POLİTİKA - 19 Haziran 2018 Salı 11:17

Başbakan'dan ABD'ye F-35 tepkisi

A
A
A
Başbakan'dan ABD'ye F-35 tepkisi

Başbakan Binali Yıldırım, ABD’nin F-35 kararının müttefiklik ruhuna uymadığını belirterek, "Türkiye alternatifsiz değildir. Bu ambargolardan etkilenmemek için savunma sanayimizi yerlileştiriyoruz” dedi.

İzmir’de basın temsilcileriyle bir araya gelen Başbakan Binali Yıldırım, önemli açıklamalarda bulundu.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yıldırım, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Münbiç’te devriye görevine başladığını vurgulayarak, "15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra terörle mücadelede konsept değiştirdik. Öncesi ve sonrası gördük ki FETÖ ile PKK beraber çalışıyor. 40 yıldır bu mücadeleyi veriyoruz, savunma değil de taarruz esasına göre bu mücadeleyi yürütelim dedik. Üzerine gittik ve bu etkili oldu. Dışarıdan sızmalar hariç bunları şehirde, kırsalda her yerde etkisiz hale getirdik. Dışarıdan özellikle ABD’nin YPG ve PYD unsurlarına DEAŞ’la mücadele için donatması, bu silahların da Kuzey Irak alanında PKK’ya aktarılması, oradan da ülkemize sızmaların olması işimizi zorlaştırdı. Bunun üstesinden gelmek için önce Suriye’de 250 kilometrekarelik sınır alanımızı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile 35-40 kilometrelik bandı terörden temizledik. Çok zor bir operasyondu. Hele bir darbeden çıkmış ordunun hemen toparlanıp iki süper güç arasına kılıç gibi girmesi ile zoru başardık. Büyük bir titizlikle bunu başardık. İğneyle kuyu kazar gibi, şehitler vermek pahasına büyük bir çaba gösterdik. Bunu da tüm dünya takdir ediyor" ifadelerini kullandı. 

Münbiç konusunda 90 günlük bir yol haritası yaptıklarını açıklayan Başbakan Yıldırım, "Bu uygulamaya girdi. Münbiç’te bizim askerlerimiz ve Amerikalılar devriye görevi yapıyor. YPG ve PYD unsurlarının oradan tamamen çıkarılması ve oranın asli unsurlarına teslimi olacak. Kuzey Irak sahasını emniyete almazsak terörle mücadelede sonuç alamayız. İçeri doğru 300 kilometrekarelik alanda 30 kilometre derinlikte konuşlandı askerlerimiz. Kandil’den, Sincar’dan ve Suriye’de gelen terör saldırılarını mahallinde durduracaklar. Hedef Kandil ve Sincar’daki karargahları ortadan kaldırıp terörü sınırlarımıza gelmeden kontrol altına almak. Geriye Ayn El Arap bölgesi kalıyor. Bu bölge de diğerlerinden farklı olmayacak. Güvenlik kuşağı oluşturuyoruz, böyle bir mecburiyet var. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Kendi ülkemizi korumak için tedbir alıyoruz. Bu bizim en meşru hakkımız" diye konuştu.

"KARAR MÜTTEFİKLİK RUHUNA AYKIRI” 

Amerika Birleşik Devletleri Senatosunun aldığı F-35 kararının çok taze olduğunu ifade eden Yıldırım, "Uzun bir prosedürü var ama böyle bir teşebbüste bulunulması bile esef verici. Müttefiklik ruhuna aykırı ve talihsiz bir gelişme. Türkiye alternatifsiz değil. Bir süredir buna benzer durumları yaşıyoruz ve gerekli tedbirleri alıyoruz. Savunma sanayinde yerlileştirmeye hız verdik ki bu ambargolar savunmamızda zafiyete yol açmasın" dedi.
Tel Rıfat’ın küçük ama hassas bir bölge olduğu aktaran Binali Yıldırım, "Orada Ruslar ve rejim unsurları da var. Hassas ve soğukkanlı davranmak lazım. Nihai çözüm bulunması konusunda Rusya, İran ve Türkiye birlikte iyi çalışıyor" ifadelerini kullandı. 

30 bin civarında Suriyelinin Türk vatandaşlığına kabul edildiğini açıklayan Yıldırım, “30 bin civarında Suriyelinin oy kullanma hakkı var ama ne kadarı oy kullanmak ister bilemiyorum. Suriyeliler bizim misafirimiz memleketlerine gidecekler. Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunları bizi bağlamaz gibi bir şey yok, kusura bakmasınlar. Türkiye, hukuk devletidir ve bizim hukukumuza uygun olarak hareket etme mecburiyetleri var. Bunu yapmazlarsa ellerinden tutar geldikleri yere götürürüz" dedi.

İZMİR’E İKİNCİ ÇEVRE YOLU 

İzmir’e yapılması planlanan ikinci çevre yolunun etüt çalışmalarının yapıldığını aktaran Başbakan Yıldırım, "Sadece güzergah çalışması var. Karayolları Genel Müdürlüğü bu yönde çalışıyor. Bu çalışmanın 2 önemli özelliği var; biri İzmir Körfez Geçişine entegre olması. Diğeri Çandarlı otoyolu ile birleştirilmesi. Bu uzun vadede olacak bir iş. En azından hazırlık çalışmaları, trafik analizleri yapılıyor" şeklinde konuştu.

