GÜNDEM - 30 Temmuz 2016 Cumartesi 10:59

Asker olmak isteyen kardeşlerin hayalleri FETÖ’ye takıldı

A
A
A
Asker olmak isteyen kardeşlerin hayalleri FETÖ’ye takıldı

Biri savaş pilotu diğeri ise kaptan olmak istedi. Ancak iki kardeşin de hayali FETÖ terör örgütüne takıldı.

21 yaşındaki Aytuğ Karagül, “iğneli arazide süründürdüler, sıcak asfaltta şınav çektirdiler” sözleriyle şok mangasında yaşadıklarını anlattı. 25 yaşındaki Ceyhun Karagül ise, darbe girişimi gecesinde Deniz Harp Okulu Komutanı Mesut Özel’in alıkonulmasında bir numaralı şüpheliler arasında bulunan Dnz. Krm.Binbaşı Cüneyt Aydoğan’ın akıl almaz disiplin cezalarına maruz kaldı. “Bizden olmayan ötekidir” anlayışı ile rütbelerini terörist amaçlarla kullanan FETÖ terör örgütünün kuşkusuz en mağdurları dönemin askeri lise öğrencileri oldu. Kimi uğruna ter döktüğü hayaline kavuşmak için uğraş verdi kimi ise görevliyken çok sevdiği mesleğinden uzaklaştırma cezası alarak ilişiği kesildi ve on binlerce TL tazminat ödemeye mahkum oldu. Birçoğunun görüşüne göre ise en açık hedef subay çocukları oldu. İstanbul’da yaşayan Ceyhun- Aytuğ Karagül kardeşler de çeşitli sebeplerden dolayı hayallerinden vazgeçmek zorunda kalan binlerce FETÖ mağdurlarından birileri. 14 yaşında Işıklar Askeri Hava Lisesi’ne dereceyle giren Aytuğ Karagül, 21 yıl TSK’ya hizmet veren asker babası ve kaptan olmak isteyen ağabeyinin izinde gitmek istedi. Ancak çok sevdiği savaş pilotu olma hayali FETÖ’ye takıldı.

“Komutanım odasına çağırdı ve…”
4 yıl boyunca şok mangasında bulunduğunu ve keyfi cezalandırılmalara maruz bırakılarak okuldan atılmak istendiğini söyleyen genç, “içimde bir ukdedir pilot olamamak” diyerek yaşadıklarını şu sözler ile anlattı: “ 4 yıl boyunca şok mangası içindeydim. Fiziksel ve psikolojik baskılar sürekli devam etti. Bunun yanında da bize savunmalar verildi ve disiplin puanlarımız düştü. Baskılar sonucunda da bir şekilde ilişiğimi kesmek çorunda kaldım. Hatta bir gün ben nöbetteyken arkadaşlar eğitim yürüyüşü yaparken, ‘ Aytuğ Karargül ayakların daha yukarı kalksın’ diye bağırmış ki ben eğitimde olmadığım halde. Örneğin, esas duruşumu normal gösteriyorum ama komutan bozuk diyerek seni şok mangasına alıyor. İğneli arazilerde süründürürler, ördek yürüyüşü, topala yürüyüşü, sıcak asfaltta şınav çektirirlerdi. Eğitimden ziyade tamamen eziyet öğrencinin okuldan ayrılmasını sağlamaya yönelikti. Komutan daha sonra odasına çağırır ve “dışarıda daha çok başarılı olursun bunu bir düşün “ derlerdi. Babam ziyaretime geldiği zaman ona da “okuldan ayrılmaz ise sonuçlarına katlanırsınız” denilmiş. Şok mangasında 15 kişiydik 14 kişi ayrıldı. Sadece şok mangası değil pek çok arkadaşım işkenceler eziyetler sonucu hepimizi bir şekilde baskılara daha fazla dayanamayarak ayrıldık.Şimdi tek isteğim sorumluların cezalandırılması.”

