EKONOMİ - 10 Ağustos 2017 Perşembe 15:14

Brisa, belgelendirilen Ar-Ge merkezi ile yatırımlarına devam ediyor

A
A
A
Brisa, belgelendirilen Ar-Ge merkezi ile yatırımlarına devam ediyor

Brisa, katma değerli ürün geliştirme ve üretme faaliyetlerine ivme kazandırmak üzere İzmit fabrikası içerisinde belgelendirilen bir Ar-Ge Merkezi kurduğunu duyurdu.

Son 5 yılda uluslararası pazara 1 milyar 500 milyon TL değerinde ürün ihraç eden Brisa, katma değerli ürün geliştirme ve üretme faaliyetlerine ivme kazandırmak üzere İzmit fabrikası içerisinde belgelendirilen bir Ar-Ge Merkezi kurduğunu duyurdu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın teşviki ile hayata geçirilen Brisa Ar-Ge Merkezi’nin duyurusu Brisa Genel Müdürü Cevdet Alemdar’ın ev sahipliğinde, Bridgestone Corporation Başkan Yardımcısı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve JV Yönetici Ortağı Makoto Hashimoto, Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Alper katılımlarıyla Sabancı Center’da yapıldı.

Brisa, belgelendirilen Ar-Ge Merkezi ile birlikte uluslararası rekabet gücünü artıracak yenilikçi süreç ve geliştirme teknolojileriyle ihracatını güçlendirecek. Bu sayede yeni ürünleri pazarın ihtiyaç duyduğu şekilde daha kısa sürede devreye alma, yeni nesil teknolojilerle dünya standartlarında ürün geliştirme, hammadde kaynaklarını daha kısa sürede onaylama gibi kabiliyetlerini artıracak. Belgelendirilen Ar-Ge Merkezi ile Brisa, yüzde 94 olan yerli üretim oranını artıracak ve ihracatına ivme kazandıracak. Ar-Ge Merkezi, şirketin Aksaray Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni nesil üretim anlayışıyla, toplam 300 milyon Amerikan Doları yatırımla kurmakta olduğu ikinci fabrikasına da hizmet edecek. Tüm bu çalışmalarıyla Brisa ülke ekonomisine ve endüstriyel birikime sunduğu katkıyı artıracak.

“Teknolojiyi, Türkiye topraklarında yeşertiyor”

