POLİTİKA - 24 Ağustos 2016 Çarşamba 13:04

Bakan Çavuşoğlu'ndan DAEŞ operasyonuna ilişkin açıklama

A
A
A
Bakan Çavuşoğlu'ndan DAEŞ operasyonuna ilişkin açıklama

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, terör örgütü DAEŞ'e karşı yapılan operasyona ilişkin, “Bizim amacımız, bu operasyonun amacı, DAEŞ terör örgütünü sınırımızın diğer tarafından temizlemektir. Şuandaki operasyonda bir taraftan bizim tanklarımız, aynı şekilde diğer tüm elimizdeki imkanlarla bu mücadeleyi sürdürüyoruz” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Estonya Dıs¸is¸leri Bakanı ve Avrupa Konseyi Do¨nem Bas¸kanı Marina Kaljurand ile baş başa ve heyetlerarası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakanlık konutunda düzenlenen toplantıda Çavuşoğlu, Cerablus'un DAEŞ'ten temizlenmesi amacıyla yapılan operasyonla ilgili soruları cevapladı. Çavuşoğlu, Suriye'nin diğer tarafından DAEŞ'in gönderdiği roketlerin Türkiye’yi hedef aldığını belirterek, "Bu arada bu DAEŞ silahları nereden buluyor? Kim veriyor DAEŞ’e? Hadi ilk başta gittikleri yerdeki güçlerden elde ettiler. Musul’da, Irak sözde ordusunun bıraktıklarını aldılar ama aradan iki sene geçti hiç DAEŞ’in silahı azalmıyor. Kim veriyor? Baktığınız zaman bu silahları kimin ürettiğine, nereden geliyor bu silahlar onu da sorgulamak lazım. Bizim amacımız, bu operasyonun amacı, DAEŞ terör örgütünü sınırımızın diğer tarafından temizlemektir. Kuzeyden aşağıya doğru süpürmektir. Biz başından beri bunu planladık. ABD ile planladık. ABD, HIMARS'ları getirecekti ama maalesef henüz gelmedi. Şuandaki operasyonda bir taraftan bizim tanklarımız, aynı şekilde diğer tüm elimizdeki imkanlarla bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Ilımlı muhalefet dediğimiz ya da Özgür Suriye Ordusu da buraya girdi. Tanklarımızda bu geçişlerin garanti altına almak için şuanda gerekeni yapıyor. Yani TSK’nın faaliyetleri planlandığı gibi şuanda aksamadan devam ediyor. Hava desteğiyle ilgili koalisyonla birlikte çalışıyoruz. Terör örgütlerinin hepsiyle mücadelemizi bu şekilde sürdüreceğiz. PKK YPG ile de onların bir farkı yok zaten mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü Ankara’daki son iki terör saldırısının sorumluları teröristler Suriye’deki PYD kamplarından geldi. Bunların bir farkı yok. Bu operasyonun amacı bu DAEŞ’e karşı yapılan bir operasyon" diye konuştu.

