GÜNDEM - 02 Aralık 2016 Cuma 14:16

CHP’li Böke’den hükümete ekonomi uyarısı

A
A
A
CHP’li Böke’den hükümete ekonomi uyarısı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, AK Parti Hükümeti’nin Türkiye’yi bir ekonomik krizin eşiğine taşıdığını öne sürdü.

Türk Lirası’nın dün 6 kuruş, bu yıl yüzde 17’nin üzerinde değer kaybettiğini belirten Böke, “Bir kez daha uyarıyoruz; OHAL ile KHK’ler ile parlamentoyu yok sayan yaklaşım ile vatandaşın cebine elinizi attığınızı görüyoruz. Elinizi oradan çekin” dedi.

Genel Başkan Yardımcısı Böke, CHP Mersin İl Teşkilatı’nın düzenlediği programa katılmak üzere Mersin’e geldi. Program öncesinde, il binası önünde Türkiye ekonomisinin son durumu üzerine açıklama yapan Böke’ye, İl Başkanı Abdullah Özyiğit, CHP Mersin Milletvekilleri Hüseyin Çamak, Aytuğ Atıcı ve Serdal Kuyucuoğlu ile Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan da eşlik etti. 

Konuşmasına, Adana’nın Aladağ ilçesinde meydana gelen ve 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği yurt yangınına değinerek başlayan Böke, Türkiye’nin birkaç gün önce herkesin canına dokunan, kalbini derinden yaralayan, çocukların yanarak kaybedildiği bir sabaha uyandığını dile getiren Böke, o sabah herkesin çok ağır bir gerçekle yüzleştiği bir sabah olduğunu söyledi. Yangında yaşamını yitiren çocuklara bir kez daha Allah’tan rahmet, geride kalan sevenlerine büyük bir sabır dilediğini belirten Böke, “Zira bu çok büyük bir yük, çok ağır bir kayıp. Bu kaybın hepimizin kalbinde yaratmış olduğu bu ağırlığın bir daha Türkiye’de asla yaşanmaması için hemen bugün çok büyük değişikliklere, çocuklarının hayatına değer veren bir anlayışla bu ülkeyi yöneten bir zihniyete, başka bir siyasete ve buna ‘dur’ diyecek bir toplu seslenişe ihtiyacımız var. Bize bu acı kayıp sonrasında çocuklarımızın arkasından ağlarken, bu acının bir daha yaşanmaması için bu siyaset değişmeli derken, ‘burada siyaset yapmayın’ diyenlere açık bir çağrı yapma ihtiyacımız var. Biz bu çocuklarımızı sizlerin siyasi tercihleri sebebiyle yanarak kaybettik. Biz bir daha Türkiye’de hiçbir çocuğun istismara uğramadığı, hiçbir çocuğun zihninin yarınlara ve aydınlıklara kapatılmadığı, ruh sağlığının tehdit edilmediği ama en önemlisi hiçbir çocuğun eğitimi adına teslim edildiği yurtlarda can güvenliğinden yoksun bir biçimde yanarak hayatına son vermediği bir Türkiye inşa etmek istediğimiz için bunu söylüyoruz. Biz bunu, devletin yaptığı yurtları bir siyasi tercihle yıkan, o siyasi tercih sonucunda çocukları bu cemaat yurtlarına mahkum eden anlayışa ‘hayır’ demeye ihtiyaç olduğu için söylüyoruz. Adana’da Aladağ’da bundan iki yıl önce var olan bir devlet yurdunu yıkma kararını veren siyasiler, bugün ortaya çıkan tablonun sorumlularıdır” diye konuştu. 

