SPOR - 17 Eylül 2014 Çarşamba 20:32

Aysal: 'Bu borcu taşımak istemiyorum'

A
A
A
Aysal: 'Bu borcu taşımak istemiyorum'

Aysal, 300 milyon dolarlık borç durduğunu ve bunun 3 senelik maliyetinin 81.4 milyon dolar civarında olduğunu belirterek, "Bu borcu ne kadar taşıyabiliriz, ben bunu taşımak istemiyorum" dedi.

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, 300 milyon dolarlık borç durduğunu ve bunun 3 senelik maliyetinin 81.4 milyon dolar civarında olduğunu belirterek, "Bu borcu ne kadar taşıyabiliriz, ben bunu taşımak istemiyorum" dedi.

Türk Telekom Arena'daki Çok Amaçlı Spor Salonu'nda gerçekleştirilen Galatasaray Spor Kulübü Olağanüstü Divan Kurulu toplantısına Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, 2. başkan Özkan Olcay, başkan yardımcısı Ümit Özdemir, genel sekreter Adnan Nas, yönetim kurulu üyeleri Mete İkiz, Adnan Nas, Mehmet Cibara, Mehmet Emin İpekdokuyan, Necati Demirkol ve Ebru Köksal katıldı.

"BİZ HİÇBİR GAYRİMENKULÜMÜZÜ SATMAK ZORUNDA DEĞİLİZ"
Toplantıda konuşan Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, bazı endişe ve ciddi bir yanlış anlamanın olduğunu belirterek, "Riva konusu ve diğer gayrimenkuller hakkında. Biz hiçbir gayrimenkulümüzü satmak durumunda değiliz. Ben daha önceki genel kurullarda ne yapmak istediğimizi anlatmıştım. Bizim aslında 3,5 senedir satış hakkımız var Riva'da. Zaten satılabilecek tek mülkümüz de Riva. Ancak 3,5 yıldır bu satışı yapmadığımıza göre satmayacağız demektir. Gayrimenkullerimiz orada duruyor, 300 milyon dolar borç da duruyor. Bu borç 2011'den bu yana duruyor. Borcun faizi var, son 3 senede 81,4 milyon dolar getirmiş. Bunu daha ne kadar taşıyabiliriz? Ben daha fazla taşımak istemiyorum. Siz varlıkları korumayı emrettiniz. Bana verilen görev bunu korumak, çarçur etmek değil. Ayrıca imkanları değerlendirin artı değerler katıp bunları kulübün yararına kullanmak dediniz" dedi.

"HER KULÜP ÖLDÜRÜCÜ DARBELER ALTINDA"
Sarı-kırmızılı takımın başkanı, Türkiye'de her kulübün mali sıkıntılar çektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha önce de belirttiğimiz formülümüz kulübün elindeki gayrimenkulleri kullanıp değerlendirmek, maliyetimizi asgariye indirmek ve sağlıklı bir şekilde yaşayabilir kulüp havasına girmek. Herkes bahsediyor mali zorluklarımız var, Türkiye'deki hangi kulübün yok? Ama Türkiye'de kulüpler içinde yaşama şansı en büyük olan takım Galatasaray'dır. Her kulüp öldürücü darbeler altında. Önümüzdeki dönemde daha da ağır darbeler bekliyoruz. Buna önlem almalı ve bunun içinde banka ve piyasa borçlarından kurtulup, geri ödemeliyiz. Sportif gelirlerle bunu ödemek imkansız. Bunun için de GYO yani gayrimenkul yatırım ortaklığı önerdim. Niyetimiz nisan ayında arz ettiğimiz gibi, değeri elde tutup, GYO ile aradaki kar farkıyla borçları ödemek. Bunu yapmak için her şeyden önce güven ortamı gerek. Galatasaray'a yönelik bu kadar gürültü patırtı saldırı varken, sizler medyada, televizyonlarda söylenenlerle acabalar içinde yüzerken bu projeleri yapamayız. Görev verdiklerinize güven verirseniz projeler gerçekleşir yoksa zaman kaybıdır, bunu yapmayın."

