POLİTİKA - 31 Temmuz 2016 Pazar 01:09

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Olağanüstü hal süreci uzatılabilir'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Olağanüstü hal süreci uzatılabilir'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, olağanüstü hal sürecinin Fransa’da olduğu gibi uzatılabileceğini söyledi.

FETÖ’nün çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren yaygın bir terör örgütü olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Beni üzen, batı ülkelerinde, Afrika’da ve birçok yerde bunlar örgütlenmiş. Dünyada terör örgütleri bunun kadar yaygın değil, bunun kadar yaygın dünyada bir ikinci terör örgütü yoktur” dedi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATV-A Haber ortak yayınında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz gecesi 4 televizyon kanalına bağlantı yaptığını hatırlatan Erdoğan, “Dört kanala o bağlantıları yaptım ve o bağlantılarla beraber bütün vatandaşlarımızı meydanlara ve havalimanlarına davet ettim. Bununla birlikte de halkımın akın akın meydanlara ve havalimanlarına yürüyüşü, aslında bu ülkede demokrasi mücadelesini verebilecek yiğitlerin, kahramanların olduğunu gösterdiler” diye konuştu.

“Ahlaki olmayan yollara başvuruyorlar”
Erdoğan, darbe girişiminin ardından ikinci gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ardından da ABD ve Avrupa ülkelerinden bazı liderlerin aradığını söyledi. Arayanların, darbe girişimine karşı verilen mücadeleden dolayı kutladıklarını, ancak daha sonra farklı açıklamalar yaptıklarını belirten Erdoğan, “Arayanlar, ‘Darbeye karşı verdiğiniz bu mücadeleden dolayı kutlarız’ dediler. Ama kimse kalkıp da kendisi veya bir ilgili, yetkili bakanını buraya göndermek zahmetinde bulunmadı. Fransa’da terör örgütünün saldırısında, diyelim 5-10 kişi ölmüş; oralarda binlerce, on binlerce insan yürüyüş yaptı. Türkiye’de bir darbe girişimi yapılıyor ve bu darbe girişiminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ki NATO’nun en önemli ülkesi, 80 milyon nüfusu olan bu ülke, demokrasiyi iyice hazmetmiş böyle bir ülkede böyle bir hareket yapılıyor. Bunlar, ‘Tebrik ederiz ama şu anda askerler toplanıyor, polisler toplanıyor, yargı toplanıyor. Bunların geleceği bizi endişelendiriyor’ diyor. Bunu diyecek kadar da ahlaki olmayan yollara başvuruyorlar” şeklinde konuştu.

“Bu adam, 1999'dan beri Amerika’da, Amerika bu adamı vermelidir”
Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusunda konuşan Erdoğan, “Çok açık ve net olarak söylüyorum, bu ahlaki değildir. Bu, demokrasi ahlakıyla bağdaşmaz, demokrasi böyle bir şeyi de kabul etmez. Ne demek bu; ama, ancak, fakat... Böyle bir şey olabilir mi? Olacaksanız dürüst olun, eğer dürüst olmayacaksınız sizin o darbe girişimiyle ilgili açtığınız telefonların benim için hiçbir anlamı yok. Çünkü bu mücadeleyle ilgili örneğin biz diyoruz ki 'Bu adam, şu anda 1999'dan beri Amerika’da, Amerika bu adamı vermelidir. Bize diyorlar ki, delil” ifadelerini kullandı.

“Bunun kadar yaygın dünyada bir ikinci terör örgütü yoktur”
Dünyada FETÖ kadar yaygın başka bir terör örgütü olmadığını kaydeden Erdoğan, “Beni üzen, Batı ülkelerinde, Afrika’da ve birçok yerde bunlar örgütlenmiş. Dünyada terör örgütleri bunun kadar yaygın değil, bunun kadar yaygın dünyada bir ikinci terör örgütü yoktur. Bütün kıtalarda bu terör örgütü yaygın bir durumda var. Her okul, orada aslında bir 'terör örgütü şubesi' görevini görüyor. Bunu yaparken de o ülkenin yöneticilerinin çocukları oralarda eğitildiği için onlar da zannediyorlar, hani eskiden ülkemizde bazı malum kolejler vardı ya, oralarda bu tür eğitimleri veriyorlar. Birçokları da fakir fukara, garip gureba ülkeler. Ondan sonra da bunlar ananas mananas, her türlü paket filan bunları da rahatlıkla halledebiliyorlar” değerlendirmelerinde bulundu.

