POLİTİKA - 25 Şubat 2018 Pazar 17:50

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Salih Müslim açıklaması

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Salih Müslim açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin il kongresi için geldiği Şanlıurfa’da yaptığı açıklamada, Çekya’nın başkenti Prag’da yakalanan Salih Müslim ile ilgili, “PYD’nin başı yakalandı, temennimiz odur ki, Çekya bunu İnşallah Türkiye'ye teslim eder ve hak tecelli eder” dedi.

Şanlıurfa'da partisinin 6. İl Olağan kongresinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dün buralara geldiklerinde yıllarca bu ülkenin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş, kimi hainlerin desteğini bulanlar, bugün de benzer şekilde, terör örgütleri ile al takke ver külah ilişkisi içerisindeler" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa'da düzenlenen partisinin 6. Olağan Genel Kongresinde yaptığı konuşmada, bugün Türkiye'nin karşısında duranların Kurtuluş Savaşı'nda Osmanlı tokadı yediğini belirterek, "Daha önce bugün olduğu gibi alçaklıktan riyakarlıktan, sözlerini tutmama huyundan vazgeçmeyen düşman kuvvetleri ve onların kanatları altında şımaranlar Urfalılardan hak ettikleri Osmanlı tokadını yemişlerdir. Bir yanlışlık yok değil mi? Bunlar da Osmanlı tokadını yedi. Türkiye bugün yine Urfa’nın hemen yanı başında benzer oyunlarla, benzer tezgahlarla karşı karşıyadır. Dün güya müttefiklerin güvenliğini tehdit eden bir durum ortaya çıktığı için bölgeye gelenler, bugün de terör örgütleri bahanesiyle aynı işgalin peşindeler. Dün buralara geldiklerinde yıllarca bu ülkenin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş, kimi hainlerin desteğini bulanlar, bugünde benzer şekilde, terör örgütleri ile al takke ver külah ilişkisi içerisindeler. Urfalılar bu haksızlığa dün de razı olmamıştı, bugün de razı olmadı" dedi.

Erdoğan, Ortadoğu'da terör örgütlerinin karşılık bulmadığını ifade ederek, "Ne terör örgütleri ne de onları maske gibi kullananlar bu topraklara karşılık bulmuyor, bulamayacaktır. İnşallah gerektiği anda hemen sefer görev emrini ilan ederiz önce ben, sonra da sizler birlikte Afrin’e yola çıkarız. Hedef kızıl elma, ne demek? İlahi kelimatullah. Oraya doğru ilerliyoruz" şeklinde konuştu.

"Peygamberlerin yaşadığı bu topraklarda teröristler kök salamaz"
Erdoğan, Afrin'de gerçekleştirilen harekat hakkında ise, "Gireceğiz inşallah, bu zaferi de göreceğiz. Nice peygamberin yaşadığı bu güzel topraklarda teröristlerin kök salması mümkün değil. Bunu kabullenemeyiz. Onun için çok çalışacağız, gayret edeceğiz. Bölmek isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz. Urfa’daki kardeşlik manzarası tüm Türkiye'ye örnek olacaktır. Biliyorsunuz önce Fırat Kalkanı Harekatı ile Cerablus, Er-Rai, güneyde El Bab, teröristlerden temizledik. 2 bin kilometrekare temizlendi. Zeytin Dalı harekatı ile Afrin bölgesini temizliyoruz. Şu anda 500 kilometrekare gibi alan temizlendi" dedi.

"Sırada Rasulayn'a kadar Şanlıurfa sınırı var"
Afrin'den sonra, Fırat Nehrin'den Ceylanpınar'a kadar olan bölgeyi de bölücü terör örgütünden temizleneceğini açıklayan Erdoğan, "İnşallah en kısa zamanda da Şanlıurfa’mızın hemen yanı başında olan toprakları da teröristlerden temizleyeceğiz. Fırat sınırından başlayıp, Ceylanpınar’a kadar olan bölgeyi kendimiz ve Suriyeli kardeşlerimiz için güvenli hale getirdiğimizde, buradaki sığınmacılar, gönül huzuru içinde kendi evlerine döneceklerdir" diye konuştu.

