POLİTİKA - 10 Ocak 2017 Salı 16:09

Büyükelçilerden ’iş adamı’ gibi çalışmalarını istedi

A
A
A
Büyükelçilerden ’iş adamı’ gibi çalışmalarını istedi

Büyükelçilere seslenen Başbakan Binali Yıldırım, "Ülkemizin daha iyi tanıtılması, olacak yatırımların sağlanması için birer iş adamı gibi bulunduğunuz ülkede ziyaretler yapacaksınız, oranın yatırımcılarını Türkiye’deki imkanları tanıtacaksınız" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, "9. Büyükelçiler Konferansı" dolayısıyla Çankaya Köşkü’nde verdiği öğle yemeğinde büyükelçilerle buluştu. Yıldırım, 2023’de doğru milli değerler ve küresel hedefler başlığıyla düzenlenen bu konferansın hayırlı olmasını diledi. 2016’nın geride kaldığını ve kolay bir yıl olmadığına dikkati çeken Yıldırım, "Türkiye için, genel olarak dünya için de ciddi sıkıntıların yaşandığı bölgesel sorunların, ekonomik krizlerin devam ettiği bir yıl olarak kayıtlara geçti. Bunlar arasında mensubu olduğumuz ve sizlerin yurt dışında gururla temsil ettiğiniz ülkeniz için Türkiye’miz için en büyük bıraktığı iz 15 Temmuz darbe girişimi. 15 Temmuz darbe girişimi, 2016 yılına damgasını vuran, en önemli yaşadığımız olaydır. 15 Temmuz darbesinin bir farkı var, o fark da şudur ilk defa Türkiye’de silahlı asker kılığına girmiş, FETÖ terör örgütlerinin mensupları bu ülkenin tankını, tüfeğini, helikopterini gaspederek milletin üzerine ateş açmışlar ve milletin göğsünü bu silahlara siper etmesiyle bu alçak emellerine ulaşamamışlardır. Belki de dünyada bunun başka bir örneği yoktur" ifadelerini kullandı.

Milletin darbecilere darbeyi vurduğunu anlatan Yıldırım, Türk milletinin bir demokrasi destanı yazdığını, 15 Temmuz’da ikinci istiklal mücadelesini açık ve net bir şekilde kazandığını söyledi. Milletin, Türkiye’nin geleceğini alçaklara çiğnetmediğini ve karartmadığını belirten Yıldırım, Türkiye’nin savunmasında, bekası için mücadele eden bütün şehitleri bir kez daha rahmetle andığını kaydetti.

"TERÖRLE MÜCADELEDEKİ BAŞARININ SIRRI İŞ BİRLİĞİDİR"

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şimdi en az 15 Temmuz’daki alçak girişimini akamete uğratılması kadar önümüzde bir konu daha var. 15 Temmuz sonrasında olup bitenleri dünyaya en doğru şekilde anlatmak. Bu alçak terör örgütünün aslında darbede, yenilmesine rağmen algı operasyonları bütün dünyada devam ediyor ve bunların, sadece bunların değil, diğer bölücü terör örgütlerinin de, PKK’nın da yine algı operasyonları Avrupa ağırlıklı olmak üzere devam ediyor. bugün DEAŞ da PKK da Avrupa’da terör örgütü olarak tanınıyor. DEAŞ’ın propagandasına Avrupa’da izin veriliyor mu? Onların bayrakları, teröristlerin resimlerini görebiliyor musunuz? PKK’nın bayrağını da reklamını da Avrupa’nın her yerinde görüyoruz. Dostumuzu, müttefikimiz Avrupa terör örgütleri arasında ayrım yapıyor. PKK’ya gelince müsamahakar, DEAŞ’a gelince müsamahakar değil, terör örgütlerinin hepsi aynı merkezden yönetilir, bir terör örgütüyle bir başka terör örgütünü yok edemezsiniz. Böyle bir gaflet içerisinde olmayın. Terörle mücadeledeki başarının sırrı, iş birliğidir. Birlikte harekettir. Bilgi paylaşımıdır. Terör örgütleri arasında ayrım yapmamaktır."

