GÜNDEM - 31 Ekim 2014 Cuma 15:11

Bekir Bozdağ'dan gözdağı!

A
A
A
Bekir Bozdağ'dan gözdağı!

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şiddet olaylarının devam etmesi durumunda İmralı görüşmelerinin yeniden değerlendirebileceğini söyledi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şiddet ve terör olayları üzerinden çözüm sürecine yönelik değerlendirmelerde bulunan Bozdağ, sürecin beklemeye alındığı söylemlerini yalanladı. Bozdağ, "Çözüm sürecini bekleteceğiz demiyorum, kim sivillere, kamu güçlerine saldırırsa, mala cana zarar verirse bunun karşılığı hukukumuz içinde neyse bu karşılığı görecektir" dedi.

Programda 10 saat 20 dakikalık süresiyle en uzun MGK olarak tarihe geçen toplantı da gündeme geldi. Bozdağ, toplantının uzunluğunu gündemdeki konuların yoğunluğuna bağladı.

Bozdağ, 'Ermenek’teki kaza gündemde. Bu tip kazalardan sonra gerekli önlemlerin alınması ve sorumluluğu olanların yargıda hesap vermesi çok tartışılır. Son kazalardan sonra hatası olanların yargılanmasının gecikmeleri ve gerekli cezaların verilmemesi çok tartışılıyor. Bu hatalar engellenebilecek mi, hatası olanlar hesap verebilecek mi?' sorusuna, "Öncelikle meydana gelen kazada henüz ulaşılamayan vatandaşlarımıza sağ salim ulaşılabilmesini temenni ediyorum Allah’tan. Devletimiz ve hükümetimiz kazadan sonra vatandaşlarımıza ulaşmak için çabalarını sürdürüyor. Sağ salim onlara ulaşmak için herkes çabalıyor. Böyle kazaların olmaması için hükümet olarak ciddi tedbirler aldık. Bir kanunu geçtiğimiz yasama döneminde Meclis'ten çıkardık ve kanun uygulanmasına başlandı. Öte yandan Soma’da meydana gelen elim faciadan sonra yine bir dizi tedbir alındı yasal adımlar atıldı. Almanya başta olmak üzere maden işletmelerinin yoğun olduğu yerlerde iş kazaları iş güvenliği konusunda yapılanlar nedir ne değildir buna dair çalışmalar yürüyor. Bütün bunlar neticesinde hemen atılması gereken adımları attık, atılması zaman alacak adımlarla ilgili de çalışmalar devam ediyor. Gerek Soma’da meydana gelen elim kaza hemen adli tahkikat başlatılmış, Ermenek’te de hemen adli tahkikat başlatılmıştır. Tabii bu soruşturmanın ilerlemesi buna dair incelemelerin yapılmasına delillerin toplanmasına elbette bağlı. Ocağın içine tam anlamıyla girilmiş değil şu anda. Bütün bunlara dair kati şeyler bilirkişi raporu ve gerekli incelemelerden sonra ortaya çıkacaktır. Ama burada kusuru ihmali olan kim ve kimlerse hepsi yargı önünde hesap verecektir. Yargı hukukun gereği neyse onu yapacaktır. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Kimseyi himaye eden koruyan bir yaklaşıma bizim hukuk sistemimiz zaten izin vermiyor" cevabını verdi.

'Dün yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı tarihin en uzun toplantısı olması dikkatleri bir kere daha hem çözüm sürecine hem de paralel yapıyla mücadele başlıklarına çekti. Çözüm süreciyle ilgili MGK kararlarının gizli olduğunu biliyoruz ama bir devlet politikası olarak bir bekleme sürecine geçme döneminde miyiz biz şu anda?' sorusu üzerine Bozdağ, "Çözüm sürecinden anladığımız şey terörün bitmesi, kanın durması, silahın bırakılması ve terörün tasfiye edilmesi. Ama birileri çözüm sürecinden suç işleme hürriyeti veya kanunun dışına çıkma hürriyeti gibi bir algı içine giriyorsa, bazı yerlerde devlet yetkilerinin kullanılmaması gibi bir algı içine giriyorsa bu yanlıştır. Çözüm süreci kamu düzeni ve kamu güvenliği yok olsun diye değil bir daha ihlal edilmesin diye ortaya koyulan bir süreçtir. Bir terörist veya terör örgütüne müzahir gruplar bir suç işliyorsa Ankara’da bu suça güvenlik birimleri nasıl müdahale ediyorsa Diyarbakır’da da başka yerde de aynı şekilde müdahale etmek ve yargıya hesap vermesi gerekir. HDP ve onun yandaşları, terör örgütü veya ona müzahir olan yapılar hukukun dışına çıkmayı suç işlemesi bu noktada çözüm sürecinin bir gereği gibi ortaya koyuyorlar. Bu kabul edilemez bir durumdur. Kim suç işliyorsa karşısında hukuku bulacaktır. Kim suç işliyorsa yasaların koruyucusu olan kolluk güçlerini bulacaktır karşısında. Çözüm süreci kamu düzeninin kamu düzeni de çözüm sürecinin alternatifi değildir. Kamu güvenliğinin olmadığı bir yerde hiç bir süreç işletilemez" dedi.

