POLİTİKA - 29 Mayıs 2016 Pazar 19:21

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Onların derdi fethin intikamını almaktır'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Onların derdi fethin intikamını almaktır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan,İstanbul’un fethinin hesaplaşmasının 563 yıldır bitmediğini söyleyerek, "Bölücü terör örgütünü koçbaşı gibi kullanıp ülkemize saldıranların derdi ne Kürt kardeşlerimizdir ne de o bölgedir. Onların derdi fethin intikamını almaktır" dedi.

 İstanbul'un Fethi'nin 563. yıldönümü, Yenikapı'da düzenlenen Fetih Şöleni ile kutlanıyor. Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diriliş filminin müziği eşliğinde sahneye çıkarken, 17 Türk devletini temsil eden askerler de dönemin kıyafetleriyle sahnede yer aldı. Burada katılımcıları selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul, ey İstanbul, iki kıtanın gözdesi İstanbul. Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul. Her semtinde, her sokağında ayrı güzellikleri sinesinde barındıran İstanbul. Denizi ile yeşili ile tarihi ile ve herkesi kendisine hayran bırakan İstanbul. Minareleri ile camileri ile türbeleri ile çeşmeleri ile medeniyetimizin şahikası İstanbul. Hepsinde önemlisi insanı ile aziz İstanbul. Seni kalpten selamlıyorum” diyerek konuşmasına başladı.

Sözlerine Şair Nedim’den bir dörtlük okuyarak sürdüren Erdoğan, “Şair ne diyor; 'Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır. Bir sengine yek-pare Acem mülkü fedadır. İstanbul'un evsâfını mümkin mi beyan hiç maksûd hemân sadr-ı kerem-kâra senâdır.' Bize eğilmek yakışır mı? Biz sadece Rabbimizin karşısında, huzurunda, rükuda eğiliriz, başka eğilmek yok. Fethin 563. yıldönümü coşkusunu birlikte kutlamak için burada bir araya gelmiş sizleri selamlıyorum. Sevgili kardeşlerim; İstanbul'u çekip alırsanız, şairler ilhamsız ve sözsüz, şiirler eksik kalır. İstanbul'u anmadan tarih yazmaya kalkarsanız, mürekkebiniz kurur, kaleminiz körelir. İstanbul'u görmeden, İstanbul'u yaşamadan geçen ömür eksiktir, tatsızdır. Onun için bu şehrin kıymetini çok iyi bilmeliyiz. İstanbul bizim için Sevgili Peygamberimizin övgüsüne, müjdesine mazhar olmasıyla ayrıca önemlidir. Çağ kapatıp çağ açan, tarihin gördüğü en muhteşem zaferlerden biri olan İstanbul'un Fethi'nin 563. yıldönümü mübarek olsun, kutlu olsun” dedi.

ERDOĞAN, FETHİN KOMUTANI FATİH SULTAN MEHMET VE NEFERLERİNE DUA ETTİ

Konuşmasını duayla sürdüren Erdoğan, “Rabbim bu şehri fetheden komutan Fatih Sultan Mehmet Han'dan, onun manevi rehberleri olan Akşemseddin'den, Molla Gürani'ye kadar tüm alimlerden, bu şehri fetheden askerden, bu şehrin asırlardır bizim olarak kalması için mücadele eden herkesten razı olsun. Fatih'in İstanbul'u fethetmesini sağlayan inançla, azimle, kararlılıkla bize de her gün yeni gönüller fethetmeyi nasip eyle ya Rab... Şahadetleri dinin temeli olan ezanların kıyamete kadar bu şehrin üzerinde yankılanmasını bizlere lütfeyle ya Rab... Her köşesi bir başka evliyanın, gönül sultanının mekanı olan bu şehrin üzerindeki manevi zırhı kıyamete kadar muhafaza eyle ya Rab... Kimsesizlerin kimsesi, gariplerin son sığınağı olan bu şehri koru ya Rab... Bu şehrin ve vatanımızın fethi için, korunması için asırlardır bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlerimizin şehadetini sen kabul eyle” diye konuştu.

