POLİTİKA - 30 Eylül 2016 Cuma 14:58

Bozdağ: CHP bu tutumunu gözden geçirmelidir

A
A
A
Bozdağ: CHP bu tutumunu gözden geçirmelidir

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, anayasaya göre OHAL durumunda KHK’ların anayasaya aykırılığı iddiasıyla dava açılamayacağını belirterek, “CHP bu tutumunu bir kez daha gözden geçirmelidir. Meclisten geçmemiş OHAL KHK’lar Anayasa Mahkemesinin denetimine açık değildir” dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, Atatürk Kültür Merkezi’ndeki 13. Ankara İşyurtları Ürün ve El Sanatları Fuarı açılışına katıldı. FETÖ’nün kamuoyunda 15 Temmuz’un aleyhine algı yaratmaya çalıştığını ve propaganda faaliyeti yürüttüğünün altını çizen Bakan Bozdağ, “Darbe unutuldu, darbeciler unutuldu, kamudan ayıklananlar toplumun gündeminin ana gündemini oluşturuyor. MHP’ye gidiyorlar ‘bakın bu AK Parti, FETÖ’cü diye MHP’lileri tasfiye ediyor’ diyorlar. CHP’ye gidiyorlar ‘bakın bu hükümet FETÖ’cü diye CHP’lileri, laikleri tasfiye ediyor’ diyorlar. AK Parti’ye geliyorlar ‘bu hükümetin kurduğu komisyonda sosyal demokratlar, MHP’liler var, dolayısıyla muhafazakarları tasfiye ediyorlar, kendi ayağına kurşun sıkıyor’ diyorlar. Kim hangi lafı duyunca rahatsız olacaksa ona duymak istediği o lafı söylüyorlar ve büyük bir propagandayı ağız birliğiyle Türkiye’nin dört bir yanında yapıyorlar. Devletle yüksek sadakat ilişkisi içerisinde olmayan, terör örgütü üyesi olan, terör örgütleriyle irtibatlı olanlar hariç hiçbir vatandaşımız haksız yere kamuyla ilişkisine son verilmez, verilmesi de mümkün değil. Buna izin vermeyiz. Çünkü biz bunun hesabını milletimize de, Rabbimize de vereceğiz. Başka yerlerde çalışmaları görüyoruz herkes kılı kırk yararcasına bir hassasiyetle bu konuları yürütüyorlar. FETÖ’cü yapının yeniden algı operasyonlarına başladığını ifade etmek istiyorum. Buna karşı hepimiz uyanık olmalıyız” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE CEZAEVLERİNDE KÖTÜ MUAMELE YOKTUR, İŞKENCE YOKTUR”

Türkiye’deki cezaevlerinde kötü muamele ve işkence yapıldığı iddialarını yalanlayan Bakan Bozdağ, “Türkiye cezaevlerinde kötü muamele ve işkence olduğu iftiraları şimdi uluslararası örgütler nezdinde başka ülkelerde de anlatılmaya çalışılıyor. Buradan bir kez daha ifade ediyorum, Türkiye cezaevlerinde kötü muamele yoktur, işkence yoktur. ’Var’ diyen, ‘falan kişi cezaevinde işkence gördü, adı şu’ diyecek, biz de bakacağız onlara. Şimdi konuşuyorlar. Ben diyorum ki o zaman siz kime yapılmış bu işkence ismini verin ‘veremeyiz’ diyorlar. Peki kim yapmış onu söyleyin onu da söylemiyorlar. O zaman ne yapacağız biz? Siz bizi suçluyorsunuz, bir iftirayı hakikatmiş gibi dile getiriyorsunuz, biz bunu araştıralım, hakikatse bu yanlışı yapanlara gerekli cezayı yapalım diyoruz, ona da fırsat vermiyorlar. Ağız birliğiyle Uluslararası Af Örgütü dahil Türkiye’yi suçlamaya devam ediyorlar. Ben buradan söylüyorum, Uluslararası Af Örgütü ya da başka bir örgütün söylemesine gerek yok. Türkiye’nin hiçbir cezaevinde insan onuruna yakışmayacak bir muamelenin yapılmasını izin vermedik, vermeyiz. En ufak bir ihmalin olduğu yerde bugüne kadar gerekli tedbirleri aldık, bundan sonrada uygularız. İşkence ve kötü muamelede zaman aşımını biz kaldırdık. Zaman aşımını kaldıran bir hükümete işkence ve kötü muamele iftirasını gerçekmiş gibi kimse sunmamalıdır. Elinde somut bir şey varsa bize göndersin. Biz bunun takipçisi oluruz. Yoksa FETÖ’cülerin iftiralarının kılıcı olarak kendilerini kullandırmış olurlar. Biz de araştıralım aslı varsa gereğini yapalım, aslı yoksa yalan olduğunu ortaya çıkaralım” açıklamasında bulundu.

