GÜNDEM - 30 Eylül 2014 Salı 16:46

Boşanma ve çocuk üzerindeki etkileri

A
A
A
Boşanma ve çocuk üzerindeki etkileri

Lokman Hekim Sincan Hastanesi’nden Uzm. Psikolog Meltem Özcüler, her çocuğun boşanma olayını algılayışı ve bundan etkilenme derecesinin farklı olduğunu belirterek, ‘’Eğer süreç iyi yönetilemezse çocuğun durumdan olumsuz etkilenmesi oldukça yüksek bir ihtimaldir’’ dedi.

Lokman Hekim Sincan Hastanesi’nden Uzm. Psikolog Meltem Özcüler, boşanma ve çocuklar üzerindeki etkileri üzerine bilgiler verdi. Evliliği; ‘’iki veya daha fazla insan arasında hukuken kabul edilen ve veya toplumca onaylanan, taraflara çeşitli hak ve yükümlülükler veren ve istisnai durumlar dışında cinselliği de içeren bir ilişki biçimi’’ olarak tarif eden Uzm. Psikolog Özcüler, evliliğe her ne kadar mutlu olma beklentisi ile başlansa da her zaman sürecin mutlu ilerlemediğini ve boşanma ile sonlanabildiğini vurguladı.
Günümüzde evliliklerin genellikle; ekonomik sorunlar, eşlerin sosyo-kültürel yapı farklılıkları,cinsel sorunlar, iletişim bozukluğu, eşlerden birinin ihaneti, aile içi şiddet gibi nedenlerden sona erdiğini anlatan Uzm. Psikolog Özcüler, şunları kaydetti:

‘’Bir evliliğin sonlanması henüz çocukları olmayan bir çift için çok daha kolay olabilirken, çocuk sahibi olmuş bir çift için bu durum birçok sorun ve soruyu da beraberinde getirmektedir; çünkü bir evliliği başa çıkılamayan, çözüm üretilemeyen ve süreğen sorunlarla devam ettirmenin çocuk üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler, bazen boşanmanın kendisinin yaratacağı etkilerden daha fazla ve yıkıcı olabilmektedir.Her çocuğun boşanma olayını algılayışı ve bundan etkilenme derecesi farklıdır. Eğer süreç iyi yönetilemezse, çocuğun durumdan olumsuz etkilenmesi oldukça yüksek bir ihtimaldir. Boşanma sonrası belirsizliğin çok fazla olması, devam eden kavgalar, ebeveynlerin birbirini kötüleyen konuşmaları gibi durumların kontrol altına alınması gerekir. Son olarak çocuğun etrafındaki güçlü sosyal ağ, çocuk için koruyucu bir etken olabilir. Ama öğretmen, büyükanne, büyükbaba, diğer akrabalar ve akranların olmayışı veya yeterli desteği göstermeyişi boşanmanın olumsuz etkisini artırabilir. Çocuk yaşı itibariyle boşanmanın nedenini anlayabilecek bilişsel düzeyde ise elbette anlaşamadıkları için ayrılan bir çiftin çocuğu ile taraflardan birinin aldatması sonucu ayrılan bir çiftin çocuğu daha farklı etkilenebilecektir.

Yine boşanma sonunda tarafların çocuklarına bu durumun olumsuz sonuçlarını en az düzeyde hissettirecek bir tutum içine girmeleri, çocuk için bu durumu çok daha kolaylaştıracaktır.
Sosyal etkinlikler konusunda aktif, sıkı arkadaşlık ve akrabalık ilişkilerine sahip kuvvetli bir sosyal destek ağı içindeki çocuk boşanma olayından çok daha az etkilenebilecektir.Tüm bunlara ek olarak çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemi de etkilenmişlik durumunda önemli bir belirleyici faktördür. Farklı dönemlerde ortaya çıkabilecek sorunlardan bazıları şunlardır;

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA
Parmak emme, yatağı ıslatma, tutturma, anne ve babaya vurma, anne babaya aşırı düşkünlük gösterme ve eskiden sevilen bir oyuncağa ya da nesneye tekrar bağlanma gibi daha önceki dönemlere gerileme görülebilir. Uyku problemleri, ayrılma kaygısı, artmış öfke ve aşırı korku ile de karşılaşılabilinir.

