SAĞLIK - 26 Ocak 2015 Pazartesi 14:21

Çocuk sahibi olmak imkansız değil

A
A
A
Çocuk sahibi olmak imkansız değil

Medical Park Karadeniz Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ufuk Yılmaz, görülme sıklığı giderek artan kısırlığın çocuk sahibi olma hayaline engel olmadığını söyledi.

Çiftlerin bir yıllık süre ile korunmasız düzenli cinsel ilişkide bulunmalarına rağmen gebeliğin oluşmamasına infertilite (kısırlık) denildiğini belirten Yılmaz, “Bugünlerde çiftlerin en büyük sorunlarından biri de çocuk sahibi olamamaktır. Kısırlığın görülme sıklığı toplumda yaklaşık yüzde 15 civarındadır” dedi.

Doğurganlığın özellikle 32 yaşından sonra inişe geçtiğini ifade eden Yılmaz, “Çocuk sahibi olamayan ailelerin yaklaşık yüzde 35’inde erkekte, yaklaşık yüzde 45’inde de kadında sorun saptanmaktadır. Bununla beraber infertil ailelerin yüzde 15-20’sinde ise çiftelerin her ikisinde de problem bulunamamaktadır ki buna da açıklanamayan infertilite denmektedir. Çiftlerin yüzde 45-50’sinde ise her ikisinde de problemler mevcuttur. Doğurganlık 20’li yaşlarda maksimum seviyede olur. Özellikle 32 yaşından sonra ise inişe geçer. Biyolojik saat ilerledikçe kadının gebe kalma şansı giderek azalır. Günümüzde sosyal yaşamın değişmesine bağlı olarak kadınlar hamile kalma yaşlarını geciktirmektedirler. Kadında infertiliteye neden olan diğer nedenler ise; yumurta kanallarının (fallop tüplerinin) tıkalı olması, yumurtlama bozuklukları (pcos), yumurta rezervinin azalması, iyi huylu rahim urları (myomlar), uterus içi yapışıklıklar (uterin sineşiler) olarak sayılabilir. Erkeğe ait en yaygın kısırlık nedenleri ise; semende sperm sayısında azlık ve hareketlerinde yavaşlık veya sperm hücresinin görülememesidir. Bazen de sperm hücrelerinde şekil bozukluğu vardır ya da yumurtaya ulaşmadan ölmektedirler. Yine çiftler için sigara içmek, düzenli bir hayat yaşayamamak da çocuk sahibi olamamak için diğer nedenlerdendir” ifadelerini kullandı.

Obezitenin doğurganlığı azalttığını kaydeden Yılmaz, “Stres, kısırlık vakalarında çok önemli bir faktör değildir fakat yapılan bazı bilimsel çalışmalarda yüzde 5’lik bir etkisi olabileceği kabul edilmektedir. Çünkü stres, gebeliğin oluşmasında görevli hormonların salınımında problem oluşturabilir, bu da yumurta oluşumu-gelişimi veya yumurtlama hormonlarını olumsuz etkileyebilir. Günümüzde yaygın bir sorun olan obezite doğurganlığı temel anlamda azaltmasa da yağ dokusundan salınan kadınlık hormonunun fazla olması yumurtlamayı baskılayabilmekte ve dolaylı olarak gebe kalmak zorlaşabilmektedir. Kilo fazla oldukça yumurtlama da o kadar az olur. Eğer obezite sınırına gelinmişse bu doğurganlık hızını yüzde 50'ye kadar azaltabilir. Günümüzde cinsel yolla bulaşan hastalıkların artması nedeniyle de kadınlarda tüplerde, erkeklerde ise kanallarda tıkanıklık oluşabilmektedir. Tüplerde tıkanıklık olunca, yumurta hücresini rahim içine aktaran döllenmenin gerçekleştiği yollarda tıkanıklık olur, sperm ile yumurta hücresi karşılaşamadığı için gebelik oluşamaz” şeklinde konuştu.

Herhangi bir problem tespit edilemediği halde çocuk sahibi olamayan çiftlere ilk olarak yumurtlama tedavileri (OI) yapıldığını söyleyen Yılmaz, “Öncelikle, kısırlık nedeninin saptanması gerekiyor. Bu amaçla adetin ikinci veya üçüncü günü yapılan hormon tahlilleri, HSG dediğimiz rahim içi ve tüpler hakkında bilgi edinmemizi sağlayan rahim filminin çekilmesi ve erkeklere de spermiogram ilk başta yapılması gereken ana tetkiklerdir. Herhangi bir problem tespit edilemediği halde çocuk sahibi olamayan çiftlere ilk olarak yumurtlama tedavileri (OI) yapılmaktadır. Bu tedaviler genellikle 3-6 ay arasında sürdürülür ve kadında yumurta gelişimi sağlanır, sonrasında çatlatma iğnesi yapılarak ilişki günleri önerilir. Başarı şansı ise yüzde 10-12 arasındadır. Aşılama, basit tedavileri bitirmiş veya sperm sayısı normal yoldan çocuk sahibi olamayacak kadar az olan hastalarda tercih edilen tedavi yöntemidir. Kısaca tanımlamak gerekirse erkekten alınan spermin işlemden geçirildikten sonra kadının uterusunun içerisine ince bir katater yardımı ile verilmesi işlemidir. Başarısı ise yüzde 15-18 arasındadır” diye konuştu.