"BU FETHİN HESAPLAŞMASI 563 YILDIR BİTMEDİ, BİTMEYECEKTİR"

Fetih hesaplaşmasının 563 yıldır sürdüğünü ve hiçbir zaman bitmeyeceğini ifade eden Erdoğan, “563 yıl önce fethedildi. Ama şundan emin olun; bu fethin hesaplaşması 563 yıldır bitmedi. İstanbul semalarında semalarımızda ezanlarımız okumaya, al bayraklı bayrağımız dalgalanmaya devam ettikçe bu hesaplaşma bitmeyecektir ve bu hesaplaşma devam edecek. Bu şehri sadece şehirlerden bir şehir sananlar nasıl bir gaflet içinde olduklarını bilseler inanın gözyaşlarıyla nedamet getirirler. İstanbul’u anlamak için Mekke’yi gözünüzün önüne getirmelisiniz. Medine’nin huzurunu içinizde yaşamalısınız, Kudüs’ün acısını kalbinizde hissetmelisiniz. İstanbul’u anlamak için Sultan Alparslan’ın kefenini giyip ordusunun başına geçtiği andaki cesaretini kavrayabilmelisiniz. 1075 yılında İznik’te, coğrafyamızdaki ilk devletimizi kuran Süleyman Şah’ın ufkunu çözebilmelisiniz. Söğüt’te temelleri atılan dünyanın en uzun soluklu ve kudretli devletinin kurucusu Osman Gazi’nin dünyasına vakıf olmalısınız. Ve elbette İstanbul’u anlamak için fethin ne demek olduğunu bilmelisiniz. Az önce Sayın Başbakanımız fetihle alakalı çok geniş, detay tanımlar verdi. Evet, birileri fethi kanla, fethi ölümle giden bir süreç olarak anlatıyor. Fetih Batı’nın aşılmaz sandığı duvarların aşılmasıdır. Fetih, 21 yaşındaki bir sultanın bin yıllık Bizans’ı dize getirmesidir. Fetih, askeri dehanın ve teknolojinin o dönemdeki zirvesidir. Fetih, ayak basılsa bile kalıcı olunamayacağı sanılan bir kıtaya kök salınmasıdır. Fetih, Avrupa kıtasının diğer ucunda Endülüs’te vahşice sömürülmekte olan bir medeniyet ateşinin Doğu tarafında yeniden yükselişidir. Fetihten sonra bize artık ne İstanbul’dan, ne Trakya’dan, ne Anadolu’dan bize hicret yoktur. Sadece Akdeniz’e değil, Avrupa’ya bir kısrak başı gibi uzanan bu memleketi bizden koparmaya kimsenin gücü yetmeyecektir” şeklinde konuştu.

"BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜ KOÇBAŞI GİBİ KULLANIP SALDIRANLARIN DERDİ FETHİN İNTİKAMINI ALMAKTIR"

Terör örgütünün koçbaşı gibi kullanıldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör örgütünü koçbaşı gibi kullanıp, ülkemize saldıranların derdi ne Kürt kardeşlerimizdir, ne de o bölgedir. Onların derdi fethin intikamını almaktır. İşte gördünüz kullandıkları kuklalar açtıkları çukurlara gömüldüler. Onları üzerimize salanların akıbeti de eninde sonunda aynı olacaktır. Bu millet yüzyıl önce hasta adam ilan edilen Osmanlı’nın küllerini havaya savurmanın hevesiyle Çanakkale’de, Kut-ül Amare’de, Kafkas cephesinde üzerine saldıranlara hak ettikleri cevabı vermişti. Kurtuluş Savaşı sonunda adeta küllerinden yeniden doğan Türkiye Cumhuriyeti bu yıl 93’üncü yıldönümünü geride bırakıyor. İnşallah 2023 hedeflerimize ulaşarak yüz yıl öncesinin hasta adamın varisini geleceğin en büyük 10 ekonomisi haline getireceğiz” dedi.

"EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR. KARAR DA SİZİNDİR, SÖZ DE SİZİNDİR"

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Karar da sizindir, söz de sizindir. Batılı ülkeler ihtiyacımız olan sanayi ürünlerini teknoloji ürünlerini, savunma sanayi ürünlerini vermezlerse biz elimiz böğrümüzde öylece oturup kalacağız sandılar. Öyle mi? Asla… Geçtiğimiz 13 yılda yaptığımız yatırımlarla başlattığımız projelerle Türkiye’yi kendi kendine yeter bir ülke haline getirme yolunda çok önemli adımlar atıldı. Bize bizden başka dost yok. İşte, şimdi Osman Gazi Köprüsü bitiyor mu? Açılışı yapıyoruz. Ama Osman Gazi’yi bir yerle bütünleştiriyoruz. 40 kilometre yol tamam. Neyle birleştiriyoruz, Orhan Gazi ile birleştiriyoruz. Ve bu yol nereyle bütünleşecek? İstanbul-İzmir ile bütünleşecek. At binenin kılış kuşananındır, bunu böyle bileceğiz. Yeter ki bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Mesele budur. Yavuz Sultan Selim Köprüsü 26 Ağustos’ta inşallah onu da açıyoruz. Bunun temellerini atarken ne dedik. Allah’ın izniyle biz yaparız. Yaparız dedik ve işte 26 Ağustos geliyor. Geçenlerde son kaynağı Sayın Davutoğlu ve Sayın Binali Bey ile attık. Şimdi bir taraftan da yollar bitiyor. Bir şey daha var, dünyanın bir numaralı havalimanı da bitiyor. Yüzde 25’i bitmiş vaziyette. Bize bunu layık göremeyenlerin buna hayalleri bile ulaşamaz.”

"DOKUNULMAZLIKLAR PARLAMENTODA GÖRÜŞÜLEREK KABUL EDİLDİ"

Erdoğan, konuşması sırasına ‘Mecliste PKK istemiyoruz’ sloganı üzerine, “Şu anda biliyorsunuz dokunulmazlıklar ilgili parlamentoda iktidar partisinin vermiş olduğu teklif görüşüldü ve 376 kabulle geçti. Bu ne demekti, yargı, parlamentoya fezlekeleri gönderiyor ve bu fezlekeler rafa konuluyordu. Şimdi rafa konmuyor. O tarih itibariyle bu fezlekeler, 168 milletvekilini kapsayan fezlekeler ve bu fezlekeleri şuanda parlamento oyladı ve yargıya gönderiyor. Onun içinde şu anda meclis başkanlığında… Bundan sonra karar yargının, yargının vereceği kararla da sizin bu arzularınız inanıyorum Allah’ın izniyle yerine gelecek” dedi.

"BU ÜLKEDE KÜRT SORUNU YOK, BU ÜLKEDE TERÖR SORUNU VAR"

Yaşanan 'Gezi' olaylarından örnek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatırlayınız. Gezi olayları sırasında duvarlara ne yazmışlardı; ‘zulüm 1453’te başladı’ diye yazmışlardı. Ankara’da ODTÜ önünde Malazgirt Bulvarı’nın açılışını engellemek için Bizans askerlerinin miğferlerini giyerek güvenlik güçlerimize saldırmışlardı. Bölücü terör örgütünün güdümündeki partinin eş genel başkanı ODTÜ’ye gittiğinde kendisini 'Pontus soykırımı' mesajıyla karşılamışlardı. Terör örgütü Güneydoğu’da eylemlere başladığında ilk hedeflerinden biri tarihi camilerimiz olmuştu. Bunlar Diyarbakır’da Kurşunlu Camii’ne kurşun sıkmışlardır. Bunların hepsinde de aynı kinin, aynı nefretin, aynı sancının ürünüdür. Bunların başındakiler Zerdüşt inancına mensuptur. Bunların bizim dinimizle alakaları yoktur ama benim saf Kürt kardeşlerim bu oyuna geliyorlar. Diyorum bu oyuna gelmeyin. Çünkü bu ülkede Kürt sorunu yok, bu ülkede terör sorunu var. İşte şu anda operasyonlar yürüyor. Bu operasyonlar huzuru, güveni getirinceye kadar devam edecektir” ifadelerini kullandı.

