POLİTİKA - 25 Ağustos 2016 Perşembe 12:01

Bakan Işık: ÖSO'dan 2 şehit, 2 de yaralı var

A
A
A
Bakan Işık: ÖSO'dan 2 şehit, 2 de yaralı var

Canlı yayında soruları yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, ''ÖSO'dan 2 şehit var 2 de yaralı var'' açıklamasını yaptı.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, PYD’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesi ile ilgili, “ABD ile yaptığımız temaslarda bir hafta önce, 2 hafta içinde çekilecekleri konusunda mutabakat sağlanmıştı. Bir haftası geçti zannediyorum önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor” dedi. 

Bakan Işık, NTV'de Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili şu bilgileri aktardı:

“Şu anda her şey planlanan bir şekilde yürüyor. Dün özellikle sabah saat dörtte operasyon başladı. Operasyon başladığı andan itibaren Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Cerablus’un önce etrafını kuşatması ve arkasından da güvenli şekilde Cerablus’a girip oradan DAEŞ’in tamamen temizlenmesi stratejisi gereği bugün 2. gün Cerablus’un tamamının kontrol altına alınması ile ilgili operasyon sürüyor. Burada ÖSO’ya biz de Türkiye olarak ciddi destek veriyoruz. DAEŞ’ten temizlenme operasyonunu en başarılı şekilde yürütmeleri için Türkiye olarak onlara gereken tüm desteği veriyoruz. Şu anda her şey planlandığı gibi gidiyor".

Işık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Cerablus ÖSO’nun eline geçti’ açıklaması ile ilgili, “Dün kontrol altına alınmıştı şimdi bir temizlik harekatı da yapılıyor. Yani DAEŞ’in Cerablus’tan tamamen saklandıkları, gizlendikleri yerler olabilir. Bu çalışmayı bir mıntıka temizliği gibi görmek gerekiyor. Tüm şehrin DAEŞ’ten tamamen temizlenmesi ile ilgili bugün çok daha detaylı bir operasyon yürüyor, bazen silah sesleri duyuluyor bundan dolayı ama dün zaten kontrol altına alınmıştı. Operasyonu ÖSO yürütüyor, bu noktada daha önceki tecrübelerde mutlaka dikkate alınarak bugün şehir içerisinde saklandıkları, karargah olarak kullandıkları yerler üzerinde şu anda yoğunlaşılmış durumda, bu tip şeyler olursa onunla ilgili temizlik de yapılacak. Harekat planlaması içerisinde o ihtimaller de göz önüne alınır” dedi.

“Türkiye’nin sınır güvenliği teminat altına alınana kadar bu operasyon sürecek”
Operasyonun iki temel amacının olduğunu kaydeden Bakan Işık, “Bu operasyonun iki temel amacı var, biri Türkiye’nin sınır güvenliğinin teminat altına alınması, bununla ilgili DAEŞ’in oradan tamamen temizlenmesi bizim için olmazsa olmaz. Bu bizim için gerek şart ama yeter şart değil. Yeter şartta, oranın Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde teminat altında tutulması. Yani buradan DAEŞ gitti bizim işimiz bitti anlayışıyla burada Türkiye’nin hemen geri çekilip yerine bir PYD’nin de oraya gelmesinin engellenmesi. Bu teminat altına alınana kadar bu operasyon sürecek. Türkiye’nin terör tehdidinin ortadan kaldırılması için bu bölge bizim açımızdan kritik bir bölge. Türkiye’nin hem kısa vadeli acil ihtiyacı açısından hem de uzun vadeli Türkiye’nin stratejisi açsından Cerablus Bölgesi kritik bir bölge. Kısa vadede DAEŞ’in buradan temizlenmesi 2016’nın başından beri burada DAEŞ’in attığı füzelerle 21 vatandaşımız hayatını kaybetti, 84 insanımız da yaralandı. Burada böyle bir tehdidin tamamen ortadan kaldırılması bizim kısa vadeli acil ihtiyacımızdı, şu anda bu yapılıyor. İnşallah bugün itibariyle çok büyük oranda sağlanmış olacak ama burada PYD’nin gelip PKK terörünün Türkiye’ye saldırılarına devam etmesine de müsaade etmeyiz. Onun için orada ÖSO’nun kalması ve orada tam olarak yerleşip kontrolü tamamen sağlayana kadar Türkiye olarak bizim desteğimizin sürmesi gayet normaldir. Bunu hiçbir şekilde kimsenin tartışma hakkı yoktur çünkü bu bizim uluslararası anlaşmalardan doğan hakkımızdır. Kendi sınır güvenliğimizi teminat altına almak bizim temel hakkımızdır. Çünkü şu anda Suriye’de bir devlet yok maalesef. Özellikle PYD’nin Doğu ve Batı Kantonlarını birleştirme hayalinde Cerablus önemli bir nokta. Böyle bir hayalin gerçekleşmemesi Türkiye’nin en önemli politik, stratejik önceliğidir” diye konuştu.

“Önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor”
Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduklarını kaydeden Bakan Işık, “Suriye’nin bir bütün olarak kalması Türkiye’nin en temel tercihidir fakat son dönemde yaşanan olaylardan dolayı birileri burada farklı hesaplar peşine düştü, farklı senaryoları hayata geçirmeye çalıştı. Bizim burada Türkiye olarak tercihimiz Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve demografik yapının değişmemesi. Fırat’ın batısına PYD’nin geçip orada bir hakimiyet sağlamaması bizim önceliklerimizden bir tanesi. Özellikle son iki gündür gelişen olaylardan sonra Biden’in Türkiye ziyaretinde bu konu yoğun bir şekilde konuşuldu. Daha önce Menbiç operasyonu başladığında da bu konular konuşulmuştu ben de mevkidaşım Ashton Carter'la yaptığım görüşmede bu konuyu konuştum. Kesinlikle Menbiç’in DAEŞ’ten temizlenmesinden sonra hiçbir şekilde orada PYD’ye mensup kimsenin Fırat’ın batısında kalmaması sözü verilmişti. Bu sözün yerine getirilmesi Türkiye açısından önemli. Amerika’nın güvenilirliği açısından da önemli. Şu anda çok kısa süre içerisinde PYD mensuplarının tamamen Fırat’ın doğusuna çekilmesi konusunda Amerika’nın verdiği sözü tutacaklarını tekrar ifade ettiler. Bunu yakinen takip ediyoruz, bu mutlaka fiilen gerçekleşecek. PYD mutlaka Fırat’ın doğusuna çekilecek. ABD ile yaptığımız temaslarda bir hafta önce, 2 hafta içinde çekileceklerini en azından bu konuda mutabakat sağlanmıştı. Bir haftası geçti zannediyorum önümüzdeki bir hafta içerisinde çekilmenin tamamen sağlanması hedefleniyor. Bu konuda Amerikalıların tabii bu son bir haftada tavırlarını göreceğiz. Şu an çekilme tam olarak gerçekleşmedi bu çekilmenin gerçekleşmesini hem bekliyoruz hem de yakinen takip ediyoruz. Menbiç, Suriye’deki problem başlamadan önce kime aitse onun olmalı. Biz orada demografik bir değişikliğe Türkiye olarak kesinlikle taraf değiliz bunu kesinlikle arzu etmiyoruz ve bunun gerçekleşmemesi için de gereken tavrı gösteriyoruz. Bu noktada özellikle bu tip karambol dönemlerinde alelacele orada nüfus yapısının değiştirilmesine yönelik bir takım hareketler var bu hareketlerin engellenmesi, bu bölgede kalıcı barış açısından son derece önemli” ifadelerini kullandı.

