EĞİTİM - 20 Ocak 2017 Cuma 12:54

Bakan Yılmaz: İkili eğitimi kaldıracağız

A
A
A
Bakan Yılmaz: İkili eğitimi kaldıracağız

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “İkili eğitimi kaldıracağız, daha iyi eğitim verme adına okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alacağız ve evlatlarımıza da bir dili daha iyi bir şekilde kullanabilme becerisini kazandıracağız” dedi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 2016-2017 eğitim öğretim yılı Ankara Fen Lisesi öğrencilerinin 1’inci Dönem Karne Dağıtım Törenine katıldı.

Bakan Yılmaz, burada yaptığı konuşmasında, “Bu millet en zor dönemde bile, İstiklal Savaşı en zor dönem, orduları dağıtılmış, yedi düvel her taraftan üstüne çullanmış, herkes bir şey kapma derdinde, önünüze Sevr konmuş, Anadolu Ankara’nın çevresinde bir yer planlanmış ama bu verileni kabul etmemiş bir milletin torunları olarak hiç şüpheniz olmasın geleceğimiz geçmişimizden çok daha parlak, çok daha şanlı olacaktır. Bunu söylerken sadece hamaset olsun, kahramanlık olsun diye de söylemiyorum. 15 Temmuz’u gören bu milletin en zor dönemlerinde elinde silah olmadığı halde pek ala diğerlerinin yani bu ülkenin hakkını hukukunu gasp edenlerin tankına, topuna, silahına, helikopterine karşı elleriyle, bilekleriyle, yürekleriyle, cesaretleriyle nasıl karşı koyduysa hiç şüpheniz olmasın ki gerek Türk milletinin, Türkiye’nin de gelecekte önüne çıkarılacak her türlü engelleri aşma konusunda iradesi, kararlılığı, yeteneği, becerisi vardır. Bundan hiç şüphem yok” ifadelerini kullandı.

“EĞİTİMİ İYİ VERİRSENİZ SAĞLIKTA İYİ BİR YERE GELİRSİNİZ, EĞİTİMİ İYİ VERİRSENİZ GÜVENLİK AÇIĞINI KAPATIRSINIZ”

“Bugün 18 milyona yakın öğrencimiz karne alıyor” diyen Bakan Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunlar içinde 500-525 öğrencimiz olan Ankara Fen Lisesi de var. Hem öğrencilerimizi tebrik ediyorum hem öğrencilerimize destek olan, onlara yol açan, yol gösteren, eğitimin temel taşı olan öğretmenlerimizi tebrik ediyorum. Eğitim, ekmek, su gibi toplumun ihtiyacı hep onu söylüyoruz. Eğitime önem veren her şeye önem vermiştir, eğitimi ihmal eden de her şeyi ihmal etmiş demektir. Hükümetler için bir konuya önem verip vermediğiniz o konuya ne kadar bütçe ayırdığınızla alakalı. Eğer bu milletten toplamış olduğunuz verginin, bütçenin en büyük bölümünü eğitime ayırıyorsanız o halde eğitim sizin için sağlıktan da önemli güvenlikten de önemli. Çünkü eğitimi iyi verirseniz sağlıkta iyi bir yere gelirsiniz, eğitimi iyi verirseniz güvenlik açığını kapatırsınız dolayısıyla her şeyin başı eğitim. 2002 yılındaki eğitime ayrılan bütçeye bir bakın bir de şimdikine bakın. Eskiden bütçenin yüzde 10’u veya altındaydı şimdi yüzde 20. Rakam önemli değil ama oranlar en azından mevcut pastadan ne kadar pay aldığınızı gösterir, şu anda Türkiye’nin merkezi yönetimi bütçesinden en büyük payı eğitime ayırıyoruz.”

