POLİTİKA - 22 Ocak 2018 Pazartesi 06:55

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Karşımıza kim çıkarsa ezer geçeriz

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Karşımıza kim çıkarsa ezer geçeriz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatına ilişkin, "Çok kısa sürede tamamlanacak" dedi. Cumhurbaşkanı HDP'nin çağrısına ilişkin, "Meydanlara çıkma yanlışına düşenler olursa bedelini çok ağır öderler. Karşımıza kim çıkarsa çıksın ezer geçeriz" açıklamasını yaptı.

Bursa’da AK Parti İl Kadın Kolları kongresinde konuşan Erdoğan, 15 Temmuz gazilerinin de Afrin’e gitmek istediklerini ifade ederek, “Ne oldu Cerablusta? Ne oldu Errai, Elbab’da? Bize yanlış yapmayın dedik. Bizim sınırlarımıza saldırmayın. Bizi taciz etmeyin. Eğer böyle yapacak olursanız, çok daha fazla dayanamayız. Bunu sayın Obama’ya da söyledim. Obama’ya söylediğim zaman, bizim bir zeytinlik projemiz vardı. Ne yazık ki beklediğimiz cevabı almadık. Şimdi 15 Temmuz gazileri, bana haber gönderiyor. (Cumhurbaşkanım bize müsaade etsin, biz de Afrin’e gidelim) diyorlar. Değerli kardeşlerim, ne dedik? 15 gündür ne dedik? Bir gece ansızın gelebiliriz dedik. Bu arada maalesef müttefikimiz olan bazı ülkeler, biz terör örgütüne silah yardımı yapmadık diyorlar. Ama biz terör örgütüne silah yardımı yaptıklarını tüm kayıtlarıyla beraber biliyoruz, görüyoruz, görüntülüyoruz. Kimi aldatıyorsunuz ya, bunların hepsi bilinen gerçekler. Şimdi 5 bin TIR’ın dışında 2 bin civarında uçakla gelen silah ve mühimmat var. Bütün bunlarla beraber, terör örgütü desteklendi. PKK, PYD YPG desteklendi, bir kısmı Afrin’e yerleştirildi. 2 bin kilometrekarelik alanın güneyinden. Biz bütün bunların takipçisi olarak durduk, durduk, durduk. Bir gece ansızın vurduk. Ama işimiz çok. İşimiz çok. Daha yapacağımız çok şey var. Dün akşam hava harekatıyla gereken adımlar atıldı. Ardından kara harekatı başladı. Şu anda da kara harekatı devam ediyor. Bütün mesele şu; Afrin yüzde 55’i ile Arapların, yüzde 35 sonradan yerleştirilmiş Kürtler var. Yüzde 6-7 civarında Türkmenler var. Bütün mesele, Afrin’i gerçek sahiplerine teslim etmek. Bizim hedefimiz şu; 3,5 milyon Suriyeli bizim topraklarımızda var. Bizim topraklarımızdaki Suriyeli kardeşlerimizi kendi topraklarına bir an önce göndermek”dedi.

“Bunların işini bitireceğiz”

Bölücü terör örgütüne karşı adımları kararlı şekilde attıklarını anlatan Erdoğan, “Bu PKK, PYD, YPG; evvelallah ülkemizde bunların hiçbir tanesi kalmayıncaya dek bunların işini bitireceğiz. Suriye tarafından gelmek isteyenler de bunun bedelini çok ağır öderler. Emin olun, bunlar bu operasyonlardan sonra karşımıza çıkacak cesareti de bulamayacaklar. Sadece uzaktan atıp tutarak, bizim arkamızda Amerika var, bize silahları gönderiyor diyerek, siz Türkiye ile Türk milleti ile baş edemezsiniz bunu böyle bilesiniz. Çıkmış HDP’nin, çıkmış KCK’nın terör örgütü temsilcileri, Kürt vatandaşlarımı meydanlara çağırıyor. Şu ana kadar meydanlara çıkanlar olmadı. Kongreleri vardı, pek katılan olmadı. Buradan söylüyorum, sakın ha bu çağrıya uyup da meydanlara çıkma yanlışına düşenler olursa bedelini çok ağır öderler. Zira bu bir milli mücadeledir. Burada karşımıza kim çıkarsa çıksın ezer geçeriz. Buradan taviz yok. Burada en ufak esneklik yok. Gereği neyse bunu yaparız. Burada, ana muhalefetin başındaki zat onlara destek veriyor diye bu dolduruşa gelirlerse yine aldanırlar. Kan dökülmesini istemiyoruz diyor. Sen ne diyorsun? Böyle bir süreç başladığı zaman, burada şehadet de, gazi de olur, burada kan da olur” dedi.

