GÜNDEM - 04 Mart 2015 Çarşamba 18:36

Arılar ayılara karşı sigortalandı

A
A
A
Arılar ayılara karşı sigortalandı

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, ayı saldırılarına ve zararlarına karşı, arıların sigorta kapsamına alındığını belirterek, “Bitkilere atılan tarım ilaçları, insan ve arı ırkını tehdit ediyor” dedi.

Kastamonu ili Arı Yetiştiricileri Birliği’nce Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleştirilen “Arı Sağlığı” konulu konferansa katılan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, çiçek döneminde bitkilere atılan tarım ilaçlarının arıcılığı ve insanları tehdit ettiğini söyledi. Ayı saldırılarına ve zararlarına karşı arıların sigorta kapsamına alındığının bilgisini veren Bahri Yılmaz, “Trabzon Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı beni arayıp, ‘ayıların dayısı var, arıların niye dayısı yok’ diyor. Birden şaşırdım ne diyor dedim. Ayıları ormanda koruyorsunuz da, arıları niye korumuyorsunuz diye soruyormuş sayın başkan. Biz de TARSİM’e bu konuyu götürdük. Hem arı sigortası hem de ayı sigortası yapılması için teklifte bulunduk. Ayıdan zarar gören arıcılarımız şu anda, kovanlarınız sigortalıysa tazminat alabiliyorsunuz. Artık ayının dayısı varsa, arının da sahibi var. Ayı zararı TARSİM kapsamına alındı, kovanlarınızı sigorta yaptırabilirsiniz. TARSİM’de kovanlarını sigorta ettiriyorsunuz, kovan başına 2,40 kuruş ediyor. Arıcılar, bunun yarısını yani 1,20 kuruşunu ödüyor. Ayı ile problemi olan varsa, sigortasını yaptırsın” dedi.

“TÜRKİYE’DE 102 BİN TON BAL ÜRETİLİYOR”

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 102 bin ton bal üretildiğini ifade eden Bahri Yılmaz, Türkiye’nin dünyada hem bal üretimi, hem de kovan sayısı yönünden lider durumda olduğunu belirterek, Türkiye’de 5.9 milyon aktif kovanı bulunduğunu ve 56 bin profesyonel arıcının yer aldığını kaydetti. Yılmaz, şöyle konuştu:

“Türkiye’de arıcılık dünyada diğer ülkeler gibi tabana yayılmış durumda. Anadolu’nun, arılarının gen merkezi olması nedeniyle, hem bal veren bitkiler, hem de bal yapan arılar yönünden şu anda dünyanın en zengin ülkesiyiz. Bunun avantajlarını kullanıyoruz. Dünyada arıcılık olmazsa hayatta olmaz. Dünya arıcılığına da yön veren bir yapıya geldik.”

“KİŞİ BAŞINA 1 KİLO 100 GRAM BAL TÜKETİYORUZ”

Türkiye’nin ihtiyacının üretilen bal ile karşılandığına dikkat çeken Yılmaz, “Şu anda Türkiye’nin kişi başına düşen bal tüketimi yılda 1 kilo 100 gram. Bu rakam Avrupa Birliği ortalamalarının üzerindedir. Avrupa Birliği’nde yılda kişi başına bal tüketimi 800-900 gramdır. Bu anlamda Türkiye iyi durumdadır. Avrupa’nın 8 milyon arısı, bizim 6 milyon arımız var” diye konuştu.

“TARIMDA KULLANILAN İLAÇLAR, ARI VE İNSAN IRKINI TEHDİT EDİYOR”

Ayçiçeği, şeker pancarı veya mısır tohumlarının ekiminde kullanılan tarım ilaçlarının arı ve insan ırkını tehdit ettiğini vurgulayan Bahri Yılmaz, “Bu bitkilerin ekiminde kullanılan ilacın atık maddesi ’imidacloprid’dir. Bu ilacı ayçiçeği dallarında kullandıkları için ayçiçeğinden bal alan arı, işini bitirdikten sonra çiçekten havalanıyor. Daha sonra ‘ben, nereden geldim’ diye kendi kendine soruyor. Ama sorusunun cevabını bulamıyor ve kayboluyor. Çünkü arı, hafızasını kaybetmiş oluyor. Bu imidacloprid maddesinden dolayı. Birde bu atık madde, ayçiçeğinden yapılan yağlara ne kadar geçiyor, bunu henüz bilemiyoruz. Bu ilaç, Almanya’da üretiliyor. Fakat Almanya, bu ilacın kullanımını yasakladı. Almanya ile birlikte, İngiltere, Fransa, Macaristan, İtalya gibi ülkeler yasakladı. Bu stokları Türkiye kullanıyor. Bu yüzden ayçiçeği ekenlerle, çok ciddi sorunlarımız var. Ayrıca pamuk ekiminde de aynı sorunu yaşıyoruz. Arıyı, ayçiçeği tarlasına götürüyorsunuz ne bal yapıyor, ne de başka bir şey yapabiliyor. Kullanılan ilaçlar nedeniyle, arının kondisyon kaybına neden oluyor. Bununla mücadelemiz sürüyor” ifadelerini kullandı.