“Asıl dikkat etmesi gereken PYD ve DAEŞ’tir, onlar da akıllı olurlarsa hiçbir şekilde çatışmadan çeker giderler”
PYD’nin kesinlikle Fırat’ın doğusuna bir an önce çekilmesi gerektiğinin altını çizen Işık şöyle devam etti:
“Bu çekilme olmazsa Türkiye bununla ilgili gereken her türlü müdahaleyi yapma hakkına sahiptir. Böyle bir harekat sürerken asker sayısı vermek doğru değil ama şu andaki ana unsurunun ÖSO olduğunu sayı olarak da ÖSO olduğunu, bu harekatı onların yürüttüğünü bizim de onlara destek verdiğimizi, kritik noktalardaki personelimizle onlara destek sağladığımızı, yönlendirdiğimizi, ihtiyaç duyulduğu anlarda topçu desteği gibi, zırhlı birliklerdeki zırhlı araç desteği gibi, İHA’larla görüntü desteği gibi ve gerektiğinde de F-16’larla da düşman hedefini imha etmek gibi destek verdiğimizi söylüyoruz. Buraya ÖSO yerleşecek onun için ÖSO’da bu konuda ciddi bir sayıyla bu harekatın içerisinde bulunuyor. Burada hedefimiz kimseyle çatışmak değil, hedefimiz kimsenin var olan hakkının gaspı değil, Türkiye’nin bu konuda herhangi bir genişleme arzusunun hiçbir zaman olmadığını biliyoruz. Buradaki hedef Türki’nin sınır güvenliğini sağlamak, DAEŞ’in bu topraklardan sökülüp atılmasını sağlamak ama DAEŞ’in terk ettiği topraklara da PYD’nin yerleşmesini engellemek. Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından da Suriye’nin demografik yapısının değişmeden toprak bütünlüğünün sağlanması için bu noktada gereken çalışmayı yapmak. Burada da mümkün olduğu kadar çatışma olmamasına dikkat ediyoruz. Burada asıl dikkat etmesi gereken tabii ki PYD ve DAEŞ’tir, onlar da akıllı olurlarsa hiçbir şekilde çatışmadan çeker giderler. Yok sa da tabii Türkiye gereğini yapar. TSK’dan hiçbir personel yaralanmadı, ÖSO’da 2 şehit var 2 de yaralı var. Onun dışında şu ana kadar bize ulaşan yeni bir bilgi yok inşallah böyle tamamlanır. ÖSO’nun askerlerinin toparlanması, sevk ve idaresinde Türkiye olarak biz destek verdiğimizi inkar etmiyoruz. DAEŞ’le mücadelede yapmamız gereken iş ve bunu yapıyoruz. Amerika’dan biz bir destek istemedik, ÖSO’nun da böyle bir talebi olmadı ama en azından hava unsurlarının keşif, gözetleme, istihbarat gibi konular da destek vermesi faydalı oluyor, bunu da yapıyorlar. Bu operasyon da Amerika’nın en azından istihbarat olarak da uçuş güvenliği açısından da hava gücüyle destek vermesi önemli. Çünkü bu bir DAEŞ’le bir mücadele operasyonu biz de bu konuda koalisyonun bir parçasıyız koalisyonun liderliğini de Amerika yapıyor.”