"GELDİĞİMİZDEN BU YANA 10 MİLYON DOLAR BORÇ ARTMIŞ"
Galatasaray'ın battığı, paraların yendiği gibi laflar duyduğunu vurgulayan Aysal, "Galatasaray'ı devraldığımız gün 328 milyon dolar borç varmış, bugün 338 milyon dolar. 10 milyon dolar borç artmış, buna karşılık, 81,4 kur farkı ödemişiz. Geldiğimiz zaman stadın isim hakkı kullanılmış, o günün gerçeklerinde yaşanmış, sorgulamam mevzu bahis olamaz. İsim hakkı 5 yıllığına, forma gelir hakkı, VIP loca geliri kırdırılıp kullanılmış. Kombine gelirleri, diğer gelirler kullanılmış, portföy sıfıra inmiş. Başa güreşmeyi unutmuş amatör şubeler. Ama O günün gerçekleri bunu gerektirmiş. Şimdi ise ikinci olduğu zaman üzülen bir Galatasaray oluşmuş, gayrimenkul üzerinde yaptırım olmamış, az önceki varlıkla da olmayınca bazı varlıklar oluşturulmuş. Sermaye satışları, sermaye artırımı yaptık. 2. Sermaye Artırımı'nda devlet tarafından önlendik. Tamamen kanuni ve kurallara uygun işlemde durdurulduk, 70 milyon dolarlık sermaye artımı işlem çöp kutusuna gitti" açıklamasında bulundu.

"BASKETBOL A.Ş. KURULDUĞUNDA EKONOMİK ZARARA UĞRAMAK SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Ticari gelirleri artırmak için gece gündüz çalıştıklarını da söyleyen Galatasaray Başkanı, "Daha borçlanmadan 3,5 sene devam ettik, başarı yakaladık ve bunu da sürdürmek istiyoruz. Sizlerden GYO dışında Basketbol A.Ş. kurma yetkisi istedim. Neden Basketbol A.Ş.? Basketbol senede 42 milyon TL para yiyor bizden. Bunu ekonomik disipline sokup, az verimli hale getirmek de mümkün değil, taraftar kapımıza gelip ne hakla bizim şubemizi zayıflatıyorsunuz der. O halde hedef, şubeyi büyütmektir. Ama genel kurulda bu şubeyi kaldırın derseniz de emrinize amadeyim. Ama bu kararı alamayacağınıza emimin, sizinle aynı şekilde düşünüyoruz. Basketbol A.Ş. kurup milletler arası şirketlerle ortaklıkla gücümüzü artırıp, Galatasaray markasını geliştirmek ve daha da güçlendirmeyi öneriyorum. Getirdiğim öneri budur. Ayrıca Basketbol A.Ş. kurulunca ekonomik zarara uğramak söz konusu olamaz. Zaten ekonomik zararın en babasını şu an yaşıyoruz. Senelerdir bunu sırtımızda taşıyoruz. Genel Kurul'da tavsiyeniz ne olur, o da sizin kararınız" ifadelerini kullandı.

