POLİTİKA - 09 Şubat 2021 Salı 20:05

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nı dünyaya duyurdu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nı dünyaya duyurdu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin uzaydaki 10 yıllık vizyon, strateji, hedef ve projelerinin yer aldığı Milli Uzay Programımızı bugünlerde meşhur olan sloganı ile tüm dünyaya ilan ve diyorum ki, gökyüzüne bak Ay’ı gör” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan Milli Uzay Programı tanıtım toplantısı için Millet Kongre ve Kültür Merkezi Salonu özel olarak hazırlandı. Yaklaşık 1 hafta süren hazırlıkların ardından salonun tavanına yerleştirilen kubbeye üç boyutlu uzay görüntüsü yansıtıldı.

Programın başında Milli Uzay Programını anlatan bir video izlettirilirken, ardından da tüm salonu kapsayan uzay ambiyansı ile uyumlu video sunuldu. Videonun sonunda Türkiye Uzay Ajansı’nın kırmızı-beyaz logosu ekrana yansıtıldı.

“Bu program gerçekçi ama bir o kadar da rekabetçi hedefleri kapsıyor”

Türkiye'nin ilk milli uzay programını tüm dünyaya ilan ettiğini ve bu programın gerçekçi ama bir o kadar da rekabetçi hedefleri kapsayan içeriği ile Türkiye’nin uzaydaki yol haritası olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uzun süreli bir planlama ve çalışmanın ürünü olan Türkiye'nin ilk milli uzay programını Az sonra tüm dünyaya ilan edeceğiz bu program gerçekçi ama bir o kadar da rekabetçi hedefleri kapsayan içeriği ile ülkemizin uzaydaki yol haritası olacaktır.

Küresel uzay yarışında ülkemizi üst liglere taşıyacak bu yol haritasının başarıyla hayata geçmesini diliyorum. Yüzyıllar boyunca yeryüzünde adaletin, ahlakın ve barışın öncülüğünü yapan medeniyetimizin gökyüzündeki yolculuğuna kapı aralıyoruz. Ülkemizin uzaydaki hak ve menfaatlerini nasıl koruyacağımızı, gelecek 10 yılın nasıl şekillendireceğimizi birazdan açıklayacağız. Paylaşacağımız hedefler bir hayal ürünü değil. Havacılık ve uzay teknolojilerinde bugüne kadar başardıklarımızın bir üst noktaya taşınmasıdır.

Esasen ülkemizin kozmik rekabetteki mücadelesi 1985'ten buyana sürüyor. Bu mücadelenin asıl altyapısını ise son 18 yıldaki yatırımlarımız da oluşturduk. Hamdolsun bugün her alanda olduğu gibi uzay çalışmalarında da insan kaynağı, tasarım ve mühendislik kabiliyetleri açısından çok daha güçlü bir Türkiye var. Ülkemizi kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen bir seviyeye çıkardık. Kendi imkanlarımızla ürettiğimiz ve 2012 yılında uzaya fırlattığımız istihbarat uydumuz Göktürk-2 bunun ilk örneklerinden biridir. Böylece dünyada uydu üretme kabiliyetine sahip sayılı ülkeler arasına girdik. Şimdi sırada Göktürk-3 var. Gece ya da gündüz fark etmeksizin, her türlü hava şartında yüksek çözünürlüklü görüntü elde edebilecek bu uydumuzun planlama çalışmalarına devam ediyoruz.

TÜBİTAK Uzay tarafından geliştirilen ilk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydumuz İmece’nin de entegrasyon işlemleri tamamlandı, testleri sürüyor. İnşallah 2022 yılında bu uydumuzu da uzaya fırlatılacağız. İmece yörünge yerleştiğinde tüm kurumlarımızın görüntü ihtiyacını karşılayacak metre altı çözünürlükteki ilk milli gözlem uydumuz olacaktır. Gözlem uydularında kazandığımız tecrübe ile haberleşme uydularını da kendi imkanlarımızla üreterek bu kabiliyete sahip 10 ülkeden biri olmakta kararlıyız” diye konuştu.

“Türksat 6-A’yı da 2022'de uzaydaki yörüngesine yerleştireceğiz”