“YÜZDE 100 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ÇAĞINDA OLAN EVLATLARIMIZIN HEPSİNİ EĞİTİM ŞEMSİYEMİZ ALTINA ALACAĞIZ”

Muhakkak eksikleri olduğunu ifade eden Bakan Yılmaz, “Biraz önce sayın valim söyledi ‘300’e yakın okula ihtiyacımız var’ dedi. 70 bin okul öncesi öğrencimiz var, bunun 40 bine yakını eğitim alıyor demek ki 30 bin civarı yine açık var. Bu açığın olması yine o alanda da okul ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. İhtiyacımız şu: Okul öncesi eğitim oranını yüzde 60’a çıkardık ama daha yüzde 40’lık bir açık var onu da tamamlamamız lazım. Hedefimiz var, önümüzdeki dönemde diyoruz ki okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alacağız, bu ne demektir? Yüzde 100 okul öncesi eğitim çağında olan evlatlarımızın hepsini eğitim şemsiyemiz altına alacağız. Bir yabancı dili bilmek lazım, İngilizce olur, Fransızca olur, Almanca, İspanyolca, Arapça olabilir. Arapça’ya biraz daha farklı bakılıyor, Birleşmiş Milletler’in resmi dillerinden herhangi birisi olabilir. Bu dillerden birisini de evlatlarımıza öğretebilirsek dünyaya bakış açısı çok daha geniş olur diye düşünüyoruz. İkili eğitimi kaldıracağız, daha iyi eğitim verme adına okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alacağız ve evlatlarımıza da bir dili daha iyi bir şekilde kullanabilme becerisini kazandıracağız. Milli gelirden ayırdığımız pay önemlidir eğitime. Şu anda OECD ülkelerinin oranı yüzde 5.2 ise biz milli gelirden yüzde 6’ya yakın bir payı ayırıyoruz eğitime, kamu artı özel. Genelde bazıları özeli ihmal eder, ikisini üst koyduğumuzda 6’ya yakın bir oran bu OECD ülkelerinden çok daha fazla, geçmişte böyle değildi. Türkiye’nin bugünü dünden çok daha iyi hiç şüpheniz olmasın, geleceği de bugünden daha iyi olacaktır. Evlatlarımıza eğitimi daha kaliteli vermek için çok şey yaptık, yaptıklarımızın arasında bütçeyi ayırdık ama bütçeyi de kullanabilmek lazım. Kullanabilmek için çok daha fazla okul yaptık, çok daha fazla derslik yaptık, eski rakamlarla yeni rakamları kıyaslarsanız bunu görürsünüz” şeklinde konuştu.

Ankara Fen Lisesi öğrencilerine karnelerini dağıtan Bakan Yılmaz, öğrencilere tek tek üniversite tercihlerini sorarak Başbakan Binali Yıldırım’ın selamını da iletti.

Yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 900 bin öğretmen için yarıyıl tatili bugün başladı. Yarıyıl tatilinin ardından ikinci kanaat dönemi için ders zili 6 Şubat’ta çalacak.

