GÜNDEM - 23 Eylül 2017 Cumartesi 15:33

Bu da biber kolonyası

A
A
A
Bu da biber kolonyası

Şanlıurfa’da 20 yıllık esans ustası, yemek kültürünün vazgeçilmezleri arasında yer alan Urfa isotundan ürettiği kolonyayı Avrupa’ya pazarlıyor. Ömer usta, Almanya, Belçika ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerinden önemli ilgi gören isot kolonyasını tüm dünya ülkelerine pazarlamayı hedefliyor.

Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesine bağlı Haşimiye Meydanı’nda esans ustası Ömer Vurmuş, Urfa isotunu kozmetik ürünlerinde kullanmaya başladı. Tarihi çarşılar bölgesinde 20 yıldır esans ticareti yapan Vurmuş, 5 yıl önce isotlu kolonya üretti. İlk olarak Şanlıurfa merkez ve ilçelerinde dağıtım yapan Ömer Vurmuş, olumlu tepkilerin ardından Türkiye ve Avrupa’ya açıldığını hedefinin ise dünyaya pazarlamak olduğunu belirtti.

Şanlıurfa’da 5 yıl önce bir ilki gerçekleştirdiğini belirten Ömer Vurmuş, açıklamasında, “1965 yılından beri baba mesleğimiz olan esans ustalığını sürdürüyorum. Esansın içinde büyüdük. Birçok kolonyamız vardı. Ama neden biber olmasın. Dondurması yapılmıştı zaten. Dünyada da tanınmış biberimiz var. Bizler de bunu kolonyaya çevirdik. Baya ilgi gördük” dedi.

“ETKİSİ DİĞER KOLONYALARDAN ÇOK FARKLI”

Etkisinin diğer kolonyalardan çok daha farklı olduğunu ifade eden Vurmuş, “Ele sürüldüğü zaman öyle 3 dakika içerisinde etkisi geçen bir kolonya değil. Baya uzun süre kalıcı ve rahatsız etmeyen bir kokusu var. Biberden elde edilen yağları filtreden geçirerek bire iki oranında bitki ve çiçek esanslarını ilave ettik. Tabi büyük firmalardan da yardım aldık. Bize destek de verdiler. Bizde isot kolonyasını ürettik. Türkiye dışında Almanya, Belçika ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerinden çok önemli talepler alıyoruz. Hedefimiz de dünyaya açılmak. Müşterilerimizin birçoğu biber kolonyasını kullandıktan sonra diğer kolonyaları bıraktı” şeklinde konuştu.

Bekir Basmacı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.