'Sokaklarda bu yasadışı eylemler olduğu sürece güvenlik güçlerine dönük bu tip saldırılar devam ettiği sürece biz çözüm sürecini bekleteceğiz mi diyorsunuz?' sorusuna şu cevabı verdi: "Çözüm sürecini bekleteceğiz demiyorum, kim sivillere, kamu güçlerine saldırırsa, mala cana zarar verirse bunun karşılığı hukukumuz içinde neyse bu karşılığı görecektir. Bunda bugüne kadar bir savsama olmadı olmayacaktır. Toplantı ve gösteri yapmak haktır isteyen istediği gibi yapabilir. Yeter ki yasaların koyduğu kurallara uygun yapılsın. Ama toplantı ve gösterinin içinde şiddet olursa, silah olursa, yakma, vurma, kırma, yıkma olursa elbette kollukta yasanın verdiği yetkileri kullanacaktır. Yasin Börü orada kurban eti dağıtırken orada vahşiler tarafından orada öldürüldü. Bu ölüm hadisesi karşısında HDP’lilerden bir açıklama duydunuz mu? Bu da bölgenin insanı. Ama PKK’ya yandaş olmayan, müzahir olmayan, PKK karşısında sükut etmeyenler yok edilmesi gereken insan grubu olarak ortaya çıkıyor".

'HDP ile görüştünüz mü bu olaylardan sonra yoksa randevu taleplerini ret mi ediyorsunuz?' sorusuna Bozdağ, "Benden randevu talepleri olmadı, herhangi bir görüşme de yapmadım ama görüşen diğer bakanlarımız oldu. Sürecin beklemede olduğu söylemi doğru değil. Saldırganlarla ilgili gereken yapılacaktır" diye cevap verdi.

'HDP cephesinden gelen açıklamalar özellikle sayın Arınç’ın 'sürece mahkum değiliz' açıklamasını süreci bitirme iması olarak değerlendirdiler ve diyalog yollarının açık kalması gerektiğini bildirdiler. HDP cephesine göre hükümet süreci bekletiyor' iddiası üzerine Bozdağ, "Sayın Arınç’ın ifadelerini bütün olarak okunması lazım. Bu yakan, yıkan, öldüren, polisimizi, askerimizi kalleşçe arkadan saldıran yapılarla ilgili gereği neyse yapılacaktır. Çözüm süreci var diye bu alçaklıklara seyirci kalınmayacaktır. Bunu açıklıkla söyledi, sayın başbakanımızda söyledi, sayın cumhurbaşkanımızda söyledi, sayın hükümet sözcümüzde aynı şeyi ifade ettiler. Eğer çözüm sürecini terör eylemi yapmak olarak anlıyorlarsa bizim süreçten anladığımız bu değil. Pazarda eşiyle alışveriş yapan bir güvenlik görevlisini gelip arkadan haince öldürmek şehit etmek olarak anlıyorlarsa bizim anladığımız çözüm süreci bu değil. Böyle bir şeyde elbettetavrımız vatandaşımızın canını, malını, hukukunu, kamu düzenini güvenliğini korumaktan yanadır" dedi.

'İmralı ile görüşme talebi olursa HDP’den siz izin verecek misiniz Adalet Bakanlığı olarak?' sorusuna Bozdağ, "Bize gelen bir talep yok ama ortalık yakılıp yıkılırken bu tür işler yapılırsa elbette biz bunlarla ilgili talepleri bir kere daha düşünürüz. Eğer şiddet terör benzeri hadiseler devam ettiği taktirde elbette bizim tavrımız farklı olur" şeklinde cevap verdi.

