POLİTİKA - 17 Aralık 2017 Pazar 15:05

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Doğu Kudüs'te Büyükelçilik Açacağız'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Doğu Kudüs'te Büyükelçilik Açacağız'

Doğu Kudüs ile ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O günler yakın büyükelçiliğimizi orada açacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uçakla geldiği Konya Havaalanından helikopter ile Karaman'a geçerek, partisinin Karaman 6. Olağan Kongresi'nde partililerle bir araya geldi. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Spor Salonu'nda düzenlenen kongrede konuşan Erdoğan, 15 Temmuz’da Ankara'da şehit olan Karamanlı Muhammet Yalçın'ı anarak, "Şehit olduğunda henüz 22 yaşında umutlarla dolu bir üniversite öğrencisiydi. Darbecilerin bombalarının hedefi olduğunda babasıyla telefonla görüşüyordu. Tıpkı diğer 250 şehidimiz gibi Muhammet de alçakça, kalleşçe vuruldu. Şimdi bu Muhammet’in kanını döken insan müsveddeleri mahkemelerde tek tek hesap veriyor. Acımak yok, acırsak acınacak hale geliriz. Kardeşlerim son FETÖ’cü de hukuk önünde hesap verene kadar bu katil sürüsünün peşini bırakmayacağız. Dünyanın neresine kaçarsa kaçsınlar, nereye sığınırsa sığınsınlar nefesimizi daima enselerinde hissedecekler" dedi.

"Doğu Kudüs'te Büyükelçilik Açacağız"

"Şimdi yeni bir durum ortaya çıktı. Kudüs." diyen Erdoğan, "Kudüs’te evanjelist, siyonist bir anlayış ben yaptım oldu mantığıyla Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ediyor ve kendi büyükelçiliklerini de alıyorlar. 1980 yılı 470 sayılı BM kararına rağmen bu adımı atanlar, biz sizi tanımıyoruz, biz yaptık oldu mantığı öyle mi diyorsunuz… Biz de sizi tanımıyoruz. Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı liderler zirvesini olağanüstü toplantıya çağırdık. Sağ olsun hepsi geldiler toplantıya. Hristiyan dünyasının lideri Papa'yı aradım. Onun da bizim ile aynı düşüncede olduğunu gördüm. Bir taraftan da Bağlantısızlar lideri Venezuela Devlet Başkanını davet ettim. Sağ olsun o da toplantımıza katıldı ve orada mesajını çok açık net verdi. O da yetmez Arap Liginin dönem başkanı Ürdün Kralı 2. Abdullah’ı da davet ettim, o da geldi ve birlikte mesajlarımızı verdik. Geleceğim yer şu; bu mesajla, oy birliği, ittifakla dünyaya şu duyuruldu: Burayı kesinlikle Müslümanların bir başkenti olan Kudüs’ü Yahudilere mal edemezsiniz. Burada Müslüman ve Hristiyanların bir kadim tarihi vardır ama diğerlerinin yoktur. Siz de lütfen yerinizde durun ve Siyonist bir operasyon yapmaya kalkmayın. Kalkarsanız bunun da bedeli ağır olur. Türkiye bölgede attığı adımlarla bu kirli hesaplara çomak sokmuştur. Terör devletinin kurulmasına engel olmuştur. Çıkmış Kemal konuşuyor, diyor ki, ‘Orası diyor, hemen Filistin'in başkenti olarak ilan edilmeli’ diyor. Biz Filistin’in başkenti olarak çoktan ilan ettik. Kudüs şu anda işgal altında olduğu için oraya gidip büyükelçiliğimizi açamıyoruz. Ama bizim şu anda başkonsolosluğumuz bile büyükelçi ile temsil ediliyor. Fiili olarak biz bu işi yapmışız. Ama inşallah o gün de yakın. Bizim bizzat resmi olarak da o günler yakın ve büyükelçiliğimiz ayrıca orada açacağız" dedi.