"Sizler yurt dışında 200 civarında ülkede Türkiye’nin bayrağını dalgalandırıyorsunuz" diyen Yıldırım, "Ülkemizin oralardaki gururusunuz. Tabii ki işlerinizin kolay olmadığını biliyoruz çünkü Türkiye bugün tek boyutlu değil, birçok boyuta sahip bir mücadeleyi tek başına sürdürmek mecburiyetindedir. Türkiye bir asimetrik saldırı altındadır. Bir yandan PKK terör örgütü bir yandan DEAŞ terör örgütü bir yandan da FETÖ terör örgütüyle aynı anda kapsamlı bir mücadele yapıyoruz. Birçok ülke terörle özellikle DEAŞ terör örgütüyle mücadelenin sadece lafını yapıyor. Fırat Kalkanı ile Suriye’de, Başika’da, Irak’ta ve Türkiye’de gerçek anlamda bu terör örgütüyle mücadeleyi Türkiye yapıyor. bunu artık dünya görmelidir, görmek mecburiyetindedir. Türkiye, bölgenin istikrarı için çok büyük mücadele veriyor. Bizim hedefimiz ve amacımız dış politikada dostlukları artırmak, düşmanlıkları artırmak. Bunu yaptığımız zaman bölgenin huzurun, istikrarını, güvenliğini sağlayacağız aynı zamanda küresel barışa anlamlı katkı vermiş olacağız. Bunun da ötesinde milyonlarca günahsız insanın geleceğini kurtaracağız. Bütün etrafımıza bakalım, ateş çemberi ama biz Suriye’de 5-6 senedir koalisyon güçleri var, Rusya var İran var ama Suriye’de durum gittikçe kötüye gitti. Sonunda inisiyatif almak ve ülkenin acılarını sona erdirmek için başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümetimiz çok daha aktif rol aldı. Ateşkesi başlattık. Bu, bir adım. Tekrar o mazlum, mağdur, günahsız insanların geleceğe yönelik umutları yeşerdi. Bununla da kalmadık, bu ateşkesi BM’ye taşıyarak bütün dünyaya mal ettik. Burada tekrar bir iş kazası yol kazası yaşamazsak, bundan sonrası siyasi çözüme giden yol olacak" açıklamasında bulundu.

"SIRTIMIZI SIVAZLAMAKTAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY YAPTIKLARI YOK"

Türkiye’de 200 bine yakın bebeğin gözlerini dünyaya açtığını anlatan Yıldırım, "Bu korumasız insanların bu savaşta bir günahı yok. Onlar bu anlamsız savaşın bedelini ödüyorlar. Onun için ’insanlık ölmedi’ diyoruz ve bunları bağrımıza basıyoruz. Ekmeğimizi paylaşıyoruz zor günlerinde komşumuza yardımcı oluyoruz. Dünyaya bakıyoruz, Türkler hakikaten örnek bir ev sahipliği yapıyor, sırtımızı sıvazlamaktan başka hiçbir şey yaptıkları yok. Avrupa ülkeleri bol bol konuşuyor. Bırakın konuşmayı kardeşim, siz de gelin bir el atın, yük alın. Bu tehlike, bu yük sadece Türkiye’nin sırtında kalmamalı. Avrupa’nın güvenliği Türkiye’den başlar. Türkiye güvenli olmazsa Avrupa da hiç güvenli olmaz. Terörün olmadığı yer mi var? Bizde bir olay oluyor, bir gün sonra Avrupa’da oluyor. Terör karşısında güvenli ülke yok. Her ülkenin güvenliği ve güvensizliği aynı konuma gelmiştir. Onun için bana değmeyen yılan bin yaşasın anlayışı artık terk edilmek mecburiyetindedir. El birliği yapacağız, birlikte olacağız. Terörü cesaretlendirecek, hal ve hareketlerden süratle vazgeçeceğiz. Özellikle Avrupa’da görev yapan büyükelçilerimize büyük görev düşüyor. Avrupa geç intikal ediyor. Özellikle iç siyasetteki belirsizlik, seçim dönemi de ilave olunca, burada bu işin boyutlarını anlatmak çok kolay olmuyor" diye konuştu.