“Türkiye’yi bugün bir ekonomik krizin eşiğine taşıyorsunuz” 

Daha sonra Türkiye ekonomisinin son durumunu ve Türk Lirası’nın son dönemdeki değer kaybını değerlendiren Böke, Türkiye’deki siyasi anlayışın ekonomiyi dara soktuğunu iddia etti. Dün Türkiye’de insanların cebindeki Türk Lirası’nın 6 kuruş değer kaybettiğini ifade eden Böke, “Cebinde doları olmayanlar, ‘bu beni ilgilendirmez’ diye düşünüyor olabilirler. Ama maalesef Türk Lirası’nın her değer kaybı, cebimizde dolar olsa da olmasa da hepimizi derinden etkiliyor. Geçtiğimiz günlerde hükümete açık bir çağrıda bulunduk, şunu söyledik; ‘Türkiye’yi bu kötü siyasi anlayışınız sebebiyle ve şu anda kendi varlığınızla bir ekonomik krizin eşiğine taşıyorsunuz. Bugün de bir kez daha uyarma ihtiyacı duyuyoruz. 80 milyonun emek emek kazandığı, alın teriyle elde ettiği gelire, cebindeki üç kuruşa göz diken yaklaşımla Türkiye’yi bir ekonomik krizin eşiğine taşıyorsunuz. Hızla acilen OHAL uygulamalarına, KHK’lerle hukuku ortadan kaldıran yaklaşıma, bir Başkanlık iddiasıyla Türkiye’de hiç gerek olmayan sistem ve rejim tartışması yaratarak ortaya çıkardığınız gerginlikle bütün dünyayla kavga eden, kavga ederken bir gün savaşa girdiğinizi itiraf eden, iki gün sonra bu sözden geri dönmek için çaba sarf eden maceraperest dış politikanızla Türkiye’yi bugün bir ekonomik krizin eşiğine taşıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“Türk Lirası’nın her 1 kuruşluk değer kaybında Türkiye’de şirketler 2,1 milyar Türk Lirası görev zararı yazmaktadırlar” 

Türk Lirası’nın bir günde 6 kuruş değer kaybetmesinin sebebinin bu olduğunu vurgulayan Böke, AKP iktidarının OHAL, KHK, Başkanlık iddiası ve bütün dünyayla kavga eden yaklaşımıyla ortaya çıkardığı siyasi riskin bugün herkesi fakirleştirdiğini dile getirdi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 6 Aralık’ta masaya oturacağını anımsatan Böke, “Dört kişilik bir aile bin 461 liraya ihtiyaç duyuyor, yaşamak için değil, aç kalmamak için. Net asgari ücretin bin 300 lira olduğu bir ülkede, her gün bu kötü siyaset sebebiyle Türk Lirası’nın eridiği ve bunun zamlarla her gün vatandaşın cebini erittiği bir günde, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ortaya çıkartacağı asgari ücret, herkes için yaşamsal önem taşıyor. Memurlara, emeklilere verilecek zamlar, döviz kurunda AKP’nin kötü yönetimi sonucunda ortaya çıkan bu zamlar da mutlaka göz önüne alınarak belirlenmelidir. Bugün Türk Lirası’nın her 1 kuruşluk değer kaybında Türkiye’de şirketler 2,1 milyar Türk Lirası görev zararı yazmaktadırlar. Şirketlerin yazdığı bu kur zararı işsizlik anlamına gelecek, iflas anlamına gelecek, zam ihtiyacı anlamına gelecek” şeklinde konuştu. 

“Vatandaşın cebinden elinizi çekin” 

Bundan birkaç gün önce Uşak’ta fırıncılarla bir arada olduğunu aktaran Böke, fırıncıların, ürettikleri ekmeğin parasını 8 ay vadeyle aldıkları bir Türkiye ekonomisinden bahsettiklerini anlatarak, şunları söyledi: “Sözünü ettiğimiz reel sektör krizi ve eşiğinde durduğumuz felaket bu. Bugün ekmek üretip satan fırıncı, eğer üretiminin parasını 8 ay sonra alacağı bir Türkiye’de bu üretimi yapıyorsa nasıl bir felaketin eşiğinde durduğumuzu başka hiçbir şeyle ifade etmeye gerek yoktur. Bunun için bir kez daha uyarıyoruz; OHAL ile KHK’ler ile parlamentoyu yok sayan yaklaşım ile hukuku yerle bir eden düzenlemeler ile vatandaşın cebine elinizi attığınızı görüyoruz. Elinizi oradan çekin. ÖTV’ler ile her sabah yeni zamlarla Türkiye’yi fakirleştirmeye, 6,5 milyon asgari ücretliyi, 11 milyon emekliyi yok saymaya hiçbirinizin hakkı yok. Bir kez daha size sesleniyoruz; hızla kendinize gelin.” 