"Subay çocukları açık hedefti"
TSK’da 21 yıl boyunca çeşitli kademelerde görev yapmış Emekli Jandarma Yüzbaşı Coşkun Karagül ise büyük oğlu Ceyhun Karagül’ün Deniz Harp Okulu’ndaki bölük komutanının 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde Deniz Harp Okulu Komutanı Mesut Özel’in alıkonulmasında bir numaralı şüpheliler arasında bulunan Dnz. Krm.Binbaşı Cüneyt Aydoğan’ın olduğunu açıkladı. Oğlu Ceyhun Karagül’ün şimdilerde uluslararası bir firmada uzak yol kaptanlığı yaptığını anlatan baba Coşkun Karagül, “Bu yapının ilk hedefi subay astsubay çorcukları açık hedefti. Biz etiketleriydi. Çünkü ilk eziyetler orada başladı. Olur olmaz nedenlerden dolayı örneğin kravatını düzgün bağlayamamak, bilgi seviyesi yetersiz olmak. Bu mümkün edğil çünkü benim oğlum okulun en başarılı öğrencilerden biriydi. Bu o kadar büyük bir vatan hainliği ki, benim oğlumu mezun ediyorlar ama subay yapmıyorlar. Neden? Çünkü saçma sebeplerden dolayı disiplin notlarından ötürü. Bu cezayı verenler kim? Bugün açığa çıkan FETÖ terör örgütünün uşakları” dedi.

"70 bin TL tazminat ödüyoruz"
5 yılı aşkındır hukuk mücadelesi verdiklerini anlatan baba Coşkun Karagül yaşanan süreç sonrasında kendileri gibi tüm mağdur ailelerden devletin tazminat talebinin kaldırılmasını istedi. Baba Karagül şunları söyledi: “ FETÖ terör örgütü tarafında cezalandırıldık. Çocuklarım cezalandırıldı biri kendi isteği ile baskılara dayanamadığı için ayrıldı diğeri ise mezun oldu ama subay olamadı ilişiği kesilerek cezalandırıldı. İkinci kez ise devlet tarafından cezalandırıldık. Çünkü çığlıklarımızı kimse duymadı. Üstüne bir de ben bir baba olarak devlete tazminat ödüyorum. Neden? İşte okulda okuyamadığı için. E siz benim çocuğumu mezun ettiniz subay yapmadınız. Diğeri 4 yıl baskılara dayanamadı. Niye bu tazminatı ben ödüyorum. Bu şekilde FETÖ terör örgütünün elemanlarının sonucu bu okuldan uzaklaştırılan, atılan, ilişiği kesilen öğrencilerin ailelerine bu tazminatlar ödetilmesin. Biz zaten yeteri kadar ceza çektik. Ben 5 yıldır hukuk mücadelesi yaşıyorum. “Herkes şapkasını önüne koysun düşünsün. Okulda cezayı verenler bunlar? FETÖ terör örgütü ve bunların teröristleri savunma ve ceza verenler bunlar, çocukların ilişiğini kesenler bunlar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde Anaya Mahkemesi’nde karar verenler unlar o zaman ben durup düşünürüm: Hukuk nerede? Şimdi herkes şapkasını önüne alarak düşünsün ve ayrımcılığı bıraksın.Bunlar hüküm giydikleri zaman mahkemelere giderek bu şahsın gözlerinin içine bakmak istiyorum. “

Alev Hamitoğulları 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Murat Kurum: "Öyle bir İstanbul hayal ediyoruz ki; trafik çile olmaktan çıkacak sokakları güvenle dolacak" İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, Küçükçekmece’de düzenlenen Caferiler ile Sahur Sofrası programına katıldı. 1 Nisan’dan itibaren İstanbul’da hayata geçireceği projeleri anlatan Kurum, “Öyle bir İstanbul hayal ediyoruz ki, trafik çile olmaktan çıkacak. Sokaklarının huzur ve güvenle dolduğu, gençlerin geleceğe umutla baktığı, kimsenin kendini yalnız hissetmediği bir İstanbul” dedi. Caferilerin sorunlarının son 5 yılda görmezden gelindiğinin altını çizen Murat Kurum, “Caferi kardeşlerimizin hiçbir endişesi olmayacak. Sizlerle birlikte eyleme geçeceğiz. Ne eksiğimiz varsa, ne sorunumuz varsa masada oturacağız birlikte karar vereceğiz” diye konuştu. 