POLİTİKA - 16 Mart 2017 Perşembe 15:11

Başbakan Binali Yıldırım: 'Türkiye, Hollanda seçimlerine de ayar verdi'

A
A
A
Başbakan Binali Yıldırım: 'Türkiye, Hollanda seçimlerine de ayar verdi'

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin büyük bir devlet olduğunu belirterek, "Artık Avrupa bile siyasetini Türkiye'ye göre yapıyor. Bakın sonuçlara, Türkiye, Hollanda seçimlerine de ayar verdi. Bir müddet daha ırkçılığı Avrupa'da frenledi ama aklınızı başınıza alın, bu düşmanca politikalar, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı, İslam korkusu sizi doğru bir sonuca götürmez" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Milli İrade Meydanı'nda Çankırılı vatandaşlarla buluştu. Yıldırım'ın, "Yarenler diyarı Çankırı 16 Nisan'a hazır mı?" sorusuna vatandaşlar 'evet' cevabını verdi. Türkiye'nin tadının tuzunun Çankırı'dan sorulduğunu belirten Yıldırım, "Çankırı'nın insanı feraset sahibidir, asildir, çalışkandır, yarendir yaren. Bütün Türkiye'nin sofrasında Çankırı'nın tuzu vardır, tuzu. Sizler Türkiye'yi daha büyük hedeflere taşımak için her zaman yanımızda oldunuz. Milletin adamı, AK Parti Genel Kurucu Genel Başkanı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın hep yanında oldunuz, size Cumhurbaşkanımızın selamını getirdim. 2007 halk oylamasında Çankırı, bir destan yazdı. Cumhurbaşkanını halk seçsin dedi, yüzde 81,5 destek verdiniz. Allah sizden razı olsun. Şimdi, Çankırı hanımefendiler, beyefendiler AK gençlik, ülkücüler, milliyetçi kardeşlerim sizden bir söz almak istiyorum. Çankırı Türkiye rekoruna talip mi, yüzde 95'e ne dersiniz, tamam mı? Yüzde 5'te onlara kalsın canım. Hepsine gerek yok değil mi? Onlara kalsın kalsın. Allah sizden razı olsun" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, "15 Temmuz gecesi bu meydanı bir saat içinde 25 bin kişiyle doldurdunuz, Türkiye'ye sahip çıktınız, demokrasiye, milli iradeye sahip çıktınız. Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakana, hükümete sahip çıktınız. Türkiye'nin geleceğine sahip çıktınız ve bu güzel ülkeyi alçak FETÖ hainlerine teslim etmediniz. Size yakışanı yaptınız. bu topraklarda yetişen 9 yiğit evladımızı, Çankırılı 9 yiğidimizi o gece şehit verdik. Onların hepsi Çankırı'nın baştacıdır, medarı iftiharıdır. 15 Temmuz şehitlerimize ve ülkemizin bağımsızlığı için, milletimizin birliği için hayatını kaybeden şehit olan bütün kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Kahramanlığınız, yiğitliğiniz için teşekkür ediyorum. Çankırı bizim 15 Temmuz karargahımızdır. Bir de siz bu meydandaydınız, ben de hemen yukarıda Ilgazdaydım. Ilgaz'dan bu alçak darbe girişimini önlemek için gerekli talimatları, çalışmaları oradan yaptım. Dolayısıyla, Çankırı'nın benim için özel bir anlamı var. Çankırı, ikinci kurtuluş savaşının verildiği yerdir, Türkiye'nin tapusunun sahibidir" diye konuştu.