Salih Müslim'in yakalanması
Erdoğan, PYD'nin Çekya'da yakalanan eski eş başkanı Salih Müslim ile ilgili ise, "Buyrun, bir tane sözde başları var ya. Çekya’da şimdi, tutuklandı. Temenni ederim ki, Çekya bunu bize teslim eder. Teslim ettikten sonra adaletin nasıl tecelli ettiği görülür" şeklinde konuştu.

"Sağlam Osmanlı tokadı yedinden sonra kendilerine gelebilecekler"
Türkiye'yi yaklaşık 100 yıl önce teslim alamayanların yeni bir hayale kapıldığını belirten Erdoğan, bu hayali kuranların ise sağlam bir Osmanlı tokadı yedikten sonra kendilerine gelebileceğini söyleyerek, "Türkiye bir asır önce, çok zor şartlar altında emperyalist güçlere teslim olmamış, kimi yerde düzenli ordusu ile kimi yerde Urfa’da olduğu gibi bizatihi milletimizin kendi gücüyle mücadelesini vermiştir. Bir asır önce başaramadıklarını şimdi gerçekleştirebilecekleri hayaline kapılanların olduğunu görüyoruz. Bunların kendilerine ancak şöyle sağlam bir tokadı yedikten sonra gelebilecekleri anlaşılıyor. En sıkıntılı, en sancılı döneminde, ezanına, bayrağına, toprağına, kardeşliğine, geleceğine sahip çıkan bu millet bugün mü teslim olacak" ifadelerini kullandı.

"Gereken cevabı vermeye başladık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayallere kapılanlara da gerekli cevabın verilmeye başlandığını söyleyerek, şöyle devam etti:
"3-5 teröristi giydirip, kuşatıp, silahlandırarak, bunu başarabileceklerini sananlara gereken cevabı vermeye başladık. Biz, sabreden kimse ulaşacaktır. Hep sabırla kararlılıkla hareket ettik. Bugün de sağlam adımlarla operasyonlarımızı yürütüyoruz. Hedeflerimize doğru mesafe kat ettikçe, hem harekat kabiliyetimiz artıyor hem de daha çabuk neticeye ulaşma imkanı buluyoruz. Yani sizin bu heyecanınız, bu coşkunuz olduktan sonra o cephedeki Mehmetçiklerin arkasında siz olduktan sonra zafer yakındır. Yıllar boyunca sınır güvenliğimizi ve kardeşlerimizin huzurlu geleceğini tesis etmesini beklediklerimizin, bunun yerine tam tersine burnumuzun dibinde bir terör koridorunu oluşturmasını her halde seyredecek değiliz" diye konuştu.

"DEAŞ da, YPG de eli kanlı katil sürüsü"
Erdoğan, DEAŞ ve YPG terör örgütleri arasında hiç bir farkın bulunmadığını yineleyerek, "Suruç’un hemen karşısında bir yerde DEAŞ bahanesiyle ortalığı ayağa kaldırıp, bölücü örgüte zemin kazandırdılar. O bölgeden ülkemize, çoğunluğu Kürt kardeşlerimizden oluşan yüzbinlerce kişi geldi, misafirimiz oldu. Şimdi orada DEAŞ var mı? Yok. Ama bu gelen kardeşlerimizin çok büyük bir bölümü halen ülkemizde yaşamaya devam ediyor. Niçin? Çünkü, dünkü DEAŞ ile bugün orada bulunan PYD arasında hiçbir fark yok. İkisi de terör örgütü. Her ikisi de eli kanlı katil sürüsü. Biri aziz dinimiz İslam’ı istismar ediyor. Diğeri Kürt kardeşlerimizi istismar ediyor. Hangisinin üstündeki yaldızı kazırsanız kazıyın altından aynı surat, aynı kirli senaryo çıkıyor. Hatta Dün DEAŞ saflarında savaşanların bugün bölücü terör örgütü kimliği ile karşımıza çıktığını biliyoruz" diye konuştu.

