EKONOMİ - 09 Haziran 2016 Perşembe 13:26

Bakan Zeybekçi '20 yıl vergi tatili' sözüne açıklık getirdi

A
A
A
Bakan Zeybekçi '20 yıl vergi tatili' sözüne açıklık getirdi

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ’20 yıl vergi tatili’ açıklamasına ilişkin, "Oturulup bunların hesapları yapılacak. Gereken tesisler eğer bizden demiryolu istiyorsa demiryolu yapılacak, liman istiyorsa devlet limanını yapmalı. Anlayışımız bu" dedi.

Ekonomi Bakanı Zeybekci, Denizli Ticaret Odası ve Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, gerek terörle ilgili gerekse bölgesel, coğrafi, siyasal sıkıntılar yaşandığını belirterek, "Bunlar gelip geçecek. Türkiye çok önemli bir ülke. Türkiye’den beklentiler büyük. Türkiye çok kritik bir eşikte. Ekonomi Bakanlığı olarak bütün aktörlerle bir araya gelerek yeniden ihracat, kalkınma, yatırım seferberliği, Türkiye’nin stratejik alanlarında yeniden o stratejik kararlarını alarak devasa yatırımlara başlaması için gerekli olan ne varsa bunların hepsini yapmak için çok önemli çalışmaları birlikte yapacağız. Önümüzdeki dönem yatırım teşvikleriyle ilgili Sayın Başbakanımızın söylediği ’yatırımcının turkuaz halı sermek’ derken fiziksel bir halı değil. Yatırımcımızın yatırım yapması için gerekli olan ne varsa bunu bir bir konuşacağız. Bazı stratejik alanlarımızda o alanlardaki eksikliklerimizin giderilmesi için gerek enerji gerek ham madde gerek ara malı gerekse o sektörde yeniden doğması için gerekli olan ne varsa bunu hükümet olarak mutlaka ve mutlaka yapacağız. Gerekiyorsa tek tek, bire bir o sektörle ilgili firmalarımızla konuşacağız. Gerekiyorsa gayet şeffaf, kamuoyuna açık şekilde, bir tek firma için eğer Bakanlar Kurulu kararı veya kanun gerekiyorsa bunu yapacağız. İhracat seferberliğini Türkiye yeniden başlatmalı. Yatırımlarda, ihracatta, turizmde, sağlık turizminde Başbakanımızın başkanlığında yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bunu önümüzdeki günlerde birer birer uygulamaya koyacağız. Türkiye’nin 2023, 2053, 2071 hedeflerine doğru geri dönülmez şekilde devam edeceğiz" diye konuştu.

"ARTIK BU MİLLET ONLARI BARINDIRMAYACAK"

"Bütün coğrafyanın haritası yeniden çizilirken istenen şu, Türkiye, kendi ekonomik, siyasi, iç karışıklar gibi problemlerinden başını kaldıramasın ve bu coğrafya da kendileri istedikleri operasyonları yapsınlar" diyen Bakan Zeybekci, konuşmasına şöyle devam etti:

"Biz şunu çok işi biliyoruz ki etrafında bu kadar çok operasyon yapılan bir ülkenin başkalarının istedikleri gibi dizayn ettikleri, siyasi, ekonomik, yer altı yer üstü zenginlikleri anlamında paylaşılan bu coğrafyada biz edilgen kalırsak yarın sıra bize gelir. Kale surlarımızın içini refah içinde tutmamız lazım. Kardeş coğrafyalarımızda bu operasyonlardan oradaki insanların menfaatine aykırı olanları engellememiz lazım. Bunların sancıları önümüzdeki günlerde yaşanmaya devam edecek. Bu terör örgütü üyelerinin gerek İstanbul’da Vezneciler’deki öğrenciliğimizin geçtiği yerlerdir oralar, gerek dün Midyat’ta karakola saldırarak siviller, polis kardeşlerimizi şehit eden o hainlerin mantığı veya niyeti asla ve asla benim Kürt kardeşim değil. Asla olmadı. Bu hainler eli kanlı hainler, yüzde 100 birilerinin maşası. Bunların başka hiçbir niyeti yoktur. Bunların oradaki Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kalkınmasının diğer bölgelerden aşağıda olması gibi bir kaygıları olmadı, hiçbir zaman için olmadı. Bunlara karşı da en büyük ilacımız birlik, beraberlik ve kardeşlik. Biz birlik, beraberlik, kardeşlik ilacıyla bunların kökünü kazıyacağız. Bu musibetten böyle kurtulacağız. Oralar onlara dar gelecek. Orada benim Kürt kardeşim onlara artık tepkisini açık açık koymaya başladı. Orada bir korku imparatorluğu vardı. Oraya memur öğretmen olarak oraya gitmiş olan bir aile, 7 Haziran seçimlerinde aradığımda evine geliyorlar, kapısını çalıyorlar. ’Akşam bize en azından boş oy pusulasını getirmezsen başına gelecekleri sen düşün’ diyen bir zihniyetle bugün bunlar, hani o barış güvercini, Türkiye partisi denilenlerin yaptıkları buydu ama artık bu millet onları orada barındırmayacak. Vatan hainlerini barındırmayacak. Bunlar bu terör eylemlerine devam edecekler. Güvenlik güçlerimiz bunları hakikaten dünyada eşi benzeri olmayan bir ciddiyetle ve iyi şekilde takip ediyorlar. Birçoğu engelleniyor, haddi bildiriliyor. İnşallah bunlar halledilecek."