“ÇİFTLER KISA SÜRELİ TEDAVİLERİ TERCİH EDİYOR”

Çiftlerin kısa süreli tedavileri tercih ettiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:

“Tüp bebek, klasik yöntemler ile gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Erkek (sperm) ve dişi (yumurta) döl hücrelerinin laboratuvar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahme transferi ilkesine dayanır. Laboratuvar koşullarında gerçekleştirilen döllenme, kendiliğinden (in vitro fertilizasyon) ya da insan eliyle, tek yumurta içine tek sperm verilmesi ile (mikroenjeksiyon) sağlanır. Daha sonra bu yumurta ve spermlerden döllenerek oluşan embriyolar anne rahmine transfer edilir. Tüp bebek tedavilerinde kullanılan tedavi yöntemine göre süre değişmektedir ki bu süre 15 gün ile 2 ay arasında olabilir. Günümüzde artık daha çok kısa tedaviler tercih edilmektedir ki bunlar da yaklaşık 15-20 gün arasında sürmektedir. Tedavi için, ilk önce gerekli tetkikler tamamlanır. Bu tetkikler hastadan hastaya değişkenlik gösterebilir. Tetkik süreci bittikten sonra çift için en uygun tedavi protokolü belirlenir ve tedavi hasta çifte anlatılır. İlaç tedavisi ile yumurtalıklar uyarılır akabinde yumurta toplama işlemi yapılır, tercihen işlem sırasında hasta uyutulur. Toplanan yumurtalar ile spermler birleştirilir ve elde edilen embriyolar takibe alınır. Uygun zaman geldiğinde ki bu da döllenme yapıldıktan sonraki 3-5 gün içindedir, hastaya embriyo transfer edilir.”

“TÜP BEBEKTE NORMAL BEBEK KADAR SAĞLIKLI GELİŞİR”

Çiftlerin hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
“Yapılan çalışmalar ile bu yöntem ile gebe kalan kadınlar ile normal yolla gebe kalan kadınların çocuklarında anomali olasılığı açısından bir oran farkı olmadığı belirlenmiştir. Hastalarımız hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmasınlar. Her zaman uygun bir tedavi yöntemi kendileri için belirlenecektir. Bununla birlikte unutmamak gerekir ki çocuk tedavileri için kesinlikle geç kalınmamalıdır. Çocuk isteği olan çiftlerimiz sürekli olarak nasıl olursa bir gün olur mantığı ile çok fazla zaman kaybetmemeliler ve mutlaka uzman ellerde tedavilerine başlamalılar. Bütün okuyucularımıza sağlıklı günler dilerim.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aksaray’da nefes kesen polis-hırsız kovalamacası kamerada Aksaray’da inşaat malzemesi deposunu soyan hırsızlar ile polis arasındaki kovalamaca film sahnelerini aratmadı. Elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar bir süre sonra motosikletin aküsünün bitmesiyle bu kez de yaya olarak kaçmaya başladı. Gecenin sessizliğini siren seslerine bıraktığı kovalamacada hırsız kardeşler yarım saat süren takip sonucu yakalanırken, nefes nefese kalan şüphelilerden biri yere yatırılıp ters kelepçe yapıldığı esnada polis memurlarına “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Olay, gece yarısı Tacin Mahallesi’nde bulunan bir inşaat malzemesi deposunda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, depodan oksijen bariyerli yerden ısıtma borusu çalan 2 hırsız, çaldıkları boru paketlerini beraberinde getirdikleri 3 tekerlekli elektrikli motosiklete yükledi. Hırsızlık esnasında çevrede bulunan bir vatandaş durumu fark ederek hemen 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarında bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede belirtilen adrese intikal eden ekipler 2 şahsı depodan hırsızlık yaparken suçüstü kıstırdı. Polisleri görünce neye uğradıklarını şaşıran 2 hırsız deponun duvarından atlayarak bahçe dışındaki boruları yükledikleri elektrikli motosiklete binerek kaçmaya başladı. Şahısların kaçması üzerine polis ekipleri telsizden anons ederek diğer ekiplere kaçış istikameti hakkında bilgi verdi. Ekiplerin hırsızların peşine düşmesiyle gecenin sessizliği siren sesleriyle yankılandı. Polis ve hırsızlar arasında yaşanan kovalamaca ise film sahnelerini aratmadı. Bir süre elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar kaçarken çaldıkları boruları da motosikletin kasasından aşağıya attı. Polis ekiplerinin bölgeyi abluka aldığı kovalamacada motosikletin aküsünün bitmesi üzerine hırsızlar bu kez de motosikleti bırakıp yaya olarak kaçmaya başladı. Taşpazar Mahallesi’nde ara sokaklara ve apartmanların bahçesine girerek izlerini kaybettirmeye çalışan S.Ç. (21) ve U.Ç. (34) isimli 2 kardeş çok geçmeden yakalandı. Yüzüstü yere yatırılarak ters kelepçe yapılan nefes nefese kalan hırsızlardan S.Ç. ekiplerin ters kelepçe taktığı esnada “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Yüzüstü yatırılarak kelepçelenen 2 kardeş gözaltına alınarak polis aracına bindirildi. Şahıslar sorgulanmak üzere İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine götürülürken çaldığı yaklaşık 150 bin TL değerindeki malzemeler sahibine teslim edildi. Olayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahkikat başlatıldı.
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Freni tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.