POLİTİKA - 26 Ekim 2016 Çarşamba 15:48

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç’i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç’i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "En kısa sürede Münbiç’i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız. Ya çıkacaklar, terk edecekler, Fırat’ın ötesine, doğuya gidecekler, gitmedikleri taktirde gereğini biz yapacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 29. Muhtarlar Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin, Irak ve Suriye’de yaşanan her gelişmenin içinde mutlaka yer alacağına dikkat çeken Erdoğan, "Terör örgütlerine karşı verdikleri mücadelede gerekiyorsa diplomatik ve askeri gücümüzle de, oralardaki kardeşlerimizin yanında bulunmakta kararlıyız. En kısa sürede Münbiç’i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız. Ya çıkacaklar, terkedecekler Fırat’ın ötesine, doğuya gidecekler, gitmedikleri taktirde gereğini biz yapacağız. Kilis’ten Kırıkhan’a kadar uzanan bölgeden, ülkemize yönelik tehditleri bertaraf etmek için gerekirse orayı da terör örgütlerinden temizlemeyi gündemimize aldık, alıyoruz. O bölgeden gelen teröristlerin ülkemizde eylem yapıp, Suriye’ye kaçmasına göz mü yumacağız? Unutulmasın ki bu mesele bizim için bir beka meselesidir" diye konuştu.

"Türkiye’ye verdikleri ciddi bir destek yok"
"Halep ile ilgili itirazlarımız var" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunu da muhataplarımıza söylüyoruz. Bunu Sayın Putin ile de görüştüm. ‘Halep halkını artık huzura kavuşturalım’ dedim. Halep’te terör grupları, bu terör gruplarına karşı müşterek mücadeleyi verelim. Halep Haleplilerindir. Halep’in üzerinde bir hesaba girmek doğru olmaz. Halep’te böyle bir işgal yapılacak olursa bu insanların geleceği tek yer Kilis. Şuanda 2 milyon 700 bin Suriyeli, 300 bin Iraklı bizim topraklarımızda. Bu insanların bakımı bize ait. Bunu insani, vicdani, İslami bir görev telakki ettiğimiz için yapıyoruz. Birilerinin talimatı olduğu için değil. Batı bu noktada herhangi bir destek veriyor mu? Yok. Başka yerlere veriyor ama Türkiye’ye verdikleri ciddi bir destek yok. AB’nin verdiği söz var ama ortada ciddi bir şey yok. Bu benim bütçeme girmeyecek. Bu Suriyeli kardeşlerimize gidecek. Sadece bizim faturalı olarak 13-14 milyar doları buldu harcadığımız para. Bir o kadar da STK’larımızın ve belediyelerimizin yaptığı harcama var. Gelse de gelmese de biz bu bombaların altındaki vatandaşlarımıza bu desteği vereceğiz. Hatta şuanda çadırkentlerde bulunanlara vatandaşlık kapısını da gerekirse açacağız dedik. İçişleri Bakanlığı bununla ilgili çalışmaları yürütüyor."

"Yıllarca bu sürecinde dışında tutulduk. Üstelik bir de ülkemize gelen milyonlarca sığınmacının yükünü tek başımıza üstlenmek zorunda kaldık"
Türkiye’nin, 1984 yılından beri Irak ve Suriye merkezli bölücü terör tehditleri ile başa çıkabilmenin yollarını arayan bir ülke olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Maalesef yakın bir tarihe kadar bu tehditlere karşı tedbirleri hep kendi topraklarımızda, hatta eylemlerin ardından almaya çalıştık. Karakollarda sıkışıp kalan askerlerimiz ile polislerimiz ile mücadele yürütmeye gayret ettik. Halbuki terör örgütleri hem ülke içindeki hem de Irak ve Suriye gibi yerlerdeki üslerinde serbestçe elemanlarına eğitim veriyor, lojistik yığınak yapıyor. Bunlar ilk defa bizim tarafımızdan teşhis edilmiş sorunlar değildir. Her ne hikmetse meselenin üzerine gidilmemiş, gereken önlemler alınmamıştır. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkenin diğer meseleleri gibi güvenlik anlayışının değiştirilmesi konusunda da çok mücadele verdim. Her seferinde karşımıza farklı engeller çıkartıldı. 2003 yılı 1 Mart’ında Irak’ta başlayacak operasyona aktif bir şekilde katılmamızın önünü kapatan hükümet tezkeresinin reddi gibi hatalar da yapıldı. Ben oraya katılmamızın gereğine inanmıştım. O dönemde bunun çok büyük hata olduğunu arkadaşlarımıza da ifade ettim. Bugün Irak’ta işlerin bu derece içinden çıkılmaz hale gelmesinin sebebi, Türkiye’nin o operasyonda etkin bir rol üstlenmemiş olmasıdır. Daha sonra meclisten buna müsaade çıktı. Bu defa da Irak’taki kardeşlerimiz 'biz Türkiye’nin buraya girmesini istemiyoruz' dedi. Sayın Bush bana ‘istemiyorlar’ dedi. 