POLİTİKA - 20 Temmuz 2016 Çarşamba 13:06

Bakan Tüfenkci: "Biz o gece hem Gazze'yi, hem Suriye'yi hem de Mısır'ı yaşadık"

A
A
A
Bakan Tüfenkci: "Biz o gece hem Gazze'yi, hem Suriye'yi hem de Mısır'ı yaşadık"

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, "Biz o gece hem Gazze'yi, hem Suriye'yi hem de Mısır'ı yaşadık ve öyle bir mücadeleyle topun, tüfeğin, tankın karşısında milletin çelik iradesini ortaya koydular" dedi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaralanan demokrasi gazilerini Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ziyaret etti. Ziyaret sırasında yaralılarla sohbet eden Bakan Tüfenkci, "Siz demokrasinin yiğitleri, meydanların pehlivanlarısınız. Biz onların cezalarını vereceğiz, onları cezasız bırakmayacağız. Milletin üzerine bomba yağdıranları, kurşun yağdıranları, millete silah doğrultanları üstelik terörle mücadele ettiğimiz bir zaman diliminde, terörle mücadele edenlerin üzerine, Özel Harekat'a, MİT'e, Genelkurmay'a veya Meclis'e bomba yağdırmalarının hesabını ödeyecekler. Demek ki bu terör örgütüyle de işbirliği içerisindeler. Bu kadar vicdansızlar, sanki teröristi, düşmanı tarıyor, bunlar halk, bunlar sivil, bunlar kendi iradelerine sahip çıkan insanlar. Öyle bir tablo ki Genelkurmay'ı bile, askerleri bile darbecilerin elinden bu millet kurtarıyor, sahip çıkıyor. Bu arkadaşlar emniyetin orada, Genelkurmay'ın orada olmasalar, bu kurşunları yemeseler inanın ki bu teröristler kendi içinden çıktıkları Genelkurmay'ı da darmaduman edeceklerdi" diye konuştu.

"Tek isteğimiz vatana sahip çıkın"
Yaralıların Bakan Tüfenkci'den tek istekleri ise vatana sahip çıkmaları oldu. Tüfenkci, 24 yaşındaki polis memuru Serkan Erdinç'i ziyaret ettiği sırada ise şunları söyledi:
"Böyle bir şey olur mu ya? Bu vatan evladının, bu güvenlik güçlerinin yani bunlar kimi koruyor? Bir teröristte aynı bunu yapar, bir PKK'lı da, bir DHKP-C'li de bu kadar bile yapamaz. Siz Güneydoğu Anadolu'da, Doğu'da veya yurdun herhangi bir yerinde omuz omuza mücadele ediyorsun, sonra da en yakın, canını emanet edeceğin insana silah doğrultuyorsun ve hiç acımadan ne adına? Sırf milletin iradesini gasp etme, millete rağmen darbe olabilir mi? Emniyeti korumaya da, Genelkurmay'ı korumaya da millet gitmiş."
Erdinç ise, "Emniyete girmemize zaten izin vermiyorlardı, biz girdik komutan geldi, 'el koymamız gerekiyor buraya' dedi. G3'leri doğrulttu, bizde makineli tüfek de yoktu o sırada, beylik silahıyla da ne kadar yani?" ifadelerini kullandı.
Demokrasi gazilerini ziyaret eden Tüfenkci, ziyaret sonrası basın açıklaması yaptı. Bakan Tüfenkci, 15 Temmuz gecesinden itibaren sağlık personellerinin yaralılarla yakından ilgilendiğini kaydederek teşekkür etti.