“Türk Lirası’nın sadece bu sene yüzde 17’nin üzerinde değer kaybı var” 

Böke, doların sürekli yükselmesine ilişkin bir soruya ise şu yanıtı verdi: “2016’nın başında Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değeri 2,94’tü. Yani 1 dolar almak için 2 lira 94 kuruş veriyorduk, Ekim başında 3 lira veriyorduk. Dokuz aylık bir süre içerisinde Eylül sonuna kadar Türk Lirası 6 kuruş değer kaybetmişti. Ekim’in 3’ünden Aralık’ın başına iki ay içerisinde Türk Lirası 50 kuruş değer kaybetti. Her bir kuruşluk değer kaybının şirketlere zararını söyledim, her yüzde 10’luk değer kaybı da Türkiye’nin 80 milyonu için enflasyon anlamına geliyor. Dolayısıyla yarın ne olup ne olmayacağını uzmanlar bize söyleyecek mutlaka. Biz 3,50’nin üzerine çıkmasın diye, 3,80’leri, 4’leri görmesin diye ısrarla buradan bu uyarıyı yapmaya devam ediyoruz. Türk Lirası’nı kuruş kuruş eriten OHAL anlayışıdır. OHAL’de ısrar eden KHK’lerde ısrar eden AKP’dir. Türk Lirası’nın değer kaybetmesinin temel sorumlusu AKP iktidarıdır. Sadece bu sene yüzde 17’nin üzerinde değer kaybı var Türk Lirası’nın.”  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Zeki Yavru: “Adana Demirspor’u yenip, alt sıralardan iyice uzaklaşmak istiyoruz” Samsunspor’un takım kaptanlarından Zeki Yavru, Süper Lig’de oynayacakları Adana Demirspor maçını kazanarak alt sıralardan iyice uzaklaşmak istediklerini söyledi. Süper Lig’in bitimine 6 hafta kala küme düşme hattından 7 puan uzakta bulunan Samsunspor, Adana Demirspor maçı hazırlıklarını sürdürürken, takım kaptanlarından Zeki Yavru, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Yavru, takımın durumu, sezon sonu bitecek sözleşmesi ve kariyer hedefleriyle alakalı önemli değerlendirmeler yaptı. “Adana Demirspor’u yenip, alt sıralardan iyice uzaklaşmak istiyoruz” Alacakları galibiyet ile küme düşme hattından giderek uzaklaşacaklarının altını çizen takım kaptanlarından Zeki Yavru, “Ligde son viraja giriyoruz. Kendi sahamızda Adana Demirspor’u yenip, alt sıralardan iyice uzaklaşmak istiyoruz. Bu maçı kazanırsak, bizim açımızdan çok büyük bir rahatlama olabilir. Yere daha sağlam adımlarla basmak için çalışıyoruz. Taraftarımız ile birlikte güzel bir atmosfer bizi bekliyor. Maçın sonucu da bizim açımızdan güzel olur diye umuyorum” dedi. “Amacımız, Süper Lig’de kalıcı takım haline gelmek” Bu sene kümede kalma hedefini tutturup, Süper Lig’in kalıcı takımlarından biri olmak istediklerini dile getiren tecrübeli oyunca, “İlk günden beri söylüyorum. Yeni kurulan bir takımız. Daha önceden de Samsunspor gibi yeni kurulan takımlarda bulundum. Süper Lig’e uzun süre sonra çıkan takımlarda da bulundum. Bir şeylerin oturması süreç alıyor. Samsunspor’da da bazı şeylerin oturması zaman aldı. İçeride iyi bir birliktelik oluştu. Gisdol hocanın gelmesinin de bizlere katkıları oldu. Şu andaki konumumuza gelmemizde bu etmenlerin etkisi var. Amacımız, bir an önce derin nefes alıp, Süper Lig’de kalıcı takım haline gelmektir” diye konuştu. “Sözleşmem sezon sonu bitiyor, devam etmek isterlerse değerlendiririz” Samsunspor’da mutlu olduğunu ve yeni sözleşme görüşmelerine, yönetim