'İmralı ile devlet yetkilileri görüşmezse, HDP görüşmezse hükümette HDP ile bir araya gelmezse peki çözüm süreci nasıl yürüyecek?' sorusu üzerine Bozdağ, "Biz görüşme olmasın demiyoruz ama şiddet, terör, cinayet, alçakça saldırılar bunlar çözüm sürecinin bir parçası değildir. Eğer bunları HDP elinin tersiyle iter şiddete teröre çağrıdan vazgeçer, barış dilini sadece televizyonların karşısında değil fiiliyatta da egemen kılarsa elbette memnun oluruz. Bugüne kadar HDP ile pek çok bakanımız görüştü, bizde görüştük. Eğer bunların gereği yapılmazsa bizim tanrımızda ona göre olur. Çözüm sürecinin alternatifi kamu düzeninin yok edilmesi değildir. Devlet Ankara’da da başka illerde de kamu düzenini korumakla ve devamını sağlamakla mükelleftir. Bir suç işlendiğinde cana, mala bir saldırı olduğunda canı, malı korumak devletin görevidir" dedi.
'Bu silahsız askerlerimizin şehit edilmesine kadar varan şiddet eylemlerinin masada istediklerini almak için yapılmış eylemler, süreci bozmak için yapılmış provokasyonlar hangisi olduğunu düşünüyorsunuz?' sorusuna, Bozdağ, "Bir çok değerlendirmesi yapılabilir bunun ama bugüne kadar şiddetle terörle kimse bir şey elde edemedi. PKK terör örgütü 30 senedir şiddete başvurdu, terör eylemleri yaptı elde ettiği bir şey yok. Bundan sonrada şiddetle Türkiye'de kimsenin bir şey alma imkanı yoktur. Terör örgütleri istedi diye değil, bu zamana kadar olan adımları vatandaşımız istedi diye attık bundan sonrada atacağız. Bu çözüm sürecini PKK’nın içinde de istemeyenler var, Türkiye'nin içinde de istemeyenler var. Başarılı olduğu zaman terör bitecek, o zaman Türkiye buraya harcadığı kaynaklarını, enerjisini ülkenin kalkınmasına refahına harcayacak. Güçlü bir Türkiye'den rahatsız olanlar var. Onun sadece PKK değil onun dışında başka yapılarda bu sürecin başarılı olmaması için gayret sarf ediyorlar" cevabını verdi.

MGK toplantısıyla ilgili Bozdağ, "Bir birlik var mutabakat var devlet birimleri arasında. MGK’nın uzun sürmesinin sebebi gündemdeki konuların fazlalığıdır. MGK toplantıları gizlidir oradaki konuşmalar orada kalır. Bildiride yer alan husus çerçevesinde legal görüntü altında illegal faaliyet yapan yapılar var. Bir takım suçlar işliyorlar, ülkede kamu düzeni aleyhine pek çok iş ve eylem içinde bulunuyorlar. O zaman yasaları kullanarak legal bir kılıf içinde her türlü suçu işleyenlere karşı devletin tedbir alması devlet olmanın gereğidir. Bir başbakan bir talimat veriyor müsteşar onu başkasına söylüyor ondan icazet ediyorsa orada sıkıntı vardır. Esasında hükümetimizin paralel yapıyla yaptığı mücadelenin bir adı da anayasamızı, hukukumuzu, devletimizin tekliğini, demokrasimizi, milletin hukukunu korumaktır" dedi.

