POLİTİKA - 28 Mayıs 2015 Perşembe 13:02

CHP'nin kadın adayından AYM'ye Erdoğan başvurusu

A
A
A
CHP'nin kadın adayından AYM'ye Erdoğan başvurusu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Antalya Milletvekili adayı Avukat Figen Çalıkuşu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Anayasa ihlali yaptığını iddia ederek, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

 

Başvuruda, "Anayasanın 101, 103 ve 104. maddelerinde Cumhurbaşkanının görevini tarafsızlıkla yerine getireceğinin belirtildiği, ancak tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı’nın seçim döneminde herhangi bir siyasi parti lehine ya da aleyhine propaganda yapabileceği yasa koyucu tarafından öngörülmediği açıktır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olduğuna göre istinasız herkesin kurallara uyma mecburiyeti bulunmaktadır. Aşağıda sırasıyla yer verilen eylemler anayasa ve hukuk düzenine aykırılık teşkil etmektedir" ifadelerine yer veren Çalıkuşu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 09.05.2015 tarihli İzmir’deki toplu açılış töreni konuşmasından, 15.05.2015 tarihli Kırıkkale mitingi ve açılış töreni konuşmasından, 22.05.2015 Tarihli Ordu-Giresun Havalimanı açılış töreni konuşmasından, 23.05.2015 Tarihli Antalya’daki toplu açılış konuşmasından, 24.05.2015 tarihli Şanlıurfa’daki toplu açılış töreni konuşmasından ve 26.05.2015 tarihinde, SETA tarafından düzenlenen "Başkanlık Sistemi İçin Ülke Örnekleri ve Türkiye İçin Başkanlık Sisteminin Temel Dinamikleri" panelindeki konuşmasından paragraflara yer verdi.

ANAYASA İHLALİ

CHP adayı Çalıkuşu başvurusunda şu sözlere yer verdi:

"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı resmi sitesinde konuşmalar bölümünde yer alan özellikle seçim takviminin başladığı 7 Mart 2015 Tarihinden itibaren hemen hemen her gün programı dahilinde katıldığı toplantı, konferans ve toplu açılışlarda yaptığı konuşmaları incelendiğinde yukarıda yer verdiğimiz benzer içerikteki anayasa ve hukuk ihlalleri. Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar, Anayasa’nın 36. maddesine göre vatandaşlar kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına sahiptir. Anayasa’nın 10. maddesine göre herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Anayasanın 101, 103 ve 104. maddelerinde Cumhurbaşkanının görevini tarafsızlıkla yerine getireceğinin belirtildiği, ancak tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı’nın seçim döneminde herhangi bir siyasi parti lehine ya da aleyhine propaganda yapabileceği yasa koyucu tarafından öngörülmediği açıktır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olduğuna göre istinasız herkesin kurallara uyma mecburiyeti bulunmaktadır. Bu anayasa hükümleri esas alındığında ‘A’ başlığında sıraladığımız delillere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anayasa ihlalinde bulunmakta olduğu görülmektedir."