"O ’20 YIL VERGİ TATİLİ’ GEREKİRSE DİYE SÖYLENEN BİR ŞEY. OTURULUP BUNLARIN HESAPLARI YAPILACAK"

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Zeybekci, gazetelerde yer alan ’20 yıllık vergi tatili’ ifadesinin ve stratejik yatırımların hangi alanları kapsayacağının sorulması üzerine, "Türkiye bugün dünyanın en büyük hurda ithalatçısı. Dünyanın en büyük hurda ithalatçısı olan Türkiye aynı zamanda da dünyanın en büyük inşaat demiri ihracatçısı haline geliyor. Demir çelikte yaklaşık 8-10 milyar dolar civarında cari açık veren bir ülkeyiz. Ama en büyük ihracatçıyız. Bu son derece riskli bir ortam. Türkiye’de biz bugünkü ihtiyacımız olan yaklaşık 40 milyon ton civarındaki demir çelik ve yarın önümüzdeki 20-50 yıl ile ilgili ihtiyacımız olan kapasiteleri de üzerine ekleyerek Türkiye’de bunun cevherden zenginleştirilmiş cevherden yerli veya ithal cevherden bunun üretimini sağlayacak olan sektörleri entegre tesislerin kurulmasını biz stratejik hedef olarak görüyoruz. Aynı şekilde petro kimya ile ilgili yatırımları stratejik yatırımlar ve hedefler olarak görüyoruz. Türkiye elektrik elektronik enerjide önümüzdeki 15 yılda Türkiye’nin yaklaşık olarak 25 bin-30 bin rüzgar santralini kuracak olan Türkiye’nin bunun sadece direğini ve kanadını yapmak gibi bir teknolojiye ulaşmış olması kabul edilebilir değil. Bununla ilgili de gerekli olan önde gelen firmalardan seçilen bazılarıyla gayet şeffaf bir şekilde oturulacak. O ’20 yıl vergi tatili’ gerekirse diye söylenen bir şey. Oturulup bunların hesapları yapılacak. Gereken tesisler eğer bizden demiryolu istiyorsa demiryolu yapılacak, liman istiyorsa devlet limanını yapmalı. Anlayışımız bu. Elektrikle ilgili eğer o yatırımın yapılması için enerjiyle ilgili 10-20 yıllık enerji fiyatı garantisi biri seviyede olması gerekiyorsa o yapılacak. Vergiyle ilgili gerek stopaj gerekse sigortayla ilgili yapılması gereken her neyse o stratejik sektör için bunlar yapılacak. Hangi sektörler enerji, bilişim, yazılım teknolojileri, tarımla ilgili bazı alanlarda onların üzerinde çalışılıyor. Başbakanımızın söylediği o turkuaz hali şunları da kapsıyor; hükümet programımızda bunlarla ilgili şeylerde var" yanıtını verdi.

Yatırım stratejisiyle ilgili takvimin olup olmadığı sorusuna Zeybekci, "EKK’da çalışıyoruz, Başbakanımızın başkanlığında çalışıyoruz. Bunlar önümüzdeki günlerde daha net ortaya çıkmaya başlar. Türkiye’nin coşkuyu yakalaması gereken yılı biz 2016’nın ikinci yarısı ve 2017’nin başı olarak görüyoruz”"dedi.