"ŞU ANLAŞILIYOR Kİ MEDENİYETİMİZİN BİN 400 YILLIK IŞIĞI HALA BİRİLERİNİ RAHATSIZ EDİYOR"

"Bir devletin görevi nedir? Bir hükümetin görevi nedir? Huzuru sağlamaktır. Can güvenliğini sağlamaktır. Mal güvenliğini sağlamaktır. Akıl güvenliğini sağlamaktır. Nesil güvenliğini sağlamaktır ve bunu sağlayacağız. Yol emniyetini sağlayacağız. Onun için bu mücadele devam edecek" diyen Erdoğan, "Şu anlaşılıyor ki medeniyetimizin bin 400 yıllık ışığı hala birilerini rahatsız ediyor. Anlaşılıyor ki coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı hala kabul etmeyenler var. Fethin 600 yıla yaklaşan acısının da hala taze olduğunu görüyoruz. Bizi unutsak da onlar unutmuyor. Biz uyusak da onlar uyumuyor. Biz kendilerine ne kadar yaklaşırsak yaklaşalım onlar asıl hedeflerinden, asıl niyetlerinden, asıl rüyalarından vazgeçmiyorlar. Onun için biz de unutmayacağız. Onun için uyumayacağız. Onun için kendimiz olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Konuşmasını Suriye’de yaşanan iç savaşa değinerek sürdüren Erdoğan, “İşte Suriye'de olanları görüyorsunuz. Ne işi var orada Rusya'nın? Ne işi var orada İran'ın? Ne işi var orada terör örgütünün? Sözde armalarıyla donanmış Amerika askerlerinin... Amacınız DAEŞ terör örgütüyle mücadeleyse bunun yolu Suriye'nin masum insanlarını katletmek, her türlü zulmü ve acıyı reva görmek değildir. Kardeşlerim bunun yolu öncelikle Suriye halkını zalim Esad'dan ve onun eli kanlı rejiminden kurtarmaktır. Zalim Esad devlet terörü estirmektedir. Arkasından da yine Suriye halkının tarihine, kültürüne, tercihlerine uygun yeni bir devlet yapılanmasını süratle oluşturmaktır. Rejim, DAEŞ ve PYD terör örgütü birbirlerini besleyen, birbirlerini destekleyen, birbirlerine yol açan üçlü bir sacayağı haline dönüşmüştür. Biri olmadığında diğerlerinin ayakta kalması mümkün değildir. Maalesef müttefikimiz dediğimiz ülkeler de bu çirkin oyuna göz yumuyor, hatta destekliyor. DAEŞ denilen maşa örgütünü öne sürerek Suriye'yi kana ve ateşe boğanlar tarihin en büyük yıkımına uğratanların asıl amacı çok açıktır. Aynı şekilde PYD denilen terör örgütünü kullanarak güney sınırlarımız kuşatmaya çalışanların amacının Türkiye'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile bağlarını kopartmak olduğu ortadadır. Bölücü terör örgütünün ortada hiçbir sebep yokken sokakları, binaları bombalarla donatarak ülkemize karşı saldırıya geçmesinin gayesi belli değil mi? Ziya Paşa'nın dediği gibi 'en ummadığın keşfeder esrarı derunun, sen herkesi kör alemi sersem mi sanırsın' biz her şeyi görüyoruz. Her şeyin farkındayız. Ama şunu da biliyoruz, bu işler yürek ve bilekle birlikte imkan işidir, güç işidir, hazırlık işidir. Fatih tahta geçer geçmez hemen İstanbul'un üzerine yürümemiştir. Peki ne yapmıştır? Önce hazırlık yapmış, sonra sefere çıkmıştır. Türkiye tüm bu oyunları bozmak için her alanda kendi hazırlıklarını yürütüyor ve yürütmeye de devam edecek. Çok önemli neticelere ulaştık ama hala katetmemiz gereken mesafeler var. Sabırla, çok çalışarak ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırdığımızda inanın bana bambaşka bir Türkiye'nin doğuşuna şahit olacağız. Bunun için yeni Türkiye diyoruz. Bunun için yeni anayasa diyoruz. Bunun için yeni yönetim sistemi diyoruz” dedi.

