POLİTİKA - 16 Haziran 2016 Perşembe 09:38

Bakan Zeybekci: ‘Krizden Rusya daha çok etkilendi’

A
A
A
Bakan Zeybekci: ‘Krizden Rusya daha çok etkilendi’

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Rus pilotunun öldürülmesi meselesi son derece üzücü bir mesele. Bu üzüldüğümüz bir mesele. Özür dilemek diplomatik anlamda çok başka bir şeydir. Pişmanlık da değil, üzgünüz yani. Onların da üzgün olması lazım. Türk hava sahasının bu kadar kasıtlı bir şekilde ihlal edilmesinden onların da üzgün olduğunu tahmin ediyoruz” dedi.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Yaşar, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakan Binali Yıldırım’ın Rus mevkidaşlarına yazdığı mektuplara değinen Zeybekci, “Mektupların aslında bir özelliği yok. Mektuplar gayet rutin mektuplar. Milli günü sebebiyle gönderilmiş olan tebrik mektupları. Ama normal olamayan dönemde bu olduğu için de tabi ki dikkat çekici bir hale geliyor. Mektuplardan sonra Rusya’dan da, Rusya Devlet Başkanlığı sözcülerinden de ‘Türkiye ile ilişkilerimizi iyileştirmek istiyoruz, düzeltmek istiyoruz’ cevabı geliyor. Ben de dün burada ekonomi gazetecileri ile yapmış olduğumuz toplantıda, sohbet sırasında dediğim konuşuldu. Bu her iki ülke için sürdürülebilir bir ortam değil. Ama kim daha fazla zarar görür bundan derseniz, şu anda kimin daha fazla ekonomik alanda zarar gördüğü, tabi bizim de etkilendiğimiz, negatif etkilendiğimiz, gerek turizmde, gerek ihracatta gayet ortada. Ama Rusya daha çok etkilendi ve etkilenmeye de devam edecek. Çünkü direkt bu fiyatların yukarı gitmesi, bir yandan enerji ve hammadde fiyatları, yani gelirleri itibarıyla Rusya’nın inanılmaz bir kayıp yaşadığı, kendi ihracatının sırf 2015 yılında yüzde 33,34’ler seviyesine düştüğü, Rusya’da gelirlerin düştüğü, fiyatların yukarı doğru gitmesi, çarpan etkisi yapıyor. Onun için burada akıl ortada, müşterek akıl, insan aklı bunun bir an önce düzeltilmesi. Beklentilerimiz de ‘aman işte Rusya’ya çok güzel olacak, her şey süt liman olacak, bir anda işler patlayacak, turistler gelecek’ yok böyle bir şey. Ama en azından negatif gidişin durması, bunun yavaş yavaş pozitife dönmesi ve bunun gerek ekonomik, gerekse turizm alanında, turizm de bir ekonomidir sonuçta, bu anlamlarda bir pozitif dönüşüm başlamış olması bile bizim için büyük anlam ifade ediyor” ifadelerini kullandı.

“PİŞMAN DEĞİLİZ AMA YAŞANAN SONUÇTAN DOLAYI ÜZGÜNÜZ”
Rusya ile Türkiye’nin birbirini tamamlayan iki ülke olduğunu dile getiren Zeybekci, Rus uçağının düşürülmesi olayında Türkiye’nin herhangi bir suçu olmadığına dikkat çekti. Yaşananlardan dolayı pişman olmadıklarını, ancak üzgün olduklarını ifade eden Bakan Zeybekci, “Belki benzetme yanlış olacak ama insan kardeşini, insan anasını babasını, insan çocuğunu seçemez. İnsan komşusunu da seçemez. Bizim böyle bir şeyimiz yok. Birbirimizi reddetme ama diğer taraftan Rusya ile Türkiye’nin şöyle bir özelliği de var; birinde olmayan her şey ötekinde var. Biz birbirimizi inanılmaz tamamlayan, birbirine inanılmaz bir şekilde birliktelikten kazançlı çıkacak iki ülkeden bahsediyoruz. Devasa bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden gelen bir gelenekle, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa bir uçağı, ilk defa bir savaş uçağı vurulan bir ülkeden bahsediyoruz. Dolayısıyla bunun arkasında, bunu kabul etmek Türkiye için de böyledir yani. Ama biz haklıydık orada. Türkiye sınırı defalarca günlerce, aylarca ihlal edildi ve defalarca uyarılan ve girdikten sonra da dakikalarca, 13, 14 dakika boyunca uyarılan bir tacizden bahsediyoruz. Rus uçağının düşürülmesiyle orada Rus pilotunun öldürülmesi meselesi son derece üzücü bir mesele. Bu üzüldüğümüz bir mesele. Özür dilemek diplomatik anlamda çok başka bir şeydir. Pişmanlık da değil, üzgünüz yani. Onların da üzgün olması lazım. Türk hava sahasının bu kadar kasıtlı bir şekilde ihlal edilmesinden onların da üzgün olduğunu tahmin ediyoruz. Biz de bu yaşanan sonuçtan dolayı üzgünüz” değerlendirmelerinde bulundu.

