POLİTİKA - 08 Kasım 2016 Salı 13:33

Çavuşoğlu: Teröristlerin Almanya’yı tercih etmesi tesadüf değil

A
A
A
Çavuşoğlu: Teröristlerin Almanya’yı tercih etmesi tesadüf değil

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Tüm teröristlerin Almanya’yı tercih etmesi bir tesadüf değildir. Bizde Almanya’ya tepkimizi gösteriyoruz” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Igor Crnadak ile Dışişleri Bakanlığı Resmi Konut’unda baş başa ve heyetlerarası görüşmeler gerçekleştirdi. İkili görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzelendi. Toplantı sonrasında Bakan Çavuşoğlu, basın mensuplarının sorunlarını yanıtladı.

“DEAŞ’inde kolayca yenilebilir bir terör örgütü olduğunu gördük”
Bakan Çavuşoğlu, Rakka operasyonu ve ABD’nin YPG’ye silah temini ile Amerikalı bir subayın Ankara’da görev alacağına ilişkin soruya, “Rakka Operasyonu ile ilgili bizim başından beri ortaya koyduğumuz strateji belli. Operasyondan çok operasyondan sonrasını da iyi planlamak lazım. Özellikle Cerablus Operasyonu’ndan sonra yani Fırat Kalkanı Operasyonu’ndan sonra gördük ki, etkili strateji ile DEAŞ kısa sürede birçok şehirden temizlenebilir. Hem koalisyonun içindeki ülkelere güven geldi hem de arazideki ılımlı muhalefetin güveni kendisine tekrar geldi. DEAŞ’inde kolayca yenilebilir bir terör örgütü olduğunu gördük. O neden Rakka’ya yanlış gruplarla özellikle başka terör örgütleri ile gitmenin yanlış olduğunu herkese anlatmaya çalışıyoruz. Başta ABD olmak üzere ve başından beri ABD Rakka’nın kuşatılması içinde yani bu stratejide YPG’nin ya da demokratik güçlerin rol alabileceğini söylediler. En son Dunford’un ziyaretinde de ‘sadece kuşatmada yer alacaklar Rakka’nın içine kesinlikle girmeyecekler’ dediler. Bunun böyle olmasını temenni ederiz. Özellikle ortaklarımızın bize verdiği sözü tutmasını her zaman bekleriz. Biz Türkiye olarak verdiğimiz sözü sonuna kadar tutuyoruz. Münbiç’te verilen söz henüz tutulmadı. Dolayısıyla tüm bu anlaşmalara rağmen bizde temkinli davranıyoruz ve tedbirlerimizi alıyoruz. Esasen yerel güçlerle ve koalisyon içindeki Amerika ve Türkiye’ye başta olmak üzere ülkelerin özel kuvvetleri ile Rakka’da da operasyon başarılı bir şekilde sonuçlanabilir. Bu şekilde yerel halkında desteği kazanılabilir. Ama YPG gibi teröristlerin şehre girmesi demek halkın belki de DEAŞ’a destek vermesi demek. Çünkü iki şeytan arasında halkı tercih yapmak zorunda bırakmamalıyız. Bu şeytan mı iyi bu şeytan mı iyi? İkisi de şeytan ikisi de terörist. Dolayısıyla doğru stratejilerle bunu yapmamız gerekiyor. Bizimde yaptığımız bu” yanıtını verdi.

“ABD’nin YPG’ye silah verdiğini biliyoruz”
“Amerika YPG’ye silah vermediğini söylüyor” diyen Bakan Çavuşoğlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Kobani’den bu yana silah verildiğini biz biliyoruz. Bu silahların bir kısmını da Türkiye’de PKK’nın elinde yakaladık. Zaten PKK ile YPG arasında hiçbir fark yok. Kimse bize bunun tersini anlatmasın veya ikna etmeye çalışmasın. Biz biliyoruz gerçekleri. Aynı kampı kullanıyorlar. Aynı kadrolar aynı terör örgütü. O nedenle ABD’nin böyle bir terör örgütüne silah vermesi doğru değil. En son YPG’liler bu kuşatma operasyonunun içinde yer almalarını bile nasıl suiistimal ettiler. Amerika’nın da kendilerine silah verdiğini itiraf ettiler. Dolayısıyla bizde ABD’nin YPG’ye silah verdiğini biliyoruz. Vermemeleri konusunda da en son Dunford’un ziyaretinde Genel Kurmay Başkanımız olmak üzere arkadaşlarımız gerekli mesajı vermiştir.”

