GÜNDEM - 26 Aralık 2022 Pazartesi 18:23

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 58 Milyar metreküp doğalgaz müjdesi

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 58 Milyar metreküp doğalgaz müjdesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karadeniz'deki doğal gaz aramalarında yeni bir müjde vererek, ”Fatih sondaj gemimiz, Çaycuma-1 sondajında denizin 3 bin 23 metre altında 58 milyar metreküplük doğal gaz rezervi keşfetti. Açacağımız yeni tespit kuyularıyla bu rakamın yukarı yönlü revize edilmesini bekliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Erdoğan, ”Geçtiğimiz yıl bölücü örgüte karşı operasyonları 124 bine çıkararak 9 bin sığınağı imha ederek, örgüte katılımı asgari düzeye indirerek göz açtırmadık. Sınır ötesinde terörü kaynağında yok etme stratejisiyle Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı harekatını yürüttük. Pençe harekatlarıyla Kuzey Irak sınırımızı güvenli hale getirdik. Bu tedbirlerin ardından 256 bin düzensiz göçmenin geçişi engellenirken, çok sayıda silah, uyuşturucu ele geçirildi. Bedelli askerlikten 169 bine yakın vatandaşımızın yararlanmasını temin ettik. Narkotik suçlardan yakalanan 120 bin kişi halen cezaevinde bulunuyor. Önümüzdeki yıl güvenlikte terörü kaynağında kurutma stratejimizi tüm güney sınırımızda uygulamayı sürdüreceğiz. Özellik Suriye sınırında, 30 kilometre derinliğindeki güvenlik hattımızdaki boşlukları kapatacak adımlar atacağız. Kritik öneme sahip savunma sanayii projelerimizde herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesini temin edeceğiz. İnsanlı ve insansız milli muharip hava araçlarındaki ilerlemelerle bu anlamda ülkemize uygulanan örtülü ambargoları yırtıp atacağız. Bilindiği gibi enerjide dışa bağımlılığımızın azalması için yerli kaynaklarımızın daha fazla kullanımını temel hedeflerimiz olarak belirledik” dedi.

Enerjide dışa bağımlılığın azalması için yerli kaynakların daha fazla kullanımının temel hedeflerden biri olarak belirlendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve yenilenebilir kaynaklara yapılan devasa yatırımlarla, ülke içi dağıtım şebekelerinin geliştirilmesinden uluslararası iş birliklerine kadar hayata geçirilen kritik projelerle hedeflere adım adım ilerlendiğini kaydetti. Erdoğan, ”Bu anlayışla petrol ve doğal gaz aramalarına başladığımızda nice şantaja, nice yıldırma çabasına, nice ambargoya, nice içeriden ve dışarıdan gizli açık tehdide maruz kaldık. Ama biz mücadeleden asla vazgeçmedik, geri adım atmadık. Karşımıza çıkartılan her engeli daha büyük bir azimle aştık. Bizi geriletmek için oynanan her oyunu sabır ve dirayetle bozduk. Türkiye'yi kendi gemileriyle, kendi insan kaynağı ile, kendi ekipmanları ile kimseden izin almadan bu işleri tek başına yürütecek imkana kavuşturduk. Hamdolsun bu kararlı ve dik duruşlu çabalarımızın karşılığını Karadeniz'deki 320 milyar metreküplük ilk keşfimizle aldık. Zaman içerisinde yeni keşiflerle birlikte bu sahadaki rezervimiz 540 milyar metreküpe ulaştı. Yerli doğal gazımızı 2023'te milletimizin hizmetine sunmak için gece gündüz çalışıyoruz. Denizaltı ve kara tesislerinin inşasına da başladık. Bir kısmını da tamamladık. Sadece deniz yetmez dedik. Bir zamanlar karada buluyorlardı, sonra burada bir şey yok deyip betonu atıyorlardı. Biz şimdi onların hepsini yeniden hayata geçirdik. Bu arada Sakarya gaz sahasında yeni sondajlar da yaptık” diye konuştu.

Erdoğan’dan doğal gaz keşfi müjdesi

Fatih sondaj gemisinin 29 Ekim günü Cumhuriyetin 99. yıl dönümünde Çaycuma-1 sahasında yeni sondajına başladığını bildiren Erdoğan, ”Ekiplerimizin 7/24 esasıyla yürüttüğü yoğun çalışmalar neticesi bugün milletimizle yeni bir müjdeyi paylaşmanın sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Fatih sondaj gemimiz Çaycuma-1 sondajında denizin 3 bin 323 metre altında 58 milyar metreküplük doğal gaz rezervi keşfetti” dedi.