"Terörle mücadelede kararımız tamdır"

Terörle mücadele vurgusu yapan Yıldırım, "FETÖ, PKK, PYD, DEAŞ, terör örgütlerine karşı sizden aldığımız güçle amansız bir mücadele veriyoruz. FETÖ'nün inine gireceğiz dedik, şimdi kaçacak yer arıyorlar. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hiç farketmez önünde sonunda adaletin önüne çıkacak, gerekli hesabı verecekler. PKK, bölücü terör örgütü de mağaralarını da inlerini de başlarına geçirdik. Kazdıkları çukurdan çıkamadılar. Artık terörle mücadelede de kararımız tamdır. Terör neredeyse, ister yurtdışında ister yurtiçinde oralara gideceğiz, inlerini başlarına geçireceğiz. Suriye'de, FIrat Kalkanı ile başarılı bir operasyon yapıp DEAŞ terör örgütünü nasıl yok ettiysek diğerlerini de aynı şekilde halledeceğiz. Birileri teröristlerle iş tutabilir ama Türkiye Cumhuriyeti terörle asla iş tutmayacak kadar büyük bir devlettir. Bizim terörle mücadelemizin ülke güvenliği olduğu kadar bölge güvenliği ve dünya barışı için önemlidir" açıklamasında bulundu.

"Demokratik Avrupa değerleri diyor, özgürlük diyor, insan hakları diyor, diyor da diyor ama onların gerçek yüzünü şu bir haftada gördük" diyen Yıldırım, "Almanyası, İsviçresi, Hollandası mesele Türkiye olunca nasıl birden birde diktatörleştiklerini, nasıl yasakçı bir uygulamaya geçtiklerini hep beraber gördük. Oralarda hayır demek serbest, evet demek yasak. Bunların fikir özgürlüğünden, hürriyetlerden, insan haklarından anladığı bu kadar. Ne diyor gönüller sultanı Mevlana Celaleddin Rumi, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. Ey Hollanda, ey Almanya özgürlükçü görünüp yasak uygulamak size yakışıyor mu? Türkiye'ye düşman olanları, teröristleri koruyup kollayacaksınız, cirit atacaklar, bakanlarımız geldiğinde de yolunu keseceksiniz, konuşturmayacaksınız. Orada olanları görüp bakanlarımıza destek olmaya gelen soydaşlarımızın gurbetçilerimizin üzerinde atlarınızla itlerinizle yürüyeceksiniz. Bu zorbalık, bu yasakçı zihniyet Avrupa için kara bir lekedir. Hiç merak etmeyin, Türkiye büyük bir devlet. Artık Avrupa bile siyasetini Türkiye'ye göre yapıyor. Bakın sonuçlara, Türkiye Hollanda seçimlerine de ayar verdi, ayar verdi. Bir müddet daha ırkçılığı Avrupa'da frenledi ama aklınızı başınıza alın, bu düşmanca politikalar, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı, İslam korkusu sizi doğru bir sonuca götürmez. Onun için bölgesel barış, küresel kardeşlik için din, mezhep, görüş farklılıklarını bir tarafa bırakacağız. Çünkü, biz aynı yaradanın kullarıyız. Yaradandan ötürü birbirimizi seveceğiz" şeklinde konuştu.

