POLİTİKA - 09 Nisan 2018 Pazartesi 21:20

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası önemli açıklamalar

A
A
A
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası önemli açıklamalar

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Zeytin Dalı Harekatı kapsamında PKK, KCK, YPG, PYD ve DEAŞ terör örgütü mensubu 4 bin 44 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Bugüne kadar 102 mayın, 739 EYP tespit edilerek imha edilmiştir” dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın açıklamasında bulundu.

Bakanlar Kurulu toplantısının gündemine ilişkin bilgi veren Bozdağ, “Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Kanun Tasarısı imzaya açıldı ve önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edilecektir. İlk defa mağdur haklarına ilişkin müstakil bir kanuni düzenleme yapılmaktadır. Mağdurlara ilişkin pek çok yenilik getirilmektedir. Burada kastedilen mağdurlar suç soruşturması ve kovuşturması sırasında suça muhatap olmuş mağdurları kapsamaktadır. Bunlar içerisinde özellikle kasten öldürme, ağır yaralama, cinsel saldırı ve işkence suçları mağdurları için maddi destek sağlanması, meslek edinmeleri amacıyla kurslar düzenlenmesi, eğer kamu görevlisiyse mağdurun yerleşim yerinin değiştirilmesi ve başka yenilikler getirilmektedir. Çocuk teslimi meselesinde yeni düzenlemeler yapılmaktadır. Boşanma gerçekleştiğinde mahkemenin verdiği karar neticesinde ailenin çocukla ilişki kurması gündeme gelmekte ve bu konuda pek çok sorunlar yaşanmakta. Bugüne kadar bu icra daireleri üzerinden yapılmakta hem çocuklarımızı hem de ailelerimizi üzmektedir. Bu konuda yeni bir düzenleme yapılması kararlaştırıldı. Çocuğun da yüksek yararını gözeterek atılan bu adım çerçevesinde kanunun yasalaşması halinde çocukla ilişki kurma konusu çocuk teslim merkezleri üzerinden yapılacaktır. İcra tarafından yapılmayacaktır. Ailelerden herhangi bir masrafta alınmayacaktır. Çocuğu göstermemek, velayetin değiştirilmesi sebebi olacaktır. Çocuğu göstermeyen taraf eğer nafaka alacaklısıysa geçici olarak nafakası kesilecektir. Eğer göstermeyen taraf göstermemekte ısrar ederse çocuğu göstermeyen taraf hapsen tazyik edilecektir. Bu müeyyideler çocuk tesliminin herhangi bir zora gerek kalmadan doğrudan yapılmasını sağlayacak son derece önemli değişikliklerdir. Suç örgütleriyle etkin ve kararlı mücadele yapmak maksadıyla Türk Ceza Kanunu 220. maddedeki cezalarda artırıma gidilmektedir. Bugüne kadar 2 yıldan 6 yıla kadar olan örgüt kurma ve yönetme suçunun cezası 5 yıldan 10 yıla kadar arttırılmakta, örgüt üyeliği cezası bir yıldan 3 yıla iken 2 yıldan 5 yıla çıkarılmakta ve örgütün silahlı olması halinde cezanın yarı oranda attırılması konusunda bir düzenleme getirilmektedir. Hayvanları Koruma Kanunu ve konularla ilgili önemli düzenlemeler yer almaktadır. Sahipli veya sahipsiz hayvanları öldürmek, işkence veya eziyet etmek bugüne kadar idari para cezasını gerektiriyordu. Bu düzenlemenin yasalaşmasından sonra suç olarak tanımlanacak ve hapis cezası uygulamasına geçilecektir” açıklamasını yaptı. 

Bakanlar Kurulu toplantısında iç ve dış güvenlikle ilgili değerlendirmeler yapıldığını ve Zeytin Dalı Harekatı'nın da değerlendirildiğini söyleyen Bozdağ, “Harekatın başlangıcından bugüne kadar 52 kahraman Mehmetçiğimiz şehit olmuş, 232 kahraman Mehmetçiğimiz yaralanmıştır. Harekat kapsamı içerisinde PKK, KCK, YPG, PYD ve DEAŞ terör örgütü mensubu 4 bin 44 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Toplam 332 bölge kontrol altına alınmıştır. Afrin bölgesinin tamamı kontrol altına alınmıştır. Kontrol altına alınan yerleşim yerlerinde terör örgütünün kurduğu tuzakları, mayınları, EYP’leri tespit etme çalışmaları da devam etmektedir. Bölgede yaşayan halk ve askerlerimiz için en büyük tehdit bu tuzaklardır. Bugüne kadar 102 mayın, 739 EYP tespit edilmiş ve imha edilmiştir. Zeytin Dalı Harekatı planlandığı gibi başarılı bir şekilde devam etmektedir” ifadelerini kullandı.