"Karadeniz'deki gaz rezervimiz 710 milyar metreküpe ulaştı"

Yeni tespit kuyuları ile bu rakamın yukarı yönlü revize edilmesini beklediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Yeni keşfimiz bölgeye komşu diğer jeolojik sahalardaki benzer keşiflerimize de kapı aralayacaktır. Toplanan verileri analiz ettikten sonra en kısa zamanda yeni sondajlara başlayacağız. Karadeniz gazına dair bir diğer müjdeli haberimiz daha önceki rezervimizle ilgili yaptığımız yeniden değerleme çalışmasıdır. Dünyanın alanında en yetkin ve güvenilir rezerv değerlendirme şirketi, sahada açtığımız 13 kuyunun üç boyutlu modellemelerini çıkarttı. Bu modellemelere dayalı verilerin detaylı analizi neticesinde daha önce ilan ettiğimiz 540 milyar metreküplük rezervimiz 652 milyar metreküp olarak revize edildi. Böylece Karadeniz'deki gaz rezervimiz Çaycuma-1'deki yeni keşfimizle birlikte 170 milyar metreküp artarak toplamda 710 milyar metreküpe ulaştı” dedi.

"Karadeniz'de keşfettiğimiz doğal gazın bugünkü rakamla uluslararası piyasalardaki karşılığı 1 trilyon doları bulmaktadır"

Sahadaki üretim miktarını kuyu sayısı, boru büyüklüğü ve sahada kullanılacak kompresörler gibi unsurların belirleyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Burada keşfettiğimiz gazı da Sakarya sahasına bağlayarak milli gaz sistemimize entegre edeceğiz. Yeni keşfimiz ve mevcut rezervin son değerlemesiyle birlikte Karadeniz'de keşfettiğimiz doğal gazın bugünkü rakamla uluslararası piyasalardaki karşılığı 1 trilyon doları bulmaktadır. Hazar'ın, Akdeniz'in, Orta Doğu'nun enerjide merkez noktasının Türkiye olmasını sağlamakta kararlıyız. Sadece İstanbul ve Çanakkale'deki köprülerimizle değil enerji köprüleriyle de doğuyu ve batıyı birbirine bağlayacağız. Nihai amacımız, petrol ve doğal gazda dışa bağımlılığımızı bir an evvel tamamen kırarak, Türkiye'nin enerji bağımsızlığını ilan etmektir. Özel ve kamu günlük yurt içi petrol üretimimiz bugün itibarıyla 80 bin varile ulaştı. Önümüzdeki yıl üretimimizi 100 bin varile çıkarmayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

"Gübre ve yem fiyatlarını nisan sonuna kadar sabitliyoruz"

Çiftçilerle ilgili bir müjdeyi de paylaşan Erdoğan, ”Bugün tabii çiftçilerimize ve tüketicilerimize bir müjde vermek istiyorum. Bu kapsamda çiftçilerimizin temel ihtiyaçlarının ve girdilerinin başında gelen kimyevi gübre ve karma hayvan yeminde indirim yapıyor, fiyat sabitlemesine gidiyoruz. Yüzde 13'e varan indirim uygulanacak. Aynı şekilde karma yemde de yüzde 5'e varan indirim yapılacak. Gübre ve yem fiyatlarını nisan sonuna kadar sabitliyoruz. Şayet üreticimiz aleyhine bir gelişme olursa bunu da yansıtacağız” diye konuştu.

"Tarım Kredi satış noktalarındaki indirimler bugün itibarıyla başlamıştır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tarım Kredi'nin toplam 2 bin 170 hizmet noktasında 600 çeşit temel ihtiyaç maddesi ürünün en ucuz fiyatla satışa sunulacağını söyledi. Erdoğan, ”Önümüzdeki yılın ilk yarısında sayılarını 3 bine çıkarmayı hedeflediğimiz Tarım Kredi satış noktalarındaki indirimler bugün itibarıyla başlamıştır” dedi.
Erdoğan, ”Diğer yandan ocak ayının ilk haftası 3 milyon hak sahibine toplamda 13 milyar lira olarak yapılacak Aile Destek Programı ödemelerini yılbaşından önceye çekiyoruz” açıklamasını yaptı.

"EYT ile ilgili beklentileri karşılayacak hazırlığı tamamlıyoruz"

EYT ile ilgili de açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Ek göstergeden sözleşmelilerin kadroya alınmasına kadar pek çok taleplerini çözdüğümüz çalışanlarımızın emeklilikle ilgili beklentilerini karşılayacak hazırlığı da yakında tamamlıyoruz. İnşallah bu meseleyi de yıl başından önce arzumuz gündemden çıkarmaktır. Amacımız bir sonraki yıl yani 2024’te ülkemizi yeniden tek haneli enflasyon rakamlarına kavuşturmaktır. Özellikle Türkiye'yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmektir. Onun için de ülkemizin tüm potansiyelini sonuna kadar kullanıyoruz. Küresel krizin etkilerine bağlı fiyat artışlarının tüm kesimlerin refahlarında yol açtığı kayıpları telafi edip, üstüne çıkana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fırsatçılara yönelik de vatandaşlara çağrıda bulunarak, ”Fırsatçılar bizim gözümüzde günübirlik yüksek kazanç uğruna kendilerinin de içinde bulunduğu Türkiye gemisini delmeye çalışan haramzadelerdir, ahlaksızlardır. Namuzssuzlardır. Milletimin her bir ferdinden bu tür fırsatçılara gerekirse mal ve hizmet ihtiyaçlarını alternatif kanallara yönelterek hak ettikleri dersi vermelerini bekliyoruz” dedi.