istediği takdirde başlayabileceklerini ifade eden Yavru, “Samsunspor’da sözleşmem sezon sonu bitiyor. Bu forma ile başarılı süreçler yaşadım. Geçen yıl şampiyonluk yaşadım. Taraftarın ve camianın büyüklüğünü görerek Samsun’a gelmiştim. Hedeflerimizi geçen yıl başardık. Bu sezon da kendi adıma güzel geçiyor. Futbolda en tecrübeli dönemimdeyim. Sözleşmem sona erdiği için kulübümüzle bir görüşmemiz olacaktır. Onların tercihi doğrultusunda devam etmek isterlerse, masaya oturup, görüşüp, en iyi şekilde değerlendiririz. Samsunspor’da mutluyum. Taraftar ve camia ile güzel bir birlikteliğimiz oldu. İyi günümde de kötü günümde de bana sürekli destek oldular. Hiçbir zaman beni ve takımı yalnız bırakmadılar. Samsun’da hem sahiplendim hem de sahiplenildim. O yüzden hakkımızda hayırlısı ne ise olsun. Ama burada ama başka yerde her zaman ekmeğimizin peşindeyiz. Bunun için mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu. “Hocayla tartışmadım, böyle şeylerin gündeme gelmesi bizleri üzüyor” Beşiktaş maçında oyundan alındıktan sonra yaşanan görüntülerin yanlış anlaşıldığına da değinen deneyimli defans oyuncusu Zeki Yavru, “Beşiktaş maçında oyundan çıkarken hocamız Markus Gisdol ile aramızda bir konuşma gerçekleşti. Ekrana yansıyan görüntüleri tartışma olarak aksettiler. Böyle bir tartışma yaşanmadı. Hocamızın ilk geldiği günden beri en iyi diyalog kurduğu isimlerden biriyim. Ona en çok yardımcı olan futbolculardanım. Kendisine ikinci yarıya iyi başladığımızı söyledim. Hocamız da daha atak oynamak istediği için değişiklik yaptığını söyledi. Sonuçta hocamızın tercihi de sonuç getirdi ve Beşiktaş’tan puan aldık. Bu puan hepimizin hanesine yazıldı. Asla Samsunspor’da böyle bir tartışmaya ne hocamız izin verir ne de biz kaptanlar izin veririz. Samsunspor, kümede kalma yolunda kritik viraja girerken böyle şeylerin gündeme gelmesi bizleri üzüyor. Biz kalan son 6 maça bakıyoruz. İnşallah Samsunspor’u camiaya yakışır şekilde Süper Lig’de tutarız” ifadelerini kullandı. Zeki Yavru, bu sezon Samsunspor forması ile 24 maçta 1 gol 2 de asist yapma başarısı gösterirken, toplam bin 744 dakika sahada kaldı.
Kocaeli Babalar bu okulda eşleriyle doğuma hazırlanıyor Kocaeli Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi, gebe okuluyla baba adaylarının bakış açısını değiştiriyor. Baba adayları eşleriyle katıldıkları eğitimde, doğum öncesi ve sonrasında annelere nasıl davranması gerektiği konusunda bilinçlenerek doğuma hazırlanıyor. Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi, Sağlık Bakanlığı koordinesinde anne adaylarına eğitim vermek amacıyla açtığı gebe okuluna baba adayları da dahil etti. Bir ay önce eşleriyle eğitimlerine başlayan baba adayları, doğum öncesi ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında bilgileniyor. Eşlerinin daha sağlıklı ve rahat doğum geçirmesi için bilgilenen adaylar, annelere psikolojik olarak nasıl yaklaşmaları konusunda da eğitim alıyor. Adeta eşleriyle doğuma hazırlanan baba adayları, bakış açılarının değiştiğini, tüm baba adaylarını eğitime katılmaları konusunda tavsiyede bulundu. Ücretsiz olarak verilen