POLİTİKA - 04 Mayıs 2016 Çarşamba 10:52

Batuhan Yaşar: 'Pelikan dosyası ama kimin?'

A
A
A
Batuhan Yaşar: 'Pelikan dosyası ama kimin?'

Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde, "Pelikan dosyası adı neden seçildi?", "Yazıyı kim yazdı, Hedefinde kim vardı?", "AK Parti’de ortalık yıkılıyor mu?"," Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında gerçekten problem var mı?", "Cumhurbaşkanı trol hesaplar üzerinden mesaj verir mi?", "Kraldan çok kralcılar var diyerek kimi kastetti?" sorularına cevap aradı.

hlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde, "Pelikan dosyası adı neden seçildi?", "Yazıyı kim yazdı, Hedefinde kim vardı?", "AK Parti’de ortalık yıkılıyor mu?"," Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında gerçekten problem var mı?", "Cumhurbaşkanı trol hesaplar üzerinden mesaj verir mi?", "Kraldan çok kralcılar var diyerek kimi kastetti?" sorularına cevap aradı.
Batuhan Yaşar'ın Türkiye Gazetesi'ndeki yazısının tamamı şöyle:
"1993 yılıydı... Londra günlerimiz yeni başlamıştı... Okul, iş filan derken bir taraftan da 3-4 günde kalın kalın romanları bitiriyordum.

Türkiye’den gelenlerin ekseriyetle tercih ettiği Türkyar’da kalıyordum. O tarihte yurdun yöneticiliğini yapan Talip Küçükcan’ın önerisi ile yıldızı yeni parlayan John Grisham romanlarının birini alıp birini bitiriyordum.
İşte The Pelican Brief de onlardan biriydi.
İsimsiz bir blogda çıkan yazı ile Grisham’ın Pelikan Dosyası romanının konu/içerik olarak hiçbir benzerliği yok.

Sadece daha fazla dikkat çekmek adına yapılmış bir işlem.
Cuma günkü toplantıda teşkilatlardaki atama yetkisi genel başkandan alınıp MKYK’ya verilince malum hareketlenmeler başladı:
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında iplerin koptuğu, yakında da ortalığın toz duman olacağı yazılıp çizildi.

Adı Pelikan Dosyası ama dosya ile uzaktan yakından ilgisi, alakası olmayan o yazıda, nasıl bu noktaya gelindiği, kırılma anları filan anlatılmış.
Filan diyorum çünkü AK Parti’de ne zamandan beri trol hesaplar-bloglar, siyaset, politika yapmaya, dizayn etmeye başladı?

14 yıldır böyle bir yöntem hiçbir zaman kullanılmadı.
Pelikan dosyası adıyla yayınlanan yazıya bakın, bir de twittera..
Adresi çok rahat bulursunuz.
Paraleldeki hareketlenme de dikkat çekici. Özellikle de ABD’dekiler. Pelikan’ın ardından, metrekareye düşen tweet sayılarında bayağı ama bayağı artış var.
Bir umut bekliyorlar işte.
Twitter ekranını biraz daha aşağı doğru kaydırırsanız, maden bulmuş sevinci ile nara atanları da görebilirsiniz.

Sosyal medyaya göre; 1 Kasım’ın ardından Cumhurbaşkanı ve Başbakan anayasa ve başkanlık konusu dahil 6 kez ayrı düştü.
Ki bu ayrı düşüşler öyle böyle değildi, 180 derece farklıydılar artık. Helsinki dönüşünde Başbakan’a bu konuyu sormuştum:
“Geçmişte, Cumhurbaşkanı Başbakan ilişkileri yetki sorumluluk dağılımı son derece bozuk bir sistematiğe ve çarpık bir sisteme dayandığı için sıkıntılı şeyler yaşanmıştı. Ama benimle Cumhurbaşkanımız arasında neredeyse iki yıla yaklaşacağız bu anlamda devlet işleyişi bakımından bir aksama gördünüz mü? Olabilir, usul farkı, bazen farklı kanaatler hepimiz için geçerlidir. Biz her şeyi çok açık paylaşırız merak etmeyin. Paylaşıyoruz da...”