“İRAN’IN YURT DIŞINDA EL KONULAN VARLIKLARININ TAMAMI BİR ANDA YÜZDE YÜZ SERBEST BIRAKILACAĞI GİBİ BİR YANILGI İÇİNE DÜŞMEYELİM”
Bakan Zeybekci, İran’a uygulanan ambargoların kaldırılmasından sonra bir anda İran’a bütün kapıların açılacağını düşünmenin doğru olmadığını söyledi. Türkiye-İran ilişkileri hakkında bilgiler veren Zeybekci, şunları söyledi:
“İran’a uygulanan bu ambargolardan sonra İran’a bir anda bütün kapıların sonuna kadar açılacağı, İran’ın yurt dışında el konulan varlıklarının tamamının bir anda yüzde yüz serbest bırakılacağı gibi bir yanılgı içine düşmeyelim. Diğer taraftan 2015’in 1 Ocak’ı itibariyle, 2015’in yılbaşında ben İran’daydım, 2014’ü 2015’e bağlayan yılbaşında. Şunun için de oradaydık; Tercihli Serbest Ticaret Anlaşmamızın yürürlüğe girmesi ile ilgili bir tören vardı, onun için oradaydık. Biz 2015’te Tercihli Ticaret Anlaşması ile girdik İran’a ve 2015’in sonunda da bunu minimum 40, 125 ayrı üründe sıfır gümrükle çalışıyoruz. Minimum 40 ürün daha eklemek, bunu minimum 165’e tamamlamak istiyoruz. Hatta şöyle bir noktaya geldik ki, bunu küsurlu yapmayalım; dedik ki ‘200’e tamamlayalım. Siz de bildirin biz de bildirelim.’ Biz İran’la birbirimize çok benzeyen iki ülkeyiz. Özellikleri ile benzer durumdayız, kültür itibarıyla benzer durumdayız, coğrafya, iklim, tüketim alışkanlıkları anlamında benzer durumdayız. Biz İran’ın şu anda altyapıyla ilgili problemlerinin, konutla ilgili, üst yapıyla ilgili, turizmle ilgili, teknolojiyle ilgili bütün bunlarla ilgili bölümlerini daha yeni geçmiş olan bir ülkeyiz. Tecrübeliyiz, yani daha sıcağı üstünde bir tecrübemiz var. Onlarla da bunları devamlı olarak paylaşıyoruz. Yani Çin’in orada olması, Kore’nin orada olması anlamlıdır tabi, bunları göz ardı etmemek lazım ama biz İran’la birlikte daha başarılı olabileceğimize inanıyoruz. O yönde de zaten görüşmelerimiz var. Biz İran’la işbirliğinde ortaklık, birlikte yapmak üzere bir konsept üzerine çalışıyoruz. Ama diğer ülkelerin İran’la böyle bir yakınlığı, böyle bir hedeflerinin olduğunu biz zannetmiyoruz, hedefleri de yok zaten. Gelip orada yatırım yapmak derken, gelip orada altyapı, üst yapı yatırımlarını yapıp parayı alıp gitmek veyahut da gelip orada enerji karşılığında yatırım yaparak, karşılığında enerji alıp gitmek. Biz öyle değiliz. Biz Türk ve İranlı iş adamlarının birlikte hem İran’da hem Türkiye’de gerekli plan yatırımları birlikte yapması ve Türkiye olarak biz oradaki yatırımlarda yine Türk ve İranlı iş adamları bir araya geldiğinde, Türk Enzim Bank’ıyla finansmanları yaratarak. Yani bütün paralar serbest bıraktı, İran’da çok para var; öyle bir şey yok. Şu anda Türkiye olarak bizim onlara finansman anlamında yardım etmemiz son derece gerekli. Yani o anlamda biz memnun oluruz İran’ın çok hızlı bir şekilde gelişmesinden. Orada bütün dünyanın global ekonomilerinin orada olmasında ve İran’ın büyümesinden son derece memnun oluruz. Çünkü İran büyüdüğü zaman, İran’da milli gelir arttığı zaman, İran’da istihdam arttığı zaman, İran belirli bir seviyeye geldiği zaman, İran bizim için de son derece önemli bir tüketim pazarı haline gelir. Yani orada şimdi satamadığınız birçok ürünü satar hale gelirsiniz ve bu hükümet döneminde İran bizim için birinci öncelikli ülkelerden bir tanesi. Dünyadaki birkaç ülkeden bir tanesi ve İran’da şu anda 10 personelle Türkiye Ticaret Müşavirliğimiz var. Şu anda açıldı. Türkiye Ticaret Merkezi’ni ilk defa orada açıyoruz. Bizim için önemli olan ilk ticaret merkezini İran’da açıyoruz. Özel sektörün olduğu bir merkez. Sadece özel sektörün, odaların, İhracatçılar Birliği'nin, TİM’in, TOBB’un da birer ofisinin olduğu ama diğer tamamında özel sektörün, şirketlerin, ofislerinin olduğu kiralarını biz vereceğiz, personel giderlerini biz vereceğiz, yıllık 3 milyon dolara kadar o ofisin giderlerini biz vereceğiz ve bu Tahran’ın en prestijli yerinde ve Tahran’ın en önemli meydanına bakan bir yerde olacak. Şu anda Ekonomi Bakanı olarak da benim de birinci önceliğim bu. Çünkü İran-Türkiye Karma Ekonomi Komisyonu Başkanlığı ve oradaki bütün ilişkilerde karşılıklı olarak oradaki ilgili bakanla Türkiye’deki Ekonomi Bakanı, bizde İran-Türkiye ekonomik ilişkilerinin de birebir en üst seviyede temsili, cumhurbaşkanlarımız tarafından görevlendirilen iki bakanız.”