eğitimde fizyoterapist, psikolog, anestezi hekimleri, ebe ve hemşirelerle program sürdürülüyor. "Erkekler olarak eşlerimizin doğum süreci konusunda tecrübesiziz" İlk defa baba olma deneyimi yaşayacak olan Osman Sav, “Eşimin ilk hamileliği. İkimizde çok heyecanlı ve tecrübesiziz. Böyle bir eğitimin olması bizim için çok iyi oldu. Zaten istekliydim, gönüllü olarak geldim. Erkekler olarak eşlerimizin doğum süreci konusunda tecrübesiziz. Kendi adıma konuşmak gerekirse hiçbir bilgim yok, ne yapacağımı bilmiyordum. Her şeyi öğrenince hem kendinize hem de eşinize güven sağlıyorsunuz. Daha rahat bir hamilelik geçirmek için eğitim çok önemli. Herkesi eğitime bekliyorum" dedi. 2.5 aylık hamile olan Şule Sav, "Tecrübemiz olmadığı için bizim için çok artıları olan program oldu. Bu süreçte eşimin yanımda olması beni motive etti. Eğitime gelmesi için eşimi davet ettiğimde gelmem demedi ama bundan sonra fikirleri olumlu yönde değişmiştir" diye konuştu. "Gebe okulu sayesinde ilk doğum sürecini çok rahat geçirdim" 5 aylık hamile olan Melike Yazıcı, “Hamilelik sürecinde sevinçle beraber kaygılar oluşmaya başlıyor. ‘Doğumum nasıl geçecek, doğum sırasında bir şey olacak mı, sonraki süreç ne olacak?’ diye kafamızda sorular oluşuyor. Gebe okulu bu soruların hepsine cevap veriyor. Gebe okulu sayesinde ilk doğum sürecini çok rahat geçirdim. O yüzden anne adaylarına tavsiyem kesinlikle gebe okuluna gelin" şeklinde konuştu. "İlk başta her şey kolay geliyor ama eşimin yaşadığı sıkıntıları görünce bakış açımız değişiyor" Eşiyle eğitime katılan Hüsnü Yazıcı, “Eşimin duygusal olarak yaşadığı dönemde ona destek olabilmek adına Sağlık Bakanlığı’nın düzenlemiş olduğu eğitime katıldım. Bu süreçte eşime verebileceğim maksimum desteği vermeye çalışıyorum çünkü yaşadığı süreci nasıl olduğunu biliyorum. Çocuklarımıza verebileceğimiz en güzel miras eğitimdir. Eğitim de ailede başlar. Ailenin başlangıçta eğitilebileceği en güzel yer de gebe okuludur. Gebe adaylarını ve eşlerini gebe okuluna gelmelerini tavsiye ediyorum. Çekinecek hiçbir şey yok. Erkekler doğum sürecinde eşlerine içgüdüsel olarak destek oluyorlar ama içgüdüsel olarak davranmak yetmiyor. Bazen bilmemiz gereken konular var, bu eksiklikleri tamamlamak adına destek almamız gerekiyor. Bu desteği de aldığımız en iyi yer sağlık kuruluşlarıdır. İlk başta her şey kolay geliyor ama eşimin yaşadığı sıkıntıları görünce bakış açımız değişiyor" ifadelerini kullandı. "Tüm baba adaylarına eğitimi tavsiye ediyorum" Eğitime katılan Selçuk Karadağ, "Eğitim sayesinde normal doğumun kolay olacağını düşünüyorum. Bu eğitimlerin daha genişleyici şekilde tüm hastanelerde uygulanmasını faydalı olacağını düşünüyorum. Eşim bana eğitime katılma teklifinde bulunduğunda ilk başta olumlu veya olumsuz bir tavrım olmadı. Ancak eğitime katıldıktan sonra çok faydalı olduğunu fark ettim. Tüm baba adaylarına eğitimi tavsiye ediyorum" dedi. 2.5 aylık hamile olan Zülfiye Karadağ ise "İlk doğumumu sezaryen oldum. İkinci bebeğimi normal doğurabilmek açısından eğitimlere katıldık" diye konuştu. "Gebelerimize hem psikolojik hem de fiziksel anlamda