Pelin Üzek 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer Belediyesi ’Belediye Kütüphaneleri Bölge Semineri’ne ev sahipliği yapıyor Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün ev sahipliği yaptığı iki gün sürecek olan ‘Belediye Kütüphaneleri Bölge Semineri’ başladı. 10’u aşkın ilden belediye kütüphanelerinden temsilcilerin katıldığı seminerde yapılan çalışmalar ve hedefler ele alınıyor. Nilüfer Belediyesi ev sahipliğinde Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, Goethe Institut-Ankara Kütüphaneciler Derneği ve Günışığı Kitaplığı işbirliğiyle düzenlenen ‘Belediye Kütüphaneleri Bölge Semineri’ başladı. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleşen ve 2 gün sürecek seminere İstanbul-Ankara-Eskişehir başta olmak üzere 10’u aşkın ilden belediyelerin kütüphane yetkilileri bir araya geldi. Türkiye’de kütüphaneciliğin geldiği nokta, projeler ve hedeflerin ele alındığı seminerde yapılacak sunumlarla ortak çalışmalar ele alınıyor. ‘Belediye Kütüphaneleri Bölge Semineri’nin açılışını yapan Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Baba Pala, Nilüfer Belediyesi olarak organizasyona ev sahipliği yapmanın heyecanını yaşadıklarını ifade etti. Nilüfer Belediyesi’nde kütüphaneciliğin yerinin ayrı olduğunu belirten Pala, “Nilüfer kütüphaneleri olarak her zaman farklı illerdeki kütüphanelerle yakın işbirliği içerisindeyiz. Bursa önemli bir kent kütüphaneciliğin değerini ortaya koymak adına çalışmalarımız hız kesmeden devam edecek. Bu etkinlikte hedeflerimiz ve işbirliklerimiz adına çok katkı sağlayacak” dedi. Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yılmaz da halk kütüphaneleriyle 2006 yılında başlayan bölge seminerlerinin hızla geniş bir yapıya büründüğünü açıkladı. Belediye kütüphanelerinin projeye katılmasıyla seminerlerin öneminin arttığını belirtti. Bülent Yılmaz seminerde paylaşımcılık ve ortak çalışma olgusunun geliştiğini söyleyerek, Nilüfer’de verimli ve keyifli bir çalışmaya imza atacaklarını belirtti. Günışığı Kitaplığı ve Yayın Yönetmeni Mine Soysal da organizasyonun önemine çekti. Son yılarda belediyelerin kütüphanecilik konusunda verdiği önemin memnuniyet verici olduğuna değinen Soysal, Nilüfer Belediyesi’nin kütüphanecilik hizmetlerinin de Türkiye’ye örnek olduğunu belirtti. Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkanı Ali Fuat Kartal da seminerin halk kütüphanelerinde değişime katkı sağladığını ifade etti. Seminerin etkileşime ve gelişime fayda sağladığını belirten Kartal, yapılacak sunumların proje ve hizmet noktasında ufuk açacağını söyledi. Açılış konuşmalarının ardından Bülent Yılmaz, ‘Kütüphane Hizmetlerinde Mesleki Etik yaklaşımlar ve Uygulamalar’ üzerine sunum yaptı. Semireni ilk gününde katılımcı belediyelerin temsilcileri, ‘Nilüfer’de kütüphanecilik hizmetleri ve etkinlikleri’, ‘Kütüphaneler için kapsayıcı yaklaşımlar’, ‘Çocukların bilgiye erişimi nasıl sağlanır?’, ‘Belediye kütüphanelerinde iyi uygulama örnekleri’ konu başlıklarında sunumlar yaparak bilgi ve birikimlerini paylaştı. Etkinliğin ikinci gününde de halkla ilişkiler persfektifinin değerlendirilmesi, mesleki sorunlar ve değerlendirmeler ele alınacak. ‘Belediye Kütüphaneleri Bölge Semineri’ ikinci günde Nilüfer Kütüphaneleri gezisiyle sona erecek.
Denizli 29 haftalık doğan Erkan bebek, 75 günlük yaşam mücadelesinin ardından ailesine kavuştu DENİZLİ(İHA) – Denizli Devlet Hastanesi’nde 29 haftalık prematüre doğan ve erken doğuma bağlı olarak solunum yetmezliği sıkıntısı yaşayan Erkan Enes Bektaş bebek, Yenidoğan Yoğum Bakım Ünitesi’nde 75 gün süren yaşam mücadelesini kazanarak ailesine kavuştu. 