"DAHA DA GÜÇLENECEĞİZ VE 2016 İNŞALLAH YENİ BİR SIÇRAMA YILIMIZDIR"

2016 yılının Türkiye için bir sıçrama yılı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hesaplaşmamızı tek bir alanda yaşamıyoruz. Her alanda ciddi bir mücadele içindeyiz. 13 yılda defalarca çok ciddi ekonomik saldırılara maruz kaldık. Basit delikli paralara muhtaç olan bir Türkiye'den, 23 buçuk milyar dolar IMF'ye borcu olan bir Türkiye'den, bu borcu sıfırlayan bir Türkiye'ye geldik. Artık borcumuz yok. Artık veren el olduk. Daha da iyi olacağız hiç endişeniz olmasın. Daha da güçleneceğiz ve 2016 inşallah yeni bir sıçrama yılımızdır. 27 buçuk milyar dolar Merkez Bankamızın rezervi vardı. Şu anda 114 milyar dolar rezervimiz var. Bir ara 136 milyar dolara çıktık. Şimdi buradan sesleniyorum. Allah'ın izniyle 165 milyar doları yakalayacağız. Küresel kriz kısmen yansıdı, bunları aşacağız. Çok çeşitli tedbirlerle bunu savuşturacağız ama bunu yapmamız için 'Rabia'mızı halletmemiz lazım. 'Rabia' bu çok önemli. Rabia, birincisi tek millet olacağız. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Arap'ıyla, Roman'ıyla, Boşnak'ıyla 79 milyon tek millet. İkincisi, tek bayrak, rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin ta kendisi... Bu bayrak sadece bizde var. Manasıyla, anlamıyla tek bayrak. Ve üçüncüsü, bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Toprak vatan olabilecekse, onun uğrunda ölebilenlerin olması lazım. Bizim bu topraklarımızın uğrunda ölen var. Dördüncüsü, tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti'nde başka devletimiz yok, tanımıyoruz. Dün bir tane parti kongre yapmış. Kongrede ne Türk bayrağı var, ne İstiklal Marşı var. Bunlar bu milletin evladı olabilir mi? Parlamentonun içinde olanlar da gidip orada konuşma yapıyor. Bunların yeri belli, yapacakları tek bir şey var. Silahları gömecek ve betonlayacaklar. Koordinatlarını da verecekler. Olmadı bu ülkeyi terk edecekler. Başka çıkışı yok. Birde çıkmış bir paralel devlet yapılanması, şimdi son Milli Güvenlik Kurulu'nda bir karar aldık. Legal görünüm altında, illegal faaliyet içinde olan adı Fethullahçı Terör Örgütü olarak anılan dedik. Ve bu Milli Güvenlik Kurulu'ndan çıktı. Hükümetimize bunu gönderdik. Şimdi hükumetimiz bunun kararını alacak. Bakanlar Kurulu kararıyla bundan sonraki yargı süreci daha da farklı sürecek. Çünkü bu ümmeti parçalayanlar bunun hesabını verecekler. Bu milleti parçalayanlar bunun hesabını verecekler” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın ardından Fetih Şöleni gösterilerine geçildi. 