Bombalı tuzaklar kurulup terk edilen köylüler
Afrin'de teröristlerin bombalı tuzaklarla terk edilen köylülerle ilgili de konuşan Erdoğan, "Afrin’in bir köyünde bölücü teröristler, yaşları 65 ile 90 arasında değişen 4 masum köylüyü ellerini kollarını bağlayıp, çevrelerine bombalı tuzaklar kurarak, bırakıp gittiler. Askerlerimiz tarafından bulunan bu kardeşlerimiz, güvenli bir şekilde oradan çıkartıldı ve her türlü ihtiyaçları karşılanıyor" dedi.

"Karşımızda, Nebbaslar Güruhu var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karşımızda işte böylesine insanlıktan nasibini almamış, masumların hayatların üzerinden kendilerine çıkar sağlamaya çalışan bir Nebbaslar güruhu var. Buna rağmen Batı medyasının teröristleri bırakıp, Türkiye’yi hedef alması da ayrı bir garabettir. Ne yapsalar boş. Kaderin üstünde bir kader vardır. Onun için bu iş ya olacak, ya da olacaktır. Oyunu görüyorsunuz değil mi? Bir terör örgütünü ortaya salıyorsunuz, sonra başka bir terör örgütüyle güya onu kovuyorsunuz. Ama aynı vahşet, aynı baskı, aynı zulüm devam ediyor. Bu arada olan Suriye’nin gerçek sahibi olan Araplara, Kürtlere ve Türkmenlere oluyor. Terör örgütlerinin ve rejimin cenderesi altında can veren, zulüm gören bu insanlara kimsenin baktığı yok" dedi.

Zeytin Dalı Harekatı'na eleştiriler
Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatı'nı eleştirenlere de tepki göstererek, "Dikkat ediniz, her gün dünyanın pek çok yerinde Zeytin Dalı harekatımız konuluyor, eleştiriliyor. Bir günden bir güne gelip de samimi olarak, Urfa’daki, Antep’teki, Hatay’daki, diğer şehirlerdeki Suriyeli kardeşlerimizin halini hatırını soran yok. Hatta AB ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimiz için kullanılması için bize 6 milyar Euro vaat etti. Bu mali yardımın şuana kadar 6’da birini dahi yerine getirmedi. Dünyanın diğer ülkelerinden ve kurumlarından gelen yardımların toplamı 600 milyon doları dahi bulmuyor. Türkiye 7 yılını bırakmak üzere olduğu bu sıkıntılı dönemde ne harcadık biliyor musunuz? 30 milyar dolar. Verirler vermezler, hiç önemli değil. At denize, balık bilmezse halık bilir. Bizim derdimiz bu. Veren el alan elden üstündür. Bizden başka bu fedakarlığı gösterebilen bir ülke yok. Batılı yardım kuruluşlarının dünyanın çeşitli yerlerinde yürüttükleri yardım operasyonları, orada yaşanan rezaletleri de çok iyi biliyoruz" şeklinde konuştu.

"Yardımda Türkiye bir numara"
Mültecilere yardım eden ülkeler arasında Türkiye'nin milli gelire oranla en fazla yardım eden ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Şu anda dünyada yardım eden ülkeler arasında normalde bir numara ABD. İki numara biziz. Fakat şuna dikkat edin. Milli gelire oranla baktığımız zaman bir numara Türkiye, ondan sonra ABD. Türkiye bu. Eşrefi mahlukat, Allah’ın yarattığı en şerefli varlık olarak gördüğümüz insana hizmete asli vazifemiz olarak kabul ediyoruz."