'HSYK seçimleri geride kaldı ama yüksek yargının yapısını da değiştiren bir takım düzenlemeler vardı. Bu konuda bir takım ilerlemeler kaydedildi mi?' sorusu üzerine Bozdağ şunları söyledi: "Yargıtay’da şu anda 38 daire var. 23 hukuk dairesi 15 ceza dairesi var. Daha önce çıkardığımız bir yasayla dairelerin hukuk dairesi veya ceza dairesi vasfının değiştirilmesine karar verme yetkisini Yargıtay’a verdik. Yargıtay bu yetkiyi kullanmadı. Ama şu anda ceza dairelerinde 395 bin dosya var, hukuk dairelerinde 215 bin toplam 610 bin dosya var. Bu anda başsavcılıkta bekleyen 350 bin dosya olduğunu görüyoruz. Daha önce Yargıtay’daki daire ve üye sayısını artırdık dosyalar erisin, kararlar hızla verilsin, kararların müzakeresine dosyaların incelenmesine daha fazla zaman ayrılsın diye inceleme yaptık. Hatta orada Yargıtay’ın dairelerinin iş bölümü şekliden iki ayrı grup olarak çalışmasına imkan veren düzenlemelerde yaptık. Bu düzenlemenin çıkmasından sonra da iş yükünün erimediğini görüyoruz. O neden bu iş yükünün doğurduğu zaruret, vatandaşımızın davasının neticesini vaktinde görme ihtiyacı, adil yargılanmanın zamanında neticelenmesi bakımından Yargıtay’da daire ve üye sayısını arttıran bir adım atıyoruz. 8 tane yeni daire kuracak bir teklifi arkadaşlarımızın bugün TBMM başkanlığına sunacaktır. Aynı şekilde Danıştay’da bir dava dairesi bir tane idari daire olmak üzere iki daire kurulacak. Bunlara yeni üye kadroları ihdas edilecektir. Danıştay’da da dava yükü 216 bin 828’dir. Yargılamanın hızlanması yüksek yargının dosyalara daha fazla zaman ayırması için bunu son derece önemli görüyoruz. Bu düzenleme Yargıtay’ın eksik olan üyelerini tamamlamayı da idarede bulunanların yerine onlar görev yapmadığı için görev yapacak üye bulundurmayı da içeren bir düzenleme olacaktır. Bu düzenleme çerçevesinde Yargıtay’a 128 yeni üye Danıştay’a da 39 yeni üye seçilmesi öngörülmektedir".