31 Mart’taki yerel seçim için çağrıda bulunan Murat Kurum, “31 Mart’ta gelin, Gerçek Belediyecilikten yana olun. 31 Mart’ta gelin, İstanbul’un geleceğinden yana olun. 31 Mart’ta gelin, sağlam İstanbul’dan yana olun" dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, Küçükçekmece’de düzenlenen Caferiler ile Sahur programına katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’a Cumhur İttifakı Küçükçekmece Belediye Başkan Adayı Aziz Yeniay, TBMM Komisyon Başkanı Cüneyt Yüksel, Caferiler Derneği Başkanı Hasan Babur ve Türkiye Caferiler Lideri Selahattin Özgündüz eşlik etti. Burada bir konuşma yapan Murat Kurum, “Bundan yaklaşık 2 - 2 buçuk ay önce yine burada dostlarımızla, kardeşlerimizle bir araya gelmiştik ve o zaman da kardeşlerimizin taleplerini, bizden beklentilerini tek tek not aldık. Aslında tüm İstanbul’da, kıymetli milletvekillerimizle birlikte 22 yıldır da bu işleri çözmek için gayret gösteriyoruz” ifadelerini kullandı. “1 Nisan’dan itibaren vatandaşımızın talebini karşılayacağız” İnanç özgürlüğüne sahip çıkacaklarının altını çizen Kurum, “İstanbul Türkiye’nin özeti. Anadolu’nun, Trakya’nın özetidir. Burası 72 milletten insanımızın barış ve huzur içerisinde yaşadığı kadim bir şehir. Farklı kültürleri, farklı renkleri bünyesinde barındıran aziz bir şehrimizdir. İstanbul’umuzun bu çeşitliliği aslında aynı zamanda kültürümüzü daha da zenginleştiriyor. Toplumumuzu daha bereketli, daha hoşgörülü hale getiriyor. Bu şehre baktığınızda hep söylüyoruz; bu şehir bize Sultan Fatih’in emanetidir. Ve Fatih Sultan Mehmet şehri fethettiğinde herkesin inanç özgürlüğünü koruma altına almış, bunun teminatını da çıkardığı fermanlarla vermiştir. İşte bu anlayışın mirasçısı olarak diyoruz ki; inançlara saygı duymak, inanç özgürlüğüne sahip çıkmak hepimizin sorumluluğu altındadır” dedi. İstanbul’da kardeşlik ve barış hukukunu koruyacağını belirten Kurum, “Bizler de 1 Nisan’dan itibaren bu şehirde yaşayan her bir vatandaşımızın talebini, isteğini karşılayacağız. Bizim hizmet anlayışımız kimin nereli olduğuna ve neye nasıl inandığına göre değil, herkesin belediyecilik hizmetlerinden eşit ve adil yararlanması esasına göre olacak. Bütün ilçeleri, semtleri, mahalleleri caddeleri ve sokakları bir göreceğiz. Hiçbir yeri bir diğerinin üzerinde görmeyeceğiz. Herkes bizim biriciğimizdir, özümüzdür, canımızdır. Ve herkesi kardeş olarak göreceğiz. Bu şehirde kardeşlik hukukunu ve barış iklimini daha fazla koruyacak ve daha da güçlendireceğiz” şeklinde konuştu. “Öyle bir İstanbul hayal ediyoruz ki; trafik çile olmaktan çıkacak sokakları güvenle dolacak” İstanbul’un kendi halina terk edilemeyeceğini vurgulayan Kurum, “90 gündür sahadayız. Aşkla, şevkle, büyük bir heyecanla İstanbul’umuzu ayağa kaldırmak için çalışıyoruz. Şimdi bu aşkla, bu şuurla İstanbul’umuzu ayağa kaldırmak için, İstanbul’un beş yıllık fetret devrini bitirmek için sahadayız. İstanbul’umuza, hayallerimizin olduğu bu aziz şehre hizmetkar olmak için yollardayız. Biz biliyoruz ki, ancak samimi hayaller muradına kavuşur. Şimdi bu kardeşinizin, Murat Kurum’un da bir hayali var. Öyle bir İstanbul hayal ediyoruz ki, hiçbir hanemizde deprem endişesi kalmayacak, bütün yuvalarımız güvenli hale gelecek. Öyle bir İstanbul hayal ediyoruz ki, trafik çile olmaktan çıkacak. Öyle bir İstanbul hayal ediyoruz ki, sokaklarının huzur ve güvenle dolduğu, gençlerin geleceğe umutla baktığı, kimsenin kendini yalnız hissetmediği bir İstanbul. Size söz veriyoruz; biz İstanbul’umuzu asla ve asla kendi haline terk