İZMİR KÖRFEZ GEÇİŞİ PROJESİ 

İzmir Körfez Geçişi Projesi ile ilgili tüm çalışmaların bittiğini belirten Binali Yıldırım, “İzmir’in hazır olmasını bekliyoruz. Marifet iltifata tabidir. İzmir istemeden biz bir şey yapamayız. Bu sıradan bir yol projesi değil, İzmir’in kaderini değiştirecek. Yola çıkıyoruz birisi taş koyuyor sonra mahcup oluyoruz. Mühendisler Odası dava açmış, bunlar bizi çok yoruyor. Hem vatandaşa hizmet ediyoruz, hem sopa yiyoruz. Biz bunu hak etmiyoruz. 4 sene sonra İzmir’in trafiğini hayal edemiyorum. Çevre yolunu yaptık kaç sene geçti şu an ikinci çevre yolunu konuşuyoruz. Ben İzmirlilerin bu projeye itirazının olduğunu düşünmüyorum. İtiraz edenlerin İzmir kamuoyu nezdinde baskılanması lazım" ifadelerini kullandı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir merkezli “Mahzen-13” operasyonlarında 2 suç örgütü çökertildi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İzmir merkezli 3 ilde gerçekleştirilen “Mahzen-13” operasyonlarında 2 suç örgütünün çökertildiğini açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından paylaşım yaparak operasyonlar hakkında bilgi verdi. Bakan Yerlikaya’nın verdiği bilgilere göre, İzmir merkezli olarak Mersin ve Van’da gerçekleştirilen “Mahzen-13” operasyonlarında elebaşılığını Tahsim Aktaş ve Murat Hanaylıoğlu’nun yaptığı 2 ayrı suç örgütü çökertildi. Operasyonlarda toplam 25 şüpheli yakalanırken 16 adet tabanca, 2 adet tam otomatik uzun namlulu silah, 10 adet tüfek, çok sayıda fişek, tüfek kartuşu ve muhtelif miktarda uyuşturucuya ise el konuldu. Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu İzmir merkezli Mersin ve Van’da düzenlenen operasyonlarda, organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, eğlence mekanlarını cebir ve tehdit kullanarak ele geçirmeye çalıştıkları, esnaflara ait işyerlerini kurşunladıkları, silahlı tehdit ile mağdur şahıslara zorla senet imzalattırdıkları, 3’üncü şahıslar adına para tahsilatı yaptıkları, silah ticareti yaptıkları, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarını işledikleri tespit edildi.
İzmir Uzman jinekologdan kadınlar için önemli uyarı: "Normal saymayın" Jinekolog Elifnur Özak, menopoz sonrası görülen vajinal kanamalara dikkat çekti. Bu dönemde görülen kanamaların genellikle iyi huylu nedenlere bağlı olduğunu belirten Uzm. Dr. Özak, “Ancak bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoza girildikten sonra, artık vajinal kanamalar ‘normalimiz’ olmaktan çıkar, göz ardı edilmemelidir.” diyerek kadınları uyardı. Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elifnur Özak, menopozun kadınların doğal yaşam döngüsünün bir parçası olduğunu hatırlattı. Adet kanamasının kesilmesine menopoz denildiğini, tıbbi açıdan ise menopozun yumurta ve hormon üretiminin sona ermesi anlamına geldiğini vurgulayan Uzm. Dr. Özak, kadınların bu yeni dönemi için, "Kadınlarda ortalama 40’lı yaşlardan itibaren reprodüktif çağın menopozal kısımları başlar. Adetlerimiz, belirgin bir problem olmadığı sürece, bir anda kesilmez, yavaş yavaş araları açılarak gider. 2 ayda bir, 3 ayda bir, 6 ayda bir... ’Pre- menopoz’ dediğimiz bu menopoz öncesi dönemde kadınlarda “vazomotor semptom” olarak bilinen sıcak basmalarıyla, ani ve yoğun terlemelerle, ani sinirlilik haliyle, geceleri uyku problemleriyle, vajinal kurulukla sıklıkla karşılaşırız. Bunlar, vücutta azalan östrojen düzeylerinin bedenimizde oluşturduğu sonuçlardır. Premenopozal dönemdeki bu sorunların hemen hepsinin tedavisi mümkündür. Ne zaman ki bir sene hiç adet görülmez, ancak o şekilde ‘menopoza girdim’ diyebiliriz. Bu dönem de ortalama 45-55 yaşları arasına denk gelmektedir" bilgilendirmesinde bulundu. Normal kabul etmeyin, sebebini öğrenin Menopoz sonrasında vajinal kanamalar görülebildiğini, bunların pek çok kadın tarafından “normal” kabul edilip, doktor kontrolüne gerek duymadığını belirten Uzm. Dr. Özak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadınlar özellikle doğurganlık süreçlerinde, hamilelik öncesinde ve hamilelikte kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kontrolünde olmayı önemserler. Menopoza girdikten sonra ise artık jinekologla işlerinin bittiğini düşünürler, muayenelerini ihmal ederler. Menopoza girdikten sonra kanama sorunu yaşadıklarında bunu göz ardı ederler. Oysa bu dönemdeki kanamalar masum olmayabilir. Menopoz sonrası vajinal kanamalar genellikle iyi huylu sebeplere bağlı olsalar da bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoz sonrası kanama durumunda, jinekolojik muayene ve bu muayene sonuçlarına bağlı olarak rahim içinden (endometriyum) örnekleme yapmak, biyopsi alarak kötü huylu bir hastalık olup olmadığını değerlendirmek gerekebilir. Endometriyum kanserleri erken dönemde kendisini kanama ile belli ettiği için, çoğu zaman bu kanamalar sayesinde erken evrelerde yakalanır ve pek çok hastada kemoterapi ihtiyacı dahi olmadan, sadece ameliyatla cerrahi olarak tedavi edilebilir. Kötü rüya görmemek için bu kanamaların nedenlerinin belirlenmesi gerekir."