"Üzüntü ve sevinçleri paylaşırken gönül sınırlarımıza bakarız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzüntü ve sevinçleri paylaşırken, resmi sınırlara değil gönül sınırlarına baktığını belirterek, "Dikkat ederseniz Suriye’den ülkemize gelenleri genellikle misafirlerimiz olarak ifade ediyoruz. Bizim gönül sınırlarımız, dikenli tellerle, ne duvarlarla, ne gümrük kapılarla sınırlarıdır. Onlar sadece ülkemizin resmi sınırlarıdır. Gönül sınırlarımızın ufku bunların çok ötesindedir. Üzüntülerimizi ve sevinçlerimizi paylaşırken, resmi sınırlarımıza değil gönül sınırlarımıza bakarız.
Suriye’deki kardeşlerimizin can güvenliği yokken, onuru ve namusu tehdit altındayken, biz burada nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabiliriz. Kardeşlerimiz zulüm altında inim inim inlerken, biz burada başımızı yastığa nasıl koyup, rahatça uyuyabiliriz. Ne inancımız, ne de ecdadımızdan temarrüs ettiğimiz değerler bize böyle bir hakkı vermiyor. Onun için El-Bab’dayız. Onun için Afrin’e doğru ilerliyoruz. Onun için Münbiç’i teröristlerden temizleyeceğiz. Onun için tüm sınırlarımız boyunca tek bir terörist kalmayıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.

Urfa Türküsü ile gönderme
Erdoğan, Urfa türküsünün sözlerini hatırlatarak, "Urfa türküsünde 'Evlerin önü dardır geçilmez, suları soğuktur bir tas içilmez. Anadan geçilir, yardan geçilmez' diyor. Evet bizim millet olarak, en büyük yarimiz ezanımızdır, bayrağımızdır, vatanımızdır, kendimizden asla ayrı görmediğimiz kardeşlerimizdir" diye konuştu.

Türkiye'yi 15 yılda 4 kat büyüktük
Erdoğan, Türkiye'nin son 15 yılda 4 kat büyüdüğünü ve bu büyümeden Şanlıurfa'nın da payını aldığını kaydederek, "Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye’yi 4 kata yakın büyüttük. Şanlıurfa buradan nasibini en iyi şekilde alan illerimizden oldu. Yapılan Kamu yatırımlarının toplamı 36 kat trilyonu buldu. Çok önemli bir meblağ tekabül eden bu parayla Şanlıurfa’mızın her alandaki eksikliklerini tamamlamanın, sorunlarını çözmenin gayreti içerisinde olduk" dedi.

Şehir hastanesi yapımında işi geciktiren firmaya son şans
Şanlıurfa'ya yapılması gereken şehir hastanesinde biraz gecikme olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gecikmenin ise firmadan kaynaklandığını ifade etti. Firma yetkililerini de uyaran Erdoğan, "Şehir hastanelerimizden biri de Şanlıurfa’da inşa edilecek. Bu proje firmadan kaynaklanan sebeplerden dolayı biraz gecikecek. Şimdi bu firmaya son bir şans verdik. Kimsenin eften püften sebeplerle milletimizi de devletimizi de, oyalamasına göz yumamayız. Şayet süratle projeye başlayıp, en geç 2021 yılında Urfalı kardeşlerimizi bu hizmetle buluşturamazlarsa, hiç kusura bakmasınlar biz başımızın çaresine bakar, başka bir yolla bu işi hallederiz" diye konuştu.

İlçelerin il olma talepleri
Erdoğan, Şanlıurfa'nın ilçelerinin il olma talebi ile ilgili ise şunları söyledi:
"Gençler birilerinin size söylediği gibi, 'Siverek il olsun, Suruç il olsun, Viranşehir il olsun, Ceylanpınar olsun’ laflarını bırakın. Bırakın bunları, Şanlıurfa Şanlıurfa olsun, diğerlerinin hepsi gaz. Hep beraber, tüm mesele Şanlıurfa’mızı Şanlıurfa yaptık mı yapıyor muyuz. Buna bakalım, bakıyorsa birileri gaz veriyor. Bu gazlara gelmeyin, bırakın bunları. Tarihinde yapılmayan yatırımları yaptık mı? Yaptık. Daha güzel şeyler olacak." 