“Genelkurmay Başkanlığımızın önerisiydi”
Amerikalı üst düzey bir subayın Ankara’da bulunacak olmasının önemli olduğunu vurgu yapan Bakan Çavuşoğlu, “ABD Büyükelçiliği’nde olacak. Bu iki silahlı kuvvetler arasında askerler arasındaki diyalogun ve işbirliğinin daha etkili olabilmesi için bizim Genel Kurmay Başkanlığımızın önerisiydi. ABD tarafı da bunu kabul etti. ABD Büyükelçiliği’nde bekleyecek” dedi.

“Türkiye Cumhuriyeti olarak Irak’ı kardeş görüyoruz”
Bakan Çavuşoğlu, Başika Kampı’na ilişkin bir soruya Irak ile görüşmelerinin devam ettiğine vurgu yaparak, “Karşılıklı görüş alışverişimiz devam ediyor. Önerilerimiz devam ediyor. İsteriz ki diplomasi yoluyla gereksiz tırmandırılan bu sorunu biz çözelim. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Irak’ı kardeş görüyoruz. Destek veriyoruz ama ‘Türkiye’ye de biz şimdi istiyoruz. Gelin burada kamp kurun eğitin, sonra bugün içimizde işte farklı problemler var. Mezhepçilikte ön plana çıkmaya başladı. Hadi çıkın sonra biz sizi yine çağırırız.’ Türkiye böyle bir muameleyi kabul etmez. Bizim yaklaşımımız son derece dostane Irak’ın toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını, istikrarını ve güvenliğini bizde daha fazla savunan bir ülke yoktur. Başından beride böyle olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.

“PKK kamplarını da vurucağız”
Musul operasyonlarıyla ilgili ise Bakan Çavuşoğlu, “Belirlediğimiz strateji başarılı bir uygulanıyor. Kimler girsin, girmesin konusunda önerilerimizde dikkate alınıyor. Biz yine sınırda tedbirimizi aldık. Bize yönelik bir tehdit oluşursa, Türkmen kardeşlerimize yönelik bir tehdit oluşursa biz gerekli adımları da hiç çekinmeden atarız. Orada PKK kapmlarında nasıl Türkiye içinde dağlarda inlerinde vuruyorsak, oralardaki PKK kamplarını da vuracağız” dedi.

“Rakka’daki operasyonun başlamasına haftalar var”
Bakan Çavuşoğlu, “Rakka’daki operasyonun başlamasına haftalar var” ifadelerine yer vererek, “Şuanda askerlerimiz bu strateji konusunda görüşüyorlar. Bizim her zamanki önerimiz ve konuştuğumuz yerel güçlere, özel kuvvetlerimizin destek vermesi şuanda Fırat Kalkanı Operasyonu’nda bizim özel güçlerimizin Özgür Suriye Ordusu’na verdiği destek gibi. Başta ABD olmak üzere koalisyonun içindeki ülkelerin özel kuvvetleri ile yerel ılımlı güçlere aktif desteğin verilmesidir” şeklinde konuştu.

