiyle sokakta kimsenin olmaması facianın önüne geçti. Dehşet anları kameraya yansıdı Dehşet anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Görüntülerde, Erten Çayir’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın, Selver Yaprak’ın evine daldığı görülüyor. “3 ayda üçüncü kaza” 3 ay içerisinde evine 3 araç daldığını söyleyen Selver Yaprak, “Yine aynı şey, yine aynı kaza bir ay önce de olmuştu. Bu sabah yine bir gürültüyle uyandık. O saatte ben uyuyordum, kazadan 10 dakika önce su içmeye kalkmıştım. Yine yokuştan inen araba girdi bu 3 ayda üçüncü kaza. 1 ay önce olan kazanın masrafının ödemesini dün aldık bugün yine araba girdi. Kazanın ardından ben dışarı çıktığımda sürücü şoktaydı. Komşumuz sakinleştirmeye çalışıp su vermiş. Sabah saat 6 gibi bana sütçü geldi kaza olduğunda uyanıktım. Yine demirler değişecek, camlar değişecek” diye konuştu. “Deprem oldu sandık ama bu kazalara alıştık” Bu kazalarının toplamda 6 kere yaşandığı söyleyen apartmanın 30 yıldır yöneticisi olan Coşkun Ökol, “Bu apartmanda 60 yıldır yaşıyorum. 30 yıldır da yöneticisiyim. Bu yaşadığımız olay 3 ayda 3 kez oldu. Benim çocukluğumdan bu yana da 3 kez daha olmuştu. Bu olayı 6 kez yaşadık. Önlem alınmıyor, buraya iki tane baba koymakla önlem alındı zannediliyor. Bu yokuşa hız kesici koydular, 2 tane koydular ama az. Arabalar yine vites boşta iniyorlar, yine hızlı geliyorlar ve apartmanın içine giriyorlar. Buna engel olamıyoruz, çözüm bulunması lazım. Yokuş iniş değil çıkış yapılabilir, hız kesici sayısı artırılabilir, buraya çelik halat konulabilir. Sabahın altısında deprem oluyor zannettik. Burada trajikomik bir durum var. Biz buna alışıyoruz, depremde bile korkmayacağız bu gidişle. Sokağın kalabalık olduğu bir anda bu kazanın sonu ölümdür. Yokuş dik ve boş viteste gelen bir arabayı durdurmak imkansız. Şoförün ehliyeti yoktu, suçunu kabul ediyor. Sonrasında el frenine asıldım ama durduramadım diyor. Boş viteste indikten sonra bir değil iki tane el freni çeksen ne olur. Birinci viteste inse hiç böyle sorunlar olmayacak” dedi