30 yıldır teknoloji ve ürün geliştirme alanına yatırım yapan şirket, Ar-Ge yatırımlarını son üç yılda yaklaşık 50 milyon TL yatırım gerçekleştirdi. Lastiğin emniyet, sağlamlık ve konfor anlamında yolculuğa kattığı değeri ancak teknoloji ile sürdürülebilir kılınabileceğinin farkında olduklarının altını çizen Brisa Genel Müdürü Cevdet Alemdar, “Lastik, yaklaşık 80 farklı hammadde ve 20 farklı karışımdan oluşan ileri teknoloji içeren bir üründür. Brisa, Türkiye lastik sektörünün yenilik lideridir. Bugüne kadar pek çok ilke imza attı. Belgelendirilen Ar-Ge Merkezimizle bir sanayi şirketinden inovasyon şirketine dönüşüm yolculuğunda önemli bir adım daha attığımıza inanıyoruz. Son kullanıcı deneyimini önceliğimize alarak, teknoloji üretebilme yetkinliklerimizle pazarın ihtiyaçları doğrultusunda ürün geliştiriyoruz” diyerek sözlerine devam etti; “30 yıldır yatırımlarımızla teknolojiyi Türkiye topraklarında yeşertiyoruz. Bizden başka herhangi bir üreticide olmayan özel karışım teknolojisine 17 milyon Amerikan Doları yatırım yaparak, otomotiv firmalarına dünya standartlarında lastik geliştiriyoruz. Yerli tedarikçi geliştirme ve yenilikçi hammadde geliştirme süreçlerini de önceliğimize alarak her yıl 30 yeni proje geliştireceğiz. Sektörün uluslararası bağımlılığını da azaltarak, ülkemize katkı sağlamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Brisa, Türk mühendislerinin geliştirdiği ürünlerle ihracatta vites büyütüyor”
Ar-Ge yatırımları ile şirketin Türk mühendisleri ile dünyaya lastik geliştirdiklerini ifade eden Alemdar, “Aksaray fabrikamızın inşasına tüm hızıyla devam ederken, ülkemize kuvvetle yatırım yapıyoruz. Bu yıl Ar-Ge’ye 22 milyon TL yatırım yapacağız, yıl sonu ihracat hedefimiz ise 180 milyon dolar” diyerek sözlerine devam etti: “Hedefimiz, teknolojimizi ve ürünlerimizi dünyanın dört bir yanına taşıma çalışmalarımıza Türk mühendisleri ile hız ve güç kazandırmak. 2017 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yıl aynı döneme kıyasla Brisa toplam yurtdışı satışlarında ise cirosal olarak yüzde 34 oranında artış sağladık. Avrupa pazarının yüzde 2 büyüme kaydettiği katma değeri yüksek lastikler segmentinde ise Lassa bir önceki sene aynı döneme göre yüzde 13 oranında büyüme sağladı. Bugün Lassa markamızı 70 ülkede araç sahiplerine sunuyoruz. 2017 yılı sonunda ihracatımız yaklaşık 5 milyon adede ulaşacak. Türk mühendisliği ile Çin’e özel lastik geliştirdik. Brisa Ar-Ge Merkezinde, Türk mühendislerinin tasarladığı ürünlerle ihracatta vites büyütüyoruz”.
Brisa Ar-Ge Merkezi’nin açılış töreninde şirketin ortakları Bridgestone Corporation ve Sabancı Holding yönetimi de yer aldı. Belgelendirilen Ar-Ge Merkezi’nin Bridgestone’un küresel çapta gerçekleştirdiği teknoloji çalışmaları açısından da önem taşıyacağına değinen Bridgestone Corporation Başkan Yardımcısı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve JV Yönetici Ortağı Makoto Hashimoto, “Bridgestone, dünya çapında 50’yi aşkın fabrikaya sahiptir ve Ar-Ge alanında küresel liderliği üstleniyor. Günümüzde otomotiv endüstrisi bilgi teknolojisinin uygulamaları ile petrol yerine elektrik ve hidrojen gibi farklı enerji kaynaklarının kullanıldığı yeni nesil araçlara evrimleşiyor. Bu araçlar için gereken performansı, daha sessiz ve daha düşük yuvarlanma direnci sağlayan lastikler verebilir. Lastik, aracın yere temas eden tek parçasıdır. Sürücülerin hayatı lastikler üzerindedir. İşte bu gerçekle ve bu ortamda polimer ve ürün geliştirerek hayatta kalabiliriz. Bu süreçteki Ar-Ge çalışmalarımızla topluma olduğu kadar Türk polimer sanayine de katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Brisa Ar-Ge Merkezinin bu yeni işlevi ile mühendislik gücünün hızlanacağına ve değer katacağına inanıyoruz. Brisa Bridgestone için daha önemli bir üretim üssü haline geliyor. Türkiye’ye olan güvenimiz ve 1988 yılından bu yana Sabancı Holding ile yürüttüğümüz güçlü iş birliğimiz sayesinde yatırımlarımıza devam ediyoruz” dedi.
Brisa’nın Türk-Japon iş birliğinin en başarılı örneği olduğunu ifade eden Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Alper ise; “İnovasyon, digitalleşme, endüstri 4.0 gibi kavramlar tüm dünyada iş modellerini dönüştürürken, Sabancı Holding olarak bu topraklarda katma değerli yüksek teknolojiler üretebilmek için önemli yatırımlara imza atıyoruz. Topluluğumuzun öncü uygulamaları devreye almasından ve Türk şirketlerine örnek olmasından gurur duyuyoruz. Bridgestone Corporation ile ortaklığımız 30. yılına yaklaşıyor. Ortak vizyonumuz ve gelecek hedeflerimiz Brisa’da uyumlu bir iş planına dönüşüyor. Ar-Ge merkezimiz bu ortak vizyonun bir ürünüdür. 1985 yılından itibaren araştırma ve geliştirmeye yatırım yaptığımız Şirketimiz Türkiye’nin en fazla Ar-Ge yatırımı yapan ilk 10 şirketi arasında yer alıyor. Bu süreçte, yeni nesil ulaşım ve üretim teknolojilerinin geliştirileceği Brisa Ar-Ge merkezinin hayata geçmesi ve teşvik alması bizleri onurlandırdı. Bu merkezin yalnızca topluluğumuza değil, yaratacağı katma değerli üretimle Türkiye’ye de katma değer oluşturacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Yerli tasarım, yerli hammadde, yerli teknoloji