"Biz o gece hem Gazze'yi, hem Suriye'yi hem de Mısır'ı yaşadık"
"Onlar bu milletin iradesini koruma adına canlarını verdiler" diyen Bakan Tüfenkci şöyle devam etti:
"Biz o gece hem Gazze'yi, hem Suriye'yi hem de Mısır'ı yaşadık ve öyle bir mücadeleyle topun, tüfeğin, tankın karşısında milletin çelik iradesini ortaya koydular. Bu irade karşısında da o tankların, tüfeklerin ezildiğini gördük. Millete rağmen hiçbir şeyin olmayacağını da artık bilmeleri gerekir darbe heveslilerinin. FETÖ terör örgütünün yapmış olduğu darbe girişimi PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan bir farkı yok. Çünkü o örgütle mücadele eden bütün güvenlik güçlerimizi teker teker vurdular. Bu kadar hainlikte sınır tanımadılar. Bu hainlerin cezasının verilmesi noktasında biz hiçbir tereddüde düşmeyeceğiz. Adalet ve hukuk çerçevesinde gereken neyse yapılacak. Millete silah doğrultmanın ne demek olduğunu, cezasının ne olduğunu, nelere mal olduğunu bizim hükümet olarak göstermemiz gerektiğine inanıyorum ki bu tür heveslilerin hevesi kursağında kalsın."

"Meslekten ihraç da dahil her türlü tedbiri almış olacağız"
Bir gazetecinin Gümrük Bakanlığı'ndaki görevden alımlarla ilgili neler söyleyeceği sorusu üzerine Tüfenkci, "İlk etapta 184 arkadaşımız, bunların 8'i Rekabet Kurumu'nda, geri kalanı bizim bakanlığımızda çok çeşitli düzeylerde, bu arkadaşlarımızın da kuvvetli bir şekilde bu örgütle ilişkili olduğunu bildiğimiz arkadaşlarımızı, bu örgütle ilişkilerinden dolayı açığa alma işlemlerini gerçekleştirdik. Müfettiş arkadaşlarımızdan oluşan bir soruşturma komisyonumuz da oluştu. Bunlar süratle soruşturmaları tamamlayıp gerekli işlemleri yapacaklar. Meslekten ihraç da dahil her türlü tedbiri almış olacağız" cevabını verdi.
Bakan Tüfenkci, hastane ziyaretinin ardından 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan Siteler esnafı evli ve 2 çocuk babası İbrahim Ateş'in evine giderek taziye ziyaretinde bulundu. 

Goncagül Özcan 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa YÖK Başkanı Erol Özvar: "Türkiye’deki üniversitelerin yüzde 99.8’i dolu" Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu ‘Arama Konferansı’ programına katılmak için Bursa’ya geldi. Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferans, saygı duruşu sonrası İstiklal Marşı’nın okunmasıyla beraber BTÜ Rektörü Profesör Doktor Naci Çağlar’ın konuşmasıyla başladı. Çağlar, YÖK Başkanı Erol Özvar’ı ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, "Bugün burada üniversitemizin ‘Arama Konferansı’ için toplandık. Üniversitemizin mevcut durumunu, şehrimizin ve bölgemizin potansiyelini, ülkemizin yeni yüzyıldaki yerini ve dünyadaki trendleri dikkate alarak bu arama konferansında ‘2030 yılı ve sonrasında üniversitemizi nerede görmek istiyoruz’ sorusuna cevap arayacağız. Hepinize, katılımınızdan dolayı teşekkür ederim" dedi. “Üniversitelerimizde 4 milyonu örgün olmak üzere toplam 7 milyon öğrencimiz var” Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferansta konuşan YÖK Başkanı Erol Özvar, "Yükseköğretim Kurulu olarak, mümkün olan her fırsatta Yükseköğretim Sistemi’nin paydaşlarıyla bir araya gelmeye ve fikir alışverişinde bulunmaya büyük bir gayret verdiğimi söyleyebilirim. Başlıca hedefimiz olan Türk yükseköğretiminin dünya üzerinde rekabetçi, yenilikçi, sürdürülebilir ve nitelikli bir yapıya sahip olması için ortaya koyulan her türlü görüş ve önerinin çalışmalara katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. Burada da fevkalade neticeler alacağımızın kanaatindeyim. Bugün ülkemiz 208 üniversitesi yaklaşık 185 bin akademisyeni ve 4 milyonu örgün eğitim olmak üzere 7 milyona ulaşan öğrencisi ile son derece büyük bir kapasiteye ulaşmıştır. Bu kapasite ile Avrupa üniversiteler alanının en önemli paydaşlarından bir tanesidir. Bu kapasiteye ulaşılmasında başta sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde son 20 yılda Yükseköğretim Sistemi’ne yapılan yatırımların katkısı müstesnadır. Ülkemizde yükseköğretime erişim talebi güçlü bir şekilde devam etmektedir. 