“GÜMRÜK BİRLİĞİ, BAĞIMSIZ BİR ÜLKENİN İMZALAMAMASI GEREKEN BİR ANLAŞMA”
Bakan Zeybekci, 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması'nın bağımsız, hür bir ülkenin imzalayacağı bir anlaşma olmadığını vurguladı. Avrupa Birliği platformlarında anlaşmanın adil olmadığını defalarca vurguladıklarını kaydeden Zeybekci, “Gümrük Birliği bağı ile 20 yıldan beri bağlı olduğumuz Avrupa Birliği’nde maalesef bizim asimetrik dediğimiz ama bağımsız, hür bir ülkenin asla imzalamaması gereken bir anlaşmayı biz 1995 yılında imzalamışız. Eleştirmiyorum, o günün şartlarında belki doğru olan oydu. Ama şöyle bir organizasyon düşünün. Öyle bir ortaklık var ki sizin tek bir oy hakkınız bile yok. Gümrük Birliği böyle bir şey. Siz hiçbir şey söyleme hakkına sahip değilsiniz. Avrupa Birliği’nin aldığı tüm kararlara kayıtsız ve şartsız uymak zorundasınız. Daha kötüsü ne biliyor musunuz? Avrupa Birliği üçüncü ülkelerle imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması veyahut da benzeri anlaşmalara otomatik olarak siz kapınızı açarak kabul ediyorsunuz. Bu ülkelerden bir tanesi Cezayir, bir tanesi Meksika, bir tanesi Güney Afrika, buna benzer ülkeler. Bunlar Avrupa Birliği ile Serbest Ticaret Anlaşması imzaladığında Türkiye’den otomatik olarak Avrupa’dan elde ettiği tüm hakları elde ediyor. Ama asıl önemli olan şu; çöp olmasa bile onun Avrupa Birliği vasıtasıyla senden elde ettiği hakları sen o ülkeden elde edemiyorsun. O lütfederse seninle ayrıca bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalaması gerekiyor. O geldiği zaman senin kapıların ticari anlamda sonuna kadar açık, sen ona gidersen kapalı, ‘benim senle böyle bir anlaşmam yok’ diyor. ‘Nasıl yaparsın bunu’ diyorsun, ‘Ben Avrupa Birliği ile seni aldım’ diyor. Yani düşünün Avrupa Birliği seni satıyor, pazarlıyor seni, senin ülkeni pazarlıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Şimdi 2014 yılının ocak ayında o günkü Başbakanımız, şimdiki Cumhurbaşkanımızla Avrupa Birliği’ne ziyarette orada biz bunu çok net bir dille anlattık. Bu Türkiye için kabul edilebilir ve sürdürülebilir değildir. Bu anlaşma imzalanırken iddia o dönemde 1995 yılında, ‘Türkiye nasıl olsa 2000 yılına kadar Avrupa Birliği’ne tam üye olur, bu arada Gümrük Birliği’ni de siz ekonomik anlamda entegrasyonunu gerçekleştirmiş oluruz. İşte fazla uzamaz bu rahatsızlık, rahatsızlık var ama fazla uzun süren bir rahatsızlık olmaz’ diye. Biz bunu 2014’ün ocak ayında ‘Bu kabul edilebilir değildir, sürdürülebilir değildir. Bu böyle devam ederse biz bunu Avrupa Birliği’yle Gümrük Birliği Anlaşmamızı tekrar gözden geçiririz, gerekirse tek taraflı askıya alırız’ diye söyledik. Çünkü bir de yaklaşan tehdit var. Amerika ile Avrupa Birliği iki devasa ekonomi bir araya geldiğinde, Amerika Avrupa’dan elde ettiği tüm imtiyazların tamamını senden elde etmiş oluyor otomatik olarak. Siz Amerika’dan hiçbir şey talep edemiyorsunuz. Biz bunları söyledikten sonra şubatta tekrar buluştuk. Martta, nisanda Türkiye’de tekrar buluştuk. Diplomaside, uluslararası ilişkilerde rest yoktur. Diplomatik dillerle söylenir. Denir ki; ‘sonuçları itibariyle öyle bir noktaya gelinir ki bu Gümrük Birliği'yle bizim sizinle olan ilişkimiz, biz bunu sürdüremeyiz. O gün gelmeden gel bunu düzeltelim. Ogün geldiği zaman yapacak bir şey kalmıyor çünkü. O gün gelmeden bunu düzeltelim, sonuçta bunu çok pozitif bir şekilde yaklaşıldı ve hızlı ilerledik.’ 2015’in gecen sene 14 Mayıs günü, bir yıl önce Bürüksel’de ortak bir deklarasyonla bir Türkiye’nin Gümrük Birliği konusunda, sadece Gümrük Birliği kapsamında, Avrupa Birliği’ndeki karar alma mekanizmalarında olması, iki; Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkelerle imzalayacağı ve imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarında ve benzerlerinde Türkiye’nin otomatik olarak taraf olması, yani aynı hakları o ülkeden de elde etmesi, üç; ki bu da önemli, ekonomik anlamda Gümrük Birliği’nin kapsamı sadece sanayi ürünleri ile sınırlı. Yeni biz onlarla mutabakatımızda, ki bunu gerçekleştireceğiz, hizmetler, tarım ve gıda, kamu alımları ve yatırımlar. Bu hizmetlerin ve kamu alımlarının iki ülke arasında Gümrük Birliği kapsamına alınmış olaması şu demek; sizin firmalarınız artık Paris Belediyesi’nin veyahut da Brüksel Belediyesi’nin veyahut da diyelim ki Alman Frankfurt Belediyesi’nin bir satın alma ihalesine rahatlıkla girebilecek. Oradaki bir hizmet ihalesine girebilecek. Bu ekonomik anlamda tam bir entegrasyon demek” diye konuştu.

“AVRUPA’DAN ET GELDİĞİ ZAMAN TÜRKİYE’DEKİ ET FİYATLARI ÇÖKER”
Türkiye’nin tarım ürünlerinde üreticiyi koruyan bir yaklaşımda bulunduğunun altını çizen Zeybekci, Avrupa’dan et ithalatının önünün açılması durumunda tüketicinin çok daha ucuz bir fiyata et alabileceğini söyledi. Türkiye’nin kendisine yetecek kadar et üretmesi gerektiğini belirten Zeybekci, “Türkiye olarak biz bir tercihte bulunuyoruz. Tarım ürünlerinde, gıdada, koruma duvarıyla Türkiye’deki üreticileri koruyoruz. Yoksa biz gayet iyi biliyoruz, Avrupa’da et Türkiye’den çok daha ucuz. Kapıları açtığınız anda Avrupa’dan Türkiye’ye belirli hassasiyetler dikkate alınarak et geldiği zaman Türkiye’deki et fiyatları çöker. Ama biz diğer taraftan da kendimize yetecek kadar eti üretmek zorundayız” şeklinde konuştu.

