POLİTİKA - 19 Temmuz 2017 Çarşamba 00:12

Bakan Arslan: Vatandaşların zararlarını devlet olarak karşılayacağız

A
A
A
Bakan Arslan: Vatandaşların zararlarını devlet olarak karşılayacağız

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, İstanbul’da meydana gelen sel felaketiyle ilgili vatandaşların zararlarının karşılanacağını vurgulayarak, “Gerekli zarar ziyan tespitleri yapılacak. Devlet olarak karşılayacağız” dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, katıldığı bir televizyon programında yapımı devam eden dev projeler, İstanbul’da meydana gelen doğal afet ve gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul’daki sel felaketiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Arslan, “İstanbul’daki hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ortalama 3 ayda düşen yağış miktarı bir günde düştü. Şöyle bir algı var; metrekareye 60 kilogram yağış yağdı. İstanbul’da eğimli bir arazi var. Su belirli bir alanda toplanıyor. Bazı noktalarda 600 kilograma ulaşıyor. Herhangi bir insanımıza bir şey olmadı. Bazı evler su altında kaldı, araçlar hasar gördü. Gerekli zarar ziyan tespitleri yapılacak. Devlet olarak karşılayacağız. Bakanlık olarak Avrasya Tüneli’nde herhangi bir sıkıntı olmamasıyla birlikte giriş çıkışlarında trafik sıkışıklığı olur diye trafiği durdurduk. Ama sonrasında tekrar trafiği açtık. Tespitler yapılıp, zarar ziyan karşılanacaktır” şeklinde konuştu.

“Üçüncü havalimanına şubat ayında uçak inebilecek”
Üçüncü havalimanından büyük gelir elde edileceğinin altını çizen Arslan, “AK Parti hükümetiyle birlikte havacılık sektörüne özelleştirme getirildiğinde THY küçülecek denildi. THY dünya çapında bir marka oldu 26 havalimanını 55’e çıkardı. 180 milyon yolcuya hizmet ediliyor. ‘Şimdi büyük bir havalimanı olmamız gerekiyor’ dedik. ABD’den kalkan uçak İstanbul’a gelecek, sonra Uzak Doğu'ya gidecek. Havalimanımızı kullanan her uçak para veriyor. Her yolcunun ülkemize bıraktığı bir kaynak var. Önümüzdeki yıl şubat aylarında uçak indirebilir hale geleceğiz. Ama 29 Ekim 2018’de 90 milyon yolcuya hizmet eden ilk kısmı açmış olacağız. Sabiha Gökçen hizmet vermeye devam edecek. Atatürk Havalimanı hizmet vermeyecek ancak biz tesisleri fuar merkezleri olarak kullanacağız, yapılaşmaya hizmet vermeyeceğiz. Küçük uçaklara hizmet verecek. İstanbullulara nefes aldıracak bir yer haline gelecek” ifadelerini kullandı.

“Laptop yasağı kalkıyor”
ABD’nin uçaklarda laptop yasağıyla ilgili konuşan Arslan, “Özellikle ABD’nin elektronik cihazları kabine almamasıyla ilgili olağanüstü bir mücadele verdik ve sonuç olarak yasağı kaldırdık. Teknik ekipler geldi. Arkadaşlarla görüşmelerini yaptılar. İngiltere ile laptop yasağını kaldıracağız, çünkü gördüler ki uluslararası tedbirlerin hepsini aldığımız gibi fazlasını aldık. Yasak kalkacak” dedi.