“Devletin tüm kurumlarından bunları temizlememiz gerekecek”
“Şuanda gözaltına alınan, tutuklananların yanı sıra bir de devlette örgütlenenlerden açığa alınanlar var” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu açığa alma süreci de devam ediyor. Bu nereye varırsa varsın sonuna kadar gideceğiz. Bunun hesabını kimseye verecek halimiz yok. Bunların hepsini hukuk içinde yapıyoruz ve hukukun gereği neyse yapmaya devam edeceğiz. Bizim Silahlı Kuvvetlerimiz şuanda 650 bin-700 bin kişi. Bunun içindeki örgütlenmenin ağını bir düşünün. Sadece subay kadrosuna baktığınızda 300 bin civarında. Bunu artık Genelkurmay yönetimi de şuanda görmüş vaziyette. Onlar da birçok şeyin farkında değillerdi. Bir de emniyet teşkilatımız, polisimiz var. Orada da çok ciddi manada örgütlenmişler. Yargıda da temizlik harekatı devam ediyor. Devletin tüm kurumlarından bunları temizlememiz gerekecek. Şuan itibariyle çok ciddi sayıda bir görevden alma var.”

“Olağanüstü halde Fransa’da olduğu gibi uzatma sürecine girebiliriz”
Olağanüstü hal kararının uzatılma ihtimaline değinen Erdoğan, “Bu süreci bizler şu olağanüstü hal süresince devam ettireceğimiz gibi baktık ki işler normalleşmeye girmedi, yeniden Fransa’da olduğu gibi uzatma sürecine girebiliriz. Fransa bunu yapınca her şey normal. Fransa’da bir darbe olmadı ama bizde bir darbe var ve bu darbe devlete karşı yapıldı. Hemen külliyemizin önünde bombayı indiriyor. Hemen biraz ilerisinde Millet Camii’nin ve kongre merkezinin önüne bir bomba atıyor, orada 5 şehidimiz var, bunlardan bir tanesi de bayan. Bu tablo karşısında dünyada demokratik parlamenter sisteme inanmış olduğunu söyleyenler; gönderin bir adamınızı da bunlar görsünler TBMM ne halde. TBMM tarihinde bir istiklal mücadelemizde böyle bir durumda karşı karşıya kaldı, umutsuzluğa kapılmadı, şimdi de Meclis Başkanımızın riyasetinde hemen milletvekilleri Meclis’e geldi, çalışmalarına başladı. Bir taraftan da bombalar yağıyor ama 4 partinin temsilcileri de orada yer alıyor ve hakikaten kahramanca yiğitler olarak orada el ele mücadelelerini veriyorlar” açıklamalarında bulundu.

