GÜNDEM - 02 Eylül 2016 Cuma 15:46

Başbakan, Çanakkale 1915 Köprüsü için tarih verdi

A
A
A
Başbakan, Çanakkale 1915 Köprüsü için tarih verdi

Başbakan Binali Yıldırım, “Yeni bir müjde dün itibariyle Çanakkale 1915 Köprüsü’nün ve otoyolunun YPK kararını imzaladım. Resmen süreç başladı. 18 Mart 2017’de kazmayı vuracağız” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, “65. Hükümet’in İlk 100 Günü” isimli değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada, “100 gün içerisinde iki tane büyük eseri Türkiye’ye kazandırdık. Osmangazi Köprüsü İstanbul’u Yalova’ya Bursa’ya İzmir’e Balıkesir’e Manisa’ya bağlayan dev bir eser. Dünyanın en büyük köprüsü. Bir şaheser. Hakikatken ülkemizin milletimizin gurur kaynağı. 30 Haziran’da açtık. Günde ortalama 20 bin araç geçiyor. Açıldığından beri 1 milyonu aştı. Bayramda bedava olduğu için sayı daha da arttı. Bursa’dan İstanbul’a 45 dakika. Doğuya olan trafik İzmit tarafına olan trafikte yüzde 25 rahatladı. İzmit’te bir kuyruk Hendek Düzce’ye kadar devam ediyordu. İkinci büyük eser 26 Ağustos’ta açtık Yavuz Sultan Selim Köprüsü. Ayrıca 215 kilometre de anayol bağlantı yolları. Bu iki projenin biten kısmı 21 milyar lira. Diğer bölümleri bittiğinde bu rakam 50 milyarı aşıyor. Ayrıca bu süre içerisinde 350 kilometre yeni bölünmüş yol yapıldı 3 ayda. 214 kilometre tek yol yapıldı. 500 kilometre sıcak asfalt yapıldı. Yeni başlanan yol, havaalanı, liman projelerinin üç aylık tutarı 3 milyar TL. 5 milyarlık yeni projenin de ihalesi yapılıyor. Yeni bir müjde dün itibariyle Çanakkale 1915 Köprüsü’nün ve otoyolunun YPK kararını imzaladım. Resmen süreç başladı. 18 Mart 2017’de kazmayı vuracağız. Böylece Marmara’yı, Çanakkale’yi ve Boğazları bir büyük çevre yoluyla birleştirmiş olacağız. Çanakkale geçilmez lafı savaşlarda geçerli. Düşmana geçilmez, Çanakkale vatandaşa her zaman geçilebilir hale gelecek” diye konuştu.

“ŞEHİR HASTANELERİ SİSTEMİNE ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE GEÇMİŞ OLACAĞIZ”

Sağlıkla alanına ilişkin ise Yıldırım, “3 aylık sürede bin 900 yeni yatak hizmete aldık. 467 yeni yoğun bakım ünitesini hizmete aldık. 270 yeni ambulans hizmet vermeye başladı. 565 evde sağlık hizmeti için araç alındı. Şehir hastanelerinin inşaatları devam ediyor, aşağı yukarı 20 civarında şehir hastanesinin inşası devam ediyor. Geriye kalan 10 tanesinin de hazırlıkları sürüyor. Bunlardan 2 tanesi bitti önümüzdeki aylarda hizmete girecek. Biri Mersin biri Yozgat. Böylece yavaş yavaş hastane sisteminde, şehir hastaneleri sistemine önümüzdeki dönemde geçmiş olacağız” açıklamasında bulundu.

“ASKERİ HASTANELERİ SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN ÇATISI ALTINA ALDIK. 33 HASTANE VE 5 SAĞLIK MERKEZİ“

Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise, “21 adet göçmen sağlığı merkezi hizmete soktuk. Özellikle Suriyelilere hizmet etmek için. Van ve Adana’da kapsamlı onkoloji merkezlerini hizmete soktuk. Buradaki maksadımız bölgesinden bir hastanın başka bir bölgeye gitmeden hizmet almasını sağlamaktır. 18 bin yeni sağlık personeli istihdamı gerçekleştirdik. Özellikle 5-6’ıncı bölgeler Doğu ve Güneydoğu’da eksikliğimiz çok fazla. Buralarda 11 bin yeni kadro ikdası yaptık. Askeri hastaneleri Sağlık Bakanlığı’nın çatısı altına aldık. 33 hastane ve 5 sağlık merkezi olmak üzere. FETÖ örgütünden de 14 tesisi devralarak vatandaşımızın hizmetine sunduk” ifadelerini kullandı.