29 haftalık hamileyken erken doğum eyleminin başlamasıyla birlikte Denizli Devlet Hastanesi Kadın Doğum Servisine başvuran Güler Bektaş 950 gram ağırlığında bebeğini dünyaya getirdi. Doğumdan sonra solunum sıkıntısı, kalp yetmezliği gibi şikâyetlerle Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne alınan ve 75 gün boyunca tedavi gören Erkan Enes bebek Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanları Dr. Cem Becerir ve Dr. Tevhide Derya Sarılar tarafından yapılan müdahalelere olumlu sonuç vererek sağlığına kavuştu. “75 gün sonunda annesinin kucağına bebeğini teslim ettik” Yenidoğan Yoğun Bakım Uz. Dr. Cem Becerir, Erkan Enes bebeğin 75 gün süren yaşam mücadelesini anlattı. Erken doğan bebeklerde birçok sağlık sıkıntısı görülebileceğini anlatan Becerir, “29 haftalık 950 gram doğan Erkan Enes bebeğimizin erken doğmanın etkisiyle birçok sağlık sıkıntısı vardı. Solunum sıkıntısı, akciğerlerinin gelişmemesi, kalp ve beslenmesiyle ilgili problemimizi basamak basamak hallettik. 75 günün sonunda 2 kilo 400 gram olarak sağ ve sağlıklı bir şekilde annesinin kucağına bebeğini teslim ettik. Prematüre doğan bebeklerin özellikle yenidoğan yoğun bakım ünitesinin olduğu ve yeni doğan uzmanlarının olduğu birimlerde doğması sağlıklı ve nörolojik gelişmeleri açısından çok önemli ve yaşam şanslarını arttırmakta. Erkan Enes bebeğimiz de hastanemizde doğum yaptıktan sonra yeni doğan yoğun bakım ünitemizde emin ellerde birçok badireyi hızlı bir şekilde atlattı ve sağlığına kavuştu” dedi. Anne Güler Bektaş da 75 gün süren zor bir süreci geride bıraktıklarını ve bebeğini kucağına aldığı için çok mutlu olduğunu söyleyip, emeği geçen tüm sağlık çalışanlarına teşekkürlerini iletti.
Aksaray ASÜ’de 12 dönümlük alana farklı türde 350 adet fidan dikildi Bahar döneminin gelmesiyle birlikte Aksaray Üniversitesinde (ASÜ) yürütülen ağaçlandırma ve yeşillendirme faaliyetleri hız kazandı. Yedinci etap kampüs altyapı çalışmaları kapsamında 12 dönümlük alana farklı türde 350 adet fidan dikildi. Rektörlük otoparkı karşısında oluşturulan ağaçlandırma sahasında gerçekleştirilen fidan dikme etkinliğinde konuşan ASÜ Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş, hem yeni dönem peyzaj çalışmaları hem de kampüsün genelindeki yeşil alan varlığı hakkında bilgiler verdi. Yedinci etap kampüs altyapı çalışmalarının farklı faaliyetleri içerdiğini, bunlardan birisinin de 12 dönümlük alanı ağaçlandırmak olduğunu dile getiren Arıbaş, “Bir süredir bu alanı ağaçlandırmak için saha hazırlama çalışmalarımız devam ediyordu. Bu kapsamda 80 santimetre yüksekliğinde, bitki yetiştirmeye müsait bir dolgu zemin oluşturuldu. Sahanın hazırlanmasının ardından ‘Kampüse Bahar Geldi’ sloganıyla harekete geçtik ve hem öğrencilerimizin hem de akademik ve idari personelimizin emekleriyle fidanları toprakla buluşturduk. Çok verimli bir çalışma oldu” dedi. Yıl sonunda kişi başına düşen ağaç sayısı 2,11 olacak Kampüsteki yeşil alan varlığının 520 bin metrekareye ulaştığını, bunun 360 bin metrekaresini çim, 160 bin metrekaresini de ağaçlandırma alanlarının oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. Alpay Arıbaş, “Yeşil alanlarımızda toplam 40 bin ağaç bulunmakta olup, kişi başına düşen ağaç sayısı ortalaması 1,83 seviyesindedir. Ağaç sayısını ve yeşil alan varlığını arttırmak için belli bir program dahilinde çalışmaya devam ediyoruz. Bu yıl içerisindeki hedefimiz 6 bin 250 adet yeni fidanı daha toprakla buluşturmak. Yıla ilişkin çalışmalarımız tamamlandığında kampüsümüzde kişi başına düşen ağaç sayısı ortalaması 2,11’e yükselecek” dedi. ASÜ Rektörü Arıbaş, konuşmasının son bölümünde çalışmalara katkı sunan herkese teşekkür etti ve bitki yetiştirme açısından zor bir toprak yapısına sahip olmalarına rağmen samimiyet ve sabırla yeşillendirme faaliyetlerini sürdüreceklerinin altını çizdi. Yapılan açıklamanın ardından leylandi, mavi servi, sedir, akçaağaç, ıhlamur, akasya, dişbudak, kavak, iğde ve çeşitli meyve fidanlarının dikimi gerçekleştirildi. Can sularının verilmesinin ardından fidanların üzerine, diken kişilerin isimlerinin yazılı olduğu plakalar asıldı.