“Saat 22.00’ye doğru Sayın Fidan’a ulaşma imkanım oldu”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin yaşandığı gece yaşadıklarını anlattı. O gün saat 21.15 civarında Ankara ve İstanbul’da askeri araç gereçlerin bir hareketlenme içerisinde olduğuna dair duyum aldığını dile getiren Erdoğan, şunları ifade etti: “En önemlisi saat 21.30 civarlarında eniştem beni arıyor ve ‘Beylerbeyi Sarayı’nın orada bir hareketlilik var. Asker oraya araçlarla geldi ve sivil araçların köprüye girişini engelliyor’ dedi. Bu haberi aldıktan sonra ben inanamadım ‘Ziya dalga mı geçiyorsun’ dedim. MİT Müsteşarımıza ve Genelkurmay Başkanımıza ilk etapta ulaşamadım. Daha sonra Sayın Fidan’a ulaşma fırsatım olduğunda kendisinden bu bilgileri aldım. Bu konuda arada özellikle Başbakanımızla irtibat halindeyim. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Meclis’in durumlarını gördükçe bir sıkıntı oluyordu. Saat 22.00’ye doğru Sayın Fidan’a ulaşma imkanım oldu. Böyle bir durumun olduğunu ve kendisinin Genelkurmay’a gittiğini, Genelkurmay’da olduğunda bu işin tam hareketlenmediğini, Genelkurmay’dan ayrıldığında saat 20.30’da falan MİT’e geldiğini söyledi. MİT’e geldiğinde malum ora da bombalandı. O şekilde bir takip durumu söz konusu. Bu süreç içerisinde bir gerçeği tespit ettik ki; burada ciddi bir istihbarat zafiyeti var. Bu zafiyet olmasa, bu saate kadar bu iş olmaz. Bir darbede 1 saatin, 2 saatin çok büyük önemi var. Tüm bunlara rağmen anında müdahaleler yapılabildi. Bu alçak uçuşu yapanlara karşı bazı karşı tedbirler alındı.”

“TBMM’nin bu tür olaylar karşısında ciddi bir koruması yok”

TBMM’nin askeri saldırılara karşı bir tedbiri olmadığını dile getirdi. Hala Fetullah Güven’e inanan ama herhangi bir suç işlememiş olan vatandaşlara seslenen Erdoğan, “Bir talihsizliğimiz var. Bizim TBMM’nin bu tür olaylar karşısında ciddi bir koruması yok. Bir musibet bin nasihatten evladır. Bundan sonra çok ciddi tedbirler alınmış durumda. Özel harekat binası bombalanıyor ve orada 52 kardeşimiz şehit oluyor. Bunu asker kılığına bürünmüş teröristler yapıyor. Özel harekat bu ülkenin güvenliğini sağlayan bizim polisimiz. Orayı geliyorsun bombalıyorsun, siz de nasıl vicdan var. Düşman bile bunu yapmaya muktedir olamaz; çünkü buraya kadar giremez. Bunlar, bu namussuzluğu, bu alçaklığı yaptılar. Pensilvanya’daki hala yalan söylemeye devam ediyor. Ben, onlara hala gönül vermiş vatandaşlarıma sesleniyorum: Hala mı bunun peşinden gideceksiniz? Daha neyi görmeniz gerekiyor, daha görecek ne lazım? Belgeleriyle, bilgileriyle her şey ortada. İhanet içerisinde olanların ciddi bir kısmı zaten bu ülkeden kaçıp gittiler. Burada kalanların kimisi şuanda ormanlarda saklanıyor, kimisi değişik yerlerde saklanıyor ama nereye giderlerse gitsinler bunların da inlerine gireceğiz. Biz kefenimizi giydik yola çıktık. O, değişik değişik şeyler söyleyip duracak. Rabbimin bize verdiği ömrü kimsenin kısaltmaya gücü yetmez. Bu millete, bu vatana hizmet yolunda mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