“15 Temmuz’dan sonra daha çok çalışmaya başladık”
15 Temmuz darbe girişiminin Ulaştırma Bakanlığına olan etkisiyle ilgili konuşan ve darbe girişiminden sonra daha çok çalıştıklarının altını çizen Arslan, şu açıklamalarda bulundu:
“15 Temmuz’un seneyi devriyesinde insanlarımızın tekrar meydanlara inmesi önemliydi. Geçen yıl olduğu gibi. Şehitlerimizi minnetle anıyor, gazilerimize acil şifalar diliyoruz. Vatandaşlarımız millet olma şuuruyla meydanlara indi. Darbe girişimine karşılık onlara darbe yapıldı. Türkiye kötüye gidiyor, ekonomi kötüye gidiyor diye algı yaptılar. Evet, eğer başarılı olsalardı Türkiye kötüye gidecekti. Özellikle 16 Temmuz 2016’da yaptığımız görüşmelerde ve 2 gün sonra Bakanlar Kurulunda yapılan toplantıda hiçbir projede bir aksama olmayacak, her türlü ödeneği aktaracağız, yeter ki siz çalışın talimatı verildi. Bizde bu talimatın ardından çok daha fazla çalıştık. Geçmişteki yılların çok üzerinde çalışma yaptık. Biz o günden itibaren hız kesmeden devam ettik. 30 Haziran’da Osman Gazi Köprüsü'nün bağlantılarını açmıştık ama 29 Ekim’de Ankara’da yüksek hızlı tren garını açtık. 20 Aralık’ta Avrasya Tüneli'ni açtık. Bütün dünya bunları beceremeyecek derken biz 20 Aralık’ta Avrasya Tüneli'ni açtık. Yaklaşık 7 aylık bir süreçte olağanüstü bir memnuniyet var. Vatandaşlar 5 dakikada karşıya geçeceğimize inanmazdık diyorlar. İstanbul’daki üçüncü havalimanımızda temelimizi attık. Uluslararası bir ödül aldı. Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli’ni açtık. O da çok önemli bir projeydi. Tüneli kullanan herkes dönüp teşekkür etti. Ondan önceki senede Ilgaz’a kar yağdı, yollar kapandı haberleri oluyordu. Bizler o tüneli yaptık. Ankara’da Keçiören Metrosu’nu da ocağın başında hizmete verdik. 15 Temmuz omuzlarımıza bir sorumluluk yükledi. Bu millet bu kahramanlığı gösteriyorsa biz daha fazla çalışmalıyız dedik. Ovit Tuneli’nin ışıklandırmasını yaptık. 14 bin 200 metre bu sene bitiyor. Trabzon’u güneye bağlayacak Zigana Tüneli’nin inşaatına başladık. ‘Türkiye’nin ekonomisi kötüye gidecek, Türkiye’ye olan güven sarsılacak, Türkiye bundan sonraki çalışmalarını yapamayacak’ dediler. Bizler çok önemli projeleri gerçekleştirdik. Köprüye dünya genelinden çok önemli finans şirketleri kredi verdi. Özellikle Osman Gazi Köprüsü sonrası Gemlik’i Bursa’ya bağladık.”

“Gören Göz” projesi hakkında bilgi veren ve yol yapmanın yanı sıra sosyal çalışmalara da devam ettiklerinin altını çizen Arslan, “Navigasyon cihazları var. Dağıttığımız cihazı bir navigasyon cihazı olarak düşünün ancak görme engelli vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırıyor. 26 ilde 10 bin kişiye dağıttık. Engelliler çok memnun. Hayatımızı kolaylaştırdı diyorlar. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile ilgili birlikte çalıştık. Önümüzdeki yıl 41 ilde 5 bin görme engelli vatandaşımıza bu cihazı dağıtacağız. Görme engelli vatandaşlarımıza yardımcı olacağız. E Devlet’ten 10 milyonlarca insanımız yararlanıyor. İşitme engelli bizi aradığında karşısına bir ekran çıkıyor. Karşısına işitme engellinin anlayabileceği arkadaşımız çıkıyor. Ve işlemlerini rahatlıkla işaret diliyle yapabiliyor. Engellilerimizin hayatını kolaylaştırıyoruz. Engellilerin de hayatını kolaylaştırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” açıklamalarında bulundu.
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi’ne değinen Arslan, “Ülkenin her yerini nakış gibi işlerken uluslararası koridorlar üzerinde de çalışıyoruz. Orta Asya dünyanın cazibe merkezine bağlantı yapmak gerekiyordu. Proje bitme aşamasına geldi. Ağustos sonu, eylül başı gibi bitirdiğimizde irtibatı kolaylaştıracağız. Bu yoldan Çin’e kadar gidilebilinecek. Türkiye üzerinden geçen her tren bir para verecek. Her trenden bir para alacağız. 34-35 bin ton yük taşıyabileceğiz. Çin’den kalkan bir yük Londra’ya kadar gidebilecek. Türkiye üzerinden geçerken diğer ülkelere gidebilmiş olacak” diye konuştu.

“Bakanlık bünyesinde yeni arkadaşlara ihtiyaç olacak”

Arslan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesine eleman alımlarının devam edeceğini belirterek, “Karayollarımız, demiryollarımız ve PTT ülkemize hizmet için atılım içerisindeler. Karayollarında 640 kişiyi ifade etmiştik alacağız diye. Zaman içerisinde bir o kadar ihtiyacımız olacağını açıklamıştık. Yakın alacağız. Memnuniyetle inşallah onları mesai arkadaşımız yaparız. Demiryollarında da hizmet kalitesi artıyor. Ağlarımız artıyor. Bu da gösteriyor ki yeni arkadaşlara ihtiyaç olacak. PTT’de 10 bin kişinin mülakatını yapmak kolay olmadı. Birkaç güne kadar sonuçları açıklayacağız. Kararımızı netleştirip yayınlayacağız” dedi.