FED’İN FAİZ KARARI
Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artırımına gidemeyeceğini vurgulayan Zeybekci, “2 buçuk yıldan beri, 23 ay bakanlığım ve ondan sonraki 6 aylık dönemimde de dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. Yapamazlar. Dünyanın diğer ekonomileri, o kalkışı yapmadığı sürece sen bunu gerçekleştiremezsin. Alman Merkez Bankası’ndan gelen bir açıklama; bu şekilde değerli dolar, kaldı ki faizi artırdığın zaman daha da değerlenecek dolar sürdürülebilir değildir ve 1 yıl geçmeden Amerikan ekonomisi yeniden resesyona girer” ifadelerini kullandı.

“FAİZLE İLGİLİ OLUMLU GELİŞMELER DEVAM EDECEK”
Ekonomi Bakanı Zeybekci, “Türkiye’deki faizler yüzde 8’e iner mi?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Türkiye’deki faizle ilgili olumlu gelişmeler devam edecek. Hiç kimse Türkiye’yi şu şekilde pazarlamaya kalkmasın; ‘Amerikan Merkez Bankası FED şunu yaparsa, bilmem ne yaparsa, Türkiye’deki para maliyetleri yükselirse, Türkiye’nin finansman maliyetleri artarsa’ yok böyle bir şey. Türkiye’nin kısa vadeli borçlarına bakmak lazım, Türkiye’nin Merkez Bankası ve özel sektör, reel sektör döviz tevdiat hesapları ve özel sektörün ve bankacılık sisteminin yurt dışındaki varlıklarını iyi tahmin etmek lazım. Kamu borçlanmasına bakmak lazım. Kamu borçlanmasında o kadar sağlamsınız ki, Avrupa Birliği’nin hemen hemen tüm ülkelerinden daha iyi durumdayız. Dünyanın en iyi ülkelerinden bir tanesisiniz, siz bu sağlamlığınızla faizden dolayı bir endişeye girmeye gerek yok. Benim yönüm, Amerikan Merkez Bankası’ndan daha çok Avrupa Birliği Merkez Bankası’na bakıyor. Yüzde 45 ihracatımı oradan yapıyorum ve doğrudan yabancı sermaye girişinde yüzde 71’i oradan geliyor. Şuanda FED parasal genişlemeyi durdurdu, parasal daralma, ardından da faizleri yükselteceği de bekleniyor. Avrupa Birliği Merkez Bankası ne yaptı; eş zamanlı olarak faizleri düşürmeye devam etti ve devam ediyor, her ay 80 milyar euro piyasaya para sürüyor.”

“PİYASALARIN PEŞİNDEN KOŞMUYORUZ”
Piyasanın peşinden giden değil, piyasaları peşinden sürükleyen bir Merkez Bankası olması gerektiğini söyleyen Zeybekci, “Türkiye’de ekonomi yönetimi olarak da böyleyiz. Piyasaların arkasından koşan değil, piyasaların önüne geçiyoruz. Bizim faizde, enflasyonda, büyümede, cari açıkta, ihracatta bir hedefimiz var. Bu hedeflere ulaşacak şekilde bir yol haritamız var. Biz ekonomiyi bu yol haritamıza göre yöneteceğiz” dedi.

“HEDEFİMİZ ÜRETEN TÜRKİYE”
“Piyasalar artık üretim ve icraat bekliyor” diyen Bakan Zeybekci, şöyle devam etti:
“Bir önceki günden bugün, dünden çok daha fazla üreten Türkiye. Bugün dünden daha çok ihracat yapan bir Türkiye, bugün dünden daha çok istihdam yaratan bir Türkiye, daha çok üreterek, daha çok büyüyen bir Türkiye; hedefimiz bu. Başbakanımızın tabiriyle laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyma, aş üstüne aş koyma zamanı. Türkiye 2008 krizinden sonra bir dairenin etrafında fazla oyalandı. 10 bin dolar milli gelir ve 150 milyar dolar ihracat seviyelerinin etrafında çok dolandık. Son 4-5 yıldan beri buralardayız. Buradan çıkmak için uygun zamanlar geldi ama biz bu uygun zamanlarda son dönemlerde bir yılda 2 defa, 3 defa seçim yaptık, 7 Haziran gibi bir vaka yaşandı ama 1 Kasım bu ülkenin tüm insanları, esnafı, KOBİ’si, tüketicisi coşku istediğini söyledi. ‘Ekonomik ve siyasi istikrar’ dedi. Bunu belirtirken de çok güçlü bir şekilde belirtti. Ekonomik bir coşku, ekonomik bir kalkınma, yeniden bir seferberlik, yeniden bir büyüme seferberliği, bir ihracat seferberliği. Türkiye, son 14 yılda inanılmaz bir başarı sağladı. 35 milyar dolardan 150 milyar dolara, 3 bin 500 dolarlık milli gelirden 10 bin dolarlık milli gelire ulaştı. Türkiye başardı ama Türkiye bunu fasoncu bir ekonomiyle başardı. Teknolojisini, bilgisini, markasını, patentini başkasının kontrol ettiği, başkalarının sahip olduğu, enerji ve hammadde kaynaklarını başkalarının kontrol ettiği, tüketim alışkanlıklarının dizaynını başkalarının belirlediği, dağıtım kanallarını başkalarının kontrol ettiği bir ekonomi çarkında, Türkiye fasoncu bir anlayışla bu başarıyı sağladı. Turizmde de böyle; turlarını, turizmdeki alışkanlıklarını, destinasyonları başkalarının belirlediği bir alanda Türkiye inanılmaz bir başarı sağladı. Şimdi hedefimiz 2023. Eğer Türkiye o muasır medeniyet dediğimiz 25-30 bin dolarlık seviyelere doğru gidecekse, başkalarının kontrol ettiği her şeyi kendisi kontrol eder halde olmalı. Şimdi de bu yürüyüşümüz o yürüyüş.”