“Onların oradaki dik duruşları, demokrasi nöbetine başlamış olmaları bana Gezi Olayları’ndaki anı yaşattı”
Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz gecesi Marmaris’te konakladığı otelden ayrılışını anlatan Erdoğan, o anları şöyle anlattı: “Bunlar maalesef Nur Mağarası’nın içerisindekileri göremediler. Bizi de gelmişler orada dolaşmışlar, adresi soruyorlar, otele falan gidiyorlar. Helikopterdeki pilotum yanımda, dedim ‘buradan Dalaman’a kaç dakikada gidersin?’ ‘15 dakika’ dedi. ‘Peki güvenliğin ney?’ Dedi ki, ‘Ben yakıtım bitene kadar bunlara yakalanmam. Ama alçak uçarım ama sağa giderim, sola giderim, yakalanmam.’ Biz hemen ailece dolduk, havalandık, kararttık. Dört ayrı noktada aslında hazırlığımız vardı. Ama en yakın Dalaman’dı. Dört ayrı noktada uçaklar bizi bekliyordu. Dalaman vardı, Bodrum vardı, Çıldır vardı, İzmir vardı. Dalaman’a indik, uçağımıza bindik. Bu arda İstanbul’la irtibatımız devam ediyor ama pilot benim nereye uçacağımı bilmiyor. ‘Şu anda nereye gideceğimizi söylemiyorum sana. Ankara da olabilir, İstanbul da olabilir. Sen şu anda ortalamanı al uçuşunu yap’ dedim. Benim yıllardır beraber uçtuğum bir pilot. Sonra bazı bilgiler geldi. Kendisine orada söylediğim şey ‘Şu anda pist ne alemde’ pistin karartılmış olduğunu söyledi. Meğerse kule işgal altında. Durum böyle olunca İstanbul Emniyet Müdürümüzle irtibatı kurduk. Kaç dakikada kuleyi temizleyeceğini sordum. ‘10, 15 dakikaya temizleriz’ dedi. Kule temizlendikten sonra hemen DHMİ devreye girerek hemen pist aydınlatıldı. Biz devam ediyorduk ama aydınlatılmasa da kararımız inmekti. Pilota şunu sordum: ‘Karanlık haliyle inebilir misin?’ ‘İnerim ama sizi riske edemem’ dedi. ‘Niye’ dedim. ‘Bir unsur oraya koyabilirler, Kamyon, tank, şu, bu vesaire’ pistin üzerinde tur atmasını istedim. Kendi farlarıyla bunu yapabilecek güçte ve aydınlatınca problem kalmadı indik. İndiğimiz andan itibaren F-16’lar üzerimizde alçak uçuş yapıyorlar. Ses hızının üzerine çıkınca çok ciddi bir patlama duyuyorsunuz. Adeta bomba atmış gibi. Onunla Devlet Konuk Evi’nin camları patladı. Yanımda torunlarım da var. Onlar da korkuyor. Üç tane birisi 9 aylık torunum, diğerleri daha yetişkin ama onlar da ciddi manada korkuyor. Buna rağmen hamt olsun orada Devlet Konuk Evi’nin önünde tüm halkımın gerek apronda, gerekse terminalin önünde toplanışları, onların oradaki dik duruşları, demokrasi nöbetine başlamış olmaları bana aynen Gezi Olayları’ndaki anı yaşattı. Cezayir dönüşünde 100 bin kişi terminalin önüne gelmişti. Adeta öyle bir tabloyla karşı karşıyaydık.”

“1. Ordu Komutanımızla beraber hemen komutayı ele aldık”
İstanbul’a iniş yaptıktan sonra İstanbul Valisi ve 1. Ordu Komutanı ile birlikte komutayı ele aldığını aktan Erdoğan, “Gelir gelmez valimiz, 1. Ordu Komutanımız onunla beraber hemen komutayı ele aldık ve o anadan itibaren Genelkurmay Başkanımızın ellerinde rehine olduğunu duyduk. Hemen Binali Bey’le de o anda irtibatı kurarak, ‘Genelkurmay Başkanlığı’na vekaleten Ümit Paşa’yı atıyoruz haberin olsun’ dedim. O andan itibaren Akıncı’daki gelişmeleri takip ettiğimiz gibi dedik ki ‘Yapacağımız bir şey var şimdi.’ Çünkü Eskişehir Sayın Başbakan’dan aldığı talimatı uygulamıyor, ‘bana yazılı talimat verin’ diyor. Bütün harekat merkezi orası. Böyle bir tablonun içinde Ümit Paşa ile değerlendirmemizi yaptık. Eskişehir’e ikinci bir talimatı verdi ve 12 bomba Akıncı Pisti’ne atıldı. Piste bombalar atılınca oradaki uçakların harekat kabiliyeti ortadan kalktı, uçamadılar. Sadece ellerindeki helikopterlerin uçma durumu vardı. Bu durumu rahatlattı” diye konuştu.