Geçen ay başarılı bir şekilde uzaya fırlatılan Türksat 5-A uydusu ile faal haberleşme uydularının sayısını 4'e yükselttiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah yerli ve milli imkanlarla ürettiğimiz ilk haberleşme uydumuz Türksat 6-A’yı da 2022'de uzaydaki yörüngesine yerleştireceğiz. Uydu entegrasyonu kadar önemli bir husus olan uydu teknolojilerinin alt bileşenleri ve yazılımlarını üretmek noktasında da yoğun çalışmalar içerisindeyiz. Yüksek çözünürlüklü uzay kamerası, yeni nesil uçuş bilgisayarı ve yazılımları, elektrikli itki motoru, yönlendirilebilir anten, tepki tekeri, yıldız izler, güneş algılayıcı gibi bir çok kritik alt sistemi özgün olarak geliştirip ürettik. Önümüzdeki süreçte Türk mühendislerinin yerli yazılımları ile birlikte uydulardan elde ettiğimiz bilgilerin güvenliğini de tamamen sağlamış olacağız” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin uzay alanındaki kurumsal kapasitesine de büyük önem verdiklerini, roketler, uydular, yer sistemleri ve daha nicesi için kurulan modern altyapılar sayesinde fikirden ürüne kadar ihtiyaç duyulan tüm imkanları sağlayabildiklerini belirten Erdoğan, artık Türkiye’nin uzay sistemleri alanında montaj, entegrasyon ve test hizmetleri sağlayan uluslararası bir oyuncu konumunda olduğunu belirtti. Türkiye’nin şuanda en önemli eksiğinin fırlatma konusu olduğunu söyleyen Erdoğan, “Kendi ürettiğimiz uyduları kendi roketlerimizle uzaya fırlatacak seviyelere henüz gelemedik. Ancak, bu konuda da önemli adımlar attık. Geçtiğimiz yıl Roketsan Uydu Fırlatma Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezinin açılışını yaptık. Burada mikro ve mini uyduların kendi roketlerimizle uzaya fırlatılması çalışmalarını yürütüyoruz. Nitekim ilk yerli sonda roketimiz 136 kilometre irtifaya çıkarak uzay sınırını aşmış durumdadır” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’yi kritik ve özgün teknolojilerin üreticisi yapma hedefimize kilitlenmemizin en başında bu gerçeği görmemiz gerekiyor”

Yatırımlarla uzay çalışmalarının gençler ve araştırmacılar nezdindeki cazibesini artırmasını hedeflediklerini söyleyen Erdoğan, “Biz astronomi, matematik ve tıp gibi temel bilimlere öncülük etmiş, çığır açmış bir medeniyetin mirasçılarıyız. Türk ve Müslüman alimlerin asırlar önce yaptığı çalışmalar sayesinde bu gün uzay çağını konuşabiliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bizim daha yapacak daha çok iş var. Pozitif bilimlerdeki üstünlüğün son yüzyıllarda batıya geçerek onları kalkındırdığını elbette biliyoruz. Coğrafi keşiflerle değişen güç dengelerinin farkına varmada geç kaldık. Bunun bedelini ağır ödedik. Ama bugün, dünya yeni bir değişim ve dönüşümün arifesindedir. Yeni dönemde güç dengelerini uzay keşiflerinin, bu alandaki yeni teknolojilerin belirleyeceği açıkça görülüyor. Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuzla Türkiye’yi kritik ve özgün teknolojilerin üreticisi yapma hedefimize kilitlenmemizin en başında bu gerçeği görmemiz gerekiyor. Şuur, özgüven ve adanmışlığa sahip olduğunuzda erişemeyeceğimiz menzil, aşamayacağımız engel olamaz, bunu böyle bilelim. Bu anlayışla doğru zamanda insansız hava aracı ve silahlı insansız hava aracı teknolojilerine yatırım yaparak sahada oyunu değiştiren tarafta yer almayı başardık. Bunu başaranları şahsım, ailem, milletim adına tebrik ediyorum. Aynı şekilde bu akşam bu hazırlıkları bize yapan ve gerçekten bu sunumu bu kadar muhteşem bir şekilde hazırlayan Sanayi ve Teknoloji Bakanıma ve ekibine de tebriklerimi sunuyorum.”

“‘Çılgın Türkler geliyor’ diyorlar”

“Sizlerin de takip ettiği gibi dünyanın gözü üzerimizde, niye bu kadar saldırıyorlar, neden? ‘Çılgın Türkler geliyor’ diyorlar” ifadelerini kullanan Erdoğan, milli elektrikli otomobil için de doğru zamanda adımlar attıklarını belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu konuda da Türkiye en çok konuşulan, takip edilen ülkeler arasında. Şimdi de uzay çalışmalarında doğru zamanlama ile doğru adımları atarak hareket etme kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Temsil ettiğimiz medeniyetin dünyaya yeniden öncü olabilmesi Türkiye’nin uzay yarışındaki kat edeceği mesafeye bağlıdır. İnsanlığın bir kısmının değil, tamamının barıya ve huzura kavuşması için medeniyetimizi yeniden şahlandırma mecburiyetindeyiz. Asırlar boyunca topraklarına her ayak basan tarafından sömürülen Afrikalı kardeşlerimiz için bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Şu anda bakıyorum da, Fransa’nın başındaki zat durmadan bana saldırıyor, senin benimle ne işin var, sen önce Cezayir’in hesabını ver. Senin büyüklerin Cezayir’de 1 milyon insanı öldürdü, onun hesabını ver, sen önce Ruanda’nın hesabını ver. 100 binlerce insanı öldürdünüz. Ama Türk’ün ve Türkiye’nin, ne de ecdadımızın geçmişinde böyle bir şey söz konusu değil, bizim ellerimizde kan yok ama sizde kan var.

