SPOR - 29 Temmuz 2018 Pazar 23:24

Almanya’da Özil’e destek gösterisi

A
A
A
Almanya’da Özil’e destek gösterisi

Almanya’nın başkenti Berlin’de, artan ırkçı söylemler sebebi ile Alman Milli Takımı’ndan ayrılan Mesut Özil’e destek amaçlı protesto gösterisi düzenlendi.

Almanya’nın başkenti Berlin’de maruz kaldığı ırkçı söylemler sebebi ile Alman Milli Takımı’ndan ayrılan Türk kökenli futbolcu Mesut Özil’e destek amaçlı protesto gösterisi düzenlendi. Protestocuların hedefinde ise yayınladığı ırkçı haberleri ile bilinen Bild gazetesini de içerisinde barındıran Almanya’nın en büyük medya kuruluşlarından biri olan Axel Springer Medya Grubu vardı. Axel Springer Verlag önünde toplanan yaklaşık 300 Türk, yıllardır ırkçılığı körükleyen ve ülkede birlikte yaşama kültürünü zedeleyen yayınlar yapan Alman basınını eleştirdi. 

Hacivat Sanat ve Kültür Derneği’nin düzenlediği eylemde, başta Bild Gazetesi ve Axel Springer grubu olmak üzere, ülke genelinde artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığında Alman medyasının kışkırtıcı rol üstlenmesine dikkat çekildi. 

Dernek adına bir konuşma yapan aktivist Bilgili Üretmen, Almanya’da yabancıların yıllardır sınıflandırıldığı ve ikinci sınıf vatandaş muamelesine maruz bırakıldığını söyledi. Basının bunda büyük rol oynadığının altını çizen Üretmen, “Ben eskiden çocukken Alman Milli Takımı'nı tutardım. Benim kahramanım Pierre Littbarski’ydi. Littbarski forması giyer, zaman zaman o formayla da yatağa girer uyurdum. Ama sonra, arka arkaya Mölln’de ve Solingen’de Türklerin evleri kundaklandı ve ben Alman olmadığımı anladım” ifadelerini kullandı.

'Bugün Özil ne hissediyorsa o gün ben de aynısını hissettim'

Geçmişte yaşadığı tecrübelerde Almanya’da istenmediğini anladığını söyleyen Üretmen, “Bugün Özil ne hissediyorsa o gün ben de aynısını hissettim. Hiçbir zaman kendimiz gibi bu ülkeye ait olamayacaktık. Tabii ki zamanla basının kışkırtıcı tavırlarına da şahit olduk. Bugün tarihi bir gün yaşıyoruz. Çünkü ilk kez birkaç yüz Türk, Almanya’nın en kışkırtıcı en provokatif medyasının önünde toplanıp yıllardır bize karşı yürüttükleri çirkin, ırkçı kampanyayı protesto ediyoruz. 50 senedir bize karşı kışkırtıcılık yapıyorlar ve biz burada ‘artık yeter’ diyoruz” dedi. 

Bild gazetesinin tavrını eleştiren Üretmen, “Bild redaksiyonuna soruyorum, ‘neden Özil’in demokratik yollardan seçilmiş bir cumhurbaşkanıyla çektirdiği fotoğraf, Cem Özdemir’in yasaklı terör örgütü PKK’nın bayrağı yanında çektirdiği fotoğraftan daha kötü oluyor’. Bunu nasıl açıklarsınız” şeklinde konuştu.

'Bu iğrenç kampanyaya artık dur deme vakti gelmişti'

Daha sonra İhlas Haber Ajansı (İHA) mikrofonuna konuşan Üretmen, aslında bu eylemin 5-10 sene önce yapılması gerektiğini söyledi. Bild gazetesinin ve Axel Springer medyasının Almanya’nın en ırkçı, en bölücü medya organı olduğunu savunan Üretmen, “Cumhurbaşkanımıza, vatanımıza, dinimize ve en son Mesut Özil’e karşı yaptıkları iğrenç kampanyaya artık dur deme vakti gelmişti. Mesut Özil’e yapılan ırkçı saldırılar bize de yapıldı. Cumhurbaşkanımıza diktatör diyorlar ki, cumhurbaşkanıma hakaret eden aynı zamanda bana da hakaret ediyor. Vatanıma, dinime hakaret eden bana da hakaret ediyor. En son Özil’e yapılanlar püf noktasıydı. Artık dur deme vakti gelmişti ve ‘dur’ dedik” ifadelerini kullandı.