“BİN 500’ÜN ÜZERİNDE CEZA VE İNFAZ KORUMA MEMURUNA GEÇİCİ OLARAK İŞTEN EL ÇEKTİRİLDİ”

Bakan Bozdağ, ceza ve infaz kurumlarında FETÖ’ye yönelik yapılan operasyonlara ilişkin, “Cezaevlerinde herhangi bir terör örgütüne mensup infaz koruma memuru bulunmaması için alım yapılırken çok büyük bir hassasiyet gösterildiği gibi görev sırasında da çok büyük hassasiyetler gösterilmektedir. Şuan da Fethullahçı Terör Örgütü üyesi oldukları şüphesiyle bin 500’ün üzerinde ceza ve infaz koruma memuru geçici olarak işten el çektirilmiştir. İncelemeler yapıldıktan sonra irtibatlı olduğu anlaşılan kişilerin bağı da kesilecektir. Şuan da büyük cezaevlerinin üzerinde uçuş yasağı da koyulmuştur ve havadan gelebilecek tehlikelere karşı da tedbir alınmıştır ve alınmaya devam edilmektedir” diye konuştu.

“OHAL’İN UZATILMASINA İHTİYAÇ VARDI”

OHAL’in uzatılmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Bozdağ, OHAL’in 3 ay daha uzatılması kararı alındığını hatırlatarak, “İhtiyaç olduğu için bu karar alındı. Çünkü 3 ayda siz devletin içindeki bu FETÖ yapısını ayıklama imkanına sahip değilsiniz. 3 ayda bitirdiğinizde bu kadar insanı ne zaman incelediniz, ne zaman değerlendirdiniz. Bunun için yapılan işlerin sağlıklı olması, hataya düşülmemesi, kararların doğru olması için bu zamana ihtiyacımız var. Ön göremediğimiz başka uyuyan tehlikeler varsa ona karşı da teyakkuz halinin devam edilmesi için de buna ihtiyacımız var. Hukuk devletimizin korunması, insanlarımızın özgürlüklerinin korunması bakımından da buna ihtiyaç var. Bu güne kadar OHAL sadece devlete uygulandı. Devleti yönetenler görevlerini hızlı bir şekilde yapsın diye uygulandı. OHAL sadece devleti yönetenlere uygulanmaya devam edecektir. Vatandaşımız OHAL uygulamalarından zarar görmemiştir, bundan sonra da görmesine izin verilmeyecektir” şeklinde konuştu.

“KHK’LERİN ANAYASAYA AYKIRILIĞI İDDİASIYLA DAVA AÇILAMAZ”

CHP’nin OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler’i (KHK) Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşımasını değerlendiren Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:

“CHP, KHK’leri Anayasa Mahkemesine götürülmesine karar verdi ve bazılarını AYM’ye taşıdı. Gerekçe ne? Gerekçe ‘siz OHAL KHK’leriyle kanunlarda değişiklik yapamazsınız.’ Neye göre söylüyorsunuz bunu? Anayasanın hangi maddesine dayanak yapıyorsunuz? Dayanak yaptıkları şey; Anayasa Mahkemesinin 90’lı yılların başlarında verdiği bir karara bağlanıyor. Yani anayasaya uygunluk veya aykırılık denetimini anayasanın herhangi bir hükmüne dayandırma yerine AYM’nin kararına dayandırıyor. İşin doğrusu CHP’nin bu iddiası anayasaya aykırılık iddiası değildir. Bu iddia, Anayasa Mahkemesinin kararına aykırılık iddiasıdır. O zaman biz Anayasa Mahkemesinin kararına aykırılık iddiası yapacaksak, anayasayı kenara mı koyacağız? Anayasada, ’ancak olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan KHK’lerin anayasaya aykırılığı iddiasıyla dava açılamaz’ diyor. Çok açık ve yoruma tabi dahi değil. OHAL, anayasal düzeni korumak, kamu düzenini korumak, demokrasiyi korumak için olağan tedbirlerin dışında tedbir almayı gerektiriyorsa bu tedbirler anayasaya aykırı dahi olsa alınması yetkisini anayasa veriyor. Ama buradan kalkıp başka bir kapı aralamak fevkalade yanlıştır. CHP bu tutumunu bir kez daha gözden geçirmelidir. Biz zaten KHK’lerin hepsini TBMM’den geçirip yasalaştıracağız. Bunlar yasalaştıktan sonra kanun olduğu için zaten AYM’nin denetimine de açılacaktır. Ama Meclisten geçmemiş OHAL KHK’lar Anayasa Mahkemesinin denetimine açık değildir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Çanakkale Kara Savaşları’nın 109. yıl dönümü etkinlikleri Şehitler Abidesi’nde törenle başladı Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü anma etkinlikleri, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törenle başladı. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın, Atatürk rölyefine çelenk sunmasıyla başlayan tören; saygı duruşunda bulunulması, saygı atışı ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir törende yaptığı konuşmada, "Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığımızca düzenlenen, Çanakkale Kara Muharebelerinin 109. yıl dönümü törenlerine hoş geldiniz. Öncelikle Türk milletine bu toprakları vatan yapanları hayırla yâd ediyorum. Milletimizin tarih yolculuğunda bu uğurda emek verenlerin, can fedâ edenlerin aziz ruhları şâd olsun. Çanakkale şanlı müdafaasının tüm kahramanlarına bin selam olsun. En başta, Çanakkale mahşerinin muzaffer komutanlarından, Anafartalar Kahramanı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşlarının ve kahraman Mehmetçiklerimizin ruhları şâd olsun. O büyük insanları rahmet, minnet ve şükran duygularımızla anıyoruz. 109 yıl önce bu topraklara gelip savaşan, hayatını kaybeden ve şimdi bu toprakların evlatları olan ve Mehmetçiklerimizle koyun koyuna huzur içinde yatan İtilaf Devletleri askerlerini de saygıyla hatırlıyorum. Şimdi barış, huzur ve güven diyarı olan bu müstesna topraklarda huzur içinde uyusunlar. Hepimiz için çok önemli olan bu törenleri yaptığımız Çanakkale Tarihi Alanı, büyük Türk milletinin tarih yolculuğundaki en önemli merhalelerinden olan, şanlı Çanakkale savunmasının yaşandığı müstesna bir yerdir. 109 yıl önce Türk milletinin her bir ferdi koşarak, buradaki yangını söndürmeye geldiği gibi, şimdi de her millet evladı koşarak buraya gelmekte, ecdadını anmakta ve Çanakkale ruhunu teneffüs etmektedir. 