Sürgünlerle yerinden yurdundan edilen, dinini, dilini, ismini değiştirmeye zorlanan Asyalı kardeşlerimiz için bunu başarmak zorundayız. Gettolara sıkıştırılmış, faşizmin ve suç şebekelerinin insafına bırakılmış batılı kardeşlerimiz için de bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Diyorlar ki, ‘Libya’dan Türkiye askeri çeksin, Azerbaycan’dan Türkiye askerini çeksin.’ 30 yıldır Azerbaycan’da tüm Karabağ’ı işgal altında tuttunuz, o topraklar Azerbaycanlı kardeşlerimizindi. Şimdi kendi göbeğini Azeri kardeşlerimiz kendilerini kesti, biz de elimizden gelen desteği verdik, böylece Karabağ sahiplerinin eline geçti. Macron şimdi haber gönderiyor, ‘Libya’dan Türkiye askerini çeksin’, sen önce bize bu aklı vereceğine bunu kendine sakla, bak orada Çad’ın Magner’in askerleri var, siz onları oralardan bir çekin. Onları bir çekin ondan sonra sizle bunları konuşalım. Biz askeri ve güvenlik anlaşmamız olan Libya ile anlaşmamızın gereğini yaptık, sadece orada eğitim için varız.”

“Daha çok çalışacağız, yapacağımız çok iyimiz var”

Bugün yeryüzünde adaleti tesis etmenin yolunun gökyüzünde güçlü bir şekilde var olmaktan geçtiğini kaydeden Erdoğan, “Teknolojik kapasitemizi geliştirmek ve buradan doğacak olan ekonomiden faydalanmak için uzayda da olacağız. Şuanda uzayı görüyoruz ve bambaşka görüyoruz. Elde ettiğimiz tecrübe ve birikimi bilim, sanayi ve teknoloji ekosistemimize aktarabilmek için uzayda olacağız. Onun için, Varank, daha çok çalışacağız, yapacağımız çok iyimiz var. Güçlü ve bağımsız bir Türkiye’nin yerini sadece dünyada değil uzayda da tahkim edeceğiz. İşte bu vizyonu yürütecek olan kurumumuz Türkiye Uzay Ajansı’dır” şeklinde konuştu.

“Milli Uzay Programımızı tüm dünyaya ilan ve diyorum ki, gökyüzüne bak Ay’ı gör”

Milli Uzay Programında hedefleri gerçekleştirmek için hangi kaynak ve yetkinliklere sahip olunması gerektiğini, adımların ne zaman ve ne şekilde atılacağının belirlendiğini kaydeden Erdoğan, “ Türkiye’nin uzaydaki 10 yıllık vizyon, strateji, hedef ve projelerinin yer aldığı Milli Uzay Programımızı bugünlerde meşhur olan sloganı ile tüm dünyaya ilan ve diyorum ki, gökyüzüne bak Ay’ı gör” dedi.

Erdoğan, Milli Uzay programındaki hedefleri şu ifadelerle açıkladı:

“Birinci ve en önemli hedefimiz, cumhuriyetimizin 100. yılında Ay’a ilk teması gerçekleştirmektir. İnşallah Ay’a gidiyoruz. Hazırlıklarına başladığımız Ay programı ile bu hedefi iki aşamada tamamlamayı planlıyoruz. İlk aşamada, 2023 yılı sonunda yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz.

Uzay aracımızı yakın yörüngeye çıkartacak ilk fırlatmayı uluslararası işbirliği ile hayata geçireceğiz. Bu görevi tamamladığımızda hem Ay’a ulaşmayı başaran ülkelerden birisi olacak hem de ikinci aşama Ay misyonu için gerekli bilgileri toplamış olacağız. 2028 yılında hayata geçirmeyi planladığımız ikinci aşamada ise arıcımızı yakın yörüngeye çıkartacak ilk fırlatmayı bu kez milli roketlerimizle yapmayı hedefliyoruz.

Ay’a yumuşak iniş gerçekleştireceğimiz bu aşamayı da tamamladığımızda Ay’da bilimsel araştırma yapabilen sayılı ülkelerden biri konumuna geleceğiz. Böylece medeniyet coğrafyamızın da sembolü olan hilali al bayrağımızla Ay’a göndermenin gururunu milletimize yaşatacağız. Hazırlıklarına başladığımız Ay programı fırlatma, roket ve kontrol teknolojilerindeki atılımlarımız için bir kaldıraç görevi görecektir.

Bu program yüksek radyasyona dayanıklı teçhizat teknolojisinden haberleşmeye, otonomiden yapay zekaya karar bir çok alandaki çalışmalara zemin oluşturacaktır. Böylece yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz alt sistemlerin ticarileştirilmesinin de önü açılacaktır. Bu oldukça zor ve riskli bir görevdir. Yakın zamanda Ay’a iniş denemeleri başarısızlıkla sonuçlanan ülkeleri hepimiz gördük. Türk mühendislerinin bu görevi başaracaklarına tüm kalbimle inanıyorum.”