"BU ALGI OPERASYONUNU KIRMAMIZ LAZIM"

Yıldırım, "Sizlerin sadece resmi temaslarda değil ve bulunduğunuz ülkelerdeki medyayı, diğer paydaşları da araştırarak, ziyaret ederek, ikili çoklu çeşitli etkinlikler organize ederek mutlaka bu algı operasyonunu kırmamız lazım. Buraya gelinceye kadar başka düşünüyorlar, bizlerle konuşunca, vatandaşla konuşurken ya biz böyle bilmiyorduk. Demek ki daha fazla gayret göstermemiz lazım. Bu algı operasyonunu kırmamız lazım. Algı ile olgu dışarıda aynı değil. Bunun tesadüfü olduğunu düşünmeyin, burada bir yapı, organizasyon var, bu organizasyon çalışıyor bu FETÖ’cüler o paraları şimdi algı operasyonu yapmak, Türkiye’nin ekonomisi, güvenliğine zarar verecek her türlü faaliyetler oluk oluk para harcıyorlar. Kimin parasını? Bu vatandaşın parasını harcıyorlar ama hazırın ardı tez gelir. O da bitecek. Nasıl Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tuttular derslerini aldılarsa nerede olursalar olsunlar, yapacağımız diplomatik temaslarla, faaliyetlerle bunların varlığını yok etmek, Türkiye’ye düşmanlık edenlerin hak ettikleri cezayı verecek güce bu ülke sahiptir" dedi.

"AVRUPA BİRLİĞİ’NE GİRİŞİN PROVASINI KIBRIS’TA BAŞLATABİLİRİZ"

Balkanların umudunun Türkiye olduğunu belirten Yıldırım, bölgede ve ülkede güçlü olunmaya devam edileceğine dikkati çekti. Kıbrıs’la ilgili görüşmelerin olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Rum tarafının arasında görüşmeler devam ediyor. Birtakım alınan mesafeler var, anlaşılan konular var ama tabii Türkiye’yi ilgilendiren tarafı da var. Adada adil, eşit, bir yönetişim sistemi garanti altına alınmalıdır. Sadece toplumların birbirlerine güvenleri yetmez. Geçmiş dönemlerde yaşanan acı tecrübelerin dışında her şeyin teminat altına alınması lazım. Teminat da Türkiye’dir. Rum tarafı için de Yunanistan’dır. Dönüşümlü başkanlığın oluşacak şekilde tesis edilerek sürdürülmesi en büyük dileğimizdir. Burada Avrupa Birliği geçen sefer olduğu gibi işin kenarında durmamalı. 2004’teki işte bize kazık attılar, daha doğrusu Kıbrıs Türk tarafına kazık attılar. Burada bir çözüm olacaksa, Türk tarafı Rum tarafı birliğinin aynı anda üyesi olacaksa bu dörtlü özgürlükten taviz verilmemesi lazım. Siz Kıbrıs’ı Kıbrıs Türk tarafını AB’ye sokmuş oluyorsunuz. Orada bir adaletsizlik olmaması lazım. Serbest dolaşımın mutlaka Türkiye’de sağlanması lazım. Avrupa Birliği’ne girişin provasını Kıbrıs’ta başlatabiliriz" şeklinde konuştu.

BÜYÜKELÇİLERE SESLENDİ

Büyükelçilere seslenen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Siz gittiğiniz bölgede sadece bizim diplomatik temsilcilerimiz olarak kendinizi görmeyin. Siz ülkemizin her bakımdan birer mümessilisiniz. Diplomatik, siyasi alanda bizim mesajımızı ileteceksiniz. Sorunlarımız varsa çözüm yoluna gideceksiniz. Ülkemizin daha iyi tanıtılması, olacak yatırımların sağlanması için birer işadamı gibi bulunduğunuz ülkede ziyaretler yapacaksınız, oranın yatırımcılarını Türkiye’deki imkanları tanıtacaksınız. Türk yatırımcıların o bölgede verebilecekleri katkıyı, bütün bunları yapabilirsiniz."

Bölgesel işbirliklerinin mutlaka güçlendirilmesi gerektiğini anlatan Yıldırım, "Dünyanın en büyük havalimanını onun için biz yapıyoruz. Bu hava olsun diye yapılan proje değil. Bu dünyadaki zenginliğin batıdan doğuya doğru hareket etmesinin doğal bir sonucudur" şeklinde konuştu.