"Bu millet birbirine kenetlendikçe önüne set kurabilecek tek bir güç, hiçbir engel yoktur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:

"Bugün Hazreti Mevlana’nın vefatının 744. Sene-i devriyesini de idrak ediyoruz. Şeb-i Arus’un 744. senesinde Mevlana Celaddin-i Rumi Hazretlerini bir kez daha rahmetle yad ediyorum. ‘Allah’a ulaşacak birçok yol var ben aşkı seçtim’ buyuran aşk ateşi aradan 7,5 asır geçmesine rağmen halen bu topraklarda içimizde yanmaya devam ediyor. Her düğün gününde Hazreti Mevlana’yı yad ederken, bu ülkeyi bize vatan kılan, bizi biz yapan değerleri de hatırlıyoruz. Hazreti Mevlana adeta bugünlere ışık tutarcasına 'Sabır sıkıntıların anahtarıdır' diyor. Hayatın inişli çıkışlı serencamında zorluklar karşısında pes etmemeyi, umudu daima diri tutmayı tavsiye ediyor. Allah’ın izniyle iman oldukça, sabır, azim oldukça üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir engel yoktur. Bu millet birbirine kenetlendikçe önüne set kurabilecek tek bir güç, hiçbir engel yoktur. Mesele aynı safta buluşan müminlerin arasında tefrikanın girmesine müsaade etmemektir."

"DEAŞ’ın, Suriye’nin PKK’ya altın tepside sunulmasının sadece bir aracı olduğunu hepimiz biliyoruz"

Yüzyıllardır aynı şehirde, mahallede barış içerisinde yaşamış insanların birbirlerine düşmanlaştırılmak istendiğini vurgulayan Erdoğan, "Bunun için de DEAŞ, PKK, YPG gibi terör örgütleri silaha boğularak adeta palazlandırılıyor. 4 bin tırı aşkın silah bunlara ulaştırılıyor. Bunları kendilerine söyledik, hayır diyemiyorlar. Bu silaha boğma kimi zaman 4 bin tırla göstere göstere kimi zaman da güya kazaen oluyor. Ancak her iki durumda da Suriye halkını katleden, ülkeyi büyük bir enkaz yığınına çeviren silahların menşei hiç değişmiyor. Geçtiğimiz haftalarda Rakka şehrindeki kepazelik bu iş birliğinin ilk değil son örneğidir. DEAŞ’lı teröristler kimliği herkesçe malum bir elin de devreye gelmesiyle Rakka’dan ellerini sallaya sallaya çıkmışlardır. Rakka tiyatrosu DEAŞ ile YPG’nin bir madalyonun iki yüzü olduğunu inkarı mümkün olmayan şekilde ortaya koymuştur. Suriye’de DEAŞ’a kaç YPG’ye tut diyen aynı merkezdir. DEAŞ’ın, Suriye’nin PKK’ya altın tepside sunulmasının sadece bir aracı olduğunu hepimiz biliyoruz. Suriye’nin parçalanması misyonun yerine getiren DEAŞ’ın farklı isimler, farklı kılıklar altında başka bölgelerde de devreye alınması bizim için şaşırtıcı olmayacaktır. Çünkü terör birilerinin gözünde yok edilmesi gereken bir bela değil çıkar hesaplarının vasıtası durumundadır. Bunlar kendi çıkarları için kullanabildikleri sürüce terör örgütlerini tehdit olarak görmezler. Bunu Trump’a söyledim. Biz karadan her türlü desteği veririz, siz de havadan destek verin Rakka’yı birlikte bitirelim dedim. Ama siz bir terör örgütünü başka bir terör örgütü ile bitirmeyi ortaya koyduysanız bu da sizin demokrasi anlayışınızı ortaya koyar dedim" şeklinde konuştu.