“Bu kahpe örgütün en büyük araçlarını buradaki öğrencilerle başlıyor, terfi sistemleriyle devam ediyor. Bunların buradan izlerini silmek için her türlü tedbir alınmış vaziyette”

Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bir anlamda Milli Savunma Bakanlığı yeniden doğdu. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kapsamlı bir yeniden yapılanma süreci yaşadık. Milli Savunma Bakanlığı tam anlamıyla müstakil bakanlık olarak yeniden yapılandı. Sivil asker birlikte çalışacağı diğer bütün bakanlıklar gibi kapsamlı bir organizasyona kavuştu. Neden böyle bir şeye ihtiyaç oldu çünkü silahlı kuvvetlerin yan işlerini artık Milli Savunma Bakanlığına geçti. Asker kendi işiyle uğraşacak. Harekat, harbe hazırlık, taktik, caydırıcı hizmetler, savunma hizmetlerini yapacak. Milli savunma bakanı da ona eleman yetiştirecek. Onun ihtiyaçlarını görecek. Burada önemli bir reformda 150 yıllık Türkiye’nin gündeminde olan hayırlı gelişmelere vesile oldu. Silahlı kuvvetlerimiz kendi içinde bir yenileme hareketini başlatmış oldu. Bu daha uzmanlaşmış bir silahlı kuvvetler. Çevik, profesyonellerden oluşan ve her türlü tehdide karşı hazırlıklı bir hale geliyor. Bu amaca yönelik olarak YAŞ’ın yapılanması, kuvvet komutanlarının Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığıyla ilişkilerinin belirlenmesi, okulların lise ve orta kısımlarının kapatılması ve bütün kaynaklardan öğrenci alınması ve böylece bu kahpe örgütün en büyük araçlarını buradaki öğrencilerle başlıyor, terfi sistemleriyle devam ediyor. Bunların buradan izlerini silmek için her türlü tedbir alınmış vaziyette. Türkiye savunma sanayi alanında yerlileştirme ve millileştirme hamlesini daha da hızlandıracak. Sadece savunma değil, Türkiye caydırıcılığı artıracak tedbirlere devam edecek, şehir hastaneleri sistemine önümüzdeki dönemde geçmiş olacağız."

“BU 100 GÜNDE EN FAZLA YAPTIĞIMIZ İŞ EKONOMİ ÜZERİNEDİR”

“Bu 100 günde en fazla yaptığımız iş ekonomi üzerinedir” diyen Yıldırım, “Kapsamlı düzenleme yaptık. Vatandaş ile devleti barıştırdık. Faizleri, gecikmeleri bir kenara bırakıp barışıyoruz. Devlet vatandaşıyla kavgalı olamaz. Vergi barışı, her türlü cezalar, primler vs. bütün bunları yeniden yapılandırdık. Ayrıca vatandaşa diyoruz ki stok fazlan varsa saklama bildir. Kasa fazlan varsa gel bildir rahat et. Yurtdışından para getiriyorsan getir. Yatırımcıya da konfeksiyon usulü teşvik yok. Her bedene aynı elbise değil. Sabit yatırımına bile ortak olacağız. Emeklilikte otomatik katılımı getirdik. Bu tasarruf demek. Türkiye varlık fonu. Bu neye yarayacak? Büyük projeler artık 20-30 sene beklemeyecek. Türkiye’deki ekonomik istikrar korunacak. Dünya küçülüyor. Dünya’da büyüme yok. Dünya fakirleşiyor. Bu şartlara rağmen Türkiye dünyada en fazla büyüyen 5 ülke arasında 2. 3. sırada yer alıyor. Terör var, darbe yedik. Allah’a şükür darbeyi def ettik. Bütün bunlara rağmen ekonomimiz dimdik ayakta. Üç ay içinde memleketin başına gelen işler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Bu kadar büyük sıkıntılara rağmen milletimizin ülkesine sahip çıkması teröristlere darbecilere prim vermemesi sonunda herkes Allah Allah diye bekliyordu. Dost düşman gördü ki bu millet hiçbir zorluğun altında kalmaz. Bu millet darbe sonrası 11 milyar dolar parasını bozdurdu bankalara koydu. Hem darbeyi önledi hem ekonomiyi kurtardı. Böyle milletin karşısında 24 saat selam durulur başka bir şey yapılmaz. Allah milletimizden razı olsun” değerlendirmesinde bulundu.