Suriye yönetiminin daha önce de kimyasal silah kullandığını hatırlatan Bozdağ, “O zaman da dünya ayağa kalkmıştı. Fakat soruşturuldu ama adım atılmadı. Tabii bu konuda söz söylemenin ötesinde artık işler yapmak gerekir. Aksi takdirde söylenen sözlerin arkası gelmeyince orada daha büyük cinayetler, daha büyük olumsuzluklar yaşanmaktadır. Türkiye, Suriye'de meydana gelen son saldırıya ilişkin tutumunu en net şekilde ortaya koyan ülkelerdendir. Cumhurbaşkanımız, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin'le Duma’da olan katliamı ve saldırıyı görüşmüştür. Tabii bu bölgede Doğu Guta'da yaşananlarla ilgili Türkiye uzunca bir zamandır Rusya üzerinden bir çalışma yürütüyor, oradaki sivillerin kötüleşen durumlarını ortadan kaldırmak, tahliyelerini sağlamak için de önemli çabalar ortaya koyuyor. Amerika'dan açıklamalar var, Rusya'dan da açıklamalar var. Baktığınız zaman bu açıklamalar birbirini teyit eden açıklamalar değil. Birisi başka söylüyor, öbürü başka söylüyor ama bir de ortada fotoğraflar var, ortada görüntüler var, ortada haberler var. Bu fotoğrafları, görüntüleri izlediğimizde, incelediğimizde de bu görüntülerin normal silahlarla oluşmadığına dair de uzmanların kanaatleri var. Öyleyse burada bu konunun çok net bir şekilde geciktirilmeksizin soruşturulması ve aydınlatılmasında da fayda vardır. Tarafların iddialarına bırakılmayacak kadar önemli bir konudur bu. Kimyasal silahların yasaklanması örgütü başta olmak üzere uluslararası kuruluşların burada olup bitenleri süratli bir şekilde soruşturması ve dünya kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmasında fayda vardır” açıklamasında bulundu.

“Bize ulaşan bilgiler, hem istihbarat örgütümüz üzerinden hem de elde edilen haberler, görüntüler ve fotoğraflar üzerinden baktığımızda burada kimyasal silah kullandığı çok net bir şekilde gözüküyor” diyen Bozdağ, “Ancak bunun uzmanlar tarafından da elbette incelenmesi ve soruşturması son derece önemlidir. Sayın Trump'ın açıklamaları da o gün oldu, başka açıklamalarda yapıldı. Bu noktada şunu da söylemek lazım; burada uluslararası toplumun birlikte hareket etmesinde son derece önem vardır, fayda vardır. Birlikte hareket edilmediği takdirde başka olumsuz sonuçlar da ortaya çıkabilir. Uluslararası toplumun Suriye konusunda artık ve rekabeti bir tarafa bırakıp, kendi çıkarlarını bir tarafa bırakıp, insanın yararını, oradaki sivillerin masumların hukukunu koruyan, uluslararası hukuka, uluslararası sözleşmelere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarına uygun hareket etmesinden geçmektedir. Eğer bu hareket yapılmazsa uluslararası hukukun da, uluslararası sözleşmenin de, Birleşmiş Milletlerin de, uluslararası örgütlerin de bir hiç olduğu ortaya çıkar. Bugüne kadar Türkiye hep söylüyor, dünya beşten büyüktür ama dünya birden de büyüktür. Çünkü 5 tane üye bir araya geliyor, biri veto ettiği zaman adım atılamıyor. Demek ki burada bir kişinin sözü her şeyi değiştirebiliyor. Onun için dünyanın birden de beşten de büyük olduğunu ifade eden bir ülke olarak, biz burada diyoruz ki, uluslararası hukuk, uluslararası sözleşmeler, uluslararası örgütler, anlamını, saygınlığını, otoritesini kaybetmek istemiyorsa kuruluş amaçlarına uygun hareket etmek zorundadır. Biz Türkiye olarak uluslararası örgütlerin kendi kuruluş amaçlarına uygun hareket etmeleri gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz. Suriye, artık hesap yapılacak bir konu olmaktan çıkmıştır. Hepimizin insanlığımıza, hepimizin vicdanına sahip çıkma vaktidir. Umarız ki, bundan uluslararası toplum söz söylemekten öte yapacağı somut işlerin gereğini yapar” diye konuştu. 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Suriye’de kimyasal silah kullanılmadığına yönelik açıklamalarını da değerlendiren Bozdağ, şunları söyledi: 

