GÜNDEM - 27 Kasım 2015 Cuma 11:47

Ceylin 'nefes' almak istiyor

A
A
A
Ceylin 'nefes' almak istiyor

Dünyada nadir görülen Hallerman-Streiff sendromu nedeniyle 1 yıl yaşar denilen ve şuanda 4 yaşında olan ancak 6 aylık bir bebek gibi görünen Ceylin Balık, rahat nefes almak için kendisini ameliyat edecek doktorlardan yardım bekliyor.

Özdal ve Gülten Deniz'in tek çocukları olan 4 yaşındaki Ceylin Balık, dünyaya gelmesinden 15 gün sonra göz kataraktı şüphesiyle doktora götürüldü. Ceylin’e hastanede dünyada ender rastlanan Hallerman-Streiff sendromu hastalığı teşhisi konuldu. 4 yıldır bu hastalıkla mücadele eden Özdal ve Gültekin çifti, çocuklarının hastalığına çare bulunmamasının ümitsizliğini yaşıyor. Hastalığı nedeniyle çocuğuyla ilgilenen baba Özdal, işsiz kalınca İstanbul'daki evlerini bırakıp Elazığ'da ablasının yanına yerleşti. Doğduğunda 3 kilo olan, doktorların 1 yıl yaşar dediği ancak 4 yaşına gelen kızları Ceylin ise 4 yılda sadece 1 kilo alarak 4 kiloya ulaştı. Yürüyemeyip, emekleyemeyen, konuşamayan, oyuncaklarla oynamayan ve kemik yapısı gelişmediği için bedeni büyümeyen Ceylin, iç organlarının büyümesiyle nefes almakta her geçen gün biraz daha zorlanıyor. 

Doktorların kendilerine Ceylin'in burnundan veya gırtlağından ameliyat edilerek nefes alması gerektiğini söylediğini belirten Balık ailesi, kızlarının kısa süre içerisinde ameliyat olmadığı takdirde yoğun bakıma girebileceğini, bu yüzden de ameliyatı yapacak hastane ve doktorlardan yardım beklediklerini söyledi.
Kızının şuanda 4 yaşında olduğunu belirten baba Özdal Balık, “Ceylin dünyaya geldiği zaman doktorlar bize ömür olarak bir yıllık gibi tahmini bir zaman koymuştu. Ceylin sıkıntılarla boğuşarak 4 yaşına geldi, yaşam şartları zorlaştı. Ameliyat edilmesi gerekiyor. Bu ameliyata bizim maddi imkanlarımız pek müsait olmadığı için pek fazla bir şey yapamıyoruz" dedi.

“BEDENİ GELİŞMİYOR, İÇ ORGANLARI BÜYÜYOR”
Yaptıkları araştırmada Ceylin'in rahatsızlığıyla ilgili pek çok bilgiye ulaştıklarını aktaran baba Balık, sonuç olarak net bir tedavi bulamadıklarını ifade etti. Kızının rahatsızlığının yüksek seviyelerde olduğunu kaydeden Balık, “Şu anda yaşadığı süreç ağır. Ameliyat için hocalarımızdan, hastanelerimizden destek istiyoruz, yardım bekliyoruz. Şu saatten sonra istediğimiz Ceylin'in sağlıklı bir şekilde yaşamasıdır. Hastalığının Hellerman-Streiff sendromu koymuşlardı. Çok uzun vadeli yaşamayacağı söylenmişti. Yaşadı ancak Ceylin'in şu anda kalbinde 1-1,5 milim kadar yırtık var, iç organları büyüyor, gelişim sıfır ilerlemiyor. Uzun bir süre hastanede yatıyor. Evde uzun süre kalamıyor” diye konuştu.