“Ankara-Niğde otoyolu ekonomimize olan güveni gösterdi”

Önemli yatırımlardan biri olan Ankara-Niğde otoyolu çalışmaları hakkında konuşan Arslan, “Ankara-Niğde otoyolu gerçekten önemli. Bölünmüş yollar var ancak Edirne’den başlayarak Ankara’ya kadar otoyol var. Arada eksik bir halka vardı. Onun ihalesini yaptık. 4 milyar TL’nin üzerinde bir bedelle ihaleyi yaptık. Yap-işlet-devretlerle ilgili süreç devam ediyor. Ağustos ayı sonu başlamadan kazma vurulacak ve başlayacak. 3 etap olarak yapacağız. 2020’ye kalmadan o bölgeye hizmetini yapacağız. İhalenin maliyeti Türkiye’nin ekonomisine olan güvenin göstergesidir. İhaleye katılan tüm firmalara teşekkür ediyorum. Edirne’den Gaziantep’e kesintisiz bir yolculuk yapılacak” değerlendirmesinde bulundu.
Otoyol ve köprü geçişlerindeki uygulamalarla ilgili değerlendirme yapan Arslan, “HGS ve OGS ile ilgili şöyle bir sıkıntı var. Plakalar tek tip olacak diye bir uygulama yaptık. İnsanımız farklı bir şekilde plakasını basıyor. Cihaz okurken plaka karışıyor, farklı birine ceza gediyor. Ancak insanlarımız itiraz ettiklerinde bunun düzeltmesini yapıyoruz. Zaman zaman olabiliyor. Bazen de sahte plaka takıyor. İtiraz edildiğinde düzeltiyoruz. HGS kullanan sürücülerimiz bazen yanlış yöne takıyor, okuyamıyor. Sürücülerimizden istirhamımız PTT olarak iki kere okuyamamayla karşılaşırlarsa PTT’lerde ücretsiz düzeltmeler yapacağız” diye konuştu.