'Siz bana bu teklifi getirdiniz' dedim. Madem istemiyorlar istenmediğimiz yere bizde girmeyiz dedik ve askerimizi çektik. Suriye krizi başladığında yine benzer şekilde aktif bir konumda yer almaya gayret ettik. Yıllarca bu sürecinde dışında tutulduk. Üstelik bir de ülkemize gelen milyonlarca sığınmacının yükünü tek başımıza üstlenmek zorunda kaldık. Sonunda baktık ki, kimseden bize fayda yok, kendi projelerimizi kendimiz hayata geçirmeye karar verdik. Bu kararı vermesine verdik ama önümüzde böyle çok rahat hareket alanımız yoktu. Dışarıdan olduğu kadar içerden de kuşatılmaya çalışılıyorduk. Hükümetimizin ilk yıllarından beri attığımız her önemli adımlarda, provokasyonlarla, bürokratik ve siyasi engellemeler ile karşılaştık. 2005-2006-2007’li yıllarda gerek ordu ve yargı içinde yuvalanan bir takım kesimlerin, gerekse siyasi muhalefetin yaralayıcı dilinin açtığı sorunları unutmadık, unutmayacağız" ifadelerini kullandı.

Çözüm sürecine ilişkin de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "2012’den itibaren Türkiye’yi, bölgedeki hesapların dışında tutmak amacıyla nasıl köşeye sıkıştırmaya yönelik hamleler yapıldığını çok iyi biliyoruz. Demokratik açılım olarak başlattığımız, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ile bir adım öteye taşıdığımız çözüm süreciyle de neticeye taşımayı hedeflediğimiz, bölücü terör sorunundan kurtulma çabamızın nasıl sabote edildiğini hep birlikte gördük. Terör örgütünü süreçten geri çevirmek için uğraşanların derdi, ne bu ülkeydi ne de bu milletti. Onlar Türkiye’yi kendi içinde sıkıştırmanın derdindeydi. 53 Kürt kardeşimizin şehit edilmesinin ardında da sokağa çıkın çağrısı yatmaktadır. Ölenler Kürt kardeşlerimizdi. Öldüren de Kürttü. Hani bunlar Kürtlerin temsilcisiydi. Bunları hep yaşadık. Devlet ve millet olarak o tarihten beri örgütü de, güdümündeki siyasi kurumları da muhatap almıyoruz. Hiçbir zaman almadım, almayacağım da. Benim insanıma saygı duymayana benim saygım yoktur. Bizim muhatabımız artık doğrudan terör ve terör örgütü ile bağı olmayan bölge insanıdır. Bütün muhtar kardeşlerim de buna böyle bakmalıdır. Eğer böyle bakmazsanız kusura bakmayın" dedi.

"Gezi olayları birkaç gün içerisinde hükümeti devirmeye yönelik fırsata dönüştürülmeye çalışıldı"
Gezi olayları ile başlayan ve ardından 17-25 Aralık darbe girişimi ile ilgili devam eden sürece de değinen Erdoğan, şöyle devam etti: "O dönemlerde gezi olayları birkaç gün içerisinde hükümeti devirmeye yönelik fırsata dönüştürülmeye çalışıldı. Biz daha o günlerde bu sinsi oyunu gördük. Mesele ağaç veya yeşil meselesi değildi. Belediye Başkanlığım döneminde İstanbul’a 2.5 milyon ağaç dikmiştim. Yeşile bu kadar hasta olan, seven, bunun gayretini ortaya koyan bir kişiyi kimse ağaç düşmanı olarak ilan edemez. İktidarlarımız döneminde Türkiye genelinde yeşillendirme ile ilgili verdiğimiz mücadele dünyada örnektir. Bazı gafiller farkında olmasa da, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çeşitli şehirlerimizde sokakları, meydanları işgale yeltenenler gayet bunu bilinçli olarak yapıyorlardı ama milletim da bunların karşısında durmasını bildi. Bizim net tavır koymamız ile birlikte bu sinsi plan neticeye ulaşamadan bozuldu. Hemen arkasından ikinci bir adım attılar. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi geldi. İkisi birlikte bunu yapmak istediler. Gezi, ağaç meselesi olarak pazarlamaya kalkanlar, bu darbe girişimini de hukuk-adalet ambalajı ile millete yutturmaya çalıştılar. Milletimiz buna da itibar etmedi. Bizde arkadaşlarımız ile birlikte gerekli tedbirleri alıp, emniyet ve yargı içindeki örgüt mensuplarını süratle tasfiye ederek bu darbe girişimini sonuçsuz bıraktık. 2014 Haziran ayında mali seçimler yapıldı. Bunların sonucunda milletimizin bu oyunu bozmasının tescilini gördük. 2004 yılında yüzde 40, 2009 yılında yüzde 39 oy alan partim, 2014’te yüzde 46 ile rekor kırdı. Ardından da Cumhurbaşkanlığı seçimi ile yüzde 52 ile bir kez daha milletimiz tarafından ibra edildik. Milletimiz ile el ele vererek her defasında bu oyunları bozduk ama aynı zamanda bölgedeki gelişmelerde etkinlik kurma projelerimizde sürekli ertelemek zorunda kaldık."
Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelerin Türkiye’yi doğrudan ilgilendirdiğini kaydeden Erdoğan, "Kimse bu hadiselere o ülkelerin içişleridir diyerek kendisini kandırmasın. Bölgemizde yaşanan her hadisenin bizimle doğrudan ilişkisi vardır. Geçmişte Bulgaristan, Yunanistan’daki, Makedonya’daki soydaşlarımız, Bosna’daki, Arnavutluk’taki, Kosova’daki kardeşlerimiz sıkıntıya düştüğünde oralara kendi içişleridir deyip sırtımızı döndük mü? Ukrayna’da hadiseler başladığında, Kırım’daki kardeşlerimizin sıkıntılarını, Ukrayna ile Rusya’nın meselesidir deyip görmezden geldik mi? Gürcistan’da çatışmalar yaşandığında bizi ilgilendirmez, kendi içişleridir deyip kafamızı başka tarafa çevirdik mi? Aynı durum çok daha fazlasıyla Suriye, Irak için geçerlidir, tüm Kuzey Afrika için hatta aşağıya doğru tüm Afrika için geçerlidir" açıklamasında bulundu.

"Bizim fiziki sınırlarımız başkadır ama gönül sınırlarımız bambaşkadır"
Dün Gine Devlet Başkanı ile yaptığı görüşmeyi de paylaşan Erdoğan, görüşmeye ilişkin şu değerlendirmede bulundu: "Kendileriyle oturduk bir öğle yemeği yedik ve biraz dertleştik. Türkiye’ye bakış açıları çok çok farklı. Ama beklentileri de farklı. Yükümüz ağır. Bu işi bir kenara bırakamayız. Avrupa ülkelerinde yabancı düşmanlığı yükseliyor. Oralarda 5 milyonu aşkın Türkiye kökenli insanımız yaşıyor. Hatta buna Türkistan gibi, Afganistan gibi uzak coğrafyalardan gelerek Avrupa’ya yerleşmiş kardeşlerimizi de ilave etmemiz gerekir. Onların da haklarını, hukukunu gözetmek bizim vicdani görevimizdir. Irak ve Suriye meselesini konuşurken, vicdani duruşumuz yanında, tarihi ve hukuki haklarımızı da dikkate almak mecburiyetindeyiz. Tarihi ve hukuki haklar diyince, Lozan deyince birileri çıkıyor hemen, ‘sizin Irak’ın topraklarında gözünüz mü var?’ diyor. Bugün bazı gazetelere baktım, ‘Erdoğan bir Misak-ı Milli dedi ortalığı karıştırdı’ diyor. Ben demedim. Tarih bunu böyle kaydetti. Tarihin kaydına girmiş böyle bir gerçeği biz unutacak mıyız? Bizim hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yok. Tam tersine biz bu ülkenin topraklarında gözü olanlara, bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimizi etnik ve mezhep esaslı ayrıştırmalarla yeni çatışmalara sürüklemek isteyenlere karşıyız. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Bizim fiziki sınırlarımız başkadır ama gönül sınırlarımız bambaşkadır. Avrupa’dan Afrika’nın derinliklerine, Akdeniz’den Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarına kadar tüm coğrafyalardaki kardeşlerimiz, gönül sınırlarımız içindedir. Bizim için Balkanlar yüreğimizin bir yanı Kafkaslar bir yanıdır. Israrla bizim Irak ve Suriye’deki gelişmelerin dışında kalmamızı isteyenlerin iyi niyetli olabilmesi mümkün müdür? Binlerce, on binlerce kilometre uzaklıktan geleceksin, müdahale edeceksin, hakkım var diyeceksin. Neymiş, oradaki merkezi yönetim davet etti, onun için geldim. Benim bir tarafta 911 kilometre sınırım var, öbür tarafta 350 kilometre sınırım var ve sınırlarım tehdit altında, yüzlerce insanım bu arada şehit oldu, ben diyeceğim ki elinizi kolunuzu sallaya sallaya girebilirsiniz. Öyle bir şey olabilir mi? Halep’i Gaziantep’ten, Haseki’yi Mardin’den, Musul’u Van’dan nasıl ayrı görebilirim. Böyle bir çarpık bakışın hesabını ne ecdadımıza ne de torunlarımıza veremeyiz."

