SAĞLIK - 04 Nisan 2016 Pazartesi 11:52

Cinsel travmalar, telefasi zor hasarlara yol açıyor…

A
A
A
Cinsel travmalar, telefasi zor hasarlara yol açıyor…

Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, cinsel travmaların telafisi zor hasarlara yol açtığını söyledi.

Cinsel travmaların kişilerin, ailelerin, arkadaşların ve toplumların konuşmaktan ve tartışmaktan en çok korktukları ve çekindikleri konuların başında geldiğini anlatan Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, “Sadece ülkemizde değil dünyanın bir çok yerinde cinsel taciz, istismar ve tecavüz gibi travmalara maruz kalmış kişilerin büyük bir çoğunluğu bu olayların acısını içlerinde saklayıp yaşar ve bu travmaların üstesinden gelmeye çabalarken genellikle çevrelerinden destek talep edemez ya da etseler bile böyle bir destek göremezler. Bu travmaları yaşamak başlı başına oldukça zor olsa da, olayı daha da zorlaştıran, travmaların ardından gelen süreçte kişinin bu durumu kimseyle paylaşamaması ve yeterli destek ve yardımı görememesidir” dedi.
REEM Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi;

CİNSEL TRAVMALAR
“Travma, kişinin çaresizlik ve korkunun en uç noktaları ile yüz yüze gelmesine yol açar. Kişi, kendisini tehlikeye sokan bu duruma uygun cevap veremediğinde travmatizasyon ortaya çıkar. Kişinin hayatı üzerindeki hakimiyetini tehlikeye girerek zarar görmesi ise travmatik yaşantılar olarak tanımlanır. Tecavüz, istismar, taciz gibi olaylar cinsel travmalar olarak bu travmatik yaşantıların içine dahil olur. Travmatik olaylarda kişi iç benlik uyumu ile dış çevre arasındaki dengeyi kaybeder. Yoğun heyecan ve korku yaşatan cinsel travmalar, kişinin hayatı üzerindeki kontrolünü kaybetmesine yol açabilir. Kişi günlerce bozulan bu dengeyle birlikte çeşitli psikolojik bozukluklar gösterebilir.

SADECE KADINLAR DEĞiL ERKEKLERDE CiNSEL iSTiSMARA UĞRUYOR
Yapılan araştırmalarda cinsel istismar vakalarının sadece \%15’inin bildirildiği düşünülmektedir. Cinsel istismara bilindiğinin aksine sadece kadınlar, değil erkeklerde uğramaktadır. Toplumda yanlış bilinen bir gerçek var. Cinsel istismar sadece fiziksel değildir ve farklı çeşitleri olabilir. Örneğin; kişinin kendi eşi ile bile olsa cinsel ilişkiye zorlanma, cinsel ilişki sırasında istenmeyen sapkın davranışlara zorlama, istenmeyen sözlü tacizler, kişinin istemediği cinsel diyaloglara girmek de bir tür cinsel tacizdir. Ancak tecavüzden farklı olarak cinsel taciz olayı, toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin bir toplumda, herhangi bir kişiye sözel beğeni sunmak taciz sayılabilirken, diğer bir toplumda normal karşılanabilmektedir.
Şüphesiz, taciz, tecavüz, istismar gibi cinsel travmaların ne şekilde ve ne boyutta yaşandığı da önemlidir. Cinsel travmaların oluşturduğu psikolojik yansımalar, kişinin ruhsal yapısına bağlı olarak kişiden kişiye değişebilir. Cinsel travmalar, bireyin hayatında hatırlamak istemediği en çok korktuğu ve bu durumdan çekindiği travmalardır.