BERLİN HAVALİMANI ÖRNEĞİ

"Bizim yeni İstanbul Havalimanı, Berlin Havalimanı’nın hikayesine benzemeyecek" diyen Yıldırım, "Benzemez. Şimdi bizim bir Keçiören Metromuz vardı, aşıklara konu olmuştu, aşkımız hiç bitmesin Keçiören Metrosu olsun diye, o bitti. Şimdi, Berlin Havalimanı için söylüyorlarmış, aşkımız hiç bitmesin Berlin Havalimanı gibi olsun. İstiyorlarsa yardım, gider onu da yaparız, bu kadar basit yani" ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği sürecine değinen Yıldırım, "Şimdi, tekrar AB Bakanımız, Dışişleri Bakanımız temaslarını sürdürüyorlar. Bizden istedikleri bazı şeyler var, bunların yapılabilecek olanları var, ama hiç konuşamayacağımız birşey var, terörle mücadele yasasının değiştirilmesi. Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Amansız bir mücadeleye girmişiz. Avrupa ülkelerine alınganlığımız şudur, FETÖ darbe girişiminden sonra yüksek sesle kınamak yerine darbecileri fazla hırpalamayın demeleri bizim kanımıza dokunur, böyle bir şey olamaz. Önce darbeyi hiç tereddüde mahal bırakmadan kınayacaksınız, sonra da Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna sonuna kadar inanacaksınız. Hukuk dersine Türkiye’nin ihtiyacı yok. İşinize geldiği zaman şuna dokunmayın, şunu yapmayın, bunu yapmayın. Biz söylediğimiz zaman bu hukukun işi biz karışamıyoruz. Orada da tam bir çifte standart. Efendim yargı. Hukuk devleti her ülke için geçerli. Hiç kimse kendi hukukunu başka ülkenin hukukundan daha üstün görmesin. İlişkilerimiz karşılıklı saygı, birbirlerimizin hakkına hukukuna riayet etme suretiyle devam edecek. Biz diyoruz ki AB, Türkiye’yi üyelik meselesinde bir lütuf olarak görmesin. AB’nin Türkiye’ye bizim AB’den daha fazla ihtiyacı var. AB, Türkiye ile daha güçlü hale gelecek, içinde bulunduğu krizleri daha kolay aşacak. Avrupa gelecek vizyonunun yeniden gözden geçirilmesi lazım" açıklamasında bulundu.

Avrupa Birliği’nde süreçlerin yavaşladığını ve bürokrasinin çok fazla hantallaştığını anlatan Yıldırım, "Bu da birliğin gelecek vizyonunu der demez etkiliyor. Önümüzde bu FETÖ mücadelesi birinci konumuz, bulunduğunuz her ülkede yılmadan, yorulmadan bu mücadeleyi yapacaksınız. Bu iş bitmiş değil. Bu sadece bizim için tehdit de değil, bu aynı zamanda bulunduğunuz ülkeler için de büyük bir tehdittir. Bu farkındalığı oluşturmak en önemli önceliğimizdir. İkinci de ülkemizle bulunduğunuz ülkeler arasındaki ilişkileri nasıl çeşitlendiririz, geliştiririz. Diplomatik ve siyasi ilişkilerin ötesinde ekonomik anlamda ilişkilere nasıl bir boyut katarız. Buna özellikle kafa yormanızı istiyoruz" şeklinde konuştu.

Anayasa değişiklik teklifine ilişkin açıklamada bulunan Yıldırım, "Bu çalışma daha önceki anayasa değişikliğinden biraz farklı. burada biz hükümet sistemini değiştiriyoruz. Yani parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyoruz" dedi.

“DIŞİŞLERİ BAKANIMIZA BEN ÖNERİYORUM…”

Anayasa konusundaki kararı milletin vereceğini anlatan Yıldırım, "Bu diğer başkanlık sistemlerine göre biraz yeni bir boyut. Bunun da sonuçlarını göreceğiz. Ülkenin daha demokrasinin gelişmesi, çözüme yönelik uzlaşma kültürünün daha da artmasına vesile olur diye düşünüyoruz. Bununla ilgili de mutlaka size sorular gelecektir, efendim nasıl bir sistem değişikliği yapılıyor, bu nedir? Bu sorulara ilk ağızdan sizin en iyi cevapları vermeniz lazım. Sizden bunu bekliyoruz onun için sistem ne getiriyor, ne götürüyor, bunu ayrı bir başlık altında Dışişleri Bakanımıza ben öneriyorum, bu konuyu ayrı bir başlık altında arkadaşlarımıza, ilgili uzmanlarımız, bakanlarımız anlatsınlar. Görüyorum ki dış dünyada da buna karşı bir ilgi var. Bunu da yine bizim o bildik örgütler istismar etmek için hazırlık içerisine girmiş vaziyetteler. Onlar hareket etmeden siz hareket edin ve bunu anlatın. Türkiye’nin doğru tanıtılması, algı operasyonlarına maruz kalmaması için elinizden ne geliyorsa onu yapacaksınız. Bu konuda ne imkan, ne ihtiyacınız varsa hazırız. Şundan adım kadar eminim, Türkiye aleyhinde yapılabilecek her türlü faaliyet bizden daha fazla sizi rahatsız eder. Bunu biliyorum, onun için yapacağınız iş burada çok aktif olmanız. Tepkinizi hemen vermeniz, kaynağını bulmanız. Bu mücadelede kararlılığınızı her geçen gün artırmanızdır" diye konuştu.

Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Önümüzde artık ülkeler mutlak üstünlükleriyle öne geçemeyecek. Mukayeseli üstünlük artık önemli hale geliyor. Her petrolü, doğalgazı olan en önde değil ama iyi yetişmiş insanı olan üretken katma değer üretebilen yenilikçi teknolojileri ıskalamadan geliştiren ülkeler bir adım öne çıkıyor. Türkiyemizin bundan sonraki hedefi, harcı alem işlerle değil katma değeri yüksek işlere daha fazla zaman ayırması, kaynak ayırması. Alın teriyle akıl terini birleştirerek bir adım öne çıkmasıdır. bunun için güzel tedbirler aldık. Yatırımcılar için güzel önlemlerimiz var."

Enise Vural 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de AFAD gönüllüleri sertifikalarını aldı Edirne’de eğitimlerini tamamlayan destek AFAD gönüllüleri sertifikalarını düzenlenen törenle aldı. Törende konuşan Edirne Valisi Yunus Sezer, Türkiye’de 6 Şubat depreminden önce 500, 600 bin civarında olan afet gönüllüsü sayısının şu anda yaklaşık 1 buçuk milyonu bulduğunu söyledi. Deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerde görev almak için çeşitli eğitimlerden geçen destek AFAD gönüllüleri, sertifikalarına kavuştu. Özellikle 6 Şubat tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bu tür eğitimlere talep oldukça arttı. Kentteki bir tesiste düzenlenen sertifika töreninde destek AFAD gönüllüleri ile bir araya gelen Edirne Valisi Yunus Sezer, her birine çalışmalarında başarılar diledi. Ülkenin her noktasında neredeyse afet riski ile karşı karşıya kalındığını söyleyen Edirne Valisi Yunus Sezer, bunların sel, deprem, yangın, heyelan gibi tehlikeli afet durumlarından oluştuğunu aktardı. Tokat Sulusaray merkezli ve çevre illeri etkileyen bir deprem yaşandığını ve artçı depremlerin hala devam ettiğini ifade eden Vali Sezer, "Karadeniz Bölgemiz ise heyelan ve sellerle karşı karşıya bir tehdit halinde. Bugün Edirne ilimizde de benzer yağışlar ve bunun getireceği tehlikeli taşkınlar ihtimali var. Bunları biz kendi imkânlarımızla, AFAD personellerimizle de olsa üzerinden gelme imkânımız yok. Afetlerde ilgili olarak eğitim sürecinde de öğrenilen şey, afetlerle mücadelede önemli olan şey riski azaltmaktır. Risk azaldıkça, afetlere müdahale başarısı da ters orantılı olarak artmaktadır. Riski azaltmadan afetlerde mücadelede başarıya ulaşmanın imkânı çok düşüktür. Ancak müdahalede başarılı olursunuz. Müdahale kapasitemiz ülke olarak, risk yönetimi çok fazla olmasa da kriz yönetimimiz belki de dünyada ilk sırada yer alıyor. Krizlerle ülke olarak başarılı olarak, afetlerde özellikle görüldüğü gibi başa çıkıyoruz. Belki dünya tarihinin yaşamış olduğu en büyük depremlerden birini 6 Şubat’ta, 20 ilimizi etkileyen Maraş Pazarcık merkezli depremde gördük ve bu deprem 6 ay geçmeden neredeyse barınma problemleri başta olmak üzere, birçok problemi halletmiş bir ülkeyiz" ifadelerine yer verdi. "Riski azaltma aşamasının en önemli noktası gönüllülük sistemidir" Afet sonrasında iyileştirme noktasında çok iyi noktada olunduğunu ve riski azaltma aşamasının en önemli noktasının da gönüllülük sistemi olduğunu vurgulayan Vali Sezer, gönüllülük sisteminin ülke genelinde çok iyi seviyede olduğuna değindi. Hem Kızılay, hem de AFAD gönüllüleri olduğunu belirten Vali Sezer, bu görevin çok önemli olduğunu ve yeri geldiğinde ailesinden, işinden feragat ederek her türlü fedakarlığın göstergesini de beraberinde getirdiğini ifade etti. Edirne’de bir sivil toplum kuruluşunun akredite olduğunu söyleyen Vali Sezer, itfaiye ve diğer sivil toplum kuruluşlarının eğitimlerinin devam ettiğini ve 2 bin arama kurtarma personeli yetiştirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Edirne’yi balkanları da içine