"Fırat’ın ötesine, doğuya gidecekler, gitmedikleri taktirde gereğini biz yapacağız"
Türkiye’nin, Irak ve Suriye’de yaşanan her gelişmenin içinde mutlaka yer alacağını vurgulayan Erdoğan, "Terör örgütlerine karşı verdikleri mücadelede gerekiyorsa diplomatik ve askeri gücümüzle de, oralardaki kardeşlerimizin yanında bulunmakta kararlıyız. Suriye’de varız. ÖSO ile birlikte Cerablus’tan başladık, Rai’den Dabık’a kadar indik ve şimdi sırada El Bab var. Birileri ısrarla ÖSO ve Türkiye’yi El Bab’tan uzak tutmak istiyor. Biz bu ısrarın gerisindeki niyeti biliyoruz. Biz DEAŞ, PYD, YPG terör örgütleri ile bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu çabanın gerisinde sınırlarımız boyunca oluşturulamayan terör koridorunu biraz aşağıdan da olsa tesis etme amacı var. Biz buna rıza göstermeyeceğiz. En kısa sürede Münbiç’i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız. Ya çıkacaklar, terkedecekler Fırat’ın ötesine, doğuya gidecekler, gitmedikleri taktirde gereğini biz yapacağız. Biz Amerikalı dostlarımıza söylüyoruz. DEAŞ ile mücadele mi? Gelin beraber yapalım. Bizim ne PYD’ye ne YPG’ye ihtiyacımız yok. Bunu beraber yapabiliriz. Terör örgütünü niye yanımıza alıyoruz. Eğer DEAŞ’a düşman diyorsanız, El Nusra, DEAŞ’a karşı savaşıyor. Ama siz El Nusra’yı da o zaman terör örgütü ilan ediyorsunuz. Bu nasıl iş. Bize göre hepsi terör örgütü. İyisi kötüsü olur mu? Kilis’ten Kırıkhan’a kadar uzanan bölgeden, ülkemize yönelik tehditleri bertaraf etmek için gerekirse orayı da terör örgütlerinden temizlemeyi gündemimize aldık, alıyoruz. O bölgeden gelen teröristlerin ülkemizde eylem yapıp, Suriye’ye kaçmasına göz mü yumacağız? Unutulmasın ki bu mesele bizim için bir beka meselesidir. Sorunu kaynağında çözeceğiz. Şuan da Suriye’de oluşturulmaya çalışılan her terör bölgesi bize yönelik doğrudan bir tehdittir" diye konuştu.  

İlker Turak - Pelin Üzek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yerlikaya: “7 ilde DEAŞ terör örgütüne yönelik ‘Bozdoğan-29’ operasyonlarında 23 şüpheli yakalandı” İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 7 ilde DEAŞ terör örgütüne yönelik “Bozdoğan-29” operasyonlarında 23 şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre 7 ilde DEAŞ terör örgütüne yönelik “Bozdoğan-29” operasyonları düzenlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlüklerince Çanakkale, Hatay, Konya, Sakarya, Tekirdağ, Yalova ve Yozgat olmak üzere 7 ilde düzenlenen operasyonlar sonucu DEAŞ terör örgütü içerisinde faaliyet yürüten, Hatay’da 10, Yalova’da 5, Konya’da 1, Yozgat’ta 3, Çanakkale’de 1, Sakarya’da ise 2 şüpheli yakalandı. Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Teröristlerin hiçbirine göz açtırmayacağız. Güvenlik güçlerimizin üstün gayretleriyle milletimizin huzuru, birlik ve beraberliği için son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz” ifadelerini kullanırken 1 Haziran 2023 - 22 Nisan 2024 tarihleri arasında 10 aylık süre içinde DEAŞ terör örgütüne yönelik toplam bin 422 operasyon düzenlendiğini açıkladı. Operasyonlarda 2 bin 991 şüpheli yakalanırken bunlardan 718’i tutuklandı. 566’sı hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