CİNSEL iSTiSMARA UĞRAYAN KiŞi BU TRAVMAYLA YILLARCA YAŞIYOR
Çoğu kadın bu cinsel travmalara maruz kaldığında genellikle yakınlarından çevresinden saklar, destek aramaz. Her toplumda karşılaşılan bu cinsel travmalarla baş etme konusunda yaşanılan kültürlerin de çok etkisi vardır. Özellikle kişisel hakların gelişemediği bazı kapalı toplumlarda, çoğu cinsel travmaların saklanması, kimseye söylenememesi de acı bir gerçektir. Kişi için travma anının zor olmasının yanısıra bunu paylaşamamak, destek görememek de zorlaştırır bu süreci. Araştırmalara göre cinsel saldırıların çoğunluğu mağdurun tanıdığı biri tarafından uygulanmaktadır. Bu durum kişinin başkalarıyla paylaşamamasını, yakın çevresine bunu açıklamasını zorlaştırmaktadır. Kişinin travma anındaki yoğun korku ve heyecanı paylaşamamış olması nedeniyle yapan kişinin hakkettiği yasal yükümlülüklerden ve cezalandırılmaktan kurtulması, kişinin travma sonrasında yaşayacağı sıkıntıların yoğunluğunu daha da artırmaktadır.
Yapılan çalışmalarda travmayı hatırlatan uyaranlara, mekanlara ve kişilere olay sonrası yakın olmanın travma etkisini arttırdığı tespit edilmiştir.
Etraftaki herkesin bu olayı bilmesi mağdura kendisini suçlu hissettirebilir ve utanç duyabilir. Tecavüz mağduru travmatize olduğu ve küçücük bir hatırlatıcı ile sanki olayı sil baştan yaşayıp acı çektiği için kendisine ait bu özel bilgiyi söylememe hakkına saygı duyulmalıdır ve kişi tecavüzü hatırlatan ayrıntılarla tetiklenmemelidir.

OLAYIN AÇTIĞI HASARLARDAN KURTULAK İÇİN UZMAN YARDIMI ŞART
Cinsel travmaya uğrayan bir kadın mutlaka travma anı ve travma sonrasında yaşanılan psikolojik reaksiyonlar için psikolojik destek alması gerekir. Psikolojik travmaya dair uygulanılan psikoterapi yöntemleriyle travma üzerine çalışmalar yapılmalıdır. Kişinin travma anı ve travma sonrasındaki sorunlarını anlama, açığa kavuşturma ve müdahale etme, çözüme kavuşturma konusunda profesyonel desteğe ihtiyacı vardır. Travma üzerine uzmanlaşmış yöntemlerle kişi daha hızlı toparlanma ve tedavi sürecine girer. Travma sonrasında ilk adım mağdura güvenli ortam oluşturmaktır. Psikoterapi yöntemleriyle birlikte hem travma anı için hem travma sonrası için gelişen semptomlar ortadan kaldırılabilir , travma anında oluşturduğu yanlış bilişleri analiz edilerek daha olumlu olanlarıyla yer değiştirilir.

Travma sonrasında tek tip tepkiler yoktur. Klinik olarak travma sonrası stres bozukluğu, akut stres bozukluğu, psikotik tepkiler, fobiler, takıntılar, uyku bozuklukları, madde kullanımı, depresyon, cinsel fonksiyon bozuklukları gibi ruhsal bozuklarlar ortaya çıkabilir. Kişi bu klinik sorunların yanında yoğun korkular yaşar. Tacizin tekrar olabileceği korkusu, travmanın her an gözünde olması, çaresizlik, rüyalarda sürekli travma anını görme, ve travma anı duygusundan çıkamama. Kişi bunların yanında toplumdan uzaklaşma kendini her şeyden soyutlama düşmüş benlik saygısı, güven problemleri içine de girebilir.