KARŞILIKSIZ ÇEKLER VE İFLAS ERTELEME
Karşılıksız çeklere yeniden hapis cezası getirilmesi ve iflas erteleme gibi konularda açıklamalarda bulunan Zeybekci, “Sayın Başbakanımızın bu konuda son derece kararlı bir talimatı var. Hırsızlık veya soygun illa ki silah dayayıp, kapı pencere kırarak girilen, yapılan şey değildir. Çekle ilgili de insanlar kandırılarak hırsızlık yapılabilir. Bir de bu iflas ertelemeyle ilgili Başbakanımızın kati talimatı var. Bunların suistimalini erteleyici, çekte de tekrar hapis cezasını tekrar gündeme getirecek bir uygulama. Bunlar da inşallah bu sene Meclis tatile girmeden önce yapılacak” diye konuştu.  

CANER ÜNVER - ONUR EMRE DURAK
ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Çocuklardan fazla heyecan yaşadı İstanbul’da yaşayan Sakine Altay, eşi ve çocuğuyla gezmeye geldiği Bartın’ın Amasra ilçesinde 23 Nisan etkinlerinde uçurtma uçurup doğum gününü kutladı. İstanbul’da yaşayan Sakine Altay, eşi ve çocuğu ile birlikte Bartın’ın tarihi ve turistik yerlerinden Amasra ilçesine gezmeye geldi. İlçede 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle düzenlenen uçurtma şenliğine katılan Sakine Altay, doğum gününü uçurtma uçurarak kutladı. Amasra’yı çok beğendiğini söyleyen Sakine Altay, "Bugün benim doğum günüm. Kızım İstanbul’dan getirdi beni. Gezmeye geldik, doğum günümü kutlamak için geldik. Çok güzel bir gün geçiriyoruz. İlk defa geldik Amasra’ya. Çok sevdik" dedi. Başkan da uçurtma uçurdu Amasra Plajı’nda gerçekleşen uçurtma şenliğine katılan Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır da, çocukların heyecanına ortak oldu. Çocuklarla birlikte uçurtma uçuran Başkan Çakır, "Keyifli ve çok anlamlı bir gün. Gün boyu keyifli bir etkinlik geçiriyoruz. Belediye olarak, yüz boyama, müzik ve palyaço gösterilerinin ardından uçurtma etkinliği düzenledik. Çocuklarımız eğleniyor biz de mutluyuz. Geleceğimiz onlara emanet. Ben de uçurtmayı severim. Çocukların heyecanına ortak olduk’’ dedi. Büyükler çocuklardan fazla heyecan yaşadı Etkinliğe katılan çocuklar kadar aileleri de heyecan yaşadı. Uçurtma uçuran aileler, kuvvetli rüzgar nedeniyle uçurtmalara hakim olmakta güçlük yaşadı. Aileler çocukları ile birlikte saatlerce uçurtma uçurarak, rüzgarın keyfini çıkardı. Rüzgar nedeniyle bazı uçurtmalar ise ağaçlara takıldı. Amasra Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk anıtına çelenk bırakılması ile birlikte başlayan kutlama etkinliklerinde uçurtma şenliği öncesinde ise çocuklar için yüz boyama, müzik ve palyaço gösterileri de düzenlendi. Sahil güvenlik botunu gezdiler Sahil Güvenlik Batı Karadeniz Grup Komutanlığı tarafından bir bot çocukların ziyaretine açılırken, kullandıkları malzeme ve donanımlar sahilde sergilendi. Kullanılan insansız deniz aracı, dalgıç kıyafetleri gibi malzeme ve donanımları yakından görerek tanıyan çocuklar, sahil güvenlik botunu da yakından görerek, güvertesinde bol bol hatıra fotoğrafı çekilme fırsatı yakaladı. Botu gezen çocuklara ise ömür boyu saklayabilecekleri 23 Nisan’ı kutlayan bir belge verildi.
Muğla Minik sporcular, voleybol şenliğinde buluştu Muğla’nın Bodrum ilçesinde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında Bodrumspor bünyesinde yer alan voleybol alt yapısındaki 150 minik sporcu voleybol şenliğinde bir araya geldi. Renkli görüntülere sahne olan şenlikte, çocuklar eğlenceli dakikalar yaşadı. Bodrumspor voleybol branşının alt yapısında yetişen 150 minik sporcu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında voleybol şenliğinde bir araya geldi. Minik sporcular eğitmenler eşliğinde voleybol oynarken o anlarda renkli görüntüler yaşandı. Bodrumspor heyeti 150 minik sporcuya madalya takdim ederek, tişört hediye etti. Çocukların eğlenmesi için bu şenliği düzenliyoruz Yapılan etkinlikle ilgili konuşan Bodrumspor Başkanı Hadi Türk, “Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutluyorum. Voleybol Şenliğinin bu yıl 2’incini düzenliyoruz. Çocuklarımızın 23 Nisanda biraz olsun eğlenmeleri ve aktivitede bulunmaları için bu şenliği düzenliyoruz. Minik sporcularımıza madalya ve tişört takdim ettik. Belediye ile koordineli düzenliyoruz burada voleybola ilgiliyi arttırmayı amaçlıyoruz. Katılımlarından dolayı kızlarımıza ve velilerimize teşekkür ederim. Bodrumspor’da şuan 14’üncü yılım ve çiçeği burnunda başkanım ve bu ilk etkinliğim. Voleybolda ilk senemizde mükemmel bir başarı yakaladık. Kadınlar voleybol 1’inci liginde ilk senemizde Play-Off oynadık, olmadı ama tabi ki de pes etmiyoruz. Bizim mottomuz her zaman asla vazgeçme ve biz mücadeleye devam ediyoruz. Ayaklarımızı yere sağlam basarak altyapımızı