"CUMHURBAŞKANI DEVLETİN BAŞIDIR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hemen her gün bazı günlerde birden fazla kez açılış törenlerini vesile kılarak ya da görsel, yazılı medya etkinliği ile sanki partisinin genel başkanı imiş gibi açıkça muhalefet partilerini liderlerini ve politikalarını hedef alarak yaptığı konuşmalarla Cumhurbaşkanı tarafsızlığını yitirdiğini ispatlar tutumlarını ısrarla sergilediğini ileri süren Çalıkuşu başvurusunda, şunları kaydetti:
"İlaveten Başkanlık sistemini destekler ve istediğini propaganda ile hareket ederken aynı görüşü zorunlu olarak savunma durumunda kalan kendi partisine destek istemektedir. Bu da Cumhurbaşkanı tarafsızlığını yitirdiğinin ayrı bir teyididir. Her gün birden kez devam ettirdiği ihlallerinde özellikle konuşmaların video görüntüleri izlendiğinde tespit edileceği üzere kullandığı üslup, takındığı alaycı ve tahkir edici tutumlar, ayrıştırıcı hedef göstermeler de tarafsız davranamayan Cumhurbaşkanı görüntüsünü pekiştirirken Cumhurbaşkanı olan bir kişi üzerinden topluma zerk edilen bu ötekileştirmenin seçim öncesi çok ciddi provokasyonlara açık bir ortama zemin olabileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bir Cumhurbaşkanın böylesi bir görevi ve tarafgirliğini destekler hiç bir yasal düzenleme yoktur. Anayasanın 104. maddesi gereği Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu olarak çalışmasını gözetir. Cumhurbaşkanı propagandalar sırasında işgal ettiği makam sebebi ile kamusal gücü doğrudan ancak Anayasanın 10. maddesi son fıkrasına aykırı olarak son derece taraflı olarak kullanmakta eşitlik ilkesini, seçimlerin tarafsız ortamda yapılması ilkesini tarafsız Cumhurbaşkanı sıfatı ile çiğnemektedir. Kendi partisi için ve başkanlık sistemi için açık açık propaganda yaparken ve diğer partileri ve liderlerini hedef gösterir ve topluma düşmanlık ve ötekileştirmeyi yerleşik kılarken Devletin başı olması gerektiğini, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletini temsil etmesi gerektiğini göz ardı etmektedir. Milletin tarafı olduğunu iddia etse de yine kendisi tarafından ifade edildiği üzere milleti sadece kendisine oy verenlerden oluştuğundan tarafsız bir Cumhurbaşkanı olmadığı algısını özellikle değiştirmeme istek ve ısrarındadır."

"SEÇİLME HAKKIMI VE YASALAR ÖNÜNDE EŞİTLİK İLKESİNİ İHLAL ETMEKTEDİR"

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak yaptığı başvuruda CHP'li Figen Çalıkuşu şu ifadelere yer verdi:
"07.06.2015 tarihinde yapılacak genel seçimlerde YSK tarafından kesinleşen listelere göre CHP Antalya listesinin 6. sırasında yer alan milletvekili adayıyım. 96 aday arasında yapılan ön seçimi 5. sırada ve kadın adaylar arasında birinci olarak tamamladım ve bir kontenjan uygulaması ile listede 6. sırada yer aldım. Anayasa gereği bir vatandaş olarak seçilme hakkına sahibim. Bu hak anayasada teminat altına alınan temel hak ve özgürlüktür. Yine Anayasa gereği bir vatandaş olarak benim de Cumhurbaşkanın da yasalar önünde eşit olması gerekir. Hiç bir kişiye ve aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Eşitlik ilkesinin Cumhurbaşkanı tarafından çiğnenmesine göz yumulamaz. Cumhurbaşkanı Anayasal görev ve yetkilerini aşarak tarafsızlık yeminin yok sayarak yaptığı propagandalar ile ‘A’ başlığında yer verdiği emsal konuşmalarında Cumhurbaşkanlığı resmi sitesinde de bulunabilecek her gün yaptığı toplantılarında üyesi olduğum CHP ve partimin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alırken, partimin seçim vaatlerine dair olumsuz ve tahkir eden polemiklere girerken anayasada teminat altına alınan temel hak ve özgürlüklerden seçme ve seçilme hakkımı ve yasalar önünde eşitlik ilkesini ihlal etmektedir. "