Caner Ünver 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat Belediye Başkanı Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin ardından Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu depremin merkez üssüne gelerek incelemelerde bulundu. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” dedi. Tokat’ın Sulusaray ilçesinde önceki gün başlayan ve ardı arkasını kesmeyen depremler, ilçeyi olumsuz etkiledi. 4.7, 4.1 ve 5.6 büyüklüğünde meydana gelen depremler sonrası vatandaşlar geceyi sokaklarda geçirdi. İlçede birçok noktaya mobil aşevi ve ikram araçları kuruldu. Depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesine gelen Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Başkan Yazıcıoğlu, bölgede durum tespit çalışmalarının sürdüğünü söyledi. "Spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık" İlk depremin ardından ilçeye geldiklerini ifade eden Başkan Yazıcıoğlu, “Akşam 18:11 sularında 5.6’lık deprem yaşadık. Malum daha önce de 4.7 ve deprem oldu Sulusaray bölgesinde. Biz hemen gece Sulusaray’a intikal ettik. Vatandaşlar panik yapmışlardı, sokaktalardı. Net bir bilgi de belki ilerleyen saatlerde gelecektir. Çevre köyler ve ilçeler dahil olmak üzere 171 evin ve iki minarenin hasar gördüğü yönünde bilgi var. Can kaybı ve yaralıların olmaması bizi en çok sevindiren taraf. Biz belediyemiz olarak burada aşevimizle, personelimizle Sulusaray ve köylerimize destek veriyoruz. Tokat merkezde de malum biraz hissedildi. Bazı evlerde çok hissedildi. Vatandaşlarımız biraz panik yaptılar, sokaklara indiler. Biz de yine sokakta olanlara her konuda destek olmak için ekiplerimizi seferber ettik. Tüm ekipler Tokat merkezde vatandaşlarımıza, çorba ikramında bulundular, yardım ettiler. Biz mahalle konaklarımızı ve Tokat merkezde spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık. Tedirgin olan vatandaşlarımız geceyi orada geçirdiler ama ilerleyen saatlerde evlerine döndükleri noktasında bilgi aldık. Durum tespit çalışmaları devam ediyor. Tokat Belediyesi olarak her yerde olduğumuzu bilmenizi isterim. Şimdi belediye başkanımla da istişarelerde bulundum. Bir durum tespit çalışması yapılsın. Daha iyi bilgileri size net bir şekilde aktaracağım” dedi.
İstanbul “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için yapay zeka belirli bir boşluğu doldurabilir” Yapay zekâ (AI), eğitimden sağlık hizmetlerine kadar birçok sektörde hızla ilerliyor. Yapay zekânın insan duygularını anlama, açıklama ve ruhsal rahatsızlıkları tedavi sürecinde etkin rol oynayıp oynayamayacağı ise merak konusu. Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol, psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilecek yapay zekânın tek başına yeterli olamayacağını belirtti. Son zamanlarda yapay zekânın sınırları hakkında sorulan sorular gündemden düşmüyor. ‘’Yapay zekâ insan psikologların, psikiyatristlerin ve diğer ruh sağlığı uzmanlarının yerini alabilecek potansiyele sahip mi?’’ sorusunu İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol yanıtladı. “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” Psikolog Deniz Mısra Gürol, Chatbotların verilen bir dizi komut sayesinde insan konuşmasını simüle eden yazılım uygulamaları olduğunu belirtti. “Chatbotlar hastalarla konuşarak, onlara deneyimleri ve duyguları hakkında sorular sorup sanal bir terapist gibi hareket edebilir. Hatta danışanlar ile konuşmak dışında onlara yapabilecekleri egzersiz önerileri bile sunabilir. Bu uygulamalar, kaliteli psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” dedi. “Yalnızlık bir halk sağlığı krizi” Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, birçok psikoterapistin, yerlerinin robot terapistler tarafından doldurulacağına dair bir endişe yaşandığını belirterek “U.S. Surgeon General, yalnızlığın bir halk sağlığı krizi olduğunu ilan ettiğinde, bir bilgisayarla sohbet etmenin bu ihtiyacı karşılayamayacağını açıkça ortaya koymuştur. Araştırmalar da gösteriyor ki psikoterapi, her danışanı kendi içinde değerlendirmelidir ve tedavi sadece belirli teknikleri kullanarak iyileştirmeye indirgenemez. Tedavi teknikleri haricinde empatik bağ kurabilme ve terapötik ilişki geliştirme gibi insana dair özellikler, başarılı tedavinin yapı taşlarıdır” ifadelerini kullandı. “Yapay zekâ tüm kaynaklara erişim sağlayabilir” Psikoterapistlerin tedavilerde faydalandığı binlerce kaynak olduğunu belirten Gürol, “Bunlar genellikle makaleler, terapi ekolleri, davranışsal egzersizler ve kitaplar olabilir. Yapay zekâ, bütün bu kaynakları akademisyenlere veya psikoterapistlere göre çok daha hızlı bir şekilde sindirebilme özelliğine sahiptir ve oluşturulan veri tabanı sayesinde danışanlar ile psikoterapi seansı yapabilir.” dedi. “Yapay zekâ terapötik ittifak kuramaz” Psikolog Deniz Mısra Gürol, “Araştırmalara göre başarılı bir tedavinin sırrı hem özel hem de genel faktörlere bağlıdır. Özel faktörler, psikoloji biliminin farklı teorilerinden ve uygulamalarından oluşan belirli