da geliştirerek Sultanlar Ligine çıkıp kalıcı olup Avrupa’da ülkemizi temsil etmek istiyoruz. Velilerimiz hocalarımızdan ve imkanlarımızdan çok memnunlar. İmkanlarımızı daha da geliştireceğiz, sporcularımıza ve velilerimize daha güzel şartlar sunacağız. Bodrum bu iş için çok müsait ve sporun birçok branşında varız” dedi. Binnaz Karakaya Kapalı Spor Salonunda yapılan organizasyona Bodrumspor Başkanı Hadi Türk, Bodrumspor Yönetim Kurulu Üyesi Zeynel Kılıç, Mehmet Dağoğlu, Murat Önder, Ogün Yıldız, Bodrum Belediyesi Meclis Üyeleri Rıza Karakaya, Kanat Özsert, Bodrumspor Voleybol Antrenörü Adnan Kıstak ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bursa Bursa’da 23 Nisan coşkusu kentin dört bir yanını sardı Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Çocuk Şenliği’nde çocuklar, birbirinden renkli etkinliklerle Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın tadını çıkarttı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Gülümseyen yüzleriyle bugün burada bir araya gelen sevgili çocuklar, bugün sizin bayramınız. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın 23 Nisan, Yaşasın çocuklarımız” dedi. 23 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da büyük bir coşkuyla kutlandı. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Tüm çocuklar aynı dilde gülümser’ teması ile hazırlanan ‘23 Nisan Çocuk Şenliği’nde çocuklar, dolu dolu program içeriğiyle unutulmaz bir gün geçirdi. 23 Nisan coşkusu, yüzlerce çocuk ve ailelerinin katılımıyla Altıparmak Caddesi’nden Merinos Parkı’na doğru yapılan kortej yürüyüşüyle başladı. Ellerindeki Türk bayraklarıyla marşlar söyleyerek ve şiirler okuyarak yürüyen çocuklara, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve eşi Seden Bozbey, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da eşlik etti. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’e minnet borçlu olduklarını söyleyen Başkan Bozbey, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünyada çocuklara adanmış tek bayramdır. Bunu da çocuklara adayan Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun değerinin bilincindeyiz ve onun izindeyiz. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın 23 Nisan, yaşasın çocuklarımız” dedi. Merinos Parkı’nda doyasıya eğlence Merinos Parkı içerisinde hazırlanan alanda devam eden şenlikler kapsamında birbirinden renkli programlar düzenlendi. Başkan Bozbey’in startını verdiği Minik Adımlar Koşusu’na katılan çocuklar, kıyasıya mücadele ederek eğlenceli vakit geçirdi. Çocuk halk dansları gösterisi, öğrenci şarkı performansı, cimnastik gösterisi, BTM bilim ve bubble Show, çocuk halk dansları, kick-boks, çocuk zumba, sihirbaz gösterileri gibi birbirinden farklı organizasyonlarla keyifli vakit geçiren çocuklar, kendileri için hazırlanan atölye çalışmalarına da katılarak unutulmaz bir gün geçirdi. Başkan Mustafa Bozbey ve beraberindekiler, alanı gezerek eğlencenin tadını çıkaran çocuklarla sohbet etti. Dünyaya örnek bir bayram Programda konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, çocukların bu ülkenin geleceği olduğunu söyledi. Çocuklara sahip çıkmanın ve onların geleceğine katkı koymanın herkesin görevi ve sorumluluğu olduğunu belirten Başkan Bozbey, “Bugün çocukların bayramı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun ilan edildiği, tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun. Atamız, 23 Nisan’ı çocuklara armağan ederek ne kadar değerli olduğunuzu göstermiştir. Bu bayram çocuklara yönelik ilk ve tek bayram olması bakımından dünyaya örnek olma özelliğine de sahiptir. Yarınlara güçlü, yaşanabilir ve örnek bir Bursa ve Türkiye bırakmak için sizlerin enerjisinden ilham alıyoruz. Aranızdan Sabiha Gökçen, Muazzez İlmiye Çığ, Aziz Sancar, Uğur Mumcu, Türkan Saylan gibi nice değerli ismin yetişeceğine eminim ve inanıyorum. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak sizlerin ihtiyaçlarını karşılamaya, yeteneklerinizi ortaya çıkartmaya, eğitim hayatınıza katkı sağlamaya ve sizleri geleceğe hazırlamaya devam edeceğiz” diye konuştu. “Sevgili çocuklar, bugün sizin bayramınız” Çocukların barış ve esenlik içinde oyun oynayıp hayal kurabilecekleri bir dünyayı düşlediklerini söyleyen Başkan Bozbey, “Gülümseyen yüzleriyle bugün burada bir araya gelen sevgili çocuklar, bugün sizin bayramınız. Doyasıya eğlenmek hakkınız. Başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Cumhuriyetimizin ve millî egemenliğimizin mimarı olan şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Tüm çocuklar aynı dilde gülümser diyerek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nızı kutluyorum” dedi.