“Lavrov’un açıklamaları var, buna karşılık ABD’den yapılan açıklamalar var. Bu açıklamalar birbirini tekzip eden açıklamalar. Onun için biz Doğu Guta Duma’da yaşanan hadisenin derhal soruşturulması, işin çok net bir şekilde gerçeğinin ortaya konması gerektiğinin altını çiziyoruz ve bu konuda gecikmeye mahal vermeden adım atılması gerektiğini de ifade etmek istiyoruz. Suriye'nin, Amerika ve Rusya'nın güç savaşına kurban edilmemesi de gerekir. Yani iki ülkenin bilek güreşine oradaki masumların ölümünün kurban edilmemesi de gerekir. Eğer siviller ölüyorsa, masumlar ölüyorsa ve burada uluslararası hukuk çiğneniyorsa hepimizin beraber sivillere masumlara uluslararası hukuka sahip çıkmamız lazım. Burada görüyoruz ki, Suriye'deki masum sivillerin hayatından ve uluslararası hukuktan önce ülkelerin kendi çıkarları önde geliyor. Öyle gözüküyor. Değerlendirmeler de çıkar esaslı değerlendirmedir. Biz hep söylüyoruz artık Suriye konusu ülkelerin ulusal çıkarları penceresinden değerlendirilecek bir konu olmaktan çıkmıştır. Bir insanlık konusu, insan onuru konusu, bir vicdan konusudur. Onun için burada çıkarlar üstü bir değerlendirme yapmakta fayda vardır.” 

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un sözlerine cevap

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un, "Türkiye, Afrin'in kontrolünü Suriye hükümetine devretmeli" açıklamalarına ilişkin soruyu yanıtlayan Bozdağ, Türkiye’nin Afrin’de bulunmasının işgal olmadığını belirterek, “Daha önce de açıkladık. Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğüne, siyasal birliğine, egemenliğine saygılıdır ve bu harekatta Suriye'nin toprak bütünlüğünü zedelemek değil aksine Suriye'nin işgal edilmiş topraklarını korumak ve Suriye'nin bütünlüğünü korumak maksadı da taşımaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin’de işgalci değildir, kalıcı değildir. Biz orayı teröristlerden ve terör örgütlerinden arındırmak, bölge halkının terör örgütlerinin baskısı ve zulmünden kurtulmasını sağlamak, hem sınır güvenliğimizi hem ülkemizin güvenliğini hem de bölgenin güvenliğini sağlamak için oraya gittik ve şu anda da Afrin bölgesi teröristlerden arındırılmış durumdadır. Ancak teröristlerin tuzakları, mayınları, el yapımı patlayıcıları ve diğer şeylerin tespiti ve imhası devam etmektedir. Daha önce de ifade ettik; biz hedefimize bölgedeki huzur, sükun, barış istikrar ve güven ortamını sağlayınca ancak ulaşacağız. Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde de bölgeyi teröristlerden temizlediğimizde nasıl bölgeyi bölgenin gerçek sahipleri olan onlara teslim ettiysek, şimdi Zeytin Dalı Harekatı kapsamında da Afrin bölgesini Afrinlilere emanet edeceğiz. Onlar kendi oluşturacakları yönetimle mecliste oranın her türlü işini ve ihtiyacını görmeye devam edeceklerdir ve Türkiye olarak da biz onlara bu anlamda yardımcı olacağız. Tabii bizim amacımız Suriye'yi bölmek değil. Demin de söyledim Suriye'de şu anda bir otorite boşluğu var, devlet her tarafta egemen değil. Terör örgütleri işte PYD, PKK, YPG, KCK, DEAŞ önemli bir alanı kontrol etmektedir. Orada devletin otoritesi de yoktur. Tabii Suriye'de meşru muhalefet de var, başka gruplar var ve çok ihtilaf var, çözüm bekleyen sorunlar var ve Suriye'de yaşananların silah zoruyla çözülemeyeceğini Türkiye olarak biz hep söyledik. Burada esas çözüm siyasi çözümdür. Siyasi çözüm ortaya çıktıktan sonra zaten buradaki durumun ne olacağı siyasi çözüme göre netleşecektir. Ama biz Türkiye olarak şunu