sağlıklı şekilde doğuma hazırlıyoruz" Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı Doktor Selçuk Topçu da, “Eğitimlerimizin mahiyeti gebelerimize hem psikolojik hem de fiziksel anlamda sağlıklı şekilde doğuma hazırlamaktır. Eğitimlerin doğum süreci ve sonrasında çok önemi var. Anne adayları yeterince stres ve sıkıntı yaşıyor. Özellikle ilk doğum yapacak hastalarımız doğum eylemi hakkında çoğu zaman herhangi bilgiye sahip olmayabiliyor. Adaylarımızın bu sebeple gebe okulunda aldığı eğitimler oldukça faydalı bilgiler içermektedir. Bu eğitimi almış kişiler gebelik sürecinde nasıl davranması gerektiğini öğreniyorlar" şeklinde konuştu. "Verdiğimiz eğitimlerle normal doğum oranımız sezaryene göre artmaktadır" Operatör Doktor Esra Yıldız ise, "Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, “Gebe okulumuz sadece ilk doğumlar için değil, ikinci, üçüncü doğumları olanlar için de çok iyi eğitim. Tüm anne adayları her doğumda farklı deneyimler yaşamaktadır. Sezaryen isteyip de eğitimlerimiz sonrasında normal doğum yapan çok hastamız var. ’Ben çocuk doğuramam’ diyen sonrasında, ’İyi ki doğurmuşum’ diyen annelerimiz var. Verdiğimiz eğitimlerle normal doğum oranımız sezaryene göre artmaktadır" ifadelerini kullandı. "Genelde bireysel eğitim veriyoruz" Adaylara ders veren ebe Nurşah İnanlı, "Gebe okulu sadece doğum süreci için değil, gebelik düşünen veya gebelik süreci yaşayan ya da doğum sonrası süreçte emzirme problemi yaşayan kişilerin de başvurabileceği eğitim programdır. Gebe okulumuz anne dostu unvanını aldıktan sonra açıldı. Eşli gebe programı ise bir ay önce başladı. Talep her geçen gün artmaktadır. Hem mahremiyet hem de adaylarımızın rahatı açısından çift gelen adaylarımıza genelde bireysel eğitim veriyoruz" dedi. "Gebe okulumuz 2008 yılında anne dostu hastane unvanını aldığımız zaman başladı" Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Hediye Yurttaş ise "Adaylarımızın kaygılarını azaltmak ve heyecanlarına ortak olmak adına gebe okulu çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Doğum sonrasında da ekip arkadaşlarımızdan destek alınabilinmektedir. Gebe okulumuz 2008 yılında anne dostu hastane unvanını aldıktan sonra başladı. Daha sonra bebek dostu hastane unvanımızın eklenmesiyle çalışmalarımız hızlandı" diye konuştu. "Okulumuzda yeniliklere devam etmekteyiz" Eğitim hakkında bilgi veren hastane Başhekimi Uzman Doktor Sertan Acar, "Bölgemizde doğurganlık hızlarına bağlı olarak gebelerimize destek vermek, heyecanlarına ortak olmak amaçlı okulumuzda yeniliklere devam etmekteyiz. Uzun zamandır anne ve bebek dostu hastane olarak da bölgede vatandaşlarımıza desteğimiz devam etmektedir. Son bir ay içerisinde babaları sürece dahil ettik. Yoğun istek var. Psikolog, fizik tedavi, hekim, diyetisyen desteği ile beraber çalışmalarımız devam ediyor" şeklinde konuştu. Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü de bakanlığın hayata koyduğu gebe okulları ile ilgili eğitim, teknik, donanım ve personelle ilgili desteğini sağlayarak bilinçli anne, babalar ve sağlıklı doğuma hazırlık konusunda çalışmalara destek vermektedir.
