SAĞLIK - 22 Ekim 2016 Cumartesi 15:24

Cildinizdeki küçücük bir ‘ben’ hayatınızı ne kadar değiştirebilir?

A
A
A
Cildinizdeki küçücük bir ‘ben’ hayatınızı ne kadar değiştirebilir?

Akademik Onkoloji Derneği (AKOD) tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu, 22-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı.

Sempozyumda; cilt kanserine dair Türkiye’de var olmayan tedavi yöntemleri, kanser aşılarının tedavideki yeri, immünoterapinin hangi kanser türlerinde etkin olarak işe yaradığı ve immünoterapi ile aşıya erişmede klinik araştırmalar ve maliyetler konuşuldu.

2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu’na dünya genelinde cilt kanseri ve tedavisi üzerine çalışan İsrail’den Prof. Dr. Jacob Schachter, Katar’dan Prof. Dr. Ena Wang, İtalya’dan Prof. Dr. Nicola Mozzillo ve Doç. Dr. Antonio Grimaldi, Almanya’dan Dr. Mustafa Diken ile Türkiye’den Akademik Onkoloji Derneği (AKOD) Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu ve AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca gibi çok sayıda uzman hekim katıldı.

Dizindeki küçük bir ‘ben’in cilt kanserinin en tehlikeli türü olan ‘malign melanoma’ olduğunu öğrendikten sonra, 1,5 yıllık zorlu bir tedavi süreci geçiren ve kanserli hücrelerin, çevre doku ve organlara yayıldığı 4’üncü evrede hastalığı yenen Yunus Emre Üstgörül’ün hikayesi, sempozyum nedeniyle düzenlenen basın toplantısının odak noktası oldu. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İçmeler Turizm Meslek Yüksekokulu’nda beden eğitimi dalında öğretim görevlisi olan 35 yaşındaki Yunus Emre Üstgörül, The Marmara Otel’de düzenlenen basın toplantısına doktoru Doç. Dr. Burçak Karaca ile birlikte katıldı.

Yeni nesil tedaviler hem hastalar hem doktorlar için yeni umut oldu

Melanomun halk arasında ‘kara bela’ olarak adlandırılan ve genellikle benlerin üzerinde gelişen son derece kötü seyreden bir deri kanseri olduğunu belirten AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca, “Cilt kanseri, yakın zamana kadar onkoloji olarak çok çaresiz kaldığımız ve var olan tedavilerin çare olamadığı bir kanser türüydü. Son 5 yılda sistemik dediğimiz yani damar yolu ya da ağız yoluyla uygulanan tedavilerin yanı sıra hastanın görünen yarasının üzerine uygulanan lokal tedaviler gibi çeşitli yöntemler bu işin seyrini tamamen değiştirdi. Bu yenilikler sayesinde hastanın yaşam kalitesi ve hayatta kalma süresi arttı, hatta çoğu kanser türlerinde son aşama olarak kabul edilen 4’üncü evrede bile hastalıktan tamamen kurtulan vakalar görülmeye başlandı ki bu kanser tedavisinde gerçekten bambaşka bir sayfanın açıldığını gösteriyor” dedi.
Dr. Karaca şöyle devam etti: “Maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle bazı ilaçların devlette şimdilik geri ödemesi yok. O nedenle hastaların ilacı ulaşımı konusunda bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Uygun hastalarımıza büyük ilaç firmalarının Ar-Ge çalışmaları sayesinde, özellikle de insani erken erişim programları çerçevesinde mutlaka bunları vermeye çalışıyoruz. Bu noktada, Sağlık Bakanlığımızın bu konuda iyi niyetli olduğunu ve bir çok ülkeden daha ileri seviyede olduğumuzu belirtmek isterim. Cilt kanseri tamamen iyileşen hastam Yunus Emre Üstgörül de tedavisinde insani erken erişim programlarından yararlandı.”
Türkiye’de ilk kez İzmir’de kullanılan elektrokemoterapi tedavisi, kemoterapinin yan etkilerini önemli derecede azaltıyor