alacak şekilde arama kurtarmanın merkezi yapmayı da hedeflediklerini söyleyen Vali Sezer, "Edirne’de afet olmayabilir ama komşu illerimizde bir afet meydana gelebilir bu yüzde Edirne’yi merkez yapmak için çalışıyoruz. Balkanlardaki üniversitelerin de katılımıyla bir arama kurtarma merkezini burada oluşturmayı düşünüyoruz. Şuanda 299 AFAD destek gönüllümüz var. 6 bin de AFAD gönüllümüz var. Bu sayıyı daha da arttırmalıyız" dedi. Gönüllülerin yanlarında olmasının ve kendileriyle çalışmalarının çok önemli olduğunu söyleyen Edirne İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürü Elvan Kaya, destek AFAD gönüllüleri ile Kahramanmaraş merkezli depremlerde zor işlerde beraber görev yaptıklarını belirtti. Sertifika töreninde konuşan Destek AFAD Gönüllüsü Selda İnanç, Geçmiş afetlere bakıldığında ülkede büyük kayıplar yaşandığını hatırlattı. 1999 Marmara depremi ile 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve pek çok ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremin ardından afetlerle baş edebilmek için toplumun oluşturduğu gönüllü yapılanmaların afet öncesi ve sonrası meydana gelen kayıpları en aza indirme noktasında ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyleyen İnanç, ellerinden gelecek her şeyi yapabilmek ve faydalı olabilmek adına AFAD arama kurtarma gönüllüsü olabilmek için elleri, kolları sıvadıklarını ve bu işe adım attıklarını ifade etti. Konuşmaların ardından eğitimlerini tamamlayan destek AFAD gönüllüleri sertifikalarını Edirne Valisi Yunus Sezer’in elinden aldı. Düzenlenen tören toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Edirne Edirne’de Destek AFAD gönüllüleri sertifikalarını aldı Edirne’de eğitimlerini tamamlayan destek AFAD gönüllüleri sertifikalarını düzenlenen törenle aldı. Törende konuşan Edirne Valisi Yunus Sezer, Türkiye’de 6 Şubat depreminden önce 500, 600 bin civarında olan afet gönüllüsü sayısının şu anda yaklaşık 1 buçuk milyonu bulduğunu söyledi. Deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerde görev almak için çeşitli eğitimlerden geçen destek AFAD gönüllüleri, sertifikalarına kavuştu. Özellikle 6 Şubat tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bu tür eğitimlere talep oldukça arttı. Kentteki bir tesiste düzenlenen sertifika töreninde destek AFAD gönüllüleri ile bir araya gelen Edirne Valisi Yunus Sezer, her birine çalışmalarında başarılar diledi. Ülkenin her noktasında neredeyse afet riski ile karşı karşıya kalındığını söyleyen Edirne Valisi Yunus Sezer, bunların sel, deprem, yangın, heyelan gibi tehlikeli afet durumlarından oluştuğunu aktardı. Tokat Sulusaray merkezli ve çevre illeri etkileyen bir deprem yaşandığını ve artçı depremlerin hala devam ettiğini ifade eden Vali Sezer, "Karadeniz Bölgemiz ise heyelan ve sellerle karşı karşıya bir tehdit halinde. Bugün Edirne ilimizde de benzer yağışlar ve bunun getireceği tehlikeli taşkınlar ihtimali var. Bunları biz kendi imkânlarımızla, AFAD personellerimizle de olsa üzerinden gelme imkânımız yok. Afetlerde ilgili olarak eğitim sürecinde de öğrenilen şey, afetlerle mücadelede önemli olan şey riski azaltmaktır. Risk azaldıkça, afetlere müdahale başarısı da ters orantılı olarak artmaktadır. Riski azaltmadan afetlerde mücadelede başarıya ulaşmanın imkânı çok düşüktür. Ancak müdahalede başarılı olursunuz. Müdahale kapasitemiz ülke olarak, risk yönetimi çok fazla olmasa da kriz yönetimimiz belki de dünyada ilk sırada yer alıyor. Krizlerle ülke olarak başarılı olarak, afetlerde özellikle görüldüğü gibi başa çıkıyoruz. Belki dünya tarihinin yaşamış olduğu en büyük depremlerden birini 6 Şubat’ta, 20 ilimizi etkileyen Maraş Pazarcık merkezli depremde gördük ve bu