GÜNDEM - 10 Kasım 2018 Cumartesi 11:41

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok sert ’Türkçe ezan’ tepkisi

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok sert ’Türkçe ezan’ tepkisi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün hala tek parti dönemiyle adeta sembolleşmiş zulümlerden biri olan Türkçe ezanın kamuoyu önünde savunulabiliyor olması işte bu özlemin milletin değerlerine yönelik bitmek bilmeyen bu husumetin bir işaretidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 80. yılı sebebiyle Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen Atatürk’ü Anma Programına katıldı.

Programda yaptığı konuşmada Erdoğan, "Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar ülkemizin gelişmesi, kalkınması, büyümesi, refahının yükselmesi için emek veren mücadele eden katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum. Yıl dönümleri bize anma yanında geçmişten bu güne kapsamlı muhasebeler yapma fırsatı da verir. Mesela Pazar günü Paris’te 1. Dünya Savaşının sona ermesinin 100. yılı törenlerine katılacağız. Bugün de Gazi’nin vefatının 80. yıl dönümünü geride bırakıyoruz. Bu süreçte ülkemizin yaşadıklarını şöyle bir gözümüzün önüne getirdiğimizde Türkiye’nin nereden nereye geldiğini çok daha iyi görebiliriz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şöyle konuştu: 

"1. Dünya Savaşının ardından ülkemizi paylaşma girişimlerine şahit olduk. Çanakkale’de Kut'ül Amare’de ve daha nice cephelerde yüreğimiz ve bileğimizle savaşarak kazandığımız zaferlere rağmen ülkemizi böyle bir tehdidin altına girmekten kurtaramadık. Müstevlilere karşı önce şehir şehir ardından topyekun bir kurtuluş mücadelesi başlattık. Mücadelemizin zaferle sonuçlanmasının ardından yeni devletimizle tarih sahnesindeki yerimizi tekrar aldık. 600 yıllık bir çınarın devrilip epeyce küçülmüş olsa da özü itibariyle aynı coğrafya üzerinde taze bir fidanın boy vermesi bu bir süreçtir, elbette sıkıntısız yaşanması mümkün değildi. Nitekim ülke ve millet olarak bu sıkıntıları her alanda çektik. Doğrularıyla yanlışlarıyla eksikleri ile fazlaları ile bu dönemin tartışmasını milletimizin hafızası ve tarih yapmıştır, yapmaya da devam edecektir. Mesela Gazi Mustafa Kemal'in kendi iradesiyle başlattığı ama provokasyonlar yüzünden vazgeçmek zorunda kaldığı çok partili hayata geçiş denemesini vaktinde başarmış olsaydık acaba ülkemiz nereye giderdi? Mesela o dönemde kendi uçağımızı, otomobilimizi üretmiş, sanayimizi geliştirmiş, ihracatımızı büyütmüş olsaydık bugün nerede olurduk? Mesela gençlerimizin zihinlerini formatlamaya çalışmak yerine onları medeniyeti ile barışık özgür fertler halinde yetiştirecek bir eğitim sistemi kursaydık acaba nasıl bir gelişme gösterirdik? Bunun gibi pek çok soru zihinlerimizi meşgul ediyor olmakla birlikte önümüzdeki vaka da ortadadır. Özellikle Gazi'nin vefatına yakın yıllardan başlayıp 1950'ye kadar süren tek parti istibdadı döneminde milletimizin değerlerinin, inancımızın, kültürümüzün ecdat mirasının nasıl hoyratça savrulduğunu gayet iyi biliyoruz."

"Bize yalan söyleyen bir tarih anlatıldı, öğretildi" 