Bu hafta da çeşitli programlarla açılışların yapılacağını ifade eden Erdoğan, ”Ülkemizi, eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, dış politika, bütün bu alanlarda yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma adımını gerçekleştirmek için çıktığımız uzun ve meşakkatli yolculuğun her safhası ayrı bir mücadeleyle geçmiştir. Elbette bu süreçte ülke ve millet olarak pek çok bedel ödedik. Yeri geldi milletimizin hassasiyetleri üzerinden sosyal kaos çıkarmaya çalıştılar, yeri geldi hak ve özgürlükler üzerinden demokrasimize saldırdılar, terör örgütleriyle sınırlarımızı taciz ettiler, şehirlerimizi kana boğmak istediler. İçimizdeki hainleri kullanarak darbe girişiminde bulundular” diye konuştu.

Türkiye’nin yıllar boyu birçok sınamaya maruz kaldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Yaşadığımız ekonomik türbülans bu sürecin örneklerinden biridir. Ülkemizi sağ salim bu sarsıntıdan çıkartarak hedeflerimize daha sıkı şekilde odaklandığımız bir sürece girdik. Artık son günlerini yaşadığımız 2022’yi cumartesi gecesi uğurlayacak, pazartesi yeni umutlar ve heyecanlarla 2023’e merhaba diyeceğiz. Geçtiğimiz yıl eğitimde yeni dönem hazırlıkları için ilk kez tüm okullarımıza doğrudan 7 milyar lira bütçe gönderdik. Kullanılmayan köy okullarını yeni bir yaklaşımla dönüştürerek 2 bin 200 köy yaşam merkezi açtık. Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak için başlattığımız seferberlikle 5 yaştaki okullaşma oranını yüzde 99’a çıkardık. 1 milyon 110 bin ailemizin yararlandığı aile okulu projesini başlattık. Kütüphanesiz okul bırakmamak hedefiyle 16 bin 361 yeni kütüphane açarken, buralardaki toplam kitap sayısını 110 milyona çıkardık” dedi.

"Okullarda ücretsiz yemek imkanından yaralanan öğrenci sayısını 5 milyona çıkaracağız"

Temel eğitimdeki 8 bin 324 okulun iyileştirme kapsamına alınarak donanımı ve kadrosuyla geliştirildiğini ifade eden Erdoğan, ”Matematik, İngilizce, bilim ve sanat alanlarında ilk kez açtığımız ücretsiz yaz okuluyla 1 milyon öğrencimize ulaştık. Okullarımızda yönetici ve öğretmenlere verdiğimiz çevre ve sıfır atık konulu eğitimlerle bu alanda yürütülen çalışmalara destek sağladık. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu çıkararak bu meslek grubunun özlük ve mali haklarında çok ciddi iyileştirmeler yaptık. Mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısını 160 binden 1 milyon 200 bine yükselterek sanayimizin çırak kalfa ihtiyacını karşılayacak önemli bir adım attık. Organize sanayi bölgelerindeki mesleki eğitim merkezlerini kurduk. Gönül coğrafyamızdan öğrenci yetişmesine katkı vermek için 7 uluslararası meslek lisesini faaliyete geçirdik. Taşımalı eğitimle ve pansiyonda kalarak eğitim gören 1. 8 milyon evladımızın tamamına şu anda ücretsiz yemek veriyoruz” açıklamasını yaptı.
Ders kitaplarının ücretsiz olarak öğrencilere verildiğini hatırlatan Erdoğan, "Okullar açılırken sıraların üzerinde ders kitapları ücretsiz. Onunla kalmadık, şimdi de ders kitapları yanında yardımcı kaynak kitaplarıyla da öğrencilerimizi ücretsiz buluşturmak için 160 milyon kitap dağıttık. Önümüzdeki yıl eğitimde köy okullarının tamamını köy yaşam merkezlerine dönüştürme projemizi neticelendireceğiz. Halen başarıyla süren mesleki eğitim merkezlerindeki çalışmalarımızı sanayi ile yakın iş birliği ile geliştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Tüm okulların çevre dostu okullara dönüştürüleceğini açıklayan Erdoğan şunları kaydetti:

“En fazla enerji tüketen bin okulumuza toplamda 60 megavat kapasiteli çatı üstü güneş enerji sistemi kuracağız. Üretimine dönük faaliyet yürüten eğitim kurumlarımızı elektronik ticaret sistemine dahil edeceğiz. Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimine yönelik çalışmaları yoğunlaştıracağız. Okul yöneticilerine yönelik kültür, tarih, medeniyet bilinci seminerleriyle bunun ilk adımını attık. Yetişkinlerin yüzde 25’ini halk eğitim merkezi faaliyetlerine dahil edeceğiz. Kapsamı genişleterek okullarda ücretsiz yemek imkanından yaralanan öğrenci sayısını 5 milyona çıkaracağız.”