deprem 6 ay geçmeden neredeyse barınma problemleri başta olmak üzere, birçok problemi halletmiş bir ülkeyiz" ifadelerine yer verdi. "Riski azaltma aşamasının en önemli noktası gönüllülük sistemidir" Afet sonrasında iyileştirme noktasında çok iyi noktada olunduğunu ve riski azaltma aşamasının en önemli noktasının da gönüllülük sistemi olduğunu vurgulayan Vali Sezer, gönüllülük sisteminin ülke genelinde çok iyi seviyede olduğuna değindi. Hem Kızılay, hem de AFAD gönüllüleri olduğunu belirten Vali Sezer, bu görevin çok önemli olduğunu ve yeri geldiğinde ailesinden, işinden feragat ederek her türlü fedakarlığın göstergesini de beraberinde getirdiğini ifade etti. Edirne’de bir sivil toplum kuruluşunun akredite olduğunu söyleyen Vali Sezer, itfaiye ve diğer sivil toplum kuruluşlarının eğitimlerinin devam ettiğini ve 2 bin arama kurtarma personeli yetiştirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Edirne’yi balkanları da içine alacak şekilde arama kurtarmanın merkezi yapmayı da hedeflediklerini söyleyen Vali Sezer, "Edirne’de afet olmayabilir ama komşu illerimizde bir afet meydana gelebilir bu yüzde Edirne’yi merkez yapmak için çalışıyoruz. Balkanlardaki üniversitelerin de katılımıyla bir arama kurtarma merkezini burada oluşturmayı düşünüyoruz. Şuanda 299 AFAD destek gönüllümüz var. 6 bin de AFAD gönüllümüz var. Bu sayıyı daha da arttırmalıyız" dedi. Gönüllülerin yanlarında olmasının ve kendileriyle çalışmalarının çok önemli olduğunu söyleyen Edirne İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürü Elvan Kaya, destek AFAD gönüllüleri ile Kahramanmaraş merkezli depremlerde zor işlerde beraber görev yaptıklarını belirtti. Sertifika töreninde konuşan Destek AFAD Gönüllüsü Selda İnanç, Geçmiş afetlere bakıldığında ülkede büyük kayıplar yaşandığını hatırlattı. 1999 Marmara depremi ile 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve pek çok ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremin ardından afetlerle baş edebilmek için toplumun oluşturduğu gönüllü yapılanmaların afet öncesi ve sonrası meydana gelen kayıpları en aza indirme noktasında ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söyleyen İnanç, ellerinden gelecek her şeyi yapabilmek ve faydalı olabilmek adına AFAD arama kurtarma gönüllüsü olabilmek için elleri, kolları sıvadıklarını ve bu işe adım attıklarını ifade etti. Konuşmaların ardından eğitimlerini tamamlayan destek AFAD gönüllüleri sertifikalarını Edirne Valisi Yunus Sezer’in elinden aldı. Düzenlenen tören toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Kayseri Hayırsever işbirliği ile ’OSB Teknik Kampüsü’ için imzalar atıldı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ve Hayırsever iş insanı Mehmet Altun ile birlikte Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ne yaklaşık 50 bin metrekarelik kapalı alanda Mühendislik Fakültesi Binası’nın da yer aldığı OSB Teknik Kampüsü protokolüne imzayı attı. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın Kayseri’nin geleceğine yatırım noktasına ayrı bir önem verdiği, eğitim, sağlık ve spor gibi alanlarda Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen yatırımlar tüm hızıyla sürerken, Kayseri’de hayırsever-belediye iş birliği ile de birçok projeyi hayata geçirmeye devam ediyor. Bu çerçevede, Kayseri Valiliği, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Organize Sanayi Bölgesi, Kayseri Üniversitesi ve Hayırsever iş insanı Mehmet Altun iş birliğinde Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ne Mühendislik Fakültesi Binası’nın protokolü imzalandı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Toplantı Salonu’nda gerçekleşen imza protokol