Başvuru dilekçesinde 98'i CHP, 13'ü DSP ve Tunceli bağımsız milletvekili Kamer Genç'le birlikte 112 milletvekilinin imzası yer alıyor.
Dava dilekçesi, CHP Genel Sekreteri Önder Sav ve Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol, Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay tarafından Anayasa Mahkemesi'ne verildi.
58 sayfalık dilekçede, değişikliğin iptali veya yok hükmünde sayılması ve dava sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istendi.
Dava dilekçesinde, "Bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verdiği bir kıyafet serbestisinin Anayasa'ya uygun hale getirilmesine çalışılmaktadır" denildi.
Dilekçede, "Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilkelerini değiştirmeyi öngören veya bu ilkeleri Anayasa'nın diğer maddelerinde yapılan değişikliklerle doğrudan doğruya veya dolaylı olarak değiştirme amacı güden herhangi bir kanunun teklif ve kabul olunamayacağı" ifade edildi.
Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı kanun çıkarılamayacağına da dikkat çekilen dilekçede, yüksek mahkeme kararlarının etkisizleştirilemeyeceği ve kanunla değiştirilemeyeceği vurgulandı.
Söz konusu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'nin "dini amaçlı örtünme" ile Anayasa'daki "laiklik" ilkesi arasında kurmuş olduğu ilintiyi temelsiz bırakmaya, bu ilintinin ifade edildiği daha önceki Anayasa Mahkemesi kararlarını etkisizleştirmeye yöneldiği belirtildi.
Düzenlemenin ayrıca, başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet'in tüm niteliklerini başkalaştırmak ve dolaylı biçimde değiştirmek anlamını taşıdığı kaydedildi.
Dilekçede, bu düzenlemeyle yönelinen temel hedefin, kamu hizmetlerinden yararlanan veya yükseköğrenim hakkını kullananlar için dini amaçlı örtünme serbestisi tanınması olduğu vurgulandı.
Dilekçede, "Hedefe ulaşmakiçin adı konulmadan ve dolaylı bir biçimde dini amaçlı örtünme, dini kıyafet dahil her türlü dini simge ve üniformayı da içerecek, kapsamlı bir kıyafet serbestisi tanınmıştır" denildi.
Anayasa değişikliğindeki "kamu hizmetinden yararlanılmasında" ölçütünün, hem hizmet alan hem de hizmet veren konumundaki kişiler için belirsizlik yaratacağı savunuldu ve yüksek lisans bağlamında öğrenim gören öğretim görevlilerinin düzenlemeden yararlanabileceklerine dikkat çekildi.
Dilekçede, eğitim fakültelerinin 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin, ilköğretim okullarında "stajyer öğretmen" statüsünde derslere türbanlı girmelerinin önünün açılacağı da öne sürüldü.
Dilekçede, "Bu durumda,kamu hizmeti alanla verenin ayrımını kim yapacaktır? Yine benzer bir durumun tıp fakültelerinde yaşanması da kaçınılmaz olacaktır" görüşüne yer verildi.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı yürürlüğe girinceye kadar geçecek süre içinde bu Anayasa değişikliklerinin yürürlükte kalmasının, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini yitirmesine, başkalaşmasına yol açacağı, bu değişikliklere dayalı olarak bir takım kanunların yapılmasına imkan tanıyacağı ifade edildi ve dilekçede yasanın yürürlüğünün durdurulması talep edildi.
Yürürlüğü durdurma isteminin gerekçeleri arasında, toplumdaki ayrışmalar ve üniversitelerde düzenlemelerin nasıl uygulanacağı konusunda yaşanan karmaşa da gösterildi.