YSK BAŞVURULARI

Başvurusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kendi partisini mevcut makamının kamusal gücüne dayalı olarak yaptığı konuşmalarında açık açık över ve işaret ederken, bir milletvekili adayı olarak yer aldığı demokrasi yarışında Cumhurbaşkanının kendi partisinin milletvekili adayları lehine haksız bir denge oluşturduğunu ve kendisinin de bir milletvekili adayı olarak seçilme hakkının ve eşitlilik ilkesinin ihlal edildiğini bildiren Çalıkuşu, "Yine Cumhurbaşkanın, Cumhurbaşkanı seçildiği tarihten 07.06.2015 tarihli genel seçimin başlangıç tarihine kadar yaptığı miting sayısı ile seçim başlangıç tarihinden itibaren Cumhurbaşkanı sıfatı ile yaptığı mitingler, açılışlar, görsel medya kullanımları sayısındaki artış ve seçime kadar aynı hızda devam edeceği bilgisine göre Cumhurbaşkanının genel seçime girecek bir parti lideri gibi yaptığı etkili ve ısrarlı uygulamaları tarafsızlık ilkesinin ve yaptığı anayasal yeminin görevi Anayasayı uygulamak olan Cumhurbaşkanı tarafından hiç umursanmadığı ve hatta tüm itiraz ve YSK başvurularına karşın bu yoğun ısrar ve kastı da Anayasa’yı bilerek ihlal etmeye yönelik olduğunu göstermektedir. Hatırlatmak isterim ki bu durum temel hak ve özgürlerin ihlali olduğu gibi Anayasanın bu kadar yoğun kast ile ısrarlı ihlali anayasanın ihlali suçunun özelliklerini de taşımaktadır. Yine bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ve milletvekili adayı olarak katıldığım demokrasi yarışında benim devletimin imkanlarının yanlı ve benim temel hak ve özgürlüklerimi ihlale imkan tanıyacak şekilde tarafsız olacağına yemin etmiş Cumhurbaşkanı tarafından kullanılması ve bu durumdan kendi partisinin adaylarının haksız yararlanıyor olması da anayasal eşitlik hakkımın ihlalidir. Cumhurbaşkanı tarafından harcanan her kuruşta bir vatandaş olarak benim de kendi partisinin adayları ve tüm vatandaşlar kadar hakkım ve payım bulunmaktadır" sözlerine yer verdi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara "Genç Şefler ile Ankara’nın Coğrafi İşaretli Lezzetlerinin İzinde" etkinliği ilgi gördü Ankara Kalkınma Ajansı, Gölbaşı Kaymakamlığı ve Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenen "Genç Şefler ile Ankara’nın Coğrafi İşaretli Lezzetlerinin İzinde" etkinliği büyük ilgi gördü. Mogan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ev sahipliğinde Ankara’nın coğrafi işaretli ürünlerinin tanıtımı amacıyla düzenlenen etkinlikte yemek yarışmaları, tematik sunumlar ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştirildi. Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında yapılan organizasyonun açılışında konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, turizmin ekonomilerdeki değerine vurgu yaptı. Ökten, bakanlık olarak ihtiyaç duyulan insan kaynağını yetiştirmek için mesleki eğitimde önemli adımlar atıldığını kaydetti. "Coğrafi işaretli ürünler ve turizm birbirini destekleyen ve birlikte büyüyen iki alandır" Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek ise, coğrafi işaretli ürünlerin öneminden bahsetti. Geleceğin şeflerine seslenen Şimşek, coğrafi işaretli ürünleri tercih etmeleri için çağrıda bulunarak, şunları kaydetti: "Coğrafi işaretli ürünler, bölgenin tanıtımının yapılmasında güçlü bir araçtır. Coğrafi işaretli ürünler ve turizm birbirini destekleyen ve birlikte büyüyen iki alandır. Coğrafi işaretli ürünler, yerel tohumlar, yöreden elde edilen hammadde ve üretim teknikleri kullanılarak üretildiğinden, biyoçeşitliliğin korunmasına ve çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlar. Yeni nesillerin zengin kültürel mirasımızı keşfetmelerine ve bu mirası daha geniş kitlelere taşımalarına olanak sağlayacak bu tür etkinlikler, yerel kalkınmanın yanı sıra kültürel mirasımızın sürdürülebilirliğini de destekleyecektir. Coğrafi işaretli ürünlerimiz, yerel ve ulusal ekonomimiz için büyük bir değer taşımaktadır." Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreter Vekili Emine Doğrukök, konuşmasında Ajansın çalışmalarından bahsederek, coğrafi işaretli ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması için yürütülen faaliyetler hakkında bilgi verdi. Turizmin bölgesel kalkınmanın önemli araçlarından olduğunu kaydeden Doğrukök, bu alanda Ajansın çalışmalarının devam edeceğini bildirdi. Son olarak Ankara Kalkınma Ajansı Kırsal Kalkınma Birim Başkanı Zekai Efeoğlu bir sunum gerçekleştirerek, Ankara’da coğrafi işaretli ürünler hakkında bilgi verdi. Konuşmaların ardından öğrenciler tarafından halk oyunu gösterisi gerçekleştirildi. Alandaki stantları gezen katılımcılar, coğrafi işaretli ürünler hakkında bilgi aldı. Etkinliğe Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, Gölbaşı Kaymakamı Erol Rüstemoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreter Vekili Emine Doğrukök ile yetkililerin yanı sıra öğrenciler, şefler ve turizm gönüllüleri katıldı.
Samsun Rafting eğitim kamplarına Samsun ev sahipliği yapıyor Türkiye Kano Federasyonu rafting sporunun geliştirilmesi için 9 ilde eş zamanlı olarak 15-23 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ‘Rafting Bölgesel Eğitim ve Gelişim Kampları’na Samsun Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de rafting spor organizasyonlarını düzenleyen ve özellikle gençleri rafting sporuyla tanıştırarak bu sporu geliştirmeyi hedef edinen Türkiye Kano Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Rafting Bölgesel Eğitim ve Gelişim Kampları’ Samsun’da gerçekleştiriliyor. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 15-23 Nisan tarihlerinde düzenlenen organizasyon kapsamında 70 sporcuya eğitim veriliyor. 9 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen eğitim çalışması Samsun’da Büyükşehir Belediyesi Su Sporları Merkezi’nde yapılıyor. “Türkiye’yi temsil edecek sporcular yetiştiriliyor” Genç sporculara eğitim veren Rafting Antrenörü, Avrupa Şampiyonu Milli Sporcu Mert Alper Sarı, “Türkiye Kano Federasyonumuz gençlerin rafting sporuyla tanışması ve ülkemizi temsil edecek sporcular yetiştirilmesi amacıyla açmış olduğu bu eğitim seminerinde sporcu kardeşlerimizin gelişim gösterdiği görmek gerçekten çok güzel. Özellikle şunu söyleyebilirim ülkemizin dört bir yanı sularla çevrili ve bunu çok iyi değerlendirmeliyiz. Avrupa sahnesinde şehirleri ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek sporcuların çıkması doğrultusunda federasyonumuzun yaptığı bu eğitim seminerine genç kardeşlerimizi bekliyoruz. 15 Nisan’da başladık ve 23 Nisan tarihine kadar Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Su Sporları Merkezi’ndeyiz, sadece gençleri değil tüm vatandaşlarımızı bekliyoruz” dedi. “Eğitim programlarını çok önemsiyoruz” Samsun Büyükşehir Belediye Spor Kulübü Kano Antrenörü Zafer Benli ise yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak su sporlarında çok başarılı işler yapıyoruz ve bunlardan birisi de bu eğitim seminerinin burada gerçekleştirilmesidir. Kano ve dragon bot branşlarında sporcularımız bulunuyor. Hem bu branşlara hem de raftinge ilgilinin artması amacıyla böyle bir eğitim seminerinin şehrimizde olmasını çok önemsiyoruz. Yaklaşık 70 sporcu ve vatandaşımıza burada eğitimler verilmeye devam ediyor. 23 Nisan Salı günü sona erecek eğitim seminerinde eminim ki rafting branşında da başarılı sporcular çıkartacağız.”
Tokat Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina da ağır hasar aldı Tokat’ta incelemelerde bulunan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şuana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat’ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Tuzcuoğlu’na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat’ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine sayın valimizin, yine AFAD’ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz." dedi. "Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda" Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekip, "Gerek Tokat’ta gerek Yozgat’ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunlar çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege’deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalardan Alp’lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz." dedi. "500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı" Tuzcuoğlu, depremin ardından 500’e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi. "Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek. Ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can olamaması" .