OKUL DÖNEMİNDEKİ ÇOCUKLARDA
Bu dönemde özellikle okul başarısında düşme, okuldan kaçma, öfkenin öğretmen ya da arkadaşlara aktarımı, düşük benlik saygısı ve yalnız kalma isteği görülebilir. Çocuk, gelişimsel olarak aileden koparak bireyselleşmeye hazır değildir ve destek arayışı aile ile sınırlıdır. Bu nedenle aileyi barıştırma gayretleri içinde olabilirler.

ERGENLİK DÖNEMİNDE
Bu dönemin en büyük özelliği ergenin aileden uzaklaşarak, arkadaşlarına yönelmesidir. Bu nedenle boşanmış bir ailenin çocuğu olmak ergenin evden çok daha fazla uzaklaşarak vaktini daha çok dışarıda geçirmesine neden olabilmektedir.Tek ebeveynli evlerde denetim eksikliği nedeniyle, okula gitmeme ve kaçma davranışları artabilmektedir.

“Boşanma sürecinde çocuğumuza nasıl yardımcı oluruz?” konusuna değinen Uzm. Psikolog Özcüler, şunları kaydetti:

“Evliliğin sona erdirilmesi kararının alınması ve boşanma sürecine girilmesi özellikle çocuklu ailelerde bazen oldukça travmatik sonuçlara yol açmaktadır. Çocuğun boşanma sürecinden olabildiğince az etkilenmesini sağlayabilmek için aşağıdaki maddeleri dikkate alması önerilir.

Boşanmanın ne olduğu ve boşanmadan sonra anne, baba ve çocuğun yaşamında ne gibi değişiklikler olacağı konusunda çocuğu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek. Boşanma sürecinde, şehir veya ev değiştirme, bakıcı değiştirme, yeni bir evlilik gibi yaşam değişikliklerini ertelemek. Yaşanması zorunlu bazı değişiklikler varsa, bunlara kademeli geçişler yapmaya gayret etmek,

Boşanma sonrası çocuk eşlerden hangisiyle kalacaksa, o ve çocuk ailenin boşanmadan önce yaşadığı mekânda yaşamaya devam etmesi yönünde hareket etmek. Eşlerin kendi aileleri ile (babaanne, hala, dayı vb.) birlikte bir toplantı yaparak, çocukla ilgili alınan kararlardan herkesi haberdar etmesi iyi olacaktır. Böylece herkese çocuk için işbirliğinin kaçınılmaz olduğu hatırlatılmış olacaktır. Çocuktan ayrı yaşayacak olan eşin, kademeli olarak evden ayrı kalmaya başlaması. Bu süreç haftada bir günden 5-6 güne kadar çıkarıldığında çocuk ayrılığa daha kolay adapte olacaktır. Boşanmadan sonra, çocuklar her iki eşle de sürekli ve düzenli olarak görüşmeye devam etmelidir. Eşler boşanmanın çocukları için olduğu kadar kendileri için de zor olduğunu unutmamalıdırlar. Öfke, yalnızlık duygusu, depresyon, kaygı gibi psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Kendilerini ne kadar çabuk toparlarlarsa çocuklarına da o kadar çok yararlı olacaklardır. Unutmamak gerekir ki, çocuklar yeni karşılaştıkları her durumun ne denli tehdit edici olup olmadığını anlamak için genellikle yetişkinlerin tepkilerine bakarlar. Sürekli ağlayan bir anne çocuğa durumun kötü olduğu, neşeli ve çabalayan bir anne ise her şeyin yolunda gittiği izlenimini verecektir. Eşler tarafından çocukların kesinlikle birbirlerine karşı kullanılmaması, hiçbir şekilde taraf ve tanık tutulmamasına özen göstermek. Yeni düzenlemelerle ilgili kararlar alırken çocuğun onayını almak; ancak çocuğun karar verme sorumluluğu altında ezilmemesine dikkat etmek.

Çocuk, boşanmış bir anne-babanın çocuğu olmayı çevresine karşı bir silah gibi kullanmamalıdır. Her konuda gereksiz tavizler vermek çocuğu doyumsuzluğa itebilmektedir. Çocukla ilgili her konuda eşler birbirleriyle çelişen davranışlarda bulunmamaya gayret göstermeli, ortak bir yol izlenmelidir. Babanın evinde izin verilen bir şeye, annenin evinde yasak koymamak gibi.Çocuklar anne-babalarının boşanmasından kendilerini suçlayabilirler. Bu yüzden, boşanma sebebinin çocukla hiçbir ilgisinin olmadığı, bunun anne ile babanın arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığını açıkça anlatmak. Çocuk anne-babasının yerine kimseyi koymak istemez, buna saygı duymak gerekir. Boşanma sonrası eşlerden biri yeni bir ilişki yaşıyorsa çocuğun bunu boşanmayı kabullenene kadar bilmemesi daha iyi olacaktır.