'Bu sadece ve sadece Alman medyasından ve siyasetçilerden kaynaklanıyor'

Alman toplumunun aslında ırkçı bir toplum olmadığı, öte yandan Alman medyasının ırkçılıkta ısrarcı olduğunu belirten Üretmen, “Özellikle son 2-3 senedir Erdoğan’a karşı, İslama karşı, mültecilere karşı o kadar kampanyalar yaptı ki, faşizmi o kadar körükledi ki, artık korkmaya da başladık açıkçası. Alman toplumundan kaynaklanmıyor bunlar aslında. Bu sadece ve sadece Alman medyasından ve siyasetçilerden kaynaklanıyor” dedi.

Gösterilere katılan Ahmet Sezgin ise Özil’in, örf, gelenek, inanca hakaret etmek için kullanılan bir sembol olduğunu söyledi. Türk toplumu olarak Almanya’da saygı görmeyi hak ettiklerini belirten Sezgin, “Özil olsun, İlkay Gündoğan olsun bu toplumda herkesten çok bu devlete vergi ödeyen insanlar. 2014 senesinde Özil’in de büyük katkılarıyla Almanya dünya şampiyonu oldu. Biz devlete karşı görevlerimizi yerine getiriyoruz ve bunun yanında biz de hak ettiğimiz saygıyı görmek istiyoruz” dedi.

İsmini açıklamamızı istemeyen bir kadın protestocu da elinde Türk bayrağıyla yaptığı açıklamada, “Ben burada doğdum ve büyüdüm. Fark etmişsinizdir Türkçem bile o kadar iyi değil. Almancam çok daha iyi. Ama buna rağmen burada istenmiyoruz. En ufak bir şeyde bize ‘git’ diyorlar” şeklinde konuştu. 

'Almanya’da baya bir ayrımcılık var artık'

Önceleri Almanya'ya daha fazla bağlı olduğunu belirten kadın protestocu, “Ben 3 sene öncesine kadar evime, arabama Alman bayrağı takardım. Maçlarda Alman bayrağı sallardım. Şimdi ise sadece Türk bayrağı taşıyorum. Ben de bu hale gelmişsem, Almanya’nın büyük bir hatası var demektir. Hele de Türklere karşı. Almanya’da baya bir ayrımcılık var artık. Sokakta, metroda, otobüste bile - başörtülü ya da başörtüsüz fark etmiyor - siyah saçlıysanız, Türk’e benziyorsanız nefret bakışlarının hedefi oluyorsunuz” dedi. 

Türkiye ve Almanya bayrakları taşıyan protestocular, elbiselerinin üzerinde “Ben Özil'im” yazan çıkartmalar yapıştırdı. Havanın da güzel olması nedeniyle bazı protestocular, çocuklarıyla ve ailecek eyleme destek verdi. Axel Springer binası çevresinde güvenlik önlemleri alan Berlin polisi, caddeyi de 2 saatliğine trafiğe kapattı. Dernek yetkilileri, kışkırtıcı yayınlar sürdüğü sürece eylemlerinin de süreceğini söylediler.