teknikleri kapsar. Örneğin; terapide konulan hedefe yönelik ödevler verilmesi gibi. Genel faktörler ise terapötik değişkenlerle ilgilidir diyebiliriz. Bunlar; bağ kurabilme, empatik yaklaşma, etkili dinleme ve terapiden beklentilerdir. Genel faktörler daha çok kişiye özeldir ve içinde yapay zekânın erişemeyeceği insani özellikleri barındırır. Yapılan araştırmalar, genel faktörlerin ağırlıklı olarak tedavinin etkililiğini belirlediğini savunmaktadır. Genel faktörler, danışanın biricik olduğunu ve kendi içinde bir tedavi süreci olduğunu vurgular, dolayısıyla otomatikleşmiş bir psikoterapinin uzun vadede her vakada işe yaraması mümkün değildir” dedi. Çok başarılı bir tedavi metodu veya nefes egzersizi gibi etkili olabilecek bir müdahalenin terapötik bağ ve güven ilişkisi olmadan uygulanmasının etkili olamayacağına dikkat çeken Gürol, etkili dinleyen ve empatik yaklaşabilen iyi eğitimli bir terapistin de doğru tedavi planını çıkarmadan ve doğru teknikleri kullanmadan başarı sağlayamayacağını belirtti. Başarılı bir terapi sürecinde güven ön plandadır Terapide en önemli konulardan biri de danışan gizliliğidir. Terapi odasında danışanlar, kendilerine dair özel konuları terapist ile güvenli bir bağ kurduklarında paylaşabiliyorlar. Terapistler gizlilik ilkesine bağlı olarak çalışmakla yükümlüdür, dolayısıyla çevrim içi bir ortamda özel konuların açıkça konuşuluyor olması danışanı rahat ve güvende hissettirmeyebilir. Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, terapide konuşulan konuların veri tabanında kalıcı olup olmadığına dair danışanların aklında bir soru işareti oluşacağına dikkat çekerek “Yapılan araştırmalar, bazı insanların gerçek bir terapistle konuşurken daha utangaç olabileceklerini ve bir robotla konuşurken daha rahat olabileceklerini de vurgulamıştır. Bireyler, ruh sağlığı desteği alırken hem yapay zekânın hem de insan terapistlerin güçlü yönlerini ve sınırlamalarını gözlemleyerek bilinçli bir tercih yapabilirler” ifadelerini kullandı.
Hakkari Yüksekova’da heyelan sonrası dağcılar devreye girdi Van-Yüksekova kara yoluna sürekli inen heyelan sonrası dağcı grubu devreye girerek, güvenlik önlemleri altında 2 bin rakımda bellerine bağladıkları halatlarla dev kaya parçalarını indirdi. Karayolu ekipleri, heyelanların sık sık meydana geldiği Yeniköprü mevkisinde dağcı ekip ile birlikte ortak çalışma başlattı. Heyelanın meydana geldiği ve kaya parçalarının düştüğü bölgeye tırmanan dağcı ekibi, dağda düşme ihtimali bulunan taş ve kaya parçalarını indirdi. Zorlu şartlarda çalışma yürüten dağcı ekibi gün boyu çalışmalarına devam ederken, karayollarına bağlı ekipler ise yolda temizleme çalışması yürüttü. Bölgede başka heyelanların meydana gelmemesi için çalışma yürüten ekipler, yolu yarım saatte bir kapatıp açarak araçların geçişlerini de sağladı. Çalışmaların önümüzdeki günlerde de devam edeceğini aktaran ekipler, yola çıkacak sürücüleri de dikkatli olmaları yönünde uyardı. Uzun araç kuyruklarının oluştuğu bölgede Yüksekova Emniyet Müdürlüğü ekipleri de güvenliği sağlıyor. "Levye ve krikomuzun gücü yettiği kadar heyelanı temizliyoruz" Güvenlik önlemleri altında kaya parçalarını indirdiklerini belirten dağcı grubunun şefi Bülent Metin, “Geçtiğimiz kış aylarında ve ondan önceki dönemlerde gece ile gündüz arasında sıcaklık ve soğukluk farklarından dolayı bölgede heyelanlar meydana geliyor. Burada yaşanan heyelanların sebebiyle karayolu ekipleri ve il bölge müdürlükleri arasındaki temaslardan istinaden buradaki heyelana diğer bölgelerde olduğu gibi müdahale etmeye çalışıyoruz. Levye ve krikomuzun gücü yettiği kadar heyelanın arkasında bıraktığı taşları indirmeye çalışıyoruz. Karayolları ekiplerine yardımcı olmak için buradayız. Onlarda aynı şekilde bize yardımcı olmaya çalışıyor" dedi. "Acil durumlarda ise yol ivedilikle açılıyor” Yol güvenliğini sağlamak için polis ekiplerinin çalışma yaptığını belirten Metin, "Karayolları ekipleri bize yardımcı olduğu kadar, İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler de güvenliği sağlamak için buradalar. Polis ekipleri, vatandaşın can ve mal güvenliğini korumaya çalışıyor. Çalıştığımızda yol trafiğe kapatılıyor, durduğumuzda ise yok trafiğe açılıyor. Acil durumlarda ise yol ivedilikle açılıyor” şeklinde konuştu. “2 bin rakımda çift iple çalışıyoruz” Metin, heyelanın arkasındaki taşlara ulaşmak için uyguladıkları yöntemin uluslararası sertifikalara dayandığını da ifade ederek, “Buradaki dağcıların hepsi bu sertifikaya sahip. Çalışmaları çift ip sistemi şeklinde yapıyoruz. İpimizin biri koptuğunda diğer ip bizi hayatta tutuyor. 150 metrelik alanda çalışma yürütüyoruz. Şu an müdahale ettiğimiz alan ise 80 metreliktir. İstasyonlarımız yukarda olduğu için 100 metrelik iplerle aşağı iniyoruz. Adam başı 200 metre ip taşıyoruz. İplerimiz torbalarda bacağımızın arasında taşıyoruz ki düşürdüğümüz taşlar ipe zarar vermesin. Yaklaşık 2 bin rakımdayız. Yüksekova’ya da 30 kilometre uzaklıkta bulunmaktayız” ifadelerini kullandı.