etmeyeceğiz. Milletimizin her anında hep yanında olacağız. Bu söz, onların verip de tutmadıkları sözlere benzemez. Bu söz, eser adamlarının sözüdür, bu söz sağlam adamların sözüdür, bu söz Murat Kurum sözüdür” diye konuştu. “Aynı acılar bir daha yaşanmasın diye İstanbul’u depreme hazır hale getirmeliyiz” Murat Kurum, 5 yıllık bakanlık döneminde kimseyi ötekileştirmeden milletin taleplerini yerine getirdiğini belirtti. İstanbul’da deprem acısının yaşanmaması için gece gündüz çalışacağını söyleyen Kurum, “Hayalimizi, ‘İstanbul Vizyonu’ projemizle paylaştık. İstiyoruz ki; İstanbul’da deprem çilesi olmasın. Biz bir deprem şehriyiz, deprem şehrinde depremle mücadele ederek vatandaşımızın canını, malı korunsun. Yaşadığımız şu son bir asırdaki depremlerde 153 bin canımızı kaybettik. Ben o acıları bizzat yaşamış bir kardeşinizim. Oraya gittiğimizde inanın o acıları, o feryatları duyduğumuzda artık her şeyin bittiği an oluyor. Hiçbir şeyin kıymeti yok, hiçbir şeyin önemi yok. Orada hatıralarınız, yakınlarınız kayboluyor. Hani kızınızı gelin edersiniz o evde bir hatıramız vardır değil mi, büyüdüğünüz, çocukluğunuzu yaşadığınız mahallede bir hatıramız vardır. Oradaki ağaç size bir şey anlatır, sokak sizin gençlik yıllarınızda arkadaşlarınızla vakit geçirdiğiniz sokaktır. Oğlumuzu askere göndeririz gururla ama o gün geldiğinde maalesef o hatıraların yok olduğu bir manzarayla karşılaşıyoruz. İstiyoruz ki; bu acılar bir daha yaşanmasın. Yaşanmaması adına da çalışıp çabalayıp İstanbul’u depreme hazır hale getirmemiz lazım. Burada yapılması gereken tek şey, depremle mücadele etmektir. Gerçekten bir milli güvenlik meselesidir, beka sorunudur. Bu sorunu halletmek için de çalışmak gerekir, çabalamak gerekir. Milletiyle el ele verip nasıl asrın felaketinde tüm kardeşlerimiz, 85 milyon depremzede illerimiz için mücadele ettiyse, aynı anlayışla İstanbul’u da ayağa kaldırmak için mücadele etmek durumundayız. Ben 5 yıllık bakanlık görevinde, 9 yıllık genel müdürlük görevimde bu anlayışla çalıştım. Kimseyi ötekileştirmeden, kimseyi ayrıştırmadan milletimizin bizden beklentisi neyse o beklentiyi gerçekleştirebilmek için gece gündüz mücadele ettim. Buradaki liyakatli kadrolarla yaptık” ifadelerini kullandı. “Asrın felaketini yaşayan kardeşlerimizin evleri 1 yıl sonra teslim edilmeye başlandı” 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinde yaşadıklarını anlatan Murat Kurum, vatandaşa verdiği sözleri tuttuğunun altını çizdi. Muhalefetin, ‘yapamazsınız, bitiremezsiniz’ dediğini hatırlatan Kurum, “Göreve başladıktan 6 ay sonra Elazığ’da, Malatya’da depremde biz sokakta vatandaşımızla birlikteydik. Birileri o günlerde kayağa gittiğinde, biz Elazığ’ın, Malatya’nın konutlarını yapıyorduk. Ardından Kastamonu’da, Bartın’da, Rize’de seller oldu ve biz yine oradaydık. Milletimize bir söz verdik, hamdolsun o sözü tuttuk, gerçekleştirdik. En son asrın felaketinde de 6 Şubat’ta çok acı bir güne uyandık. 11 ilde hep beraber üzüldüğümüz, hep beraber ağladığımız ama o az önce anlattığım hayatın yeni resmini çizerek bir taraftan da mücadele verdik. Birileri o zaman ağız dolusu vaatler verdiler, ‘bu işleri yapamazsınız, bitiremezsiniz’ dediler ama biz milletimizle el ele verdik. 