Tamam da o zaman bütün bu söylentiler, dedikodular, sosyal medyada yazılanlar nereden çıkıyor, diyorsunuz...
Nereye gitsek, kiminle konuşsak AK Parti’de neler oluyor soruları ile karşılaşıyoruz.
-Peki, ortalık mı yıkılıyor?
-Hayır, kesinlikle ne grupta ne de partide böyle bir durum yok.
Yeri geldiğinde günde birkaç kez görüşen, bazen üst üste telefon görüşmeleri yapan Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasından bir problem var veya yok deme durumunda değiliz.
Elimizde bu konuda teyit edilmiş bir bilgi de yok.
Başbakan birkaç kez bu iddiaları yalanlayan açıklamalar yaptı.
-Peki, Cumhurbaşkanının ağzından bu yönde bir söz çıktı mı?
-Hayır..
-Recep Tayyip Erdoğan, hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı iken mesaj vermek için hiç trol hesaplarını kullandı mı?

-Hayır..
Ne kadar açık sözlü olduğunu tekrar yazmaya gerek var mı?
Yine hayır dediğinizi duyuyorum. O zaman bütün bunlar nereden çıkıyor? İsterseniz soru-cevap gidelim..
Hem pazartesi akşamı hem de dün grupta birçok önemli isimle konuştum. Ekleme çıkartma yapmadan paylaşıyorum:
-Bu yazıları kim yazıyor. Parti içinden birileri olabilir mi?
-Hayır. Bunları yazanların kesinlikle AK Parti ile alakaları yok. Yakın çevreden olmadıkları da belli.
-Başbakana yönetilen ağır eleştiriler var?
-Evet ama burada bir taşla birkaç kuş vurma isteği çok net görülüyor. Hedefte aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın olduğu da su götürmez bir gerçek..
-Peki Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bir problem var mı?
-Bunu biz bilemeyiz ama Sayın Cumhurbaşkanımız, troller üzerinden mesaj verme yolunu bugüne kadar hiç seçmedi. Böyle bir şey varsa çıkar kendisi açıklar zaten.
Böyle bir sistemde, değil kardeş, değil ikiz kardeş; tek yumurta ikizi bile olsanız mutlaka problem yaşarsınız. Bu gerçeği bir tarafa koyalım.
İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı vakit kaybedilmeden bu çarpık sistemin değiştirilmesi için harekete geçilmesini istiyor.

Bakın 1 Kasım seçimlerinin ardından bile 6 ay geçti. 2016’yı neredeyse yarıladık. Zaman hızla ilerliyor. Birkaç önemli izlenim daha edindik. Bunların da altı çizilmesi gerekiyor:
-Hatırlayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanı iken de yaşanmadık bir şey kalmamıştı. Sonuçta o yazılanlar yazıldığı yerde kaldı. İstikamette bir sapma olmadı.
-Bu hareketin tek bir lideri var. Yeni bir lider arayışımız da yok. Tabi olduğumuz kişi belli.
-Çok çalışkan, sağduyu sahibi bir Başbakanımız var. Bu hepimiz için büyük bir şans.
-7 Haziran sonrası siyasi pozisyonların 1 Kasım sonrasına göre nasıl alındığını aklımızdan çıkarmayalım.
-Kraldan çok kralcılar gerçeği orada duruyor. Kimse oyuna gelmesin.
Varsayımlar ve troller üzerinden yapılan tartışma bizi nerelere getirdi görüyorsunuz.
Türkiye, güçlü liderlerle hep kazandı, yükseldi ilerledi. Zayıf iktidarlar ve dirayetsiz siyasetçilerle de hep kaybetti."  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.