TERİM'İN ADINI SÖYLEMEDİ
Transferde çok para harcandığı konusundaki eleştirilere de değinen Aysal, "Evet harcandı, saklayacak halimiz yok. Böyle gerekti, güçlü olmak için yapıldı. Başarı, başarı, başarı deniyor, bunu söylemek kolay, bedelini de ödemek lazım. Nedir bu bedel; ilk teknik direktörümüz döneminde 122,4 milyon dolar harcanmış transfere, Mancini döneminde 27,6 milyon dolar harcamışız, Prandelli beyefendi gelince ise 19,4 milyon dolar ödedik. Yani ciddi şekilde azalan bir transfer masrafı var. Ama bir portföyümüz var, maddi değeri olan bir portföy bu. Diyeceksiniz ki sattık mı da değerini görelim bu portföyün? İşte ben bunun için sizlere 3 numaralı madde konusunda Divanda bilgi sundum. Bu ancak milletler arası ortaklıkla olur, futbolda da, basketbolda olduğu gibi geliştirebiliriz bunu. Fakat bu Sportif A.Ş konusu olduğundan burada detay vermek istemiyorum. Divandan seçilecek 5-6 kişiye detaylı anlatırım ama bu zaten genel Kurulda sunacağımız yetkiler arasında değil. Sadece size verilen bir bilgidir. Bu güne kadar bize olan güveniniz için teşekkür ederim, bunda bir sarsıntı varsa bildirseniz de müteşekkir kalacağımı bilmenizi isterim" diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği, Uluslararası akreditasyon için Atatürk Üniversitesinde Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Veteriner Fakültesinin uluslararası düzeyde akreditasyonu kapsamında 23-25 Nisan 2024 tarihlerinde Veteriner Fakültesinde yeniden değerlendirme ziyaretinde bulunan Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE) değerlendirme ekibinde yer alan Dr. Bertil Douw (Chaırperson-Netherlands) ve Koordinatör Prof. Pierre Lekeux’ı kabul etti. Kabulde Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Selim Sağlam, EAEVE İrtibat Görevlisi Prof. Dr. Armağan Hayırlı ile Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Sözbilir de yer aldı. Rektör Çomaklı: “Veteriner Fakültemizin Uluslararası Akreditasyona Sahip Olacağına Yürekten İnanıyorum” Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı yaptığı konuşmada; Atatürk Üniversitesinin, kaliteli eğitim-öğretim ve bilimsel çalışmaları ile bölgenin ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılar sağladığını belirtti. Atatürk Üniversitesinin, hedeflerini dünya standartları doğrultusunda belirlediğini ve bunları gerçekleştirmek için stratejiler oluşturduğunu aktaran Çomaklı: “Dünyada ve ülkemizde meydana gelen değişimleri yakından takip eden üniversitemiz, seçkin akademik ve idari kadrosu ve üstün nitelikli öğrencileri ile aydınlık geleceğin şekillenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Üniversitemiz Veteriner Fakültesi de eğitim, araştırma ve hayvan sağlığına yönelik hizmetlerini başarıyla sürdürmektedir. Üniversite yönetimi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da fakülteye her türlü desteği vermeye devam edeceğimizi belirtmek isterim. Ulusal düzeyde VEDEK tarafından akredite edilen Veteriner Fakültemizin uluslararası akreditasyona sahip olması için yoğun çalışmalar yaptık. Bu başarıya da tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte ulaşacağımıza yürekten inanıyorum” diye konuştu. Dekan Sağlam: “Fakültemiz, Hayvan Sağlığına Yönelik Hizmetlerini Başarıyla Sürdürmektedir” EAEVE değerlendirme ekibini ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ve heyeti Erzurum’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduklarını ifade eden Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Selim Sağlam da yaptığı açıklamada: “Bildiğiniz gibi fakültemize ilk tam ziyaret EAEVE ekibi tarafından 15-19 Kasım 2021 tarihlerinde yapıldı. Bu hafta fakültemize "yeniden ziyaret" yapıyor. İlk ziyaret raporunda belirtilen büyük ve küçük eksiklikleri gidermek için yoğun bir şekilde çalıştık. Hazırladığımız Yeniden Ziyaret Öz Değerlendirme Raporunda çalışmalarımızı detaylı bir şekilde anlattık. Veteriner Fakültemiz; eğitim, araştırma ve hayvan sağlığına yönelik hizmetlerini başarıyla sürdürmektedir. İlk ziyaret raporunda sunulan övgüler ve olumlu yorumlar bizi cesaretlendirdi. Ziyaret ekibinin görüş ve önerileri dikkate alınarak öğrencilerin uygulamalı eğitim deneyimlerini artıracak önemli iyileştirmeler yapıldı” dedi. İlk ziyaret sonrasında yapılan revizyon ve değişikliklerin Veteriner Fakültesinin EAEVE standartlarına uyumunu önemli ölçüde artırdığını ve akreditasyon durumu açısından olumlu gelişmeler olarak değerlendirileceğini düşündüklerini aktaran Dekan Sağlam: “Dr. Bertil Douw ve Prof. Pierre Lekeux’u üniversitemizde ve fakültemizde ağırlamaktan bir kez daha mutluluk duyduğumuzu belirterek, nazik iş birlikleri ve yardımlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyor, verdiği sonsuz destek için Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı nezdinde tüm fakülte ailemize şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. Ziyaretin ardından Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE) değerlendirme ekibi; Veteriner Fakültesinin değerlendirilmesi, öğrenci ve akademisyenler ile yüz yüze görüşmeler yapılması ve uygulamalı derslerin yerinde incelenmesi neticesinde yapmış oldukları raporlama çalışmalarının ardından şehirden ayrıldı.
İstanbul TFF’den Türk vatandaşlarına EURO 2024 öncesi Schengen uyarısı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Almanya’nın ev sahipliğinde 14 Haziran-14 Temmuz 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı (EURO 2024) yerinde takip etmek isteyen Türk vatandaşları için Schengen vizesi gerektiğini açıkladı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) resmi internet sitesinden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Almanya’daki 10 şehrin ev sahipliğinde 14 Haziran - 14 Temmuz 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan ve A Milli Takımımızın da yer alacağı 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı (EURO 2024) yerinde takip edecek olan vatandaşlarımıza bu seyahat için geçerli bir Schengen vizesi gerekmektedir. Henüz geçerli bir Schengen vizesi bulunmayan vatandaşlarımızın, vize başvurularının zamanında onaylanabilmesi adına vakit kaybetmemeleri önemle rica olunur. Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu tarafından, Türk pasaportuyla seyahat edecek olan maç bileti sahibi vatandaşlarımız için başvuruların hızlandırılması doğrultusunda özel bir süreç oluşturulmuştur. Bu özel sürecin detayları aşağıdaki gibidir: Schengen vizesi başvuruları yalnızca Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’na şahsen yapılabilir. Randevuların garanti altına alınması adına hem bilet numarası, hem de rezervasyon referans numarası gerekmektedir. Bu bilgilere UEFA Bilet Portalı’nda yer alan ’Sipariş Geçmişi’ sekmesinden ulaşmak mümkündür. Yaşanabilecek teknik problemler ve sorular için https://support.tickets-euro2024.uefa.com/hc/en-us adresinden destek alınabilecektir."
Ankara Mansur Yavaş’tan büyükelçi ve misyon şeflerine 23 Nisan resepsiyonu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. 65 ülkenin büyükelçisi ile misyon şeflerinin katıldığı davette konuşan Yavaş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığını ve bu günün ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün olduğunu belirterek, “Dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ankara’da coşkuyla kutlandı. Kutlamalar çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. Yavaş’ın ev sahipliğinde Mogan Park Konuk Evi’nde gerçekleştirilen 23 Nisan resepsiyonuna Ankara Valisi Vasip Şahin, büyükelçiler ile yabancı misyon temsilcileri, Ankara ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, basın mensupları, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlam ve önemine değinerek başlayan Yavaş, “Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı ve ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün. Bu anlamda dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. “Başarımızdaki en büyük rol yönetim anlayışımız” Türkiye’deki son yerel seçimlerden bahseden Yavaş, yüzde 60,4 gibi rekor bir oy oranı ile tekrar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini dile getirerek, “Bu başarıda hiç şüphesiz geçtiğimiz 5 yılda ortaya koyduğumuz adil, tarafsız, şeffaf, hesap verebilir, katılımcı, insan ve çevre odaklı yönetim anlayışımız önemli rol oynadı. Betona ve ranta değil, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını merkeze alan projelerimiz Ankara halkı tarafından kabul gördü. Bundan dolayı önümüzdeki dönem de aynı anlayışla halkımıza hizmete devam edeceğiz” diye konuştu. “Halkın refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” Ankara halkının refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarına artan bir azimle devam edeceğinin altını çizen Yavaş, “Akıllı şehir, yeşil dönüşüm, kırsal kalkınma, kent turizmi ve termal turizm gibi alanlarda söz verdiğimiz projeleri gerçekleştirmek için azimle çalışacağız. Tüm bu çalışmaları yaparken dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak sizlerle yakın işbirliğimizi devam ettirmek istiyoruz. Sizlerin de bir Ankara sakini olarak ülkelerinizdeki tecrübeleri bizimle paylaşmanızdan ve iş birliklerimizi artırmaktan büyük mutluluk duyacağımızı bir kez daha belirtiyoruz” diyerek iş birliği çağrısında bulundu. "Avrupa Birliği temel hedeflerimiz arasında" Avrupa Birliği’ne girişi önemsediklerini belirten Yavaş, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin temel hedefleri arasında yer aldığını ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda Avrupa Birliği’ne giriş projesine büyük önem verdiklerini, bunun Türkiye için vazgeçilmez olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin son dönemdeki Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de dikkat çeken Yavaş, şunları kaydetti: “Türkiye’nin üye statüsü yerine ’dış ilişkiler’ çerçevesinde yer alması oldukça düşündürücüdür. Benzer şekilde geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi’nde Türkiye’nin Kıbrıs çözümü çerçevesinde ele alınması da cesaret kırıcıdır. Ne yazık ki, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik adımları geleceğe dair net bir yol göstermiyor ve ciddi bir jeostratejik vizyon veya tutarlı bir eylem planı içermiyor. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin stratejik çıkarları, Gümrük Birliği’nin siyasi şartlara bağlı kalmadan ve daha fazla gecikme olmadan yeşil ve dijital politikalar doğrultusunda modernize edilmesini gerektiriyor. Bu, sadece Avrupa Birliği ve Türkiye’nin rekabet gücünü ve stratejik özerkliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda zorlu siyasi ve jeopolitik sorunların üstesinden gelinmesi için gerekli olan karşılıklı güvenin oluşmasına da destek olacak.” “Milletimiz ‘mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir” Yavaş, 18 Mart 2016’da gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi’nde alınan kararlarla ilgili de şunlara değindi: “Türkiye’nin üzerindeki sığınmacı yükünü iyice artırdı ve kontrol edilemeyen bir göç akışına yol açtı. Türkiye artık sadece göçmenler için bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp, bir kalış ülkesi haline gelmiştir. Bunun oluşturduğu toplumsal huzursuzluk, demografik baskı, sosyo-kültürel ve ekonomik çatışmalar, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bakımdan milletimizin endişeleri gözetilmelidir. Türkiye coğrafyasındaki müstesna rolünün bilincindedir. Tam da bu sebeple milletimiz ’bir mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir. Ülkemizin üzerine yüklenen bu yük, hakkaniyetle ve rasyonellikle bağdaşmamaktadır. Bu bakımdan mültecilerin kendi ülkelerinde doğru bir planlama ve insan haklarına uygun şekilde yeniden iskan edilmesi konusunu önemsiyorum.” “Filistin halkının yanındayım” Atatürk’ün "Yurtta sulh, dünyada sulh" ilkesinin her zaman yol gösterici olduğunu söyleyen Yavaş, çocuk ve sivillere yapılan saldırılarda Filistin halkının yanında olduğunu belirterek, “21. yüzyılda çocukları, sivilleri öldürmek, susuz ve elektriksiz yaşamaya zorlamak sadece savaş değil, insanlık suçudur. Çocuk ve sivillere yapılan bu saldırılarda Filistin halkının yanında olduğumu belirtiyorum. İsrail hükümetini sağduyulu hareket etmeye davet ediyorum. Gazze’de, Filistin ve İsrail’in her yerinde en kısa sürede savaşın sona ermesini ve daha fazla çocuk ve sivilin hayatını kaybetmemesini umuyorum” diye konuştu. "Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram tüm dünyayı etkilemektedir" Zor zamanlarda belediye başkanları olarak etkilenen bölgelere ve insanlara yardım sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Yavaş, sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram, sadece savaş bölgelerinde yaşayan insanları değil, tüm dünyayı etkilemektedir. Ayrıca Ankara’da yaşayan herkesin seslerinin duyulduğu ve endişelerinin dikkate alındığı bir istişare ortamı oluşturmak için buradayız. Savaşların gölgesinde barışın değerini bir kez daha anlamamız ve içselleştirmemiz gerekmektedir. Barışı korumak ve barışın yeniden tesisini sağlamak, sadece ulusal bir görev değil, aynı zamanda uluslararası bir sorumluluktur. Uluslararası toplumun bir parçası olarak Türkiye’nin barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik çabaları, dünya genelindeki barış çabalarını destekleyici bir role sahip olduğunu düşünüyorum. Bizler, belediye başkanları olarak bölgesel çatışmalara insani açıdan, barışçıl açıdan bakmaya devam edeceğiz.”