POLİTİKA - 11 Eylül 2017 Pazartesi 18:28

Bakanlar Kurulu sonrası flaş açıklamalar

A
A
A
Bakanlar Kurulu sonrası flaş açıklamalar

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, CHP liderine çağrı yaparak, "Eğer elinde terörü bitirecek formül varsa hemen açıkla" dedi.

Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası konuştu. Bozdağ, "Önce işe bakmak lazım, lafa bakmamak lazım. 4 yıl içinde terörü bitirecekse koluna taktığı kişilerden başlaması lazım. HDP PKK’nın siyasal bir uzantısı. Adalet Yürüyüşü’nde nasıl bir dayanışma içinde olduğunu gördük. Daha önceden bir hendek terörü vardı. PKK değişik yerlerde hendekler kurdu. Teröristlere arkadaşlar şeklinde hitap ettiği dili değiştirmesi lazım" diye konuştu.

Vatandaşlara Arakan’a yardım çağrısı

Bozdağ, 300 bin civarında Arakanlı’ya Türkiye’nin bir ton civarında yardım gönderdiğini anlatan Bozdağ, bu yardımların devam edeceğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ın Türkiye’de bu kapsamda başlatılan kampanyayı açıkladığını hatırlatarak, “Bütün vatandaşlarımızı bu yardım kampanyasına yardımda bulunmaya davet ediyorum. Oradaki zulmü durduramasak bile hiç olmazsa o insanların insani ihtiyaçlarını gidermeye katkıda bulunmuş oluruz” şeklinde konuştu.

Bozdağ, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kavga ise kavga yürüyüş ise yürüyüş’ ve ‘terörü çözemezsem siyaseti bitiririm’ sözlerine ilişkin soru üzerine Bozdağ, “Önce işe bakmak lazım, lafa bakmamak lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'na terörü 4 yılda bitirecekse önce koluna takıp yürüdüğü kişilerden başlaması lazım. Tavsiye ediyorum, koluna giren kişilere benden uzak dur demesi lazım. HDP, PKK terör örgütünün siyasal bir uzantısı, hep beraber biliyoruz. Adalet yürüyüşünde, diğer pek çok konuda dayanışma içinde bulunduğunu biliyoruz. Önce bir oradan başlasın. 'Ben terörü destekleyenler, teröre destek çıkanlarla, teröriste terörist demeyenlerle hiçbir ortak paydada bir araya gelmem' demesi lazım. Terörü bitirecek bir projesi varsa, bunu Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklamasında fayda var. Türkiye'de bugün işbaşında olan bir hükümet var. Bu mücadele nedeniyle ortaya çıkan fatura ortada. Eğer terörü biterecekse elinde bir formül varsa, buradan Sayın Kılıçdaroğlu'nu laftan öte o formülleri milletin önüne koymaya davet ediyorum" açıklamasında bulundu.

Güvenlik güçlerinin terörle mücadelede SİHA'ları kullanmasının önemli bir enstrüman olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "SİHA'ların terörün belinin kırılmasında büyük rolü var. SİHA'lara karşı tavır koyan milletvekili Sayın Kılıçdaroğlu'nun partisindeki bir milletvekilidir. Sayın Kılıçdaroğlu da gereken sözü söyleyecektir" dedi.

ABD'nin Zafer Çağlayan kararı

ABD’nin eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkındaki kararının sorulması üzerine Bozdağ, şunları kaydetti:

“Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkilerin hepsi hem ülkemizin ulusal hukuku hem de uluslararası hukuka uygun. Konusu suç olan bir işlem yapılması da asla mümkün değildir. Türkiye'nin bankalarının, Türkiye'nin yaptığı bütün işlemler uluslararası hukuk çerçevesindedir. Bütün denetimler altında yapılmaktadır. Hukuka aykırı bir iş yok, suç olan bir iş de kesinlikle yoktur. ABD’de Rıza Sarraf üzerinden yapılmak istenen, Sayın Bakanın isminin karıştırıldığı hadise nedir derseniz, işin Türkçesi ve özü şudur, 17-25 Aralık sürecinde Fetullahçı Terör Örgütünün yargı yoluyla yapmak istediği ama başaramadı darbe teşebbüsünü, aynen Amerikan yargısını kullanmak suretiyle tekrarından başka hiçbir şey değil. Sayın Zafer Çağlayan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ekonomi bakanı olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çıkarlarını korumakla görevlidir. Sayın Bakan bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çıkarlarını korumuştur. Bunu yaparken de hem Türkiyemizin hem de uluslararası hukukun yasalarına uygun bir şekilde görevini yapmıştır. Kirli bir oyunun bir parçası bu. Ortada delil yok, uydurma şeyler var."