Erdoğan, ”Geçtiğimiz yıl ülkemizin 81 iline yaydığımız ve her yıl 3 milyondan fazla üyesine hizmet veren gençlik merkezlerinin sayısını 36 ilave ile 432‘ye, genç ofislerimizin sayısını 65 ilave ile 352’ye çıkardık. Daha çok evladımızın erişimini sağlamak için yaş aralığını 12-25’e çıkardığımız gençlik kamplarımızdan 182 bin kişi yaralandı. Akademik kamplarımıza katılan gençlerimizin sayısı 140 bini buldu. Yurtlarımızı yaz aylarında ülkesini gezmek, tanımak isteyen gençlerimize ücretsiz olarak açtık. Rezervasyon sistemi ile yürütülen bu projeden 375 bin gencimiz yararlandı. Yüz binlerce gencimizin yararlandığı basketbol sahaları inşa ettik. Sportif yetenek taramaları kapsamında 1 milyon 459 bin öğrencimizin profesyonel spor hayatına geçişlerine rehberlik yaptık. Yüzme bilmeyen evladımızın kalmaması için ilkokul 3-4. sınıflar ağırlıklı bir proje ile 2 milyon 322 bin çocuğumuzu yüzme kurslarına dahil ettik. Milli sporcu kursu projesinden lise ve üniversite döneminde toplam 482 milli sporcumuzun faydalanmasını sağladık. Ülkemizin genelinde açtığımız 108 yeni yükseköğrenim yurt binasını akademik yıl başında öğrencilerimizin istifadesine sunduk. Yükseköğretim öğrencilerimizin kredi, burs miktarını lisansta bin 250 liraya- buraya 45 liradan geldik-, yüksek lisansta 2 bin 500 liraya, doktorada 3 bin 750 liraya çıkarttık” diye konuştu.

Bu yıl rekor bir yerleştirme oranına ulaşarak 850 bin öğrenciye yurtlarda hizmet verildiğini aktaran Erdoğan, ”Yurtlarda kalan öğrencilerimize yaptığımız beslenme yardımını da 750 liradan bin 800 liraya yükselttik. Gençlerimize geçmiş dönem kredi ödemeleri ile ilgili verdiğimiz söz neydi? 3,3 milyon gencimizin 27 milyar liralık endeks borcunu sildik. Üniversite öğrencilerimizin harç sorunu vardı. Bununla ilgili boykotlar yapılırdı. Biz ilk bu işi uzatmadık, harç olayını kaldırmak suretiyle bu harç sorununu bitirmiş olduk. Büyük ilgi gören kamplarımızda ev sahipliği yaptığımız gençlerimizin daha iyi vakit geçirmesini sağlayacak programlar geliştireceğiz. Dene yap atölyelerini daha ileriye taşıyacak, çocuklarımızın bu alandaki kabiliyetlerini görebilmelerini sağlayacağız. Bakanlığımızın tüm faaliyetlerinin planlama ve uygulama aşamasında gençlerimize daha çok söz hakkı vererek özgüvenlerini artıracağız. Gençlerimizin istekleri doğrultusunda yürütülen tüm projeleri onlarla birlikte daha ileriye götürerek sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

"85 yaş üstü her büyüğümüz için bir sorumlu doktor, her gebe için ebe tayin edeceğiz"

Sağlık alanında önemli iyileştirmeler yapıldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz yıl sağlıkta insanımıza en iyi hizmeti verebilmek için 195 bin hekim ve 304 bin ebe hemşire olmak üzere sağlık çalışanına çıkarttık. Sağlık çalışanlarımızın yüzleştiği güvenlik risklerini ortadan kaldıracak, mali beklentilerini karşılayacak çalışmalar gerçekleştirdik. Bay Kemal, çalışıyoruz. Durmak yok diyoruz, yola devam. Daha çok şeyler yapacağız. Senin SSK genel müdürlüğüne benzemez. O hastanelerin hali neydi. Savaş Ay hayatta olsaydı da anlatsaydı” dedi.