Darbe girişiminin sıkıntılı saatleri atlatıldıktan sonra devletin önemli kademelerinden yapılan açıklamaların büyük önem arz ettiğini aktaran Erdoğan, “Eskişehir’in durumu da o andan itibaren değişti. Bazı rehineler falan bırakılmaya başlandı. İşin sıkıntılı kısmı atlatıldıktan sonra zaten gerek yargıdaki açıklamalar, arka arkaya bu konuda yargının tüm mensuplarına çok teşekkür ediyorum. Çünkü onlar da dik durdu. Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı açıklama çok önemliydi. Emniyet Teşkilatı’nın açıklamaları, bazı komutanlarımızın yaptığı açıklamalar çok önemliydi. Birçok etkin noktada açıklamalar o andan itibaren gelmeye başlayınca bu darbeci kesimin direncini büyük oranda kırdığı gibi artık kaçışmalar başladı. Hamt olsun meydanları konuşmaya gerek zaten yok. Meydandakiler adeta tankların üzerine gidiyordu. Hele hele o hanım kardeşlerimin tanklar karşısındaki duruşları, gençlerimizin paletlerin altına yatışı anlatılır gibi değil” ifadelerini kullandı.

“Sıfır kilometre bir devlet yapılanmasıyla bizim yürümemiz gerekiyor”
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 yıldır Türkiye’ye hizmet eden bir hükümete karşı böyle bir kalkışmanın yapılmasını hiç beklemediğini belirttiği konuşmasını, şöyle sürdürdü: “Biz milletimize aşkımızı hizmetimizle verdik. Bu hizmeti veren 14 yıllık hizmet ehline karşı böyle bir şeyin yapılabileceğine hiç ihtimal vermiyordum. Ama ne yazık ki bunlar haince bunu yaptılar. Şimdi de bunun bedelini ödeyecekler. Olay sadece şahsınla başlayan biten bir olay değil. Ama darbelerin hedefinde her zaman liderler vardır. Cebimde bir şehit tespihi var, son şehitlerden değil. Güneydoğu’daki bir polis kardeşimizin tespihini eşi bana vermişti. İmame koptuğu zaman bütün tespih dağılır. Bunlar ‘Önce biz lideri bir giderelim, onu bir halledelim’ dedi. Hallettikten sonra da hedef millet. Milletle beraber asıl hedef Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirmek. Devletin tüm kurumlarına bunlar yerleşmiş. Ondan sonra işleri kolay. Bunlar idam da yapar, insan da keser, sallandırır her şeyi yapar. Bunların faili meçhulleri çok. Şu anda yapılanlar bunların ispatı değil mi? Sen gelip de Özel Harekat’taki 52 kardeşimi şehit edersen, toplamda 237 vatandaşımı şehit edersen senin bu durumu tartışmaya gerek var mı? 2 bin 191 yaralı, dün akşam bir kısmı da buradaydı. Onlarda da çok farklı bir yürek var. Bu darbeyi terörden öte görüyorum. Darbe terörü yaygınlaştırır ve terör örgütleriyle bunlar müşterek hareket ediyor. Bunların PKK’dan farkı yok. Bunlar PKK’dan daha öte. PYD’yle müşterek hareketleri var. Bunlar DAEŞ’le de müşterek hareket halinde. Ondan sonra hedef bu ülkeyi işgal. Onun için de buna gönül veren vatandaşlarım kendilerin çek etsin. Gazete ilanlarıyla vesaire bu iş çözülmez. Artık anlamamak için hiçbir sebep kalmamıştır. Bu işin gerekçesi yoktur. Bundan sonra yargı, emniyet, silahlı kuvvetler hepsi ellerinden ne geliyorsa yapacaklardır. Çünkü biz şimdi yeni bir şeye gidiyoruz. Devletin yeniden yapılanması. Silahlı Kuvvetlerimizin yeniden yapılanması. Bu ayıklamalarla da beraber sıfır kilometre bir devlet yapılanmasıyla bizim yürümemiz gerekiyor.” 