Şinasi İnan - Bekir Basmacı - Abdülkadir Güneş
 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul DNA hasarını önlemek mümkün olabilir mi Hücrelerin genetik materyalinin depolandığı bir molekül olan DNA’nın kalıtımın temelini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, kalıtsal hastalıkların önlenmesinden kişiselleştirilmiş tedavilere kadar pek çok alanda kullanılan DNA ile ilgili çalışmaların önemini vurguladı. DNA hasarıyla bazı hastalıkların oluşabileceğini belirten Prof. Dr. Irmak Yazıcıoğlu, doğru beslenmek, sigara ve alkol tüketimine dikkat etmek, kimyasal maddelerden ve radyasyondan kaçınmak, güneşten korunmak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten uzak durmanın DNA hasarını önlemede etkili olabileceğini söyledi. İstanbul Atlas Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, 25 Nisan Dünya DNA Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada DNA ile ilgili yürütülen bilimsel çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu. DNA kalıtımın temelini oluşturur DNA’nın hücrelerin genetik materyalinin depolandığı bir molekül olduğunu ve kalıtımın temelini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Canlı organizmaların, organların ve hücrelerin fenotipik yansımaları, türler arası farklılıklar ve adaptasyonlar DNA dizilimi ve bu dizilimin ifadesi ile ilgilidir. Bu nedenle, DNA’nın yapısı ve fonksiyonu, biyoloji ve genetik biliminin temelini oluşturur” dedi. DNA pek çok alanda etkin rol oynuyor DNA’nın türler arasındaki çeşitliliğin temelini de oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Canlıların gelişimi ve işlevi, kalıtım, genetik çeşitlilik, tıbbi araştırmalar, hastalık tanısı ve tedavisi ve evrimsel araştırmalar gibi canlılığın anlaşılmasını gerektiren alanların temelinde DNA’nın önemi büyüktür. DNA’daki genlerin ifadesi, RNA ve proteinlerin sentezlenmesi yoluyla hücrelerin fonksiyonlarını belirler. DNA, türler arasında çeşitliliğin temelidir. DNA analizi, genetik hastalıkların tanısı, tedavisi ve önlenmesinde etkin rol oynar. Ayrıca, kişiselleştirilmiş terapilerin geliştirilmesine ve ilaçların etkinliğinin artırılmasında rol oynar” diye konuştu. Kalıtımsal hastalıkların önlenmesine katkı sağlayabilir DNA ile ilgili yapılan çalışmaların özellikle sağlık alanında birbirinden farklı sorunların çözümüne katkı sağlayabileceğini ifade eden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Sağlık hizmetlerinin daha etkili, kişiselleştirilmiş ve erişilebilir olmasını hedeflemek sağlık sektöründeki öncelikli amaçlardandır. Güncel teknolojileri kullanarak DNA alanında yapılan araştırmalar ve analizler kalıtımsal hastalıkların önlenmesi yönünde katkı sağlar. Kalıtımsal hastalık riski taşıyan bebekler doğmadan önce genetik danışmanlık ile değerlendirilip embriyo seçimi veya genetik düzenleme gibi uygun yöntemler aileye tavsiye edilebilir” dedi. Farmakogenetik bilim alanı da DNA analizlerini kullanıyor Son yıllarda öne çıkan kişiselleştirilmiş tedaviler ile DNA çalışmaları arasındaki ilişkiye de değinen Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Her bireyin ayrı bir genetik yapısının olması nedeniyle kişiye özel ilaç tedavisini öngören farmakogenetik bilim alanı, DNA analizlerini kullanarak ilaçların etkinliğini artırmak ve aynı zamanda yan etkileri azaltmak için kişiselleştirilmiş tedavilerin geliştirilmesine yönelik genetik faktörleri ortaya çıkarır” diye konuştu. DNA’daki mutasyonların belirlenmesi neden önemli DNA üzerindeki mutasyonların belirlenerek kanserin moleküler mekanizmalarının