'Hakim ve savcı alımlarına da yeni kriterler gelip gelmediği sorusuna Bozdağ, "Şu anda adli yargıda 12 bin 500 civarında görev yapan hakim ve savcımız var. İdari yargıda da bin 400 küsur hakim görev yapmaktadır. Tabii dosya sayılarına baktığımızda, mahkeme sayılarına baktığımızda, Avrupa’da kişi başına düşen hakim savcı ile Türkiye'de baktığımızda bizim burada çok büyük açığımız olduğu ortadadır. Avrupa standartlar için Türkiye'nin alması gereken mesafeyi kaç yılda alırız diye bana sunulan şeyde 2023’e karda biz ancak şu kadar hakim savcı alımı yaparsak bu mesafeyi tamamlayabiliriz şekliden değerlendirmeler oldu. Biz 2023’e gelmeden bu mesafeyi kapatmak istiyoruz. Onun için hakim ve savcı alımlarından sayıyı artıran bir yola gideceğiz. Bu sene 3 bin 500 civarında alım yapacağız, önümüzdeki yılda yine yanı şekilde 500 civarında alımı planladığımızı ifade etmek isterim. Sayıyı artırırken kaynak konusunda bir farklılaşmaya doğru gidiyoruz. Türkiye'de uzun zamandır hukuk fakültesinden mezun olanların doğrudan hakim ve savcı olmasının doğurduğu sakıncalar üzerinde makaleler yazılıyor, araştırmalar yapılıyor başka ülke örnekleri vererek Türkiye'nin de bu konuda bir kademe koymasının doğru olduğu dile getiriliyor. O nedenle bizde bakanlık olarak avukatlardan hakim ve savcı alımına kademeli geçiş sürecini başlattık. Şu anda avukatlardan hakim ve savcı adaylığına geçebilmek için 5 yıl fiili avukatlık yapma şartı aranıyor yasada. Meclise verdiğimiz teklifte 5 yıllık şartı 2 yıla çekiyoruz. Böylelikle daha fazla avukatın hakim ve savcı olarak görev almasını istiyoruz. Birkaç yıl içinde de hukuk fakültesinden doğrudan mezun olmuş olanlardan hakim ve savcı adaylığı alımına son verip tamamen en az iki yıl fiilen avukatlık yapmış olanlardan hakim ve savcı adaylarının belirlenmiş olması sürecine Türkiye geçmiş olacaktır" cevabını verdi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Uluçay: “Soruna odaklanıp çözüm için çalışacağız” AK Parti Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Hüseyin Ceylan Uluçay katıldığı gençlik buluşmasında yaptığı konuşmada birlik ve berberlik mesajları verirken, “Kimseyi ötekileştirmeden, dün olduğu gibi siyasi tercihlerini sormadan, soruna odaklanıp çözüm için çalışacağız” dedi. Uluçay, AFAD, AFSÜ’yü ziyaret ederek ve gençlik buluşmasına katıldı. Uluçay’a partililer eşlik etti. Ziyaretleri sırasında bir açıklama yapan Uluçay “Bizim davamız birlik davasıdır. Afyonkarahisar merkez ilçede yaşayan 324 bin, il genelinde de 751 bin vatandaşımızı, bir ve beraber kılma davasıdır. Bu yüzden biz her daim ayrı gayrı olmadan şehrimizin her bir köşesinde, ’Bir olacağız, diri olacağız, iri olacağız’ diye haykırıyoruz. Bizim yolumuz, birlik ve dirlik yoludur. Birliğimizi ve dirliğimizi korumak için milli iradeye sahip çıkan da aziz milletimizdir. Biz şehrimizde bu hassasiyetle gönül gönüle konuşarak kardeşliğimizin daim olduğunu biliyoruz. Biz göreve geldiğimizde insanlarımız yan yana, omuz omuza olacak. Kimseyi ötekileştirmeden, dün olduğu gibi siyasi tercihlerini sormadan, soruna odaklanıp çözüm için çalışacağız. Mutlu şehir Afyonkarahisar’ı birlikte inşa edecek ve güzel yarınlara hep birlikte yürüyeceğiz. Memleketimize en iyi hizmeti getirmek adına çalışacak ve şehrimize yeni yatırımlar kazandıracağız” dedi.
Adana Prof. Dr. Fındıkçıoğlu: “Türkiye’de yılda 30 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi konuluyor” Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Fındıkçıoğlu, tüm dünyada ölüme en çok yol açan kanser türünün akciğer kanseri olduğunu belirterek, “İnatçı öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi şikayetler ciddiye alınmalıdır. Akciğer kanseri erken safhada teşhis edilirse tedavi edilebilir bir kanser türüdür” uyarısında bulundu. Acıbadem Adana Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Fındıkçıoğlu, akciğer kanserinin tüm dünyada en çok ölüme yol açan kanser tipi olduğuna dikkat çekerek, “Kadınlarda en sık meme kanseri erkeklerde ise prostat kanseri görülmesine rağmen kansere bağlı ölümlerde akciğer kanseri birinciliğini sürdürmektedir. Her yıl dünyada yaklaşık 2 milyon 200 bin insan akciğer kanserine yakalanmakta ve 1 milyon 800 bin insan hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise yılda 30 bin üzerinde insanımıza akciğer kanseri teşhisi konulmaktadır. Teşhis edildiğinde ise hastaların yarısından fazlası ileri evrede olduğundan tedavisi oldukça zordur” dedi. “En büyük sebebi tütün ve tütün mamulleri” Akciğer kanserinin en büyük sebebinin tütün ve tütün mamullerinin tüketilmesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, gelişmiş toplumlarda azalan sigara alışkanlığının ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde aynı şekilde devam ettiğini; özellikle kadınların sigara içme oranındaki artışın kanser istatistiklerine de yansıdığını söyledi. Fındıkçıoğlu, akciğer kanserinden korunmak için sigara içmemek ve dumanına maruz kalmamak gerektiğini vurgulayarak radyasyon, asbest, radon