Boşanma sırasında, çocukları mahkeme, eşya dağılımı, nafaka gibi konulardan haberdar etmemek gerekir. Anne ya da babasının kendisini sevmediği için, çok yaramazlık yaptığı için, başka bir kadınla birlikte olmayı tercih ettiği için vb. terk ettiğini asla söylememek kendisinin bu ayrılık konusunda herhangi bir yorum yapmaması ya da sorumluluk üstlenmemesi için çok önemlidir. Son olarak boşanmada en önemli faktör ebeveynlerin tutumudur. Çocukla bir çok şeyi konuşarak halletmeye çalışmak, örnek olmak ve en önemlisi taraf tutmasını ve sadece bir ebeveyni yanında istemesini beklemeden tutarlı bir şekilde davranmak önemlidir.’’
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Bir babanın çocuğuna yaptığı akıl almaz görüntüler Erzurum’da bir babanın çocuğunu halı sahada feci şekilde darp etmesi saniye saniye kameralara yansıdı. Yakutiye Hilalkent semtinde meydana gelen olayda, bir şahsın küçük yaşlardaki çocuğu feci şekilde dövmesi vatandaşlardan tarafından cep telefonu ile kaydedildi. Halı sahada gerçekleşen olayda; bir adamın çocuğu tekme tokat darp ettiği görülüyor. Alınan bilgilere göre; olayın ortaya çıkmasından sonra H.K’nın darp ettiği talihsiz çocuğun oğlu H.İ.K. (9) olduğu belirlendi. Çocuğunu tekmeleyerek yere düşüren baba, oğlunun boğazına sıktıktan sonra yeniden yere fırlattı ve sonrasında tekrar sırtına tekme attığı görüldü. H.İ.K.’nin halı saha içerisinde ilerleyerek top oynamaya devam ettiği anlarda ise hıncını alamayan baba H.K.’ye yeniden saldırdı. Çocuğuna bu sefer de kafa atan baba, ardından yeniden tokat atıp tekmelemeye devam etti. Bu anları kameraya alan vatandaşın tepki dolu sözleri de gözlerden kaçmadı. Erzurum İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü ekipler ihbar üzerine harekete geçti ve yapılan çalışma sonucu babanın kimliğini belirlendi. Polis, baba hakkında ‘kasten yaralama’ suçundan işlem yaptı. Baba H.K., verdiği ilk ifadesinde oğlu H.İ.K.’nın küçük kardeşine küfür ettiği için darp ettiğini söyledi. Savcılığa sevk edilen baba hakkında soruşturma devam ediyor.
Zonguldak Polisliği bırakıp dünya turuna çıktı, Malezya’da kaçırıldı 13 saat dehşeti yaşadı Zonguldak’ta yaşayan Melih Bektaş, 5 ay önce polislik mesleğini bırakarak dünya turuna çıktı. 12 ülke gezen Bektaş, Malezya’da bıçaklı gaspa uğradı. Tapınakta 13 saat rehin tutulan gencin, kamera, dron, ehliyet ve pasaportunu çalan zanlılar, bankadan da 62 bin lirasını aldı. Malezya Polisi ile zanlılardan 2’sini yakalatan Bektaş, başlattığı hukuk mücadelesini sürdürüyor. 31 yaşındaki Melih Bektaş, dünyayı gezmek için 10 yıl boyunca görev yaptığı polislik mesleğinden 5 ay önce istifa etti. Dünya turuna çıkan Bektaş, bir taraftan da sosyal medyada içerik üretmeye başladı. Türkiye’de bulunduğu zamanda birçok gezgini evinde ağırlayan Bektaş, Güney Amerika ziyaretinin ardından Asya kıtasına ziyaretler gerçekleştirdi. Hindistan, Sri Lanka ülkelerinin ardından Malezya’ya geçen Bektaş, burada otostop çekerek yoluna devam etmek istedi. Kendisini görünce duran bir kişinin “Gideceğin yere kadar bırakırım” demesiyle aracına binen Bektaş, “On dakika arkadaşıma uğrayıp para alacağım” diyerek gittikleri yerde çetenin bulunduğu bölgeye geldiklerini fark ettiğini anlattı. Polislik