açığa çıkarıldığını belirten Yazıcıoğlu, “Böylece kişiselleştirilmiş kanser tedavileri geliştirilerek, kanserli hücrelere yönelik hedefli tedavilerin önü açılır. DNA mutasyon tayini ve dizi analizi sonucunda bireye ve topluma özgü genetik hastalıklara yatkınlıklar belirlenerek erken teşhis ve tedavi sağlanması önemlidir” dedi. Kanserin moleküler düzeyde anlaşılmasını sağlıyor DNA ile ilgili bilimsel araştırmaların kanserin moleküler düzeyde anlaşılmasını sağlayarak ilgili genlerin belirlenmesinde önemli bir rol oynadığını ifade eden Yazıcıoğlu, “DNA analizleri ile bireylerin kansere kişisel ve ailevi yatkınlıklarının, epigenetik ve genetik profillerinin ve mutasyonlarının belirlenmesi erken tanı, tedavi, hedefe yönelik kişiselleştirilmiş terapilerin geliştirilmesi, tedaviye direnç mekanizmalarının ortaya çıkarılması, potansiyel terapötik hedeflerin belirlenmesi ve yeni ilaç tasarımları açısından önemli katkı sağlar” diye konuştu. DNA hasarıyla bazı hastalıklar ortaya çıkabiliyor DNA’nın çeşitli faktörlerle hasar görebileceğini belirten Yazıcıoğlu, “Hücresel stres olarak bilinen oksidatif stres, bazı kimyasal karsinojenler, metabolizma ile ortaya çıkan serbest radikaller, güneş ışığı, röntgen gibi tıbbi görüntüleme prosedürleri ve radyoterapi gibi kaynaklardan iyonlaşan radyasyon DNA’da hasar oluşturabilir. Hasarlı DNA’nın onarılamaması sonucunda mutasyonlar birikerek gen ifade ve fonksiyonu etkiler. Bu durum, genetik bozukluklar ile ortaya çıkan kanser, nörodejeneratif hastalıklar, kalp, kas ve kan hastalıkları gibi istenmeyen durumlar ile sonuçlanabilir” dedi. Bu önlemlerle DNA korunabilir DNA hasarını önlemek için birtakım tedbirlerin alınabileceğini ifade eden Prof. Dr. Burcu Irmak Yazıcıoğlu, “Doğru beslenmek, sigara ve alkol tüketimine dikkat etmek, kimyasal maddelerden ve radyasyondan kaçınmak, güneşten korunmak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten uzak durmak DNA hasarını önlemek için önemli tedbirlerdir. Bu tür kişisel önlemler sonucu sağlıklı çalışan hücresel mekanizmalarımız ile hücre dışı ve hücre içi kaynaklı serbest radikallerin önüne geçebileceğimiz için DNA hasarına sebep olacak toksik madde ve mutajen maruziyetimiz azalacaktır. Bu önlemler, DNA hasarlarını önlemeye yardımcı olabilir fakat bazı DNA hasarlarını tamamen önlemek mümkün olmayabilir, bu nedenle düzenli sağlık kontrolü yaparak, potansiyel DNA hasarlarını erken tespit etmek ve müdahale etmek doğru bir yaklaşım olacaktır” diye konuştu.
Elazığ Bakır-Maden-Der Başkanı Seyrek’ten, Maden’deki 26 kültür varlığı için koruma vurgusu Maden ilçesinde bulunan 26 tescilli kültür varlığından 14’ünün merkezde, 12’sinin köylerde yer aldığını dile getiren Bakır Maden-Der Başkanı Süleyman Deniz Seyrek, “Yöneticilerimiz, ilçemiz değerlerinin korunması noktasında gerekli inceleme ve tespitleri yaparak vatandaşlarımıza rehberlik etmeli, yol göstermelidir. Aksi takdirde tarihi öneme sahip geleneksel Maden Evleri başta olmak üzere birçok değerimizi kaybetmiş olacağız” dedi. Bakır Maden Kültür, Turizm, Kalkınma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Deniz Seyrek, 2020 Elazığ ve 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra verilen ağır hasar raporlarına dikkat çekerek, ilçenin kültürel mirasının korunmasının önemine vurgu yaptı. Depremler sonrası yürütülen yıkımlar hakkında basın açıklaması yapan Başkan Seyrek, bu noktada il yöneticilerine seslendi. Dernek Başkanı Seyrek söz konusu açıklamasında, “Bakır Maden-Der olarak ilçemiz değerlerinin tespit edilerek koruma altına alınması ve geleceğe taşınması için birçok tespit ve tescil çalışmasını yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Bugün itibariyle ilçemiz sınırlarında 26 tane tescilli kültür varlığı bulunmaktadır. Bu eserlerin 14 tanesi ilçe merkezinde, 12 tanesi köylerimizde yer almaktadır. 