POLİTİKA - 26 Kasım 2015 Perşembe 16:33

Baluken ve Baydemir, PKK’nın alıkoyduğu polis ve asker aileleri ile görüştü

A
A
A
Baluken ve Baydemir, PKK’nın alıkoyduğu polis ve asker aileleri ile görüştü

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken, 'Bir an önce bir çatışmasızlık ortamı sağlanmalı, bir kalıcı ateşkes durumu yaratılmalı. Kentlerde, kırlarda, dağlarda sürdürülen operasyonlar durdurulmalı' dedi.

HDP Grup Başkanvekili Baluken ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, bölücü terör örgütü PKK tarafından alıkonulan polis ve asker aileleri ile görüştüler. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, bu topraklarda yaşanan acıları durdurmayı başardıklarını belirterek, “Niye bu topraklara savaş, kan, nefret getirildi? Buradaki ailelerimizin yaşadığı sıkıntıyı hiçbirimiz kelimelere dökemiyoruz. Aynı sıkıntı, acı katlanmış olarak Nusaybin’deki ananın yüreğinde de var” ifadelerini kullandı.

Üç haftalık bir çatışmasızlık süreci yaşandığını hatırlatan Baluken, “Çözüm sürecine tekrardan geri dönülmesi, yaşadığımız bütün sıkıntıların diyalogla masaya taşınması dışında herhangi bir şansımız yok. Bunun koşulları, olanakları da sadece barışa dair küçük bir iradenin tekrar canlanmasıyla kavuşabiliriz. Bir an önce bir çatışmasızlık ortamı sağlanmalı, bir kalıcı ateşkes durumu yaratılmalı. Kentlerde, kırlarda, dağlarda sürdürülen operasyonlar durdurulmalı. PKK da bir iyi niyet göstergesi olarak tıpkı daha önceki süreçlerde yaptığı gibi alıkoyduğu asker ve polislerin ailelerine kavuşması için gerekirse tek taraflı inisiyatif kullanmalı. Çözüm sürecine iyi niyetli adımlarla ulaşılabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Astsubay Semih Özbey’in babası Gürsel Özbey, oğlunun 70 gündür PKK tarafından alıkonulduğunu söyleyerek, “Ne yemesini, ne içmesini ne de kalkmasını bilmiyordum. Ben açık ve net şunu söylüyorum; çocuklarımızı bir an önce bize kavuşturmak için Allah rızası için kim elinden ne geliyorsa yapsın, yapmaya devam etsin. Sağlığından haberimiz yok. Ben Bingöl’ün Yayladere ilçesinden Malatya’ya göç etmiş bir ailenin çocuğuyum. Ben şu anda Malatya’da Ticaret Borsası Başkanlığı görevinde bulunuyorum. Ben uzun zamandır kardeşliğin, çözümün olması için gerektiği zaman ülkenin Başbakanı ile gerektiği zaman Cumhurbaşkanı ile bu konuları konuşmuş bir insanım. Artık ölüm bitsin. Çare ölüm değil, çare bir an önce her şeyin konuşulması” şeklinde konuştu.

Polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak ise, eşinin kendisi ve çocuklarının yanında kaçırıldığını belirterek, “Eşimin bir an önce bana ve çocuklarıma verilmesini istiyorum. İnanın herkesin attığı o kurşunlar, bir annenin, eşin, çocuğun yüreğinde son buluyor. Hiç kimseye bir şey olmuyor” dedi.
Yabalak, gündüz sahte gülücükler atarken, sabahlara kadar ağladığını söyleyerek, “İnanın elim ayağım titriyor. Hayatta tek isteğim eşime sağ salim bize getirebilmek. Yalvarıyorum, defterlerinizin bir kenarına not ederek sayfa çevirmeyin” diye konuştu.

Yabalak şunları dedi:
“Eğer barış istiyorsak lütfen ailelere verilsin. Çocuklar ağlamasın. Bir annenin, eşin feryadını kimse anlamaz. Eğer barış istiyorsak, Sedat Yabalak, diğer Sedat. Eğer bunlar ailelerine verilirse o gün bayram olur. Ellerime kına yakacağım, kurban keseceğim.”  