söylüyoruz; bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yoktur, işgalci değiliz, kalıcı değiliz. Burada siyasi çözüm ortaya çıktıktan sonra da buralar o siyasi çözüme göre şekillenecektir” dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Vali Köşger: "Adana, her yönüyle güzel hadiselerle anılmayı hak eden bir şehir" Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, kentte huzur ve asayişi sağlamaya yönelik çalışmaları kararlılıkla sürdüreceklerini belirterek, "Adana, her yönüyle güzel hadiselerle anılmayı hak eden bir şehir" dedi. Köşger, polis sorumluluk bölgesi trafik düzenleme uygulamaları, asayiş çalışmaları ve ilçelerin genel durumu ile ilgili emniyet müdürlüğü yetkililerinden bilgi aldı. İl Emniyet Müdürü Ahmet Hakan Arıkan ve polisler tarafından karşılanan Vali Köşger, şeref defterini imzalamasının ardından Müdür Arıkan ile görüştü. Görüşmenin ardından gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında, trafikteki sorunların analizi, güvenlik önlemleri, trafik akışının iyileştirilmesi için alınan tedbirler ile ilçelerde gerçekleştirilen asayiş uygulamaları ele alındı. "Trafik, kentin yaşam damarlarından biri" Toplantı sonrasında değerlendirmelerde bulunan Vali Köşger, trafiğin kentin yaşam damarlarından biri olduğunu belirterek "Güvenli ve düzenli bir trafik, hem vatandaşlarımızın günlük yaşamlarını sürdürebilmesi hem de şehirlerimizin gelişimine katkı sağlaması açısından son derece önemlidir. Bu nedenle trafik düzenlemeleri ve uygulamaları konusunda çalışmalarımızı ve bunun yanında ilimizin mevcut güven ortamının devamlılığını sağlamak için yapılması gerekenleri değerlendirdik" şeklinde konuştu. Vatandaşın can güvenliğinin her zaman öncelikleri olduğunu da ifade eden Vali Köşger, şöyle devam etti: "İlimizin huzur ve asayişini sağlamaya yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Adana, her yönüyle güzel hadiselerle anılmayı hak eden bir şehir. Ülkemiz genelinde olduğu gibi Adana’mızda da suç ve suçluyla mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Bu konuda emeği geçen, ilimizin huzur ve güvenliğinin teminatı İl Emniyet Müdürlüğümüz personeline teşekkür ediyor, görevlerinde başarılar diliyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Ankara’daki Türkiye finaline Samsun’dan 15 proje sergilecenk Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bu yıl 18’incisi düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasının Bölge Sergisi ve Ödül Töreni, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ev sahipliğinde düzenlendi. Programda Türkiye finaline gidecek 15 proje de sergilendi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından “Bu Benim Eserim” adıyla başlatılan yarışma, 2016-2017 eğitim-öğretim yılından itibaren TÜBİTAK tarafından düzenleniyor. Türkiye genelinde 12 bölge merkezinde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen yarışmada Samsun Bölgesi; Amasya, Çorum, Giresun, Kastamonu, Ordu, Samsun, Sinop ve Tokat illerini kapsıyor. Bu yıl Samsun Bölgesinden 10 farklı alanda 2 bin 339; Türkiye genelinde ise 16 bin 712 proje başvurusu yapıldı. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Bölge Sergisi aşamasına geçmeye hak kazanan 104 proje OMÜ Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Yalçın Taşmektepligil Spor Salonunda 3 gün boyunca sergilendi. Sergi, çok sayıda öğrenci ve öğretmen tarafından ziyaret edildi. Seçilen 15 proje Ankara’da yapılacak olan Türkiye Finali Yarışmasında bölgeyi temsil edecek Projelerin şu ana kadar tamamlanmış bulunan ön inceleme, ön değerlendirme ve bölge değerlendirmesi aşamalarında 25 farklı üniversiteden 117 akademisyen görev aldı. Bölge Sergisi sonucunda jüri üyeleri