“Suriye rejimini yok sayamayız ama 500-600 bin insanın kanına girmiş bir kişinin de Suriye’nin geleceğinde yerinin olmadığını düşünüyoruz”
Rusya, Amerika ve İran’a Cerablus Bölgesi için desteğe gidileceğinin bilgisinin önceden verildiğini belirten Işık, “Suriye rejimi ile doğrudan bir temas olduğunu bilmiyorum, bildiğim kadarıyla olmadı. Biz bu bölgede huzur istiyoruz, barış istiyoruz. Bu bölgede Türkiye ne bir genişleme emelleri olan bir ülkedir ne de bölgenin istikrarsızlığının Türkiye’ye bir faydası vardır. Biz bu toprakların ana unsurlarından biriyiz dolayısıyla bu bölgede ne kadar huzur olursa bu Türkiye’nin faydasına olur. Bu noktada da Suriye rejimini yok sayamayız ama 500-600 bin insanın kanına girmiş bir kişinin de Suriye’nin geleceğinde yerinin olmadığını düşünüyoruz. Bunları da tabii ki bölgedeki güçlü aktörlerle konuşuyoruz. Bu konuşmanın sonucunda bölgenin istikrarına yönelik bir katkı olacaksa da bu katkıya Türkiye ‘hayır’ deme şansına sahip değil. Bu açıdan biz bu bölgenin istikrarını kazanması açısından tüm aktörlerin masada olması ve bu istikrarın kazanılması için tüm aktörlerin gayret etmesi gerektiğini bu konuda da Türkiye’de daha esnekliğin olabileceğini Sayın Başbakanımız ifade etti. Şu anda da bu çerçevede gelişmeler devam ediyor. Şu ana kadar 3 milyon Suriye vatandaşını misafir ediyoruz. Sonunda isteriz ki Suriye huzura kavuşsun, istikrara kavuşsun ve Suriyeli halkın yönetime katılmasını sağlayan mekanizmalar kurulsun. Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlansın bu insanlar da gönül rahatlığıyla ülkelerine dönsünler. Türkiye’nin baştan beri politikası tamamen insani değerler üzerine kuruldu” açıklamasında bulundu.

“Fırat Kalkanı ismi güzel bir isim, Türkiye’nin oradaki politik tercihini de yansıtan bir isim”
Bakan Işık, Fırat Kalkanı operasyonunun ismine nasıl karar verildiği ile ilgili ise, “Bu tip operasyonların kararı bir günde verilmiyor. Son dönemde özellikle PYD’nin biraz da mahallenin şımarık çocuğu tavrıyla külhanbeylik, kabadayılık biraz da ‘biz burada DAEŞ’le mücadele ediyoruz her istediğimizi yaparız’ havasıyla hareket etmesi Türkiye’nin çıkarlarını ciddi ölçüde tehdit ediyordu ve Cerablus’un PYD tarafından işgal edilmesi, DAEŞ’in çekilmesi ve oraya PYD’nin girmesi ihtimali ağırlık kazanmıştı bundan dolayı hazırlıklar aslında daha önceden başlamıştı. Türkiye’nin kendi sınır güvenliğini sağlama yani bir belanın defiyle başka bir belayla muhatap olmamak için bir terör örgütünün sınırımızın hemen diğer tarafından çekilip başka bir terör örgütünün oraya yerleşmemesi için daha önce hazırlıklar vardı ve bu hazırlıklar olgunlaştıktan sonra karar noktasına geldi. Karar noktasına geldikten sonra da operasyonun başlayacağı bilgisi önceden bizde vardı. Tam bir emir komuta zinciri içerisinde operasyonlar başladı ve yapıldı şu anda da devam ediyor. İsim koyma konusunda TSK’nın ciddi bir tecrübesi ve deneyimi var, Fırat Kalkanı ismi güzel bir isim, Türkiye’nin oradaki politik tercihini de yansıtan bir isim. Askerlerimiz teklif ettiler Sayın Cumhurbaşkanımız da onayladı. 15 Temmuz’un sonraki TSK ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları ilişkisinde ‘bu yapıda emir komuta zinciri bozulur’ deniyordu. Bozulmadığı çok net olarak ortada. Emir komutanın tamamen geçerli olduğu, Genelkurmay Başkanı’nın TSK’nın komutanı olduğu, Genelkurmay Başkanının Kuvvet Komutanlarına doğrudan emir verme yetkisinin, emir komuta zincirinin hiçbir şekilde kopmadan devam ettiğini ifade etmiştik bu son operasyon da bunun çok güzel bir şekilde göstergesi oldu. Tam bir emir komuta zinciri içerisinde cereyan etti. bunun net göstergesi oldu” şeklinde konuştu. 