2023 yılında 3 buçuk milyondan fazla öğrencimiz üniversite sınavlarına başvurmuş, üniversite kontenjanlarının doluluk oranı yüzde 99.8 gibi son derece yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Bu yoğun ve güçlü talebe, doğru politikalar ile cevap vermek Yükseköğretim Kurulu’nun en temel hedeflerinden biridir. YÖK olarak bir taraftan ülkemizin yükseköğretimde sahip olduğu kapasitenin ve gücün önemini vurgularken, diğer yandan yükseköğretimimizin kalitesini daha da yükseltme irademizi her platformda ifade etmeye devam ediyorum. Üniversitelerimizin uluslararası alandaki saygınlıklarını ve görünürlüklerini yükseltmek, akademisyenlerimizin projelerini artırmak AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek ve nihayetinde ülkemizin her alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli beşeri sermayeyi artırmak başta olmak üzere kaliteyi önceleyen bir anlayış ile YÖK olarak hareket ettiğimizi buradan paylaşmak isterim. Üniversitelerimizdeki kalite süreçlerini yakından takip etmemiz, bu süreçlerde üniversiteleri her şekilde desteklememiz bu anlayışımızın bir tezahür olarak görülmelidir" ifadelerine yer verdi. "Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler için vardır" Türk yüksek eğitiminde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma konularında son yıllarda çok önemli mesafeler katedildiğini belirten Özvar, "2016 yılında YÖK tarafından bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması programı hayata geçirilmiştir. Bu program sayesinde 25 devlet üniversitesinin genel ve geleneksel çalışmaları dışında bulundukları bölgelerin dinamiklerini esas alarak projeler hazırlamaları ve bölgesel kalkınma odaklı misyonlar edinmeleri sağlanmıştır. Bu bakımdan, son yıllarda Anadolu’nun dört bir yanında bu misyon ile hareket eden üniversitelerimizde önemli gelişmeler kaydedildiğini, bölgesel kalkınma üniversitelerimizin çokça görünür katkılar sağladığını görmekten sadece YÖK değil, bölge insanlarımızın da memnuniyet ile ifade etmiş olması bu alanda yapmış olduğumuz çalışmaların ne kadar isabet kaydettiğini göstermektedir. YÖK’ün gelecek vizyonunda önemli yer tutan bir diğer husus ise ‘İstihdam’ konusudur. Çeşitli vesileler ile ifade ettiğimiz üzere piyasayla, istihdamla, kültür-sanat ve edebiyatla bağı azalmış programları kademeli olarak dönüştürmeye devam ediyoruz. Bu vesile ile toplantının hazırlanmasında ve organizasyonunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Sivas Maraş ve Tokat depremlerini önceden bildirmişti, İstanbul için rahatlatan tahmin Kahramanmaraş depreminin uyarısını 2 hafta öncesinden yaparak gündem olan Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, geçtiğimiz gün gerçekleşen Tokat depremini de 3 saat öncesinden haber vererek yeniden gündem oldu. İçelli’den bu kez İstanbul’u azda olsa rahatlatacak bir açıklama geldi. Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, 7 büyüklüğün üstünde beklenen İstanbul depremiyle ilgili yaptığı açıklamada kendi çalışmalarına göre beklenen depremin en fazla 6 ila 6.5 büyüklüğünde olabileceğini söyledi. İcelli, “İstanbul’da büyük bir deprem beklentim yok. Orada bulunan fay 180-190 kilometre uzunluğunda. Bu fay 123 yıl içerisinde 3 kez kırıldı. 2 kez 7 üzeri bir kez de 6 büyüklüğünde. 