POLİTİKA - 15 Haziran 2016 Çarşamba 11:41

Bakanı Ahmet Arslan: '5GTR Formu'nu oluşturduk'

A
A
A
Bakanı Ahmet Arslan: '5GTR Formu'nu oluşturduk'

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “5GTR Formu'nu oluşturduk. 5G Formu'nu oluşturan ülkeler arasındayız artık. 5G ile tüm kablosuz teknolojiler aynı alt yapı üzerinden hizmet verecek, bu konudaki standartlaşma çalışmaları devam etmektedir” dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan, Bilkent Otel’de düzenlenen 5G Çekirdek Ağ Zirvesi'ne katıldı. Zirvede 5G teknolojisi ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Arslan, “Mobil haberleşmede ülkemizin 1G mobil şebekesinin kurulması ile başlayan serüven, 2G seviyesinde hizmet sunan GSM ve 3G seviyesinde hizmet sunan şebekelerle devam etmiştir. Gelinen aşamada birçok ülke 4.5G seviyesinde hizmet verecek olan şebekeleri hizmete alırken, biz 5G seviyelerini hedefleyen bir alt yapı üzerine çalışıyor olduk. Daha sonra 4.5G seviyesinde hizmet sunan Long Term Evolution (LTE) mobil şebekelerinin kurulmasına karar verildi. Bu karar aynı zamanda 5G standartlarının tam olarak belirlenmesi ve ticari olarak devreye alınması sonrasında da 5G’ye geçişe uygun bir alt yapıyı hedeflemektedir. Bakanlık olarak biz iki konuyu dengeli olarak götürmek durumundayız. Bunlardan birincisi vatandaşımızın makul taleplerine gelişmiş teknolojik hizmetlerin sunulmasının önünü açmaktır. İkincisi ise, bu alt yapılar kurulurken milli AR-GE ve yerli üretim hedeflerinin çıtasını yükseltmektir. Yapılan ihalede işletmecilere hem AR-GE şartı getirildi hem de kurulacak alt yapıların yerlilik oranları belirtildi. IMT yetkilendirilmesi kapsamında getirilen yerli malı ürün kullanımı yükümlülüğüne ilişkin mobil elektronik haberleşme şebekesinde kullanılan donanım ve yazılım gibi ürünlerin nasıl ele alınacağı, bunların yerlilik kriterleri gibi konularda bakanlığımızın da katkılarıyla Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından çalışmalar yürütülmektedir” diye konuştu.

“5GTR FORMU'NU OLUŞTURDUK”
Türkiye'nin 5G konusunda ürün geliştiren ülkeler arasında olması gerektiğine vurgu yapan Arslan, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

“4.5G seviyesindeki AR-GE ve yerli üretim için başlattığımız bu çalışmalar dünyayla eş zamanlı olarak devam etmektedir. Ancak bizim 5G için bu konuda ön almamız ve dünyada bu konuda ürün geliştiren ülkeler arasına girmemiz şarttır. Bu nedenle 5GTR Formu'nu oluşturmuş olduk. 5G Formu'nu oluşturan ülkeler arasındayız artık. Ancak 5GTR Formu'nun 5G anlamındaki çalışmalarımıza önemli bir ivme kazandıracağını, bu anlamda etkinliğin gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etmeyi bir borç bilirim. 5G insanları, nesneleri, sağlığı, ulaşımı, şehirleri, yani kısacası yaşamın her anında yüksek hızda ve kapasitede en az kesinti ve gecikmeyle birbirine bağlanması konusundan yola çıkılarak ortaya konmuş bir mobil teknoloji platformu olarak düşünülmelidir. 5G ile tüm kablosuz teknolojiler aynı alt yapı üzerinden hizmet verecek. Bu konudaki standartlaşma çalışmaları devam etmektedir. IMT 2020 başlığında 2020’ye kadar olan bir süreç tanımlanmış ancak ülkemizde çalışma takvimimizi biraz daha öne çekmemiz gerektiği bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu hedefin sonucunda küresel ölçekte rekabet eden yerli elektronik haberleşme sanayinin oluşturulması ve AR-GE kaynaklarıyla kapasitemizin etkin ve verimli kullanılması sağlanmış olacaktır. Ülkemizde kurumlar arası 5G işbirliklerinin belirlenerek koordinasyon ve tecrübe paylaşımının sağlanması, ihtiyaç duyulacak transmisyon ve çekirdek şebekenin planlanması, 5G alanında insan ve teknik kapasitemizin daha da geliştirilmesi, 5G’ye yönelik yerli frekans kaynaklarının tahsisine yönelik stratejinin geliştirilmesi konularında gerekli planlamaların yapılması, kamu özel sektör ve üniversite işbirliği ile AR-GE, patent ve yerli üretimin gerçekleştirilmesi ve küresel bir marka yaratılmasına uluslararası alanda da pazarlamasını öne almak konuları bizim için önemlidir. Bu konuda tüm paydaşlarımızla eşgüdüm ile hareket etmemiz ve güçlerimizi birleştirmemiz gerektiğini unutmamamız gerekir.”  

İLKER TURAK 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.