törenine; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçın ve Hayırsever iş insanı Mehmet Altun katıldı. İmza protokolünde konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Kayseri’ye her geldiğimizde ya belediyelerimizin açılışı, temel atma töreni oluyor veya mutlaka bir hayırseverimizin eğitimle, sağlıkla ilgili bir güzel eserine ön ayak oluyoruz, bugün o günlerden birisidir” dedi. Kayseri’de yüzyıllardır hayırseverlik geleneğinin sürdüğünü hatırlatan Bakan Özhaseki, “Bu memlekette Cenab-ı Hak bolca hayırsever göndermiş. Kayseri’mizde yüzyıllardır devlet millet el ele geleneği devam ediyor. Tarihte Hunat Hatunlar, Atsız Elti Hatunlar, Gevher Nesibeler, Nuh Naci Yazganlar, Kadir Haslar hiç eksik olmadı. Yaptığımız hayırseverler zirvelerinde yüzlerce hayırseverin bu şehre katkıda bulunduğunu gördük” diye konuştu. Bakan Özhaseki, yaklaşık 50 bin metrekarelik kapalı alanda Organize Sanayi Bölgesi’nin ihtiyacını karşılayacak olan okulun protokolüne imza attıklarının altını çizerek, “Son dönemde de Allah razı olsun Mehmet Altun ağabeyimiz 20 tane okul, 1 tane büyük cami projesiyle bu yolda devam ediyor. Şimdi yaklaşık 50 bin metrekarelik kapalı alanda Organize Sanayi’nin ihtiyacı olan, bölümleri ihtiva eden bir okul protokolüne imza atıyoruz. Osman Ulubaş ağabeyi de zikretmezsek olmaz, o da 15’inci okula imza attı. Allah hayırseverlerimize uzun ömürler versin, bu ömürler içerisinde nice hizmetler yapmayı nasip etsin” şeklinde konuştu. Kayseri için önemli olan bir protokolün daha imza aşamasında olduklarını dile getirerek sözlerine başlayan Vali Gökmen Çiçek ise “Organize Sanayi Bölgemizde yapılacak olan Mühendislik Fakültemizin protokolünü imzalayacağız. Mehmet Altun amcamız tarafından yapılacak. Mehmet Altun amcamız sayın bakanımızın da bize bir emaneti olarak bu ilim ile çok büyük hizmetler, çok büyük eserler kazandırdı” dedi. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nin istihdamı ile çok önemli bir proje olduğunu, Bakan Özhaseki’nin son zamanlarda özellikle hem meslek liselerine hem meslek yüksekokullarına hem de mühendislik fakültelerine çok önem verdiğini hatırlatan Vali Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bunun Avrupa’daki model gibi Organize Sanayi Bölgelerinin içerisinde olması, sanayiye ve öğrenci arkadaşlarımızın ufkunu açma noktasında mühendisliğik çok ayrı bir ivme kazandırıyor. Sizin gösterdiğiniz vizyon çerçevesinde de Mehmet amca bütün masraflarını karşılayarak orada inşallah muazzam bir okul yapacak. Organize Sanayi Bölgemizin bu konuda hem sizden hem Mehmet amcadan talepleri vardı. Hem de üniversitemizin bu konuda çok büyük bir isteği, çabası vardı.” Vali Çiçek, Başkan Büyükkılıç ile birlikte altyapı için çalışmalar hazırlandığını belirterek, “Büyükşehir Belediye Başkanımızla beraber biz de gerekli altyapı konusunda, özellikle Büyükşehir Belediyemizle Organize Sanayi Bölgemiz altyapıyı hazırladı. Sizin onayınıza talimatlarınızla getirdik. Siz de uygun gördünüz. Bugün şehrimiz için önemli bir gün. Sizlere ve hayırseverimize çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Hayırsever iş insanı Mehmet Altun da Kayseri’ye çok güzel bir eser kazandıracaklarını vurgulayarak, “Türkiye’nin kurtuluşu teknolojiye dayalı ihracata bağlıdır, 15 bin fabrika var burada, bunlara istedikleri ihtiyacı karşılayacak insanları yetiştirmemiz çok büyük bir sevaptır. Çünkü sanayimiz mükemmel ama kalifiye eleman yok, Sayın bakanım sizin bu büyük desteğinizi Cenab-ı Hak kabul eylesin. Bu okulların Kayseri’mize, sonra ülkemize hayırlara vesile olmasını niyaz ederim” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçın ve Hayırsever iş insanı Mehmet Altun, protokole imzaları attı.