Şirket açıklamasına göre Brisa, teknoloji geliştirme ve üretme faaliyetlerini Ar-Ge ile sınırlı tutmuyor, tedarik yönetiminden hammaddeye, yeni üretim makinesi geliştirmeden Ar-Ge mühendisi yetiştirmeye dek pek çok alanda çalışmalara imza atıyor. Bu doğrultuda şirket, uluslararası rekabette güçlenmesini sağlayacak yenilikçi üretim teknikleri ve hammaddelere odaklanıyor ve sektörün uluslararası bağımlılığını azaltacak yerli teknoloji geliştirme ve tasarımlar üzerinde çalışıyor.

Brisa Ar-Ge Merkezi, yeni ürünlerin pazarın ihtiyaç duyduğu zamanlamaya göre sunulmasını sağlayacak. Bu doğrultuda yerli tedarikçisini ve sektörü de geliştirmeye odaklanan Brisa, Ar-Ge Merkezi’nin sağladığı bilgi birikimini sektörle paylaşmayı ve Türkiye endüstrilerinin yararına kullanmayı hedefliyor. Aynı zamanda belgelendirilen Ar-Ge merkezi, uluslararası kültürü, teknik üstünlükleri ve öğrenme ortamları ile Türk mühendisleri için önem taşıyor. Bu merkezde Türk mühendisliğinin en ileri çalışmaları yürütülecek ve Brisa Ar-Ge Merkezi, sektör için önemli bir okul ve deneyim alanı olarak hizmet sunacak. Belgelendirilen Ar-Ge merkezinde halen 48’i mühendis olmak üzere 87 kişi görev almaktadır.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mardin Uzmanından "1 milyon varil petrol" iddiası Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye’de 2 sene içinde günlük 1 milyon varil petrol üretimine ulaşılacağını iddia etti. Jeolojik konumuna bakıldığında Türkiye’yi kalkındıracak en büyük projenin petrol olduğunu söyleyen Jeoloji Mühendisi Fahri Çelik, "Güneydoğu bölgemizde ve Türkiye’nin bazı noktalarında yaptığım araştırmalar sonucunda güzel veriler elde ettim. Türkiye’de yaklaşık 80 bin varil petrol üretimi yapılıyor. Geçen haftalarda Cumhurbaşkanı konuşmalarında Şırnak’ta günlük 100 bin varil çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye yaklaşık olarak kendi ihtiyacını yüzde 10 ve yüzde 15 oranında karşılayabiliyor. Mardin, Batman ve Hakkari bölgelerinde yaptığımız araştırmalar sonucunda 2 sene içinde günde 1 milyon varil petrol çıkabilecek kapasite keşfettik. 4 sene sonra da günlük 1 milyon 500 bin varil petrol üretimi gerçekleşecek imkan var. Bu gerçekleştiği taktirde 1 milyonu ülke için kullanılsa, kalan 500 bin varil de dış ülkelere satılır" dedi. Türkiye’nin en büyük sorununun petrol ve doğalgaz çıkarılmaması olduğunu dile getiren Çelik, ülkenin çok zengin yer altı kaynaklarına sahip olduğunu söyledi. Çelik, "Sondaj kuyuları açılmalı ve petrol noktalarında jeoloji mühendislerinin araştırması ile iyi şekilde çalışmalar yapılarak petrolün hangi formasyonda olduğu belirlenmelidir. Yer altı zenginliklerimizi kullanabilirsek Türk parası değer kazanacaktır" diye konuştu.
Ankara Ülkü Ocakları Genel Başkanı Yıldırım’dan, ABB Başkan Adayı Turgut Altınok’a destek Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, ülkücü hareketin Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkan adayının Turgut Altınok olduğunu ifade etti. Genel Başkan Ahmet Yiğit Yıldırım, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 31 Mart Pazar günü yapılacak olan seçimlerin Türkiye’nin istikbali için hayati önemde, stratejik bir seçim olduğunun altını çizdi. Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye’nin bölgesinde etken bir ülke olduğunu kaydetti. Yıldırım, Türkiye’nin Cumhur İttifakı ile siyasette yakaladığı güçlü liderlik ve istikrar ile Türk Devleti’ni çağın şartlarına hazır hale getirerek, dosta güven düşmana verir bir yapıya kavuşturduğunu söyledi. “Devlet düşmanlarının ‘kent uzlaşısı’ adı altında kanser hücresi gibi belediyelerimize sızmaya çalıştıklarını görmekteyiz” Türk ve Türkiye düşmanlarının yer aldığını ve adına ‘kent uzlaşı’ denilen oluşumun belediyelere sızma girişimine şahit olduklarını belirten Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve milletinizin helal hazinesini; terör örgütü PKK’ya aktaran siyasetçi görünümlü bölücü teröristlerin; vatan, millet, din ve devlet düşmanlarının ‘kent uzlaşısı’ adı altında kanser hücresi gibi belediyelerimize sızmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Bu bağlamda kendisini; milliyetçi, vatan sevdalısı gibi pazarlayarak bölücülerin kullanışlı bir aparatı olmuş, ihanetin değirmenine su taşıyan ‘Kent Uzlaşısı’ ürünü olan bu kişilerin kutsal davamızla, ülkümüzle ve Türk milliyetçiliğiyle zerre kadar alakası yoktur, olamaz” ifadelerine yer verdi. Yıldırım açıklamalarının devamında şunları kaydetti: "‘40 yıllık geçmişimi geride bıraktım’ diyerek kendini Kandil’in uzlaşıcısı pozisyonuna düşürmüş, CHP’ye pazarlayan, DEM’cilerle omuz omuza yürüyen, bölücü terör örgütü PKK’nın elebaşı terörist Abdullah Öcalan’dan ’Apo Bey’ diye bahseden, maneviyatsız kişilik Mansur Yavaş ve onun beslemelerinden de asla ’Türk Milliyetçisi’ olmaz olamaz. Bölücülerin oylarıyla seçildikten sonra Ankara’daki 5 yılını hizmetsiz, projesiz tamamlayan Mansur Yavaş olsa olsa Birleşik Krallığın dostu ‘Yoldaş Mansur’ olur. Ankara’da avukat kimliği altında akçeli işler kovalayan, sahte senet, vergi kaçırma, kaset satma, tehdit, şantaj işlerine adı karışan, belediye başkanlığı döneminde adı rüşvet skandalıyla anılan Mansur Yavaş’ın Londra’da görüştüğü siyasilerin genelde terör örgütü PKK’ya destek veren Unmesh Desai, Jeremy Corbyn gibi kişiler olması ve Chatham House’da kurgulanması aslında onun küresel çetenin bir uşağı ve piyonu olduğunun en büyük kanıtıdır ve göstergesidir." Yıldırım, "‘Yerel özerklik şartını getireceğim’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından terör örgütü PKK’nın en büyük talebi olan ‘Belediyelerde mali özerklikten yanayım. Yerel yönetimler özerkliğini öncelikle mali özerklik yaparak belirlersiniz’ diyen Mansur Yavaş’tan başkası değildir. Mansur Yavaş, Ankara’ya hiçbir hizmeti ve hayrı dokunmayan, terör örgütlerinin elinde oyuncak olmuş, iradesini bölücü oylar için ipotek vermiş, çapsız, siyasi mankurttan başka biri değildir. Hal böyle iken Mansur Yavaş gibi birine milliyetçi ve vatanperver yakıştırması yapmak, Türk milleti ve devletine hakarettir” dedi. Ahmet Yiğit Yıldırım, Cumhur İttifakı’nın ABB Adayı Turgut Altınok’a desteklerini yineleyerek şunları söyledi: “Milliyetçi Ülkücü Hareketin Ankara’daki adayı bellidir; çalışkan, üretken ve saygın bir kişi olan Cumhur İttifakı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Turgut Altınok’tur. Liderine, davasına ve teşkilatına bağlı Ankaralı her bir ülküdaşımın gönlü de, duası da, oyu da Cumhur İttifakı’nın kıymetli adayı Sayın Turgut Altınok’tan yanadır. İnanıyorum ki; 31 Mart seçimleri Cumhuriyetimizin Başkenti Ankara’mızda, terör örgütleriyle kol kola girmiş, ’Kent Uzlaşısı’ adı altında DEM’lenenlerin değil, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefine inanmış, üretken belediyecilik anlayışına sahip Cumhur’un zaferiyle sonuçlanacaktır."