"2. Dünya Savaşının ayak seslerinin duyulmaya başladığı bir dönemde zirveye çıkan tek parti yönetimine ilişkin acı hatıraları her birimiz kendi çocukluğumuzda babalarımızdan, dedelerimizden, yakınlarımızdan dinledik” diyen Erdoğan, "Bugünkü gençler tek parti dönemini ancak tarih kitaplarından o da varsa, gazete dergi arşivlerinden öğrenme imkanına sahiptir. Çünkü bize yalan söyleyen bir tarih anlatıldı, öğretildi. Biz ise o yılların zulümlerine bizzat yaşayanların ağzından şahit olduk. Türkiye 2. Dünya Savaşı'na girmemiştir ama savaşın tüm yükünü sefaletini sıkıntısını yaşamıştır. Osmanlı'nın son yılları ve İstiklal harbi sırasında nesiller boyu süren seferberlik döneminin cefasını çeken Anadolu insanı yeni bir yükü daha sırtlanmak zorunda kalmıştır. Bu dönemde ülkemizi yönetenler milletimizi sadece büyük bir maddi külfetin altında ezmekle kalmamış, değerlerinin üzerinde kurduğu baskıyla da iyice bunaltmıştır. 2. Dünya Savaşı bitip de dünyada yeni bir demokrasi ve ekonomi düzeni kurulmaya başlandığında Türkiye'nin de birtakım adımları atması artık zorunlu hale gelmiştir. Ülkemizde belirli bir kesim tek parti devrinden çok partili hayata dönemin CHP yöneticilerinin iradesiyle geçtiğimizi iddia ederler. Oysa ki bu değişim iradi değil mecburi bir değişimdir. Tek parti ekibi elinden gelse Türkiye'yi Alman Nazizmi, İtalyan faşizmi veya Sovyet Sosyalizminden birine sürükleyecek bir zihin yapısına sahiptir. Önce Nuri Demirağ'ın kurduğu Milli Kalkınma Partisi sonra da Adnan Menderes ve arkadaşlarının öncülük ettiği Demokrat Parti CHP’ye karşı milletimizin sesi olarak siyaset sahnesine çıktılar. Çok partili hayata geçişten hemen sonra yapılan 1946 seçimlerinde uygulanan açık oy gizli tasnif, sayıyı da ona göre kendileri belirleyecek. Bu yöntem aslında CHP yönetiminin demokrasi anlayışı konusunda bir fikir vermeye yeterlidir. Dünyadaki eğilimler ve milletimizin iradesine sahip çıkma konusundaki kararlılığı gizli oy açık tasnif usulüne geçilmesiyle 1950 seçimlerinin adil bir seçim şekilde sonuçlanmasını sağlamıştır. Bu seçimin sonucunda ‘Yeter söz milletindir’ diyen Demokrat Parti ezici bir çoğunlukla ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türk milleti darbelere, cuntalara vesayet güçlerinin türlü oyunlarına rağmen hep iradesine sahip çıkmış sözünde kararında kendisine ait olduğunu ortaya koymuştur" şeklinde konuştu.

"Arapça ezan dendiği zaman bu evrensel olduğunun ifadesidir" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: 

"Milletimizin demokrasiye bağlılığı ne kadar güçlüyse ülkemizdeki bir kesimin Türkiye’yi tek parti döneminin karanlık günlerine tekrar döndürme çabası da o derece ısrarla devam etmiştir. Bugün hala tek parti dönemiyle adeta sembolleşmiş zulümlerden biri olan Türkçe ezanın kamuoyu önünde savunulabiliyor olması işte bu özlemin milletin değerlerine yönelik bitmek bilmeyen bu husumetin bir işaretidir. Ezanın Arapça okunması bir şeyin ifadesidir; Türkçe ezan dediğimiz zaman onu sadece biz anlarız ama Arapça dendiği zaman bu evrensel olduğunun ifadesidir. Nereye gidersen git ezan ‘Allahu ekber’ dendiği zaman Endonezya'da da, Malezya’da da ezan okunuyor diye anlarsın. Ama Türkçe olduğu zaman anlayabilir misin? İşte şimdi bunu değiştirmek bizi değerlerimizden uzaklaştırmanın adımlarıdır. Aşık Veysel'i kılığı kıyafeti sebebiyle Ankara'nın merkezine almadılar. Bu örnekte ki o kibirli yaklaşım daha sonra başörtüsü başta olmak üzere pek konuda kendini göstermiştir. Aşık Veysel saf bir Anadolu insanı bir aşık oradaki kıyafeti ile Ankara'ya gelmiş, beğenmediler Ankara'ya sokmak istemediler Aşık Veysel’i. Bu ülke bunları da yaşadı. Kendilerini milletten üstün görenler ‘göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir olamaz, makarnacı, kömürcü’ diyerek hala milli iradeyi aşağılamayı sürdürüyorlar. Bu milletin hepsinin de kim olursa olsun oyu birdir. Bunları aşağıyamazsın. Zaten demokrasinin güzelliği burada. Ayırt etmek yok, ayrımcılık yok. Demokrasiye hazmedememiş olan bu kesim her seçimin ardından ortalığı karıştırmaya halkın sandığa yansıttığı iradeyi önemsiz hale getirmeye hep gayret etmişlerdir. Darbeyi cuntayı vesayeti yücelten yaklaşımları sergileyenlerin ideal örneğinin hep tek parti dönemi olması boşuna değildir."

"Tek parti zihniyeti ve darbeci kafa aynı madalyonun iki yüzü gibidir" 