“Amacı DAEŞ ile mücadele etmek olsa, Suriye’nin bütünlüğü olsa DAEŞ ile mücadele eden operasyona karşı çıkmaz”
“Salih Müslim ya da YPG, PYD neden rahatsız oldu” diye soran Bakan Çavuşoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Onlar bugüne kadar DAEŞ ile mücadele ettiğini iddia etmiyor muydu? Peki bizim DAEŞ’e karşı mücadelemizden niye rahatsız? Esasen kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Bizim tüm dostlarımıza, müttefiklerimize anlatmaya çalıştığımızı itiraf ediyor. ‘Benim derdim DAEŞ ile değil’ diyor. ‘Benim kendi ajandam var, burada bir kanton oluşturmak istiyorum Kürt devleti kurmak istiyorum.’ Amacı DAEŞ ile mücadele etmek olsa, Suriye’nin bütünlüğü olsa DAEŞ ile mücadele eden operasyona karşı çıkmaz. Ancak destek verir. Dolayısıyla PYD’nin gizli ajandası ortada. Bu demokratik güçlerin içindeki YPG unsurları da bir an evvel Fırat’ın doğusuna geçmelidir. Amerika’da bunun sözünü verdi. Bizim yaptığımız anlaşmada bu. Aksi takdirde biz Türkiye olarak gereğini yaparız, yapacağız. Çok net bir şekilde söylüyoruz. Bunların gizli ajandalarına da fırsat vermeyeceğiz. Bataklıktan bahsediyor, sen burada Türkiye’nin ne yapacağı değil, sana ne olacağını düşüneceksin. Sende bir terör örgütüsün. Esasen bizim amacımız bataklıktaki sivrisinekler değil, bataklığı kurutmaktır ve Türkiye’ye karşı oluşan tehditleri ortadan kaldırmaktır. Eğer senin ajandan buysa sende korkabilirsin. Ama senin ajandan farklıysa terörizmi, silahı bırakacaksan, Suriye’nin bütünlüğünü savunuyorsan bu operasyondan rahatsız olmamalısın. Terör örgütlerinin hepsine karşı faaliyetlerimiz devam edecek.”

“Dışarıdan başka birileri getirilip de buralara yerleştirilmeyecek”
Boşalan bölgelerle ilgili ise Çavuşoğlu, “Boşalan bölgelerde kim yaşıyorsa orada oralar onlarındır. Bugüne kadar YPG PKK gittikleri her yerde Suriye içinde de Türkiye’de bazı şehirlerde kendi ideolojisini paylaşmayan Türk vatandaşlarımızı da zorla göçe tabi tuttular. Şehirleri terk etmeleri için zorladılar. YPG PKK aynı şey Suriye’de. İran’da PEJAK’tır. Türkiye’de PKK. Kuzey Irak’ta PKK ve burada PYD, YPG, PKK, aynıdır. Hiç farkı yok. Gittikleri her yerde Arapları, Türkmenleri, diğer unsurları kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri göçe zorlamıştır ve etnik temizlik yapmıştır. Ama bu şehirler Cerablus başta olmak üzere orada yaşayan insanlarındır. Orada yaşayan insanlar buralarda yaşamaya devam edecek. Kendi şehirlerinde özgür bir şekilde yaşayacaklardır. Dışarıdan başka birileri getirilip de buralara yerleştirilmeyecek. Bu terör örgütlerinin yöntemidir. Bizim anlayışımız bizim tam tersidir” açıklamasında bulundu.

“Henüz böyle bir teyit yok”
31 Ağustos’ta Türkiye ve Rusya arasında Antalya’da oynanacak hazırlık maçına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Rusya Lideri Vladimir Putin’in de katılmasıyla ilgili bir plan olup olmadığı sorusuna Çavuşoğlu, “Şuanda bir plan yok. Dün akşam sosyal medyada çokça yer aldı bu haber. Hatta Antalya’dan da telefon açıp soranlarda oldu. Henüz böyle bir karar yok. Ama çok da iyi olur. Bu normalleşme sürecine de katkı sağlar. Antalya’da yaşayan Rus dostlarımızda bu maça çok ilgi gösterdiler. Bin tane bilet istediler. Demekki bu dostluk maçına Ruslar da Türkler de önem veriyor. İki liderin Cumhurbaşkanının, Devlet Başkanının katılması da anlamlı olur. Ama henüz böyle bir kararda yok. Böyle bir haberde gelmedi. Biz her ihtimale karşı Rus büyükelçisini de aradık. Ama henüz böyle bir teyit yok” yanıtını verdi. 