Çanakkale Bakan Bak: "Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü anma törenleri kapsamında binlerce izci, 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü gerçekleştirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler." dedi. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ’57’nci Alay Vefa Yürüyüşü’ne katılanlar, ilk olarak Eceabat ilçesine bağlı Kocadere köyünde kamp kurdu. Yürüyüş öncesinde katılımcılara, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak tarafından tümü şehit düşen 57’nci Alay askerlerinin son yemeği, kırık buğday çorbası dağıtıldı. Sabah namazı kılındı Ardından, 109 yıl önce şehit düşen askerler gibi sabah namazı kılındı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve çok sayıda rütbeli askerin de yer aldığı katılımcılar, saat 06.00’yı gösterdiğinde harekete geçti. Atalarına yürüdüler Yarbay Mustafa Kemal’in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57’nci Alayı Conkbayırı’na gönderdiği ve "Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen o günkü tarihi yürüyüş, bir kez daha hayat buldu. Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş, 1,5 saat sonra Conkbayırı’nda sona erdi. Yürüyüşe binlerce izci katıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Amacımız bu ülke gençlerine Çanakkale destanını, Malazgirt zaferini, Dumlupınar, 30 Ağustos’taki, Sakarya’daki, 15 Temmuz’daki destanları unutturmamak, hatırlatmak. Bu toprakların ne kadar kıymetli olduğunu, bu vatan için binlerce şehidin verildiğini anlatmak ve bunları yaşamalarını sağlamak. Gençlerimiz o atmosferi görüyor, o zamanki o mücadelenin zorluklarını yaşananları hissediyor. Amaç bu toprakların gücünü, nasıl bir mücadele verildiğini anlatmak. Bakanlık olarak bunu sürekli gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda ülkenin dört bir yanından gençlerimizi Çanakkale gezileriyle buraya taşıyoruz. Geziyorlar, programlar yapıyoruz. Rehberler, tarihçiler buradaki destansı mücadeleyi anlatıyorlar. Bu topraklar kanla yoğrulmuş, destansı mücadele var, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları o zaman mücadelede yer aldılar. Tüm dünya ve batı medeniyetine, emperyalizme karşı büyük mücadele ortaya konduğu, dünyanın en güçlü donanmaları, ordularını burada yendiler. Herkese, tüm dünyaya ’Çanakkale geçilmez’ efsanesini anlattılar, gösterdiler. Geçmişimizle tarihimizle gurur duyuyoruz" dedi.
Kütahya Kütahya’da silah ticareti operasyonu: 6 gözaltı Kütahya ve Afyonkarahisar’da kaçak silah ticareti yapanlara yönelik 7 adrese eşzamanlı düzenlenen operasyonda, 6 şüpheli gözaltına alındı. Kütahya İl Emniyet Müdürlüğü sorumluluk bölgesinde silah ticareti yapan şahısların tespitine yönelik Asayiş Şube ve İstihbarat Şube Müdürlükleri tarafından yapılan koordineli çalışma sonucu, Afyon’dan silah bulundurma ruhsatı ile birlikte yasal yoldan silah satın alan şahısların Kütahya’ya getirdikleri silahları sattıkları ve satışı gerçekleştirdikten sonra da hırsızlık süsü vererek çalındığı yönünde müracaatta bulundukları tespit edildi. E.D. (37), E.D. (39), Y.V. (32) ve B.M. (23) isimli şahıslar hakkında projeli teknik ve fiziki takip çalışması neticesinde yapılan ara yakalamada, toplam 66 adet çeşitli çaplarda tabanca fişeği ele geçirildi. Hakkında çalışma başlatılan 4 şüpheli şahsın 2 ayrı şahıs ile silah ticareti konusu ile ilgili olarak irtibatlı olduğu tespit edildi. Şüphelilerin yakalanması ve soruşturmaya konu başkaca suç unsurlarının ele geçirilmesi amacıyla Kütahya İl merkezinde 6 şüpheli şahsın yakalanması ve suç unsurlarının ele geçirilebilmesi için Kütahya il merkezinde 4 adres, jandarma sorumluluk bölgesi olan Siner Mahallesi’nde 3 adres olmak üzere toplamda 7 adreste yapılan eş zamanlı operasyon sonucu 6 şüpheli şahıs yakalandı. Yapılan arama neticesinde, 2 adet ruhsatsız tabanca, 5 adet av tüfeği, 127 adet tüfeği kartuşu, 13 adet çeşitli çaplarda tabanca fişeği ve 5 adet tabanca şarjörü ele geçirildi. Yakalanarak gözaltına alınan 6 şüpheli şahıs hakkında adli işlem başlatıldı.