1912’de Mürefte depremi, 1999 Gölcük depremi zaten burayı rahatlatmıştı, 1963’te de 6.3’lük bir depremle Çınarcık fayı yırtılmıştı ve neticesinde Marmara genel olarak rahatladı. Burada yırtılmayan sadece 30-35 kilo metrelik bir kırığımız kaldı. Buda 6-6,5 büyüklükte deprem oluşturabilecek bir potansiyele sahip. Sismik kesitlere baktığımızda, 12 kilo metrenin altında bir sürünme olduğu zaten bariz olarak bellidir. Deprem silsilesine baktığımızda da bunu teyit edebiliyoruz” dedi. “Sulusaray depremi Kuzey Anadolu zonunu tetiklemez” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde yaşanan depremlerin yine Tokat sınırları içerisinden geçen Kuzey Anadolu fay zonunu tetiklemeyeceğini belirten İçelli, “Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin Kuzey Anadolu fayını tetikleme gibi bir durum yok. Çünkü depremi oluşturan küçük bir fay. Böyle küçük depremler büyük fayları tetikleyemez. 7 büyüklüğün üzerinde bir deprem olsaydı bunu düşünebilirdik. Özellikle depremlerin odak mekanizma çözümlerini çok iyi incelememiz gerekiyor. İki gündür biz bunu inceliyoruz. Özelikle Buğdaylı fayının üzerinde, 23 kilo metrelik bu fayın sağına ve soluna her hangi bir baskı uygulamadığını düşünüyoruz“ diye konuştu. “Beklenen büyük Tokat depremi en fazla 6.2 büyüklükte olabilir” Tokat’tan geçen Kuzey Anadolu Fayında beklenen depremle ilgili değerlendirmede bulunan İçelli, “Bölgemizde bir çok kırığımız var. Özellikle Merzifon Esençay fayı 6.5 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyele sahip. Faylar tesadüfen depremler üretmiyor. Belli bir deformasyon enerjisini biriktirip, kinetik enerjiye çevirmesi gerekiyor. 1939 yılındaki Erzincan depremi vardır. 42-43 depremleri o bölgeyi zaten rahatlatmıştı. Yıllık 2.5 santimetrelik yamulma hızını hesap ettiğimizde şuanda odada ki potansiyel enerji 6-6.2 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyeldedir” ifadelerini kullandı. “Sulusaray’da 5 büyüklükte yeni depremler beklenebilir” İçelli 2 gündür depremlerle sallanan Tokat’ın Sulusaray ilçesindeki fayda 5 büyüklükte yeni depremler beklenebileceğinin altını çizerek şunları söyledi. “Tokat Sulusaray’da halen 5 büyüklüğünde depremler bekliyoruz. Panik yapmaya gerek yok. Özellikle Tokat buradaki depremleri çok fazla hissediyor. 5.6’lık depremlerde 4.5’lik artçılar gelmeni normaldir. 5 büyüklükte depremlerde oluşabilir ama daha büyük bir deprem beklemiyoruz.”
Yozgat Yozgat’ta depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı Tokat’ın Sulusaray ilçesinde dün meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat’ta sabahın erken saatlerinde hasar tespit çalışmaları yapıldı. Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, depremde 147 ev, 14 ahır ve 8 camide hasar oluştuğunu söyledi. Tokat’ın Sulusaray ilçesinde dün saat 18.11’de meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşarken, depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı. Bölgede çok sayıda yapı hasar görürken, cami minarelerinin yıkıldığı ve ahırlarda hasar oluştuğu görüldü. Ekipler Kadışehri, Aydıncık ve Çekerek ilçelerinde hasar tespit çalışmalarına hızla devam ederken, bölgelere yardım ulaştırılması için koordinasyon sağlanıyor. Yozgat’ın Kadışehri ilçesi Yelten köyünde kimi vatandaşlar AFAD tarafından verilen çadırlarda kalırken, kimi vatandaşlar da traktör römorklarını çadıra dönüştürerek geceyi geçirdi. Yozgat Valiliği öncülüğünde depremden etkilenenlere 200 çadır ve bin battaniye dağıtılarak, vatandaşların yemek ihtiyacı karşılandı. “200 çadır, bin battaniye dağıttık” Depremde herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın yaşanmadığını söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, şu ana kadar 147 ev, 8 cami ve 14 ahırda zarar oluştuğu yönünde ihbar geldiğini belirtti. Vali Özkan, “Arkadaşlarımız sahada günün ışımasıyla birlikte tekrardan görev aldılar ve hasar tespit çalışmaları bir yandan binalarda, bir yandan tarımsal hasar tespit çalışmaları, bir yandan da bina içlerindeki mal zararına dönük hasar tespit çalışmalarımız devam ediyor. Çok şükür çok ciddi denilebilecek bir sorunumuz, bir problemimiz yok. Gerek evinde oluşan hasardan gerekse endişeden dolayı evine giremeyen insanlarımız vardı. Bu surette de derhal çadır dağıtımını