109 yıl önce nasıl vatan bellediğimiz toprakların her köşesinde yaşayanların kalbi Çanakkale için atmaktaysa, bugün de her bir millet ferdinin hatta şu anki sınırlarımızın dışında yaşayan akraba ve dostlarımızın kalbi Çanakkale denilince bir başka çarpmaya başlamaktadır. Çünkü Çanakkale ortak bir değerdir, ortak bir paydadır. Dünyayı verseler de cennet vatanını vermeyenlerin ruhu olan Çanakkale ruhu, yüksek karakterli insanların sahip olduğu bir şuurdur. Bu müstesna topraklar, toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duran aslanların kefensiz yattığı topraklardır. Vatanına, milletine ve kutsal değerlerine kötü niyetli saldıranlara karşı, seller gibi ileri atılıp, göğsünden vurulup, bir gül bahçesine girer gibi, kara toprağa girenlerin ebedi istirahatgahıdır bu topraklar. O yüzden, biz bu topraklara basmaya kıyamayız. Bu toprakları gözümüz gibi koruruz. Çanakkale Tarihi Alanı’nın, Türk milleti için çok müstesna bir vatan toprağı olduğu kadar, dünyada birçok ülke ve millet için de ayrı bir değer ve öneme sahip olduğunu biliyoruz. Bu nedenle bu müstesna toprakları, Çanakkale Tarihi Alanı, dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı ve dünyanın en büyük açık hava müzesi yapmaya kararlıyız. Çok yakın bir zamanda Tarihi Alan, ülkemizin hatta dünyanın en önemli buluşma noktalarından birisi olacaktır. Gün gelecek bu huzur diyarı toprakları ziyaret etmeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kalmayacak, milyonlarca yabancı ziyaretçimiz bu alanı ziyaret edecekler ve tarihin içinde adeta bir zaman tüneli içinde yolculuk yapacaklardır. O yüzden biz Tarihi Alan Başkanlığı olarak Türk milletinin tüm evlatlarını Çanakkale’ye davet ediyor, yabancı misafirlerimizi daha büyük kalabalıklarla burada görmek istiyoruz. Bu toprakların hür havasını bizim teneffüs etmemize vesile olan, Çanakkale Boğazı’nın özgürce ve gururla akmasını sağlayan, 109 yıl önce memleketin kararan ufuklarında şafağı söktüren, milletçe silkinip adeta küllerimizden yeniden doğmamıza sebep olan kahraman şehit ve gazilerimizin ruhları şâd olsun. Allah onlardan razı olsun. Çanakkale’yi geçilmez yapanları, bu mübarek vatan topraklarını kurtaranları, Cumhuriyetimizi kuranları rahmetle anıyoruz. Büyük Atatürk’ü, kahraman arkadaşlarını, aziz şehit ve gazilerimizi saygı ve şükranla anıyoruz. Onları asla unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız" dedi. Törende konuşan Fransa Uluslararası İlişkiler ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Koramiral Christophe Lucas ise, "Çanakkale Savaşları’nı andığımız böylesi bir günde, çoğu çok genç yaşta üzerinde bulunduğumuz bu yarımadada hayatlarını feda eden cesur askerleri anmak üzere Türkiye gök kubbesi altında sizlerle birlikte bulunmaktan onur duyuyorum. Bundan 109 yıl önce Birleşik Krallık, İrlanda, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransa’dan gelen on binlerce İtilaf Devletleri askerleri vatan hizmetlerini yerine getirmek üzere ortak tarihimizin en trajik perdelerinden birinin oynandığı bu topraklara gelmişlerdir. Dokuz ay boyunca bugün izlerini halen görebildiğimiz çıkmaz siperlerde ateşlere maruz kalmış, yalnızca savaşın gazabına karşı değil, sıcaklık, susuzluk, açlık ve hastalıklara karşı cesurca mücadele etmişlerdir. Bilanço her iki taraf için de ağır olmuş kayıtları ölçmek imkansızdı. İtilaf Devletleri en az 60 bin kayıp vermiş bunlara 125 bin yaralı ve hastalık sonucu ölen 100 bin kişi eklenmiştir. Ne kayıpların miktarı, ne de savaşın şiddeti burada mücadele eden erlerin gösterdikleri yiğitliği eksiltmemiştir. Cesaretleri ve fedakarlıkları asla unutulmayacaktır. Bugün burada Türkiye ve eski Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve İrlanda, Avustralya, Yeni Zelanda, İngiliz Milletler Topluluğu, Fransa ve deniz aşırı topraklarından gelen bu hiddetli savaşta mücadele eden hayatını kaybeden ve yaralanan askerleri anıyoruz" diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı ise şu an içinde bulundukları alanın, Boğaz’ın ve topyekûn Çanakkale’nin, bundan 109 yıl önce bir büyük mücadeleye sahne olduğunu ifade ederek, "Çıkarma gemilerine bindirilip kıyılarımıza indirilen çeşitli uluslardan binlerce asker daha ilk günden nasıl zorlu bir harekatın içine düştüklerini çarpıcı bir şekilde anlamışlardır. Adeta bir avuçluk toprak parçasında birden çok milletten, binlerce muharip önlerinde vatanını savunan kahraman Türk askeri, arkalarında tarih boyunca nice orduları yutmuş Çanakkale Boğazı olduğu halde tam bir sıkışıp kalma hali yaşanmaktaydılar. Tarih hiç de eşit olmayan şartlarda başlayan, başlatılan bu muharebeyi son tahlilde vatanını müdafaa edenleri not edecekti. Yaklaşık 8.5 ay süren çok şiddetli çatışmalar Türk askerinin ruhen de, bedenen de yenilemeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir. Dünya harp tarihinin ilk modern amfibi harekatında vatan mücadelesi için siperlerde, tünellerde, menfezlerde, denizaltında, havada kısacası akla gelebilecek her zeminde verilen mücadele emsalsizdi. Başta ‘ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere her kademedeki subay, askerlerin inanç ve irade yüklü duruşu bu destansı mücadelenin en temel itici gücü, ufuktaki zaferin de teminatıydı. Bugün burada bu abidenin önündeyiz ama söylemek gerekir ki Müslüman Türk askerinin asıl abidesi bütün bu topraklardır. Mehmetçik Kirte’de, Kanlısırt’ta, Zığındere’de, Bombasırtı’nda, Conkbayırı’nda, Gelibolu Ovası’nda mübarek kanını akıtarak en büyük abideyi bizzat inşa etmiştir. Bu topraklardaki mücadele bir başka özelliğiyle de çok dikkat çekicidir. Çanakkale muharebeleri 600 yıla aşkın bir süredir yaşamış ve ömrünü tamamlamış Osmanlı İmparatorluğu’nun son büyük destanıdır. Yine Çanakkale muhabereleri Türk milletinin hep yeni bir direniş, bir filizlenmeyle Milli Mücadele’ye, oradan da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna uzanan taze başlangıcının da ilk büyük destanıdır" şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı ve şehitler için dua edildi. Daha sonra askeri bando eşliğinde askeri birlik, konuk askerler, gaziler ve izciler resmi geçit töreni ve SOLOTÜRK gösteri uçuşu gerçekleştirdi. SOLOTÜRK gösterisi nefesleri kesti. Çanakkale Kara Savaşları’nın 109. yıl dönümü törenlerine Kültür ve Turizm Bakanı Gökhan Yazgı, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Avustralya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Richard Marles, Avustralya Büyükelçisi Miles Armitage, Avustralya Birleşik Güçler Komutanı John Frewen, Fransa Uluslararası İlişkiler ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Koramiral Christophe Lucas, Fransa Büyükelçisi Isabelle Dumont, Afganistan Büyükelçisi Amir Mohammad Ramin, Avusturya Büyükelçisi Gabriele Juen, Yeni Zelanda Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğamiral David Proctor, Birleşik Krallık Büyükelçisi Jill Morris, Birleşik Krallık’tan Tuğamiral Robb Pedre, Pakistan Büyükelçisi Yousaf Junaid, ABD Büyükelçisi Jeffry Flake, Belçika Büyükelçisi Paul Huynen, Malta Büyükelçisi Therasa Cutajar, İrlanda Büyükelçisi John Mccullagh, Sri Lanka Büyükelçisi Saranya Hasanthi U.Dissanayake, Kanada, Senegal, Macaristan, Hindistan ve Güney Afrika’dan da üst düzey yöneticiler katıldı.