MEHMET ALTUNIŞIK - SELİM BAYRAKTAR - VOLKAN KAYALAR
İSTANBUL 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Serdar Topraktepe’nin ilk derbi heyecanı Portekizli teknik direktör Fernando Santos ile yollar ayrıldıktan sonra takımın başına geçen Yardımcı Antrenör Serdar Topraktepe, Fenerbahçe maçıyla A takımla ilk derbi heyecanını yaşayacak. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Beşiktaş, 27 Nisan Cumartesi günü saat 19.00’da Ülker Stadyumu’nda Fenerbahçe ile karşılaşacak. Geride kalan haftalarda 15 galibiyet, 6 beraberlik, 12 yenilgi sonucu topladığı 51 puanla dördüncü basamaktan yer alan siyah-beyazlılar, şampiyonluğu bu sezon için rafa kaldırdı. Avrupa’da mücadele edebilmek için Türkiye Kupası’nı müzesine getirmeyi hedef belirleyen Kartal, aksi bir duruma karşı da ligi ilk 4’te bitirmek istiyor. Bu bağlamda gerek puan sıralamasındaki yerini sağlamlaştırmak gerekse de taraftarına derbi galibiyeti elde etmek için Beşiktaş’ta tek hedef galibiyet. Serdar Topraktepe’nin derbi heyecanı Teknik Direktör Fernando Santos’la geçtiğimiz haftalarda yollarını ayıran siyah-beyazlılarda takımın başına Yardımcı Antrenör Serdar Topraktepe geçti. Ligde iç sahada MKE Ankaragücü’nü 2-0 mağlup eden Topraktepe idaresindeki Kara Kartal, rakibiyle Türkiye Kupası yarı final ilk maçında deplasmanda ise golsüz berabere kaldı. Bu sezon Rıza Çalımbay’ın ayrılığının ardından da Santos dönemi başlayana kadar 3 maçta bu görevi üstlenen Serdar Topraktepe, 2 galibiyet, 1 mağlubiyet almış ve 7 golle de 2.3 gol ortalaması yakalayarak, bu sezonki teknik direktörler arasında en yüksek gol ortalamasına sahip isim olmuştu. Cumartesi günü Fenerbahçe müsabakasıyla futbol A takımıyla ilk derbi heyecanını yaşayacak olan 47 yaşındaki antrenör, Kadıköy’de alacağı 3 puanla kariyeri için de önemli bir adım atmanın peşinde.
Malatya MTÜ’de beyaz önlük töreni Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nde mesleğe ilk adımlarını atan hekim adayı öğrencilerin Beyaz Önlük Giyme törenleri gerçekleştirildi. Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nde mesleğe ilk adımlarını atan hekim adayı öğrencilerin Beyaz Önlük Giyme törenleri gerçekleştirildi. Törene Malatya Turgut Özal Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, rektör yardımcıları Prof. Dr. İlhan Erdem, Prof. Dr. Orhan Gündüz, dekan yardımcıları, akademik ve idari personel ile öğrencilerin katılımı ile gerçekleştirildi. Törende konuşan Prof. Dr. Recep Bentli, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin henüz 4 yaşında olduğunu belirterek, “18. yüzyıla kadar hekimlerin kıyafetlerinin siyah renkte olduğu rivayet edilmektedir. Modern tıbbın henüz gelişmediği dönemde doktora ya da hekime gitmek son çare olarak görülürmüş. 19. yüzyıldan sonra modern tıbbın gelişmesiyle ve özellikle 20. yüzyılla beraber antibiyotik ve insülin gibi ilaçların keşfedilmesiyle birlikte modern tıp ve hekimlik insanlık tarihinde çok önemli kritik adımlar atmış ve ortalama insan ömrü de o keşiflerden sonra yükselmeye başlamış. 19. yüzyıldan itibaren hekimler, sağlıkçılar beyaz kıyafetler, beyaz önlükler giymeye başlamışlar” ifadelerine yer verdi. Beyaz rengin saygınlığı, güveni, cesareti, fiziki ve vicdani temizliği temsil ettiğinden dolayı sağlıkçıların da bu rengi giydiğini belirten rektör Prof. Dr. Recep Bentli, “Biz toplum olarak biliyoruz ki, hekimlik çok kutsal bir meslek. Geçtiğimiz yıllarda çok büyük bir pandemi atlattık. Pandemi ile beraber tekrardan hekimliğin çok önemli bir meslek olduğunu hep beraber görmüş olduk. Pandemi sırasında ben de Malatya’da İl Sağlık Müdürü olarak çalışıyordum. Gerçekten