3 ayda 180 bin konutun inşasını başlattık. Bir yıl geçti, oradaki afetzede kardeşlerimiz yeni evlerine kavuştu. Huzurla, güvenle şimdi yeni evlerinde yaşıyorlar. Çaresizlik kadar zor bir durum yok. O yüzden biz geleceğimizi hep birlikte çizmek zorundayız, mücadele edeceğiz. Üstümüze düşen vazifeyi yapacağız, takdir Rabbimizindir. Bekleyip duramayız, burada mücadeleyi 31 Mart’ta sandığa gittiğimizde birlikte vereceğiz. Sandığa gittiğimizde İstanbul’da deprem çilesi bitsin mi, trafikte yaşadığımız o sorun artık İstanbul’un gündeminden tamamen kalksın mı, bunun kararını vereceğiz. Burada mesele İstanbul, mesele İstanbul’un geleceği. Biz istiyoruz ki; İstanbul’da yaşayan her bir kardeşimiz huzur içerisinde, güven içerisinde yaşasın. Bu şehir hepimizin, paylaşılmayacak hiçbir şeyimiz yok. Her şeyi paylaşırız yeter ki o samimiyeti, o içtenliği hep birlikte gösterin. Be İstanbul’umuzu, ne de 81 ilimizi asla ve asla kendi haline terk etmedik. Milletimizin her anında hep yanında olduk ve milletimize bir söz verdik. Dedik ki; ‘Gazi Mustafa Kemal’in hayal ettiği o muasır medeniyetler seviyesine ülkemizi çıkarmak için gece gündüz çalışacağız.’ 22 yıldır da bu sözleri tutmak için çalışıp, çabalıyoruz. Bu söz, açık söylüyorum 81 ile gitmiş, 550’yi aşkın ziyaret gerçekleştirmiş ve her afette milletin yanında olmuş bir kardeşinizin sözü. Millete söz vermiş; ‘bir yıl içerisinde sağlam, güvenlikli konutlarınızı yapacağız’ deyip o konutları teslim etmiş, 5 yıllık süreçte 365 bin sosyal konutu başlatmış, İstanbul’da 173 bin kentsel dönüşüm projesini 39 ilçede vatandaşlarımızın rızası çerçevesinde yürütmüş bir kardeşinizin sözü. 81 ile hizmeti olan, eseri olan bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum ve o yüzden bugün İstanbul’a bir söz veriyorum; bu söz Murat Kurum sözü, bu söz eser adamlarının sözü, bu söz sağlam adamların sözü” dedi. “Verilen vaatler bile hatırlanmıyor, verilen sözlerin unutulduğu bir İstanbul sürecini yaşıyoruz” İstanbul’un hakkının İstanbul’a verilmesi gerektiğini, vurgulayan Kurum, “Biz hep sözlerimizi tutarak, eserlerimizle milletimizin karşısına çıktık. Bundan sonraki süreçte de biz hiçbir zaman algının, polemiklerin içerisinde olmayacağız. Dedikoduların tarafında olmayacağız. Hep iş yapan, eser yapan tarafta olacağız. Bugün buraya gelip sizlere bir söz veriyorsak, o sözü tutmak için gece gündüz sokakta olacağız, milletimizin yanında olacağız. Biz böyle çalıştık ve 1 Nisan’dan sonra da bu kardeşiniz bu anlayışla çalışacak. Herkesi kucaklayan, herkese o samimiyeti, sevgiyi gösteren, söz verip o sözleri unutmayan, sözleri gerçekleştirmek için tüm arkadaşlarıyla çalışan anlayışta olacak. Her gün şunu duyacaksınız; ‘acaba Murat Kurum ve arkadaşları bugün nerenin temelini atıyorlar?’, ‘Murat Kurum ve arkadaşları bugün nerenin açılışını yapıyorlar.’ 5 yıllık fetret dönemini sizlerle birlikte bitireceğiz. Bugün verilen vaatler bile hatırlanmıyor, verilen sözlerin unutulduğu bir İstanbul sürecini yaşıyoruz. İstanbul sevgi bekler, şefkat bekler, ilgi bekler, alaka bekler. İstanbul hiç kimsenin bir rant aracı olamaz, İstanbul bir basamak olarak görülemez, İstanbul’un kaynakları Cumhuriyet Halk Partili Belediye’nin yaptığı gibi, kendi geleceğiniz için harcanmaz. İstanbul’un hakkını İstanbul’a vereceksiniz, İstanbullulara vereceksiniz. 5 yıllık süreçte İstanbul Büyükşehir Belediyesi buradaki meydanı yapsaydı kötü mü olurdu? Biz bugün derdik ki; ‘geldik hakikaten adamlar çalışmış, yapmışlar.’ Halbuki bugün burada neyi konuşuyoruz; Aziz Yeniay Başkan’ım zamanında başlatılan camimizin, külliyemizin inşaatının niye yarım kaldığını konuşuyoruz. Ne zaman başlamış temeli; 2009’da. Burada Büyükşehir Belediyesi’nin desteği olsa, çok daha güzel bir şekilde bu ihtiyaçlarımızı gidersek, ibadetlerimizi yapsak kötü mü olacak?” dedi. Murat Kurum, 2019’da verdiği vaatleri unutan mevcut İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Kurum, “Hani her şey güzel olacaktı? Hani herkes mutlu olacaktı, huzurlu olacaktı? Nerede bu sözler, hepsi unutuldu. Bugünü unutmayın, ben buraya geldim ve hocam diyor ki; avlunun yapılması lazım. Hocam diyor ki; bizim gençlerimizin, çocuklarımızın spor tesisinde huzurla vakit geçirmesi lazım. Ben de diyorum ki; ‘ben Murat Kurum’sam, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına oturduğumda burada Caferi kardeşlerimizin hiçbir endişesi olmayacak. Sizlerle birlikte eyleme geçeceğiz. Ne eksiğimiz varsa, ne sorunumuz varsa masada oturacağız birlikte karar vereceğiz. Birlikte o icraatlarımızı yapacağız. Bizim çalışma anlayışımız bu. Ki; bir önceki ziyaretimizde de aynı anlayışla buraya geldik. Bundan sonra da 1 Nisan sabahı biz bu anlayıştan hiç ama hiç uzaklaşacağız. Mesele Murat Kurum meselesi değil, mesele evlatlarımızın, çocuklarımızın gelecek meselesi. Bu ülkenin huzuru, bu ülkenin güvenliği, bu şehirde yaşayan her bir insanımızın geleceğe güvenle bakması. Biz bunun için çalışıyoruz, çabalıyoruz.” şeklinde konuştu. “Sel olduğunda ne ilçe Belediyesi vardı ne de Büyükşehir Belediyesi” Küçükçekmecelilerin selde mevcut İBB yönetimi tarafından yalnız bırakıldığını söyleyen Murat Kurum, “31 Mart geldiğinde, bir tarafta 5 yıllık süreçte İstanbul’a unutanlar olacak, diğer tarafta 5 yıllık süreçte 81 ile gitmiş ve hizmet yapmış bu kardeşiniz olacak. Bir tarafta 230 km metro sözü verip 17,88 km metro yapanlar, bir tarafta da İstanbul’un trafik çilesini bitirecek bu kardeşiniz olacak. Bir tarafta İstanbul’un kaynaklarını israf edenler olacak, diğer tarafta İstanbul’un kaynakları ‘yetimin hakkıdır’ diyerek kendi malı gibi koruyacak, kollayacak olan bu kardeşiniz olacak. Küçükçekmece’nin hali ortada, 5 yıllık süreçte maalesef bizim bıraktığımız dönemden geriye gitmiş. Halbuki ne uğraşlar verdik. Ben burada yaşadım, burada çalıştım. Birçok sokakta emeğim var, alın terim var. Okullar yaptım, hastaneler yaptık, konutlar yaptım, parklar yaptım. Üstüne sen de bir şey koy. Sel olduğunda buraya geldim, milletvekili vatandaşlarımızın ne ihtiyacı var diye geldim, baktım ne ilçe Belediyesi var, ne de Büyükşehir Belediyesi var. Sen selde gelmeyeceksin, karda balıkçıda büyükelçiyle yemek yiyeceksin, vatandaşın zor gününde tatilde olacaksın, sen ne zaman Belediye Başkanlığı yapacaksın. Böyle bir anlayışla İstanbul yönetilebilir mi? Böylesi aziz bir şehre hizmet edilebilir mi?” ifadelerini kullandı. “31 Mart’ta gelin, sağlam İstanbul’dan yana olun” İstanbullu seçmene, ‘şehrine oy ver ki; hizmet bulsun’ diyerek seslenen Kurum, “Buradan İstanbul’umuzun güzel insanlarına sesleniyorum. 31 Mart’ta gelin, Gerçek Belediyecilikten yana olun. 31 Mart’ta gelin, İstanbul’un geleceğinden yana olun. 31 Mart’ta gelin, sağlam İstanbul’dan yana olun. Her oy bir tohumdur. Hizmet görürse yeşerir, emek verilirse fidan olur, karşılık bulursa orman olur. Haydi İstanbul şehrine oy ver. Şehrine oy ver ki, İstanbul; hizmet bulsun, huzur bulsun, mutluluk bulsun. Sen yaparsın, sen cesursun. Çünkü sen İstanbul’sun. İstanbul’un geleceğine sahip çıkalım. Belediye başkanına ulaşamama, hizmetleri alamama veya bu hizmetleri alamadığından dolayı hiçbir Caferi kardeşimizin boynu öne edilmeyecek. Hep birlikte kazanacağız” diye konuştu.