Maliye Bakanı Naci Ağbal ise, “Hem vergi iadelerinde büyük kolaylıklar getiriyoruz. Enerji harcamalarına teşvik getiriyoruz. Çalıştırdığı elemanlara ücret desteği getiriyoruz. Yatırıma yüzde 49 oranında teşvik getiriyoruz. Yatırımın yapıldığı yerin ücretsiz olarak yatırımcıya devrini öngören düzenlemeler getiriyoruz” şeklinde konuştu.

“ŞEHİT YAKINLARIMIZIN YILDA 2 KEZ OLAN ATAMALARINI BUNDAN SONRA SÜREKLİ HALDE YAPIYORUZ”

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Bakanlığı’nın çalışmalarıyla ilgili, “Şehit yakınları ve gazilerimiz için kendi alanlarında atama hakkı getirdik talimatınızla. Şehit yakınlarımızın yılda 2 kez olan atamalarını bundan sonra sürekli halde yapıyoruz. E-KPSS ile 6 bin 113 engelli bireyin atamasını 24 Ağustos’ta gerçekleştirdik. Aile bireyleri ve sosyal yardım ve hizmetlere olan ihtiyacın tespiti ve ihtiyaca göre sosyal yardım ve sosyal hizmet modeli planlamasının uygulanması için bin 500 adet aile sosyal destek programı personelinin alımını gerçekleştirdik. Eylül ayı itibariyle sahada talep odaklı değil arz odaklı sosyal hizmet modelini hayata geçireceğiz. Çalışan anneler için kreş ve gündüz bakım evlerini yaygınlaştırıyoruz. Kreş gündüz bakım evlerinin beş vergilendirme dönemi boyunca gelir vergisinden muaf tutulmasını sağladık” dedi.

Pazar günü Diyarbakır’da olacaklarını ifade eden Yıldırım, “Doğu Güneydoğu kalkınma hamlesini Diyarbakır’dan vatandaşlarımızla paylaşacağız. Doğuyla Batıyı kucaklaştırmak milleti birleştirmek. Teröristleri yıldırmak için orada olacağız” ifadelerini kullandı.

“ÖZBEK HALKININ ACILARINI PAYLAŞIYORUZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ OLARAK”

Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’un hayatını kaybettiğini söyleyen Başbakan Yıldırım, “Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov hayatını kaybetti. Allah’tan rahmet diliyoruz. Özbek halkının acılarını paylaşıyoruz Türkiye Cumhuriyeti olarak” şeklinde konuştu. Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“100 gün hakikaten Türkiye’de çok hareketli geçti. Hiç kimsenin hayal edemediği alçak darbe girişimiyle 15 Temmuz’da Türkiye yüzleşti. Yıllardır sessiz ve derinden devleti işgal etmiş olan FETÖ 15 Temmuz’da nihayet gerçek yüzünü gösterdi. Yıllarca bu tehlikeye dikkat çeken Cumhurbaşkanımızın ne kadar bu konuda haklı olduğu ortaya çıktı. Millet hayatı pahasına bu alçak darbe girişimini defetti. Dünya tarihinde böyle bir örnek hiçbir ülkede olmamıştır. Bunu da başaran milletin adı Türk milletidir. Dostlukları arttıracağız. Düşmanlıkları azaltacağız. Terörle mücadelede asla ve asla gevşeme olmayacak. Ekonomimiz dimdik ayakta. Hiç kimse dedikodu çıkarmasın tıkır tıkır işliyor. Türk milleti her alanda olduğu gibi ülke menfaati söz konusu olduğunda ne kadar büyük bir fedakarlık yapacağını bir kez daha gösterdi.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Tüketiciler Birliği’nden "kantinler daha fazla denetlensin" çağrısı Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, okullardaki kantinlere yönelik denetimlerin artırılması gerektiğini söyleyerek, "Aldıkları gıdaları ucuza alıp pahalıya satarak daha çok kâr etmek adına bayatlamış, kötü ürünleri alma durumları var" dedi. Kayseri’de Servet Akaydın İlk ve Ortaokulu’ndaki 23 öğrencinin okuldaki kantinden aldıkları köfte ekmekten zehirlenmesinin ardından açıklamalarda bulunan Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, kantinlerin daha fazla denetlenmesi gerektiğini kaydetti. Kantinlerin ticari bir işletme olduğuna dikkat çeken Şahin, bazı kantinlerde ucuza gıda alınıp pahalıya satılarak daha çok kâr edildiğini belirterek, yetkililere çağrıda ulundu. Şahin, "Her okulda bir kantin var. Okullardaki kantinler ticari amaçlı kurulmuş işletmelerdir. Bunları biz hastane veya çocukların sağlığını düşünen bir işletme olarak görmeyelim. Bunlarda kâr etmek istiyorlar. Bunların da bilinçli ve bilinçsiz yanlış yapanı var. Aldıkları gıdaları ucuza alıp pahalıya satarak daha çok kâr etmek adına bayatlamış, kötü ürünleri alma durumları var” diye konuştu. "Ailelerin kantini takip etme hakkı var" Ailelere seslenen Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, "Aileler böyle bir olayla karşılaştıkları zaman çocuklarını, hatta kantini bile takip etmeleri lazım. Bu yetkimiz var. Kantine gidip ne sattığını takip edebiliriz. Nereden aldığını da sorabiliriz. Zaten sordurmuyorlarsa o çocuğu okuldan almak lazım" dedi. "Eğitimli insanlardan böyle bir tehdit ve küfürler yemeniz daha acı bir şey" 23 öğrencinin zehirlendiği Servet Akaydın İlk ve Ortaokulu’ndaki öğretmenlerin basına saldırmasına da tepki gösteren Şahin, "Yaşadığınız sıkıntıdan dolayı çok geçmiş olsun diyoruz. Ülkem adına utanç verici bir şey. Eğitimli insanlardan böyle bir tehdit ve küfürler yemeniz daha acı bir şey” diye konuştu. Şahin, yetkililerden konunun üzerine gidilmesini istedi.
Batman Tüpraş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı 12. kez düzenlediği çocuk şenliği ile kutladı Türkiye enerji sektörünün önde gelen şirketlerinden Tüpraş, sosyal sorumluluk projelerini de sürdürüyor. Geleneksel hale gelen Tüpraş Batman Rafinerisi Çocuk Şenliği’nde 1.500’ü aşkın çocuk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birbirinden keyifli etkinliklerle kutladı. “Enerjimiz Geleceğe” sloganıyla Türkiye’nin enerjisini üretirken, toplumsal fayda odaklı projeleri de hayata geçiren Tüpraş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, geleneksel Tüpraş