“Tüm teröristlerin Almanya’yı tercih etmesi bir tesadüf değildir”
Almanya ve Türkiye arasında yaşanan siyasi gerginliği değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Almanya ile yaşanan gerginliğin Stanmayer ile aramızdaki olan diyalogla bir ilgisi yoktur. Almanya maalesef Türkiye’den yana değil. Her zaman Türkiye Karşıtı olan inisiyatiflerden yana oldu. Öyle gözüküyor ki Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasın istemiyorlar. Bugün 4 binden fazla PKK’lı istedik. Bir tanesini bile geri vermediler. PKK’lar Almanya’nın her şehrinde PKK için, terör için para topluyorlar. Bunu da Alman yönetimi çok iyi biliyor. Geçen İsviçre’deydim. 1tane DHKP-C ‘li 1 PKK’lı istemişiz ikisi de Almanya’ya gitmiş. Bu da tesadüf değildir. DHKP-C’liler de faaliyetlerini Almanya’da faaliyetlerini sürdürüyorlar. FETÖ’cüler neden Almanya’ya gitti. Bu da tesadüf değil. Tüm teröristlerin Almanya’yı tercih etmesi bir tesadüf değildir. Bizde Almanya’ya tepkimizi gösteriyoruz." 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Göz ovuşturmak retina hasarına yol açabilir” Göz ovuşturmanın bazı göz sağlığı problemlerine neden olabileceğine dikkat çeken Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Murat Yamiç, “Göz ovuşturmak; elimizle mikropları gözümüze taşıdığımız için göz enfeksiyonlarına, göze uygulanan aşırı baskı ise uzun dönemde retina hasarına, alerjik reaksiyonlara, göz kuruluğuna ve göz yüzeyinde travmalara ve keratokonusa sebep olabilir” dedi. VM Medical Park Maltepe Hastanesi’nden Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Murat Yamiç, göz ovuşturmanın neden olabileceği sağlık problemleri ve keratokonus (kornea hastalıkları) hakkında açıklamalarda bulundu. “Göz enfeksiyonlarına neden olabilir” Gözlerimizi ovuşturmanın bazı göz sağlığı problemlerine neden olabileceğine değinen Op. Dr. Yamiç, “Göz ovuşturmak; elimizle mikropları gözümüze taşıdığımız için göz enfeksiyonlarına, göze uygulanan aşırı baskı ise uzun dönemde retina hasarına, alerjik reaksiyonlara, göz kuruluğuna, göz yüzeyinde travmalara sebep olabilir. Aynı zamanda korneanın şeklini değiştirdiği için astigmata da neden olabilir” şeklinde konuştu. “Keratokonus zamanla görme kaybına sebep olabilir” Göz ovuşturmanın ayrıca keratokonus adlı kornea hastalığına da yol açabildiğine dikkat çeken Op. Dr. Yamiç, “Keratokonus, gözümüzün ön kısmında bulunan ve şeffaf bir yapıya sahip olan korneanın öne doğru sivrilerek koni şeklini almasıdır. Sebebini tam olarak bilmediğimiz bu hastalığın yapılan bilimsel çalışmalarla genetik geçiş sonucunda ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bazı bağ dokusu hastalıkları ve gözü ovalamak, risk faktörleri arasında gösterilebilir. Korneanın şeklinin bozulmasıyla gözün kırıcılık gücü değişir ve ilerleyici miyop ve astigmat oluşur. Bu da kişinin görme kalitesini bozarak ilerleyen zamanlarda görme kaybına sebep olabilir” diye konuştu. “En sık 10-20 yaş arasında görülüyor” Hastalığın görülme yaşlarından bahseden Op. Dr. Yamiç, “Keratokonus değişkenlik göstermekle birlikte en sık 10-20 yaş arasında görülmektedir. Hastalık 10-20’li yaşlarda daha sık görülüyor. Bu yaşlarda daha sık görülmesinin sebebi, gözün gelişiminin ve büyümesinin devam etmesi ve 40 yaş sonrası vücudun doğal olarak korneayı güçlendirerek hastalığı stabil hale getirmesidir” dedi. “Her iki gözü de etkiler” Keratokonus hastalığının belirtilerini anlatan Op. Dr. Yamiç, “Genellikle her iki gözü de etkiler. İki göz arasında çok farklı sorunlara neden olabilir. Belirtiler her gözde farklı seyredebilir ve zaman içinde değişiklik gösterir” dedi. “Gözde kızarıklık ve görüşte bulanıklık belirtilerine dikkat” Op. Dr. Yamiç, erken aşamadaki keratokonus belirtilerini şöyle açıkladı: “Görüşte hafif bulanıklık, düz çizgilerin bükülmüş veya dalgalı görünmesi nedeniyle görmede hafif bozulma, ışığa ve parlamaya hassasiyet, gözde kızarıklık veya şişme.” “İleri aşamalarda kontakt lensler göze uymayabilir” İleri aşamalarda belirtilerin daha belirgin hale geldiğini dile getiren Op. Dr. Yamiç, ileri aşama keratokonus belirtilerinin ise görme bozukluğu ve bulanık görmede artış, miyop veya astigmatizm bulgularında artış ve gözlük gereksinimi, korneada çıkıntı yaptığı için kontakt lenslerin göze uymaması ya da rahatsızlık vermesi şeklinde olduğunu ifade etti. “Kornea aniden şişebilir” Keratokonusun erken evreden geç evreye geçişinin genellikle yıllar sürdüğünü aktaran Op. Dr. Yamiç, “Fakat bazı insanlarda kötüye gidiş daha hızlı bir şekilde gerçekleşir. Kornea aniden şişebilir ve korneada skarlaşma adı verilen kalıcı sertleşme başlayabilir. Kornea; skar adı verilen bu yara dokusu ortaya çıktığında, yumuşaklığını ve berraklığını kaybeder. Sonuçta görüş daha da bozuk ve bulanık bir hale gelir” dedi. “Göz numaraları çok sık değişir” Keratokonus hastalığında, ilerleyici miyop ve astigmat oluşturduğu için hastanın bulanık gördüğünü belirten Op. Dr. Yamiç, “Göz numaraları çok sık değişir, hastalar gözlük kullanmasına rağmen uzağı net göremez. Keratokonus hastalığı tamamen ortadan kaldırılamasa da, hastalık belli başlı tedavilerle durdurulabilir. 