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Çocukların hayatına kast edenlerin hesap vermesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Türkiye olarak, Cumhurbaşkanımız liderliğinde, çocukların hayatına kast edenlerin hesap vermesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen “TRT 46. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği” programına katıldı. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını, sevgilerini ve 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlama dileklerini iletti. Yılmaz, dünyada başka örneği olmayan milli bayramı uluslararası düzeyde bir kardeşlik şölenine dönüştüren TRT’yi tebrik etti. TRT, 1979 yılından bu yana 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği’ne ev sahipliği yaparak; kardeşlik iklimini dünyaya yayan önemli roller üstlendiğini ifade eden Yılmaz, “Bugüne kadar dünyanın 120 farklı ülkesinden 30 binin üzerinde çocuğu Türkiye’de misafir etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Türkiye’de ağırladığımız çocuklar, buradan unutulmaz anılarla ülkelerine döndüler, tüm dünyaya barış ve dostluk mesajları götürdüler. Bugün ise 29 farklı ülkeden 500’e yakın evladımızı, ‘Dünya Çocukları Barış İçin El Ele Verdi’ temasıyla Türkiye’de misafir ediyor, kucaklıyoruz. Son iki yıldır Başakşehir Millet Bahçesi’nde gerçekleştirilen Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’nin coşkusunu, bu sene dünya çocuklarıyla birlikte Ankara’da yaşıyoruz. Çocuğun olduğu yerde neşe var. 29 farklı ülkeden Türkiye’ye getirdiğiniz bu heyecan, neşe ve güzellikler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu yıl aramızda onur konuğu olarak Filistin’in cesur çocukları var. Tüm çocuklarımızla birlikte, bugün aramızda olan Filistinli evlatlarımıza da hoş geldiniz diyor, her birinin gözlerinden öpüyorum” diye konuştu. Dünyada savaşlar, çatışmalar, düşmanlıklar, acılar, korkular hep büyükler tarafından çıkartıldığını belirten Yılmaz, “Ama bugüne kadar krizlerin kurbanı ise çoğunlukla çocuklar oldu. Büyüklerin hatalarının bedelini maalesef masum çocuklar ödedi, ödüyor. Bu acı gerçeğe son 200 gündür Filistin’de bir kez daha şahitlik ediyoruz. İşgal altındaki Filistin topraklarında, 7 Ekim’den beri son asrın en acımasız katliamlarından biri yaşanıyor. Ne yazık ki, dünyamızın barış ve huzurunu korumakla görevli kurumlar, 14 binden fazla Filistinli çocuğun hayatını kurtarmayı başaramadı. Gazze’de 200 gündür yaşananlar, açık söylüyorum, insanlık tarihine birer kara leke olarak kazınmıştır. Sizlerin böyle bir vahşete şahit olmanızı asla istemezdik. Altını çizerek ifade etmek isterim ki; savaşları bitirmek için verdiğimiz mücadelenin en önemli motivasyon kaynağı siz çocuklarımızdır. Çocukların kulakları bomba sesleriyle değil, işte bugün burada olduğu gibi, akranlarının neşeli sesleri ile çınlamalıdır” şeklinde konuştu. Çocukların yüreklerinin tedirginlikle değil sevgiyle, coşkuyla, umutla çarpması gerektiğini belirten Yılmaz, “Çocuklar korkunun pençesinde değil, huzurun kucağında uyumalıdır. Şunu hiçbir zaman unutmayın sevgili çocuklar adalet, er ya da geç mutlaka tecelli eder. Zalimler, zorbalar ve katiller günün sonunda kaybetmeye mahkûmdur” ifadelerine yer verdi. Çocuklardan Gazze başta olmak üzere bütün o yetim ve öksüz çocuklar için, akşam yatağa girdiklerinde dua etmenizi istediğini söyleyerek Yılmaz, “Sizlerden Gazzeli, Filistinli, Yemenli, Sudanlı, Somalili ve kalbi yaralı diğer tüm kardeşlerinizi dualarınızda unutmamanızı özellikle rica ediyorum. İsrail yönetiminin ve savaş lobilerinin baskılarına rağmen Gazze’deki katliamlara tepkisiz kalmayan herkese buradan teşekkür ediyorum. Biz de Türkiye olarak, Cumhurbaşkanımız liderliğinde, çocukların hayatına kast edenlerin hesap vermesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz. Bunun yanında tüm dünyada barışın ve huzurun hakim olması için var gücümüzle çalışmaktan geri durmayacağız. Siz çocukların şu an burada sergilediği birlik ve beraberliğin, Türkiye’den tüm dünyaya verdiğiniz mesajların çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Şu muhteşem kardeşlik tablonuz, inşallah Balkanlar’dan Orta Asya’ya; Afrika’dan Avrupa’ya dünyanın her köşesindeki çocuklara umut ve ilham kaynağı olacaktır. Yeryüzündeki tüm çocuklarının barış, huzur ve güvenlik içinde yaşayacağı, oynayacağı, anne ve babasından ayrı kalmayacağı aydınlık bir dünya için mücadelemizi devam ettireceğimizi bilmenizi istiyorum. Rabim sizleri her türlü sıkıntıdan korusun diyorum” açıklamalarında bulundu. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 104’üncü yıl dönümü olduğunu belirten Yılmaz, “23 Nisan 1920 tarihinde, ülkemiz işgal altındayken ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ diyerek bağımsızlık irademizi ortaya koyduk. Meclisimizin ortaya koyduğu irade, tükendi denilen bir milletin küllerinden doğarak tarih sahnesinde adeta bir güneş gibi parlamasını ifade ediyordu. Büyük Millet Meclisi çatısı altında, ortak bir gaye etrafında kenetlenen aziz milletimiz, İstiklal Harbiyle geleceğine ve iradesine sahip çıkmıştır. Bu uğurda nice insanımızı, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden on binlerce vatan evladını şehit verdik. Tüm imkânsızlıklara, yokluk ve zorluklara rağmen mücadelemizi zaferle taçlandırdık. Bu vesileyle bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşımızı sevk ve idare eden ilk Meclis’teki tüm milletvekillerini, istiklalimizi ve istikbalimizi borçlu olduğumuz bütün kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyorum. İstiklal Harbi’ni veren o yüce Meclis’teki ruhu, aşkı, heyecanı bizler de bugün en coşkulu halde kalbimizde hissediyoruz” ifadelerine yer verdi. Tam 22 yıldır milli mücadele ruhuyla Türkiye ve istikbalimizin teminatı olan çocuklarla hizmet için koştuklarını vurgulayan Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Şehitlerimizin canları pahasına bize devrettiği emaneti, daha da yücelterek bizden sonraki nesillere devretmenin gayreti içindeyiz. Demokrasiyi, Cumhuriyeti, milli iradeyi güçlendirdikçe; ülkenin daha çok kalkındığını, geliştiğini, büyüdüğünü 22 yıl boyuna pek çok kez gösterdik. Bundan sonra da daha güçlü devlet, daha güçlü millet, gücünü pekiştirmiş bir demokrasi idealiyle yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Devletimizin üniter yapısından, milletimizin ezeli ve ebedi kardeşliğinden, vatanımızın toprak bütünlüğünden asla taviz vermeyeceğiz. Türkiye Yüzyılını inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden, önümüze çıkan engellere aldırmadan azimle mücadelemizi sürdüreceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum.” Yılmaz, çocuklardan hayatınız boyunca, hem ülkemizde, hem dünyada, kardeşliği, dostluğu ve dayanışmayı en güçlü şekilde savunmanızı beklediğini belirtti. Çocukları neşeli görmek, biz büyükleri her zaman çok mutlu ve mesut ettiğini ifade eden Yılmaz, “İnşallah, ülkemizde bulunduğunuz süre içinde hayatınız boyunca unutamayacağınız güzel hatıralar biriktireceksiniz. Sizlerden, birbirinizle iletişimizi hiç koparmamanızı özellikle rica ediyorum. Her birinizden Türkiye’deki kardeşlerinizle irtibat halinde olmanızı, mektuplar yazmanızı, e-postalar, mesajlar göndermenizi bekliyorum. Bu düşüncelerle, hepinizin 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor, her gününüzün bayram neşesi içinde geçmesini diliyorum. Kalplerimizin bir araya geldiği bu anlamlı buluşmaya vesile olan TRT’miz başta olmak üzere tüm kurumlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Nice bayramlarda buluşmak dileğiyle, hepinizi gözlerinizden öpüyor, sevgilerimi iletiyorum. Ailelerinize, arkadaşlarınıza selamlarımızı, sevgilerimizi götürmenizi özellikle rica ediyorum. Allah’a emanet olun” dedi.