Mahmut Tosun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Enfeksiyon hastalıkları uzmanı uyardı: "Sepsis tedavisindeki gecikmenin ölümcül sonuçları olabilir" Kana mikrop karışmasına tıp dilinde sepsis denildiğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” dedi. Liv Hospital Samsun Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, kanda görülen enfeksiyon hastalıkları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kandaki enfeksiyonun ne olduğundan bahseden Prof. Dr. Sünbül, “Kan sağlıklı insanlarda mikropsuzdur. Kana mikrop karışmasına tıp dilinde ‘sepsis’ denir. Pek çok değişik tür mikrop çeşitli yollarla kana karışabilir ve hastalığa neden olur. Enfeksiyon hastalıkları pratiğinin en acil tedavi gerektiren hastalıklarından biridir. Zamanında ve etkin tedavi yapılamaz ise organlarda hasar yaparak ölümle sonlanır. Sepsis dediğimiz bu hastalıkla dünyada sıkça karşılaşılmaktadır. Birçok ülkede hastalığın oranı bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre ABD’de yılda yaklaşık bir milyona yakın kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık hastane dışında çeşitli nedenlerle oluşabileceği gibi hastanede yatan kişilerde de gelişebilmektedir. Özellikle yoğun bakım hastalarında kanda enfeksiyon oluşma riski çok daha yüksektir” diye konuştu. "Kana mikrop karışması" Kana mikrobun nasıl karıştığını anlatan Prof. Dr. Sünbül, "Kana mikrop, kısa süreli ve miktar olarak az sayıda veya uzun süreli daha fazla miktarda karışabilir. Diş fırçalama veya sakız çiğneme gibi basit işlemler sırasında bile kana geçici süre ve az sayıda mikrop karışabilir ancak bağışıklık sistemi bu mikropları yok eder ve hastalık oluşmaz. Ancak uzun süreli ve fazla miktarda mikrop kana karışırsa kanda enfeksiyon gelişir. İdrar yolları iltihabı, kalp kapaklarında veya kalp duvarında gelişen iltihap, kemik iltihabı, bağırsak iltihabı, cilt iltihabı, iç organlarda olan apseler başta olmak üzere birçok organ veya sistemimizde gelişen iltihap sepsis gelişimine neden olabilir. Ayrıca şeker hastaları, kanser tedavisi verilen kişiler, organ nakli yapılanlar ve yaşlılarda bağışıklık sistemi baskılanmış olduğundan veya yenidoğan dönemindeki bebeklerde ise bağışıklık sistemleri henüz gelişmediğinden bu tür hastalıklara karşı eğilim fazladır" şeklinde konuştu. "Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır" Kanda enfeksiyon oluşumunun göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulayan Prof. Dr. Sünbül, “Günümüzde tıbbi teknolojideki gelişmeler sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırırken diğer yandan tanı ve tedavi amaçlı hastaya uygulanan bir takım işlemler kanda enfeksiyon riski oluşturmaktadır. Uzun süreli idrar sondası kullanımı, diyaliz katateri, kanser tedavisi yapmak için konulan kalıcı kataterler bunlara örnektir. Kanda enfeksiyon oluşması çok ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi hayat kurtarıcıdır. Bu tedavinin mutlaka hastanede ve damar yolu ile yapılması gerekir. Tedavide gecikme olan veya bağışıklığı baskılanmış hastalarda maalesef ölüm oranı yüksektir” ifadelerini kullandı. "Tanı ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleriyle konur" Kanda enfeksiyon tespit edilmesi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sünbül, “Vücutta iltihap olduğunda başta ateş yüksekliği, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi pek çok klinik bulgunun dışında kanda bazı değerler de yükselir. Kana mikrop karıştığından şüphelenilirse, hasta