“Mesnetsiz bir iddianame var ortada"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumaları hakkında verilen kararın da sorulması üzerine Bozdağ, "İşin garibi bu 15 korumadan 4’ü olay yerinde değil. Muhsin Köse, olayın başından sonuna kadar Cumhurbaşkanımızın yanında. Olay yerinde olmayan 4 kişiyi dahil ediyorlar, hiç heyette olmayan bir kişiyi de davaya davet ediyorlar. Mesnetsiz bir iddianame var ortada" şeklinde konuştu.

“O bölgede sadece Kürtler yaşamıyor”

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin açıklamalarıyla ilgili soru üzerine Bozdağ, “Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğüne bağlı bir ülkedir. Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmuştur. Barzani’nin aldığı referandum kararı şu anda kabul görmeyen bir karar. O bölgede sadece Kürtler yaşamıyor, başka etnik kökenden ve farklı inançlardan da insanlar yaşıyor. Bu tek başına alınacak bir karar değil. Bölgedeki huzur ikliminin muhafazası son derece önemlidir. Türkiye, bölgedeki huzur, güven ve barışın istikrarından yanadır. Bölgede güvensiz ortamların oluşmasına, istikrarsızlığın artmasına yol açacaktır. Bu referandumun Barzani’ye ve bölgede yaşayan Kürtlere de faydası yoktur. Barzani'ye çağrım, bu referandumu iptal etmeleridir, bu referandumun kimseye bir faydası yok. Yeniden gözden geçirip referandumu iptal etmelidir" dedi.

ODTÜ arazisindeki yol çalışması ve tepkiler

ODTÜ arazisindeki yol çalışmasına bağlı olarak CHP kanadından gelen tepkilere ilişkin olarak değerlendirmede bulunan Bozdağ, "Yapılanlar, bu ihtiyacı karşılamaktan ibarettir. Bir tünel yapılıyor. Toprağın bir tünel açılması söz konusu değil. Tünel yapılırken de burada bulunan bazı ağaçların nakli ve kaldırılması gerekiyor. Burada yapılan iş, millete hizmet işidir. Bunun karşılığında iki kat ağaç dikilecek. ODTÜ rektörlüğüne de 36 hektarlık alan takdim edilecektir" diye konuştu.

Merkel'in açıklamaları

Almanya Başbakan Angela Merkel’in ‘Türkler Almanya’ya gelebilir’ çağrısının hatırlatılması üzerine Bozdağ, "Sayın Merkel’e tabii Almanya’nın nasıl göründüğünü Almanya'da yaşayan yabancılara, Müslümanlara, bize sorsun. Nasıl gözüküyor, biz kendilerine anlatalım. Türkiye'de bugüne kadar sırf gazetecilik yaptığı gerekçesiyle yargılanan kimse olmamıştır. Mesleği gazetecilik olan bazı vatandaşlarımız da kendilerine isnat edilen suçlar dolayısıyla yargılanırlar. Hukuk neyi emrediyorsa yargı onun gereğini yapar. Türkiye, terör örgütlerine destek verenlere adaletin gereği neyse onu yapıyor ama Almanya teröre destek verenlere kol kanat geriyor. PKK, DHKP-C bugün Almanya'da serbest. Serbestten öte himaye görüyor. Terör ve terör örgütlerine karşı Almanya bir özgürlük alanı ama Türkiye'nin Cumhurbaşkanına Almanya kapalı. Teröristlerin toplanma hakkı var ama Türkiye gibi büyük bir devletin Cumhurbaşkanının Almanya'da yaşayan vatandaşlarıyla toplaşıp onlara düşüncelerini ifade etme hakkı yok" ifadelerini kullandı.