Gurbetteki vatandaşları kışkırtmalara aldırış etmemeye davet etti

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şunu Avrupa'nın bazı ülkeleri hiç unutmasın bu yapılanları bir kenara yazdık, gerektiği zaman gerekli karşılıklar da verildi, verilmeye devam edecek. Bu baskıcı tutuma en güzel cevabı siz Çankırı, 16 Nisan'da vermeye hazır mısınız? Eminim ki Avrupa'da yaşayan 5 milyon kardeşimiz de bunları takip ediyor. Onları sakin olmaya, kışkırtmalara aldırış etmemeye davet ediyorum. Değerli gurbetçi kardeşlerim, vereceğiniz cevap seçiminiz olsun. 16 Nisan'da vereceğiniz cevap Avrupa için en iyi ibret olsun. Ey Hollanda Rotterdam ordaysa, Çankırı burada, yarenler diyarı burada. 16 Nisan'da büyük Türkiye'nin önünü açmaya hazır mıyız? Yeni bir diriliş, yeni bir yükselişe var mıyız?" diye sordu.
"Bazıları bu değişimi istemiyor" diyen Yıldırım, "Niye istemiyor? Onlar değişimden korktular, değişim demek gelişme demek, kalkınma, daha fazla büyüme, daha fazla fabrika, gençlere daha fazla iş demek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, şahısların meselesi değil, memleket meselesidir. Sen ben meselesi değil. Diyorlar ki bu sistem Recep Tayyip Erdoğan için. Buradan söylüyorum, bu sistem değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir. Peki, bu değişiklikle ne olacak? Ortalıkta yalan yanlış bilgi kirliliği dolaşıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu sazı almış eline, aklına geleni söylüyor ama söylediklerinin hiçbiri bir işe yaramaz. Ancak bir tane doğru şey söyledi, onun için teşekkür ediyorum. Bugüne kadar tek birşeyi söyledi, bir radyo programında ne dedi biliyor musunuz? Bir radyoda soruyorlar, diyorlar ki bu sistemi niye istemiyorsunuz? Diyor ki Kılıçdaroğlu efendim diyor, bu sistem değişirse yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı bir partiden seçilir, Başbakan da başka partiden olursa anlaşamazlarsa ne olacak. Uyan da balığa gidelim, uyan. Ya zaten bunun için bu değişiklik yapılıyor. Yardımcısı da diyor ki, Kılıçdaroğlu bu anayasa değişikliğini okumadı diyorsunuz, o tersinden bile okur diyor. Tersinden okumuş, o da doğru. Bizim anlatmaya çalışıp da anlatamadığımızı Kemal Bey en iyi şekilde anlattı. Bir eksiği kaldı, bu şartlar altında artık hayır kampanyasını bırakıp bizim kampanyaya dahil olsun. Ona da yer var" açıklamasında bulundu.

Vatandaşların tamamının Türkiye'nin daha fazla büyümesinden rahatsızlığı olmadığını belirten Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yapılması planlanan değişiklere ilişkin bilgi verdi. 