Türkiye'nin en büyük şehir hastanesi olan Etlik Şehir Hastanesi'nin 4 bin 50 yatak kapasitesiyle hizmete açıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bir taraftan Bilkent, bir taraftan Etlik. Yaklaşık 30 bin yatakla hizmet veriyoruz. Türkiye'nin muhtaç olan değil, ihtiyacı olanlara el uzatan bir ülke olmayı sürdüreceğiz. Şehir hastaneleri yapılırken bizi eleştiriyorlardı. Şimdi bu hizmetlerin eşi benzeri olmadığını ifade ediyorlar. Bilkent'te kurduğumuz sağlık vadisiyle ülkemizi marka haline getiriyoruz. 85 yaş üstü her büyüğümüz için bir sorumlu doktor, her gebe için ebe tayin edeceğiz. Uzaktan muayene imkanı sağlayan elektronik muayene sistemi ile ülkemizi tanıştırmaya hazırlanıyoruz. Adalette kadına ve sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesi ile ilgili hazırladığımız yasa değişikliğinin Meclisten geçerek yürürlüğe girmesini sağladık. İstinaf mahkemelerini yaygınlaştıracak ve güçlendireceğiz. Elektronik tebligat sisteminin yurt dışında vatandaşlarımızın kullanımına açacağız" diye konuştu.