"BAŞKA ALANLARDA DA TURİZM DESTEKLENMELİ"

Turizm sektörüne yönelik teşvik düzenlemesi ve uçak seferleri konusunda her uçak seferi başına 6 bin dolar desteğin Resmi Gazete’de yayınlandığıyla ilgili soruya Bakan Zeybekci, "Zaten şuanda bu işliyor. Verilen ulaşım desteği işliyor. Ama başka alanlarda da turizm desteklenmeli. Özellikle bu 2016 ve 2017 yılı bizim için son derece önemli yıllar. Burada turizmcilerimiz gerek istihdam gerekse yatırım anlamında zarara uğramadan, başka şeylerde var. Bunları günü gelince konuşuruz. Sadece bu alana sıkışıp kalmayalım turizm destek ve teşviklerimizle ilgili. Finansal alanda da bazı şeyler yapılması gerektiğini düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Almanya parlamentosunun kararının ardından Türkiye’nin Almanya’ya karşı alacağı tedbirlerle ilgili soru üzerine Zeybekci, şunları kaydetti:

"Almanya’nın aldığı kararlar tarihi katleden iki ülke arasındaki siyasi ve dostluk ilişkilerini tehdit eden bir karardır. Gereği de aynı alanlarda mutlaka yapılmalı. Türkiye’ye sözde soykırımla ilgili söz söyleme anlamında dünyada bir sıralama yaparsak herhalde söylemeyecekler arasında açık ara ilk başta Almanya gelir. Almanya’ya karşı alınacak tedbirler de bu yönde olması gerekir. Bazı tedbirler var ki söylenmez yapılır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep GTO nisan ayı meclis toplantısı yapıldı Gaziantep Ticaret Odasının (GTO)nisanayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıylagerçekleştirildi. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na değinen GTO Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur, bir milletin varlığının ve temellerinin sağlamlığının çocukların sağlıklı ve bilinçli yetiştirilmesiyle başlayacağını vurguladı. Teymur, “Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1922 tarihinde Meclisin açılış konuşmasında ne demiş: ‘Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzûmu öğretilmelidir.’ İşte biz çocuklarımızı bu sözlerin kılavuzluğunda yetiştirmeliyiz ki onlara vatanımızın geleceğini gönül rahatlığıyla emanet edebilelim” dedi. “Özel günlerde kepenkler açık olmalı” Başkan Teymur’un ardından kürsüye gelen ve GTO’nun nisan ayında yürüttüğü faaliyetler hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, Gaziantep’in son yıllarda turizmde ivme kazandığını fakat bayramlar gibi özel günlerde şehre gelen turistlerin açık restoran bulmakta zorluk çektiğini ifade ederek, “Gaziantep turizmini desteklemek için bayramlar gibi uzun tatillerin olduğu dönemlerde özellikle kafe ve restoranlarımızın açık olması gerekiyor. Geçtiğimiz Ramazan Bayram’ında bununla ilgili pek çok şikâyete rastladık. Kalabalık heyetlerle Gaziantep’e gelen fakat yemek yiyecek, bir çay molası verecek açık işletme bulamayan misafirlerimizi gördük. Şehrimiz son yıllarda tarih, kültür ve gastronomi turizminde ivme kazandı. Bizlerin de bunu desteklemesi gerekiyor. Şehrimizde özel günlerde kepenkler açık olmalı” şeklinde konuştu. “Fahiş fiyatın tanımı net bir şekilde yapılmalı” Uzun süredir ülke gündemini meşgul eden ve tepkilere neden olan fiyatlandırma politikasına da dikkat çeken Başkan Yıldırım, yaşanan tüm olumsuzlukların ana kaynağının enflasyon olduğunu ve fiyat algısının bozulduğunu söyledi. Enflasyonist ortamın beraberinde suistimalleri de getirdiğini belirten Yıldırım, “Enflasyonun çok yüksek seyrettiği dönemlerde maalesef bunu suiistimal eden işletmeler oluyor. Fiyat algısının bozulmasıyla birlikte de bu tarz işletmeler fahiş fiyatlarla her birimize büyük zararlar veriyor. Diğer taraftan da acı bir gerçek var ortada. Tüketici olarak bizlere çok yüksek