İstanbul Küçükçekmece’de uzun namlulu silahla havaya ateş açan şüpheli kamerada Küçükçekmece’de, bir şüpheli abisiyle yaşadığı alacak verecek meselesi yüzünden uzun namlulu silahla rastgele havaya ateş açtı. Silahla dehşet saçan şüphelinin o anları çevredeki güvenlik kamerasına yansıdı. Olay, dün akşam saatlerinde Küçükçekmece Fevzi Çakmak Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, bir şahıs alacak verecek meselesi yüzünden anlaşmazlığa düştüğü abisini sokakta takip etmeye başladı. Kardeşi tarafından takip edildiğini anlayan abi kaçınca, şüpheli uzun namlulu silahla rastgele havaya ateş açmaya başladı. Olay da kimse yaralanmazken, vatandaşlar panik yaşayarak sağa sola kaçtı. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Yapılan incelemenin ardından ekipler şüpheliyi gözaltına aldı. Şüpheli emniyetteki tamamlanan işlemlerinden sonra sevk edildiği adli makamlarca serbest bırakıldı. Olay anı kamerada Uzun namlulu silahla dehşet saçan şüphelinin o anları çevredeki güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntüde, şüphelinin mahallede uzun namlulu silahla havaya ateş açtığı ve mahalleden ayrıldığı görülüyor. "Uzun namlulu silahla mahalleye gelip havaya sıktı" Mahalleli olarak panik yaşadıklarını anlatan görgü tanığı İsmail Sıddık, “ Uzun namlulu silahla mahalleye gelip havaya sıktı. Mahalleli biraz tedirgin oldu, biraz korktu. Ondan sonra polis geldi, el koydu. Adamı götürdü. Yaralı yok” diye konuştu. "Karşı taraftan silahla geliyor ve rastgele ateş ediyor" Daha sonra konuşan esnaf Fethullah Bozkurt ise, “Biz de kamera görüntülerinden izledik. Karşı taraftan silahla geliyor ve rastgele ateş ediyor. Ben silahı kameradan gördüm ama ne silah olduğunu görmedim. İnsanlar sağa sola kaçmış, çocuklar yukarı kaçmış. Sonra polisler geldi. Adam İnönü Mahallesi’nde oturuyor” şeklinde konuştu.