“İçimizdeki mankurtlarla da uğraşıyoruz”

Ana muhalefete yüklenen Erdoğan, “Maalesef ana muhalefetin başındaki zat, bildiğiniz gibi, İstanbul'a yeni bir il başkanı seçti. Düşmanlarımızın diliyle konuşan, iftiralar üzerinden ülkemize ve milletimize saldıran içimizdeki mankurtlarla da uğraşmak zorunda kalıyoruz. Dünyada milletinin değerlerine bu kadar yabancı, ülkesinin tarihine bu derece husumet besleyen başka bir ana muhalefet var mıdır bilmiyorum. Bunları gören milletimizin takdirini seçimlerde en güzel şekilde ortaya koyacağına inanıyorum. Zira ben CHP'nin içerisinde yerli ve milli olan kardeşlerimizin de olduğuna inanıyorum. Ben onları bu saflara davet ediyorum. Gelsinler, yerli ve milli olarak beraber yürüyelim diyorum. Yaklaşık 1 asırdır kendi içimize kapanmış olmamızın bin yıllık sorumlulukları ortadan kaldırmadığını son 15 yılda gördük. Biz geçmişimizden ve iddialarımızdan uzak duruyoruz diye kimse emellerinden vazgeçmiyor. Toprak bütünlüğümüze. milli birliğimize yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Gönül coğrafyamızın her köşesinden yükselen feryatlar tıkalı kulaklarca duyulur hale geldi. Kuzey Kıbrıs’ta bir pespaye gazete ahlaksızca bugün bir başlık atmış. Ben kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’indeki kardeşlerimi tavır olmaya davet ediyorum. Türk ordusunun Kıbrıs'tan sonra yeni bir işgal yaptığını söylüyor. Bu ne ahlaksızlık, edepsizliktir. Dolayısıyla ben Kuzey Kıbrıslı kardeşlerime özellikle böyle bir duruşu sergilemek suretiyle gereken cevabı Kuzey Kıbrıs’ta onlara vermeleri lazım. Son çeyrek yüzyıla bakınca dün Bosna'da, Irak'ta, Filistin'de, bugün Suriye'de yaşanan katliamlar çıkıyor. Yarın ne acılar ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Kendimizi, bölgemizde yaşanan hadiselerden soyutlama, yaşanan gelişmelerden onların dışında kalma gibi bir lüksümüz yoktur. Türkiye'nin şurada ne işi var diyenler bu ülkenin gerçeklerinden habersiz olanlardır. Türkiye oralarda olmak zorundadır Bay Kemal! Türkiye, bekası için yılanın başını ezmek mecburiyetindedir Bay Kemal! Hem kendimiz, hem de umudunu bize bağlamış kardeşlerimiz için her yerde varlık göstereceğiz. Afrika’daki çocuklar dua ediyorlardı. Duanın yanında da bu zeytinlik operasyonuyla alakalı bir pankart da asmışlar. Dua ediyorlardı. Aman ya Rabbim!”diye konuştu.

