EKONOMİ - 04 Eylül 2017 Pazartesi 11:02

'Bayramda yollar boş, restoranlar doluydu'

A
A
A
'Bayramda yollar boş, restoranlar doluydu'

Scarlet Steak House Kurucusu Süleyman Dilek, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Kurban Bayramı tatillerine eklenen 2 gün ile 10 günlük bir tatilin oluşmasının İstanbul trafiğini rahatlattığını söyledi. Dilek, tatil sürecinde yolların boş olduğunu fakat restoranların dolu olmasının işletmecilerin yüzünü güldürdüğünü aktardı.

Bayram tatilinin başlamasıyla çoğunluk İstanbul dışına çıkarken az da olsa şehirde kalmayı tercih edenler oldu. Boşluktan istifade eden İstanbullular ya da ziyaretçiler restoranlara yöneldi. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Scarlet Steak House Kurucusu Süleyman Dilek, “Bayram tatili boyunca doluluk oranları gayet iyiydi. Diğer işletmelerde de aynı durumun yaşandığını duyduk. İnsanlar artık farklılık arıyor. Fakat değişiklik ararken de bunu uygun fiyatlı yaşamak istiyor. Biz de bundan yola çıkarak Avrupa ve Amerika 'da olan sistemleri harmanlayarak ortaya yepyeni bir konsept çıkardık. Tutkunun rengi kırmızıdan ilham alınarak hizmete açtığımız mekanımızda et ve içecekleriyle farklı lezzetleri misafirlerimizle buluşturuyoruz. Yemeklerimizde kullandığımız baharat çeşitlerini de bahçemizde yetiştiriyoruz. Böylece en taze bitkileri kullanmış oluyoruz. Bu yemeğin lezzetini de değiştiriyor. Misafirlerimiz de bu durumdan oldukça memnun kalıyor. Uygun fiyatla, kaliteli bir hizmet alıyorlar. Bu sebeple biz her zaman doluluk oranımızı yüksek tutuyoruz" dedi.

“Türkiye'de yılda kişi başına 15 kilo kırmızı et tüketiliyor”

Dilek, Türkiye'de yılda 1 milyon 173 bin ton kırmızı et üretildiğini söyleyerek, “Bunun 1 milyon 60 bin tonu sığır, 113 bin 500 tonu koyun-keçi, kalanı manda eti. Bu miktarda eti elde etmek için yılda 9 milyon 750 bin adet hayvan kesiyoruz. Bunun 5 milyon 850 bini küçükbaş, 3 milyon 900 bini ise büyükbaş." diye konuştu. Dünyada yılda toplam domuz hariç kırmızı et üretiminin 83 milyon ton olduğunu belirten Dilek, Bunun 9 milyon tonunun Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde, 1 milyon 173 bin tonunun da Türkiye'de üretildiğini kaydetti. Türkiye'de çiğ süt ve kırmızı et üretiminin, dünya ve Avrupa Birliği (AB) ölçeğinde ciddi bir seviyede olduğunu belirten Dilek, şunları kaydetti: "Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketimi 300 litre. Bu miktar Türkiye'de ise 140 litre. Dünya ortalaması 100 litre iken, gelişmekte olan ülkelerde kişi başına yılda 79 litre süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketiliyor. Kişi başına yıllık, domuz eti hariç, kırmızı et tüketimi ABD'de 36 kilo, AB'de 18 kilo. Türkiye'de yılda kişi başına 15 kilo kırmızı et tüketiliyor. Dünya ortalaması ise 11 kilodur” dedi.
“Hayvancılıkla uğraşan nüfusun eğitilmesi gerekmektedir”

Hayvancılığın gelişmesi için yapılması gerekenlere değinen Dilek şunları aktardı: “Mera hayvancılığı yerine ahır ve besi hayvancılığının yaygınlaştırılması, hayvan soylarının iyileştirilmesi, yem üretiminin arttırılması, erken kesimin önlenmesi, hayvancılıkla ilgili desteklemelerin arttırılması, otlakların ıslah edilmesi, hayvancılıkla uğraşan nüfusun eğitilmesi gerekmektedir”.

“Et ürünlerimiz dış pazarlarda değer buluyor”

Türkiye'de kırmızı et sektörünün üretim ve tüketim miktarlarına da değinen Süleyman Dilek, “2016 yılında ülkede 1 milyon 173 bin 42 ton kırmızı et üretimi sağlandı. Bu üretimin 1 milyon 59 bin 195 tonunu büyükbaştan temin edildi. Sürekli artan bir kırmızı et üretim ve tüketimi dikkat çekiyor. Kırmızı et sektörünün AB’yle entegre olması için ciddi yatırımlar yapıldı ve özellikle et ürünlerimiz dış pazarlarda değer bulmaya devam ediyor. Halkın gelir seviyesi arttıkça kırmızı ete olan talebin de arttığını görüyoruz. Dışarıda yemek yeme alışkanlığı yaygınlaşıyor ve bu durum kırmızı ete olan talebi artırıyor. Özellikle steak house gibi restoranların artması da bunun göstergesidir” ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”