mesleğinin tecrübesiyle arkadaşına konum attı Etrafını saran kişilerin “Kaçma; seni öldürürüz” diye tehditlerde bulunduğunu anlatan Melih Bektaş; “Beş ay önce istifa ettim. Asya’yı gezmeye başladım ve Asya kıtasındaki ülkeleri gezmek için yola çıktım. İlk durağım Hindistan’dı, Hindistan’dan sonra, Sri Lanka’dan Malezya’ya geçtim. Malezya’da da üçüncü günümde başıma böyle bir olay geldi. Orada kaçırıldım, gasp edildim. Ben uzun süredir gittiğim ülkelerde de otostopla seyahat ediyorum. Yine çok merkezi bir yerde bu hızlı geçiş işlemlerin altında kameraların olduğu bir yerde bir otostop çektim. Bir şahıs durdu. Arabanın içerisinde bir şahıs vardı. Ve şahıs beni gideceğim yere kadar bırakacağını söyledi. Çok otostop çektiğim için herhangi bir şüphe görmedim durumda. Sonra sadece yolda giderken on dakika arkadaşına uğramak istediğini, ondan para alacağını söyledi. Oraya gittiğimizde de artık zaten örgüt içerisindeydim. Beni gasp eden bir tane uyuşturucu karteli ve yanında bulunan beş kişi vardı. Bunlar beş kişiydi. Etrafımda, başımda bekleyenler vardı. ‘Kaçma. Bak seni öldürürüz’ diyen bazı insanlar vardı. Orada beni gasp ettiler, bıçakla gasp ettiler bu arada. Elimdeki bütün malzemeleri zorla aldılar. Olayı anladığım esnada artık tamam. Melih yani on yıllık mesleğin verdiği tecrübeyle de. Arkadaşıma konum atmıştım. Zaten o da son konum oldu” dedi. Malezya’da polislik yapıp zanlılardan ikisini yakalattı Önce bir süre Hindu tapınağında tutulduğunu, burada ensesinden bıçaklandığını, başında bıçak bilendiğini anlatan Bektaş, çetenin elinden kurtulduktan sonra Malezya Polisi ile birlikte polislik yapıp zanlılardan ikisini yakalattığını anlattı. Havanın aydınlanmasının ardından gözleri ve elleri bağlı şekilde ıssız bir yere bırakıldığını, ellerini çözdükten sonra çantasına baktığında kamera, dron, ehliyet ve pasaportunun olmadığını gören Melih Bektaş, yoldan geçen araçları durdurmaya çalıştığını anlattı. Kendisini görünce yavaşlayan bir motosiklet sürücüsünün telefonuyla Türkiye Büyükelçiliğini aradığını söyleyen Bektaş şöyle devam etti: “Havanın aydınlanmasını beklediler. Yani on üç saat. Neden on üç saat derseniz eğer, artık beni bıraktıkları zaman artık yavaş yavaş hava aydınlanma aşamasına gelmişti. Issız bir yerde bıraktılar beni. Ve ellerim, gözlerim bağlı bir şekildeydi. Ben zaten indikten sonra direkt gözümü açtım. Zaten telefon kablosuyla bağladılar bu arada elimi. Biraz boşluk bırakmıştım. Ondan rahat bir şekilde kurtulup çantamı kontrol ettim. Baktım çantada zaten pasaport falan hiçbir şey yok. Ondan sonra araç durdurmaya çalıştım. Bulunduğum yerde tek tük nadir araçlar geçiyor ve araçlar durmuyorlar korktukları için. Orada da en son bir motosiklet yavaşladı. Yavaşladığını gördüm. Üzerine önüne doğru geçip ellerimi açınca artık orada durdu ve dedim ki lütfen polisi ara. Çünkü baldırım kanıyor. Ensemde, boynumda kan lekesi var. Dedim ki soyuldum, gasp edildim, bıçaklandım, polisi ara. Bir yandan da orada çocuğun telefonundan büyükelçiliğin acil numaraları var. O numarayı bulup oradan büyükelçiliğe telefon ettim.” Samuray kılıcı ile başında bekleyen zanlıların, kendisine ait banka kartlarıyla ATM’den para çektiğini de anlatan Bektaş, Malezya Polisi’ne yaptığı