AFAD ve Kızılay üzerinden gerçekleştirdik. Gece sabaha kadar kurulumların çoğunu bitirdik. Bunların yanı sıra battaniye dağıtımlarımızı yaptık. Şu ana kadar 140 çadırın kurulumunu yaptık. Tabii sabah gidince orta çadırlar da isteyen oldu. Onlarla beraber 200’e yaklaştı çadır sayımız. Bine yakın da battaniye dağıtımımız oldu. Gelen talepleri de karşılıyoruz. Hiçbir problemimiz yok” dedi. Depremden etkilenen Yelten köyü sakinlerinden Bekir Taşkın, “Evimizin arka tarafı komple çökmüş, eşyaları annem ve babam dışarı çıkarmış. O eşyaları başka yere taşıyacağız” dedi. “Evden çıkmakta zorlandım” İzzet Balta ise hasarın çok olduğunu, evden çıkmakta zorlandığını söyleyerek, “Evimizin duvarları komple döküldü, ahırımız zarar gördü. Geceyi çadırda geçirdik. Rabbim devletimizin yokluğunu vermesin” şeklinde konuştu. “Rabbim kimseye bu durumu yaşatmasın” Sefer Sağlamer ise, “Rabbim kimsenin başına vermesin bu durumu, çok kötü sallandık. Ben Ankara’dan buraya misafirliğe gelmiştim, şiddetli deprem oldu. Köylerde hasar çok oldu. İki gündür geceyi dışarıda çadırlarda geçiriyoruz. Rabbim devletimizden razı olsun” ifadelerini kullandı.
İstanbul Kartlı ödemeler 1,18 trilyon liraya ulaştı Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile mart ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 126 artarak 1 trilyon 181,4 milyar TL oldu. Mart ayı itibarıyla Türkiye’de kredi kartı sayısı 121,4 milyon, banka kartı sayısı 192,0 milyon ve ön ödemeli kart sayısı 93,3 milyon adet oldu. 2023 yılının Mart ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 17’lik, banka kartı adedinde yüzde 10’luk, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 23’lük artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 406,7 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artış gösterdi. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) 2024 Yılı Mart ayı verilerini açıkladı. Buna göre, kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile mart ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 126 artarak 1 trilyon 181,4 milyar TL oldu. Kartlı ödemelerin 991,8 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 167,8 milyar TL’sinde banka kartları, 21,8 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartı ile yapılan ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 138, banka kartı ile yapılan ödemelerde yüzde 71 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 157 oldu. Toplam ödeme adedi yüzde 25 arttı Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile mart ayında yapılan toplam ödeme adedi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artarak 1,45 milyar adet oldu. Kartlı ödemelerin 817,7 milyon adedi kredi kartları ile yapılırken 518,2 milyon adedinde banka kartları, 116,9 milyon adedinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartları ile yapılan ödeme adetlerinde büyüme oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27, banka kartları ile yapılan ödeme adetlerinde yüzde 15 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödeme adetlerinde ise bu oran yüzde 59 oldu. İnternetten kartlı ödemeler, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 135 artarak 355 milyar TL’ye yükseldi. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payı ise yüzde 30 oldu. Mağaza içi yapılan her 5 kartlı ödemeden yaklaşık 4’ü temassız İnternetten kartlı ödeme adedi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 219,6 milyon adede yükseldi. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payı ise yüzde 16 oldu. Kartlarla yapılan temassız ödeme adedi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 38 artarak 916 milyon adet oldu. Temassız ödeme tutarı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 155 artarak 327,2 milyar TL oldu. Mart ayında mağaza içi yapılan her 5 kartlı ödemeden yaklaşık 4’ü temassız gerçekleşti.