gelen fiyatların maliyet hesabı İşletme giderlerini, ham madde maliyetlerini hesapladığınızda işletmelerimizin ayakta kalabilmesi, faaliyetlerini sürdürebilmesi gerçekten de çok zor. Bugün bir restoranda içtiğiniz çorbanın maliyeti yarın değişebiliyor. Maliyetlerin artışı da her zaman fiyatlara yansıtılamıyor. Fiyata yansıtmayınca işletme zor durumda kalıyor, yansıtınca vatandaş olarak bizler zor durumda kalıyoruz. Bu tabloda fahiş fiyat tanımının net bir şekilde yapılması, suiistimallerin tespit edilip devletimizin bu konuyu takip etmesi ve çözüm üretmesi gerekiyor. Fahiş fiyat tanımının hiçbir soru işareti bırakmadan ve detaylı bir şekilde yapılması oldukça önemli. Tüm kesimlerce kabul görecek fahiş fiyat tanımı yapılmadan yasal düzenlemeye de gidilmemeli. Ne tüketici zarar görsün ne de üretici Şunu da unutmamak gerekir: işletmeler açısından en iyi terazi, en iyi ölçü yine vatandaşın kendisidir. Ödediği bedel aldığı hizmeti karşılamıyorsa en iyi cezayı da vatandaşın kendisi keser” ifadelerini kullandı. “Jeopolitik risklere göre kendimizi konumlandırmalıyız” Konuşmasında Türkiye’nin bulunduğu konuma ve jeopolitik risklere de değinen Yıldırım, “Siyasi ve toplumsal olarak atılan her adım küresel ekonomiyi direkt etkiliyor. Ticaretin yönünü belirliyor, maliyetleri ve tedarik zincirini etkiliyor. Olayların bizim dışımızda cereyan ediyor olması da önemli değil. Sonuçta hepimiz birbirine bağlı bir sistemin parçasıyız. İran ve İsrail arasındaki gerginliğin ekonomi üzerindeki etkilerini düşünün Tüm dünya savaşın bölgeselleşme ve şiddetlenme endişesinde. Bölgedeki jeopolitik riskler ve belirsizliğin artışı risk primimizi ve dolayısıyla borçlanma maliyetlerimizi artıracaktır. Artık jeopolitik risklerin olmadığı bir dünya yok Yani aman şu jeopolitik riskler geçsin de bakarız diyemeyiz. Bu durumu yönetmeyi, kendimizi doğru konumlandırmayı öğrenmeliyiz” ifadelerini kullandı. “Enflasyonla mücadelede bedel adil dağıtılmalı” Enflasyonla mücadele sürecinde fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlamak için öngörülebilirliğin güçlendirilmesi için mevcut ekonomi politikasının devam etmesi gerektiğini belirten GTO Başkanı Yıldırım, “Bunu yaparken de para ve maliye politikası birbirini tamamlamalı. Enflasyonla mücadelenin maliyeti şüphesiz çok ağır ama bedelin adil dağılımı çok önemli Bu bedeli sadece vatandaş, sadece iş dünyası ödememeli kamu da tasarruf yapmalı. Hükümetin ‘mevcut harcamaları daha verimli hâle getirme’ vurgusu yaparak kamuda tasarrufa gidileceği açıklamasını bu anlamda olumlu buluyorum” diye konuştu.
İstanbul Beyaz eşya satışları Mart ayında yüzde 24 arttı Beyaz eşya sektörü 2024 yılı ilk çeyreğinde iç satışlarda yüzde 28 artış yaşadı. İhracat ise yüzde 5 azaldı. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görüldü. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), sektörün 2024 yılı ilk çeyrek değerlendirmesinde bulundu. Paylaşılan bilgilere göre, 2024 yılının ilk üç ayında yurt içi satışlar geçtiğimiz yıla göre yüzde 28 arttı. Beyaz eşya sektöründeki ihracat düşüşü ise devam ederken, bu dönemde de yüzde 5 oranında gerileme gösterdi. 2024 yılı ilk çeyreğinde 6 ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışlar yaklaşık 8,3 milyon adet olarak gerçekleşti ve geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdi. Buna paralel olarak üretim miktarı da bir önceki yıla göre yüzde 1 artarak benzer seyretti. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görülüyor. Üretim 3 milyon adet ile geçen yılın Mart ayına kıyasla yüzde 2 oranında azalırken, ihracattaki düşüş trendi bu ay yüzde 11 seviyesinde devam etti. "Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör" TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “Türkiye beyaz eşya sanayisi Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük üretim üssü konumunda. Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör. 60 bin kişiye doğrudan istihdam sağlarken, Ar-Ge, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm yatırımlarıyla dünyayla rekabet ediyor” dedi. Sığın, altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışların yaklaşık 8.3 milyon adet olarak gerçekleşerek geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdiğini kaydetti. Son iki yılda ihracatın sürekli düşüş kaydettiğini ve bu seyrin kısa dönemde değişmeyeceğini ön gördüklerini belirten Gökhan Sığın, sektörün küresel pazarlardaki daralmaya rağmen iç pazarda istikrarlı bir trend gösterdiğini dile getirdi ve ekledi: “İhracattaki düşüşün temel nedeni küresel pazarlardaki daralma oldu. Buna karşılık üretim ve istihdam seviyelerimizi iç pazardan aldığımız bu güç ile korumaya devam ediyoruz. Bu noktada, iç pazar canlılığını sürekli kılmak büyük önem taşıyor." Gökhan Sığın, ihracat bazında değer dağılımını aktarırken, Avrupa’nın hala ana ihracat pazarlarından biri olduğunu belirtti ve ürünlerin AB standartlarına uygunluğu konusunda ülkemizin teknik ve hukuki altyapısının gelişmeye devam ettiğini vurguladı. Ulusal mevzuatın AB’nin yeşil ve dijital dönüşüm politikalarını da kapsayacak şekilde güncellenmesinin sektör için önemli olduğunu dile getiren Sığın, bu tür revizyonların ihracata olumlu yansıyacağını düşündüklerini ifade etti ve sözlerini şöyle noktaladı: “Enerji verimli ürünlerin Türkiye’de daha da yaygınlaşmasını arzu ediyoruz. Bu durum ülke kaynaklarımızın korunmasının yanı sıra tüketicilerimize de tasarruf imkanı sağlıyor. Enerji verimli ürünlerin kullanımının artması sanayimizin varlığı ve sürekliliği için olduğu kadar ülkemizin ve tüketicilerimizin refahı için de büyük önem taşıyor.” TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı, "Ülkemizin ve çevrenin korunmasına yönelik uzun vadeli hedefleri perspektifinde çevre uygulamalarındaki gelirlerin ilgili sektör bazında yeşil dönüşüm ve enerji verimliliği projelerine, teknoloji gelişimine aktarılmasını temin edecek bir mekanizma en kısa sürede kurulmalıdır" dedi. Özkadı ayrıca Türkiye’ye geçici olarak ithal edilen ve işleme tabi tutulan eşyanın, işleme sonrasında tekrar ihraç edilmesini sağlayan Dahilde İşleme Rejimi’nin teşvikinin (DİR) Türkiye’nin ihracatına büyük katkı sağladığına değindi. Sektörün önemli temel girdilerinden yassı çelik ürünleri ile ilgili olarak da TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz şunları söyledi: “Uluslararası konjonktür nedeniyle hammadde maliyetleri değişkenlik göstermektedir. Bu da, tahmin edilebilirliği düşürerek üreticileri daha ihtiyatlı satın almalar yapmaya yöneltmektedir." “Yetkili servisler için en doğru kaynak firmaların resmi websiteleri ve servis.gov.tr” Son olarak toplantıda yetkili servislerin önemine değinen TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri, 3 bin 500’ü aşkın yetkili servisin her gün binlerce tüketiciye çözüm ve destek sunduğunu hatırlatırken ‘aldatıcı’ nitelikli yani yetkili olmadığı halde kendilerini yetkili servis gibi tanıtan kişilerin çok sayıda tüketici mağduriyetine ve ürün kaybına neden olduğuna dikkat çekti. Kuseyri sözlerine şöyle devam etti: “Tüketicilerimize şirketlerimizin resmi web sitelerinden ya da Ticaret Bakanlığımız tarafından uygulamaya konulan servis.gov.tr üzerinden yetkili servis bilgilerine ulaşmalarını tavsiye ediyoruz.”