”İkinci hedefimiz yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkartmaktır”

“Milli Uzay Programındaki ikinci hedefimiz yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkartmaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin sahip olduğu uydu üretim kabiliyetlerini Türkiye Uzay Ajansı koordinasyonunda kurulacak olan tek bir milli şirket bünyesinde birleştireceğiz. Halihazırda uydu ve uydu alt sistemlerinin üretim faaliyetleri birden çok kuruluş tarafından yürütülüyor. Bunu tek çatı altında toplayarak hem uydu üretim süreçlerinde tam eşgüdümü yakalayacak hem de insan kaynağı başta olmak üzere tüm imkanlarımızı daha verimli şekilde kullanacağız. Bu sayede rekabet gücümüzü artırarak dünyadaki uydu pazarından daha fazla pay elde etmeyi planlıyoruz. Tek elden yürüteceğimiz yerli uydu geliştirme programları ile uzaydaki hedeflerimizle uyumlu olarak yeni uydu ihtiyaçlarımızı da çok daha verimli şekilde gidereceğiz.

Milli Uzay Programındaki üçüncü hedefimiz, Türkiye’ye ait bir bölgesel konumlama ve zamanla sistemi geliştirmektir. Sivil ve askeri amaçlı navigasyon ihtiyaçları için kullanılan bu uydu teknolojisine dünyada yalnızca 6 ülke sahiptir. Uyduları yer sistemleri ile birlikte kullanarak yenilikçi bir yöntemle oluşturacağımız kendi bölgesel konumla sistemimiz sayesinde büyük riskler barındıran dışa bağımlılıktan kurtulacağız. Bu hedefi başardığımızda savunma, tarım, şehircilik ve otonom araçlar başta olmak üzere kendi hassas navigasyon uygulamalarımızı geliştirebileceğiz.

Elbette böyle bir imkana sahip olmak Türkiye ile birlikte bölgemizdeki dost ve kardeş ülkelere önemli avantajlar kazandıracaktır. Dördüncü hedefimiz, uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmaktır. Güzel değil mi? Uzayda bağımsız güç olmanın yolu uzaya erişimden geçiyor. Yerli ve milli roketlerimizi dünya yörüngesine ağır faydalı yük taşıyabilecek olgunluğa eriştirmemiz gerekiyor. İnşallah bunu da başaracağız. En önemlisi de bir uzay limanı işletmesine sahip olmaktır. Türkiye’nin coğrafi konumu ticari karlılık bakımından faydalı yük taşıyacak bir uzay limanı işletmesi kurmaya şuan itibariyle uygun değil. Bu nedenle uzay limanımızı en uygun coğrafyalardaki dost ve müttefik ülkelerle birlikte kurmayı planlıyoruz. Uluslararası işbirlikleri ile bu misyonumuzu da en kısa sürede hayata geçirmekte kararlıyız” dedi.

“Uzay Ajansımızın öncülüğünde kısa sürede buradan da yeni başarı hikayeleri çıkacağına inanıyorum”

Beşinci hedefin, uzay havası ya da meteorolojisi olarak tabir edilen alana yatırım yaparak uzaydaki yetkinliğimizi artırmak olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Uzayda ortaya çıkabilecek değişimler hayat alanımızı ve tabanlı teknolojik sistemleri olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. Kablosuz yayınlar, haberleşme ve navigasyon sistemleri, elektrik şebekeleri ve petrol boru hatları bu değişimden ciddi zararla görebiliyor. Tüm bu etkileri izlemek ve modellemek üzere uzay havasına yönelik çalışmalar yürüteceğiz. Bu sayede özellikle de ülkemizin yeryüzü ve gökyüzündeki operasyonlarını daha güvenli hale getireceğiz.

Altıncı hedefimiz, Türkiye’yi astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha ileri bir seviyeyle ulaştırmaktır. Bu alanda artacak kabiliyetlerimiz sayesinde dünya yörüngesindeki nesnelerin kayıt altına alınması ve takibine katkı sunacağız. Bu misyona yönelik halihazırda alt yapılarımız mevcuttur. TUBİTAK Ulusal Gözlemevi ile Doğu Anadolu Gözlemevini birbirine entegre ederek tek bir ulusal araştırma alt yapısı haline dönüştüreceğiz. Ülkemize kazandıracağımız radyo teleskoplar sayesinde bilim insanlarımız sırrı hala çözülememiş hızlı radyo patlamalarını çalışabilecekler.