Goncagül Özcan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısı AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu ve AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, 31 Mart’ta halka "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısında bulundular. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, seçim sürecinde Kütahya merkezde 58 bin haneye ziyaret gerçekleştirdiklerini ifade etti. Önsay, "Artık pazar günü sandığa gidiyoruz. Bir seçim kampanyası sürecinin daha sonuna geldik. Bu süreçte Kütahyalı hemşehrilerimize bizlere kapılarını açtığı için teşekkür ediyoruz. Hakikaten güzel bir kampanya süreci geçirdik. Tabii AK Parti seçimden seçime kampanya yapan bir parti değil, biz 28 Mayıs günü akşam Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 31 Mart seçimleri için hazırlık yapmaya başladık. Bu süreçte, öncesinde henüz adayımız belli değilken ‘Mahallede gezek var’ programı ile 41 mahallemizde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Dertlerini dinledik, taleplerini aldık. Sonraki süreçte 18 Ocak’ta Sayın Kamil Saraçoğlu adayımızın Cumhurbaşkanımız tarafından Kütahya AK Parti belediye başkan adayı gösterilmesinden sonra da yine sahada olmaya gayret ettik. Bu süreçte pek çok faaliyet yürüttük. ‘Mahalle Bizim Kütahya Bizim’ programımızı gerçekleştirdik. Yine 41 mahallemizde, mahallelerimizin sorunlarına hakim olduğumuzu, önceki ziyaretlerimizde o mahalleye dair beklentileri Başkanımız vatandaşlarımıza izah etti, projelerini anlattı. Bütün bu sürecin devamında yine son 10-15 günden beri Ramazan akşamlarını bir fırsat olarak görerek kapıları çalmaya devam ettik. Bütün bu süreçte toplam 58 bin hane ziyareti gerçekleştirdik. Bu tabi Kütahya için önemli bir sayı. 100 bin civarında seçmene ulaşabildiğimiz anlamına geliyor. 100 bin insana ulaşmak 58 bin kapıyı çalmak çok kolay bir süreç değil. Bu süreçte vekalet gösteren kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza Merkez ilçedeki arkadaşlarımıza, ana kademedeki yönetim kurulu arkadaşlarıma, herkese teşekkür ediyorum. Tabi sadece 150 kişilik teşkilatımız değil, bunun dışında gönüllü olarak yine bu faaliyetlerde bize destek olan tüm gönüldaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. İnşallah hayırlısıyla pazar günü hep beraber sandıklara gidelim, reyimizi ortaya koyalım. Kütahya’mızın bundan sonraki 5 yılda ne olacağına hep birlikte karar verelim. AK Parti belediyecilik anlamında önemli bir marka. Sayın Cumhurbaşkanımızın bütün bu hareketi 1994’ten itibaren belediyecilikle başlamış bir hareket ve hakikaten önemli başarılara imza atıldı. Biz son 5 yıldan beri AK Parti olmayan bir belediye ile yaşadık. Bunun neler getirdiğini hep beraber gördük. İnşallah 31 mart günü ben inanıyorum ki Kütahyalılar Sayın Cumhurbaşkanımıza bir vefa göstereceklerdir ve yine Ak Parti’ye Sayın Cumhurbaşkanımıza, Kamil Saraçoğlu Başkanımıza destek vereceklerdir ve inşallah hep beraber bundan sonraki 2028 seçimlerine kadar Kütahya’da 3 vekilimizle, teşkilatımızla ve Belediye Başkanımız Kamil Saraçoğlu ile beraber şehrimizi büyütmeye ve geliştirmeye yönelik çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu. "Kütahyalılar demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip" AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu, 31 Mart’ta Kütahya’nın tekrar AK Belediyecilikle tanışacağını dile getirdi. Saraçoğlu, "Süreç Cumhurbaşkanımızın AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı olarak 18 Ocak’ta bizi ilan etmesiyle başladı. O günden bugüne yaklaşık 70 günlük bir süreyi geride bıraktık. 