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Hava sıcaklığı artarken çıkan haşerelere karşı uzmanı uyardı Havaların ısınması ile birlikte kış uykusundan uyanacak canlılar ve haşereler konusunda bilgiler veren Veteriner Hekim Serkan Eroğlu, “Sıcak havalarda müstakil bağ evlerine göçecek vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapması gerekiyor” dedi. Isınan havalarda evlerin etrafındaki su birikintileri ve otların temizlenmesi gerektiğini söyleyen Eroğlu, “Havaların ısınması ile birlikte kış uykusuna yatan yılan, akrep, sarıkız, kene ve sivrisinek gibi canlılar uyanmaya başladılar. Bununla birlikte insan sağlığı için de tehlikeli durumlar oluşmaya başladı. Özellikle keneler ve sivrisinekler olsun. Bundan sonraki dönemde tabi ki havaların ısınması ile birlikte insanlarımız yağışların da gelmesiyle birlikte bağlara doğru göçecek. Artık evlerimizden, müstakil bağ evlerimize doğru göçeceğiz. Tabi ki kış dönemi boyunca oradaki karların altında kalmış olan ağaçların yapraklarının dökülmesi ile o yaprakların altında kış uykusuna yatan akrep olabilir, çıyan olabilir veya sarıkız dediğimiz canlılar aktif hale geliyorlar. Şimdi bağlarına göçecek olan vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Bu bodrumda olsun veya bahçeli yerlerdeki bu birikintileri ya da atık otları düzenli bir şekilde temizleyecekler hatta bir takım ilaçlamalarla da evlerinin etrafını ilaçlayacaklar. Çünkü bu canlıların ısırmaları veya sokmalarına maruz kalmamak için dikkatli olmaları gerekiyor. Mesire alanında bir yeşillikte veya bir su kenarında piknik yapacak vatandaşlarımız ise çizme gibi şeyler giymeliler. Özellikle buralarda dolaşırken, çünkü otların arasındaki yılan olsun veya başka canlıları tam olarak göremedikleri için bu şekilde önlem alabilirler. Sonuç olarak bu bölgeler o canlıların yaşam alanı ve biz onların yaşam alanlarına girmiş oluyoruz” dedi. Özellikle mesire alanlarında keneye karşı vatandaşların çok dikkatli olması gerektiğini belirten Serkan Eroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Tabi havaların ısınmış olması ile birlikte keneler birçok hastalığı nakleden canlılardır. En başta kırım kongo kanamalı ateşi hastalığını. Vatandaşlarımızın özellikle mesire alanlarına gittiklerinde, bu hayvanların mera dediğimiz yayılım alanlarından uzak yerlerde piknik yapmaları vatandaşlarımız için daha sağlıklı olur. Bu keneleri uzaklaştırıcı veya kovucu spreyler ya da onun dışında ilaçlarda kullanabilirler. Piknik yapacaklar ise çimenlerin yanına oturmadan ziyade ayaklarına kalın bir çizme ve ya poşet gibi koruyucu galoşlardan giyebilirler. Açık renkli kıyafetler giymeleri daha uygun olur. Çünkü siyah renkli, yassı bir yapıda oldukları için açık renkli kıyafetlerde bu hayvanları görmemiz daha rahat olur. Eğer ki vatandaşlarımız kene ısırmasına maruz kalmışlar ise öncelikle en yakın bir sağlık ocağına gitmeleri, kendilerinin çıkarmamaları gerekiyor. Doktor kontrolünde kenelerin çıkarılması gerekiyor. Piknik alanlarını gayet iyi seçmeliler. Havaların ısınması ile birlikte keneler artık aktif duruma geçecek kan emmek için canlılar arayacaklardır. Buna istinaden de aktif olan keneler insanların üzerine ya da koyun, keçi veya büyükbaş gibi hayvanlara, sokak hayvanlarına, evcil hayvanlarımızın üzerine de yapışabilirler. Bu durumda da dikkatli olmamız gerekiyor. Mera alanlarından veya piknik alanlarından döndükten sonra sürekli kontrollerimizi yapmamız gerekiyor.”