Gaziantep Şahin: "Türkiye Yüzyılı’nın en büyük çevre hareketi sıfır atık" Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “Uluslararası Sıfır Atık Günü” dolayısıyla mesaj yayımladı. Şahin mesajında, “Çevre ve iklim dostu yaklaşımımızla bu ortak gezegeni geleceğe taşımanın, koruyarak kullanmanın en büyük hayali olduğunu vurgulayarak havayı, suyu, toprağı, insanı korumanın öneminden bahsetti. 2017 yılında Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde başlatılan bugünün hem ülkemizin, çevresine, doğasına ve ekonomisine yaptığı katkıyla hem de aldığı uluslararası ödüllerle ‘Sıfır Atık Hareketi’ ile milletimizi gururlandırdığını ifade eden Başkan Şahin, “Zaten kendimize misyon edindiğimiz böyle önemli bir günün 105 ülkenin desteği ile kabul görmüş olması ülkemizin bu konuya ne kadar hassasiyetle yaklaştığının açık bir göstergesidir” dedi. Şahin, atıkların kontrolsüz olarak çevreye bırakılması ve doğal kaynakların hızlıca tüketilmesi başta iklim değişikliği olmak üzere tüm canlıları tehdit edecek boyutlara varan hava, su ve toprak kirliliğine neden olduğunu hassasiyetle belirtti. Oluşan atıkların hiçbir ayrıma tutulmadan düzenli depolama alanlarına gönderilmesinin çok kıymetli malzemelerin toprak altına gömülmesine ve yüksek maliyetlerle yapılan depolama alanlarının hızla dolmasına sebep verdiğini aktaran Başkan Şahin, "Hızla gelişen sanayimizin ham madde ihtiyacı günden güne artmaktadır. Geri kazanımla elde edilecek malzemeler ham madde ihtiyacı için önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Bazı sanayi sektörleri özellikle tekstil kolu yurt dışından ambalaj atığı ithal etmektedir. Sıfır atık projeleri ülkemizin mevcut kaynakları sanayicilerimize de ciddi kaynak sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. Şahin, “Bugün Türkiye Yüzyılı’nın en büyük çevre hareketi olan Sıfır Atık vizyonumuz bir dünya markası haline geldi. Biz de bu vizyonla hareket eden bir belediye olarak hizmetlerimizi üzerimize düşen sorumluluğun bilinci ile yönetmeye çalışıyoruz. Yaşadığımız bu mahalle, bu şehir, bu ülke, bu dünya da ortak evimiz. Bunun bilinci ile hareket etmek bir görev olmak dışında insani bir sorumluluk. Yeşil kalkınma hamlemizle ülkemizi, çevremizi, doğamızı en güzel şekilde korurken, iklim değişikliğiyle mücadelemizi de kararlılıkla devam ettireceğiz. Buradan yola çıkarak imza attığımız birçok projemiz var. Her biri birçok ilimize de örnek olmuş bu projelerle yarınlarımıza daha güvenle bakmanın yanında, yakın zamanda yaşadığımız doğal afetler gibi birçok afetin de sonuçlarına karşı dirençli hale geleceğiz. ‘Çevre bize miras değil emanettir’ felsefesiyle gelecek nesillere sağlıklı yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyoruz. Havası, suyu, toprağı temiz bir Gaziantep için tüm halkımızı doğaya ve çevreye saygılı ve duyarlı olmaya davet ediyor, ‘30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nüzü kutluyorum” diye konuştu.
Çanakkale 23 düzensiz göçmenin hayatını kaybettiği bot faciasında arama kurtarma çalışmaları 15’inci gününde devam ediyor Çanakkale’nin Eceabat ilçesi açıklarında 15 Mart’ta alabora olan botta kayıp düzensiz göçmenleri arama kurtarma çalışmaları 15’inci gününde denizden, havadan ve karadan devam ediyor. Olay, 15 Mart sabahı saat 08.07’de meydana geldi. Eceabat ilçesi Büyük Kemikli Burnu mevkiinden lastik botla denize açılan ve yasa dışı yollarla Yunanistan’ın Semadirek Adası’na geçiş yapmak isteyen düzensiz göçmenlerin botu karadan 8 mil açıkta poyraz fırtınasının etkisiyle alabora olup battı. Lastik bottaki 2 göçmen kendi imkanlarıyla karaya çıkmayı başararak durumu Sahil Güvenlik ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine çok sayıda hava, deniz ve kara aracı bölgeye sevk edildi. Ekiplerin çalışmaları ve şahısların kendi imkanları sonucunda toplam 4 düzensiz göçmen sağ kurtarılırken, 23 düzensiz göçmenin ise cansız bedenlerine ulaşıldı. Botun battığı bölgede devam eden arama kurtarma çalışmaları denizden, havadan ve karadan 15’inci gününde devam ediyor. Çanakkale Valiliği tarafından arama kurtarma çalışmalarının 15’inci günde devam ettiği belirtilen yazılı açıklamada, “Eceabat-Gökçeada açıklarında alabora olan bottaki düzensiz göçmenleri arama kurtarma çalışmaları denizden, havadan ve karadan Sahil Güvenlik Batı Marmara Grup Komutanlığı koordinesinde; AFAD, Polis, Jandarma ve Sağlık teşkilatları iş birliğinde devam etmektedir” denildi.