derhal hastaneye yatırılır ve incelenir. Klinik şüphe ile birlikte ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleri ile tanı konur. Hastadan alınan kanın kültürü yapılır ve kan kültüründe mikrop üretildiğinde tanı kesindir. Bu işlem birkaç gün alabilir, kanda enfeksiyon düşünülen hastalarda derhal tedaviye başlanır” açıklamasında bulundu. "CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir" Kanda mikrop olduğunda pek çok laboratuvar değerlerinin de artabileceğini ve bu durumun tanı koymaya da yardımcı olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Sünbül şunları söyledi: "Bunlardan birisi de C reaktif protein (CRP) olup kanda mikrop olduğunda artabildiği gibi başka birçok iltihap seyrinde de yükselir. Ancak herhangi klinik bir bulgu olmadan bazen tek başına CRP yüksekliğinde hastalara ‘kanınızda mikrop var’ diye ifade edilmektedir. Bu yorum hastalarda paniğe ve endişeye neden olmaktadır. Tek başına kanda CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir. Hatta bazen yakın zamanda geçirilen pek çok enfeksiyondan sonra CRP yüksek bulunabilir. Bir diğer neden ise mikropsuz iltihap diye tanımlanabilecek romatizmal hastalıklar (otoimmun hastalıklar) seyrinde de bu değerin yüksek olmasıdır. Bunun ayrımı için detaylı bir muayene ve laboratuvar testlerinin doğru yorumlanması önemlidir."
Ağrı Ağrı’ya 2 adet yeni kapalı tenis kortu yapılıyor Ağrı’da modern spor tesislerinin sayısı artarak devam ediyor. Gençlere ve vatandaşlarımıza daha iyi koşullarda spor yapabilmesine olanak sağlamak adına yatırımlara hız veren Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ağrı’ya 2 adet yeni kapalı tenis kortu kazandırıyor. Ağrı Valiliği koordinesinde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde Vali Lütfi Yiyenoğlu Şehir Stadyumu Spor Kompleksi yerleşkesinde, 2 adet yeni kapalı Tenis Kortlarının yapımına başlandı. “Sporda başarı modern tesislerle mümkündür” Ağrı Gençlik ve Spor İl Müdürü Fedai Din, yapımına başlanılan tenis kortları inşaat alanında incelemelerde bulunarak, Spor Hizmetleri Müdürü Cemil Budak’tan tesis çalışmaları hakkında bilgi aldı. Ağrı’da sporun gelişmesi için altyapıya, tesisleşmeye ve spor organizasyonlarına çok büyük önem verdiklerini belirten İl Müdürü Din, 12 tenis antrenörünün yıl boyunca okullarda sportif yetenek taraması yaparak, tenis branşına yatkın ve yetenekli çocukları ücretsiz eğitimlerle yetiştireceklerini söyledi. Sporda başarı modern tesislerle mümkün olduğunu belirten İl Müdürü Din, gelecekte profesyonel sporcu olmanın yolunun bu tesislerden geçecektir. Bu tesisin tamamlanmasıyla birlikte ilimizde; Ulusal ve uluslar arası müsabakalarına ev sahipliği yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca bu tesis Ağrı’da ki spor turizminin kalkınması için önemli bir yatırımdır. Bu modern tesiste Amatör spor kulüplerinin ve halkın istifade edebileceği, gençlerin sportif aktivitelerini yapabileceği, serbest zamanlarını değerlendirebileceğini söyledi. Sözleşme bedeli 19 milyon 805 bin 721 TL olan tenis kortlarının Ekim ayında bitirilmesi hedefleniyor.