Batman Rafinerisi Çocuk Şenliği’nin 12’ncisini düzenledi. Tüpraş Batman Sosyal Tesisleri’nde geniş katılımlı etkinliklerle kutlanan şenlikte, 10 çevre ilköğretim okulundan, 7-11 yaş arası 1.500’ü aşkın öğrenci ve Batman Rafinerisi çalışanlarının çocukları buluştu. Batman Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle gerçekleşen etkinlikte, Batman Valisi’nin eşi Dr. Ayten Canalp, Batman İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Beşir Tileği, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İdris Demir ve eşi Zeynep Demir ile Tüpraş yönetimi hazır bulundu. Organizasyonda ağırlıklı Batman’dan olmak üzere İzmit, İzmir, Kırıkkale rafinerilerinden gelen 70 kişilik Tüpraş gönüllü ekibine 70 öğretmen eşlik etti. Etkinlik sürecinde çocuklar okullarından öğretmenleri ve Tüpraş gönüllerinin rehberliğinde alınarak, Tüpraş Batman Rafinerisi sosyal tesislerindeki eğlence alanına getirildi ve aynı şekilde, gün sonunda okullarına teslim edildi. Koç Topluluğu bünyesindeki başarılı projelerin belirlendiği "En Başarılı Koçlular"da da ödül alan toplumsal gelişim projelerinden biri olan etkinlik, Batman Valiliği’ni, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü, çevre okul yönetici ve öğretmenlerini, sivil toplum kuruluşlarını, Tüpraş gönüllerini ve ailelerini buluşturan güçlü bir iş birliği örneği oluşturuyor. 23 Nisan Batman Çocuk Şenliklerinde bugüne dek 25 bine yakın çocuğa ulaşıldı Tüpraş’ın ilk günden bu yana büyük bir titizlikle gerçekleştirdiği toplumsal gelişim projelerinden biri olan 23 Nisan Batman Çocuk Şenliği, uzun yıllardır Batman halkıyla bütünleşen bir etkinlik haline geldi. Çevre okullardan öğrencileri ve rafineri çalışanlarının çocuklarını ağırlayan şenliklerde bugüne dek 25 bine yakın çocuk misafir edildi. Çocuklar Tüpraş tesislerinde kurulan oyun parklarında animatörler ve sahne şovları ile keyifli saatler geçirdi Tüpraş Batman Rafinerisi Tesislerinde kurulan, animatörlerin çeşitli etkinlik ve sahne gösterileri sergilediği şenlik meydanında çocuklar, birbirinden keyifli oyuncaklarla ve ikramlarla doyasıyla eğlendikleri bir gün geçirdiler. 23 Nisan’a özel olarak tasarlanan, Atatürk’le birlikte hatıra fotoğrafı çekimiyle de günü ölümsüzleştirdiler. 23 Nisan Çocuk Şenlikleri, Batman rafinerisinde bölge halkının geniş katılımıyla kutlanırken; ayrıca İzmit, Kırıkkale ve İzmir rafinerilerindeki Tüpraş tesislerinde de çalışanların çocuklarına yönelik çeşitli aktiviteler düzenleniyor.
Samsun Sinüzitte risk oluşturan faktörler SAMSUN (İHA) – Kulak, Burun ve Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Cemal Ayhan, alerji, burun spreylerinin aşırı kullanımı, sigara kullanımı, yüzme, dalış ve nazal poliplerin sinüzit için risk faktörü oluşturduğunu söyledi. Çocuklar dahil her yaştan insanı etkileyebilen sinüzit; burun tıkanıklığı ve akıntısı, öksürük ve yüzde baskı hissi gibi semptomlara yol açıyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından Opr. Dr. Cemal Ayhan, semptomların kişileri fiziksel, işlevsel ve duygusal olarak olumsuz etkileyebileceğini ifade ederek sinüzitin, genellikle ilaçlar ile tedavi edilse de ilerleyen vakalarda cerrahinin de bir seçenek olduğunu belirti. Sinüslerin bulundukları kemiğe göre sınıflandırıldığını dile getiren Medicana Intarnational Samsun Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Cemal Ayhan, “Sinüsler, sfenoid, maksiller, frontal ve etmoid sinüs olarak 4’e ayrılır. Sağlıklı sinüsler, sinüslerin ve burun kanallarının içini nemlendiren mukus üretir. Burun çevresinde yer alan sinüsler; kafatası ağırlığının azaltılması, burundaki hızlı sıcaklık dalgalanmalarında hassas yapıların korunması, yüzde meydana gelen travmaların etkilerinin azaltılması, immünolojik savunma gibi farklı görevlere sahiptir. Sinüzit meydana geldiğinde ise şişen