Onur Emre Durak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Pandemiyle başladı, gelenek haline gelen kutlama 4 yıldır devam ediyor Sakarya’nın Adapazarı ilçesinde pandemiyle beraber gelenek haline gelen 23 Nisan kutlamalarında site sakinleri, çocuklar için çeşitli hediyeler vererek gönüllerince eğlenmelerini sağladı. Hazırlıklarının bir hafta önceden başladığı kutlamalara çevre sokaklarda ilgi gösterdi. Adapazarı ilçesi Yağcılar Mahallesi’nde bulunan bir sitede pandemi dönemiyle gelenek haline gelen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarında bu senede site sakinleri, çocuklar için çeşitli hediyeler vererek gönüllerince eğlenmelerini sağladı. Türk bayrakları, balonlarla donatılan site içinde çocuklar palyaço ve oyuncaklarla eğlendi. Meşale ve havai fişeklerle kutlanan 23 Nisan gününde Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’da çocukların mutluluğuna ortak olarak hediye takdim etti. Pandemi döneminde yapmaya başladıkları kutlamayı gelenekselleştirdiklerini Belirten Büşra Baycan, çocukların mutlu olması için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını belirtti. “Değerlerimizi öğretiyoruz aslında çocuklarımıza” Pandeminin bile kutlamaya engel olmadığı günü gelenekselleştirdiklerini belirten Büşra Baycan, “Biz her sene çok büyük özenle bugünü programlıyoruz. Hatta bir hafta öncesinde bunun hazırlıklarına başlıyoruz. Bütün site sakinleri olarak mutlaka herkes bir şeyler yapıyor. Çocuklarımızın, bugünleri unutmaması için bir de bu evde kalmışlığın vermiş olduğu bir sıkıntıyı dışarı atmak için bir hafta boyunca bu sitede çalışmalar yapıyoruz. Camları süslüyoruz, balonlar şişiriyoruz. Hatta geçtiğimiz yıllarda resim yarışması yapmıştık, hala onları saklıyoruz. Onlar da büyüyorlar bununla. Değerlerimizi öğretiyoruz aslında çocuklarımıza. Pandemi sürecinde çocuklarımızın, okullarda bile iptal olan bir tören süreçleri vardı. Biz bugünü yaşatmak istedik, çünkü çocuklarımız bunu unutsun istemedik. Pandemi sürecini ne kadar süreceğini de bilmiyorduk sonuç olarak. Çocuklarımızın üzerinde evde kalmış olmanın verdiği sıkıntılar vardı dolayısıyla birlikte toplandık ve bu organizasyonu yapmaya karar verdik, sitemizi süsledik. İlk olarak resim çizmeyle başladık, sonrasında görkemli törenlere dönüştürdük. İlk başta mesafeli olarak kutladığımız süreç şimdi sarılma ve kucaklaşma ile devam ediyor, çok mutluyuz” dedi. “Herkes katılım gösteriyor, site dışından da ilgi var” Site dışından da katılım olduğu söyleyen Baycan, "Pandemide doğan çocuklar var, hiçbir şey bilmeden devam edeceklerdi ama şimdi onları da bu sürece empoze etmiş durumdayız. Herkes katılım gösteriyor, site dışından da ilgi var. Yani yan sitelerden bile gelmek istiyorlar, bu bizim için gurur verici bir durum. Çocuklarımıza armağan edilen bu kutlu günü pandemi bile bozamadı, biz dört senedir her şeye rağmen kutlamaya ve çocuklarımıza bugünün değerini, kıymetini anlatmaya devam ediyoruz” diye konuştu. “Bir önceki yıl da kutlamalarda çok eğlenmiştik ve bu kutlama da çok eğlenceli geçiyor” Gönlünce eğlendiğini belirten 8 yaşındaki Esmanur Tahtakale, “Burada eğlenceli oyunlar oynuyoruz. Bir önceki yıl da kutlamalarda çok eğlenmiştik ve bu kutlama da çok eğlenceli geçiyor. Taç aldım, baloncuk aldım, bardak aldım, verdikleri hediye paketinin içerisinden ayıcık çıktı. Pamuk şeker aldım. Çok mutluyum” şeklinde konuştu.