Ordu Başkan Tepe: “Belediyeyi 787 milyon lira borçla devraldık” Altınordu Belediye Başkanı Ulaş Tepe, ‘borçsuz belediye’ olarak lanse edilen Belediyeyi 787 milyon lira borçla devraldıklarını açıkladı. Başkan Ulaş Tepe yaptığı açılamada, göreve başlar başlamaz belediyenin işleyişiyle ilgili her birimden brifing aldığını, belediyenin mali durumla ilgili raporu görünce şaşırdığını belirtti. Başkan Tepe, “Yıllardır mali disiplinden, beytülmaldan bahsedenlerin belediyenin ekonomik durumunu getirdiği noktayı şaşkınlıkla karşılıyoruz. Yürütülen ‘borçsuz belediye’ algısına tüm kamuoyu gibi biz de inanmıştık. 787 milyon TL borçla belediyeyi devraldık. Bu açıklamamız bir mağdur edebiyatı yapmak için değil. Ancak halkımızın gerçekleri bilmesi gerekiyor. Tüm seçim kampanyasını şeffaflık ve ilkeli devlet yönetimi üzerine inşa edenlerin belediyeyi soktuğu çıkmazı görünce bu durumu kamuoyuyla paylaşmak durumunda kaldık” dedi. “Mali durum içler acısı bir halde” Mali durumla ilgili ortaya koyulan tablonun ayrıntılarını paylaşan Başkan Tepe, “Kredi borçlarının toplamı 582 milyon TL’yi geçmiş durumda. Piyasa borçları ise 220 milyon TL. Bu borç yüküne karşılık kasamızda 15 milyon TL civarında bir para var. Devraldığımız toplam borcumuz 787 milyon TL. 2024 yılı bütçesinin yüzde 60’lık kısmı 3 ayda harcanmış. Mali durum gerçekten içler acısı bir hâlde” diye konuştu. "Mali tabloya rağmen projelerimizi gerçekleştireceğiz" Mali tablonun gösterdiği ekonomik tahribata rağmen hızlıca mali disiplini sağlayarak verilen sözleri yerine getirmek istediklerini belirten Başkan Tepe, şöyle konuştu: “Hemşehrilerimiz müsterih olsunlar. Biz bu süreçlere yabancı değiliz. Belediyemizin kaynaklarını artıracağız ve hizmet kalemlerindeki gereksiz harcamaları kısacağız. Belediyemizin öz gücüne güveniyoruz. Verimliliği ve etkin yönetim anlayışını öne çıkarmak zorundayız. Bugüne kadar mazeretlerin arkasına sığınmadık. Mazeret değil marifet üreterek Altınordumuzun sorunlarını bir bir çözeceğiz ve hemşehrilerimizin yaşamaktan keyif aldığı bir kent sözümüzü yerine getireceğiz. Kadromuzu yavaş yavaş şekillendiriyoruz. Liyakatli bir yönetimle karamsarlığa kapılmadan her işimizi yoluna koyacağız. Gece gündüz demeden çalışıyoruz. Hiç şüphesiz bu süreçte daha fazla mesai harcayacağız.”
Trabzon Of Ziraat Odası Başkanı Saral: "Çay budaması için son 15 gün" Trabzon’un Of ilçesi Ziraat Odası Başkanı Berkant Saral, yaklaşan çay sezonu öncesi müstahsillere uyarıda bulunarak ÇAYKUR kotasını değerlendirebilmek için 15 gün içerisinde yaş çay budamalarının yapılması gerektiğini söyledi. Hava koşullarının uygun olmasından dolayı bu yıl yaş çay sezonu Mayıs ayının ilk haftalarda başlamasının ÇAYKUR kotası için üreticilerin budamalarını yapmaları gerektiğini belirten Of Ziraat Odası Başkanı Berkant Saral, "Değerli çiftçilerimiz birinci sürgün çay hasadımıza az bir süre kaldı. Hava şartlarının böyle gitmesi durumunda Mayıs ayının ilk haftası ÇAYKUR çay fabrikalarımızın çay alımına başlayacağını ön görüyoruz. İzlemlerimiz ve tespitlerimizin sonucunda bölgemizin genelinde büyük bir kesim müstahsilimizin budama yapmadığını gördük. Bunun sebeplerinden en önemlisi geçtiğimiz iki yılda özel sektörün devletin açıkladığı çay alım fiyatının altına inmeden çay almış olması müstahsilimize cazip gelmiş ve ÇAYKUR’dan uzaklaşıp özele fabrikalara yönelmiştir. Fakat bu yıl kredi faizlerinin yüksekliği sebebi ile özel sektör çay fabrikalarımızın sıcak paraya ulaşmada sıkıntı çekeceğini düşünüyoruz. Özel sektörün peşin ya da vadeli çay alımlarında taban fiyatın altına ineceği düşük fiyatlara çay alacağı Of Ziraat Odamız ve bölge Ziraat Odalarımızca ön görmekteyiz. Çiftçilerimizin mağduriyet yaşamamaları için 15 gün içerisinde çay budamalarını yapmaları büyük önem arz etmektedir. Budama yapmayan müstahsilimiz ÇAYKUR’a çay satamayacak, sadece özel sektörün alım şartlarına uymak zorunda kalacaktır" dedi.