 "Yalanın en güçlü panzehiri hakikatlerdir"

Batılı kurum ve kuruluşların teröristlere verdiği desteğin medya boyutu ile kalmadığını dile getiren Erdoğan, "Terörün bu kadar meşrulaştırıldığı, alenen desteklendiği bir başka dönem yoktur. Ne diyor atalarımız ‘Yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ Bunlar da aynaya bakmadan bize çamur atmaya çalışıyorlar. Ama bu işi öyle beceriksizce, öyle pespaye biçimde yapıyorlar ki, her seferinde ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Biz bunların şantajlarına elbette boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Biz bunların yalan ve iftiralarla köşeye sıkıştırma yöntemlerine de rıza göstermeyeceğiz. Şunu unutmayın, yalanın en güçlü panzehiri hakikatlerdir" ifadelerini kullandı.

“Senin her yerin güçlü olsa ne olacak”

Ekrana yansıtılan harita üzerinden 1937 yılından bu yana Filistin işgalinin kronolojisini gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail askerlerinin şiddetini de birkaç örnekle salondakilere anlattı. Erdoğan konuşmasında ABD Başkanı Trump’a da seslenerek, “Ey Amerika, ey Trump sen bunları görmedin mi? Ondan sonra 'Dünyanın en güçlü devleti benim.' Senin her yerin güçlü olsa ne olacak?” dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Şu süreçte terör devleti İsrail askerlerinin neler yaptığını birkaç örnekle gösterelim. Şu delikanlı 14 yaşında, Cüneydi bu. 20 asker terörist, Cüneydi’nin ağzını burnunu kırmışlar, gözlerini bantla kapatmışlar Filistinli Cüneydi’ni sürükleyerek kafesin içine götürüyorlar. Şuraya bak, demek ki o kadar korkuyorlar ki, 14 yaşındaki genç bunları nasıl korkutuyor anlayın. Bu gencin elinde silah, ama bu gencin imanı var. Bu genç gün ola harman ola hesabını çok ağır soracak biliyorum. Ama bunla da yetinmediler ki. Down sendromlu çocuklardan bile korkuyorlar. Şu hale bak. Bu genç down sendromlu. Bundan bile korkacak kadar ürkek ve pısırıklar. İşte İsral bu. Ey Amerika, ey Trump sen bunları görmedin mi? Kafesteki çocukları görmedin mi. Bunları göre göre sonrada, ‘Dünyanın en güçlü devleti benim.’ Senin her yerin güçlü olsa ne olacak. Şu anda dünyaya Amerika ne diyor? Nükleer başlıklı silahınız olmayacak. Senin elinde nükleer başlıklı silahlar var. Sendeki silahlar ne olacak? O dursun. Avrupa öyle. Diğer ülkeler öyle. Peki seninkiler ne olacak? Adalet bu mu adalet? Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Ülkemizin önünde iki yol var. Ya boyun eğeceğiz, ya mücadele edeceğiz. Türkiye, ya parlayığa rıza gösterecek ya da bağımsızlığına sıkı sıkıya sarılacaktır. Bu ülkede millete hizmet etmek yıllardır, milletin kaynakları ile kendilerine saadet zinciri kuranlara dur demektir. Bu hortumları kestiğiniz zaman elbette birilerinin ayağına basıyorsunuz."

"Sen paranı idare et, Türkiye'de siyaset bana ait"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davos'ta katıldığı son toplantı da IMF Başkanı ile arasında geçen konuşmaya da değindi. Erdoğan, "Davos'taki son toplantımız, IMF'nin Başkanı orada, dedim ki, 'Sen Türkiye'yi mi yöneteceksin, paranı mı yöneteceksin. Sen paranı idare et, Türkiye'de siyaset bana ait.' IMF'nin başındaki memur gitti, biz yerimizdeyiz Allah'ın izni ile. Sene 2013 IMF'ye borç bitti. 27,5 milyar dolar Merkez Bankası vardı, o da hamdolsun 120 civarında dolaşıyor” diye konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.