AHMET UMUR ÖZTÜRK 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari TRSM binası yıktırıldı, hastalar yakın bölgeden yer istiyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi (TRSM) binasının depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıktırılması üzerine hastalar mağdur olmamak için aynı bölgeden yeni merkezin açılmasını istiyor. TRSM olarak kullanılan Yüksekova Devlet Hastanesinin eski binası için yapılan deprem analizlerinin olumsuz çıkması sonucu yıkım kararı alındı. Eski binaların ilk bloklarında yıkım işlemi başlatılırken, diğer blok için de tahliye işlemlerine başlandı. Tahliye işlemlerinin ardından binada hizmet veren Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezi’nin başka bir yere taşınacağı belirtildi. Merkezde tedavi gören hastalar ise kendilerine tahsis edilecek yeni yerin ilçe merkezine yakın olmasını talep etti. İlçe merkezine uzak bir yerin kendileri için sıkıntı olacağını belirten hastalar, tedaviye gelmekte zorlanacaklarını ve mağduriyet yaşayacaklarını kaydetti. Hastalardan İskender Bozkurt, "Yıkılan yerimiz bizim için önemliydi, burada tedavi oluyorduk. Hocalarımız bizimle birebir ilgilenip derdimize derman oluyorlardı. İlaçlarımızı burada kullanıyorduk. Şu anda uzak bir yere yapılsa servis sorunu yaşayabiliriz. Servis sorunu çözülse bile istenilen saatte hastalar gelemez. Hastaların bazıları sabah, bazıları ise öğleden sonra kalkıyor. Kaymakamımızdan, İl Sağlık Müdürlüğünden ricamız bize en yakın noktada yer versinler. Fazla ağır hastalarımız var, evden gelemiyorlar. Hocalarımız eve gelip hastalarla ilgileniyorlar" dedi. Hastalardan Ahmet Harmancı ise "Şu an kaldığımız bina deprem riski nedeniyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bundan sonra bize yeni bir yer temin edecekler. Ancak çarşıya uzak olursa biz perişan oluruz. Hastalar perişan olur, gelemezler. Etkinliklere katılamazlar. Valimizden, kaymakamımızdan, belediye başkanımızdan ricamız bize yardımcı olsunlar. Biz burada etkinliklerimize devam edelim. Çarşıya yakın bir yer olsun. Bizim istediğimiz bunlar, bizimle ilgilensinler" şeklinde konuştu. 21 yıldır hasta olduğunu ve 7 yıldır merkezde tedavi gördüğünü belirten Harmancı, "Çok memnunuz. Bize yardımcı oluyorlar. Birçok etkinlik yapıyoruz. Bize çok katkıları oluyor, daha iyi toparlanıyoruz. Şu an kendimizi iyi hissediyoruz. Bize yardımcı olurlarsa daha iyi olacağız" ifadelerini kullandı.
Bolu Biyokütle santrali köylüleri bezdirdi Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Pelitözü köyünde faaliyet gösteren Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Biyokütle Santrali’nin vatandaşın tarlasına ve köy mera alanlarına döktüğü atık gübreler tepkiye sebep oldu. Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Pelitözü köyünde faaliyet gösteren Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Biyokütle Santrali, hayvan gübresinden enerji üretiyor. Hayvan gübresinin içerisinde bulunan minerallerin kullanıldığı işlemin ardından geriye atık sıvı gübre kalıyor. Kalan sıvı gübreler, santral çalışanları tarafından Pelitözü köyü sınırları içerisinde bulunan tarla ve mera alanlarına dökülmesi köylüler tarafından tepkiye neden oldu. Şirket yetkililerine durumu bildiren vatandaşlar, herhangi bir geri dönüş alamadıklarını ve durumu yazılı olarak Mudurnu Kaymakamlığı’na bildirdiklerini ifade etti. Köy sınırları içerisinde bulunan mera alanlarına atılan atık sıvı gübreler nedeniyle köylüler, hayvanlarını otlatamadıklarını dile getirdi. “Sıvı veya kuru atıklarını köyümüzün mera alanlarına tarlalarına döküyorlar” Hayvanlarını mera alanlarında otlatamadıklarını söyleyen Mehmet Karpınar, “Mudurnu’nun Pelitözü köyünde kurulmuş olan enerji santralinin, sıvı veya kuru atıklarını köyümüzün mera alanlarına tarlalarına döküyorlar. Sözlü olarak söylememize rağmen gübreleri atmaktan geri durmuyorlar. Hatta benim tarlama bile izinsiz dökmüşler. 2 kilometre uzaklıktan gelerek bütün tarlalara zarar veriyorlar. Bulunduğumuz alandaki, mera alanını gübre ile doldurdular. Biz bunları kaymakamlığa şikayet ettik. Gübre ile doldurdukları alana kanal yolu açarak, gübrenin gitmesini sağlamışlardı. Buraya doldurdukları gübre, yaklaşık 3 kilometre kanal yolundan gitti. Artık ne kadar kamyon sıvı gübre döktülerse” dedi. “Sıvı gübrenin yer altı sularına da karışma riski var” Yer altı sularına sıvı gübrenin karışma riskinin olduğunu söyleyen Mehmet Karpınar, “Şirket yetkilileri ile durumu görüştük. ‘Biz sizin zararınızı karşılayacağız’ diyerek bizi atlattılar. Bizde çareyi basın da bulduk. Gereğinin yapılmasını ilgili kişilerden arz ediyoruz. Bunun zararını bilmiyoruz. Devlet kurumlarına incelettirsin. Bir kamyon alacak yere 5 kamyon atıyorlar. Sonuç ortada. Burada biriken sıvı gübrenin yer altı sularına da karışma riski var. Bunun acilen denetlenmesini istiyoruz”