GÜNDEM - 15 Eylül 2014 Pazartesi 12:10

Anne adayları dikkat!

A
A
A
Anne adayları dikkat!

Geçtiğimiz günlerde özel bir hastanede iki ailenin bebeklerinin karışması özellikle anne adaylarını tedirgin etti.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Hamile ve Doğum Terapisti Zeynep Kocamaz Öztürk, doğum sonrası anne ve bebeğin ayrılmaması gerektiğini belirtti.

Anne ve bebeğin doğumun ardından ayrılmaması gerektiğini söyleyen Öztürk, annenin bebeğini tanımasının olası karışıklıkların da önüne geçeceğini belirtti. Öztürk, "Normal şartlarda hiçbir doğum yapan canlı doğumun hemen ardından yavrularından ayrılmaz ve yavrularının alınmasına fırsat vermez. Ten tene temas (TTT) her canlı için ilk ihtiyaçtır ve zaruridir" dedi.

BAĞ OLUŞMASINA ENGEL OLUYORUZ
TTT’nin anne ve bebek arasındaki ilk bağını oluşturduğunu da belirten Öztürk, “Biz insanoğlu bu bağın oluşmasına engel oluyoruz. Doğal olarak anneler sonradan karşılaştıkları bebeklerin kendi bebekleri olup- olmadığını anlamıyorlar. Yaşanan olayda da anne doğum sırasındaki fotoğrafa bakarak bunu fark ediyor” ifadelerini kullandı.

BEBEK TANIDIĞI TENE KAVUŞMALI
Ten Tene Temas'ın anne ve bebek arasındaki bağın ilk dakikalarda oluşmasının kolaylaştırdığını söyleyen Öztürk şunları ekledi “Bebek dokuz ayın sonunda yeni bir dünyaya doğar ve giydirilmeden hemen annesinin çıplak göğsüne konur. Böylece bebek tanıdığı bir tene ve sese kavuşur. Anne bebeğinin sesini kokusunu yüzündeki herbir detayı hafızasına kaydeder. Bu kayıt anne ve bebek arasındaki bağın temelidir. İkili arasında güven duygusu sorunsuz bir şekilde oluşmaya başlar. Yanak yanağa değdirmek çocuğu anneye öptürüp uzaklaştırmak TTT değildir. Tıbbi bir gerekçe olup bebek anneden uzaklaştırılmak zorunda kalınsa bile bebek TTT'sini babasıyla gerçekleştirebilir, ve en çok tanıdığı ikinci insana yakın tutulup kaygılarından arındırılabilir. Annesiyle kuracağı o bağı babasıyla kurmaya başlayabilir. Kendini güvende hissedebilir. Ancak ne yazık ki çoğu zaman babalar bebeklerini ancak camın öteki yüzünden görme fırsatını bulabiliyorlar” diye konuştu. Öztürk, sezaryenli annelerin de genel ya da lokal anestezi uygulanmış olup olmadığı fark etmeden TTT yapabileceğini belirterek, anne teninin bebek için en uygun yer olduğunu ifade etti.