Cilt kanserinin günümüzde dermatolog, cerrah, onkologlar tarafından multidisipliner bir bakış açısıyla tedavi edildiğini ifade eden Elektronik Mühendisi ve Kanser Araştırmacısı Dr. İbrahim Gökçe ise, tıp dünyasında uygulanan birçok tedavi yönteminde doktorlar kadar mühendislerin de kilit rol oynadığını söyledi. Yunus Emre Üstgörül’ün tedavisinde önemli rol üstlenen elektrokemoterapi (EKT) cihazından bahseden Gökçe, “Elektrokemoterapi, hücrelere elektrik alan uygulayarak hücre zarında delikler oluşturma prensibine dayanan bir tedavidir. Hastaya verilen kemoterapi ilaçları bu deliklerden hücre içine girerek bir dizi sürecin ardından kanser hücrelerini öldürür. Bu metotla hem hastaya verilen kemoterapi ilacı dozu düşürülerek hastadaki yan etkiler hissedilmeyecek bir seviyeye indirilir hem de kanserli doku çoğu vakada tamamen kanserden temizlenir. Türkiye'de bu yöntemi ilk defa pilot bölge olarak seçtiğimiz İzmir’de uyguladık. Önümüzdeki yıl bu sayı artacak” dedi.

Açık ten ve göz rengine sahip olmak ile kızıl saç, çil ve ince cilt yapısı ve 50’nin üzerinde ben varlığı melanom için bilinen risk faktörleri arasında yer alıyor. Özellikle güneş ışığı şu anda ve riski arttıran en önemli etkenler arasında kabul ediliyor. Hastalık son beş yılda özellikle gençler arasında önemli artış gösterdi. Hastalığın görülme sıklığı Türkiye’de yüz binde ortalama 1,5-2 gibi seyrederken Avustralya’da bu rakam yüz binde 12, ABD’de 15 ve Kuzey Avrupa ülkelerinde ortalama 7-8 olarak görülüyor.
2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumu’nu düzenleyen AKOD’un Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker ise, Akademik Onkoloji Derneği'nin 2015 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalında görevli akademik personel tarafından kurulduğunu ve amacının, ülkemizde onkolojinin her düzeyde doğru temellere oturması ve ulusal düzeydeki başarılarının tüm bilim dünyasına yayılmasına katkı sağlanması olduğunu ifade etti. AKOD’un uluslararası katılımlı toplantılar düzenleyerek onkolojiye hem akademik hem de pratikte yön veren isimlerle Türk onkolojisinin temsilcilerinin birebir temaslarının sağladığını böylelikle deneyim paylaşımlarıyla birlikte yeni ve özgün çalışmaların geliştirilmesine katkı sağlandığını söyledi.
“Kanser araştırmalarındaki baş döndürücü gelişmeler ile gerek kişiye özel hedefleyici tedaviler gerekse insanın bağışıklık sistemi hücrelerinin kansere karşı aktif hale getirilmesi metoduna dayalı 'immunoterapi' yöntemlerinin, melanom tedavisinde son yıllarda gösterdiği çarpıcı başarı ile hastalığın son evrelerde bile bazı durumlarda tedavi edilebilir olduğu gerçeğini ortaya koymuştur” diyen Prof. Dr. Erdem Göker, "İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar bugün melanoma tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomanın yanı sıra akciğer kanseri, karaciğer kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır" dedi.

"Küba’nın geliştirdiği akciğer kanseri aşısı, özel bir tedaviye cevap veren çok kısıtlı bir hasta grubunda işe yarıyor"

Sempozyumda son dönemde kamuoyu gündemine gelen kanser aşısı ile ilgili yanlışlıklara açıklık getiren AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu ise, Küba’nın geliştirdiği kanser aşısının tamamen yanlış anlaşıldığını söyledi. Uslu, "Bu aşı, teröpatik olarak ifade edilen tedavi edici bir aşıdır. Asla ve asla önleyici bir aşı değildir. Her hasta için kurtarıcı da değildir. Çok kısıtlı bir hasta grubunda uygulanmaktadır. Sadece akciğer kanserinin bir alt tipinin özel bir tedaviye cevap vermiş olan grubunda işe yaramaktadır. Bu şartlara uygun hastaların aşı için Küba’ya gitmesine gerek yoktur, aşı Türkiye’ye de gelmektedir. Ancak maliyeti vardır ve devlet tarafından karşılanamamaktadır" diye konuştu.