ve iltihaplanan mukozal astar, çok daha fazla miktarda iltihaplı mukus üretir. Bu durum; sinüslerde tıkanıklık ve rahatsızlık, burun akıntısı ve tıkanıklığı, koku duyusunun azalması gibi semptomlar ile kendini gösterir. Sinüzitler de akut, kronik ve nazal polipozisli sinüzit olarak 3’e ayrılır. Alerjik rinit veya astımı olan kişilerin kronik sinüzitten muzdarip olma ihtimali yüksektir. Bunun nedeni, bu hastalıkların varlığında solunum yollarının iltihaplanma ihtimalinin daha yüksek olmasıdır” dedi. Sinüzit için risk faktörü oluşturan faktörler Risk faktörlerinden bahseden Opr. Dr. Cemal Ayhan, “Sinüzit, sıcaklık veya hava basıncındaki değişiklikler ya da sinüse neden olan veya mukus temizliğini engelleyen herhangi bir faktör nedeniyle ortaya çıkabilir. Alerjiler, burun spreylerinin aşırı kullanımı, sigara içmek, yüzme, dalış ve nazal polipler sinüzit için risk faktörleri şunları içerebilir. Sinüs içinde virüs, bakteri ya da mantar gelişmesi durumunda sinüzit; sinüs enfeksiyonuna dönüşür. Bu tür enfeksiyonlar, virüsün sinüs astarına saldırarak şişmeye ve daralmaya neden olduğu soğuk algınlığının ardından gelişebilir. Vücudun daha fazla mukus üretme tepkisi, kısıtlı drenajla birleştiğinde bakteri büyümesine neden olan bir ortam oluşturur ve sinüs enfeksiyonuyla sonuçlanır” diye konuştu. Sinüzitin belirtileri ve tedavisi Hastalığın belirti ve tedavisi hakkında da bilgi deren Opr. Dr. Ayhan, şunları söyledi: “Sinüzit belirtileri arasında yüz ağrısı ve basınç, burun tıkanıklığı, burundan nefes almada zorluk, burundan sarı veya yeşil mukus akıntısı, dişlerde ağrı, geceleri öksürük, koku veya tat alma duyusunun kaybı, baş ağrısı, yorgunluk, boğaz ağrısı ve ağız kokusu yer alır. Bu belirtilere ek olarak; ateş, yüz veya gözde ağrı ya da şişlik, yanak veya göz çevresinde kızarıklık, şiddetli baş ağrısı, bilinç bulanıklığı veya boyun tutulması gibi semptomların görülmesi durumunda vakit kaybetmeden bir sağlık kurumuna başvurmak gerekir. Sinüzit tedavisinde en sık kullanılan tedaviler, ilaçlar ve sinüs cerrahisidir. Spreyler, antibiyotikler ve steroidler gibi ilaçlar, sinüzit semptomlarını tedavi etmek için öncelikli olarak tercih edilir. Buhar solumak ya da nazal tuzlu su spreylerini veya damlaları kullanmak da sinüs rahatsızlığını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu ilaçlar; sinüslerin içindeki şişliği azaltmada, enfeksiyonla mücadelede ve tıkanıklıkları gidermede etkili olabilir. İlaç tedavisinden yanıt alınamadığında sinüs cerrahisi önerilebilir. Cerrahi; fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi olarak bilinen geleneksel yöntem ya da balon sinuplasti ile gerçekleştirilebilir. Balon sinoplasti işlemi, minik balonlar da dahil olmak üzere sinüs boşluklarının açılmasını sağlayan gelişmiş bir prosedürdür. İşlem sırasında endoskopide de kullanılan ince ve esnek tüplerden yararlanılır. Cerrah, bu tüpleri kullanarak tıkalı sinüs geçiş yoluna küçük bir balon yerleştirir. Daha sonra sinüs geçiş yolunun yapılandırılması ve açılması için balon şişirilir. Bu işlem, normal sinüs drenajını ve fonksiyonunu geri kazandırmaya yardımcı olur. Genellikle herhangi bir doku veya kemiğin çıkarılması ihtiyacını ortadan kaldırdığı için geleneksel sinüs cerrahisinden ayrılır. Ameliyatın ardından özellikle kronik sinüzit tekrarlayabilir. Sinüs ameliyatı geçiren hastalar, kronik sinüzitin tekrarlanmaması için devam eden tıbbi tedaviye ihtiyaç duyabilir.”