tarafından finalist olarak seçilen 15 proje Ankara’da yapılacak olan Türkiye Finali Yarışmasında bölgemizi temsil edecek. Prof. Dr. Topcu: “Sizler de bu yolun en genç yolcularısınız, yol arkadaşlarımızsınız” Programın açılışında konuşan TÜBİTAK Proje Yarışmaları Samsun Bölge Koordinatörü Prof. Dr. Yıldıray Topcu, “Sizleri yetiştiren öğretmenleriniz; şu an salonda bulunan, sergide sizleri ziyaret eden abileriniz, ablalarınız, hocalarınız hep bu uzun ve çetin yolun yolcuları. Sizler de bu yolun en genç yolcularısınız, yol arkadaşlarımızsınız. Bu yolculuk bazen sizleri, bizleri bir yarışın eşiğine getiriyor. Tıpkı bugünkü gibi ama bu yarış diğerlerinden çok farklı, çünkü bu yarışın bir kaybedeni yok. Bu nedenle buradan birazdan açıklanacak olan derecelerden birini alsanız da almasanız da öğretmenlerinizin, bizlerin, ailelerinizin size verdiği derece birincilik olacak. Değerli öğretmenlerimiz, kıymetli velilerimiz; sizleri öğrencilerimizle birlikte hayranlıkla izledik, izliyoruz. Ne güzel evlatlar yetiştirmişsiniz. Çalışmalarınızı onlarla birlikte sürdürmek, onlara özümsetmek, bilimsel araştırma yöntemlerinin temellerini kavratmak onları özgüven sahibi, azimle çalışan, merak eden, sorgulayan, değerlerine sahip çıkan gençler haline getirmiş, buna hep birlikte şahit olduk ve sizleri yürekten tebrik ediyoruz” dedi. Rektör Yardımcısı Eren: “Yarışmalarda öğrencilerin başarısını ve ürünleriyle kaliteyi her geçen gün arttığını görüyoruz” Katılımcılara teşekkür ederek konuşmasına başlayan OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selim Eren, “Öğrencilerin sunumlarındaki profesyonellik ve heyecan gerçekten beni etkiledi. Ben de her yıl bu yarışmalarda jüri üyesi ve danışman olarak bulunuyorum. Yarışmalarda öğrencilerin başarısını ve ürünleriyle kaliteyi her geçen gün arttığını görmenin mutluluğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğrencilerimizi özveriyle yetiştiren velilerimiz de büyük bir teşekkürü hak ediyor. Öğretmen arkadaşlarımız da bu işin içerisinde olmazsa hayata yeni başlayan gençlerin yol yürümede sendeleyeceklerin farkındayız. Bu bağlamda proje kültürünü geliştiren öğretmen arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Son teşekkürü ise öğrencileri heveslendirme ve cesaretlendirdikleri için Milli Eğitim Müdürlüğü idarecilerine; yol göstericiliği ve teşvikiyle de TÜBİTAK’a yapmamız gerekiyor” diye konuştu. “Yarışmaya katılan öğrencilerin ilerleyen zamanlarda OMÜ olarak talibiyiz” Yarışmaya katılan öğrencilerin ilerleyen zamanlarda OMÜ olarak talibi olduklarını söyleyen Rektör Yardımcısı Eren, “Bu başarılı öğrencilerin bir kısmını üniversitede farklı bölümlerimizde görmek isteriz. Üniversitemiz yaklaşık yarım asırlık bir üniversite hem bilimsel araştırmalar noktasında hem eğitim ve sağlık alanında bölgenin tek Türkiye’nin ise sayılı üniversiteleri arasında. Bu toplantıyı ilgilendiren kısım araştırma geliştirme ve projeler noktasında önde gelen üniversiteler arasındayız. 53 bin 600 öğrencimiz ve 2 bin 318 akademisyenimizle biz büyük bir aileyiz. Ülkenin ve bölgenin gelişmesine katkı sunmak istiyoruz” şeklinde konuştu. Atatürk Kongre Merkezinde düzenlenen etkinliğe ayrıca Samsun İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Murat Ağar, Tokat İl Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Kır, Samsun İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Kenan Arslan, Kastamonu İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Yaşar Dolapçı, ilçe milli eğitim müdürleri, akademisyenler, öğretmenler, öğrenciler ve aileleri katıldı. Program ödül törenin ardından hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.