Muğla Başkan Mandalinci, muhtarlarla buluştu Bodrum Muhtarlar Birliği Derneği Olağanüstü Genel Kurulu, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin katılımıyla Bodrum Ticaret Odası’nda gerçekleşti. Bodrum Ticaret Odası’nda, Muhtarlar Birliği Derneği Olağanüstü Genel Kurulu, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin katılımıyla gerçekleşti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Olağanüstü Genel Kurulda oylamaya sunulan tek aday Cumhuriyet Mahalle Muhtarı Ahmet Cemil Gündüz dernek başkanlığına seçildi. 2010 yılından beri Muhtarlar Birliği Başkanlığı yapmakta olduğunu belirten Ahmet Cemil Gündüz, “Yine teveccüh göstererek bu dönemde de beni başkan seçtiniz. Çok teşekkür ediyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra sizin her konuda destekçiniz olacağım ve yardım edeceğim” dedi. Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, Olağanüstü Genel Kurulun hayırlı uğurlu olmasını dilerken tekrar Muhtarlar Birliği Derneği Başkanı olarak seçilen Ahmet Cemil Gündüz’ü de tebrik etti. Ahmet başkanın, geçmiş dönemde 56 mahalle muhtarı ile belediyenin de öncülüğünde mahalle yaşayanlarının isteklerini en hızlı şekilde yerine getirmek üzere yaptığı çalışmalara dün olduğu gibi bugün de devam edeceğini söyleyen Başkan Tamer Mandalici, "Yine aynı azim ve kararlılıkla mahallelerde hizmetlerimize devam edeceğiz. Belediye olarak Muhtarlık İşleri Müdürlüğümüz öncülüğünde sizlere verdiğimiz destek ve katkıları artırarak devam ettireceğiz. Sizler, vatandaşımızın öncelikli bire bir diyalog kanalısınız. O yüzden sizlerden gelen talep, istek ve şikayetleri; bütün tavsiyeleri, önerileri çok önemsiyor ve çözmek için canla başla çalışıyor olacağız. Bu konuda hem bana hem belediye başkan yardımcılarımıza, birim müdürlerimize, Muhtarlık İşleri Müdürlüğümüze ulaşabilirsiniz. Muhtarlık binası olmayan mahallelerimizde bir an önce muhtarlık ve araç, gereç, ekipman ihtiyaçlarının giderilmesi ve halka en hızlı ve etkin şekilde hizmet verilmesini sağlayacağız. Olağanüstü genel kurulunuzu kutluyor, olağanüstü genel kurulda yeniden Muhtarlar Derneği Başkanı seçilen Ahmet Cemil Gündüz muhtarımı tebrik ediyorum" dedi. Yeni dönemin ilk muhtarlar toplantısı yapıldı Olağanüstü Genel Kurulun ardından Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, yeni dönemin ilk muhtarlar toplantısını gerçekleştirdi. Belediye ve muhtarlar arasındaki koordinasyon ve çalışma dinamikleri hakkında konuşulan toplantıda Başkan Tamer Mandalinci, görüşmelerde muhtarlara öncelik tanınacağını belirtti. Alt yapı, su, kafeler, işgaliyeler, hanutçuluk, çocuk parkları, otopark sorunları, çevre temizliği, pazar yerleri, halk plajları gibi konularda muhtarların istek ve önerilerini dinleyen Başkan Tamer Mandalinci, meclis üyelerinin bu konuda muhtarlara destek olacağını belirtti. “Temizlik seferberliği başlatacağız” Başkan Tamer Mandalinci, Muhtarlar Birliği Toplantısında muhtarlara temizlik seferberliği yapacaklarını ifade ederek "Bodrum’a gelenlerin temiz bir çevre görmesi benim en büyük arzum. Belediye olarak bu konuda çalışıyoruz. ‘Mıntıka ekipleri çalışıyor, çöpler zamanında alınıyor, çöp konteynerlerimiz tertemiz’ demesi benim en büyük kriterim. Temizlik konusunda başarısız olma lüksümüz yok. Birim müdürlerimiz, belediye başkan yardımcılarımız, meclis üyelerimizin içinde bulunduğu bir ekiple beraber bir temizlik seferberliği başlatacağız. Eğer kurabilirsek 250-300 kişilik bir timi 11 bölgeye dağıttığımızda bir temizlik seferberliği başlatacağız. Bu noktada da siz değerli muhtarlarımızdan da kendi mahallelerinizde destek bekleyeceğiz. Bu seferberliği başlatıp belirli periyodlarla bölgemize güzel bir hizmet yapmış olacağız” şeklinde konuştu. Genel kurula Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, Muhtarlar Derneği Başkanı Ahmet Cemil Gündüz, Bodrum Belediyesi Muhtarlık İşleri Müdürü Murat Kurtini, mahalle muhtarları, ile basın mensupları katıldı.