“Terör örgütleri kirli senaryoların figüranlarıdır”

Terör örgütlerinin büyük oyunun piyonları ve figüranları olduğunun altını çizen Erdoğan, “FETÖ demek; PKK demek. Sadece Kandil ve Avrupa’daki hainler sürüsü değil. Deaş demek; tek vasıfları sözde Müslüman olan ve görevleri kan dökmek olan bir güruh değildir. DHKPC demek; belirli meşrebe mensup insanlarımızı istismar ederek teröristçilik oynayan grup değildir. Terör örgütlerinin hepsi çok daha büyük bir oyunun piyonlarıdır. Bunlar sadece ve sadece kirli senaryolara figüranlık yapan örgütlerdir. Ne zaman kendimiz ve kardeşlerimizle ilgili bir konuda atılıma girişsek hemen karşımıza bu piyonlardan biri dikiliyor. Hamdolsun, Kudüs meselesinde Türkiye olarak adım attık ve Amerika’nın yanında 8 tane ülke yer aldı. Onlar da ülke değil, Bursa’nın kasabaları gibi. Hamdolsun, biz de 128 ülke ile bir arada olduk. Bununla kalmayıp çalışacağız. Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir. Hıristiyanların da mabetleri var. Türkiye’nin takındığı tavır İslam ve Hıristiyan dünyasında ilgi uyandırmıştır. Papa ile konuştum. Ayın beşinde Vatikan’da olacağım. Kendisini ziyaret edeceğim. Bu işin ikinci etabını konuşacağız. Bana ziyaret yapmışlardı. Ben de devlet ziyaretini iade-i ziyaret olarak bu vesileyle gerçekleştireceğim. Gezi olaylarıyla sokakların da hareketlendirilmesi bu yüzdendir. Suriye’de inisiyatif alırken, FETÖnün seri darbe girişimleriyle, PKK’nın çukur eylemleriyle, Deaş’ın saldırılarıyla kendimizi bambaşka bir ilkimde bulduk. Siyaset, diplomasi, ekonomide ne zaman hamle yapsak hep engeller çıktı” diyerek Türkiye üzerinde oynanan oyunları anlattı.

Buna rağmen büyük Türkiye hedefinden vazgeçmediklerini söyleyen Erdoğan, “Hedeflerimizden vazgeçmedik. Adım adım ilerlemeye devam ettik. Zaman kaybettik. Hedefimiz 2023 yılında 2 trilyon dolar milli gelire ulaşmaktır. Henüz 1 trilyon doları ancak yakalayabilmiş durumdayız. Geç olacak. Ama er veya geç olacak. Hiç endişe etmeyin. Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelecek. Küresel adaletsizlik girişimlerinden netice alacağız. Diğer ülkelerdeki yöntemlerle bizi durduracaklarını sananlar hüsrana uğramaya mahkumdur. Zira biz Türkiye’yiz. Arkasında yüzlerce milyon kardeşinin duası ve desteği olan koskoca bir milletiz. Çünkü biz nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi bilen bir devletiz.Cumhuriyetimizin geçmişi 95 yıllık olabilir. Ama devletimizin mazisi binlerce yıllıktır. Bu milleti tarih sahnesinden silmeye, ne idüğü belirsiz birkaç çapulcunun gücü ve ağa babalarının gücü yetmedi, yetmeyecektir. Biz bu coğrafyada Allah’ın izniyle daha binlerce yıl yaşamaya devam edeceğiz. Terör örgütlerinin ne olacakları belli değil. Bu söylediklerini en iyi tarih boyunca kurucu şehir olan Bursa’nın anlayacağını biliyorum. Rabbim bölgemizde ve dünyanın dört yanında yüreği bizimle çarpan kardeşlerimizin duaları gözyaşları ve umutları hürmetine bizim önümüzü açsın yar ve yardımcımız olsun. Büyük davalar, büyük gayretler ve büyük fedakârlıklar ister. Biz 16 yıl önce büyük davaya talip olarak büyük imtihanla yüzleştiğimizi bilerek bu yola çıktık. 2019 bu süreçte kritik bir dönemeçtir. Bu durumun farkında olan sadece biz değiliz. Ülkemizin ayağına çelme takmak isteyenler de bunun ehemmiyetini gayet iyi biliyorlar. Bu süreci çok dikkatli yönetmek mecburiyetindeyiz. Ortaya koyacağımız kararlılık görüntüsü tüm Türkiye’ye örnek olacaktır. Biz Bursa’da 2019 Martta aynen yolumuza devam edeceğiz. Bunun için kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Çalmadık kapı bırakmayacağız” şeklinde konuştu.