Sempozyuma Ortadoğu’nun en büyük merkezlerinden biri olan İsrail Tel Aviv'de bulunan Sheba Tıp Merkezi’ndeki Ella Lebenbaum Melanom ve Cilt Kanseri Enstitüsü’nde Direktör olan Prof. Dr. Jacob Schachter de katıldı. Uluslararası yayınlarda immüno onkoloji ile tümör ve cilt kanseri üzerine 250'den fazla bilimsel yayını bulunan Prof. Dr. Jacob Schachter, henüz ülkemizde olmayan ancak ileri evre kanserde çok iyi merkezlerde yapıldığında hastalara uzun süre yaşama şansı verebilecek özel bir ‘T hücre tedavisi’ hakkında Türk hekimlere bilgi verdi. Bu tedavi dünya genelinde 6 merkezde yapılıyor. Bu merkezlerin 5’i ABD’de, 1’i de İsrail’de bulunuyor.

Doha, Katar'da bulunan Sidra Tıp ve Araştırma Merkezi’nden gelen ve bu alanda dünyanın sayılı uzmanlarından olan Amerikalı Prof. Dr. Ena Wang de, melanomda genetik bozukluklar, immünolojik yanıt ve kanser hastalıklarında gen ve hücre tedavisi ile gibi gelişmiş teknolojilerle uyguladığı tedavilere dair deneyimlerini paylaştı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Fatih’te hareketli gece: Komşusunun kapısına balyoz ve matkapla saldırıp kapıyı ateşe verdi Fatih’te iddiaya göre, psikolojik sorunları olan bir kişi sesten rahatsız olduğu için üst komşusunun kapısını önce balyoz ve matkapla kırmaya çalıştı, başarılı olamayınca 4 kişinin bulunduğu evin dış kapısını ateşe verdi. Polis, itfaiye ve özel harekat polisleri olaya müdahale ederek saldırganı etkisiz hale getirdi. Olay, saat 01.30 sıralarında Fatih İskenderpaşa Mahallesi Feyzullah Efendi Sokak’ta yaşandı. İddiaya göre, 5 katlı binanın 4’üncü katında oturan psikolojik sorunları olan bir kişi, üst komşularının çıkardığı sesten rahatsız olunca eline aldığı balyoz ve matkapla üst komşusunun kapısına vurarak açmaya çalıştı. 5’inci katta oturan komşuları neye uğradıklarını şaşırarak panik içinde polise haber verdi. Kapıyı balyoz ve matkapla açamayan saldırgan başarılı olamayınca kapıyı ateşe verdi. Özel harekat polisleri saldırganı etkisiz hale getirdi Olay yerine gelen polis ve itfaiye ekipleri balyoz saldırgana müdahale etmekte güçlük çekince olay yerine polis özel harekat ekipleri sevk edildi. Özel harekat ekiplerinin çalışmasıyla saldırgan etkisiz hale getirilirken dairede bulunan 4 kişi itfaiye ekiplerince evin camından merdiven aracıyla tahliye edildi. Binadan dışarı çıkmak istemeyen saldırgan polis özel harekat tarafından etkisiz hale getirilerek sedye ile binadan dışarı çıkarıldı. Sedye ile dışarı çıkarılan saldırgan ambulansla hastaneye kaldırıldı. Alt komşularının saldırısına uğrayan 4 kişi, saldırgandan şikayetçi olmak ve ifade vermek için polis merkezine götürüldü. Saldırı anında dairede olan ev sahibi Muhammet Enes, “Alt kattaki komşu eve matkapla içeri girmeye çalıştı, evin kapısını yaktı. Balyozla kapıya vurdu. Polisi aradık polis geldi. Camdan bağırıyorum ben polislere, yardımcı olsanıza adam kapıyı yakıyor. Adamı almıyorlar. Özel harekat geldi, tek bir adam ancak alabildi. Saldırgan benim alt komşum, daha önce hiçbir tartışma yaşamadık. Ruh hastası kendisi kuruluyor. Daha önce de biz polis çağırmıştık. Çevik kuvvet gelmişti kapıyı koçbaşıyla kırmıştı. Kapısını biz mi kırdık zannediyor artık. 