Enise Vural

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Kardeşi ve işçisi silahlı saldırıda öldürülen adam: “Planlanmış, alçakça yapılmış bir katliam bu” Ankara’da bir kişi, aynı yerde çalıştığı yabancı uyruklu iş arkadaşını ve patronunu silahla vurarak öldürdü. Kardeşini ve işçisini kaybetmenin acısını yaşayan ağabey, olayın daha önceden planlandığını iddia etti. Olay, dün akşam saatlerinde Altındağ ilçesi Tatlar Mahallesi’nde yer alan mesire alanında meydana geldi. İddialara göre, bungalov evi imalatı işiyle uğraşan emekli polis Murat Yılmaz, bilinmeyen bir nedenle işletmeci Y.E.H.’nin silahlı saldırısına uğradı. Duruma müdahale etmek isteyen yabancı uyruklu iş arkadaşı Alaeddin Albaba’ya da ateş eden Y.E.H., kaçarak olay yerinden ayrıldı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye çok sayıda jandarma ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri, Yılmaz’ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Albaba’nın ise kaldırıldığı hastanede vefat ettiği belirtildi. Cenazesi Adi Tıp Kurumu morguna götürülen Yılmaz’ın ikindi namazını müteakip Karşıyaka Mezarlığı’na defnedileceği, Albaba’nın ise havayolu ile ülkesine götürüldüğü ve orada defnedileceği öğrenildi. Saldırganın yakalanmasına yönelik çalışmaların devam ettiği aktarıldı. “Olay kesinlikle tasarlanmış” Olayla ilgili konuşan Murat Yılmaz’ın ağabeyi Tunç Yılmaz, “Ekmek kapısı açtığımız bir alçak, alçakça bir şekilde kardeşimi ve yanımızda çalışan masum bir işçimizi katletti. Benim kardeşim emekli bir polisti. Kendisini de nasıl savunacağını çok iyi bilirdi. Saldırgan çok yakın mesafeden kardeşimin kafasına sıkmış. Kaçmaya çalışan işçimizi de önce ayağından vurmuş, ardından da yanına gidip onun da başına ateş etmiş. Biz ona para kazansın diye orada yer vermiştik. İstediği her şeyi vermiştik. Asla bir husumet yoktu aramızda. Saldırgan taraftan ortalıkta şu anda kimse yok. O şahıs orada işletmeciydi, imalatçı değildi. Bu olay kesinlikle tasarlanmış. Karşılıklı münakaşanın olduğu bir olay değil bu. Planlanmış, alçakça yapılmış bir katliam bu” ifadelerini kullandı.
Gaziantep GTO nisan ayı meclis toplantısı yapıldı Gaziantep Ticaret Odasının (GTO)nisanayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıylagerçekleştirildi. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na değinen GTO Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur, bir milletin varlığının ve temellerinin sağlamlığının çocukların sağlıklı ve bilinçli yetiştirilmesiyle başlayacağını vurguladı. Teymur, “Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1922 tarihinde Meclisin açılış konuşmasında ne demiş: ‘Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzûmu öğretilmelidir.’ İşte biz çocuklarımızı bu sözlerin kılavuzluğunda yetiştirmeliyiz ki onlara vatanımızın geleceğini gönül rahatlığıyla emanet edebilelim” dedi. “Özel günlerde kepenkler açık olmalı” Başkan Teymur’un ardından kürsüye gelen ve GTO’nun nisan ayında yürüttüğü faaliyetler hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, Gaziantep’in son yıllarda turizmde ivme kazandığını fakat bayramlar gibi özel günlerde şehre gelen turistlerin açık restoran bulmakta zorluk çektiğini ifade ederek, “Gaziantep turizmini desteklemek için bayramlar gibi uzun tatillerin olduğu dönemlerde özellikle kafe ve restoranlarımızın açık olması gerekiyor. Geçtiğimiz Ramazan Bayram’ında bununla ilgili pek çok şikâyete rastladık. Kalabalık heyetlerle Gaziantep’e gelen fakat yemek yiyecek, bir çay molası verecek açık işletme bulamayan misafirlerimizi gördük. Şehrimiz son yıllarda tarih, kültür ve gastronomi turizminde ivme kazandı. Bizlerin de bunu desteklemesi gerekiyor. Şehrimizde özel günlerde kepenkler açık olmalı” şeklinde konuştu. “Fahiş fiyatın tanımı net bir şekilde yapılmalı” Uzun süredir ülke gündemini meşgul eden ve tepkilere neden olan fiyatlandırma politikasına