hekimlerimiz o kadar özverili çalıştılar ki dünyaya örnek oldular. O süreçte N95 maske ile dışarı çıkmayan insanlar varken hekimlerimiz hasta başında sadece cerrahi maske ile pozitif hastaların yanında işlem yapıyorlardı. Sadece entübasyon yaparken N95 takarak çok güzel bir şekilde hem Malatya’da hem ülkemizde bu süreci yönettiler” dedi. İtalya ya da Fransa gibi ülkelerde huzurevlerinde hastaların veya yaşlıların yer bulamadıklarından dolayı toplu ölümlerinin gerçekleştiğini ancak bizim ülkemizde böyle bir manzaranın yaşanmadığının altını çizen Rektör Recep Bentli, pandeminin ilk günlerinde Malatya Huzurevi’nde birkaç pozitif vakanın ortaya çıkması ile birlikte tüm huzurevi sakinlerini hastaneye yatırarak takip ettiklerini ve bu sayede huzurevi sakinlerinde herhangi bir vefatın yaşanmadığını dile getirdi. Rektör Recep Bentli, hekimlerin ve diğer sağlık personellerinin özverili ve gayretli bir şekilde çalışmaları ile birlikte pandemi ve deprem gibi doğal afetlerde ortaya çıkması muhtemel kayıpların önüne geçildiğini belirtti. Depremden birkaç saat sonra hastaneye giderek kontroller gerçekleştirdiğini ifade eden rektör Recep Bentli, o ortamda bulunan herkesin depremzede olmasına rağmen tüm hekimlerin acilde yoğun bir şekilde çalıştığının altını çizdi. Bentli, “Belki de kendi yakınları yaralanan ya da vefat edenler olmasına ve Elazığ’dan ya da başka şehirlerden gelen hekimler gelene kadar tüm hekimlerimiz ve sağlık personelimiz yoğun bir şekilde hasta tedavilerine başlamışlardı” diye konuştu.
Van Van YYÜ’de gala konseri büyük beğeni aldı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Akademik Orkestrası, gerçekleştirdiği gala konseri ile büyük beğeni aldı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Öğretmenliği Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri, lisans, lisansüstü öğrencileri, Van Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarı ile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli kurumlarda görev yapan müzik öğretmenleri ve Hakkari Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan Van YYÜ Akademik Orkestrası tarafından gala konseri düzenlendi. Cengiz Andiç Kültür Merkezinde gerçekleşen konsere Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli ve eşi Duygu Şevli, İl Emniyet Müdürü Murat Mutlu, Van Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Nayif Süer, Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Hüseyin Yükrük, Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serap Yükrük, akademik ve idari personel ile birçok öğrenci yer aldı. Konserde, çoksesli Türk müziği ve klasik batı müziğinin seçkin eserlerinden oluşan 9 sanat eseri icra edildi. Konser sonrasında Şef Fatih Marufoğlu’na çiçek takdiminde bulunan Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, Van YYÜ Akademik Orkestrası’nın 2023 yılının ekim ayından itibaren çalışmalara başladığını ifade etti. Van YYÜ Akademik Orkestrası’nın şehrin ve bulunduğu bölgenin sanatsal-kültürel yaşamında önemli bir yer edineceğini belirten Şevli, “Bugün Van Yüzüncü Yıl Üniversitemizin tarihindeki dönüm noktalarından biri. Çünkü üniversitemiz bugünkü konserle birlikte bilimsel çalışmalar, araştırmalar ve elde edilen başarılarının yanı sıra sanatsal yetkinliğini ortaya koymuş bulunmaktadır. Elbette sanatçı ortaya koyduğu sanatın seyirciler veya izleyiciler tarafından beğenildiğini görmek, hissetmek ister. Bilim insanları olarak bizler bir makale yazdığımızda çalışmalarımız atıf aldığında büyük mutluluk duyarız. Bu, çalışmalarımıza başkaları tarafından değer gösterilmiş olmasının göstergesidir. Sizlerin de beğeni ile konseri