Eskişehir Enflasyonda düşüşe ’yeşillik’ desteği Eskişehir’de yeşillik üretimi yapan çiftçiler, 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinden dolayı semt pazarlarının kurulamadığını ve buna bağlı olarak ürünlerin fiyatlarının düştüğünü belirtti. Geçtiğimiz pazar günü biten 9 günlük Ramazan Bayramı tatili insanları mutlu ederken bazı üreticilerin ise işleri sekteye uğradı. Pazarlara yeşillik satışı yapan Eskişehirli çiftçilerin ürünleri kurulmayan semt pazarlarından dolayı ellerinde kaldı. Haftanın neredeyse her günü kentin çeşitli yerlerindeki pazarlara yeşillik sevk eden çiftçiler, 9 günlük süreçte zorluk çekti. Çiftçinin elinde yüklü miktarda mal kalmasına bağlı olarak fiyatlar yarı yarıya düştü. “Malın kalması demek veya yetişkin bir ürünün tarladaki heba olması demek” 9 günlük tatilin çiftçi için çok uzun olduğunu belirten Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “9 günlük bayram tatili. Ülkemizin tarımsal olarak belki bize çok büyük zararı var. Ama bu sadece hani turizme, faydası olan bir konu. Örneğin şimdi bugün bayram öncesi biliyorsunuz Ramazan ayı dolayısıyla veya söylentilere göre marul mesela pazarlarda 30 liraya kadar çıktı. Ama bunun arz ve talep meselesi olduğunu hepimiz unutuyoruz. Çünkü bizim malımız hiçbir zaman için rayiç fiyatı kendi kendine yükseltemez. Burada her şeyden önce planlı üretim ve bunlar akabinde de gelen 9 günlük bayram tatili sürecinde, tabii tatile gidenler için belki çok hoş bir seda ama biz üreticiler için çok büyük sıkıntı. Çünkü neden? Günde mesela şu araç her gün çıkması gerekiyor. Her gün giden bir araç bir anda 9 gün kımıldamıyor. Bu tarlada malın kalması demek veya yetişkin bir ürünün tarladaki heba olması demek. Kaldı ki ekonomisinde de çok büyük etki yapıyor. Neden? Biz mesela şu anda en büyük sıkıntımız tarladaki işçi. Tarladaki işçiye hemen dönüş yapabilmesi için parasını ödeyebilinmesi için ekonomi dokuz gündür durdu. Ama işçi ne yapıyor burada, devam ediyor. Mevcut olarak bütün ürünlerde yarı yarıya bir fiyat farkı var. Bunun işte sebebi bir kere bir anda malın depoda stokta durup dururken hepsi birden çıkması. 15-20 gün önce, 30 lira civarlarında olan bir marul, şu anda 20 ile 15 liraya düştü. Bu tarlada 10 lirayken 5 liraya düştü” dedi. “Pazarlar kapalı, üretici, ürettiği ürünü satamadı” Çiftçi Kadir Yavaş ise üreticilerin ürünlerini satmamasından dolayı fiyatların düştüğünü belirtirken şöyle konuştu; “9 günlük tatil süresince bu havaların da sıcak gitmesiyle Türkiye genelinde olan yeşil grupların hepsi yetiştiği için bir de millet tatilden yeni çıktı. Arz talep meselesi de azaldı. Bu yüzden yani istekler azaldı biraz. Bunlar da fiyatlarda düşüşe neden oldu. Bayramdan önce yani maksimum yüksek satışlarda şu an yarı yarıya gerileme var. Bu havaların ısınmasıyla birlikte olan bir şey. Bir de 9 günlük bayram süreci olunca sevkiyat olmadığı için bütün mallar birbirini sıkıştırdı Türkiye genelinde. Pazarlar kapalı, üretici, ürettiği ürünü satamadı, pazarlayamadı. Ya elinde varsa dışarıya attı ve de bekletti, bir şeyler yaptı, bir şekilde. Herkesin ürünü yetiştiği için mecbur sıkıntılı bir dönem oldu.”