70 günlük süre boyunca biz hem hemşehrilerimizle bir araya geldik, esnaflarımızla bir araya geldik. Onları tek tek ziyaret ettik. Mahallelerimizde toplantılar gerçekleştirdik ve bu süre zarfında da biz geçmiş dönemde yaptığımız tüm projeleri halkımızla paylaştık ve yeni dönemde de hangi projeleri hayata geçireceğiz, hangi çalışmaları Kütahya’da yapacağız anlattık. Kütahya’yı daha iyi yerlere götürmenin gayreti içerisinde olacağımızın sözlerini verdik. Tabii ki geçmişte yaptığımız projelerimizi gelecekte yapacağımızın teminatı olarak gösterdik. Bu süreçte tüm hemşehrilerimize çok teşekkür ediyoruz. Artık seçim çalışmalarımızı noktalıyoruz. Bundan sonra 31 Mart’ta İnşallah tüm Kütahyalı seçmenlerimiz sandığa gidecek, biz susacağız onlar konuşacaklar ve tercihlerini gerçekleştirecekler. Tabi Kütahya halkı demokrasiye bağlı ve demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip. Geçmiş dönemde de belki Türkiye genelinde en yüksek seçime katılım oranları Kütahya’dadır. Bu dönemde de ben tüm seçmenlerimi özellikle AK Parti seçmenlerini sandığa davet ediyorum. Onlar da vatandaşlık görevlerini yapacak İnşallah 31 Mart’ta da biz tekrar AK Parti belediyeciliğini Kütahya Belediyesi’nde başlatmaya hemşehrilerimizle beraber hazır olduğumuzu dile getirmek istiyorum. Bir fetret dönemi yaşandı. Artık onun sonu geldi. İnşallah 31 Mart’ta sandıklar açılacak ve herkes bu çıkan sonuca razı olacak. Biz de hemşehrilerimizin kullanmış olduğu oyların başımızın üstünde yeri olduğunu beyan etmek istiyorum. İnşallah bu seçimi aldığımız andan itibaren de kollarımızı sıvayarak Kütahya halkına hizmetkar olmaya devam edeceğiz. Seçimlerin hem Kütahya’mıza, hem ülkemize hem de İslam coğrafyasına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu süre zarfı boyunca, tüm teşkilatımızla beraber il teşkilatımız, Merkez ilçe teşkilatımız, Kadın Kolları, Gençlik Kollarıyla, Belediye Meclis üyelerimizle beraber, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadık ve bu nokta itibarıyla da tüm hemşehrilerimizle kucaklaşma imkanı bulduk. İnşallah seçimler hayırlı uğurlu olsun diyorum" ifadelerini kullandı. "31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli" AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, AK Parti’nin 22 yılda yaptıklarının bundan sonra da yapacaklarının teminatı olduğunu belirtti. Kılıç, "Adaylık süreci 2 aya yakın bir süre önce belli oldu. Biz bu adaylık sürecinden beri merkez köylerimizin hemen hemen tamamını gezdik, vatandaşlarımızla hasbihal ettik, taleplerini aldık, beraber istişareler yaptık. Köylerimize yol, su, altyapı hizmetleri konusunda neler yapılabilir, yerinde gördük, gezdik, notlarımızı aldık. Tabi, malum iki gün kaldı seçimlere. 31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli, bu seçimde belediye başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi, muhtar ve ihtiyar heyetini seçeceğiz ama sadece bu şekilde bir seçim olarak görülmemeli. Bu yaşadığımız bölgenin ve Türkiye’mizin önümüzdeki 5 yılını kapsayacak bir geleceğimizin oylamasıdır. Geçen yıl da milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerimizi yaptık. Bu seçim daha da önem arz ediyor çünkü 5 yıl bir seçimsizlik süreci olacak ve AK Parti’mizin 22 yılda yaptığı hizmetlerin artık doruk noktasında yapılabilecek olan hizmetleri yapmamız için vatandaşımızın oylarını daha dikkatli kullanmalarını ve küçük bazı olumsuzluklara bakarak kanmamalarını dolayısıyla AK Parti’yi oylarıyla ve dualarıyla desteklemelerini talep ediyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte yapılması gereken, eksik kalan hizmetleri son derece gayretli bir şekilde yapacağız çünkü AK Parti’nin 22 yılda yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır ve bu şekilde bir çalışma gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu.
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.