HÜLYA KEKLİK

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Çin’den Antalya’ya dostluk köprüsü kuruluyor Antalya Valisi Hulusi Şahin, Çin Halk Cumhuriyeti Anhui İl Komitesi Sekreteri, Halk Kongresi Daimi Komite Başkanı Bay Han Jun ve beraberindeki heyeti Hükümet Konağı binasında misafir etti. Vali Yardımcısı Mustafa Hulusi Arat, Dışişleri Bakanlığı Antalya Temsilcisi Büyükelçi Deha Erpek ile birlikte Antalya Valilik Makamını ziyarete gelen Komite Başkanı Bay Hun Jun Valilik şeref defterini imzaladı. İki ülke arasındaki ticaret, ekonomi ve insanlar arası alışverişlerde işbirliğini teşvik etmek için Bay Jun’a Anhui eyaleti ticaret komisyonu temsilcileri ve farklı sektördeki firmaların temsilcileri de eşlik etti. Anhui Eyaleti heyetini Antalya’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Vali Şahin Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında önemli yatırımların devlet başkanları nezdindeki ilişkilerin güçlü olmasından ötürü son yıllarda giderek arttığına vurgu yaptı. Antalya’nın önemli bir turizm ve tarım şehri olduğunu belirten Vali Şahin, Çin ile özellikle tohum üreticiliği ve mermer sektöründe Antalya’nın önemli bir ticaret hacmi olduğunu, her yıl binlerce Çinli turistin Türkiye’ye geldiğini ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesi Antalya’nın tanıtımının artırılması ile birlikte bu sayının daha da artacağını belirtti. Ziyarette Antalya ile Anhui eyaleti arasında başta turizm olmak üzere, tarım, teknoloji, madencilik, sanayi, otomotiv gibi birçok alanda işbirliğinin daha ileri aşamalara taşınması için atılabilecek adımlar değerlendirildi. Anhui eyaleti ile Antalya arasında kardeş şehir ilişkisi tesis edilmesine yönelik çalışmaların konuşulduğu görüşmede Bay Hun Jun, kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi ve Anhui eyaletinden bir şehir ile Antalya’nın kardeş şehir olmasını sağlayabilmek amacıyla Vali Hulusi Şahin ve beraberinde sektör temsilcilerinden oluşacak heyeti Çin’e davet etti. Valilik ziyaretinin ardından Anhui heyeti ile Vali Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, kurum müdürleri, iş dünyası sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin yer aldığı Antalya heyeti, Anhui Eyaleti ve Antalya arasındaki karşılıklı ticari ve kültürel ilişkileri güçlendirmek ve daha ileriye taşımak için atılacak adımların görüşüldüğü bir toplantı gerçekleştirdi.
İzmir İzmir’in geleneksel festivaliyle Bayındır’da yine çiçekler açtı İzmir’in Bayındır Belediyesi tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Uluslararası Çiçek Festivali’nin 25’incisi ilçedeki Atatürk Caddesi’nde açılan 450 stant ile başladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay 25-28 Nisan tarihlerinde düzenlenen 25’inci Uluslararası Bayındır Çiçek Festivali’nin açılış törenine katıldı. Bayındır Belediye Başkanı Davut Sakarsu’nun ev sahipliği yaptığı programda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mahir Polat, Torbalı Belediye Başkanı Övünç Demir, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, sivil toplum kuruluşları, oda, kooperatif ve siyasi partilerin temsilcileri, belediye meclis üyeleri, mahalle muhtarları yer aldı. “Halkımız seçimden sonra tüm Türkiye’nin dağlarını çiçekle bezedi” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, festival alanına kendisini ilçe girişinde karşılayan Torbalı Belediye Başkanı Övünç Demir ile geldi. Kortej ve bando eşliğinde yürüyen Başkan Tugay, halkın yoğun ilgisiyle karşılaştı. Bayındır’da rengarenk bir görüntü oluşturan ve dört günü kapsayacak geleneksel festivalin açılış töreni ilçe stadında halk oyunları ve gösterilerle başladı. Çiçek üreticilerinin yanında başta tarım olmak üzere farklı sektörlerden stantların da açıldığı, konserler, gösteriler ve yarışmaların düzenleneceği festivalin açılışını yapan Başkan Cemil Tugay, “Bayındır’ı Türkiye’de çiçeğin başkenti yapan herkese teşekkürler ediyorum” dedi. Başkan Tugay, “Çiçek bize doğanın sunduğu en güzel nimetlerden birisi. En özel günlerimizdeki en güzel hediyelerimizden birisi. Bir evin, bahçenin, balkonun çiçekli olmasının ne demek olduğunu gözünüzü kapatıp bunu hayal ederek anlayabilirsiniz. Böylesine özel ve değerli bir ürünü üretmek gerçekten en çok Bayındır ve Bayındırlılara yakışırmış. Yıllar öncesinden o faaliyeti başlatan o teyzemizi rahmetle anmak isterim. O günden bugüne bu emeği büyüterek bugünlere getiren herkesi de tebrik etmek isterim. Bize üretmek, güzellikler ortaya çıkarmak yakışıyor. Son seçimden sonra halkımız sadece İzmir’in değil Türkiye’mizin dört bir köşesinin dağlarını çiçeklerle bezedi. Bu güzel sonucun bizlere nasıl umut verdiğini ve geleceğe dair nasıl bir sorumluluk yüklediğini biliyoruz” dedi. “Verdiğimiz sözleri tek tek yerine getireceğiz” Seçimden önce olduğu gibi yine bir araya geleceklerini, birlikte çalışacaklarını belirten Başkan Tugay, “Bugün festivalde güç birliği yaptığımız değerli Davut Başkan’ımızı