40 yaş sonrası ilerleme olmaz” diye konuştu. “Tedavisi hastanın yaşına göre değişir” Keretokonus hastalığının, tedavi edilmediği takdirde ilerleyici görme kaybına neden olabileceğini vurgulayan Op. Dr. Yamiç, hastalığın tedavisinin, hastalığın düzeyine ve hastanın yaşına göre değiştiğini söyledi. Op. Dr. Yamiç, uygulanabilecek tedavi yöntemlerini şöyle açıkladı: “Cross-linking (korneal çapraz bağlanma), korneal halka, PTK lazer, hibrit lazer, kontakt lens, sert kontakt lens, hibrit lens ve jornea nakli.”
Adana Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz : “Kanser oluşumunda beslenme şekli çok önemli” Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, çağın hastalığı kanser riskini düşürmek için sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekerek balık, üzüm ve kurubaklagiller gibi besinlerin sıklıkla tüketilmesini tavsiye etti. Her 5 kişiden 1’inin hayatı boyunca kansere yakalandığını ve kanser oluşumunda beslenme şeklinin önemli bir yer tuttuğunu dile getiren Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz kansere yakalanma riskini düşürmek için hangi besinlerin tercih edilebileceğini anlattı. Diyetisyen Gündüz sağlıklı ve dengeli beslenmenin sadece formda ve zinde kalmaya değil aynı zamanda kanserden korunmaya da katkı sağladığını vurguladı. “Kadınlara günde 2, erkeklere 3 porsiyon meyve” Meyveleri kabuğu ile birlikte tüketmenin posa içeriğini arttırarak sindirim kanalının daha düzenli çalışacağını belirten Diyetisyen Gündüz “Vitamin ve minerallerden zengin meyveler bağışıklık sisteminin güçlü kalmasına yardımcı olur. Erkekler için günlük 3 porsiyon, kadınlar için ise günlük 2 porsiyon meyve tüketimi uygundur. Bunun yanında mevsimde olan sebzelerden mutlaka öğle ve akşam öğünlerinde salata yapılıp tüketilmelidir. Ancak tüm meyve ve sebzeleri çok iyi yıkadığınızdan emin olmalısınız” dedi. “Balığı kızartarak değil ızgara veya buğulama yaparak yiyin” Balığın A, D, K ve B grubu vitaminlerden ve iyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko minerallerinden zengin olduğunu ve bu sayede bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olduğunu söyleyen Diyetisyen Gündüz “Omega-3 yağ asitlerinden zengin balık aynı zamanda bu özelliği ile kansere karşı koruyucudur. Ancak pişirme yöntemi oldukça önemlidir. Balık, kızarma yöntemi ile pişirildiği zaman yüksek sıcaklıktaki yağın içerisindeki sağlığa zararlı toksik maddeler nedeniyle önerilmemektedir. Bunu yerine, ızgara veya buğulama yöntemi tercih edilebilir” diye konuştu. Diyetisyen Gündüz kırmızı üzümün özellikle kabuğunda ve çekirdeğinde bulunan “resveratrol” maddesinin sağlık açısından zararlı serbest radikallere karşı vücudu kanser oluşumundan koruduğunu; bunun yanında kırmızı üzümün, B vitaminlerinden ve demir, potasyum ve magnezyum mineralinden de zengin olduğunu ifade etti. “Yoğurt bağırsak sağlığını korur” Yoğurdun probiyotik besinlerin bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olduğuna değinen Diyetisyen Gündüz “Probiyotikler bağırsaktaki yararlı bakterilerin sayısını arttırarak sağlıklı bir mikroflora oluşumuna katkıda bulunur. Bu sayede sindirim sisteminde görülebilecek kanser gibi birçok hastalığa karşı önlem almış oluruz. Aynı zamanda kilo kontrolünü sağlamaya yardımcı olur. İçeriğindeki selenyum sayesinde antioksidan özellik gösterir ve bu sayede kanserden korunmaya yardımcı olur” dedi. Yüksek posa içeriği sayesinde sindirim kanalının düzenli çalışmasını sağlayan kurubaklagillerin faydasının altını çizen Diyetisyen Gündüz şunları söyledi: “İçerdiği vitamin ve mineraller; kemik gelişimi ve sağlığı için gerekli olan kalsiyum, sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlayan B vitaminleri, kan yapıcı demir ve potasyum, magnezyum, vitamin E içeriği sayesinde sayesinde vücudumuzu korur. Aynı zamanda kan şekerini dengeleyici özelliği de bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.