gazı, ağır metaller ve hava kirliliği gibi faktörlere uzun süre maruz kalmanın da kanser riskini artırdığını sözlerine ekledi. “Akıllı ilaç sigara içmeyenlerde çok etkili” Sigara içmeyenlerde de düşük bir oranda akciğer kanseri görüldüğünü belirten Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, “Çünkü genetik ve hormonal faktörler de kanser gelişiminde rol oynamaktadır. Günümüzde, sigara içmeyen hastalarda, halk arasında akıllı ilaç denilen hedefe yönelik tedavilerin oldukça etkin olduğu gösterilmiştir. En son kanser aşısı olarak bilinen immunoterapiler, akciğer kanserinde kullanılmaya başlanmış umut vaat eden sonuçlar alınmıştır. Bunun yanında radyoterapideki gelişmeler de tedavi sürecine katkı yapmaktadır” diye konuştu. “Erken teşhis edilirse tedavi edilebilir” Akciğer kanserinin erken safhada teşhis edilirse tedavi edilebilir bir kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, bunun için cerrahi tedavilerin önemli bir yer tuttuğunu; cerrahi tedavi ile tümör dokusu tamamen temizlenebilir ise hastalıktan kurtulma şansının yüksek olduğunu ifade etti. Günümüzde hastaların kapalı cerrahi yöntemler ile kısa sürede sağlığına kavuşup, normal hayatlarına dönebildiklerine değinen Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, erken evrede tespit edilen bir tümörden akciğerin bir bölümü ve lenf bezlerinin çıkarılması yoluyla kurtulmanın mümkün olduğunu dile getirdi. Erken teşhis için sigara içen veya uzun süre içip bırakan kişilerin düzenli olarak takip edilmesi gerektiğine dikkat çeken Fındıkçıoğlu, “İnatçı öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi şikayetler ciddiye alınmalıdır. Akciğer filmi ve gerekirse akciğer tomografisi ile erken teşhis sağlanabilir. Sigara ve benzeri ürünlerden uzak durmak, sağlıklı beslenmek, ailede kanser öyküsü varsa belli aralıklarla takip edilmek, vücuttaki değişiklikleri ciddiye almak uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarı olabilir. Erken teşhis hayatınızı kurtaracaktır” dedi.
Denizli Basketbolda grup maçları heyecanı Denizli’de yaşandı DENİZLİ(İHA) – Denizli’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Okul Sporları Basketbol Küçükler Grup Müsabakalarında yarı finalistler belli oldu. 12 kız, 11 erkek toplam 23 takımın mücadele ettiği şampiyona sonunda düzenlenen törenle, gruplarını lider tamamlayan 6 takıma ödülleri takdim edildi. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın koordinesinde düzenlenen Okul Sporları, farklı branşlarda gerçekleşen yarışmalarla devam ediyor. Bu kapsamda Okul Sporları 2023-2024 faaliyet takviminde yer alan Basketbol Küçükler Grup Müsabakaları, 26-28 Mart 2024 tarihleri arasında Denizli’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. 12 kız, 11 erkek toplam 23 takımdan 275 sporcunun 3 gün boyunca ter döktüğü, Vali Recep Yazıcıoğlu ve Hasan Güngör Spor Salonlarında gerçekleşen müsabakalar sonunda 3 kız, 3 erkek takımı yarı final biletlerini aldı. Yarı finallere yükselen takımlara ödülleri verildi 23 takımdan 275 sporcunun katılımıyla gerçekleşen şampiyona, 26 Mart Salı günü saat 10.00’da Vali Recep Yazıcıoğlu Spor Salonu’nda yapılan açılış seremonisi ile başladı. Çekişmeli ve centilmence karşılaşmalara sahne olan ve 3 gün boyunca süren müsabakalar sonunda gruplarını lider olarak çıkan 6 takım yarı finallerde mücadele etmeye hak kazandı. Dereceye giren takımlara madalya ve başarı belgelerini Gençlik ve Spor İl Müdürü Ömer İlman ile Basketbol Federasyonu İl Temsilcisi Mustafa Çağlar takdim etti.
Ankara YÖK’ten denklik için yeni düzenleme Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yapılan açıklamaya göre, dünya sıralamalarında ilk 400’de yer alan üniversitelerden mezun olanlara doğrudan denklik verilecek. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yurt dışı yükseköğretim diplomalarının denklik işlemlerine ilişkin yeni bir düzenlemeye imza attı. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi için usul ve esaslar belirlendi. “İlk 400’de yer alan üniversitelerden mezun olanlara doğrudan denklik verilecek” Yayımlanan düzenlemede, YÖK tarafından kabul edilen üç uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşunda ilk 400’de yer alan yükseköğretim kurumlarının tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk programları dahil olmak üzere bütün programlarından mezun olanlar doğrudan denklik alabilecek. “İlk binde yer alan üniversitelerden mezun olanlara YSK şartı aranmayacak” Aynı derecelendirme kuruluşlarında ilk binde yer alan üniversiteler için başarı şartı aranan bölümler dahil olmak üzere bütün alanlarda, önceden olduğu gibi denklik müracaatı yapılacak ancak YKS’ye girme zorunluluğu aranmayacak. İlk binde yer almayan bir üniversitenin tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk programlardan mezun olanlar YKS’ye girecek, ilgili programın YKS’deki başarı sıralaması şartını sağlamışlarsa denklik müracaatları kabul edilecek ve transkriptleri dikkate alınarak bireysel olarak inceleme yapılacak.