Van Bu okul sportif başarılarıyla göğüs kabartıyor Van’ın İpekyolu ilçesindeki Fevzi Geyik Ortaokulu öğrencileri, birçok farklı spor dalında dereceler elde ederek ismini duyurmayı başardı. Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Karşıyaka Mahallesi’nde bulunan Fevzi Geyik Ortaokulu öğrencileri, akademik başarılarının yanı sıra; sosyal, sportif ve kültürel çalışmalarda büyük başarı elde ediyor. Okul idarecileri tarafından anaokulu itibariyle öğrencilerin yetenekleri gözlemlenerek, başarılı oldukları alanlarda kendilerine rehberlik ediliyor. Bu çerçevede geçmiş tarihten bu yana özellikle de sportif başarılarıyla göğüs kabartan öğrenciler; bu yıl da halk oyunları, ragbi, judo, jimnastik ve futbol dalında bir çok başarı elde etti. Fevzi Geyik Ortaokulunda yaklaşık 17 yıldır görev yapan spordan sorumlu Müdür Yardımcısı Mahmut Kipici’nin rehberliğinde birçok başarıya imza atan öğrenciler, katıldıkları son müsabakalarda il ve bölge birinciliği elde ederek, Türkiye şampiyonasında ter dökmeye hak kazandı. Öğrenciler, gelecek müsabakalar için okulun beden eğitimi öğretmenleri Mesut Malgaz ve Barış Yıldız ile Halk Oyunları Usta Öğretici Selami Karabulut ile Judo Antrenörü Rakip Aslan tarafından yoğun bir tempoyla antrenmanlarını sürdürüyor. “Daha büyük başarılar elde edeceğiz” Fevzi Geyik Ortaokulu Müdürü İsa Turhan, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu. Öğrencilerinin kentte ciddi başarılar elde ettiğini ve daha önceki başarılarına ise yenilerini ekleyerek çalışmalarına devam ettiklerini aktaran Turhan, “Halk oyunlarında öğrencilerimiz il birinciliği ve bölge üçüncülüğü elde etti. Öğrencilerimiz ili temsilen Kütahya’ya gidecek. Ragbi Yıldız Kız Takımı yine Van’da birinci oldu, bölge yarışmalarında birinci ve ilimizi temsilen Mersin’de düzenlenecek müsabakalara katılacaktır. Ragbi Yıldız Erkek Takımı da ilde ikinci ve Kayseri’de ikinci oldu. Başarılarımız sürekli artarak devam ediyor. İdareci arkadaşlarımızda bu konuda öğrencilerimizin önünü açıyoruz” dedi. Öğrencilerinin judo ve jimnastik sporlarında il ve bölge birinciliği alarak finale yükseldiklerini dile getiren Turhan, okullarda akademik başarının yanında sosyal, sportif ve kültürel anlamda da başarın sağlanması gerektiğini kaydetti. Farklı dalda sportif faaliyetlere katılan öğrenciler ise il ve bölge birinciliği aldıktan sonra hedeflerinin takım olarak Türkiye şampiyonu olmak olduğunu belirterek, kendilerini yoğun tempoyla çalıştıran öğretmenlerine ve okul idarecilerine teşekkür etti.
İstanbul Bina önüne çöp bırakılmasından bıkan apartman sakinleri, pankart asarak tepki gösterdi Esenyurt’ta apartmanlarının önüne mahalleli tarafından devamlı çöp bırakılmasından bıkan bina sakinleri, ‘İnsan olun. Çöp atmayın. Çöplük 200 metre ileride’ yazılı büyük bir pankart asarak duruma tepki gösterdi. Olay, dün öğle saatlerinde Esenyurt Örnek Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre mahallelinin çöplerini uzun süredir sokak üzerindeki bir binanın önüne bırakmasına tepki gösteren bina sakinleri ‘İnsan olun. Çöp atmayın. Çöplük 200 metre ileride’ yazılı büyük bir pankart astı. Pankartın asılmasının ardından mahalleli, çöplerini binanın önüne bırakmaya devam ederken binada yaşayan vatandaşlar ise çöpler sebebiyle koku oluştuğunu dile getirdi. “Sanki burası İstanbul’un çöplüğüymüş gibi getirip atıyorlar” Konu ile ilgili konuşan bina sakini Halit Kılıç, “2 yıldır çöplerden muzdarip olduğumuz için pankartı astırmak zorunda kaldık. Bizim insanımız. Diyecek söz bulamıyorum. ‘İnsan olun. Çöp atmayın. Çöplük 200 metre ileride’ yazıyor. İnsanlar 200 metre götürüp çöp atmaya zorlanıyorlar herhalde. Çöpler, koku, böcek, sinek gibi şeyleri buraya topluyor. Aşırı şekilde koku oluyor. Buraya herkes her şeyi getiriyor. Sanki burası İstanbul’un çöplüğüymüş gibi getirip atıyorlar. Pankartı bugün astık. İnşallah çözüm olur ve bir daha atmazlar” dedi.