Bu teleskopları tasarlayacak mühendislerimiz derin uzay programımızın haberleşme alt yapısının da temelini atacaklar. Yedinci hedefimiz, ülkemizde uzay sanayi eko sistemini daha da geliştirmektir. Türk mühendisleri, bilim insanları ve müteşebbislerinin uygun alt yapıya sahip olduğunda, gerekli desteği aldığında neler yapabileceği artık tüm dünyanın malumudur. Savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıları uzay alanına taşıyacak, burada da güçlü ve üretken bir ekosistem oluşmasını sağlayacağız. Uzay Ajansımızın öncülüğünde kısa sürede buradan da yeni başarı hikayeleri çıkacağına inanıyorum.”

“Türkiye’yi uzay teknolojilerinin tüm alt bileşenlerini ticari olarak rekabet edebilir şekilde üretebilen bir ülke konumuna getireceğiz”

“Uzay programımızdaki sekizinci hedef, bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kurmaktır. Sadece uzay alanında uydu geliştirebilen ve üretebilen ender ülkelerden biri olmayı yeterli bulmuyoruz” diyen Erdoğan, “Türkiye’yi uzay teknolojilerinin tüm alt bileşenlerini ticari olarak rekabet edebilir şekilde üretebilen bir ülke konumuna getireceğiz. Bu amaçla ODTÜ bünyesinde yerli ve yabancı yatırımcılara ev sahipliği yapacak bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kuracağız. Burada yatırım yapacak firmalarımızı da çeşitli mekanizmalarla destekleyeceğiz. Özel sektörü öncü güç olarak konumlandıracağımız Türkiye Uzay Ajansına da ev sahipliği yapacak bu merkezin yerini belirledik.

Dokuzuncu hedefimiz, uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağımızı geliştirmektir. Uzay yolculuğumuzun da vazgeçilmesi insandır. Çocuk, genç, araştırmacı, bilim insanı, müteşebbis, teknisyen, mühendis ve diğer tüm kesimleri ile toplumumuzda farkındalığını artırmak için ne gerekiyorsa yapacağız. YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili kuruluşlarımızla özel programlar oluşturacak bu alanda nitelikli insan kaynağımızı artıracağız. Onuncu ve son hedefimiz, bir Türk vatandaşını uzaya göndermek. Eminim ki, birçok kişi bu hayali kurarak büyümüştür. Hatta belki aranızda hala bu hayalini sürdürenler vardır. Hatta hatta bayanlardan bile ‘ben adayım’ diyenler vardır. Pelin Çift ‘ben adayım’ diyor. Sayın Varank, denemeyi falan önceden yapalım ki bir sıkıntı yaşamayalım. Uzaya bir vatandaşımızı göndermeyi elbette bir turistik gezi olarak değil, gelecek nesillere yol gösterecek bir bilim misyonu olarak tasarlıyoruz.

Uzaya gitme niteliklerine sahip bir kişiyi gönüllüler arasından seçerek gerekli almasını sağlayacak ve uzaya göndereceğiz. Bu sayede uluslararası uzay istasyonun alt yapısından faydalanarak bilimsel deney yapma imkanına kavuşacağız. Tabi benim özellikle bir şerhim var, madem ki bir vatandaşımız uzaya gidecek, artık astronot veya kozmonot kelimelerine bir Türkçe karşılık bulmamız gerekiyor. Biliyorsunuz, bu bizim hassas noktamız. Buradan dil bilimcilerimize bir çağrıda bulunuyor ve diyorum ki, gelin Türk uzay yolcularına Türkçe bir isim bulalım. Tabi yalnızca dil bilimciler değil, 83 milyon vatandaşımız da özgün fikirleri ile bu arayışa ortak olabilir. Saydığımız hedeflerin her biri iddialıdır, zorlayıcıdır, ama bunların hepsi de ayakları yere basan hedeflerdir. Türkiye’nin bu devrimi gerçekleştireceğinde, uzay yarışında güçlü bir aktör olarak yerini alacağından en ufak bir şüphe duymuyorum” dedi.

Protokol ve sözleşmeler ilgililer tarafından imzalandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a konuşmasının ardından, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından Türkiye Uzay Ajansının marka tescil belgesi takdim edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın huzurunda, protokol ve sözleşmeler ilgililer tarafından imzalandı. Buna göre, Türkiye Uzay Ajansı koordinasyonunda TUSAŞ, Türksat ve TÜBİTAK Uzay arasında "Milli Uydu Üretim Şirketi Kurulmasına İlişkin Protokol" imza altına alındı.

Türkiye Uzay Ajansı ile İstanbul Teknik Üniversitesi arasında "Havacılık ve Uzay Teknolojileri Alanlarında Bilimsel ve Teknolojik İş Birliği Protokolü" imzalandı.

Türkiye Uzay Ajansı, Sabancı Üniversitesi ve TÜBİTAK Uzay arasında "Artırılmış X-Işını Zamanlama ve Polarimetri Uydusu Geniş Alan İzleme Uygulama Yazılımı Proje Sözleşmesi" imza altına alındı.