2-3 akşamda bir geliyor. Daha önce 4-5 defa şikayetçi olduk. Birinci kattaki komşu onu da rahatsız ediyor, saldırıyor. O da şikayetçi oldu ama almıyorlar” dedi. Yanan kapı içeriden cep telefonu kamerasıyla anbean görüntülendi Görüntülerde, evde yaşayan 4 kişinin yaşadığı panik anları ve dışarıdan yanan kapının dumanlarının daireden içeri girdiği anlar görülüyor. Psikolojik sorunları olduğu iddia edilen saldırganın daha önce de aynı daireye matkapla saldırdığı iddia edildi. Hastaneye kaldırılan saldırganın hastanedeki işlemlerinin ardından ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldüğü öğrenilirken ekiplerin olayla ilgili çalışmaları sürüyor.
Aksaray Aksaray’da kontrolden çıkan otobüs bahçe duvarına çarptı: 8 yaralı Aksaray’da önüne aniden bir otomobilin geçmesi üzerine fren yapan tıra, arkadan gelen yolcu otobüsü çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otobüs bir fabrikanın bahçe duvarına çarparak durabildi. Kazada otobüs sürücüsüyle birlikte toplam 8 kişi yaralandı. Kaza saat 02.00 sıralarında Aksaray - Adana Karayolunun 6. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ankara’dan Diyarbakır’a giden Muhammet T. (45) idaresindeki 42 EKB 68 plakalı demir profil yüklü tır, önüne aniden geçen Şammas A. (29) yönetimindeki 68 AE 610 plakalı otomobili son anda fark ederek ani fren yaptı. Ani fren yapmasıyla birlikte tırın arkasından seyreden İstanbul - Adıyaman seferini yapan Murat T. (43) idaresindeki 02 AG 525 plakalı yolcu otobüsü tıra arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otobüs bir fabrikanın bahçe duvarına çarparak durabildi. 21 yolcunun bulunduğu otobüs kazasında otobüs şoförü ve 7 yolcu olmak üzere 8 kişi yaralandı. Kazayı gören diğer sürücüler durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan 3 yaralı ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırılırken, hafif yaralanan 5 yolcuya olay yerinde ayakta müdahale yapıldı. Hastanede tedavi altına alınan otobüs sürücüsü ve 2 yolcunun da durumlarının iyi olduğu öğrenilirken, tır ve otomobil sürücüsü gözaltına alındı. Yaşanan kazayı anlatan tır sürücüsü Muhammet T., “Şahin bir gitti bir geldi derken, ben tanımıyorum sürücüsünü ama önüme durdu. Durunca da ben fren yaptım. Çok sert fren yapmadım aslında yavaştım ben, otobüs de vurmuş arkamdan. Ben Ankara’dan Diyarbakır’a gidiyordum” dedi. Otobüste bunulan yolculardan Kadir Göçer (54) ise “Şahin taksi tırın önünde ani fren yaptı. Tır şoförü de ona vurmamak için ani fren yapıyor. Otobüste ona vurmamak için sağa kırınca duvara vuruyor. İyi ki de duvara vurmuş. Direk tıra vursaydı çok kötü olurdu” diye konuştu. Kazanın ardından yolcular otobüs firması tarafından olay yerine tahsis edilen servis minibüsü ile terminalde bulunan başka bir otobüse taşındı. Kazayla ilgili tahkikat başlatıldı.