İstanbul Sıcaklıklar artıyor, astım hastaları dikkat Yurdun büyük bölümünde baharın gelişiyle birlikte hava sıcaklıkları da artış göstermeye başladı. Sıcaklık artışına bağlı olarak lodosun hakim olduğu bölgelerse astım hastalarını olumsuz etkilendiğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, astım hastaları için uyarılarda bulundu. Lodosun etkili olduğu dönemlerde havanın insan sağlığı üzerindeki etkisi de değişiyor. Hava sıcaklığının artmasının, nem oranının ise azalmasının astım hastalarını olumsuz etkilediğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, ataklar halinde ortaya çıkan bir hastalık olan astımın görülmesinde mevsimsel özelliklerin de etkili olduğunu söyledi. Astımın ilkbahar ayları içerisinde bulunduğumuz bu günlerde ani atak şikayetlerini artırdığını ve özellikle bu hastalarda durumun daha kritik sonuçlar doğurduğunu ifade eden Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, hastaların yaşadığı sıkıntıları şu şekilde açıkladı: “Alınan havayı hava keseciklerine ileten soluk borusunun daralması sonucu ortaya çıkan astım, ataklar halinde kendini gösterir. Hastaların doktora başvurma nedeni genellikle nefes darlığı, kuru öksürük krizleri, nefes alıp verme sırasında ıslık sesine benzer bir ses duyulması ve göğüste sıkışma hissidir. Atak olmayan zamanlarda ise astımın herhangi bir belirtisi görülmez. Özellikle alerjik reaksiyonlara bağlı astımın teşhisi için akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testi sonuçlarından yararlanılmaktadır. Bununla birlikte eğer doktorunuz gerekli görüyorsa teşhis için alerji testlerine de başvurabilmektedir.” Sabah saatlerinde pencereler açık tutulmamalı Genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olması mevsimsel geçiş dönemlerindeki şikayetleri artırdığını belirten Dr. Hacer Ofluoğlu, “Özellikle polen alerjisi olanların böyle havalarda kendilerini daha iyi korumaları gerekmektedir. Polenlerin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamalı ve açık havada spor yapılmamalıdır. Dışarıdan gelindiğinde burun ve gözler suyla yıkanarak yapışan polenler uzaklaştırılabilir. Saçlardan dökülecek olan polenleri solumamak için mümkünse her gece saçlar yıkanmalıdır. Sabah saatlerinde pencereler açılmamalı, ev öğleden sonra havalandırılmalıdır. Polen mevsiminde çamaşırların evin içinde kurutulmasını tavsiye ediyoruz. Otomobil ile seyahat ederken camlar kapalı tutulmalı ve aracın polen filtresi her ilkbaharda değiştirilmelidir” dedi. Düzenli tedavilerle astım kontrol altına alınabilir Astımın günümüzde tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu belirten Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, düzenli ilaç kullanımı ve hekim kontrolünün tedavide önemli bir faktör olduğunu söylüyor. Astımın temelde bir hava yolu hastalığı olması nedeniyle kullanılan ilaçların birçoğunun inhalasyon ile verildiğini ifade eden Dr. Ofluoğlu, tedavi sürecini şu şekilde açıkladı: “İlaç doğrudan hasta olan bölgeye yani hava yollarına gönderilir. Böylece çok düşük dozlarda bile yarar elde edilirken yan etkiler en aza indirilmiş olur. Astımda ilaç tedavisinin mantığına göre hastaların şikayetlerini tamamen giderebilecek en az ilaç dozu ayarlanmaya çalışılır. Tipik olarak hastalar ilk tedavi başladıktan sonra 1-3 ay içerisinde ve daha sonra her 6 ayda bir değerlendirilmeli, hastanın genel durumuna göre gerekirse bu değerlendirmeler daha sık yapılmalıdır.” Ülkedeki toz bulutu etkisinden korunun Türkiye’de birçok şehirde toz taşınımı nedeniyle hava kalitesinde yaşanan düşüşler de kişilerin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle astım hastalarının sağlığını negatif yönde etkileyecek çöl tozu etkisinin bu hafta sonuna kadar sürdürmesi beklenirken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu; atmosferin hava kalitesini etkileyen kum ve toz fırtınasından etkilenmemek için astım hastalarının mümkünse bu günlerde dışarı çıkmamaları, evlerde pencereleri uzun süre açık bırakmamaları, dışarıda bulunulması gereken hallerde ise maske kullanmaları uyarısında bulundu.