da dikkat çeken Başkan Yıldırım, yaşanan tüm olumsuzlukların ana kaynağının enflasyon olduğunu ve fiyat algısının bozulduğunu söyledi. Enflasyonist ortamın beraberinde suistimalleri de getirdiğini belirten Yıldırım, “Enflasyonun çok yüksek seyrettiği dönemlerde maalesef bunu suiistimal eden işletmeler oluyor. Fiyat algısının bozulmasıyla birlikte de bu tarz işletmeler fahiş fiyatlarla her birimize büyük zararlar veriyor. Diğer taraftan da acı bir gerçek var ortada. Tüketici olarak bizlere çok yüksek gelen fiyatların maliyet hesabı İşletme giderlerini, ham madde maliyetlerini hesapladığınızda işletmelerimizin ayakta kalabilmesi, faaliyetlerini sürdürebilmesi gerçekten de çok zor. Bugün bir restoranda içtiğiniz çorbanın maliyeti yarın değişebiliyor. Maliyetlerin artışı da her zaman fiyatlara yansıtılamıyor. Fiyata yansıtmayınca işletme zor durumda kalıyor, yansıtınca vatandaş olarak bizler zor durumda kalıyoruz. Bu tabloda fahiş fiyat tanımının net bir şekilde yapılması, suiistimallerin tespit edilip devletimizin bu konuyu takip etmesi ve çözüm üretmesi gerekiyor. Fahiş fiyat tanımının hiçbir soru işareti bırakmadan ve detaylı bir şekilde yapılması oldukça önemli. Tüm kesimlerce kabul görecek fahiş fiyat tanımı yapılmadan yasal düzenlemeye de gidilmemeli. Ne tüketici zarar görsün ne de üretici Şunu da unutmamak gerekir: işletmeler açısından en iyi terazi, en iyi ölçü yine vatandaşın kendisidir. Ödediği bedel aldığı hizmeti karşılamıyorsa en iyi cezayı da vatandaşın kendisi keser” ifadelerini kullandı. “Jeopolitik risklere göre kendimizi konumlandırmalıyız” Konuşmasında Türkiye’nin bulunduğu konuma ve jeopolitik risklere de değinen Yıldırım, “Siyasi ve toplumsal olarak atılan her adım küresel ekonomiyi direkt etkiliyor. Ticaretin yönünü belirliyor, maliyetleri ve tedarik zincirini etkiliyor. Olayların bizim dışımızda cereyan ediyor olması da önemli değil. Sonuçta hepimiz birbirine bağlı bir sistemin parçasıyız. İran ve İsrail arasındaki gerginliğin ekonomi üzerindeki etkilerini düşünün Tüm dünya savaşın bölgeselleşme ve şiddetlenme endişesinde. Bölgedeki jeopolitik riskler ve belirsizliğin artışı risk primimizi ve dolayısıyla borçlanma maliyetlerimizi artıracaktır. Artık jeopolitik risklerin olmadığı bir dünya yok Yani aman şu jeopolitik riskler geçsin de bakarız diyemeyiz. Bu durumu yönetmeyi, kendimizi doğru konumlandırmayı öğrenmeliyiz” ifadelerini kullandı. “Enflasyonla mücadelede bedel adil dağıtılmalı” Enflasyonla mücadele sürecinde fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlamak için öngörülebilirliğin güçlendirilmesi için mevcut ekonomi politikasının devam etmesi gerektiğini belirten GTO Başkanı Yıldırım, “Bunu yaparken de para ve maliye politikası birbirini tamamlamalı. Enflasyonla mücadelenin maliyeti şüphesiz çok ağır ama bedelin adil dağılımı çok önemli Bu bedeli sadece vatandaş, sadece iş dünyası ödememeli kamu da tasarruf yapmalı. Hükümetin ‘mevcut harcamaları daha verimli hâle getirme’ vurgusu yaparak kamuda tasarrufa gidileceği açıklamasını bu anlamda olumlu buluyorum” diye konuştu.
İstanbul Beyaz eşya satışları Mart ayında yüzde 24 arttı Beyaz eşya sektörü 2024 yılı ilk çeyreğinde iç satışlarda yüzde 28 artış yaşadı. İhracat ise yüzde 5 azaldı. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görüldü. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), sektörün 2024 yılı ilk çeyrek değerlendirmesinde bulundu. Paylaşılan bilgilere göre, 2024 yılının ilk üç ayında yurt içi satışlar geçtiğimiz yıla göre yüzde 28 arttı. Beyaz eşya sektöründeki ihracat düşüşü ise devam ederken, bu dönemde de yüzde 5 oranında gerileme gösterdi. 2024 yılı ilk çeyreğinde 6 ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışlar yaklaşık 8,3 milyon adet olarak gerçekleşti ve geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdi. Buna paralel olarak üretim miktarı da bir önceki yıla göre yüzde 1 artarak benzer seyretti. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görülüyor. Üretim 3 milyon adet ile geçen yılın Mart ayına kıyasla yüzde 2 oranında azalırken, ihracattaki düşüş trendi bu ay yüzde 11 seviyesinde devam etti. "Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör" TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “Türkiye beyaz eşya sanayisi Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük üretim üssü konumunda. Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör. 60 bin kişiye doğrudan istihdam sağlarken, Ar-Ge, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm yatırımlarıyla dünyayla rekabet ediyor” dedi. Sığın, altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışların yaklaşık 8.3 milyon adet olarak gerçekleşerek geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdiğini kaydetti. Son iki yılda ihracatın sürekli düşüş kaydettiğini ve bu seyrin kısa dönemde değişmeyeceğini ön gördüklerini belirten Gökhan Sığın, sektörün küresel pazarlardaki daralmaya rağmen iç pazarda istikrarlı bir trend gösterdiğini dile getirdi ve ekledi: “İhracattaki düşüşün temel nedeni küresel pazarlardaki daralma oldu. Buna karşılık üretim ve istihdam seviyelerimizi iç pazardan aldığımız bu güç ile korumaya devam ediyoruz. Bu noktada, iç pazar canlılığını sürekli kılmak büyük önem taşıyor." Gökhan Sığın, ihracat bazında değer dağılımını aktarırken, Avrupa’nın hala ana ihracat pazarlarından biri olduğunu belirtti ve ürünlerin AB standartlarına uygunluğu konusunda ülkemizin teknik ve hukuki altyapısının gelişmeye devam ettiğini vurguladı. Ulusal mevzuatın AB’nin yeşil ve dijital dönüşüm politikalarını da kapsayacak şekilde güncellenmesinin sektör için önemli olduğunu dile getiren Sığın, bu tür revizyonların ihracata olumlu yansıyacağını düşündüklerini ifade etti ve sözlerini şöyle noktaladı: “Enerji verimli ürünlerin Türkiye’de daha da yaygınlaşmasını arzu ediyoruz. Bu durum ülke kaynaklarımızın korunmasının yanı sıra tüketicilerimize de tasarruf imkanı sağlıyor. Enerji verimli ürünlerin kullanımının artması sanayimizin varlığı ve sürekliliği için olduğu kadar ülkemizin ve tüketicilerimizin refahı için de büyük önem taşıyor.” TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı, "Ülkemizin ve çevrenin korunmasına yönelik uzun vadeli hedefleri perspektifinde çevre uygulamalarındaki gelirlerin ilgili sektör bazında yeşil dönüşüm ve enerji verimliliği projelerine, teknoloji gelişimine aktarılmasını temin edecek bir mekanizma en kısa sürede kurulmalıdır" dedi. Özkadı ayrıca Türkiye’ye geçici olarak ithal edilen ve işleme tabi tutulan eşyanın, işleme sonrasında tekrar ihraç edilmesini sağlayan Dahilde İşleme Rejimi’nin teşvikinin (DİR) Türkiye’nin ihracatına büyük katkı sağladığına değindi. Sektörün önemli temel girdilerinden yassı çelik ürünleri ile ilgili olarak da TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz şunları söyledi: “Uluslararası konjonktür nedeniyle hammadde maliyetleri değişkenlik göstermektedir. Bu da, tahmin edilebilirliği düşürerek üreticileri daha ihtiyatlı satın almalar yapmaya yöneltmektedir." “Yetkili servisler için en doğru kaynak firmaların resmi websiteleri ve servis.gov.tr” Son olarak toplantıda yetkili servislerin önemine değinen TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri, 3 bin 500’ü aşkın yetkili servisin her gün binlerce tüketiciye çözüm ve destek sunduğunu hatırlatırken ‘aldatıcı’ nitelikli yani yetkili olmadığı halde kendilerini yetkili servis gibi tanıtan kişilerin çok sayıda tüketici mağduriyetine ve ürün kaybına neden olduğuna dikkat çekti. Kuseyri sözlerine şöyle devam etti: “Tüketicilerimize şirketlerimizin resmi web sitelerinden ya da Ticaret Bakanlığımız tarafından uygulamaya konulan servis.gov.tr üzerinden yetkili servis bilgilerine ulaşmalarını tavsiye ediyoruz.”