“NEFES ALMASI İÇİN AMELİYAT ŞART”
Daha önce İstanbul'da olduğunu söyleyen baba Balık, “İstanbul’daydım hem çocuğumun hastalığından dolayı hem de geçim sıkıntısı artınca uğraşacak gücüm kalmadı o yüzden Elazığ'a ablamın yanına yerleştim. Yaklaşık 4 aydır buradayız. Ceylin 4 ay süresince 60 günü hastanede geçirdi desem doğrusudur. Şu anda doktorların bize söylediği şey Ceylin'in rahat nefes alınması için ya gırtlağının delinmesi ya da burun ameliyatı lazım. Ama bunu sıradan bir hastane yapamıyor. Doktorlarımız çok ciddi sorunları olduğunu biliyorlar. Her hastane de bunu kabul etmiyor. İyi bir hastanede yapılması gerekiyor. Biz de maddi imkansızlıklarımızdan dolayı kendi imkanlarımızla bir şey yapamıyoruz, şuan sadece bekliyoruz" diyerek destek istedi.

“GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ACI ÇEKMESİ BENİ KAHREDİYOR”
4 yıldır kızının yiyemeyip içemediğini anlatan anne Gülten Deniz ise, “Şuan kızım hiç hastaneden çıkmıyor. Çok acı çekiyor, hastaneye götürdüğüm zaman artık doktorlar da ellerinden bir şey gelmeyeceğini, mutlaka burun ameliyatı yaptırmamız gerektiğini söylüyor. Doktorlar aksi takdirde kızımın böyle gelip giderse yoğun bakıma düşeceğini söylüyor. Gözümün önünde acı çekmesi zaten beni kahrediyor. Buradaki hastaneler ameliyat yapamayız diyor. Bunu bilen çok iyi doktorlara, çok iyi hastanelere götürmemizin gerektiği söyleniyor. Ama özel hastaneye gidecek gücümüz yok. Zaten şu anda da Ceylin'e mamasıyla, ihtiyaçlarıyla devlet bakıyor. Kızımın acı çekmemesi için yardım bekliyoruz" diye konuştu.
Hallermann-Streiff sendromu hastalığı dünyada oldukça nadir görülüyor. Baş ve boyun bölgesinde anomaliler şeklinde tanımlanan Hallerman-Streiff sendromu, ilk olarak 1948 yılında Hallermann, 1950 yılında da Streiff tarafından tanımlanarak belirlendi. 