Pelin Üzek 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Doç. Dr. Savaş Eğilmez; “Türk Devleti birçok bölgede barışı tesis ediyor” Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türk devletinin bir çok bölgede barışı tesis ettiğini söyledi. Türklerin tarihleri boyunca coğrafi olarak çok geniş, ekonomik olarak zengin, nüfus olarak kalabalık ve çok uluslu, askeri olarak da çok güçlü devletler kurduğunu ifade eden Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Türk kültürünün ve Türk iktidarının en önemli unsurları adalet ve hoşgörüdür. Dolayısıyla kurdukları devletlerle hakim oldukları coğrafyalarda ve yönettikleri kavimler üzerinde adaleti, hoşgörüyü ve dolayısıyla da barışı tesis etmeyi başarmışlardır. Son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti, coğrafi olarak Türk tarihinin küçük diyebileceğimiz devletlerinden biridir. Türk Devleti yüz ölçümü olarak seleflerine nazaran küçük olsa da kültürel mirasının ortaya çıkardığı etki oldukça büyüktür. Türk ordusunun varlığı, Cumhuriyet döneminin en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Nitekim son yıllarda Türk Devleti’nin çeşitli alanlarda mesafe kat edip oldukça güçlenmesi, bahsettiğimiz güçlü mirastan gelen sorumlulukla birleşince, bulunduğu her bölgede barışı tesis eden Türk ordusunun varlığı, Cumhuriyet döneminin en geniş sınırlarına ulaşmıştır” diye konuştu. Türk Devletinin; KKTC, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk, Libya, Suriye, Irak, Katar, Somali’de barışı koruma adına askeri varlığını sürdürmeye devam ettiğini anlatan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Aynı zamanda Türk donanması, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi ile artan gerginliklerin tam da merkezinde, enerji ve bölgesel çıkarlar üzerinde çok önemli bir güç odağı olarak Akdeniz ve Ege denizlerinde devriye gezip, bölgenin tamamına güçlü varlığını hissettirmeye devam ediyor” diye konuştu. Libya Doç. Dr. Savaş Eğilmez, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Libya’nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter, ülke içinde daha fazla bölgeyi silah zoruyla kontrolü altına alırken, darbeci lidere bazı Avrupa ve bölge ülkeleri de destek veriyor. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, ve Fransa gibi ülkelerin desteğini alan Hafter’in, Nisan 2019’da milislerine Trablus’u ele geçirmek için saldırı emri vermesiyle, zaten uzun süredir istikrarsızlıkla boğuşan Libya yeni bir şiddet sarmalına sürüklendi. Hafter, bölgesel destekçilerinden tedarik ettiği mali kaynak, ağır silah, paralı asker, silahlı insansız hava araçları (SİHA), savaş uçakları ve bunları kullanacak askeri danışmanlık desteğiyle Trablus’un kapılarına kadar dayandı. Başından beri Hafter ve bölgesel destekçilerinin, başkenti ve ülkeyi silah zoruyla kontrol altına alma niyetindeki bu darbe girişimine karşı çıkan Türkiye, uluslararası meşruiyete sahip Libya hükümetine desteğini açıkladı. Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan hükümeti desteklemek için Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) bağlı askeri uzmanlar Libya’ya gelerek, Libyalı muhataplarına danışmanlık hizmeti vermeye başladı. Türkiye’nin destekleri neticesinde Libya’da Başbakan Fayez al-Sarraj hükümeti Hafter’e karşı üstünlüğü ele geçirdi. Suriye Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesi, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleştirilen en büyük dış operasyonlardan biri. Türk devleti, 2016 yılında hem DEAŞ hem de ABD destekli PKK/PYD terör örgütüne karşı Suriye’nin kuzeyine yönelik barış harekâtları düzenlemeye başladı. Türk