HERKES ÜSTÜNE DÜŞENİ YAPMALI
TTT'nin gebe ve ailesi tarafından henüz hamile iken doktorlardan talep edilmesi gerektiğini ve doğum anının talep için çok geç olduğunu ifade eden Hamile ve Doğum Terapisti Öztürk, “Bu aslında sadece hastanelerin ya da gebelerin sorunu değil. Doğumla ilgili tüm bildiklerimizi gözden geçirmeliz. Herkesin kendi üzerine düşeni yapması gerekir. Sağlık bakanlığı bu konuda artık adım atmalı. Doğum alanında ciddi reformlar olmalı. TTT tüm devlet ve özel hastanelerde rutin olarak uygulanmalı. Zira travmatize olmuş bebekler ve annelerle dolu bir geleceğe doğru gidiyoruz” diye konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Yıllık işletme cetvellerinde son tarih 30 Nisan Samsun Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Selahattin Altunsoy, sanayi işletmelerinin ‘yıllık işletme cetvelleri’ni 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlatarak, verilmemesi durumunda işletmelere 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağının altını çizdi. Müdür Selahattin Altunsoy, sanayi sicil belgesi sahibi işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini 30 Nisan 2024 tarihine kadar vermeleri gerektiğini hatırlattı. Altunsoy, “Sanayi sicil belgesi alan işletmeler aynı kanunun 5. maddesine göre her yıl vermek zorunda oldukları bir yıllık faaliyetlerini gösteren yıllık işletme cetvellerini takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay içinde (30 Nisan tarihine kadar) bağlı bulundukları İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüklerine bildirmek zorundadırlar. Bu çerçevede sanayi siciline kayıt olan işletmelerin 2023 yılına ait yıllık işletme cetvellerini Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yayımlanan SGM 2014/11 no’lu Tebliğin 11’nci maddesi uyarınca e-Devlet kapısı veya Bakanlık web sayfası Sanayi Sicil Bilgi Sistemi üzerinden (http://sanayisicil.sanayi.gov.tr) elektronik ortamda vermeleri gerekmektedir. Yoğunluk yaşanmaması için girişler son güne bırakılmamalıdır. Sistem 7 gün 24 saat açık olduğundan mesai saatleri dışında ve hafta sonları da girişler yapılabilir. Söz konusu zorunluluğu yerine getirmeyen işletmelere aynı kanunun ilgili maddeleri uyarınca 2024 yılı için belirlenen 8 bin 322 TL idari para cezası uygulanacağından, ilgililerin cezai müeyyideye maruz kalmamaları açısından 30 Nisan 2024 tarihine kadar 2023 yılı yıllık işletme cetvellerini sistem üzerinden vermeleri önem arz etmektedir. Sanayi işletmeleri tereddüt edilen hususlarda bizzat İl Müdürlüğümüz Sanayi Sicil Birimine müracaat edebileceği gibi kurum telefondan da bilgi ve yardım alabileceklerdir” dedi.
Ordu Topraksız tarım sistemiyle çilek üretimine başladılar: Yıllık kazanç hedefleri 5 milyon TL Ordu’da, aldıkları hibe desteği ile 6 dönümlük serada topraksız tarım uygulaması ile çilek üretimine başlayan çift, yıllık yaklaşık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. Fatsa ilçesinde yaşayan Özge Arslan ve eşi Uğur Arslan, topraksız tarım ile çilek üretimi yapmaya karar verdi. 2021 yılında aldıkları hibe desteği ile seralarını kuran çift, yaklaşık 10 dönümlük arsa üzerine 6 dönüm çilek serası kurdu. Burada 110 bin fideden yıllık 80-100 ton arası üretim yapan çift, yıllık 5 milyon TL kazanmayı hedefliyor. “Öğretmenliğe hiç başlamadan çilek üreticisi oldum, 6 dönüm alanda 30 dönümlük üretim yapıyoruz” Üniversitenin çocuk gelişimi bölümünden mezun olan yaşındaki Özge Arslan, topraksız tarım uygulaması ile verimin 5 katı arttığını belirterek, “Öğretmenliğe hiç başlamadan ticarete başladım, öncesinde farklı sektörlerde de çalıştık, şuanda çilek üretimi yapıyoruz. Topraksız tarım olduğu için herkes su kültürüyle üretim yaptığımızı zannediyor ancak Hindistan cevizi kabuğu içerisinde yetiştiriyoruz. Toprakta olmayan bütün değerlerin tamamını biz veriyoruz ancak kesinlikle hormon ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) yok. Toprağa göre daha hijyenik ve verim olarak 3-5 kat arası daha verimli. Burası 6 dönümlük sera ancak 30 dönüm toprak üretimine tekabül ediyor” diye konuştu. “2 yılda kendini amorti etti, yıllık 5 milyon TL getirisi bekliyoruz” Serada bulunan 110 bin fidede yıllık 80-100 ton ürün ile yıllık 5 milyon TL getiri beklediklerini söyleyen Özge Arslan, “Getirisinden memnunuz, 2 yıl önce 7 milyon liraya kuruldu, şu an maliyetler arttı ancak bu süre zarfından kendini amorti etti. Zaten kırsal kalkınma projesinden de destek almıştık. İl Tarım ve Orman Müdürümüz Kemal Yılmaz’ın da bizlere çok desteği oldu. İlk yıl 3 milyon TL gibi bir getirisi oldu, bu yıl 5 milyon kadar bir gelir bekliyoruz. Sektör açık, bu kalitede çilek Antalya’da ihracata gidiyor, biz burada iç piyasada satıyoruz. İlerleyen günlerden Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yaymayı hedefliyoruz” ifadelerine yer verdi. Uğur Arslan ise eşinin fikri ile topraksız tarım sistemiyle çilek üretimi yapmaya başladıklarını ve başarılı olduklarını dile getirerek, bu tür hibe desteklerinin insanları teşvik ettiğini ve üretime katkı sağladığını söyledi.