izlemesi, ilgi göstermesi hem sanatçılarımızı hem de bizleri çok memnun etmektedir” dedi. Üniversitenin Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünden Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı ve Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı lisans programlarının Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (EPDAD) tarafından 2+3 yıllığına akredite edildiğini ifade eden Rektör Şevli, her başarının disiplinli ve sürekli bir ekip çalışması ile elde edildiğini vurguladı. Konserin bu aşamaya gelinceye kadar birçok kez prova edildiğine ve hem sahne önü hem de sahne arkasındaki ekibin büyük fedakarlıklarla çalıştığına şahitlik ettiğini belirten Rektör Şevli, emeği geçen herkese teşekkür etti.
Gaziantep Diyetisyen kadrosu genişletiliyor SANKO Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde de uzman kadrosunu genişletiyor. Uzm. Diyetisyen Tuğba Demirkıran ve Diyetisyen Meltem Demirci, SANKO Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde danışanlarını kabul etmeye başladı. Uzm. Diyetisyen Tuğba Demirkıran 1999 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk ve ortaokul eğitiminin ardından 2017 yılında Yasemin Erman Balsu Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. 2017 yılında SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde lisans eğitimine başlayan Uzm. Diyetisyen Demirkıran, çeşitli polikliniklerde stajyer diyetisyen görev alarak 2021 yılında bölüm birincisi olarak mezun oldu. Aynı yıl özel bir üniversitede yüksek lisans eğitimine başlayan Uzm. Diyetisyen Demirkıran, “Obezite” konusunda tez hazırladı. 2023 yılında yüksek takdir derecesiyle mezun olarak ‘Uzman Diyetisyen’ unvanını aldı. Eğitim hayatı boyunca birçok konferans, seminer, sempozyum ve kursa katılan Uzm. Diyetisyen Demirkıran 2024 yılı Nisan ayı itibariyle SANKO Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde danışanlarını kabul etmeye başladı. Diyetisyen Meltem Demirci 1998 yılında Gaziantep’te doğdu. 2016 yılında Vedat Topçuoğlu Anadolu Lisesi’nden, 2020 yılında SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun oldu. 2018 yılında özel bir sağlıklı yaşam merkezinde staj yapmaya başlayan Diyetisyen Demirci, 2019 yılında Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Engelsiz Yaşam Merkezi Aktif Yaşam Merkezi, 25 Aralık Devlet Hastanesi ve SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde stajyer diyetisyen olarak görev yaptı. Nisan 2021’den bu yana SANKO Üniversitesi Hastanesinde Diyetisyen olarak görev yapan Demirci, Nisan 2024 itibariyle Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde danışanlarını kabul etmeye başladı. Diyabette Beslenme, Gebelik ve Emziklilik Döneminde Beslenme, Kilo Alma Programları, Besin İntoleranslarında Beslenme, Kalp Damar Hastalıklarında Beslenme, Böbrek Hastalıklarında Beslenme, Nörolojik Hastalıklarda Beslenme, Sindirim Sistemi Hastalıklarında Beslenme, Yeme Bozukluklarında Beslenme, Organ Naklinde Beslenme, Cerrahi Hastalıklarda Beslenme, Enteral-Paranteral Beslenme ve Çocuk Hastalıklarında Beslenme ve Yaşlılık Döneminde Beslenme alanlarında çalışmaları sürmektedir. Türkiye Diyetisyenler Derneği (TDD), Klinik Enteral Paranteral Nütrisyon Derneği (KEPAN), Pediatrik Diyetisyenler Derneği (PEDİDER) üyesidir. Karbonhidrat-Protein-Yağ Sayımı Eğitimi (Tip1-Tip2 DM) Obezite Cerrahisi ve Bariatrik Diyetisyenliği, Yaşlılarda Tıbbi Beslenme Tedavisi Eğitimi, Renal Diyetisyenlik Kurs Programı, ISO 18001 Eğitimi, ISO 14001 Eğitimi, ISO 9001 Eğitimi, Güncel Yaklaşımlarla Klinik Nütrisyon Kursu ve Bilimsel Fitoterapi Eğitimi sertifikaları bulunmaktadır.