“Tanrıkulu'nun yaptığı açıklama hadsiz, yanlış ve saygısız bir açıklama”

CHP'li vekil Sezgin Tanrıkulu'nun 'Silahlı insansız hava araçları sivil vatandaşları vurup öldürdü' ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu yöndeki açıklamasına ilişkin Bozdağ, şunları kaydetti:

"Tanrıkulu'nun yaptığı açıklama hadsiz, yanlış ve saygısız bir açıklama. Türk milletine, güvenlik güçlerimize bu açıklamasıyla hakaret etmiştir. Bu, büyük bir densizliktir. SİHA'lardan alınan görüntüler çok net görüntüler. Detaylar, SİHA'lardan açık bir şekilde görülebiliyor. Sayın Kılıçdaroğlu kimlik ve belge soruyor ama terörün ve teröristin belgesi ve kimliği olur mu? Güvenlik güçleri terör örgütüyle mücadele ederken, onlarla çatışmaya girmeden önce dur bakalım ey terörist senin Kandil'den aldığın belgen var mı diyebilir mi? Böyle bir mantık olabilir mi? Diyor ki kimlik soracağız. Sayın Kılıçdaroğlu açıklarsa, teröristin kimliği nasıl oluyor? Onlara kimliği kim veriyor? O kimlik nasıl sorulacak biz kendisinden öğrenmiş oluruz. Teröristin kimliği ve belgesi de olmaz. Terörist bellidir, onunla mücadelenin usulü bellidir. Sayın Kılıçdaroğlu'ndan şunu beklerdim, kendi milletvekiline canı pahasına terörle mücadele eden polisimize, askerimize onlara karşı bu saygısızlığı yapan Sezgin Tanrıkulu'na 'senin yaptığın asıl densizliktir' deyip disipline sevk etmesini, partisinden uzaklaştırmasını beklerdim ama yapmadı. Belli ki Sayın Kılıçdaroğlu da kendi milletvekilinin görüşüne katılıyor. Eğer paylaşmıyorsa ona ona dönüp cevabını vermesi lazım. Bu mantıkla 4 yılda nasıl bitirecek onu anlamıyorum, teröre en büyük desteği veren bir propagandayı ve açıklamayı yapan milletvekiline sesini yükseltemeyen bir lider terörle mücadeleyi nasıl yapacak onu da Türk halkının engin sağduyusu ve vicdanına bırakıyorum."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de artış hızı Avrupa’nın 3 katından fazla Ülkemizde 12 milyon diyabetli var. Üstelik artış hızı dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının da 3 katından fazla. İyi tedavi edilmediğinde ciddi organ hasarlarına da yol açan diyabet, yaşamı tehdit edebiliyor. Günümüzde teknoloji ve tıptaki hızlı gelişmeler sayesinde ise hastaların etkin tedavisini yapmak ve yaşam kalitelerini artırmak mümkün. Bugün açılışı gerçekleştirilen Acıbadem Uluslararası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’nde yüksek teknoloji ile diyabetlilerin yaşam kalitesinin artırılması ve Türkiye’den farklı ülkelerdeki diyabetlilere özel hizmet verilmesi hedefleniyor. Koordinatörlüğünü Endokrinoloji ve İç hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz’ın yaptığı Acıbadem Uluslararası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’nin açılışında, ilgili tüm branşlarda hizmet verecek olan uzman medikal ekip basın mensupları ile bir araya geldi. Dünyada 600 milyon, ülkemizde 12 milyon diyabetli bulunuyor. Yapılan araştırmalar; ülkemizde diyabetin görülme sıklığının her 10 yılda bir yüzde 100 oranında arttığını gösteriyor. Üstelik bu artış hızı dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının da 3 katından fazla. Yaşamı tehdit edebilen ciddi bir hastalık olan diyabet; iyi tedavi edilmediğinde koroner kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, görme kaybı ve nöropati gibi ciddi organ hasarlarına yol açabiliyor. Acıbadem, diyabetin tanı ve tedavisinde bütünsel bir yaklaşım anlayışıyla tek merkezden hızlı çözümler sunan, ülkemizdeki ve farklı ülkelerdeki diyabetlileri takip edebilen Acıbadem Uluslararası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’ni hizmete