24 Ocak 2020 Elazığ ve 06 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında birçok konuta ağır hasar raporu verildi. Kimi gerçekçi, kimi ise isteğe bağlı olarak düzenlendiği söylentileri toplum içinde konuşulan bu raporlar vatandaşta soru işaretleri oluşturmuş durumda. Sonrasında bilinçsizce ve hızlı bir şekilde yıkım işlemlerine başlandı. Şehri ve vatandaşın geleceğini düşünmeden yapılan bu işlemler geri dönüşü olmayan zararlar verebilir" diye konuştu. İdarecilerin çok yönlü düşünerek dönüşümü yapması gerektiğini vurgulayan Seyrek, "Aksi takdirde bugün büyükşehir olarak isimlendirilen yerleşimler gibi ruhsuz ve insanları mutsuz olan şehirler oluşabilir. Yöneticilerimiz ilçemiz değerlerinin korunması noktasında gerekli inceleme ve tespitleri yaparak vatandaşlarımıza rehberlik etmeli, yol göstermelidir. Aksi takdirde tarihi öneme sahip geleneksel Maden Evleri başta olmak üzere birçok değerimizi kaybetmiş olacağız. Bazı vatandaşların bilinçli ve duyarlı davranarak tarihi öneme sahip evlerine sahip çıktıklarıyla karşılaşıyoruz. Fotoğraflarda görüldüğü gibi hemşerilerimiz geleneksel evlerinin kültür varlığı olarak tescillenmesi için ilgili yerlere başvurmuş, karar alınana kadar konutlarının yıkılmaması için evlerine uyarı yazısı asmışlar. Tescilli kültür varlıkları hak sahiplerine deprem sonrasında devletimiz tarafından önemli destekler veriliyor. Bu sebeple öncelikli olarak tespitlerin yapılması ve derhal gerekli tescil başvurularının yapılması gerekiyor. Bu hususta geçmişteki deneyimlerimiz ve gönüllü akademisyen hocalarımızla sürece katkı sunmaya canı gönülden hazırız. Fakat en önemlisi ilçemizdeki mülki ve mahalli idare makamlarının duyarlılık göstermesidir. Bu hususta kamuoyunun da duyarlı davranmasını rica ediyor, saygılar sunuyoruz” şeklinde konuştu.
Ankara Gölbaşı’nda park ve bahçelere bahar bakımı Gölbaşı Belediyesi ekipleri, ilçedeki park ve bahçelerde temizlik, bakım, boyama ve ışıklandırma çalışması yaptı. Gölbaşı Belediyesi, vatandaşların sosyalleştiği, çocukların vakit geçirdiği park ve bahçelerin daha modern ve temiz hale gelmesi için çalışmalarına devam ediyor. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri, ilçede yer alan parklarda temizlik ve bakım çalışması yaptı. Oyun grupları, yaya yolları, kamelyalar tazyikli su ile yıkanırken, çimler biçildi, çöpler çalı süpürgeleri ve üfleme makineleriyle toplanarak araçlara dolduruldu. Park ve bahçelerdeki ışıklandırmalar da elden geçirilirken, bozuk olan aydınlatma lambalarının yerine yenileri takıldı. Yeşilin merkezi Gölbaşı’nın parklarında ağaçlar da budandı. Park ve bahçelerin çevresindeki paslanmış ve yıpranmış demir teller ekipler tarafından boyanarak görüntü kirliliği ortan kaldırıldı. “Tüm park ve bahçelerde çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz” Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, “Gölbaşı bizim evimiz. Ancak Gölbaşı parklarıyla, bahçeleriyle, doğasıyla sadece ilçe sakinlerini değil, tüm Ankara’yı ağırlıyor. Biz de belediye olarak ilçedeki tüm park ve bahçelerde çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Parklarımızı pırıl pırıl yaparak misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlıyoruz. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren başlattığımız temizlik çalışmalarına gece gündüz devam ediyoruz. Hemşehrilerimize sağlık ve temiz bir ortam, gelecek nesillere temiz bir Gölbaşı bırakmak için çalışıyoruz, çalışacağız” diye konuştu.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’i resmi törenle karşıladı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’i resmi törenle karşıladı. Konuk Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in içinde bulunduğu makam aracını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önündeki caddede karşılayan süvariler, Steinmeier’e protokol kapısına kadar eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Steinmeier‘i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ana giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Steinmeier’in tören alanındaki yerlerini almalarının ardından 21 pare top atışı eşliğinde iki ülkenin milli marşları çalındı. Steinmeier, Muhafız Alayı Tören Kıtası’nı ’Merhaba asker’ diyerek selamladı. Törende, tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler de yer aldı. Heyetlerini birbirine takdim eden Erdoğan ve Steinmeier, merdivenlerde Türkiye ve Almanya bayrakları önünde gazetecilere poz verdi. Ardından baş başa görüşmeye geçen Erdoğan ve Steinmeier, ikili ve heyetlerarası gerçekleştirecekleri görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenleyecek. Törende Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politika Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile Ankara Valisi Vasip Şahin de yer aldı.
Bursa İnegöl arıcılığında yeni dönem başladı İnegöl Belediyesi’nin Bursa ve İlçeleri Bal Üreticileri Birliği ve UÜ Arıcılık Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkezi ile “İnegöl ve Köylerinde Arı ve Arı Ürünlerinin Geliştirilmesi ile Üretimin Artırılması” protokolünü imzalamasının ardından eğitimler başladı. İnegöl Belediyesi, İnegöl’e özgü Karaçalı Balının coğrafi işaretinin alınması noktasında katkı sağlayacak bir adım atarak Mart ayında Bursa ve İlçeleri Bal Üreticileri Birliği ve UÜ Arıcılık Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkezi ile “İnegöl ve Köylerinde Arı ve Arı Ürünlerinin Geliştirilmesi ile Üretimin Artırılması” protokolünü imzalamıştı. Protokol çerçevesinde eğitimler başladı. İnegöl Belediyesi Kırsal Hizmetler Müdürlüğü organizasyonuyla pazartesi günü yeni belediye hizmet binası çok amaçlı salonunda ilki yapılan eğitimler çerçevesinde yeni teknik ve yöntemlere dayalı arıcılığın geliştirilmesi, İnegöl’de ve köylerinde gelişen teknolojilere uygun arıcılık işletmeleri kurulabilmesi amaçlanıyor. Yapılacak eğitimlerde arıcılara ana arı yetiştirme ve arı sütü üretme teknikleri ile arı zehri üretim teknikleri öğretileceği ifade edilirken, ayrıca İnegöl’e özgü ana arı ırkının yetiştirilmesi ve İnegöl yöresine ait “Karaçalı Balının” coğrafi işaretinin alınabilmesi için de ortak çalışmalarda bulunulacağı ifade edildi. Eğitimlerin de bu düşünceyle yeni teknolojiler, arı ve arı ürünleri ile arı zararlıları hakkında seminerlerle devam edeceği kaydedildi. 20 günlük eğitim programı başladı Öte yandan, İnegöl’deki arıcıların Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezinin imkânlarından faydalanması da sağlanacak. Prof. Dr. İbrahim Çakmak nezaretinde başlayan eğitimler, toplamda 20 gün boyunca devam edecek. Yapılacak eğitim, seminer ve çalışmalarla İnegöl arıcılığının marka değerinin artması, arıcıların imkân ve kabiliyetlerinin çoğalması, yeni iş alanları oluşturulması ile üretimde kalite ve niteliğin artması hedefleniyor.