HALİL İBRAHİM VARLI
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Altınova Belediyesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde fide dikim zamanı Yalova’nın Altınova ilçesinde bulunan ve 240 çeşit şifalı bitkiye ev sahipliği yapan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’ne baharın gelmesiyle birlikte fide dikimi işlemleri başladı. 2020 yılında kurulan ve Altınova Belediyesi tarafından işletilen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nde 40 dönüm alanın 28 dönümünde şifalı bitkilerin üretimleri gerçekleştiriliyor. Yetiştirilen şifalı bitkilerin halka satışlarının da yapıldığı bahçeye, ziyaretçilerin ilgisi her geçen gün artıyor. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Yalova Şubesi ile iş birliği yapılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’yle ilgili bilgi veren Müdür Mustafa Sarıgül, bahçede ağaç, sarılıcı, sürünücü bitki gruplarının yer aldığını dile getirdi. Sarıgül, bahçede kekik, lavanta gibi mutfakta kullanabilen bitkileri yetiştirip vatandaşların satışına sunduklarını belirtti. Bahçede bulunan salonda üniversitelerle ortaklaşa halk ve çiftçileri bilinçlendirmek üzere konferanslar düzenlediklerini de kaydeden Sarıgül, “Kendi fidemizi yetiştirebileceğimiz üretim seramızı yaptık. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’yla ortak bir proje. Mürver bitkisi, kudret narı ve tıbbı nane dediğimiz bitkilerden aşamalı olarak çalışmalar yaptık. Tamamen insan sağlığına faydalı olabilecek çalışmalar yapıyoruz. Tabi bunu eczacılık ve tıp fakülteleri hocaları ile beraber yapıyoruz. Yurt dışından getirmiş olduğumuz, adapte etmiş olduğumuz, özel bitkilerimiz var. Şizandra üzümü dediğimiz, hamamelis cadı fındığı dediğimiz, çikolata sarmaşığı dediğimiz çok ilginç bitkiler de var burada. Alanımızda şeker otu steviayı zaten artış çok yaygınlaşmaya başladı. Vatandaşlarımızı bilinçlendirip özelikle diyabet hastası vatandaşlarımızı bunu kullanmaya yönlendiriyoruz. Tamamen sağlıklı, organik bitkiler bunlar” dedi. Sarıgül, bahçede baharla birlikte fide dikimi yaptıklarını anlatan bu yıl 25 bin civarında fide üretimi yaptıklarını ve bunları üniversitelerle de paylaşacaklarını kaydetti. Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca ise ilçeye ve Yalova’ya değer katan mekanlardan olan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi’nin Türkiye’de örnek bahçelerden birisi olduğunu ifade etti. Yıl boyunca çok sayıda kişinin ziyaret ettiği bahçenin ilgi odağı olduğunu söyleyen Fazlaca, vatandaşları da bu alanı gezmeye davet etti.
Zonguldak ZBEÜ’de 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu başladı Zonguldak’ta ilki gerçekleştirilen Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu’nda iletişimin önemine vurgu yapıldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesince farklı disiplinleri iletişim zemininde buluşturmayı amaçlayan 1. Uluslararası Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu, Farabi Kampüsü İlahiyat Fakültesi Binası Doç. Dr. Ali Aslan Konferans Salonu’nda başladı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu sempozyumun açılış konuşmasını Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Tuğba Akdal yaptı. Akdal, sempozyumun düzenlenmesinde katkı sağlayanlara teşekkür etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Vekili Profesör Dr. Hamza Çeştepe fakültelerinin öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirdiğine vurgu yaptı. Çeştepe, “Planlama ve uygulama ölçütlerinin yerel, ulusal ve ulus ötesi ihtiyaçlar ve gelişmeler perspektifinde belirleyen ve söz konusu ölçütleri kesinlikle tutarlılık ilkeleriyle uygulamaya konan fakültemiz gerek altyapı çalışmalarını gerekse öğretim faaliyetlerini yenilikçilik anlayışıyla gerçekleştirmektedir. Fakültemizin düzenlediği Batı Karadeniz İletişim Araştırmaları Sempozyumu ile sizlerle buluşmanın ve paylaşmanın onur ve mutluluğunu yaşamaktayız” dedi. İletişimin paylaşmak, öğrenmek, sosyalleşmek gibi birçok konuda var olmanın anahtarı olduğunu belirten Çeştepe, “Hayati nitelik taşıyan ve bu yönüyle yaşamın vazgeçilmez bir gereği olarak açıkladığımız iletişim, paylaşmanın, öğrenmenin, sosyalleşmenin, keşfetmenin kendimizi ve başkalarını tanımanın, kısacası var olmanın anahtarıdır. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde en ufak bir konuda dahil bir sorun ve çatışma varsa nedeni en temelde iletişime dayanmakta ve çözüm yolu da dolayısıyla iletişimden geçmektedir” ifadelerine yer verdi. Çeştepe, iletişimin multidisipliner bir alan haline geldiğini ve iletişime dair çalışmaların hız kazandığını da sözlerine ekledi. ZBEÜ Rektörü Profesör Dr. İsmail Hakkı Özölçer, iletişim kavramının insanlık tarihiyle yaşıt olduğuna dikkat çekti. Özölçer, “Mühendislik ve çevre ile ilgili olduğu kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri de önceliğine alan güzide üniversitemizde ve emeğin başkenti Zonguldak‘ta böylesi bir etkinlikle sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim. Nitekim genel anlamda iletişim kavramının ve iletişim fakültelerinde verilen eğitimin en belirgin özelliklerinden biri disiplinler arası bir yapıya sahip olmasıdır. Dolayısıyla iletişimin çok yönlülüğünü temel alan söz konusu bu sempozyumda farklı disiplinlerin iletişim şemsiyesi altında tanık olmalı, ulusal ve uluslararası düzeyde birbirinden değerli davetli konuşmacıları ağırlamanın gururu ve mutluluğunu yaşamaktayız. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan iletişim kavramı uygarlıkların oluşmasında ve bilginin nesiller boyunca aktarılmasında şüphesiz ki en önemli araçtır” dedi. İletişimin bireylere sosyal kişilik kazandırılmasının yanı sıra bilginin ve kültürün aktarılmasına, ihtiyaçların giderilmesinden toplum düzeninin devamlılığına pek çok işi yerine getirdiğini ifade eden Özölçer, “Özellikle son yıllarda ekonomi, eğitim, sağlık, teknoloji gibi alanlarda yaşanan toplumsal gelişmeler ve küresel etkiler meydana getiren deneyimler, iletişim ve iletişim çalışmalarının önemini daha da belirgin hale getirmiştir. Yine bununla birlikte 21. Yüzyılda yaşanan dijital dönüşümler bir yandan iletişim eğitiminde ciddi değişimler gerektirmekteyken diğer yandan da iletişim alanında faaliyet gösteren tarafların bu dönüşümün gereklerini en iyi şekilde anlamasını ve uygulamalarına yansıtmasını zorunlu kılmaktadır” diye konuştu. Sempozyum; açılış konuşmalarının ardından Profesör Dr. Nurettin Güz, Profesör Dr. Mine Demirtaş ve Doçent Dr. Nozima Muratova’nın katıldığı ilk oturumla başladı. Toplamda 16 oturumun gerçekleştirileceği sempozyum, 26 Nisan’da sona erecek.
Muğla MSKÜ Kariyer Günleri başladı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nun öğrenciler için hazırladığı ve 2 gün boyunca sürecek olan Kariyer Günleri programı başladı. 24 - 25 Nisan tarihleri boyunca Muğla Meslek Yüksekokulu’nda düzenlenecek olan Kariyer günleri programında, öğrenciler çeşitli alanlarda uzman isimlerden meslekler hakkında bilgi alacak. 15 mezun 30 firma konuşmacısı ile okul bahçesinde 36 stant kuruldu. Kariyer günlerinde öğrenciler ile firma yetkilileri bir araya gelirken öğrencilere staj görme imkanı da elde ediyor. Kariyer günleri açılış konuşmasını yapan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. İbrahim Kıvrak "Üniversitemizin sanal işbirliği kapsamında düzenlediği etkinliğimizin, üniversitemiz, ilimiz, firmalarımız ve öğrencilerimiz açısından verimli olmasını diliyoruz. Muğla Meslek Yükseokulu olarak özellikle sektör temsilcilerimizle birlikte, öğrencilerimizin buluşmasını, sektörün gelişmesi, ekonomik büyüme ve kalkınma açısından önemsiyoruz. Sektör ihtiyaçlarını karşılayacak insan kaynaklarını, yeni piyasa şartlarına uygun eğitmek, kişisel gelişimlerine destek vermek ve gerekli donanıma sahip mezunlar yetiştirmek bizlerin öncelikli sorumluluğu. Bu sorumluluğu hem öğrencilerimizin kariyer hayatını başarıyla yönetmeleri, hem de sektörün ihtiyaçlarının karşılanmasında kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Umarım tüm katılımcılarımız açısından verimli ve pozitif bir çıktı elde ettiğimiz 2 gün geçiririz. Bu anlamda katılım sağlayan, destek veren, emek veren, gönül veren tüm paydaşlarımıza, katılımcılara ve konuklarımıza teşekkür ediyorum ”dedi.