Devleti, Mart 2017 tarihinde Fırat Kalkanı, bir yıl sonra Zeytin Dalı ve Ekim 2019 tarihinde düzenlediği Barış Pınarı harekâtları ile Suriye’deki yerleşim yerlerine barış ve huzur getirdi. Türk birlikleri ayrıca, Suriye’deki savaştan Türkiye’ye kaçan 3 milyondan fazla Suriyeliyi evlerine dönmeye teşvik etmek ve yeni bir mülteci dalgasını önlemek ayrıca bölgede bir terör koridoru oluşmasını engellemek amacıyla Kuzey Suriye’nin önemli bir kısmını kontrol altında tutmaya devam ediyor. Irak Kuzey Irak bölgesi PKK terör örgütünün yapılanması nedeniyle hayati öneme sahiptir. Uzun yıllardır bölgeye yerleşen ve yayılan terör örgütü Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmektedir. İrili ufaklı birçok kamp bölgeye yayılmış durumdadır. Terör örgütü Türkiye, İran ve Suriye sınırlarının sağladığı avantajları kullanmaktadır. Her üç sınıra yakın olmak örgüte uygun coğrafya, maddi imkân ve silah temini açısından güvenli bir ortam sağlamaktadır. Uyuşturucu ticaretinden silah ve insan kaçakçılığına kadar birçok alanda önemli gelirler elde edilmektedir. Suriye ve Lübnan’dan Kandil bölgesine geçişle beraber Türkiye’yi hedef alan birçok terör eylemi bu bölgeden yönetilmiştir. Türkiye içine rahatlıkla geçilerek terör faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Kandil bölgesi sahip olduğu zorlu coğrafi şartlar ve İran-Irak sınırlarını kapsayan konumuyla PKK terör örgütünün rahatlıkla hareket edebildiği bir bölge konumundadır. Türkiye’nin bu bölge üzerinde direkt bir kontrolünün olmaması terör örgütünün kendini güvende hissetmesine yol açmaktadır. 1980’lerden itibaren TSK gerçekleştirdiği başarılı sınır ötesi operasyonlarla PKK’yı birçok kez dağılma noktasına getirdiyse de bu bölgenin sahip olduğu konum sayesinde örgüt yeniden toparlanabilme imkânı yakalamıştır. Bu durum karşısında terörle mücadeleyi daha etkin kılabilmek için Türkiye bölgede askeri üsler kurma yoluna gitmiştir. Katar Türkiye ile Katar arasında varılan anlaşma gereği Türk askerinin başkent Doha’da bulunan El Rayyan Üssü’nde bulunması kararlaştırıldı. Katar’da açılan askeri üsse izin veren ilk adım olan “Türkiye-Katar Askeri İş Birliği Anlaşması” 2015’in Mart ayında Meclis Genel Kurulu’ndan ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın onayından geçmişti. Resmi kaynaklara göre Katar’da bulunacak Türk birliğinin asli görevi; “Gerçekleştirilecek müşterek/birleşik tatbikatların ve eğitimlerin vasıtasıyla Katar’ın savunma imkânının ve kabiliyetlerinin geliştirilmesinin desteklenmesi, her iki tarafın da diğer ülkelerin silahlı kuvvetleri ile eğitim/tatbikatlar icra edebilmesi, terörizmle mücadele ile uluslararası barışa katkı sağlamak” şeklinde belirlenmiştir. Somali Türkiye, 2017 yılında en büyük denizaşırı üssünü Mogadişu’da açtı; burada Türk askerleri, onlarca yıldır süren iç çatışmalarla harap olmuş bir ülkenin yeniden inşasına yardımcı olmak amacıyla Somalili askerlere eğitim veriyor. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan’ın 2011’deki ziyaretinden bu yana Afrika Boynuzu’ndaki yerini güçlendirerek eğitim, sağlık ve güvenlik gibi hizmetlerin canlandırılmasına yardımcı oluyor. Türkiye 2015 yılında Somali ile savunma ve sanayi anlaşmaları da imzalandı. Azerbaycan Türkiye silahlı kuvvetlerinin ayrıca Kardeş ülke Azerbaycan’da faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye, işgalci Ermenistan ile mücadelesinde ortak askeri eğitim ve tatbikatların yanı sıra başta Türk yapımı insansız hava araçları, füzeler ve elektronik savaş cihazlarının da bulunduğu yeni savunma sistemleri sağlama noktasında Azerbaycan’ı bir çok alanda desteklemektedir.”