Van Van’da kış lastiği değiştirme yoğunluğu geç başladı Van’da havanın geç ısınması nedeniyle kış lastiği değiştirme yoğunluğu geç başladı. Şehirlerarası yük ve yolcu taşıyan ticari araçlar için 1 Aralık’ta başlayan kış lastiği takma zorunluluğu, 1 Nisan itibariyle sona erdi. Van’da ise nisan ayında havaların geç ısınması ve yağışların yüksek kesimlerde kar şeklinde düşmesi nedeniyle lastik değişimi yeni yapılmaya başlandı. Yakıttan tasarruf etmek ve muhtemel olumsuzluklara karşı araçlarını korumak isteyen sürücüler, lastiklerini değiştirmek için gittiği oto lastikçilerde yoğunluk oluşturdu. Konuya ilişkin konuşan oto lastik ustası Yusuf Sancak, 1 Nisan itibariyle kış lastiği takma zorunluluğunun sona erdiğini hatırlattı. Çalışmalarının yoğun tempoyla devam ettiğini ifade eden Sancak, “Van’da 4 mevsim birlikte yaşanıyor. Daha önce kar yağardı sonra yağmur yağardı. Ancak son zamanlarda iklim değişikliği yaşanıyor. Halkımız da o yüzden lastik değişiminde biraz tedirgin oluyorlar. Ancak kışlık lastikleri erken değiştirilmeleri daha iyi olur. Bizler de lastik değişimi sırasında sensörlü supaplara çok dikkat ediyoruz. Robotik makinalarda itinayla söküyoruz. Önemli olan iş emniyetidir. Onlara çok dikkat ediyoruz” dedi. “Sıcak havada kışlık lastik araca zarar verir” Sıcak havalarda kışlık lastiklerin aracın performansını düşürdüğünü dile getiren Sancak, “Bu mevsimde kışlık lastik kullanmak araca zarar verir. Araçta ses çıkarır, yakıt tüketimini arttırır ve araçta titreme yapar. Araçlarına yazlık lastik takmalarını öneriyoruz. Lastik değişimlerini de güvenilir ve bilindik ustalardan yaptırmaları çok önemlidir” şeklinde konuştu.
İstanbul Prof. Dr. Adaş’tan ‘kök hücre’ açıklaması: “Türkiye’nin başarısı çok daha artacak” Bu yıl 5’ncisi gerçekleştirilen Ulusal Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Kongresi’nin Başkanlığını yapan Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, “Covid’de kullandık, kök hücre ve hücresel tedavilerle yaklaşık 7 tane uluslararası yayın çıktı. Viral akciğer hastalıklarda etkisi ve başarısı büyük oldu. En son, daha önce yapılmamış bir çalışma; DNA tamir genleri üzerine de olumlu etkisi var, onu da gösterdik. Türkiye tedavide ilk 10’da diyebiliriz, daha planlı giderse Türkiye’nin başarısı da çok daha artacaktır. Birçok konuda kullanılıyor, 5-10 yıl içinde her alanımıza girecek” dedi. Kişinin kendisinden veya başka bir vericiden (donör) alınan kök hücrelerin hasta kişiye nakledilerek hastanın hasarlanan hücre, doku ve organlarının yenilenmesi için kullanılan bir tedavi olarak belirtilen kök hücre tedavisine yönelik birçok çalışma sürüyor. Kök hücre ve hücresel tedaviler alanındaki son gelişmeler, klinik uygulamalar gibi konular da 19-20 Nisan tarihleri arasında 5’incisi düzenlenen Ulusal Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Kongresi’nde masaya yatırıldı. Kongre Başkanlığını, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş’ın, Kongre Sekreterliğini Prof. Dr. Erdinç Civelek’in yaptığı kongreye Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği Başkanı Prof. Dr. Serdar Kabataş ile Türkiye ve dünyadan çok sayıda uzman isim katıldı. Osmanlı Arşivi Külliyesi’nde gerçekleştirilen kongrede farklı disiplinlerden araştırmacılar bir araya gelirken iş birliğinin önemine dikkat çekildi. “DNA tamir genleri üzerine de olumlu etkisi var” Kök hücreye yönelik çalışmaların sürdüğü ilerleyen süreçte çok daha fazla alanda kullanılacağını söyleyen Kongre Başkanı Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, “Türkiye ve yurt dışından birçok kişi bu kongremize katılıyor. Birçok bilim adamı da aramızda, kök hücrenin dünyada geldiği yeri ve bugüne kadar yapılmış, bizim yaptığımız ya da yapacağımız çalışmaları ve deneyimleri paylaşacağız. Kök hücrenin onarıcı, tamir edici, yenileyici bütün özelliklerini kozmetik alan bizden daha hızlı alıp kullanıyor, genel cerrahisinden tutun, göğüs hastalıkları, beyin, plastik cerrahi, ortopedi de çalışıyor, kadın doğum bölümü ve üroloji onlar da başladı. Bütün klinikler çalışmalara başlamış durumda ama bunlar süreç alacaktır. Covid’de hastanede kullandık, Kök hücre ve hücresel tedavilerle yaklaşık 7 tane