Ankara ABB Başkanı Yavaş: "5 yılda ortaya çıkan asıl faaliyet raporu, temsilciler tarafından değil, bu kez milletimizin kendisi tarafından rekor oyla onaylandı" Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, "Çalışmalarımız, hizmetlerimiz, yönetim anlayışımız ve yaklaşımımız ile 5 yılda ortaya çıkan asıl faaliyet raporu, temsilciler tarafından değil, bu kez milletimizin ta kendisi tarafından oylandı ve rekor oyla onaylandı" dedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi Nisan ayı Meclis Toplantısı’nın 5. birleşimi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş başkanlığında yapıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda yapılan toplantıda Büyükşehir Belediyesi, ASKİ ve EGO Genel Müdürlüğünün 2023 yılı faaliyet raporları görüşülerek, oy çokluğuyla kabul edildi. Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısın’da Başkentlilere ve Meclis üyelerine seslenen Yavaş, 5 yıl önce göreve başlarken Ankara’yı ortak akılla yöneterek, şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir yönetim anlayışını hâkim kılacaklarını vadettiklerini belirterek, "Hangi bölgeden ne kadar oy alındığına bakmadan, kimseyi ayırt etmeden, herkese eşit ve adil bir şekilde hizmet edeceğimizi belirtmiştik. Çöp projelere para harcamadan, insan sağlığı ve insan hayatını önceleyen işlere imza atacağımızı, kimseyi aç ve açıkta bırakmayacağımızı ifade etmiştik. Ankara’nın tarımına, sanayisine, altyapısına, turizmine, kültürüne ve sanatına iz bırakacak işlere imza atacağımızı söylemiştik. Tüm bunların ardından milletimiz bize Ankara’ya 5 yıl hizmet etme görevini vermişti" ifadelerini kullandı. "25 yılda yapılan yeşil alanı 5 yılda Ankara’ya kazandırdık" Yavaş, 5 yıllık süreçte eski dönemde olduğu kadar köprü, kavşak ve alternatif yollar yaptıklarını belirterek, altyapıda eski döneme oranla iki kat daha fazla yatırım gerçekleştirdiklerini vurguladı. 25 yılda yapılan yeşil alanı 5 yılda Ankara’ya kazandırdıklarına işaret eden Yavaş, "Belediyeye ait hiç kreş yoktu, 25 tane açtık. Hiç teknoloji merkezi yoktu, 5 tane açtık. 2013 yılından beri hiç otobüs alınmamıştı, 416 adet aldık. Mola evleri, spor tesisleri, kütüphaneler, yeni aile yaşam merkezleri açtık. AŞTİ’yi, balık halini, yıllardır kullanılamaz halde duran Altınpark Yüzme Havuzu’nu yeniledik. Başta Ulus bölgesi olmak üzere tarihi ve kültürel alanda Ankara’ya on yıllarca hizmet edecek restorasyon ve yenileme çalışmaları gerçekleştirdik" diye konuştu. "Doğal gaz desteği ile evlatlarımızı üşütmedik" Kırsal kalkınma alanında gerçekleştirdikleri çalışmalarla tarımın, çiftçinin ve üretimin yanında olduklarını vurgulayan Yavaş, sosyal belediyecilik anlayışıyla gerçekleştirdikleri projelere ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Türkiye’de ilk olan doğal gaz desteği ile evlatlarımızı üşütmedik. Türkiye’de ilk olan aylık et desteği ile onları proteinsiz bırakmadık. Kırtasiye, sınav ücreti ve servis desteği ile eğitimlerinde yanlarında olduk. 918 köye internet bağlatarak pandemide uzaktan eğitim almalarını sağladık. SMA testleri, çocuk tarama testleri ve yeni başladığımız diyabet sensörü dağıtımı ile evlatlarımızın doğumundan itibaren yanlarında olacağımız bir sistem kurduk. Öğrenci abonmanı ile Türkiye’nin en uygun öğrenci ulaşımını Ankara’da uyguladık. Öğrenci evlerinde su ücretlerine yüzde 50 indirim yaptık." "Sokaklarda alnımız ak, başımız dik yürüyebildik" "İşte, biz bu şekilde 5 yılımızı tamamladıktan sonra en hassas, en doğru, en adaletli ve en kudretli teraziye çıktık" diyen Yavaş, 2024 yerel seçimlerine işaret ederek konuşmasına şöyle devam etti: "Yaptığımız projeler ve uyguladığımız belediyecilikle nasıl sokaklarda alnımız ak, başımız dik yürüyebildiysek, çok şükür ki millet iradesinin terazisinden de alnımız ak ve başımız dik olarak çıktık. Çalışmalarımız, hizmetlerimiz, yönetim anlayışımız ve yaklaşımımız ile 5 yılda ortaya çıkan asıl faaliyet raporu, belediye meclisi üyeleri tarafından değil, bu kez milletimizin ta kendisi tarafından oylandı ve rekor oyla onaylandı. Yüzde 60’ın üzerindeki rekor oy oranımız, ilçe belediye başkanlıklarındaki başarımız, Meclis çoğunluğumuz ve rakibimizle aramızdaki yaklaşık 30 puanlık fark, yüce Türk milletinin aklının ve duygularının vesikası, bizim ise onur nişanemiz oldu."