Aydın Kuşadası’nda uzun namlulu silahlarla ateş açılan işletme mühürlendi Kuşadası ilçesinde, iddiaya göre hesap yüzünden çıkan tartışmada, 6 kişilik gurup tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açılan restoran, Kuşadası Kaymakamlığı’nın aldığı kararla 30 gün süreyle ticari faaliyetten men edildi. Kuşadası Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, kararı uygulayarak restoranı mühürledi. Kuşadası’na bağlı Türkmen Mahallesi Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan bir restoranda 19 Nisan gecesi, iddiaya göre, 3 kadın ve 3 erkekten oluşan bir grup, alkol aldıktan sonra işletme çalışanları ve yetkilileriyle hesap yüzünden tartıştı. Tartışmanın ardından restorandan ayrılan grup, daha sonra geri gelerek, yanlarında getirdikleri uzun namlulu silahlarla restorana ve havaya ateş açtı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Ölen ya da yaralananın olmadığı olayda, Ö.K., B.S., T.K., Z.S., C.K. ve D.İ., polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 6 şüpheliden T.K., Z.S., C.K. ve D.İ. adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Ö.K. ve B.S. ise çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. İçişleri Bakanı Yerlikaya açıklama yapmıştı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Kuşadası’nda 19 Nisan’da yaşanan silahlı kavga olayıyla ilgili önemli bir açıklama yapmıştı. Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından, olaya ilişkin bilgi ve görüntüleri paylaşarak, "Masum insanların hayatını riske atanlara, halkımızın huzurunu kaçıranlara asla izin vermeyeceğiz" mesajını vermişti. Olaydan sonra harekete geçen Kuşadası Kaymakamlığı, işletmeyi 30 gün süreyle ticari faaliyetten men etme kararı aldı. Yapılan tebligatın ardından bugün akşam saatlerinde Kuşadası Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri işletmeye giderek mühürleme işlemini gerçekleştirdi.
Ankara CHP Genel Başkanı Özel, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i ziyaret etti CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i Gölbaşı’ndaki konutunda ziyaret etti. Görüşme yaklaşık 1,5 saat sürdü. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i ziyareti yaklaşık 1,5 saat sürdü. Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından Özel ve Sezer kapıda basın mensuplarına poz verdi. Gazetecilerin "Görüşmenizde anayasa değişikliği gündeme geldi mi" sorusuna Sezer, "Hayır. Nazik ziyareti için teşekkür ediyorum Sayın Başkan’a. Görevinde başarılar diliyorum. Zor bir görev yüklendi. Mutlaka başarılı olacaktır, umudum o" cevabını verdi. Özgür Özel de ziyarete ilişkin, "Biz Sayın Cumhurbaşkanımıza daha önce de nezaket ziyaretlerinde bulunmuştuk. Ben Genel Başkan seçildikten sonra kendisi bir tebrik telefonu açmıştı. Ben de bu tebrik telefonuna teşekkür için bir ziyarette bulunmayı istedim. Kendisinin engin devlet tecrübelerinden yararlanıyoruz, kendisinin tavsiyelerini alıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde çok önemli bir dönemde çok başarılı ve halen daha Türkiye’deki herkesin o süreci imrenerek hatırladığı bir cumhurbaşkanlığı dönemi geçirmişti. Bizim haddimize değil tabii ki bu takdir ifadelerini söylemek. Kendisinin tavsiyelerini aldık. Bundan sonraki süreçlerde de kendileri uygun gördükçe Sayın Cumhurbaşkanımızı düzenli aralıklarla ziyaret edeceğiz” şeklinde konuştu.