Türkiye Uzay Ajansı, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve ODTÜ Teknokent arasında kurulacak “Uzay Teknoloji Geliştirme Bölgesinde Ortak AR-GE ve Teknoloji Geliştirme Çalışmaları Yapılması ve İşbirliği Protokolü" de imzalandı.

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, Mahalli İdareler seçimleri için hazır 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerine sayılı günler kala Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, seçim tedbirleri ve güvenlik çalışmaları ile alakalı toplandı. Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar başkanlığında İl Emniyet Müdür Yardımcıları ve ilgili Birim Amirlerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, seçimlerde alınacak tedbirler detaylı şekilde ele alındı. Oy kullanılacak okullarda görev yapacak personelin belirlenmesi ve gerçekleştirilecek güvenlik uygulamaları hakkında bilgi sunumları yapıldı. Toplantının ardından açıklamada bulunan Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerine hazır olduklarını vurguladı. İpar, "Ağrı’da huzurlu ve güvenli bir seçim ortamı sağlamak için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Seçim boyunca tüm sandıklar ve oy kullanma yerleri 7/24 emniyet güçlerimiz tarafından korunacak" dedi. İpar, şunları kaydetti: "Seçimlerde herhangi bir provokasyona ve yasa dışı faaliyete izin vermeyeceğiz. Vatandaşlarımız oy kullanırken rahat ve huzurlu bir ortamda oy kullanabilecekler. Tüm hemşehrilerimizden de seçimlere demokratik olgunluk içinde katılmalarını ve herhangi bir olumsuzluğa mahal vermemelerini rica ediyoruz." Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerinin huzur ve güven içinde tamamlanması için tüm imkanlarını seferber etmeye devam edeceğini bildirdi.
İstanbul Bakan Tunç: "Mehmet Selim Kiraz’a sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu, adalete, hukuka sıkılan kurşundu" Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz anısına düzenlenen iftar programında hakim ve savcılarla bir araya gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Mehmet Selim Kiraz’a sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu. Ona sıkılan kurşun adalete, hukuka sıkılan kurşundu. Hakim ve savcılarımız, yargı mensuplarımız şehidimizin emanetine sahip çıkma noktasında hep beraber mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Çağlayan’da 2015 yılında İstanbul Adalet Sarayı’ndaki makam odasında DHKP-C’li teröristlerce şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz anısına Haliç Kongre Merkezi’nde iftar yemeği düzenlendi. İftar programına Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, bakan yardımcıları, HSK üyeleri ve İstanbul’da görev yapan 500 hakim ve savcı katıldı. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz anısına tertip edilen iftar yemeğindeki konuşmasına Selim Kiraz’ı yad ederek başlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bugün şehidimiz Mehmet Selim Kiraz’ın şehadete ulaşmasının 9. yıldönümü münasebetiyle İstanbul Adliyesi’ndeydik. Bir anma programı gerçekleştirdik, onu dualarla yad ettik. Terörle mücadelemizdeki kararlılığımızdan taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Ona sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu. Ona sıkılan kurşun adalete, hukuka sıkılan kurşundu. Hakim ve savcılarımız, yargı mensuplarımız şehidimizin emanetine sahip çıkma noktasında hep beraber mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Adaletin tecellisi hususunda hem fiziksel kapasite hem yargı reformları gerçekleştirildiğini belirten Tunç, “Sizler kürsüde adaletin tecellisi için fedakarca çalışıyorsunuz. İstanbul’daki yargı hizmetlerinin aksamadan devam etmesi, adaletin tecellisi ve sizlere destek olma noktasında gerek Adalet Bakanlığımız gerekse Hakimler ve Savcılar Kurulu olarak yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Fiziki mekanların teknoloji ile donatılması önemli. Ama kürsüde görev yapan insan unsuru, adaletin tecellisi noktasında sizlerin gayretleri her şeyden daha önemli. Kıymetli yargı mensuplarımız, ülkemiz 22 yıldan bu yana güvenilir adalet sisteminin tesisi bakımında önemli mesafe kat etti. Fiziki mekanların, kapasitenin artırılması konusunda önemli mesafe