ihbar sonrası tapınağın bulunduğu bölgede iki zanlıyı yakalattığını söyledi. İki haftalık soruşturma sürecinden sonra arkadaşlarının yardımıyla uçak bileti alarak Türkiye’ye gelen Bektaş, başlattığı hukuk mücadelesini sürdürüyor. Bektaş, “Polislerle önce konuma gittik. Konumda orada bir tane şahıs. Onu yakaladılar. Tapınakta. Hemen bir şahsı gördük. O şahıs da benim başımda bekleyen dediğim gibi bana saldırmayın. Ama benim başımda nöbet bekleyen, kaçmayın etmeyeyim diye. Bekleyen bir şahıstı. Ben orada olay olduktan sonra beş altı gün boyunca kaldım. Yani uçak biletini arkadaşlarım aldı. O süreyi bekliyordum. Ve buraya geldim. Ben telefonla oradaki polislerin WhatsApp telefon numarasını aldım. Telefonla iletişime geçmeye çalışıyorum. Açmıyorlar. Yoğun olduklarını söylüyorlar. Ve bu arada onlar bana diyorlardı sana ulaşabilir miyiz filan diye. Şu anda ben burada avukat tuttum. Kendi imkanlarımla iletişime geçmeye çalışıyorum. İçerik ürettiğim için enstrümanım, laptop, telefonum, pasaportum, kimlik kartlarım. Sürücü belgemi aldılar. Aslında avukat tutma sebebi de bir devlet bankasındaki hesabımdan 62 bin lira çekildi. Zarara uğradık. İstediğimiz şey tek adaletin tecelli etmesi, kanunun yürümesi. Bunun için de yetkililere sesimizi duyurmaya çalıştık. Hala bu mücadelem devam ediyor. Çünkü hala mağduriyetim devam ediyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir pasaporta sahibiz ve gittiğimiz yerlerde de başımıza böyle bir olay gelebilir. Umarım kimsenin başına gelmez. Umarım kanun işler ve bu şahıslar bulunur. Malzemelerim bulunur” dedi. Dünyayı gezmeyi sevdiğini, tanıştığı insanlarla kültür alışverişi yaptığını söyleyen Bektaş, gezilerine devam edeceğini sözlerine ekledi.
Kayseri Gazete Talas yine dopdolu Talas Belediyesi tarafından 5 yıldır aralıksız olarak yayınlanan Gazete Talas’ın son sayısı okurlarıyla buluştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin ‘100 Apartmana 100 Kütüphane’ uygulamasını öven sözlerini yansıtan “Talas’ı Türkiye’ye Örnek Gösterdi” manşetiyle çıkan Gazete Talas’ta ayrıca iki sayfa bulmaca yer alıyor. Büyük yatırım ve hizmetlerin yer bulduğu gazetede ayrıca Talas Belediyesi tarafından dayanıklı konutlar temalı kentsel dönüşüm faaliyetlerine geniş olarak yer veriliyor. Tamamı renkli 16 sayfadan oluşan ve okurlara ücretsiz olarak ulaştırılan Gazete Talas’ta yatırım ve hizmetler, kültür sanat, kırsal hizmetler, yol, yeşil alan gibi konuların yanı sıra Başkan Yalçın’ın göreve geldiği 5 yıl önceki seçim vaatlerinin yer aldığı 100 Ağartan Projeleri, Türkiye’ye örnek gösterilen Şeffaf Oda’da Başkanla Başbaşa uygulamasının 100. buluşması gibi konular da işleniyor. Gazetede ayrıca Türkiye Yüzyılı bestekârı Yücel Arzen’in Talas’taki konseri kültür sanat faaliyetleri arasında yer bulurken, Başkan Yalçın’ın göreve geldiği günden bu yana ilçeye kazandırdığı “Tıpkı Basım Mushaflar ve Kur’an-ı Kerim Sergisi”, “Çanakkale’den Cumhuriyete 100. Yıl Müzesi”, “Şuşa Azerbaycan Evi”, “Su Medeniyetleri Galerisi” ve “Talas Sanat Galerisi” gibi 5 müze yer alıyor. Bunların yanı sıra kırsal mahallelere yapılan hizmet ve yatırımlar arasındaki sosyal tesislerin de bulunduğu gazetede, Başkan Yalçın’ın 5 yılda aldığı 10 ödüle yer veriliyor.