POLİTİKA - 07 Temmuz 2017 Cuma 13:30

'Cezaevlerinde kötü muamele ve işkence yoktur'

A
A
A
'Cezaevlerinde kötü muamele ve işkence yoktur'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yozgat’ta düzenlenen Ceza İnfaz Kurumları ile Tukukevleri İşyurtları Fuarı’na katıldı. Gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Bakan Bozdağ, cezaevlerinde işkence ve kötü muamele olmadığının altını bir kez daha çizdi.

Yozgat’ta düzenlenen Ceza İnfaz Kurumları ile Tukukevleri İşyurtları Fuarı'nda açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, cezaevinden çıkanlara iş kapılarını kapatmanın topluma kötülük yapmak olduğunu ifade ederek, “Ceza adalet politikamızın infaz sistemimizin ana hedeflerinden birisi infaz edilen cezalara muhatap olan hükümlülerin topluma kazandırılması ve toplum içinde daha iyi noktaya taşınması için çalışmalar yapmaktır. Ama maalesef ceza ve infaz kurumlarında cezasını infaz eden veya tutukluyken tahliye olan kişilerin iş bulma konusunda çok ciddi sorunlar yaşadığını hep beraber görüyoruz. Buradan iş adamlarımıza ve işveren herkese ayrı ayrı çağrıda bulunuyorum. Ceza infaz kurumlarından çıkan vatandaşlarımıza iş konusunda yardımcı olmak onların yeniden cezaevlerine dönmelerini önlemek konusunda çok büyük bir hizmet etmek, topluma yardımcı olmak hepimizin vazifesidir. Cezaevlerinden çıkan kapıyı kapatmak topluma kötülük yapmaktır. Adeta onların cezasını dışarıda da çekmesini sağlamak ve onlara toplum ve kamu düzenini bozucu yeni suçlar işlemesi konusunda zorlamak anlamını taşır. Ben o nedenle de bütün işverenlerimize bir kez daha bu çağrımı yeniliyor herkesin cezaevlerinden çıkanlara iş konusunda yardımcı olmalarını özellikle rica ediyorum” şeklinde konuştu.

“Türkiye’yi terör örgütlerinin iftiraları üzerinden suçlamaktadırlar”

Türkiye cezaevlerinin Türkiye’de ve uluslararası anlamda da gündemde olduğunun altını çizen Bakan Bozdağ, “Ortaya koyduğu uygulamalar nedeniyle değil, iftiralar nedeniyle gündemde. Biz Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de, Amerika’da ve başka ülkelerde ceza infaz kurumlarının nasıl olduğunu ve nasıl işletildiğini çok iyi biliyoruz. Buradan çok net söylüyorum, ne Almanya’nın, ne Amerika’nın ne de başka bir batı ülkesinin ceza infaz kurumları ve infaz uygulamaları olumluluk, insan onuruna yakışırlık, insan haklarına uygunluk bakımından Türkiye ceza infaz kurumları ile mukayese dahi edilemez. Ama bunlara rağmen oradan yükselen seslere baktığınızda sanki Türkiye’den kendileri çok çok daha iyiymiş gibi Türkiye’yi terör örgütlerinin iftiraları üzerinden suçlamaktadırlar. Gün geçmiyor ki Türkiye ceza ve tutukevlerinde kötü muamele ve iftira olduğuna dair iddiaları yayınlamasınlar, buna dair açıklama yapmasınlar” ifadelerine yer verdi.

“Adil ve objektif davranmıyorlar”

“Bir keza daha ifade ediyorum Türkiye ceza ve infaz kurumlarında kötü muamele yoktur ve işkence yoktur” diyen Bozdağ, “Bunun aksini söyleyenler bilerek iftira ediyorlar ya da olayları çarptırarak başkalarını aldatmaya çalışıyorlar. Türkiye cezaevlerini ziyarete gelen, ziyaretlerine uluslararası yükümlülükler çerçevesinde izin verdiğimiz örgütlerin temsilcilerine de ben söylüyorum. Kanaatiniz varsa bize söyleyin falan kişiye işkence, kötü muamele yapılmış, biz üzerine gidelim, falan yapmış, üzerine gidelim. Şu cezaevinde veya tutukevinde olmuş, onun da üzerine gidelim. Bize isim, cezaevi ismi, tutuklu veya hükümlü ismi vermiyorlar, ne yapıldığını söylemiyorlar, Türkiye’yi suçlamaya devam ediyorlar. Bize karşı adil ve objektif olmalarını istiyoruz ama maalesef adil ve objektif davranmıyorlar” diye konuştu.

“Türkiye’nin aleyhine çalışan terör suçluları ile görüşmek istiyorlar”

Bakan Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa’dan ziyarete gelmek isteyenler Bakanlıktan izin istiyor. Bakıyorum hep terör örgütlerinin üyeliğinden ve terör eylemi yapmaktan tutuklu ve hükümlü olanlarla ilgili talepte bulunuyorlar. Ya da darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ terör örgütü mensuplarıyla ilgili talepte bulunuyorlar. Bugüne kadar Türkiye cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan diğer suçlardan yatan kişilerle ilgili uluslararası bir örgütün veya temsilcinin veya yetkilinin ‘ben bununla görüşeceğim’ diye bir müracaatına şahit olmadım. Varsa yoksa Türkiye’nin aleyhine çalışan terör örgütleri üyeliği veya terör örgütü adına eylem işledikleri için içeride tutuklu ve hükümlü bulunanlarla ilgilenmek, onlarla alakadar olmak. Almanya Türkiye’de tutuklu bulunan bir Alman vatandaşı, esasında Türk asıllı bir Alman vatandaşıyla ilgili başbakan düzeyinde çok çok üst düzeylerde ziyarette bulundu. Doğma Alman vatandaşı olanlar var. Alman hükümeti, Alman Büyükelçiliği, Alman yetkililerinin hiçbirisi gelip bunlarla ilgili Türkiye’den bir talepte bulunmamışlardır. Ama Deniz Yücel söz konusu olduğu zaman Başbakandan tutun Cumhurbaşkanından tutun konsolosuna kadar herkes seferber olmuştur. Ben soruyorum; 'bu kişi sizin için neden bu kadar önemli' izahını yapın. 'Diğer Alman vatandaşları sizin için bunun gibi neden önem arz etmiyor?' Dert başka. Onun için de burada hesapları Türkiye cezaevlerinde kötü muamele veya işkence var bunu önlemek değil; Türkiye’yi bunun üzerinden karalamak ve Türkiye’nin görünürlüğünü olumsuz anlamda değiştirmektir.”

Bakan Bozdağ konuşmaların ardından fuarı gezdi. 

Bahadır Muhlis Gökgül
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.