aldık. Müstakil adliye sarayları bakımından bakıldığı zaman, 500 bin metrekare kapalı alandan bugün 6 milyon metrekare kapalı alana çıktık. Sadece fiziki kapasite yargı teşkilatımızın, güvenilir bir yargı sisteminin tesisi bakımından elbette yeterli değil. İyi ve ihtiyaca cevap veren bir mevzuatın olması gerekiyor. Dolayısıyla bu konuda da temel kanunlarımızı çağın ihtiyaçlarına uygun hale getirdik. Hukuk fakültelerinde kontenjanın azaltılıp kalitenin yükseltilmesi, hukuk fakültesi mezunlarının hukuk mesleklerine giriş sınavlarını kazandıktan sonra hakim, savcılık sınavlarına katılabilmesi, avukatlık stajına başlayabilmesi 2024’ten itibaren uygulamaya geçecek. Hem savunmayı güçlendireceğine hem de hakim savcı sınavından önce bir ön elemenin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Mevzuatımızın iyileştirilmesi bakımında yargı reformu strateji belgemizi de seçimden sonra inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak. Hazırlıklarımızı tamamladık. Sizlerle beraber vatandaşımızın yargıya güvenini daha üst noktaya taşımanın gayreti içerisinde gece gündüz çalışacağız. Hedefimiz daha güvenilir bir adalet sistemini tesis etmek ve bu uğurda da sizlerin gayretlerine müteşekkiriz” şeklinde konuştu.
İzmir Karşıyaka, stadyum için taraftar mitingi düzenledi Yıllar önce yıkılan stadyumunu geri isteyen Karşıyaka taraftarı, bir ilke imza atarak taraftar mitingi düzenledi. Mitingde açıklamalarda bulunan Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı İlker Ergüllü, “10 yıl önce burası bilmediğimiz bir sebepten dolayı yıkıldı ve artık biz stadyumumuzu geri istiyoruz” dedi. İzmir’in en köklü kulübü olan Karşıyaka, 31 Mart Yerel Seçimlerine az bir süre kala yönetim, sporcular, camia ve binlerce taraftar birleşip, senelerdir yapımını bekledikleri yeni stadyum için Türkiye’nin ilk taraftar mitingini gerçekleştirdi. 2015 yılında yeni stadyum projesi kapsamında yıkılan eski Karşıyaka İlçe Stadı’nın atıl kalan arazisinde düzenlenen mitingde açıklamalarda bulunan Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı İlker Ergüllü, “Öncelikle değerli vaktini ayırıp buraya gelen herkese çok teşekkür ediyorum. Taraftarımızın bu hafta başı yaktığı ateşe biz de yönetim olarak eşlik ettik. Sonucu da şu anda gördüğüm kadarıyla muhteşem oldu. Karşıyaka Spor Kulübü her şeyden önce bir eğitim öğretim kurumudur. Yıllarca birçok gence spor hayatıyla birlikte kötü alışkanlıklara bulaşmadan büyüme imkanı sağlamıştır. Birçok sporcu yetişmesini sağlamıştır. Burası da bizim okul binamızdır. 10 yıl önce burası bilmediğimiz bir sebepten dolayı yıkıldı ve biz artık geri istiyoruz. İzmir’in önde gelenleri bize destek olmalı ve Karşıyaka stadyumunu geri almalı. Sizlere de bunun için büyük bir iş düşüyor. Hep beraber bunu başaracağız” dedi. “Karşıyaka’nın stada ihtiyacı var” Söz hakkı verildiği için mutlu olduğunu ifade eden Karşıyaka Spor Kulübü Kaptanı Haydar Yılmaz, “Bu tarz konuşmalara çok alışık değilim. Karşıyaka’nın bu stada çok ihtiyacı var. Bu haklı bir isyan ve haklı bir direniştir. Karşıyaka stadını istiyor. Hep birlikte bunu başaracağız” dedi. “Yeter diyoruz” Karşıyaka Voleybol oyuncusu Selen Naz Kıran, “Kulübümüzün stadyumu yıkıldı maalesef yıllar geçmesine rağmen yerine bir türlü yeni tesis yapılmıyor. Artık bu duruma sessiz kalmak mümkün değil. Yıllardır umutla gelecek günleri bekliyoruz fakat artık sabrımız tükeniyor. Buradaki o eski heyecanı yıkıntılar ve umutsuzluklar almış durumda. Yıllarca emek verdiğimiz ter döktüğümüz ve ruhumuzu verdiğimiz bu alanı geri istiyoruz. Sadece bir spor tesisi değil aynı zamanda topluluk merkezi olacak stadyumumuz için yetkililerden bir adım bekliyoruz. Karşıyaka Spor Kulübü olarak artık yeter diyoruz” şeklinde konuştu. “Stadyumu hak ediyoruz” Karşıyaka’da doğup büyüdüğünü ve bu kulüpte yetiştiğini dile getiren Mert Celep: “Buradaki herkese verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum. Çok mutluyum. Tüm çocukluğum bu stadyumda geçti. Çoğu zaman idmanlarımızı burada yaptık. Ama maalesef bilmediğimiz sebeplerden dolayı birkaç sene önce bu stadyumu yıktılar. Artık bize yıllardır verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Ben Karşıyaka Spor Kulübü’nün ve taraftarının bu stadyumu sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Öte yandan düzenlenen taraftar mitingine CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay, İYİ Parti Adayı Ümit Özlale, İYİ Parti Karşıyaka Belediye Başkan Adayı Yetkin Hafızoğlu AK Parti Karşıyaka Belediye Başkan Adayı İsmail Çiftçioğlu katılım gösterdi.