Cezayir Türküsü ile örnek verdi

Bursalılara desteklerinden dolayı teşekkür eden Erdoğan şu görüşlere de yer verdi: “Ülkemizin pek çok yeri gibi Bursa’mızda da özellikle düğünlerde sıkça söylenen bir Cezayir türküsü vardır. Bizi geçmişimizden, tarihimizden, ecdadımızdan kopartmaya çalışanlar sebebiyle gençlerin çoğu bu türkülerin anlamını bilmez. Aslında bir ağıt olan bu türkünün oyun havası niyetine çalınıp söylendiği yerler de bulunuyor. Bu türkü Barbaros Hayrettin Paşa tarafından Osmanlı’ya bağlanan Kuzey Afrika topraklarının Avrupalılarca işgal ve askerlerimizin maruz kaldığı katliamları anlatıyor”

Bu türkünün tarihe ışık tuttuğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçtiğimiz 200 yılda kademe kademe yaşadığımız bu türkü bugüne ışık tutuyor. Bir nereden çekilmek zorunda kalmış, nereyi boşaltmışsak, orası zulme, baskıya, bitip tükenmek bilmeyen istikrarsızlık çatışmalar gark olmuştur. Kuzey Afrika, Balkanlar, Ortadoğu’da nereye baksanız bu gerçeği görürsünüz. Tarihinde sömürgecilik gibi insanlık suçu olmayan ecdadımız, bu bölgeleri sadece imar etmiş, güven ve huzurun teminatı olmuştur. Birileri hep sözüm ona soykırım diye bizi suçluyor ya, son asrın en büyük soykırımına Türk milleti maruz kalmıştır. Balkanlar’dan çekilirken verdiğimiz sivil kayıpların sayısı 2 milyonun üzerinde. Kafkasya’da en az bu kadar kayıp söz konusu. Birinci Dünya Savaşında yiğitler için yakılan ağıtlar bugün de yüreğimizi dağlıyor. Nesilden nesile aktarılıyor. Hani şu dillerden düşürülmeyen Ermeni katliamlarında kaybettiğimiz insan sayısı, soykırım diye bahsedilenden kat be kat fazladır. Biz tevekkül sahibi bir millet olarak acımıza kalbimize gömdüğümüz, bunun istismarını yapmadığımız için tam tersi iddialara muhatap oluyoruz. Hem suçlu, hem güçlü dedikleri türden bir saldırı ile karşılaşacağımız daha çok anlaşılıyor Allah’ın izniyle hepsine verecek cevabımız vardır. Yıllardır Ermeni iddialarını dile getirenler Bu siyasetin değil, tarihin konusudur. Varsa arşiviniz açın, biz de açalım, bizim sadece şu anda Genelkurmay arşivimizde 1 milyon 700 bin belge var. 1 milyonu açılmış, incelenmiştir. Bugüne kadar bu teklifimizi kabul eden çıkmadı. Diğer iddialar konusunda da aynısını yapacağız. Emin olun karşımıza çıkacak cesaretleri yok”. 