“KAVANOZLARA BARKOD SİSTEMİ GELECEK”

Bal satımında kullanılan kavanozları barkod sistemini geliştirdiklerini açıklayan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, şunları kaydetti:

“Bu barkod sisteminin cam kavanozlara da yapıştırılması için çalışmalarımız sürüyor. Bu barkodların cam kavanozlara nasıl yapıştırılacağını araştırıyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan bunu talep ettik. İnşallah kavanoza da yapıştırılacak. Bu sayede sizin adınıza, başka birisi bu malı satamayacak. Bu anlamda çok ciddi mücadelelerimiz var. Şu anda glikoz balı satanlarla mahkemelik olduk. Birkaç firmaya karşı davalarımızı kazandık ve haklarında tazminat açtık. Diğer glikoz satan firmalarla da davalarımız sürüyor.”

“TV’LERDE SATIŞI YAPILAN BALLARA İTİBAR ETMEYİN”

Televizyon programlarında satışı yapılan ballara itibar edilmemesini isteyen Yılmaz, “Bunun yanı sıra, televizyonlarda bangır bangır bağırıyorlar. İşte 10 kavanoz bal şu kadar falan diyorlar. Bu tür TV’lerde reklam yapan firmaların birkaç tanesi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tespit edilerek kapatıldı. Diğer devam eden firmalar da kapatılacak. Bunun yanı sıra Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na da şikayette bulunduk. Gümrük ve Tarım Bakanlığı’nı birlikte hareket ederek, 4-5 tane firmanın kapatılmasını sağladılar. Bu tür reklamlara itibar edilmesin. Bizim istediğimiz şu; sahte ürün satanı ticaretten men edeceksiniz bu ülkede. Biz, bu teklifimizi Tarım Bakanlığı’na yazılı olarak bildirdik. Bu konudaki çalışmalar sürüyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de 150 bin ailenin arıcılıkla geçimini sağladığını ifade eden Bahri Yılmaz, şöyle konuştu:

“Arıcının bal değeri, yaklaşık 1 milyar 500 milyon TL, arıcılığın ülkemize katkısı 200 katını hesap ettiğimizde 30 milyar TL oluyor. Bu da ülkemizin bütçesinin yaklaşık yüzde 10’u arıcılıkla karşılanıyor.”

“TÜRKİYE’NİN YÜZDE 75’İ, GEZEREK ARICILIK YAPIYOR”

Türkiye’de arıcıların yaklaşık yüzde 75’inin gezerek arıcılık yaptığına işaret eden Bahri Yılmaz, “Bu yüzden Türkiye’ye dünyada en fazla gezgincilik yaparak aracılık yapılan ülkesi diyebiliriz. Türkiye’de ve Anadolu’da daha kaliteli popülasyon olmasını sağlayacağız. Ama bahçe sahipleri, tarla sahipleri, arazi sahiplerine arıcıya karşı hoşgörü ve iyi davranmak mecburiyetinde kalacak. 5 yıl sonra ayçiçeği tarlasına giden arıcı, kovan başına bir bedel alacak. Yakın bir zamanda bu inşallah sağlanacak. Çünkü ayçiçeği balı, çok tutulan bir bal değil. Ancak çok fazla üretiliyor. Uzun zamanda satılıyor. Ama masraflarını kurtarıyor. Ancak ayçiçeğinde başka bir sorun var. Ayçiçeği tarlalarında arı yoksa çiçeklerin yüzde 62’sinin içerisi boş kalıyor. Türkiye, şu anda arılar olmazsa Trakya bölgesinde ayçiçeği tarlalarında, Türkiye petrole ödediği 1 milyar dolarlık dövizi, bir bu kadarını da yağ için öder. Çünkü yüzde 62’si boş olunca çiçeklerin gerisine artık sizler hesap edin” şeklinde konuştu.

Yılmaz’ın ardından Hacettepe Üniversitesi Arı ve Arı Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Doç. Dr. Aslı Özkırım, arı hastalıkları ve zararlıları ile mücadele konulu sunum yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.