Eskişehir Üniversiteli gençlerden farkındalık eğitimi Tepebaşı Belediyesi tarafından verilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Eğitimi’ni tamamlayan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencileri, Eko-Okullar Projesi’ni uygulayan okullardaki öğrencilere verdiği eğitim tamamlandı. Tepebaşı Belediyesi, kentteki çocuklar ve gençler için sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğine karşı farkındalık oluşturacak etkinlikler gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Tepebaşı Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü tarafından düzenlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Semineri’ne katılan Osmangazi Üniversitesi Atık Yönetimi Kulübü öğrencileri, Eko-Okullar Projesi’ni uygulayan okullardan olan Şehir Koleji ve Özel Çağdaş Okulları’ndaki öğrencilere de eğitim vererek konuyla ilgili farkındalık çalışması yaptı. Tepebaşı Belediyesi, Osmangazi Üniversitesi ve Eko-Okul programı iş birliğinde gerçekleştirilen eğitim, 15 okulda bin 650 öğrenciye verildi. Eğitim veren öğrencilere ise önümüzdeki günlerde sertifika töreni düzenlenecek. Sürdürülebilir kalkınma konusunda farkındalık oluşturmayı ve toplulukları harekete geçirmeyi hedefleyen eğitim, sürdürülebilir kalkınma amaçlarını öğrenme ve uygulama konusunda öğrencilere güçlü bir temel oluşturuyor. Pratik çalışmalarla birlikte öğrencilerin somut çözüm üretme potansiyellerini ortaya çıkarmayı amaçlayan faaliyetler, küresel amaçların temel prensiplerinin ve hedeflerinin anlaşılması ile etkili bir şekilde başkalarına aktarılması konusunda güçlü bir alt yapı sunuyor. Konuyla ilgili destekleyici görsellerin kullanıldığı eğitimde, katılımcı öğrencilerin soruları da yanıtlandı.
Adıyaman ’Yüzen adaları kurtarma projesi desteklenecek Adıyaman Üniversitesi tarafından Yüzen Adaları Kurtarmak amacıyla hazırlanan proje desteklenmeye değer görüldü. Adıyaman’ın Çelikhan ilçesi Çat Barajı’nda bulunan Yüzen Adaları yaşatmaya yönelik Adıyaman Üniversitesi tarafından hazırlanan proje, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından desteklenmeye değer görüldü. Çat Barajı’ndaki doğa şaheseri Yüzen Adaların yok olmasını önlemek ve yeniden canlandırılmasını sağlamak amacıyla hazırlanan proje ile ilk aşamada 300 metrekare alanda bulunan ada korumaya alınacak. Proje kapsamında Yüzen Adaların 1950’li yıllarda sahip olduğu su seviyesine ulaştırılması ve 30 dekarlık alana kadar genişletilmesi planlanmakta. Proje ile ilgili açıklamalarda bulunan Proje Koordinatörü Üniversite Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Akca, Yüzen Adaların ihyası ile Adıyaman’ın ulusal ve uluslararası turizm potansiyelinin geliştirilmesinin hedeflendiğini ifade etti. Prof. Dr. Akca, “Yüzen Adaların korunması ve yeniden eski görkemine kavuşturulması, iklim değişikliğinin etkisinin azaltılmasına da ciddi katkılar sağlayacak. Bu adaların, iklim değişikliğine yol açan atmosferdeki karbondioksiti organik karbonlar sayesinde tuttuğu ve bunun sonucunda atmosferin korunduğu belirlendi. Üniversite projeden elde edeceği deneyim ile diğer ülkeler için de referans bilgi üretmiş olacak. Projemiz estetikten ziyade iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayacak, Türkiye’de benzeri olmayan örnek bir proje özelliği taşımaktadır” dedi. Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Keleş ise, “Üniversitemiz akademisyenleri tarafından Çelikhan ilçemizdeki Çat Barajı üzerinde yer alan Yüzen Adaları korumak ve mevcut durumundan kurtarmak amacıyla hazırlanan projemizin bakanlık nezdinde kabul görmesi bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. İlimizin önemli turizm değerlerinden biri olan Yüzen Adaların yeniden hayata döndürülerek turizme kazandırılması elzemdir. Projemiz alanın turizme kazandırılmasının yanında iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması konusunda da önemli bir görev üstlenecektir. Bu önemli projede emeği geçen hocalarımıza ve desteklerini bizlerden esirgemeyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü yetkililerine teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.