Uğur Uslubaş-Abdullah Çibir-Mesut Alan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun 5 bin yıl önce ameliyat edilen kafatası ilgi çekiyor Samsun’da 5 bin yıl öncesine ait kafatasındaki ameliyat izleri vatandaşların ilgisini çekiyor. 1981 yılında Samsun’un Bafra ilçesi İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazılarında bulunan 5 bin yıllık kafatası, baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemişti. Samsun Müzesi’nde sergilenen kafatası, vatandaşlar tarafından da ilgiyle incelenirken, aynı bölümde trepanasyon (Baş delgi) tekniğiyle kafatası ameliyatı yapılmış 1900 yıllık kafatası da sergileniyor. Ameliyat edilen kafataslarından 5 bin yıllık olanı ilk Tunç Çağı’na, 1900 yıllık olanının ise antik Amisos Kenti Geç Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu tespit edildi. Söz konusu kafatasları hakkında müzede bulunan bilgilendirmede, “Trepanasyon, Yunanca delik, delgill, burgu anlamına ‘trypanon’ kelimesinden türemiştir. Antropologların ‘kafatası delgi operasyonu’ olarak adlandırdıkları bu işlemi, belirli bir bölgede, kafa derisi cerrahi bir alet ile sıyrıldıktan sonra, belli bir parçanın, bir amaç ve teknik ile çıkarılıp alınması şeklinde tanımlayabiliriz. Bu ameliyatlarda kafatasından bir kemik parçası çıkarılmakta ve beyin doğrudan dış çevreyle karşı karşıya kalmaktadır. Geleneksel topluluklarda uygulamalar ile arkeolojik verilerden hareketle, trepanasyonların kafa yaralanmaları, kafada yer aldığı düşünülen kötü ruhun çıkarılması, büyü veya iyileştirme gibi birçok amaçla yapıldığı kabul edilmektedir. Bu tür ameliyatların törensel arka planı da olmalıdır. Dolayısıyla ameliyatların gerçek amacını belirlemek her zaman kolay değildir. Anadolu’da bugüne dek yaklaşık 50 adet trepanasyon örneği tespit edilmiştir” ifadeleri yer alıyor. Beyin tümörü, cerrahi müdahale ile tedavi edilmeye çalışılmış 5 bin ve 1900 yıllık beyin ameliyatı ile ilgili yapılan bilgilendirmede ise “İkiztepe Erken Tunç Çağı’na ait önemli buluntu gruplarından biri, trepanasyonlardır. İkiztepe iskeletlerinin bazı kafataslarında, ameliyatlarla bilinçli açılmış farklı biçimlerde boşluklar görülmüştür. Bu nedenle İkiztepe, Anadolu’nun yaygın ve gelişmiş en eski trepanasyon merkezi olarak değerlendirilmektedir. İkiztepe’de kafataslarında trepanasyon izleri tespit edilen bir adeti genç erişkin kadın, diğerleri ise erkeklere ait olan beş adet erişkin iskelet bulunmuştur. Biri hariç diğer trepanasyonların İkiztepe’de Erken Tunç Çağı’nda yaşanan savaş nedeniyle meydana gelen; birçok kişinin ölümüyle sonuçlanan kafataslarında kesici, delici ve küt uçlu silâh yaralanmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Yaşlı bir erkeğe ait tek örnekte ise iskeletteki tümoral oluşumla birlikte görülmesi, İkiztepelilerin travmalar dışında bazı sağlık sorunlarını da cerrahî müdahalelerle tedavi etmeye çalıştıklarına işaret eder” ifadelerine yer verildi.
Adana Karnaval coşkusu konserlerle devam etti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamına alınan Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’nın altıncı akşamında Merkez Park’ta Ferhat Göçer, Atatürk Parkı’nda ise Gece Yolcuları sahne aldı. “TÜRKİYE’NİN HİÇBİR YERİNDE YOK BÖYLE GÜZELLİK” Ferhat Göçer, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin altıncı gecesinde Adana’nın en büyük alanına sahip Adana Merkez Park’taydı. Konser öncesinde başlayan DJ performansı ve görsel şölenin ardından, Göçer’in sahneye çıkmasıyla büyük bir coşku seli yaşandı. Ferhat Göçer hayranlarıyla birlikte şarkılarını hep bir ağızdan seslendirdi. Gördüğü ilgiden çok memnun olan Göçer, “Muhteşemsin Adana, Türkiye’nin hiçbir yerinde yok böyle güzellik” dedi. Sahne sonrası verdiği mini söyleşide, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin sadece eğlendirme