sundu. Koordinatörlüğünü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz’ın yaptığı Acıbadem Uluslararası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’nde; Endokrinolog, İç Hastalıkları Uzmanları, Diyabet Diyetisyenleri, Diyabet Hemşireleri ve Psikolog gibi ilgili tüm branşlardan oluşan uzman bir medikal ekip multidisipliner yapıda hizmet verecek. Açılışta merkezin öne çıkan ve fark oluşturan özelliklerini anlatan Acıbadem Uluslararası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, “Kuruluş amacımız olarak ülkemizde uluslararası standartlarda bir diyabet yönetimini ve diyabetlilere komplikasyonsuz ve kaliteli yaşam sağlayacak bir merkez olmayı hedefledik. Bu amaçla öncelikle klasik bir diyabet tedavi merkezi yerine proaktif bir diyabet yüksek teknoloji merkezi kurmayı planladık. Başarılı bir diyabet tedavisi ancak multidisipliner bir yaklaşım ve ekip çalışması ile mümkündür. Temel felsefemiz diyabet ve diyabete bağlı sağlık sorunlarının tek merkezde en kısa zamanda ve doğru çözümüdür” dedi. ‘Yapay pankreas’tan, ‘24 saat evden takip’e yüksek teknoloji çözümler Diyabetin takip ve tedavisinde güncel teknolojilerin yaşamımıza girmesiyle hastalık yönetiminde birçok kuralın değiştiğini belirten Prof. Dr. M. Temel Yılmaz şöyle konuştu: “Diyabetle ilgili tüm sorunları aynı merkezde çözümleyecek multidisipliner yaklaşım ve organizasyonla 24 saat evden takipten dünyanın her tarafında kan şekerini izlemeye, kapalı döngü yapay pankreastan diyabetik giyilebilir teknolojilere ve kızıl ötesi ışınlarla 360 derece vücut analizi tekniklerine kadar en gelişmiş teknolojileri biraraya getirdik. Ayrıca tedaviye dirençli yüksek kilolu obezite kliniğinden gebelik diyabetine, farklı diyabetlilere özel ilk ihtisas polikliniklerinden diyabette Teletıp uygulamalarına dek birçok yeniliği hayata geçirdik. Diyabette teknoloji kullanımı çok zayıf; halen kan şekeri ölçümü klasik parmak delme yöntemiyle, insülin enjeksiyonu da insülin kalemiyle yapılıyor. Oysa glikoz ölçüm aletlerinin zorluklarını ortadan kaldıran ve her iki üç dakikada bir kan şekerini ölçebilen (Sürekli Glikoz Ölçüm Sistemleri-CGM) sistemlerle, hasta, izni olduğu takdirde diyabet ekibi tarafından 24 saat takip altında olabiliyor. Bu cihazlar ani kan şekeri düşüklüğünde (hipoglisemi) veya ani kan şekeri yüksekliğinde size ya da sağlık ekibine ve sizi izleyen yakınlarınıza alarm ile uyarı gönderebiliyor. Sağlıklı insan pankreasının insülin salgı dinamiğine en yakın olan sistem de sürekli insülin infüzyon pompa sistemleridir. İnsülin pompaları, kablolu insülin pompaları ve yeni kuşak cilde yapışan patch pumplar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Bu sistemlerle insan pankreası gibi en az 3 gün enjeksiyon yapmadan bazal ve bolus insülini uzaktan kumanda ile vermek mümkün." Yapay pankreasla yaşayan hastaların çarpıcı öyküsü Diyabeti üç yıl önce fark edilen Yahya Tan halen yapay kalp ve yapay pankreas ile yaşamını sürdürüyor. 7 yıl önce motor kullandığı esnada aşırı terleme ve göğüs ağrısı şikayetiyle kendini hastaneye zor atan Tan, “Doktor kalp krizi geçirdiğimi söyledi. Yapılan tetkiklerde nakil hastası olduğum ortaya çıktı ve 2017’den bu yana yapay kalp destek cihazı ile yaşıyorum. Yoğun bakımda tedavi gördükten sonra bu kez de diyabetli olduğum ortaya çıktı. Hastanede şekerim 500’lerdeymiş ama haberim yoktu. İnsülin kullanmaya başladım ama Temel hocamızla tanıştıktan sonra Şeker Ölçüm Cihazı (CGM) ve İnsülin Pompası kullanmaya başladım. İnsülin kullanırken çok zorlanıyordum; her zaman ölçüm alamıyor, saatlerini kaçırıyor ve ölçmede sorunlar