Diyarbakır DTSO’da “Gençlerin Dijital Sektörlerde İstihdamın Artırılması Projesi” düzenlenen etkinlikle başladı Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Bilim Eğitim Vakfı bünyesinde yürütülen AB destekli "Gençlerin Dijital Sektörlerde İstihdamının Arttırılması Projesi" açılışı düzenlenen etkinlikle gerçekleştirildi. Diyarbakır Gastro İnovasyon Merkezin’de düzenlenen DTSO Başkanı Mehmet Kaya, DTSO Yönetim Kurulu Üyeleri Kamu Kuruluş Temsilcileri ve Sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan DTSO Başkanı Kaya, "Ticaret ve Sanayi Odası olarak kentte işletmelerin büyümesi, yeni girişimlerin kurulması ve daha katma değerli üretim ve hizmet sunumu için insan kaynağının oldukça önemlidir. Bu nedenle kendi kurduğumuz merkezlerde gençlere ve kadınlara yönelik çalışmalara son yıllarda öncelik vermeye başladık” dedi. “Ekonomimiz için oldukça önemli bir avantaj olan gençlerimizin ve kadınlarımızın işgücüne katılımının düşük olması en temel sorunlarımızdan biri” diyen Kaya, “Gençlerimiz iş bulmakta zorlanıyor. İşletmelerimiz de son yıllarda artan bir şekilde çalışan bulmakta zorlanıyor. Bunun nedenlerine odaklanmak, çözümler üretmek ve projeler geliştirmek önceliğimiz oldu. Bu kapsamda da Diyarbakır Sanayi Mektebi başta olmak üzere merkezlerimiz bünyesinde eğitimler, farkındalık çalışmaları, etkinlikler düzenliyoruz. Şimdi de işletmeler tarafında eşleştirme, gençler ile bir araya getirmeye odaklanmaya başlayacağız” ifadelerinde bulundu. Genç nüfusun kalıcı işsiz olması, ev genci denilen, görünmeyen, iş aramayan gençlerin sayısında artışın kent için önemli toplumsal ve ekonomik sorunlar barındırdığına değinen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelecek dönemde en çok eğilmemiz ve üzerinde durmamız gereken hususun gençlerimizin iyi eğitim alması, eğitimlerden sonra desteklenmesi ve istihdama aktif ve sürdürülebilir bir şekilde katılması olmalı. Elbette bu sadece oda olarak bizim işimiz değil ve tek başımıza da yapabileceğimiz bir husus değil. Biz iki yıldır farklı işbirlikleri ile bu alanda çalışıyoruz ve hem gençlerin hem de işletmelerin karşılaştıkları sorunları kısıtları daha iyi görüyoruz. Şimdi tüm STK’larımızın ilgili kurumlarımızın ve yerel yönetimlerimizin bu soruna birlikte daha çok odaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Bugün aldığımız hibe desteği ile başlattığımız çalışmaları sizlerle paylaştık. Bunları yaparken de yerelde işbirlikleri sağladık. Ben proje süresince işbirliği sağladığımız İŞ-KUR Müdürlüğümüze, Milli Eğitim Müdürlüğümüze, Yenişehir Halk Eğitim Müdürlüğüne, Karacadağ Kalkınma Ajansına, Gençlik ve Değişim Derneğine çok teşekkür ediyorum." Daha sonra konuşan DTSO Bilim Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Faruk Korkmaz, “Genç nüfusumuz ilimiz ekonomisi için en önemli avantajlardan biri. Ancak gençler sürdürülebilir bir şekilde istihdama katılamıyor ve iş aramaktan vazgeçiyor. Bu sorunun çok fazla nedeni var elbette. Önemli yapısal sorunlarımız da var. Ancak yerelde çözümler üretilmesi ve yerel dinamiklerin bu sorunu sahiplenmesi oldukça önemlidir. Diyarbakır Sanayi Mektebi’ni 2019 yılında açtık. Önceleri yaygın nitelikli eğitimler ile başladık. KOBİ’ler, çalışanlar, kadın girişimciler için 100’ün üzerinde eğitim düzenledik ve yaklaşık 5 bin kişiye ulaştık. 1,5 yıldır eğitimde, istihdamda ve mesleki eğitimde olmayan gençlere yönelik çalışma yapıyoruz. Moda tasarım, aşçı yardımcılığı, barista, yazılım dilleri gibi eğitimler düzenledik ve sonrasında da işletmeler ile nasıl eşleştirebileceğimize bakmaya başladık. Sanayi Mektebi’nde düzenlediğimiz eğitimleri, İŞ-KUR İl Müdürlüğü, Milli İl Eğitim Müdürlüğü, Karacadağ Kalkınma Ajansı, Yenişehir Halk Eğitim Merkezi, Gençlik Değişim Derneği ile yapıyoruz. Şu an Sanayi Mektebinde animasyon, web tasarım, kısa film ve grafik tasarım eğitimlerimiz var” şeklinde konuştu.