ve konser mantığının ötesinde, gerçek anlamda kültür, sanat festivali kavramının içini dolduran bir festival olduğunu söyledi. “Tiyatrolar, sergiler, söyleşiler ve konserlerle birlikte tam olması gerektiği gibi bir festival” diye ekledi. REFİK ANADOL “MERCAN RÜYALARI” ADANA’DA Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında Adana’da sergilenen dünyaca ünlü sanatçı Refik Anadol’un sergisi Kuruköprü Anıt Müze’de ziyaretçilerin en uğrak noktası oldu. Refik Anadol’un "Makine Halüsinasyonları: Mercan Rüyaları" adlı eseri, iklim değişikliğinin aciliyetini vurgulayan bir yapay gerçeklik simülasyonu. Sanatçı, Dünya Ekonomik Forumu’nda 2023 yılında sergilenen bu Veri Heykeli’ni, okyanus ekosistemlerinin ve mercan resiflerinin tehlikeli durumundan ilham alarak ortaya çıkardı. Anadol, eseri oluşturmak için yaklaşık 100 milyon mercan görüntüsünden oluşan kapsamlı bir veri kümesini kullandı. UZAYA GÖNDERİLEN İLK ATATÜRK FOTOĞRAFI Adana Müze Kompleksi Arkeoloji Müzesi Geçici Sergi Salonu’nda 21 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek NFT, festivalin çağdaş sanat bakış açısının bir yansıması olarak sanatseverlerle buluşuyor. NFT, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında 38 bin metre yüksekliğe gönderilen "Gökyüzüne Bakan Atatürk" fotoğrafı ve bitki tohumlarını içeriyor. HOLOFLUX GÖRENLERİ BÜYÜLEDİ Türkiye Kültür Yolu Festivali Adana Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında sergilenen, Türk mimar ve sanatçı Güvenç Özel‘in Holoflux eseri, hem konser hem de park alanındaki etkinlik ziyaretçilerinin fotoğraf çekim alanı haline geldi.
Hakkari Hakkarili öğrenciler yemek yarışmasında birinci oldu Van’da düzenlenen “Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması”nda Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, bölge birincisi olarak İstanbul’da yapılacak Türkiye finaline katılmaya hak kazandı. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü koordinesinde, 15-19 Nisan’da Van’da düzenlenen “Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması”nda, Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bölge birincisi olarak İstanbul’da yapılacak Türkiye finaline katılmaya hak kazandı. Türk mutfağının mirasını koruma ve gelecek nesillere aktarma, yiyecek ve içecek hizmetleri alanındaki öğretmen ve öğrencilerin yetkinliklerini ortaya koymaları amacıyla düzenlenen yarışmaya, Hakkari’den ve birçok ilden katılım sağlayan öğrenciler, festival havasında bir yarışma gerçekleştirdi. Yarışma boyunca, protokol ve davetliler öğrencilerin heyecanına eşlik etti. Usta ve şeflerin yer aldığı jüri tarafından yapılan değerlendirme sonrası dereceye giren ekiplere ödülleri verildi. Okulların kıyasıya mücadele ettikleri yarışmada, Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Hakkari’yi başarıyla temsil ederek birinci oldu. İl Milli Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz; gastronominin kültürlerin birbirlerine aktarılması ve nesilden nesile aktarılması gereken zenginliklerin başında geldiğini belirterek, “Gastronomi anlamında, Hakkari’miz gibi ülkemizin her bir yöresi ayrı bir çeşitlilik ve zenginlikle dolu. Ülkemizin gastronomi alanında dünyaya tanıtılmasında meslek liselerimizin de büyük rolü var. Öğrencilerimizin bu alanda yetişmeleri ve dünyanın dört bir yanında ülkemizin yemeklerini insanlara sunması büyük önem arz ediyor. Bakanlığımızca gerçekleştirilen bu tür yarışmaların, ülkemiz gastronomisine büyük katkıları olduğuna inanıyorum. Ellerinin lezzetlerini tabaklarına yansıtmak için yarışma öncesinde ve süresince hummalı bir çalışma içerisinde olan Hakkari Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisemizin yöneticilerini, danışman öğretmenlerini ve bilhassa öğrencilerini tebrik ediyor, okulumuza Türkiye finalinde başarılar diliyorum” dedi.