yaşıyordum ama şimdi yapay pankreas ile bu sorunlar ortadan kalktı ve diyabetin hiçbir sıkıntısını yaşamıyorum. Şimdi şekerim 90-100’den yukarı çıkmıyor” dedi. Yapay pankreasla anne oldu Halen 3,5 aylık bebeği olan Şükran Usta ise diyabet ile pandemi sürecinde karşılaştı. Bir anda çok zayıfladığını ve halsizlikten yürüyemez hale geldiğini, aşırı su içme isteği olduğunu belirten Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Usta, sık idrara çıkma şikayetiyle doktora başvurduğunda Tip-1 diyabet tanısı aldı. Şekerinin 400-500’lerde seyrettiğini öğrenen Usta, insülin tedavisi başlandığını ama o dönem insülin kullanmakta çok zorlandığını, psikolojisinin alt üst olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Yapay pankreasla tanıştıktan sonra psikolojim düzeldi. Hamileliğimin 4. ayında insülin pompası kullandım. Hamilelik sürecinde bebeğime bir şey olacak diye çok korkuyordum ama CGM cihazı ve insülin pompası hayatımı kolaylaştırdı. CGM cihazı sayesinde sürekli parmak ölçümü yapmak zorunda kalmadım, ayrıca anlık şeker değerini gösterdiği için ani çıkış ve inişlere hemen müdahale ediyordum. Hamileliğimi çok rahat geçirdim, şekerim dengesine kavuştu. Bu cihazlar çok pahalı olduğu için sürdürülebilirliği mümkün olamayabiliyor; devlet eliyle ücretsiz verilse diyabetliler için son derece iyi olur." “Kızım her şeyim” 2,5 yaşında kızı olan Janset Burcu Kubat Kırmızıgül de toplantıda yaptığı konuşmada; 20 yaşında diyabet tanısı aldığını belirterek, “O dönem çok kilo vermeye başlamıştım. Aşırı abur cubur yiyordum, 2 günde 1 sebil su bitiriyordum. Tip 1 diyabetim olduğu ortaya çıktı. Şekerim çok yüksek seyrediyordu, hamileliğimin başından itibaren insülin pompası ve CGM cihazı takmaya başladım, şekerimi ideal seviyeye indirdik. Şimdi artık şeker seviyeme göre ara ara cihazı kullanıyorum; benim diyabet hastalığım sayesinde kızım ve eşimle sağlıklı besleniyoruz ve hastalığın dezavantajlarını avantaja çevirdik. Yapay pankreas kesinlikle ülkemizde herkesin alıp kullanabileceği fiyatlarda olmalı çünkü gerçekten lüks değil hayati bir ihtiyaç. Ayrıca çocuklar için de olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum” dedi. “Ülkemiz için önemli bir sorun” Acıbadem Uluslararası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, “Ülkemizde yapılan çalışmalarda 12 milyon civarı diyabetli olduğu gözüküyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ise 9 milyon kişi diyabet nedeniyle ilaç kullanıyor. Yaklaşık 1.7 milyon insanda insülin kullanıyor. Diyabet, dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının ise 3 katından fazla. Ülkemiz için önemli bir sorun. Gerek kalp damar hastalıklarının bir numaralı sorunu, hipertansiyonun ve obezitenin altındaki bir numaralı ana neden” ifadelerini kullandı. “Bu sistemler olunca 24 saat boyunda hastayı izlemek mümkün oluyor” Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, “Diyabetin iyi tedavisi önemli. Diyabet tedavisinde aşağı yukarı son 10 yıldan bu yana çok şey değişti. Bu klasik uygulamalar, kan şeker ölçümleri, enjektörden veya insülin kalemiyle insülin yapmak bunlar artık kullanılmıyor. Yapay pankreas modelleri dünyada hızlı bir şekilde yayılıyor. Diyabette en önemli sorunlardan bir tanesi farkındalık. Hasta, genel olarak şekerinin yükseldiğini bilmediği için buna uygun olarak da diyetini ve ilacını da aksatıyor. Bu sistemler sayesinde 24 saat boyunda hastayı izlemek mümkün oluyor. Hasta kendi kendini izleyebiliyor. Kan şekerini yükselten yiyecekleri ve gıdaları görerek uzak duruyor. Yeni teknolojiler hakikaten diyabet tedavisinde yeni bir çığır açtı” dedi.