ve onun nezdinde Bayındır Belediyesi’nin tüm çalışanlarını saygıyla selamlıyorum. Önümüzdeki günlerde Bayındır, Küçük Menderes ve İzmir’imizin dört bir köşesinin daha iyi yaşam şartlarına sahip olabilmesi için ve ayrıca verdiğimiz tüm sözlerin hepsini tek tek yerine getirmek için iş birliğimizi sürdüreceğiz. Bayındır’da 25’inci kez çiçek festivali kutlanıyor. İnanıyorum bir gün 50’ncisi olacak. İnanıyorum bir gün şu an aramızda olan küçük çocuklarımız 100’üncüsünü kutlayacaklar. Bayındır’ımıza kutlu olsun. Nice güzel günlerde birliğimiz, beraberliğimiz devam etsin” ifadelerini kullandı. Başkan Tugay’a teşekkür Festivale katkılarından dolayı Başkan Tugay’a teşekkür eden Bayındır Belediye Başkanı Davut Sakarsu ise “Başladığı günden beri ilçemizin gelişimine katkı sağlayan, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatımıza hız kazandıran, her sene sabırsızlıkla beklediğimiz çiçek festivalimizde birlikte olmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşıyoruz. Festivalimizin ilçemiz için hayırlı olmasını diliyorum” dedi. “Altın yıllarını da görecek” 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasını hatırlatan Bayındır Kaymakamı Emin Kaymak, “Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla, hürmetle anmak istiyorum. Bayındır, gümüş yıl diyebileceğimiz 25’inci yılını idrak etmekte. İnanıyorum altın yıllarını da görecektir” diye konuştu. “Türkiye’ye çiçeği biz tanıttık” Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (BAYÇİKOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ersoy Sümerkan da çiçekçiliğin Bayındır’daki tarihine değindi. Hikayenin bir evde başladığını ve arazilere yayıldığını belirten Sümerkan, “Türkiye’ye çiçeği tanıtan Bayındırlılardır. Önce mahallede satmaya başlamışlar, sonra pazarlara gitmişler, büyümüş. Çiçeği tanıtmışlar. Bu bir gerçektir. İddialıyız; Türkiye’ye çiçeği biz tanıttık” dedi. Başkan Tugay ve renkli anlar Açılışın ardından festival alanını gezen Başkan Tugay ve vatandaşlar arasında renkli görüntüler ortaya çıktı. Gösteriler eşliğinde stantlar boyunca yürüyen Başkan Tugay, üreticilerle sohbet etti, esnafla şakalaştı. Başkan Tugay, daha sonra Bayındır Belediyesi’ne geçerek Başkan Davut Sakarsu’nun makamını da ziyaret etti. Tugay ayrıca AK Parti’den istifa eden Karahalilli Muhtarı Hasan Sarıyeri’ye CHP rozeti taktı. Festivalin ilçeye kattıklarıyla en önemli sektör çiçekçilik Bayındır, son yıllardaki artışla dış mekân süs bitkileri üretiminde ilk sıraya yerleşti. İlçede çiçekçilik sektöründe yaklaşık 5 bin kişi istihdam ediliyor. Kooperatifler aracılığı ile yurtiçi ve yurtdışında belediyelere, otellere, site yönetimlerine, peyzaj şirketleri ile diğer özel ve resmi kuruluşlara mevsimlik, yer örtücü, çalı ve ağaç grubu, saksılı süs bitkilerinin üretimi ve satışı yapılıyor. Bayındır’da 1998 yılından beri çiçek festivali düzenleniyor. 8 üretici ile başlayan festival artık tüm Türkiye ve dünyada bilinen bir etkinlik halini aldı.
İstanbul Tekstilde çevreci dönüşüm vurgusu GAİB Başkanı Fikret Kileci, “Tekstili dönüştürmemiz gerekiyor. Şu ana kadar ki yaptığımız konvansiyonel üretimlerden çıkıp, günümüz şartlarına uygun daha çevreci, doğa dostu, insanları yok saymayan yöntemlere doğru geçmemiz lazım” dedi. Türkiye’de İş Dünyası dergisi tarafından başlatılan Mahkeme Sohbetleri 18 Nisan’da dokuzuncu kez iş dünyasıyla bir araya geldi. Bu kez “Tüm Sektörlerde Sürdürülebilir İnovasyon” başlığı altında toplanan farklı sektörlerden bir araya gelen temsilciler konuya ilişkin bilgi ve fikir alışverişinde bulundular. “Sürdürülebilirliğin düşmanı modadır” Sürdürülebilir inovasyonu bir tekstilci gözüyle değerlendiren GAİB Başkanı Fikret Kileci, bu kavramların eskiden bir moda ve satış argümanı olduğunu ancak işlerin artık değiştiğini söyledi. Bu dönüşüme ayak uydurmak adına bir an önce aksiyon almak gerektiğini dile getiren Kileci, “Burada da en öncelikli konu eğitim. Bu eğitim ve farkındalıkları oluştururken de konuya inanan, bunun öneminin farkında olanlarla süreci yönetip bu alanda bir başarı hikayesi yazmamız gerekiyor, bu sayede de toplumun geriye kalan kısmının da bu alanı takip etmesini sağlamamız lazım. Bugün bu adımları atmazsak daha sonra çok daha büyük bedeller ödemek zorunda kalırız” diye konuştu. “Sürdürülebilirliğin düşmanı modadır” diyen Kileci, hızlı tüketimin sürdürülebilirliği öldürdüğünü de aktararak, “İklim değişiyor, mevsimler değişiyor, dünyamız tümüyle değişiyor. Birileri var ki bu durumu çok erken fark ettiler ve hızlı aksiyon aldılar. Ama bir kesim de var ki durumun kendi menfaatlerine yarar sağlamayacağını fark edip değişime direniyor. Her eylemin mutlaka doğru yapanı da vardır, yanlış yapanı da. Geçen haftalarda Brüksel’deydim, bir platforma katıldım. Orada şunu fark ettim ki; Hindistan, Pakistan, Malezya, Bangladeş gibi rakip ülkelerimiz bizden çok öndeler. Mesela Pakistan ciddi anlamda olayın farkında. Bu durumu herkes biliyor, Avrupa’da