Tek parti zihniyeti ve darbeci kafanın aynı madalyonun iki yüzü gibi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ülkemiz siyasetinin en önemli sorunu milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle kavgalı anlayışın hala etkinliğini devam ettirebiliyor olmasıdır. Oysa dünyanın ve Türkiye'nin yürüdüğü istikamette bu tür faşizan eğilimlere asla yer yoktur. Geleceğin dünyasında sadece demokrasinin, özgürlüklerin, güvenlik ve refah arayışlarının bulunduğuna inanıyor biz de bu istikamette çalışıyoruz. 2023 hedeflerimiz sadece ekonomide değil, demokraside de dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline gelme kararlılığımızı ifade ediyor. İnşallah gençlerimize emanet ettiğimiz 2053 ve 2071 vizyonları üzerinde yükselecek geleceğin Türkiye'si bu tür tartışmaları tümüyle geride bırakacaktır. Bin yıldır yaşadığımız bu coğrafyada kesintisiz bir mücadele içinde olduk. Ecdat yüzünü batıya çevirmişti ama her fırsatta doğuya da dönmesi oraları da güvenliğe ve huzura kavuşturması gerekiyordu. Bugün de aynı işi yapıyoruz. Bizim demokraside de ekonomide de hak ve özgürlüklerde de insani değerlerin korunması hususunda da asıl mücadele alanımız Batıdır. Bunun için ‘Dünya beşten büyüktür’ diyoruz. Bunun için ‘One minute’ diyoruz. Bunun için ‘tüm insanlık güvende değilse kimse güvende olamaz’ diyoruz. Bunun için üç buçuk milyon Suriyeliyi ülkemizde barındırıyoruz. Bunun için insani yardımlarda dünyada ilk sırada yer alıyoruz. Amerika bizim önümüzde değil. Milli gelire göre dünyanın bir numarası biziz. Bizim bu çabamıza nasıl karşılık veriliyor diye sorarsanız, sınırlarımız içinde terör örgütleri eliyle bombalar patlatılarak sınırlarımız boyunca da terör koridorları kurularak bu mücadelemizden vazgeçirilmeye çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.

"Hakkari’de 4 evladımız şehit oldu, 20 civarında yaralımız var”

"Bu gece maalesef Hakkari’de bir mühimmat depomuzdaki patlama sebebiyle şu an itibariyle 4 evladımız şehit oldu, 20 civarında yaralımız var" ifadesini kullanan Erdoğan, "Allah’tan şehitlerimize rahmet yaralılarımıza şifalar diliyoruz. Tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi bir yandan arkamızdan kurulan tuzakları bozarak, bir yandan hedeflerimize sıkı sıkıya sarılarak tarihin önümüze açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz. Görünürde Kandil’,deki PKK’yı terör örgütü ilan edip, elebaşları için ödül koyanların arka planda aynı teröristlerle nasıl iş tuttuklarını da çok iyi biliyoruz. Aynı örgütün namlularını ülkemize çevirmiş Suriye’deki mensuplarıyla kol kola girip devriye gezerken Irak’taki elebaşlarını hedef gösterenler kendilerince bizi kandıracaklarını sanıyorlar. Hepsini gayet iyi biliyoruz. biz onlara her fırsatta bu oyunun tutmayacağını, terör örgütleriyle yol yürüyenlerin akıbetlerinin hüsran olacağını hep söyledik söylüyoruz. Tabii bu arada boşta durmuyoruz, Bir hafta içinde 15 terörist etkisiz hale getirildi. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarımızın ardından İdlip'te de güvenliği ve huzuru sağlama yönünde önemli adımlar attık. Aynı şekilde Kuzey Irak'taki terör yuvalarını birer birer dağıtarak Kandil’i de Sincar’ı da teröristlerin başına yıkma yolunda ilerliyoruz. Fırat'ın doğusundaki Suriyeli kardeşlerimizin bölücü terör örgütünün pençesi altında inim inim inlediğinin farkındayız. İnşallah çok yakında bu bölgedeki mazlumları da güvene ve huzura kavuşturacağız. Bizim bu adımlarımızı da DEAŞ kuklasını ortaya sürerek kesebileceklerini sananlar yanıldıklarını görmeye başladılar. Ülkemize karşı yürütülen küresel yalan ve iftira kampanyalarının en büyük kaynağı haline gelen FETÖ ihanet çetesinin çırpınışları da artık fayda vermeyecek. Deşifre olmuş oyun başarısızlığa mahkumdur. Biz bu oyunu çözdük. İnşallah en kısa sürede bize kurulan tuzakları sahipleri ve piyonlarının başlarına geçirip yolumuza devam edeceğiz" dedi.

"Biz Batı'nın kapısında şurada burada sıraya girmek suretiyle muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkamayız" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Bize göre Atatürk'ü anmak da anlamak da ancak böyle olur. Lafla değil, bu duygularla bir kez daha vefatının 80. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal'i tazimle yad ediyorum. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma lafla olmaz. İstanbul Havalimanı gibi eserleri dikmekle olur, köprüler yapmakla olur, metrolar yapmakla olur, kendi uçağınızı, insansız hava araçlarınızı yapmakla olur. Yüzde 20 idi savunma sanayindeki eserlerimiz. Şimdi bunu yüzde 65'e çıkardık işte böyle olur. Biz Batı'nın kapısında şurada burada sıraya girmek suretiyle muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkamayız. Biz kendi eserimizi kendimiz üreteceğiz hem inşa edeceğiz hem ihya edeceğiz. Gençler çok daha fazla çalışacağız, çok daha fazla gayret edeceğiz ve onun için de tabii inşallah gelecek hep birlikte bizim olacak. Bu toprakları bizlere vatan haline getirmek için bin yıldır canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimize tüm gazilerimize Allah'tan rahmet diliyorum." 

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs’ün bir veda konuşması yaptığını hatırlatan Erdoğan, Örs’ün önemli bir ülkeye büyükelçi olarak gittiğini ve veda konuşmasını da bu vesileyle yaptığını ifade etti. Erdoğan, 6 yıllık hizmeti sebebiyle Örs’e teşekkür etti.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.