Erzincan Büyükbaş hayvanlar kenelere karşı ilaçlanıyor Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğüne bağlı Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ekipleri ahırlarda büyükbaş hayvanlarda kenelere karşı ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Erzincan İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kenelerle mücadele çerçevesinde il ve ilçelerde büyükbaş hayvanları ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Kenelerden insanlara bulaşan KKKA hastalığına karşı devam eden ilaçlama çalışmaları ile hayvanlar üzerinde bulunan keneler etkisiz hale getirilerek hastalığı insanlara bulaştırmasının önlenmesi isteniyor. KKKA hastalığının, keneler tarafından taşınan bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi semptomlar ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığı olması nedeniyle bölgede büyük öneme sahip. Türkiye’de 2002 yılından itibaren görülmeye başlayan ve önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına neden olan kenelere karşı il genelinde tüm büyükbaş hayvanların tamamına yakını ilaçlandı. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde görevli veteriner hekimler, teknikerler ve teknisyenler tarafından uygulanan ilaçlama vatandaşı memnun ederken geri kalan hayvanların ilaçlanma çalışmalarının ise Kurban Bayramı öncesinde bitmesi hedefleniyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Veteriner Hekim Yunus Koç ilaçlama çalışmalarında sona gelindiğini belirterek, “Bahar aylarının gelmesiyle birlikte, yetiştiricilerimiz hayvanlarını otlağa çıkarmaya başladı. Otlağa çıkan hayvanlarda kene yapışması görülmekte. Bu kenelere karşı ilaçlamak için Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak ilimizde ki büyükbaş hayvanların tamamına yakınına ilaçlama çalışması yapmış bulunmaktayız. Kalan kısmını ise Kurban Bayramı öncesi tamamlamayı planlamaktayız. Ayrıca, yetiştiricilerimize kenelere karşı bilgilendirme çalışması yaparak kişisel tedbirlerin alınması konusunda uyarılarda bulunmaktayız” dedi. Akyazı Mahallesinde hayvan yetiştiriciliği ile uğraşan Ahmet Kılıç, her sene Tarım ve Orman Bakanlığından gelen ilaçları kullandıklarını söyleyerek ekiplere teşekkür etti. Bir başka büyükbaş hayvan yetiştiricisi Şahin Kılıç ise, “Yaz mevsiminin yaklaşmasından dolayı özellikle meralara hayvanlarımızı çıkarıyoruz. Meralarda da kene oldukça fazla bulunmaktadır. Özellikle Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekiplerinin getirdikleri kene ilaçlarını kullanarak bunlara önlem almaya çalışıyoruz. Özellikle hayvanların meme kısımlarında çok oluyor. Bizler de kendimiz kenelerden korunmak için çizme giyiniyoruz, açık renk elbise giyiniyoruz” ifadelerini kullandı.