konuşuluyor, dünyada konuşuluyor ama aksiyon alınmıyor. Aslında haksız da değiller, durumda bir bilinmezlik var” dedi. Tekstil özelinde de bir değerlendirmede bulunan Kileci, şöyle konuştu; “Tekstil bugün en önemli sektörlerden bir tanesi. Dolayısıyla bizim sektörümüzde bugün Türkiye’de milyarlarca Dolarlık yatırımlar var. Planlı ve programlı bir şekilde devletinde öncülüğünde tekstili dönüştürmemiz gerekiyor. Şu ana kadar ki yaptığımız konvansiyonel üretimlerden çıkıp, günümüz şartlarına uygun daha çevreci, doğa dostu, insanları yok saymayan yöntemlere doğru geçmemiz lazım.” “Gelecek, zanaati olan insanın elinde olacak” TİAD Başkanı Murat Akyüz, sürdürülebilirlik kavramının inovasyona olan etkisine değinerek şu sözleri kullandı; “Sürdürülebilirlik gelişebilir olmalı. Dolayısıyla sürdürülebilirlik ve inovasyon birlikte değerlendirilebilecek bir süreç. Sürdürülebilirliğin kendisi başlı başına kadındır. Kadın olmazsa sürdürülebilir olamayız.” TİAD’ın bu kapsamdaki çalışmalarına değinen Akyüz, “Sürdürülebilirlik adına TEMA ile çalışmalar yapıyoruz. Örneğin artık birini ziyaret etmek için gittiğimizde ona çikolata almak yerine adına bağışladığımız ağaç sertifikasını veriyoruz. Bunun bir de teknolojik tarafı var. Bu alanda sürdürülebilirliği birazda kopyalıyoruz diyebiliriz. Yurt dışında bu işin öncüsü olan firmalardan bize uygun olan gelişmeleri ülkemize transfer etmeye çalışıyoruz” dedi. Teknolojinin büyük bir hızla ilerlediğini de sözlerine ekleyen Akyüz, derneğin yapay zekâyı ve makineleşmeyi oldukça aktif olarak kullandığını ifade etti. Akyüz, son olarak gençlere de bir çağrıda bulunarak şunları söyledi; “Üniversite mezunu arkadaşlarımızı mutlaka teknoloji fuarlarını özellikle de endüstri ve üretim ile ilgili olan fuarlarını gezmelerini öneriyorum. Çünkü gelecek, elinde bir zanaati olan insanın elinde olacak. Ekim ayında Maktek Avrasya Fuarı var. Gelip orada teknoloji ile tanışmalarını rica ediyorum.” “İthalata bağlı olmayan tek sektör yazılım” Sürdürülebilir inovasyon tüm dünyada yaygınlaşmaya devam ediyor. Bu kavramı yazılım ve teknoloji açısından ele alan TÜYAFED Başkanı Mustafa Çalış, “İnovasyon konusunda temel hedefimiz sürdürülebilirlik ve teknoloji. Bugün ülkemizi ilk 10 ekonomiye taşıyacak yegane güç; teknoloji ve yazılımdan geçiyor. Eğitim ve ihracat özelinde inovasyonları birleştirip, şirketlerin kombinasyonlarını sağlayarak dünyaya adapte etmemiz gerekiyor. Şu anda ilk 10 ekonominin yedisi teknoloji alanındaki şirketleri kapsıyor. Biz ise ülke olarak 21’inci sırada yer alıyoruz. Endüstri 3.0 ya da 4.0’dan artık yazılım devrimine doğru geçmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla buraya yapacağımız yatırımlar ülkenin kaderini değiştirecek unsurlardır” şeklinde konuştu. İhracat özelinde değerlendirmelerde de bulunan Çalış, “Ülkemizde şu anda 3,5 milyar Dolarlık yazılım ve teknoloji ihracatı var. Bu da Türkiye’nin bugün 255 milyar Dolarlık ihracatının yüzde 1,4’üne tekabül ediyor. Sürdürülebilir inovasyon tarafındaki çalışmalarla kamu, sanayi ve STK entegrasyonlarıyla beraber ülkemizi yukarıya doğru taşıyabiliriz. Dünya trilyon Dolarlık hacme doğru giderken Türkiye’nin de bu pazarda yerini alması gerekiyor. Bu da inovasyonla, dijital dönüşümle gelişebilir. Bugün ithalata bağlı olmayan tek sektör yazılım.” “Sürdürülebilirliğe bireysel bakmak gerek” Konuyu hukuki yönüyle ele alan Stratejik Satın Alma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Arya Kadın Girişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Kurt ise tüm alanlarda karşılaşıldığı gibi sürdürülebilirlik alanında da bazı rezistanslarla karşılaşıldığını aktardı. Konuya bireysel bakmak gerektiğini belirten Kurt, “Özellikle sürdürülebilirlik konusuna biraz bireysel bakmak gerektiğini düşünüyorum. Kanunla desteklenmesi gerektiğine de inanıyorum ancak diğer yandan da eğitimden şirket politikalarına kadar uygulamalarda alışkanlıkların değiştiriliyor olmasına çalışılması lazım. Örneğin bu konunun okullarda ders niteliğinde öğretilmesi gerekiyor. Çünkü çocukların dijital dünyadaki etiğin nasıl olduğunu doğru anlaması önemli. Aynı şekilde sürdürülebilirliği de anlatmak gerekiyor. Çünkü bu kavram iki çöpü birbirinden ayrıştırmak demek değil” dedi. “Fikrimize sahip çıkalım” Dijital ortamda sınırların e-ticaret ile ortadan kalktığını söyleyen Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, bu durumun bazı riskleri de beraberinde getirdiğini dile getirdi. Bu risklerden de söz eden Yamankaradeniz; “Markanızı, tasarımlarınızı tescil işlemleriyle koruma altına almazsanız çok ciddi maddi kayıplara uğrayabilirsiniz. Üstelik bunun için artık markanızı veya buluşunuzu ülke çapında tescil ettirmek de yeterli değil. Uluslararası marka tescili, küresel pazarda rekabet avantajı elde etmek için kritik bir adımdır. Öte yandan tescilli markaların dahi taklit edilebilmesi, global marka izlemenin önemini de ortaya koyuyor” dedi.