uluslararası yayın çıktı. Biz hem kullandık, faydasını gösterdik hem de kullanırken kök hücrenin hangi alanlara etki ettiğini gösterdik. En son yaptığımız bir çalışmada, daha önce yapılmamış bir çalışma; DNA tamir genleri üzerine de olumlu etkisi var, onu da gösterdik. Covid insan vücuduna girdikten sonra birçok organı yetmezliğe sokuyor; başta akciğer sonra kalp, karaciğer, pankreas hepsini, bu organları yenileyen, tedavisini düzenleyen ya da immün sistemi düzenleyen bir tedavi sistemi yoktu, kök hücre bunları yapıyor. Virüslere karşı kök hücreler çok dayanıklı, hem interferon üretiyorlar ve ayrıca da verilen kök hücreleri akciğer çok sıkı bir şekilde kapıyor. Bu yüzden viral akciğer hastalıklarda etkisi ve başarısı büyük oldu ve bunlar da yayınlandı” dedi. “Birçok konuda kullanılıyor, 5-10 yıl içinde her alanımıza girecek" Türkiye’nin yaşadığı deprem felaketi sonrası hastanelerine getirilen hastalarda kök hücre tedavisini kullandıklarını anlatan Prof. Dr. Adaş, enkaz altında uzun süre kalmaya bağlı birçok problemin meydana gelebildiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Crush sendromu dediğimiz hastalık oluyor, enkaz altından kurtarma uzadığı zaman travmanın etkisi daha da artıyor. Nekroz, damarların tıkanması, bütün bu problemler, dokuların ölmeye başlaması yaşanıyor. Bize de hem kol hem bacaktan bu tip ağır hastalar geldi, Bakanlığa başvurduk. Kök hücre tedavisiyle ilgili izin de aldık, hastalara bu tedavileri yaptık. Cerrahi olarak kesilmeye gitmeden hepsini sapasağlam taburcu ettik. Yanlış anlaşılmasın; kök hücrenin dışında diğer tedavilerin hepsi de yapıldı. Türkiye’ kök hücre tedavisinde ilk 10’da diyebiliriz, eskiden biraz daha konumumuz iyi pozisyondaydı. Bazı ülkeler şu anda çok hızlı bir gelişim içindeler, dünya hücresel tedavilerle ilgili planlamalara çok önem vermeye başladı. Güney Kore ve Çin, komşumuz İran çok hızlı bir şekilde geliyor. ABD’de, Avrupa’da geleceğe yönelik çok büyük yatırımlar yapılıyor. Türkiye daha planlı ve organize giderse kendi coğrafyamızda çok etkin bir konuma gelebilir. Balkanlardan, Orta Doğu’dan gelen hastalar var, savaş öncesi Ukrayna’dan da gelen hasta oluyordu. Planlamaların hepsi düzgün bir şekilde yapılıp devamlılığı gelirse Türkiye’nin başarısı da çok daha fazla artacaktır. Birçok konuda kullanılıyor, 5-10 yıl içinde her alanımıza girecek” “ABD’den, Avrupa’dan da hastaları tedavi ediyoruz" Kongre farklı disiplinlerden birçok uzmanın bir araya gelerek gelişmeleri birlikte değerlendirmesinin çok önemli olduğunu söyleyen dernek başkanı, Beyin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Kabataş, “2007-2008 yılları arasında Harvad’da omurilik yaralanması konusunda çalıştım. Tedavisi zor olan hastalıklar, ALS, MS bunlarda şu anda Faz-2 çalışma dediğimiz kontrollü çalışma durumundayız. 3-5 sene sonra Faz-3,4 çalışmaları olacaktır. Hepsini de yayınladık, en son serebral palsi konusunda yayın yaptık, Türkiye’de bu noktadaki klinik anlamda, çalışma olarak ilk yayın. O anlamda değerli, literatürde de 8 veya 10’uncu yayın olması gerekiyor. Belli bir zaman sonra zaten bunların standart tedavi olabileceğini düşünüyoruz. Başından beri hep hedeflediğim nokta; nasıl şu an antibiyotik kullanıyorsunuz aynı şekilde yarın öbür gün şu kadar kök hücre verelim veya egzozom (hücrelerin salgıladığı kesecikler) verelim, şu anda revaçta olan şeyler bunlar. ABD’den de Avrupa’dan da bu hastalar tedavi olmak üzere bizleri buluyorlar, onları tedavi ediyoruz. Portakal kök hücreyse bunun suyu egzozom. Sadece tek başına kök hücre vermek sorunu çözmez, altta yatan nedeni araştırmak gerekiyor. Kanser de insandaki kök hücreden kaynaklanıyor, bu sorunun temeline inip çözüldükten sonra da kanser noktasında da hızlıca bir ilerleme olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.