İstanbul Sarıyer’de taksiciyi öldüren şüphelinin ifadesi ortaya çıktı: "Taksiciden para çalmak için araca binmiştim" Sarıyer’de aracına bindiği taksiciyi 5 yerinden bıçakladıktan sonra yol kenarına atarak ölümüne neden olan şüphelinin savcılıkta verdiği ifade ortaya çıktı. Şüphelinin ifadesinde, "Taksici ile aramda her ne kadar taksimetre ücreti ile ilgili tartışma çıkmış ise de ben paraya ihtiyacım olduğu için ve taksiciden para çalmak için araca binmiştim" dediği öğrenildi. Sarıyer Tarabya Mahallesi Pamuk Sokak’ta dün meydana gelen olayda iddiaya göre İran uyruklu şüpheli Yoosef Bagherian Gharehtapeh (43), taksici Yaşar Yanıkyürek’in (58) kullandığı ticari taksiye binmiş, ücret konusunda yaşanan tartışma sonucu ise şüpheli, Yanıkyürek’i 5 yerinden bıçakladıktan sonra araçtan atarak araçla birlikte kaçmıştı. Olayın hemen ardından şüpheli Yoosef Bagherian Gharehtapeh, olay yerinden 300 metre ileride yakalanarak gözaltına alınmıştı. Şüpheli Yoosef Bagherian Gharehtapeh emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilmiş, burada Savcılığa ifade veren şüpheli, daha sonra ‘canavarca hisle kasten öldürme’ ve ‘yağma’ suçlarından tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe çıkarıldı. "Taksimetre açık değildi ama yaklaşık 1, 1 buçuk saat kadar gezmiştik" Şüphelinin Savcılıkta verdiği ifade ortaya çıktı. Kimlik tespitinde sabit ikametgahı olmadığını belirten ve muhasebecilik yaptığını ifade ettiği öğrenilen şüpheli tercüman eşliğinde verdiği ifadesinde, "Ben Türkiye’ye 11 Şubat 2024’de yasal yollarla 3 aylık vizeyle giriş yaparak geldim. Amacım çalışmak için iş araştırmaktı. Burada iş bulamazsam kaçak olarak Almanya’ya gidecektim. İran’da muhasebecilik yapardım. İstanbul’a buradan Almanya’ya kaçak gidebilmek için geldim. İstiklal Caddesi’nde ismen tanımadığım ve bilmediğim bir Türk ile tanıştım, ondan Almanya için haber bekliyordum. 17 Nisan tarihinde öğlen 12.00 gibi kaldığım otelden çıktım. Yaya olarak yarım saat gezdikten sonra orada gördüğüm ticari taksiye bindim. Taksi şoförüne beni gezdirmesini ve otele geri getirmesini söyledim. Niyetim bir müddet gezip geri dönmekti. Taksici Şişli taraflarını gezdirdi, deniz kenarından sahili gezdirdi. Birkaç yere daha götürdü. Bana 17.00’ye kadar gezdirebileceğini söyledi. Sarıyer’e geldiğimizde benden taksi ücreti olarak 200 dolar istedi. Taksimetre açık değildi ama yaklaşık 1-1 buçuk saat kadar gezmiştik’’ dedi. "Ben paraya ihtiyacım olduğu için ve taksiciden para çalmak için araca binmiştim" Şüpheli ifadesinin devamında, "Ben kendisine ‘dolarla anlaşmamıştık, benden neden dolar istiyorsun’ dedim. Bu esnada aracı durdurmuştu. Taksiye ilk binerken ben kendisine ‘500 lira param var beni o kadar ücretle gezdir’ demiştim. Bunu hatırlatıp 200 dolar vermeyeceğimi söyleyince tartışmaya başladık. Kendisi bana küfür etti, küfür etmeye devam edince de kendisini Taksiciler Odası’na şikayet edeceğimi söyledim. Küfürlere devam edince sinirlendim ve cebimde taşıdığım çakı bıçağını çıkardım ve çok kez kendisini bıçakladım. Ben onu bıçaklarken o da beni engellemeye çalışıyordu. Kendisini yaraladıktan sonra taksiden yere attım ve şoför koltuğuna geçtim. Taksinin kapı kolu içinde paralar vardı, onları da üzerime aldım. Oradan kaçmaya çalışırken bir müddet araçla devam ettim. Sonra polisler beni durdurup yakaladılar. Taksici ile aramda her ne kadar taksimetre ücreti ile ilgili tartışma çıkmış ise de ben paraya ihtiyacım olduğu için ve taksiciden para çalmak için araca binmiştim. Olay nedeniyle pişmanım. Suçlamaları da haliyle kabul ediyorum’’ dediği öğrenildi.